Kategori: Dünya

  • ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken’den Orta Doğu’da diplomasi çağrısı

    ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken’den Orta Doğu’da diplomasi çağrısı

    İsrail’in Filistin’in ardından Lübnan’a saldırması Orta Doğu’daki gerilimi yükseltirken, ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken’den konuya ilişkin açıklama geldi. New York’ta düzenlediği basın toplantısında geçtiğimiz hafta ve son birkaç saat içinde yaşananların Orta Doğu ve dünyanın ne kadar tehlikeli bir dönemden geçtiğini gösterdiğini kaydeden Blinken, “İsrail’in terörizme karşı kendini savunma hakkı vardır. Bunu nasıl yaptığı önemlidir” ifadelerini kullandı. Verilecek kararların Orta Doğu’nun geleceğini şekillendireceği uyarısında bulunan Blinken, “Önümüzdeki günlerde tüm tarafların yapacağı seçimler, bu bölgenin hangi yolda olduğunu belirleyecek ve bölge halkı için şu anda ve muhtemelen önümüzdeki yıllarda önemli sonuçlar doğuracaktır” şeklinde konuştu.

    “İlerlemenin yolu çatışma değil diplomasi”

    ABD’nin “ilerlemenin yolunun çatışmadan değil diplomasiden geçtiğini” açıkça ifade ettiğini hatırlatan Blinken, “Şu anda diplomasiye giden yolu görmek zor olabilir, ancak o yol orada ve bizim kanaatimize göre gerekli” dedi. “Bu yolu seçmeleri için tüm taraflarla yoğun bir şekilde çalışmaya devam edeceğiz” ifadelerini kullanan Blinken, önceliklerinin ateşkesin sağlanması, rehinelerin serbest kalması ve bölgeye insani yardım ulaştırılması olduğunu da sözlerine ekledi.

  • İsrail Ordusu: “Hizbullah Lideri Nasrallah Öldürüldü!”

    İsrail Ordusu: “Hizbullah Lideri Nasrallah Öldürüldü!”

    İsrail’in Lübnan’a saldırılarının beşinci gününde Lübnan’ın başkenti Beyrut’ta art arda patlamalar yaşandı.

    Saldırılarda altı kişinin yaşamını yitirdiği, 91 kişinin yaralandığı bildirildi.

    İsrail ordusundan yapılan açıklamada, Hizbullah’ın merkez karargahlarının hedef alındığı belirtimişti.

    Dün Lübnan’a yönelik saldırılarda Hizbullah lideri Hasan Nasrallah’ın öldürüldüğü iddia edilmiş ancak doğrulanamamıştı.

    İsrail ordusu, bugün Nasrallah’ın öldürüldüğünü resmen duyurdu.

    İsrail medyası, saldırılardaki ana hedefin Hizbullah lideri Hasan Nasrallah’ın olduğunu açıklamıştı.

    İsrail, Nasrallah’ın saldırıdan kurtulduğunu açıklarken, Hizbullah kaynakları Nasrallah’ın sağlık durumunun iyi olduğunu belirtmişti.

    Hizbullah’a yakın bir kaynak da AFP’ye yaptığı açıklamada, Nasrallah’tan dün geceden bu yana haber alamadıklarını duyurdu.

    Nasrallah’ın öldürüldüğünün bildirilmesinin ardından İsrail ordu şefi Herzi Halevi, İsrail’i tehdit eden herkese ulaşacaklarını söyledi.

  • “İsrail’in katliamı oyunun kurallarını değiştirdi”

    “İsrail’in katliamı oyunun kurallarını değiştirdi”

    İsrail’in Beyrut’a düzenlediği saldırıya ilişkin İran’dan açıklama geldi. İran’ın Beyrut Büyükelçiliği tarafından sosyal medya hesabından yapılan İsrail’in Beyrut’ta Hizbullah komuta merkezine yönelik gerçekleştirdiği saldırıya ilişkin açıklamada, söz konusu saldırı kınandı. Açıklamada, “İsrail’in katliamı oyunun kurallarını değiştirdi” denildi.
    İsrail’in gerçek olmayan iddialar üzerine sivil yerleşim yerlerini hedef aldığı belirtilen açıklamada, gerilimin tehlikeli bir şekilde arttığı ve İsrail’in uygun bir şekilde cezalandırılması gerektiği ifade edildi.

    “ABD bombaları ile gerçekleşen bu saldırıya Washington yönetimi de ortaktır”

    İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Nasır Kenani ise İsrail saldırılarına ilişkin yaptığı yazılı açıklamada, saldırıyı şiddetle kınadıklarını belirterek, İsrail’in saldırıyı ABD bombaları ile gerçekleştirdiğini ve İsrail’in suçuna ABD’nin de ortak olduğunu kaydetti. Kenani, “İsrail Gazze’de işlediği katliamlarına Lübnan’da devam ediyor ve Lübnan’da savaş suçu işlemekte. ABD bombaları ile gerçekleşen bu saldırıya Washington yönetimi de ortaktır” ifadelerini kullandı.

    Kenani, “ABD ve bazı Batılı ülkelerin ateşkes görüşmelerine dair önerileri sadece zaman kazanmaya yönelik bir aldatmacadan ibaret. İsrail rejiminin Gazze ve Lübnan’daki katliamları uluslararası toplumun sessizliğinden kaynaklanmakta. İran olarak Lübnan halkı, devleti ve direnişinin yanındayız” dedi.

    “Hizbullah savaş meydanında son ana kadar yanlarında olacağımızı bilmeli”

    İran Meclis Başkanı Muhammed Bakır Galibaf da İsrail’in Hizbullah’ı hedef alan son saldırıları sonrası yaptığı açıklamada, “Hizbullah savaş meydanında son ana kadar yanlarında olacağımızı bilmeli” diye konuştu.

  • “İsrail her yere ulaşabilir.”

    “İsrail her yere ulaşabilir.”

    İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu, BM 79. Genel Kurulu’nda konuştu. Netanyahu, başta Türk heyeti olmak üzere salonda bulunan pek çok ülke temsilcisinin protesto amacıyla salonu terk etmesinin ardından yaptığı konuşmada, İsrail’in “yaşam savaşı” verdiğini belirterek, bu nedenle BM Genel Kurulu’na katılmayı düşünmediğini, ancak BM’den gelen “yalan ve iftiralar” karşısında gerçeği anlatmak için gelmeye karar verdiğini söyledi. “İsrail’in barış için çabaladığını, barış için can attığını ve barış yapmak istediğini” öne süren Netanyahu, “İsrail’i yok etmek isteyen vahşi düşmanlarla karşı karşıyayız. Bu düşmanlar sadece İsrail’i değil tüm medeniyeti yok etmeyi hedefliyor” dedi.

    Suudi Arabistan ve İran’a Yönelik Açıklamalar

    Konuşmasında Suudi Arabistan ile bir barış anlaşmasına varmanın önemine de değinen Netanyahu, böyle bir anlaşmanın Orta Doğu’da tarihi bir dönemin başlangıcı olacağını söyledi. Bu barışın turizm, ticaret, enerji, yapay zeka ve diğer pek çok alanda büyük fırsatlara yol açacağını savunan Netanyahu, “Barışın sağlanması için ABD’nin desteği ve liderliği kritik” diyerek, dünya ülkelerini bu fırsatı kaçırmamaya çağırdı.

    Netanyahu’dan “lanetli ülkeler” haritası

    Netanyahu’nun Mısır, Suudi Arabistan, Sudan, Birleşik Arap Emirlikleri, Ürdün’ü kutsanmış ülkeler olarak gösteren bir haritayı Genel Kurul salonunda göstermesi dikkat çekerken başka bir harita da ise Filistin toprağı olan Doğu Kudüs, Batı Şeria ve Gazze Şeridi’nin tamamının “İsrail” olarak gösterildiği görüldü. İran’a yönelik sert eleştirilerde bulunan Netanyahu, “lanetli” ülkeler olarak Suriye, Irak ve İran’ın göründüğü bir haritayı da Genel Kurul salonuna göstererek, bu ülkelerin İran’ın yönetiminde olduğunu savundu. İran’ın Orta Doğu’daki faaliyetlerini “hain planlar” olarak nitelendirdi. Netanyahu, “Tahran’a bir mesajım var: Eğer bize saldırırsanız, biz de size saldırırız. İran’da İsrail’in uzun kolunun ulaşamayacağı hiçbir yer yoktur. Ve bu tüm Orta Doğu için geçerlidir” diye uyarıyor” dedi.
    İran’ın nükleer silah programını durdurmanın önemini vurgulayan Netanyahu, dünya ülkelerini bu konuda İsrail ile birlikte hareket etmeye davet etti. İran’ın kontrol altına alınmaması durumunda Orta Doğu’daki tüm ülkeleri ve ötesindeki pek çok ülkeyi tehlikeye atacağını öne sürdü.

    Hamas ve Gazze’ye yönelik eleştiriler

    Hamas’ın Gazze’deki varlığının kabul edilemez olduğunu savunan Netanyahu, “Hamas gitmeli” ifadelerini kullanırken, İsrail’in Gazze’de barışçıl bir sivil yönetimi destekleyeceğini ileri sürdü. Netanyahu, Hamas’ın bu sürecin bir parçası olmasının “düşünülemez” olduğunu söyleyerek, İsrail’in Gazze’deki operasyonlarının sadece Hamas’ı hedef aldığını savundu. Netanyahu, İsrail’in Gazze’yi yeniden inşa etme çabalarını destekleyeceğini ancak bu sürecin Hamas olmadan yürütülmesi gerektiğini vurguladı.

    “Hizbullah’a karşı bir kara harekatı için büyük bir hazırlık içindeyiz”

    Netanyahu, “İsrail ordusu Hizbullah’a karşı bir kara harekatı için büyük bir hazırlık içinde. İsrail ordusu geçtiğimiz 11 ay içinde Gazze Şeridi’nde yürütülen operasyonların ardından ciddi deneyim kazandı” dedi.
    Netanyahu, Lübnan’da Hizbullah’a karşı planlanan operasyonların kapsamını detaylandırdı. Netanyahu, Hizbullah’ın yıllardır geliştirdiği kabiliyetlerin İsrail tarafından sistematik olarak yok edildiğini ve Lübnan’da Hizbullah’a karşı yapılacak operasyonların devam edeceğini vurguladı. İsrail’in güvenliğini tehdit eden her türlü varlığın ortadan kaldırılacağını ve İsrail sınırındaki toplulukların güvenliğini sağlamaya yönelik adımların atılacağını belirtti.

    Netanyahu’dan uluslararası Çağrı

    Konuşmasının sonunda dünyaya bir çağrıda bulunan Netanyahu, “İsrail’in yanında mı duracaksınız, yoksa İran ve karanlığın yanında mı duracaksınız” ifadelerini kullandı. İsrail’in sadece kendini değil, aynı zamanda tüm medeni dünyayı savunduğunu iddia eden Netanyahu, dünya ülkelerinin bu ortak düşmana karşı İsrail ile birlikte hareket etmeleri gerektiğini vurguladı.

    Netanyahu’ya “diktatör” tepkisi

    Netanyahu konuşması için kürsüye çıktığı sırada salondaki çok sayıda ülkenin temsilcisi protesto etmek amacıyla salonu terk ederken, Pakistan Başbakanı Şahbaz Şerif’i dinlemeye gelen BM Daimi Temsilcisi Büyükelçi Ahmet Yıldız ve Türk heyeti de Netanyahu kürsüye çıkmadan önce salondan çıktı. Temsilciler salondan protesto alkışlarıyla ayrılırken, bir temsilcinin Netanyahu’ya “diktatör” diye bağırması dikkat çekti.

  • Hizbullah’ın Kalesi Vuruldu, Komutanlar Öldürüldü!

    Hizbullah’ın Kalesi Vuruldu, Komutanlar Öldürüldü!

    İsrail, Lübnan’ın başkenti Beyrut’ta Hizbullah’ın kalesi olarak bilinen Dahiyeh semtine gece boyu süren hava saldırıları düzenledi. İlk saldırı akşam saatlerinde gerçekleşti ve 6 kişi hayatını kaybederken, 91 kişi yaralandı. İsrail’in saldırıları, 2006’daki savaştan bu yana Beyrut’a yapılan en büyük saldırı olarak kaydedildi.

    İsrail Savunma Kuvvetleri, saldırının Hizbullah’a ait silahların saklandığı binalara yönelik olduğunu belirtti. Özellikle Dahiyeh semtinde yaşayanlara “Hizbullah’a ait tesislerden uzak durun” uyarıları yapılırken, bölgede büyük bir göç hareketi başladı. Halk, geceyi Beyrut’un farklı yerlerinde geçirirken, evlerini terk etmek zorunda kaldı.

    İsrail’in gece boyunca süren hava operasyonları, Beyrut’un yanı sıra Lübnan’ın güneyindeki Sur ve doğusundaki Bekaa bölgelerini de hedef aldı. Saldırılarda Hizbullah’ın füze birimi komutanı Muhammed Ali İsmail ve yardımcısı Hüseyin Ahmed İsmail’in öldürüldüğü açıklandı.

    İran’ın Tasnim Haber Ajansı, Hizbullah lideri Hasan Nasrallah’ın güvenli bir bölgede olduğunu ve sağlık durumunun iyi olduğunu duyurdu. Ancak İsrail medyası, Nasrallah’ın saldırı sırasında karargahta olup olmadığının araştırıldığını bildirdi.

    Bu gelişmeler, bölgede gerilimi daha da tırmandırırken, Hizbullah’ın nasıl bir misilleme yapacağı merak konusu.

  • Endonezya’da kaçak altın madeninde heyelan: 15 ölü

    Endonezya’da kaçak altın madeninde heyelan: 15 ölü

    Endonezya’nın batısındaki Batı Sumatra eyaletine bağlı Solok’ta bulunan ruhsatsız bir altın madeninde heyelan meydana geldi. Bölgeye çok sayıda kurtarma ve sağlık ekibi sevk edildi. Solok Afet Yönetim Birimi Başkanı Irwan Effendi yaptığı açıklamada, 15 kişinin hayatını kaybettiğini, 3 kişinin yaralandığını, 25 kişiden ise haber alınamadığını belirtti.

    Ruhsatsız madenlerin yaygın olduğu Endonezya’da sık sık benzer olaylar yaşanıyor. Temmuz ayında doğudaki Gorontalo’daki ruhsatsız bir altın madeninde meydana gelen heyelan sonucu 20’den fazla kişi hayatını kaybetmişti.

  • ABD’de Helene Kasırgası: 3 ölü

    ABD’de Helene Kasırgası: 3 ölü

    ABD’nin Florida eyaletini Helene Kasırgası vurdu. Saatte 225 kilometre hızla esen rüzgarlarla Florida’nın Big Bend bölgesine kategori 4 seviyesinde ulaşan kasırga, şiddetli yağış ve sele yol açtı. Yollar, evler ve iş yerlerinin sular altında kaldığı bölgede ağaçlar ve elektrik direkleri devrildi. Florida Valisi Ron DeSantis, bir tabelanın otoyoldaki aracın üstüne düşmesi sonucu 1 kişinin hayatını kaybettiğini açıkladı.

    Helen Kasırgası, Florida’nın ardından komşu Georgia eyaletine yöneldi. Wheeler County’de şiddetli fırtınanın bir mobil evi devirmesi sonucu 2 kişi hayatını kaybetti.
    Kasırga nedeniyle Florida’da 1.3 milyondan fazla ev ve iş yeri, Georgia’da 460 bin, Güney Carolina’da 67 bin, Kuzey Carolina’da ise 20 bin hane elektriksiz kaldı.

  • İsrail’in Lübnan saldırılarında 540 can kaybı

    İsrail’in Lübnan saldırılarında 540 can kaybı

    İsrail ordusunun saldırılarını arttırdığı Lübnan’da bilanço ağırlaşıyor. Lübnan hükümetine bağlı Afet Risk Yönetimi Biriminden yapılan açıklamada, İsrail’in dün Lübnan genelinde gerçekleştirdiği saldırılarda 60 kişinin hayatını kaybettiği, 81 kişinin de yaralandığı bildirildi. İsrail’in saldırılarını arttırdığı 23 Eylül Pazartesi gününden bu yana ülkede hayatını kaybedenlerin sayısı 700’ü geçti. İsrail’in saldırıları nedeniyle barınma merkezlerine yerleştirilen kayıtlı yerinden edilmiş kişilerin sayısının 77 bin 100’e ulaştığı kaydedildi. Devlet okulları, meslek enstitüleri ve tarım merkezleri de dahil olmak üzere kamu tesislerinden oluşan barınma merkezlerinin sayısının 565’e çıktığı belirtildi. Saldırılar nedeniyle son 2 günde Suriye topraklarına 15 bin 600 Suriye vatandaşı ile 16 bin 130 Lübnan vatandaşının geçtiği ifade edildi.

    İsrail-Hizbullah çatışmasının başladığı 8 Ekim 2023’ten bu yana Lübnan’da bin 540 kişinin hayatını kaybettiği, 5 bin 410 kişinin de yaralandığı ifade edildi.

    Hizbullah, Sarur’un ölümünü doğruladı

    Hizbullah tarafından yapılan açıklamada, İsrail ordusunun dün Lübnan’ın başkenti Beyrut’un güneyine gerçekleştirdiği saldırıda Hizbullah’ın Hava Birlik Komutanı Muhammed Hüseyin Sarur’un öldürüldüğü doğrulandı.

    1980’lerde Hizbullah’a katılan Sarur’un İsrail’i hedef alan insansız hava aracı ve seyir füzesi saldırılarını koordine ettiği, son yıllarda insansız hava aracı üretimi projelerinde lider isimlerden biri olduğu belirtilmişti.

  • “Filistin bizim vatanımız, ayrılmayacağız”

    “Filistin bizim vatanımız, ayrılmayacağız”

    Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas, ABD’nin New York kentinde düzenlenen Birleşmiş Milletler (BM) 79. Genel Kurulu’nda konuştu. Abbas, dünya liderlerine seslenerek, İsrail’in Gazze’deki saldırılarını ve Filistin halkına karşı yürüttüğü politikaları sert bir dille eleştirdi. Abbas, konuşmasına güçlü bir mesajla başlayarak, “Gitmeyeceğiz, gitmeyeceğiz, gitmeyeceğiz” diyerek Filistin topraklarını terk etmeyeceklerini vurguladı.

    “Filistin bizim vatanımızdır, ayrılmayacağız”

    Filistin’in atalarından miras kalan bir vatan olduğunu belirten Abbas, “Babalarımızın, dedelerimizin toprağıdır. Bizim olarak kalacaktır. Ve eğer birileri ayrılacaksa, bu işgalci gaspçılar olacaktır” dedi.

    “Yüzlerce aile nüfus kayıtlarından tamamen silindi”

    İsrail’in Gazze’de yürüttüğü saldırıları “tam ölçekli bir soykırım” olarak nitelendiren Abbas, bu durumun çağımızın en iğrenç suçlarından biri olduğunu söyledi. İsrail’in saldırılarının Gazze’de 40 binden fazla kişinin ölümüne yol açtığını, bu kayıpların arasında 15 binden fazla çocuğun bulunduğunu belirtti. Abbas, “Tüm aile isimleri nüfus kayıtlarından silindi. Yüzlerce aile nüfus kayıtlarından tamamen silindi. Artık yoklar” dedi.
    Gazze’deki 2 milyondan fazla Filistinlinin, İsrail’in sistematik operasyonlarından kaçmak için defalarca evlerini terk etmek zorunda kaldığını söyleyen Abbas, “Bu saldırı savaşı devam ederken, Gazze Şeridi’nde, Batı Şeria’da ve Kudüs’te her gün onlarca kişi öldürülmekte ve bunun iki katı kadar insanımız da yaralanmaktadır” dedi.

    “Onları öldürmeye devam eden kim?”

    İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun ABD Kongresi’nde yaptığı ve Gazze’de masum sivillerin öldürülmediğini iddia ettiği konuşmasına değinen Abbas, “Size soruyorum, Allah aşkına, 40 bin kişiden 15 binden fazla çocuğu ve halkımızdan bir o kadar kadın ve yaşlıyı öldüren kimdir? Ve onları öldürmeye devam eden kim?” diyerek uluslararası toplumu İsrail’in suçlarını durdurmaya çağırdı.

    “Gazze artık yaşanabilir değil”

    İsrail’in Gazze’yi neredeyse tamamen yok ettiğini belirten Abbas, “Gazze’deki her şeyin yüzde 95’i tamamen yok edildi” ifadelerini kullanarak, Gazze’nin artık yaşanabilir bir yer olmadığını, evlerin, binaların, sağlık ve eğitim tesislerinin, camilerin ve kiliselerin büyük oranda yıkıldığını aktardı.

    ABD’nin veto kararına sert tepki

    ABD’nin İsrail’in ateşkese uymasını talep eden BM Güvenlik Konseyi karar tasarısını üç kez veto etmesini eleştiren Abbas, “ABD yönetiminin, İsrail’in ateşkese uymasını talep eden Güvenlik Konseyi karar tasarısını üç kez engelledi ve tek başına ‘Hayır, savaş devam edecek’ dedi. Bunu veto kullanarak yaptı ve buna ek olarak, İsrail’i binlerce masum sivili, çocuğu ve kadını öldürmek için kullandığı ölümcül silahlarla donattı” dedi.

    “İsrail BM üyeliğini hak etmiyor”

    İsrail’in BM kararlarını uygulamayı reddetmesi nedeniyle BM üyeliğini hak etmediğini belirten Abbas, “Bu ülke bu örgütün bir üyesi olmayı hak etmiyor” ifadelerini kullandı. Abbas, İsrail’in 1949’da BM’ye üyelik başvurusunda bulunduğunda iki koşulu yerine getirme taahhüdünde bulunduğunu, ancak bu taahhütleri yerine getirmediğini söyledi.

    Abbas’tan savaş sonrası için 12 maddelik plan

    Abbas, Gazze Şeridi’nin savaş sonrası yönetimine ilişkin 12 maddelik planı açıklayarak, uluslararası toplum tarafından gözden geçirilmesi çağrısında bulundu. İlk maddenin, Gazze’de kalıcı bir ateşkes ve İsrailli yerleşimcilerin Batı Şeria’daki Filistinlilere yönelik saldırılarına son vermesi olduğunu ifade eden Abbas, ikinci maddenin, insani yardımların Gazze’nin tamamına toplu olarak ulaştırılması olduğunu belirtti.

    Üçüncü maddenin ise İsrail’in herhangi bir tampon bölge oluşturmadan güçlerini Gazze’den tamamen çekmesi ve yerlerinden edilen Filistinlilerin evlerine ya da en azından savaştan önce yaşadıkları yerle bir edilmiş kasabalara dönmelerine izin verilmesi olduğunu ifade eden Abbas, İsrail’in Filistinlileri Mısır ve Ürdün’e sürgün etme planını kesin bir dille reddetti.
    Dördüncü maddenin, UNRWA’nın korunması ve faaliyetlerine devam etmesine izin verilmesi olduğunu belirten Abbas, beşinci maddenin, işgal altındaki topraklarda Filistinliler için uluslararası koruma olduğunu aktararak, “Biz İsrail’le savaşmıyoruz. İsrail’le savaşamayız ve savaşmak da istemiyoruz ama koruma istiyoruz” dedi.

    Altıncı maddenin, Filistin hükümetinin Refah Sınır Kapısı ve diğer sınır kapılar da dahil olmak üzere Gazze Şeridi’nin tamamı üzerinde yetki sahibi olması olduğunu ifade eden Abbas, yedinci maddenin Filistin yönetiminin “kapsamlı bir ulusal reform süreci” başlatma çabalarını devam etmesi olduğunu aktardı.

    Sekizinci maddenin, Filistin hükümetinin Gazze, Batı Şeria ve Doğu Kudüs’teki Filistinlilerin tek temsil organı ve bu bölgelerin tamamında yetki sahibi olması olduğunu belirten Abbas, “Daha fazlasını istemeyeceğiz ama daha azını da kabul etmeyeceğiz” ifadelerini kullandı. Abbas, İsrail’in Doğu Kudüs’te oy kullanılmasına izin vermesi halinde ulusal seçimlerin yapılmasına hazır olduğunu açıkladı.

    Dokuzuncu maddenin, Filistin’in BM’ye tam üye statüsü elde etmesi olduğunu belirten Abbas, onuncu maddenin, iki devletli çözümün hayata geçirilebilmesi için İsrail’in Batı Şeria, Gazze ve Doğu Kudüs’ten bir yıl içinde çekilmesini öngören BM Genel Kurulu kararının tam olarak uygulanması olduğunu aktardı.
    On birinci maddenin, iki devletli çözümün hayata geçirilmesi için bir yıl içinde uluslararası bir barış konferansı düzenlenmesi olduğunu ifade eden Abbas, on ikinci maddenin, her iki ülkenin halkını korumak üzere uluslararası barış gücü oluşturulması olduğunu açıkladı.

    “Filistin halkı özgürlüğüne kavuşacak”

    Filistin halkının bağımsızlık ve özgürlük mücadelesini sürdüreceğini vurgulayan Abbas, “Filistin özgür olacak, halkımız buna karşı çıkan herkese rağmen, meşruiyetlerini ve bağımsızlıklarını elde edecektir” ifadelerini kullandı. Abbas, Filistin halkının haklarını savunmaya devam edeceğini ve uluslararası toplumun bu konuda harekete geçmesi gerektiğini belirtti.
    Abbas, konuşmasını bitirdiğinde salonda yoğun bir şekilde alkışlanırken, bazı sıralardan “Özgür Filistin” sloganları atıldı.

  • BM Güvenlik Konseyi’nde reform çağrısı

    BM Güvenlik Konseyi’nde reform çağrısı

    Güvenlik konseyi reformunun gerekliliği

    UfC Grubu, 26 Eylül 2024 tarihinde New York’ta düzenlenen bu toplantıda, BM Güvenlik Konseyi’nde kapsamlı bir reform gerçekleştirilmesi gerektiğini belirtti. Grup, kısa süre önce kabul edilen “Gelecek Paktı”nın, Devlet ve Hükümet Başkanları tarafından Güvenlik Konseyi’nin reformuna yönelik yapılan acil çağrıyı memnuniyetle karşıladıklarını ifade etti. Açıklamada, Güvenlik Konseyi’nin mevcut yapısının dünya barışı ve güvenliğine yeterince hizmet edemediği ve bu nedenle köklü bir değişime ihtiyaç duyulduğu vurgulandı.

    Reform modeli ve temel ilkeler

    Mart 2024’te UfC Grubu tarafından sunulan reform modeli, daimi olmayan üyelerin sayısının artırılmasını ve Güvenlik Konseyi’nin çalışma yöntemlerinin iyileştirilmesini öneriyor. Bu model, daha geniş bir temsil gücüne sahip bir konsey oluşturmayı ve coğrafi dağılımın daha adil hale getirilmesini amaçlıyor. Ayrıca, beş daimi üyenin veto yetkisinin sınırlandırılması gerektiği de önerilen değişiklikler arasında yer alıyor. UfC, bu önerilerin, daha demokratik ve hesap verebilir bir Güvenlik Konseyi’ne doğru atılacak önemli adımlar olduğuna inanıyor.

    Afrika kıtasına özel vurgu

    Grup, özellikle Afrika kıtasına karşı tarihsel adaletsizliklerin giderilmesi gerektiğine dikkat çekti. Afrika’nın BM Güvenlik Konseyi’nde daha iyi temsil edilmesi gerektiğini belirten UfC, bu kıtanın ihtiyaçlarının reform sürecinde öncelikli olarak ele alınması gerektiğini vurguladı. Reform modeli, Afrika’nın yanı sıra Asya-Pasifik, Latin Amerika ve Karayipler gibi bölgelerin de BM Güvenlik Konseyi’nde daha etkin bir şekilde temsil edilmesini hedefliyor. Bu, bölgeler arası dengenin sağlanması ve küresel karar alma süreçlerinde daha kapsayıcı bir yapı oluşturulması açısından kritik bir adım olarak değerlendiriliyor.

    Gelecek Paktı ve reform zorlukları

    UfC Grubu, “Gelecek Paktı”nın BM Güvenlik Konseyi reformuna yönelik yaptığı çağrıları memnuniyetle karşılarken, bu reform sürecinin zorluklarına da dikkat çekti. Grubun açıklamasında, BM Güvenlik Konseyi’nin reformuna yönelik müzakerelerin, reformun beş ana bileşeni üzerinde yeterli bir ortak zemin bulunmaması nedeniyle yavaş ilerlediği belirtildi. Bu nedenle, şu anda metne dayalı müzakerelere başlamak için yapay bir son tarih belirlenmemesi gerektiği vurgulandı. Grup, reform sürecinin tüm üye devletlerin yararına olacak şekilde ilerlemesi gerektiğine inanıyor.

    Devam eden müzakereler ve taahhütler

    UfC Grubu, BM Güvenlik Konseyi reformuna yönelik müzakerelerde aktif ve yapıcı bir şekilde yer alma taahhüdünü yineledi. Grup, Güvenlik Konseyi’nin kapsayıcı, şeffaf ve küresel topluma gerçekten hizmet eden bir yapıya kavuşması için müzakerelerin devam etmesi gerektiğini savundu. Bu bağlamda, UfC Grubu, BM Genel Kurulu Başkanı, Hükümetlerarası Müzakereler (IGN) Başkanları, Üye Devletler ve diğer müzakere grupları ile yakın işbirliği yapmaya hazır olduklarını belirtti.

    Reform sürecinin geleceği

    UfC Grubu, reform sürecinin sadece birkaç üye devletin değil, tüm üye devletlerin yararına olacak şekilde ilerlemesi gerektiğini vurguladı. Grup, BM Güvenlik Konseyi’nin daha demokratik, hesap verebilir ve etkili bir yapıya kavuşmasının, uluslararası barış ve güvenliği koruma kapasitesini artıracağını belirtti. Ayrıca, bu reformların, BM Güvenlik Konseyi’ni küresel topluma daha iyi hizmet eden bir kurum haline getireceği ifade edildi.

    UfC Grubu, bu süreçte kararlılıkla çalışmaya devam edeceğini ve BM Güvenlik Konseyi reformunu hayata geçirme çabalarının sürdürülmesi gerektiğini bir kez daha teyit etti. Grup, bu reformların sadece BM’nin değil, tüm uluslararası toplumun geleceği için hayati önem taşıdığı vurgulandı.