Kategori: Dünya

  • Çin’de bıçaklı saldırı

    Çin’de bıçaklı saldırı

    Çin’in güneyindeki Shenzhen kentinde bıçaklı saldırıya uğrayan ve yaralı olarak hastaneye kaldırılan 10 yaşındaki Japon öğrencinin hayatını kaybettiği bildirildi. Japonya Dışişleri Bakanı Yoko Kamikawa konuyla ilgili yaptığı açıklamada, “alçakça” bir eylem olarak nitelendirdiği saldırının okul çağındaki bir çocuğu hedef almasının daha da üzüntü verici olduğunu ifade etti. Japonya’nın Pekin yönetiminden Çin’deki Japon vatandaşlarının güvenliğini sağlamak için “her türlü çabayı” göstermesini ve olayla ilgili ayrıntılı açıklama yapmasını talep ettiğini aktaran Kamikawa, Japon yetkililere ise benzer olayların yaşanmaması için önlem alma talimatı verdi.

    Japonya Baş Kabine Sekreteri Yoshimasa Hayashi de olaydan “derin üzüntü duyduklarını” belirterek Japonya’nın Çin’i saldırıyla ilgili bilgileri kendileriyle ve kamuoyuyla paylaşmaya çağırdığını vurguladı. Hayashi, Çin’deki Japon vatandaşlarının güvenliğinin sağlanması gerektiğini vurguladı.

    Japon okulu yakınında bıçaklı saldırı

    Dün Çin’in güneyindeki Shenzhen kentinde bulunan bir Japon okulunun yakınlarında düzenlenen bıçaklı saldırıda 1 öğrenci yaralanmıştı. Çin Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Lin Jian konuyla ilgili yaptığı açıklamada, “Shenzhen’de bir Japon okulunun 10 yaşındaki öğrencisi, okul kapısına yaklaşık 200 metre mesafede bir erkek tarafından bıçaklandı” ifadelerini kullanmıştı. Yaralı öğrencinin hastaneye kaldırıldığını, 44 yaşındaki şüphelinin ise olay yerinde gözaltına alındığını kaydeden Lin, Çin’in ülkedeki tüm yabancıların güvenliğini sağlamak için etkili önlemler almaya devam edeceğini söylemişti. Olayın ardından Japonya Dışişleri Bakan Yardımcısı Masataka Okano’nun Çin’in Japonya Büyükelçisi Wu Jianghao’yu bakanlığa çağırarak saldırıya ilişkin “ciddi endişelerini” ilettiği kamuoyuna yansımıştı.

    Saldırının zamanlaması nefret suçu şüphesine neden oldu

    Dün gerçekleştirilen bıçaklı saldırının Japonya’nın Çin’in Mançurya bölgesi işgalini başlatan “Mukden Olayı”nın yıl dönümünde denk gelmesi “nefret suçu” şüphesine neden oldu. 18 Eylül 1931 tarihli olayda Japonya İmparatorluk ordusu Mançurya bölgesindeki Japon bir şirket tarafından işletilen demiryoluna bombalı sabotaj düzenleyerek bölgenin işgaline zemin hazırlamakla suçlanıyor.

    Japon okulu servisine de saldırı düzenlenmişti

    Geçtiğimiz Haziran ayında Çin’in doğusundaki Suzhou kentinde bulunan bir Japon okulunun servisine yönelik bıçaklı saldırı gerçekleştirilmişti. Olayda, Japon bir anne ile çocuğunu 52 yaşındaki erkek saldırgandan korumaya çalışan bir Çin vatandaşı hayatını kaybetmişti.

  • “Süper savaş başlığı taşıyan yeni Hwasongpho-11 başarıyla test edildi”

    “Süper savaş başlığı taşıyan yeni Hwasongpho-11 başarıyla test edildi”

    Kuzey Kore’den dün gerçekleştirilen son silah denemesine ilişkin resmi açıklama geldi. Kuzey Kore Füze İdaresi’nden yapılan açıklamada, 4.5 ton ağırlığında süper büyük konvansiyonel savaş başlığı ile donatılan yeni tip “Hwasongpho-11-Da-4.5” taktik balistik füzesinin başarılı bir şekilde test edildiği bildirildi. Ülke lideri Kim Jong-un’un denetiminde yapılan test atışının füzenin 320 kilometrelik orta menzildeki isabet performansını ve savaş başlığının patlayıcı gücünü doğrulamayı amaçladığı aktarıldı. Dün performansı yükseltilen bir stratejik seyir füzesinin de denendiği kaydedilirken, Kim’in ayrıca Savunma Bilimleri Akademisi tarafından geliştirilen 7,62 mm’lik keskin nişancı tüfeği ve 5,56 mm’lik otomatik tüfek gibi farklı silahların üretimini denetlediği ve yetkililerden bilgi aldığı belirtildi.

    “Caydırıcı bir askeri güce sahip olduğumuzda düşmanları stratejik yanlışlarından döndürebiliriz”

    Resmi Kuzey Kore basınında yer alan haberlere göre test sonuçlarından duyduğu memnuniyeti dile getiren Kim, üretilen silahların performansının sürekli olarak geliştirilmesinin ülkeyi çevreleyen zorlu güvenlik ortamı ile doğrudan ilgili olduğunu söyledi. Kim, “Bölgedeki askeri ve siyasi durumun devletimizin güvenliğini tehdit etmesi, savunma kapasitenin sürekli olarak güçlendirilmesi gerektiğini göstermektedir” ifadelerini kullandı.

    Nükleer gücün yanı sıra konvansiyonel silahlar alanında da ezici saldırı kabiliyetine sahip olmanın gerekliliğini vurgulayan Kim, “Sadece caydırıcı bir askeri güce sahip olduğumuzda düşmanları stratejik yanlışlarından döndürebiliriz” diye konuştu. Kim, bunun barış ve istikrarı korumak için gerekli olduğunu da sözlerine ekledi.

    Kuzey Kore’nin füze denemesi güvenlik endişelerini artırmıştı

    Güney Kore Genelkurmay Başkanlığı’ndan (JCS) dün yapılan açıklamada, Kuzey Kore’nin saat 06.50 civarında ülkenin kuzeydoğu istikametine doğru birden fazla kısa menzilli balistik füze fırlattığı bildirilmişti. Japonya hükümeti de denemeyi doğrularken, füzelerin Kuzey Kore’nin doğu kıyılarına, Japonya’nın münhasır ekonomik bölgesinin dışına düştüğü açıklanmıştı. Geçtiğimiz hafta 600 mm’lik çoklu roketatar sistemini test eden ve uranyum zenginleştirilen bir tesisin fotoğraflarını yayınlayarak nükleer silah geliştirdiğini dünyaya ilan eden Pyongyang’ın son füze denemesi bölgede güvenlik endişelerini artırmıştı.

  • “Herhangi bir şekilde gerilimin tırmandığını görmek istemiyoruz”

    “Herhangi bir şekilde gerilimin tırmandığını görmek istemiyoruz”

    ABD Ulusal Güvenlik Konseyi Stratejik İletişim Koordinatörü John Kirby, Beyaz Saray’da düzenlenen günlük basın toplantısında konuştu. Kirby, Lübnan’da iki gündür devam eden ve İsrail’in sorumlu tutulduğu patlamaların ardından çatışmanın tüm taraflarını bölgesel gerilimin artmasına karşı uyardı. Kirby, “Herhangi bir şekilde gerilimin tırmandığını görmek istemiyoruz. Çözümün ek askeri operasyonlar olduğuna inanmıyoruz” dedi.

    Kirby, ayrıca ABD’nin çağrı cihazı ve telsiz patlamalarıyla bir ilgisi olmadığını belirterek, “Dünkü olaylarda veya bugünkü olaylarda hiçbir şekilde yer almadık” şeklinde konuştu.
    Hizbullah’ı hedef alan patlamaların İsrail ile Hamas arasında devam eden ateşkes görüşmelerine zarar verip vermeyeceği sorulan Kirby, bunu söylemek için henüz erken olduğunu belirtti. Kirby, “Bir hafta öncesine göre (bir anlaşmaya) daha yakın değiliz” dedi. Orta Doğu’da topyekun bir çatışmanın kaçınılmaz olup olmadığı sorulan Kirby, “O bölge söz konusu olduğunda hiçbir şey kaçınılmaz değildir” ifadelerini kullandı.

  • Myanmar’ı vuran tayfunda can kaybı 268’e yükseldi

    Myanmar’ı vuran tayfunda can kaybı 268’e yükseldi

    Asya’yı bu yıl vuran en güçlü tayfun olan Yagi’nin beraberinde getirdiği sel ve toprak kaymalarında can kaybı artıyor. Devlet İdare Konseyinden yapılan açıklamada, hayatını kaybedenlerin sayısının 268’e yükseldiği, 88 kişinin ise kayıp durumda olduğu belirtildi. Naypyidaw, Kayah, Kayin, Bago, Magway, Mandalay, Shan ve Ayeyarwady dahil olmak üzere birçok noktada yolların, köprülerin, evlerin, iş yerlerinin ve okulların hasar gördüğü aktarıldı. Hükümetin hayatını kaybedenlerin yakınlarına maddi destek sağlayacağı, selden etkilenen bölgelerdeki hasarın düzeyine göre daha fazla yardım verileceğini ifade edildi.

  • “Bağımsız Filistin devleti kurulmadan İsrail’le ilişki kurulmayacak”

    “Bağımsız Filistin devleti kurulmadan İsrail’le ilişki kurulmayacak”

    Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman, Şura Meclisinin açılış oturumunda konuştu. Veliaht Prens, “Suudi Arabistan’ın, İsrail’in Filistin halkına karşı işlediği suçları reddettiğini ve güçlü bir şekilde kınadığını yineliyoruz. Suudi Arabistan, başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız bir Filistin devleti kurmak için çabalarından vazgeçmeyecek. Bu gerçekleşmeden İsrail ile diplomatik ilişkiler kurulmayacağını teyit ediyoruz” ifadelerini kullandı.

    Öte yandan İsrail’in Gazze’ye 7 Ekim’de başlattığı saldırıların ardından Suudi Arabistan, İsrail ile ilişkilerin normalleştirilmesi yönündeki ABD destekli planları askıya almıştı.

  • “Kuzeyde yaşayanları evlerine döndüreceğiz”

    “Kuzeyde yaşayanları evlerine döndüreceğiz”

    Lübnan’da Hizbullah üyelerinin kullandığı çağrı cihazlarının ve telsizlerin art arda patlatılmasının ardından gözler İsrail-Lübnan sınırına çevrildi.

    İsrail Savunma Bakanı Yoav Gallant’ın savaşta “yeni bir aşamanın” başlangıcında olduklarını, İsrail’in güçlerini Lübnan sınırına kaydırdığını açıklamasının ardından İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’dan dikkat çeken bir paylaşım geldi. Netanyahu X sosyal medya platformundan 10 saniyelik video paylaştı. Netanyahu, İsrail’in Hizbullah ile çatışmalar sırasında kuzeydeki sınır bölgelerinden tahliye edilen on binlerce sakinin evlerine dönebilmesini sağlayacağını belirtti. Netanyahu, “Daha önce de söyledim: Kuzeyde yaşayan sakinleri, güvenli bir şekilde evlerine geri döndüreceğiz ve tam olarak yapacağımız şey bu” ifadelerini kullandı.

  • Lübnan’ın Tahran Büyükelçiliği önüne saldırılarda ölenler için çiçek bırakıldı

    Lübnan’ın Tahran Büyükelçiliği önüne saldırılarda ölenler için çiçek bırakıldı

    Lübnan’da Hizbullah üyelerini kullandığı çağrı cihazlarının dün eş zamanlı patlatılması sonucu 12 kişinin öldüğü saldırının yankıları sürüyor. İran’ın başkenti Tahran’daki Lübnan Büyükelçiliği önüne gelen İranlılar, saldırıda ölenler için büyükelçilik binasının önüne yüzlerce çiçek bıraktı. Çiçeklerin üzerine Hizbullah ile Lübnan bayrağı yerleştirilirken, saldırıda hayatını kaybeden kız çocuğunun fotoğrafına yer verildi.

    Öte yandan Lübnan’da dün yerel saatle 15.30 sıralarında Hizbullah mensuplarına ait çağrı cihazlarının eş zamanlı patlatılması sonucu 12 kişi hayatını kaybetmiş, en az 2 bin 750 kişi yaralanmıştı.

  • Lübnan’da ikinci saldırı

    Lübnan’da ikinci saldırı

    Lübnan Sağlık Bakanlığından yapılan açıklamada, ülkenin farklı noktalarında telsizlerin infilak ettirilmesi sonucu hayatını kaybedenlerin sayısının 14’e yükseldiği, yaralı sayısının 450’yi aştığı bildirildi.

    BMGK, cuma günü acil toplanacak

    Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK) dönem başkanı Slovenya’nın BM Daimi Temsilcisi Samuel Zbogar yaptığı açıklamada, 15 üyeli konseyin Lübnan’da Hizbullah’ı hedef alan patlamalar nedeniyle cuma günü acil toplanacağını ifade etti. Zbogar yoplantının Arap ülkeleri adına Cezayir tarafından talep edildiğini belirtti.

    Telsizlerin Japon menşeili olduğu iddiası

    Lübnan’da bugün çok sayıda telsizin aynı anda patlatılmasının ardından sosyal medyada paylaşılan fotoğraflarda, telsizlerin Japonya merkezli “ICOM” marka olduğu öne sürüldü. ICOM şirketinin henüz patlamalara yönelik bir açıklama yapmadı.

    Telsizlerin İsrail istihbaratı tarafından önceden tuzaklandığı iddia edildi

    ABD’li haber sitesi Axios’un konuyla ilgili iki kaynağa dayandırdığı haberinde, patlatılan telsizlerin İsrail istihbarat servisleri tarafından önceden tuzaklanarak Hizbullah’a teslim edildiğini belirtti. Söz konusu telsizlerin, İsrail ile muhtemel bir savaşta kullanılacak acil iletişim sisteminin bir parçası olduğu ifade edildi. Telsizlerin sadece İsrail’le savaş sırasında kullanılması amacıyla üretildiği ve çok sayıda telsizin Hizbullah depolarında saklandığı aktarıldı. Ayrıca İsrail’in çağrı cihazı saldırısının ardından telsizlere yönelik saldırıdaki amacının, Hizbullah saflarında korkuyu artırmak, liderlerine İsrail ile çatışmaya ilişkin politikasını değiştirmeleri yönünde baskı yapmak olduğu öne sürüldü.

    İkinci saldırı kararının, Hizbullah’ın ilk saldırıya (çağrı cihazı patlamaları) ilişkin soruşturmasının, telsizlerdeki güvenlik açığını ortaya çıkaracağı değerlendirmesiyle alındığı da iddia edildi.
    Öte yandan Lübnan’da dün gerçekleştirilen ve 12 kişinin öldüğü, en az 2 bin 750 kişinin yaralandığı çağrı cihazı patlamalarından İsrail sorumlu tutulmuştu. Hizbullah’tan telsizlerin patlatılmasına yönelik ise henüz bir açıklama gelmedi.

  • Blinken: “ABD’nin bu olaydan ne haberi vardı ne de bu olaylara dahil oldu”

    Blinken: “ABD’nin bu olaydan ne haberi vardı ne de bu olaylara dahil oldu”

    ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, Mısır temaslarına başladı. Başkent Kahire’de Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi ile görüşen Bakan Blinken, ardından Mısır Dışişleri, Göç ve Yurtdışı Mısırlılar Bakanı Badr Abdellaty ile ikili ve heyetlerarası görüşme gerçekleştirdi. İki bakan daha sonra ortak basın toplantısı düzenledi. Blinken, Hizbullah’ın kullandığı çağrı cihazları patlatılarak gerçekleştirilen saldırıdan ABD’nin önceden haberdar olduğuna ilişkin iddiaları reddederek, “ABD’nin bu olaydan ne haberi vardı ne de bu olaylara dahil oldu. Hala bilgi topluyor, gerçekleri öğrenmeye çalışıyoruz. Genel anlamda tüm tarafların Gazze’de çözmeye çalıştığı çatışmayı tırmandıracak adımlardan kaçınmasının önemi noktasında çok net olduk ve net olmaya da devam ediyoruz” dedi.

    “Anlaşmanın 18 maddesinden 15’inde mutabık kalındı”

    ABD Dışişleri Bakanı Blinken, İsrail-Hamas savaşını sona erdirecek Gazze’de ateşkes ve esirlerin serbest bırakılması anlaşmasının Orta Doğu genelinde şiddeti kontrol altına almak için en iyi yol olduğunu ifade ederek, son bir 1.5 ay içinde müzakerelerde bazı ilerlemeler kaydedildiğini söyledi. Blinken, “Ateşkesin Gazze’deki insani krizi sona erdirmek için ve bölgesel istikrara yönelik riskleri ele almak için en iyi şans olduğunu biliyoruz. Anlaşmanın 18 maddesinden 15’inde mutabık kalındı, geri kalan konuların ise çözülmesi gerekiyor” dedi.

    “Lübnan ila dayanışma içindeyiz”

    Mısırlı Bakan Abdellaty ise, Philadelphi Koridoru ve Refah Sınır Kapısı’nın Filistin tarafından işletilmesi de dâhil olmak üzere Gazze sınırındaki güvenlikle ilgili 7 Ekim öncesi kurallarda herhangi bir değişiklik yapılmasını kabul etmeyeceklerini söyledi. Aynı zamanda Mısır’ın dün gerçekleştirilen siber saldırı ile sarsılan Lübnan ile dayanışma içinde olduğunu kaydeden Abdellaty, bu olayı Lübnan’ın egemenliğine karşı bir “saldırı” olarak gördüğünü belirtti. Mısırlı Bakan, ayrıca İsrail’in Gazze saldırganlığının ateşkes yoluyla sona erdirilmesinin bölgedeki tansiyonun düşürülmesi için çok önemli olduğunu sözlerine ekledi.

  • Hollanda, AB göç politikasından muaf tutulmak istiyor

    Hollanda, AB göç politikasından muaf tutulmak istiyor

    Hollanda’da Geert Wilders’in aşırı sağcı Özgürlük Partisi (PVV) hakimiyetindeki koalisyon hükümeti, göç politikasında değişiklik yapmak istiyor. PVV’li Hollanda İltica ve Göç Bakanı Marjolein Faber, Avrupa Komisyonu’na Hollanda’nın mülteci kabulüne ilişkin düzenlemelerden çekilmek istediğini belirtti. Avrupa Komisyonu’na yazdığı mektuba ilişkin açıklama yapan Faber, “AB Komisyonu’na Hollanda için Avrupa’da bir göç muafiyeti istediğimi bildirdim. Yeniden kendi sığınma politikamızdan sorumlu olmalıyız” ifadelerini kullandı.

    Temmuz ayında iktidara gelen Hollanda hükümeti, dü, sığınmacı olarak kabul edilmeyen göçmenlerin ülkeden gönderilmesini de kapsayan ve gelecek yıl için hazırlanan göç politikasını duyurmuştu. Avrupa Komisyonu Sözcüsü Eric Mamer, hükümetin planlarına ilişkin cuma günü yaptığı açıklamada, “Biz bu mevzuatı kabul ettik. AB’de kabul edilen mevzuattan çekilemezsiniz” şeklinde konuşmuştu.

    Hükümet, sığınma hakkı verilenlerin aile üyelerine vize verilmesini sınırlandırmak, sığınmacı olarak hak kazanamayan göçmenlerin sınır dışı edilmesinin kolaylaştırılması gibi önlemlerin önünü açmak için “sığınma krizi” ilan etmeyi planlıyor. Bu planın öncelikle bir danışma kurulu tarafından incelenmesi gerekiyor.
    Hollanda’da temmuz ayında kurulan Dick Schoof liderliğindeki koalisyon hükümetinde Özgürlük Partisi (PVV), Özgürlük ve Demokrasi için Halk Partisi (VVD), Yeni Sosyal Sözleşme Partisi (NSC) ve Çiftçi Vatandaş Hareketi Partisi (BBB) yer alıyor.