Kategori: Dünya

  • İsveç tüm Covid-19 kısıtlamalarını kaldırdı

    İsveç tüm Covid-19 kısıtlamalarını kaldırdı

    İsveç’te koronavirüse mücadele kapsamında uygulanan kısıtlamalar ve ücretsiz Covid-19 test uygulaması bugün itibariyle sonlandırıldı.

    İsveç’te koronavirüs salgının önüne geçilmesi amacıyla uygulanan kısıtlamalar kaldırıldı. İsveç Halk Sağlığı Kurumu Başkanı Karin Tegmark Wisell, bir televizyon kanalına yaptığı açıklamada, yüksek maliyet nedeniyle ücretsiz Covid-19 testi uygulamasının da sonlandırıldığını duyurdu.

    Wisell, “Covid-19 testlerinin maliyeti haftalık 55 milyon dolar, aylık ise 220 milyon dolar. Bu nedenle korona virüs testlerini sonlandırdık” ifadelerini kullandı.

    Alınan yeni karar kapsamında bugünden itibaren yalnızca sağlık ve yaşlı bakım evi çalışanları ile savunmasız durumda olan kişiler belirti gösteriyorsa ücretsiz PCR testi yaptırabilecek. Kendi isteği ile yurt dışına dışına çıkmak isteyenlerin Covid-19 test ücretleri devlet ve sigortalar tarafından karşılanmayacak. Ülkeye girişte istenen dijital seyahat kartı, test, aşı belgesi kuralları da sona erdi. Ayrıca toplu etkinliklerde ve restoranlarda kişi sınırına yönelik kısıtlamalar ile barlar ve lokantalar için uygulanan saat kısıtlaması da son buldu.

    Nüfusun yüzde 72.8’si tam aşılı

    Toplam 2 milyon 354 bin 455 korona virüs vakasının tespit edildiği ülkede 16 bin 207 kişi hayatını kaybetti. Yaklaşık 11 milyon nüfuslu İsveç’te nüfusun yüzde 72.8’si ise korona virüse karşı tamamen aşılandı.

  • Hamsterlardan insanlara Covid bulaştı

    Hamsterlardan insanlara Covid bulaştı

    Hong Kong Üniversitesi’nden araştırmacılar, ülkede baş gösteren Kovidli Hamster vakalarından sonra hayvandan insana Kovid-19 bulaşmasını konu alan bir vaka incelemesi yaptı. Çalışma sonucunda Hamsterların Delta varyantını insanlara bulaştırdığı sonucuna varıldı. Bu çalışmadan öncesadece bir çiftlik vizonundan insana virüsün geçtiği tespit edilmişti.

    Hong Kong Üniversitesi ve Özel Bölge Yönetimi’nden bilim insanları, Hong Kong’da daha önce baş gösteren ve 2 bin 200 Hamsterın öldürülmesine sebep olan Kovidli Hamster ve ilişkili insan vakalarından sonra hayvandan insana virüs bulaşması konusunda bilimsel vaka incelemesi yaptı. Elde edilen sonuçlara göre 28 Hamsterdan 15’inde virüs veya antikor tespit edildi. Hamsterlara gerçek yaşam ortamlarında Kovid-19’a sebep olan SARS-CoV-2 virüsü bulaşabildiği, birbirlerine bulaştırabildikleri ve virüsün Hamsterlardan insanlara bulaşabildiği sonuçlarına ulaşıldığı açıklandı. Virüs testi pozitif çıkan Hamsterlarda Delta varyantı olduğu tespit edildi.

    ÇİFTLİK VİZONU HARİÇ HAYVANDAN İNSANA BULAŞMA YOKTU

    Çalışmada “SARS-CoV-2’nin insanlardan evcil hayvanlar da dahil olmak üzere diğer memelilere bulaştığı bildirilmiştir. Bununla birlikte, çiftlik vizonu hariç, bu enfekte hayvanların insanları enfekte edebileceğine veya insanlar arasında daha da yayılmasına dair daha önce hiçbir belge yoktu” denildi.

    İTHAL EDİLEREK ÜLKEYE GİRDİ

    Bilim insanları ilk Kovidli Hamsterların ortaya çıktığı evcil hayvan dükkanı ve onun canlı hayvan deposundan elde ettikleri hem genetik hem de epidemiyolojik sonuçlara göre Kovid-19’lu Hamsterların ithal edilerek ülkeye girdiği ve dükkanda çalışan 23 yaşındaki bir kişi ile bir müşteriye virüsü bulaştırdıkları sonucuna varıldı. Çalışmayı yapan virologlar, evcil hayvan ticaretinin virüsün yayılması için bir yol sağlamasına rağmen, mevcut evcil Hamster sahipleri için bir tehdit oluşturma olasılığının düşük olduğunu ve evcil hayvanlara zarar verilmemesini vurguladı.

    İKİ BAĞIMSIZ VAKA TESPİT EDİLDİ

    Bilimsel çalışmada “İlk olarak 15 Ocak-2022’de bir evcil hayvan dükkanı çalışanında tanımlanan bir SARS-CoV-2 varyantı Delta salgınını açıklıyoruz. Müteakip araştırmalar, kaynağın Hollanda’dan ithal edilen evcil Hamsterler olduğunu ve insanlarda iki bağımsız zoonotik enfeksiyona (hayvanlardan insanlara bulaşabilen hastalık) ve Hong Kong’da en az bir başka insandan insana bulaşma vakasına neden olduğunu belirledi” ifadeleri yer aldı.

  • Papa 16.Benedict sessizliğini bozdu özür diledi

    Papa 16.Benedict sessizliğini bozdu özür diledi

    Eski Papa 16. Benedict, Almanya’daki kiliselerde çocuklara cinsel istismarda bulunan rahiplere ilişkin soruşturmada, doğrudan suçlu olmadığını savunarak, cinsel istismar mağdurlarından özür diledi.

    Almanya’nın Münih kentinde Westpfahl Spilker Wastl hukuk firması tarafından açıklanan 1945-2019 yıllarına ilişkin cinsel istismar raporunda, eski Papa 16. Benedict’in 1977-1982 tarihlerinde Münih Başpiskoposu olarak görev yaptığı dönemde çocuklara cinsel istismarda bulunan 4 rahipten haberdar olduğu ancak harekete geçmeyerek sessiz kalmayı tercih ettiği ifade edilmişti.

    Eski papa ise hakkındaki iddialara bir mektupla yanıt verdi. 94 yaşındaki eski papa yayınladığı mektupta, “Katolik kilisesinde büyük sorumluluklarım oldu. Anladım ki, ne zaman bu sorumlulukları ihmal edersek veya onu gerekli kararlılıkla karşılayamazsak, biz de bu ağır kusurun içine çekiliyoruz. Bir kez daha tüm cinsel istismar mağdurlarına derin utancımı, derin üzüntümü ve içten özürlerimi sunuyorum” dedi.

    Ayrıca eski Papa 16. Benedict, 25 Ocak’ta cinsel istismar raporu hakkında yanlış ifade verdiğini açıklamış ve bu hatadan dolayı büyük üzüntü duyduğunu belirtmişti.

    Eski Papa, katolik kilisesindeki cinsel istismar skandallarının ardından yaşlılığını gerekçe göstererek 2013’de istifa etmişti. Benedict, 600 yıl aradan sonra istifa eden ilk papa olmuştu.

  • AIDS vakaları iki katına çıkabilir

    AIDS vakaları iki katına çıkabilir

    İngiltere’de yapılan araştırmada, geçtiğimiz günlerde tespit edilen yeni HIV varyantının AIDS hastası sayısını iki katına çıkarabileceği açıklandı. Oxford Üniversitesi tarafından gerçekleştirilen çalışmada, yeni varyantın daha yüksek HIV viral yüklerine sahip olduğu tespit edildi.

    İngiltere’de yapılan yeni bir araştırmada, geçtiğimiz günlerde tespit edildiği açıklanan yeni HIV varyantının iki ila üç kat kat hızlı yayıldığı açıklandı.

    Dünya çapında milyonlarca hastası bulunan HIV virüsünün tedavisi tam olarak geliştirilemezken, İngiliz araştırmacılar, enfekte kişilerde bağışıklık sistemi düşüş oranını iki katına çıkaran ve AIDS’in virüsün diğer türlerinden iki ila üç kat daha hızlı yerleşmesine neden olabilen yeni bir HIV varyantı keşfettiler.

    Oxford Üniversitesi Büyük Veri Enstitüsü’nden bilim insanları tarafından yürütülen araştırma, yeni keşfedilen varyantla (subtype-B) yaşayan insanların diğer varyantlarla yaşayanlardan daha yüksek HIV viral yüklerine sahip olduğunu tespit etti.

    Varyant, araştırmacıların yıllardır dolaşımda olduğuna inandıkları Hollanda’da tespit edilirken, Birleşmiş Milletler’in (BM) AIDS ile mücadele programı UNAIDS, yeni varyantın büyük bir halk sağlığı tehdidi oluşturmadığını söyledi.

    UNAIDS, varyantın mevcut HIV tedavisine açık olduğunu belirtirken, varyantın virüsün yayılmasını bastırmak için HIV tedavisine daha iyi erişim ihtiyacını gösterdiğini vurguladı.

    Dünya çapında HIV ile yaşayan 10 milyon kişinin tedavi görmediğini aktaran BM programı, 1983 yılında ilk vakası tespit edilen virüsün bugüne kadar 79 milyon kişiye bulaştığının altını çizdi.

    2020 yılında 1,5 milyon kişinin virüse yakalandığının altını çizen UNAIDS, son 40 yılın en ölümcül salgını olarak tanımladığı hastalıktan bugüne kadar yaklaşık 36 milyon kişinin hayatını kaybettiğini sözlerine ekledi.

  • Azerbaycan, 8 Ermeni askeri iade etti

    Azerbaycan, 8 Ermeni askeri iade etti

    Azerbaycan, 8 Ermeni askeri daha ülkesine iade etti.

    Azerbaycan Esir, Kayıp ve Rehin Alınmış Vatandaşlardan Sorumlu Devlet Komitesi, bugün 8 Ermeni askerinin iade edildiğini duyurdu.

    Komiteden yapılan açıklamada, iade edilen 8 Ermeni askerlerinin bir kısmının 16 Kasım 2021’de Kelbecer sınırında provokasyonda bulundukları gerekçesiyle Azerbaycan askerleri tarafından gözaltına alındığı kaydedildi.

  • Avustralya iki yıl sonra kapılarını açıyor

    Avustralya iki yıl sonra kapılarını açıyor

    Avustralya Başbakanı Scott Morrison, 21 Şubat’tan itibaren, tam aşılanmış kişilere uluslararası sınırların açılacağını duyurdu.

    Basına açıklama yapan Başbakan Scott Morrison, 21 Şubat’tan itibaren ülke sınırlarının tam aşılanmış kişiler için açılacağını duyurarak, “Avustralya’ya sınırları kapatma kararı almamızın üzerinden neredeyse 2 yıl geçti, Kabine Ulusal Güvenlik Komitesi, bu yıl 21 Şubat’ta Avustralya’nın sınırlarını kalan tüm vize sahiplerine yeniden açmasına karar verdi. Durum şu ki, Avustralya’ya gelmek için çift aşılı olmanız gerekiyor. Kural bu. Herkesin uyması beklenir” dedi. Ayrıca Morrison, Djokovic olayına atıfta bulunarak, “Yılın başındaki olaylar, dünyadaki herkese Avustralya’ya girmek için aşı kanıtı gerekli olduğuna dair çok açık bir mesaj göndermeliydi” ifadelerini kullandı.

    Avustralya Başbakanlık sitesinde konuya dair yayınlanan açıklamada ise ülke sağlık sisteminin, son Omicron dalgası da dahil olmak üzere Covid-19 pandemisi boyunca ‘dayanıklılığını’ gösterdiği ifade edilerek, “Covid nedeniyle hastaneye yatışlarda son zamanlarda yüzde 23’lük düşüş de dahil olmak üzere iyiye giden sağlık koşullarıyla birlikte Kabine Ulusal Güvenlik Komitesi (NSC) bugün Avustralya’nın uluslararası sınırının aşamalı olarak yeniden açılması konusunda daha fazla ilerlemeye hazır olduğunu kabul etti” denildi.

    Bu değişikliklerle birlikte ekonomik iyileşmenin güvence altına alınmaya devam edileceği belirtilirken, tam aşılanmamış vize sahiplerinin ise Avustralya’ya girebilmesi için ‘geçerli bir seyahat muafiyetine’ ihtiyaç duyacakları ayrıca eyalet ve bölge karantina kuralarına tabi olacakları bildirildi.

    DJOKOVİC’İN VİZESİ İPTAL EDİLMİŞTİ

    Avustralya Açık’a katılmak üzere Avustralya’ya gelen ünlü tenisçi Novak Djokovic, Melbourne Havaalanı’nda ülkeye giriş şartlarını yerine getiremediği için vizesi iptal edilmişti. Kararı mahkemeye taşıyan Djokovic’in ilk duruşmasında Avustralya Göçmenlik Bakanlığı’nın vize iptal kararı bozuldu.

    Daha sonra Avustralya Sınır Güçleri, Djokovic’in seyahat beyannamesinde bazı yanlışlar olduğunu tespit etti. Sırp raket, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, seyahat beyannamesindeki yanlışların ‘insani hata’ olduğunu ifade etti. Avustralya Göçmenlik Bakanı Alex Hawke, yaşanan gelişmelerin ardından mahkeme kararını bozma yetkisini kullanarak Djokovic’in vizesini ikinci kez iptal etti.

    Vizesi ikinci kez iptal edilen Djokovic, vize iade talebinde bulunarak tekrar Avustralya Mahkemesi’ne başvurdu. Yapılan duruşmada Avustralya Federal Mahkemesi Başyargıcı James Allsop, Djokovic’in vize iade talebinin oybirliğiyle reddedildiğini duyurdu. Kararın ardından Djokovic, Avustralya’dan ayrıldı.

  • İsveç’te 800 yıllık batık gemi bulundu

    İsveç’te 800 yıllık batık gemi bulundu

    İsveç’te Göteborg Üniversitesi’nden arkeologlar, ülkenin güneybatısında bulunan Fjallbacka açıklarında yaptıkları dalışta 800 yıllık ahşap gemi kalıntısı keşfetti. Bulunan kalıntıların, Avrupa’da şu ana kadar bulunan en eski gemi kalıntıları olduğu ifade edildi.

    Göteborg Üniversitesi’nden yapılan açıklamada, Fjallbacka açıklarındaki Dyngö adası yakınlarında bulunan geminin 1233-1240 yılları arasından kalma olduğu ifade edildi. Projenin yöneticisi Staffan von Arbin, “Ortaçağ Hansa Birliği ile ilgili yazılı kaynaklarda bu gemilerden sıklıkla bahsedilir, ancak bu tür gemiler Orta Çağ boyunca kuzey Avrupa’da yaygındı. Bu aynı zamanda şu ana kadar Avrupa’da bulunan en eski gemilerden biridir” dedi.

    KALINTILARIN YÜZEYİNDE YANIK BELİRTİLERİ VAR

    Geminin hikayesi ve neden battığının henüz bilinmediğini ifade eden Staffan von Arbin, “Belki gemi korsanlar tarafından saldırıya uğradı. Yazılı kaynaklar bize, Bohuslan da dahil olmak üzere Norveç’in güney kıyılarında Orta Çağ boyunca yoğun korsan faaliyeti olan dönemler olduğunu söylüyor. Ama aynı zamanda basit bir kaza da olabilir, belki de gemi demirlemişken çıkan bir yangın. Geminin savaşta batırılmış olma ihtimali de var. 12’nci yüzyılın ilk on yılı, Norveç’te taht için yoğun iç mücadelelerin olduğu çalkantılı bir dönemdi” ifadelerine yer verdi.

  • Karadağ’da hükümet düştü

    Karadağ’da hükümet düştü

    Karadağ’da hükümet, parlamentodan güvenoyu alamaması sonucu düştü.

    Karadağ’da haftalarca süren siyasi kriz derinleşti. Başbakan Zdravko Krivokapiç liderliğindeki koalisyon hükümeti, parlamentoda gerçekleştirilen oturumda güvenoyu alamayarak düştü.

    Muhalefet partilerinin yanı sıra koalisyonun küçük ortağı olan ilerici Birleşik Reform Eylemi (URA) Partisi de hükümetin aleyhinde oy kullandı.

    URA milletvekili Milos Konatar, “İşler yolunda gitmiyor. Bir çözüm sunmak ve ülkenin Avrupa geleceği adına yeni bir aşamaya geçmesi bizim sorumluluğumuzdur” dedi. Muhalefetteki Sosyalist Demokrat Parti’den Danijel Zivkoviç de, “Bugün zaferle övünme günü değil. Karadağ’ı bir krizden çıkarmak için önümüzde ciddi bir yol var” dedi. Başbakan Krivokapiç ise oylamanın yapıldığı oturuma katılmadı.

    Krivokapiç hükümeti, Covid-19 salgınını yönetememek, yatırım yapmamak, istihdam oluşturmak ve Avrupa entegrasyonunda yavaş yol almakla eleştiriliyordu.

  • Başbakan eşine şiddetten görevden alındı

    Başbakan eşine şiddetten görevden alındı

    Peru’da 2017 yılında eşine fiziksel şiddet uyguladığı ortaya çıkınca yoğun baskıyla karşı karşıya kalan Başbakan Hector Valer Pinto, başbakanlık koltuğuna oturduktan 3 gün sonra görevden alındı.

    Peru’da başbakanlık koltuğuna 3 gün önce oturan Hector Valer Pinto’nun görevi kısa sürdü. Peru Devlet Başkanı Pedro Castillo, eşine şiddet uyguladığının ortaya çıkmasının ardından Başbakan Pinto’yu görevinden aldı. Castillo yaptığı açıklamada, “Kabineyi yeniden düzenlemeye karar verdim” dedi. Dışişleri Bakanı Cesar Landa ise Twitter hesabından yaptığı paylaşımda, “Kamu hizmeti, yetkililerin bu tür suçlamalardan arınmış olmasını gerektirir” ifadelerini kullandı.

    Ne olmuştu?

    Peru’nun yeni Başbakanı Pinto’nun göreve başladığının ertesi gününde aile içi şiddet uyguladığı iddiaları gündeme gelmişti. Yerel basın Pinto’nun 2017 yılında Peru Aile Mahkemesi tarafından eşi Ana Maria Montoya’ya fiziksel şiddet suçundan aldığı uzaklaştırma cezasına ilişkin belgeleri yayınlanmış, mahkeme kararında Valer’in karısının dayak yediği için aldığı sağlık raporunun kabul edildiği dikkat çekmişti. Valer’in aile içi şiddet suçlamasıyla yargılandığı mahkemede, eşi Montoya lehine koruyucu önlem kararı alındığı, Valer’in geçen yıl ölen eşine karşı şiddet veya taciz teşkil eden herhangi bir davranışta bulunması durumunda ise cezasının arttırılacağı bilgisi paylaşılmıştı. Mahkemede, Sulh hakimi tarafından rapor edilen şiddetten, kızının fiziksel olarak etkilenip etkilenmediğini belirleyecek kanıt bulunmadığını göz önünde bulundurularak kızına karşı koruma tedbiri kararı verilmesinin reddedildiği belirtilmişti. Valer ise ailesine şiddet uyguladığını reddetmiş ve hiçbir zaman mahkum edilmediğini ifade etmişti. Valer, mahkeme belgelerinin ortaya çıkmasının ardından muhalefetin yoğun baskısına maruz kalmıştı.

  • DSÖ Avrupa Direktörü: Omicron’dan kaçış yok

    DSÖ Avrupa Direktörü: Omicron’dan kaçış yok

    Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Avrupa Direktörü D. Hans Henri P. Kluge, Demirören Haber Ajansı’na yaptığı açıklamada Avrupa’da Omicron varyantının yarattığı vaka dalgasını ve bölgedeki son durumu değerlendirdi. Omicron’dan kaçışın mümkün olmadığını ifade eden Kluge, “Omicron’dan kaçış yok ve ülkeler sağlık politikalarını ve sistemlerini, enfeksiyonu en aza indirmeye ve savunmasızları korumaya odaklanarak buna göre uyarlamalıdır” dedi. Kluge, Omicron’un 20 ila 25 günlük bir sürede bulaştığı toplulukta zirve yaptığını belirterek bulaşıcılık hızı açısından vaka sayısını 1.5 ila 3 günde ikiye katladığını vurguladı.

    DSÖ Avrupa Direktörü Kluge, vaka sayılarının ciddi seviyelere çıkmasına neden olan Omicron varyantını Avrupa genelinde DHA’ya değerlendirdi. Kluge, Avrupa’da vaka sayılarının ne zaman düşeceğini yüzde 100 olarak tahmin etmenin imkansız olduğunu ifade ederek, “Ancak, Omicron bir oyun değiştirici olmuştur. Bir Omicron dalgalanmasının başlangıcı ile zirvesi arasındaki sürenin sadece 20 ila 25 gün olduğu görülüyor. Bu, Omicron’dan kaçış olmadığı anlamına gelir ve ülkeler, sağlık politikalarını ve sistemlerini, enfeksiyonu en aza indirmeye ve savunmasızları korumaya odaklanarak buna göre uyarlamalıdır. Gelecekteki varyantları yakalamak için daha sürdürülebilir takip protokollerini işler hale getirmek kilit nokta olacaktır” dedi. Kluge, Avrupa bölgesinde şu ana kadar 140 milyon vaka ve 1 milyon 700 binden fazla can kaybının tespit edildiğini belirterek, “Hala salgının merkez üssündeyiz” dedi.

    “AVRUPA’NIN YÜZDE 60’I MART AYINA KADAR OMICRON’A YAKALANCAK”

    Kluge, Sağlık Metrikleri ve Değerlendirme Enstitüsü (IHME) verilerine göre Mart ayına kadar Avrupa nüfusunun yüzde 60’ının Omicron varyantına yakalanacağını ifade ederek, “Omicron, Avrupa ve Orta Asya’daki pandeminin acil durum aşamasının sonunu işaret edebilir. Omicron’un Delta’ya kıyasla daha az tehlikeli olması ve yüksek bulaşıcılık ile birleştiğinde, Omicron’un bölgede Kovid-19’u yönetilebilir hale getirmeye yardımcı olmasının mümkün olduğu anlamına geliyor. Ama henüz gardımızı düşüremeyiz” dedi. Kluge, Türkiye’de de aşı olmayanlara aşı olma çağrısında bulunarak, “Türkiye’deki insanları henüz yaptırmamışlarsa aşı olmaya çağırıyorum ve fiziksel mesafe, maske takma, el yıkama ve kapalı alanların uygun şekilde havalandırılması konusundaki yönergeleri takip etmeye çağırıyorum” ifadelerini kullandı.

    “OMİCRON VAKALARI 1.5 İLA 3 GÜN İÇİNDE İKİYE KATLIYOR”

    Kluge, Omicron’un Delta’dan farklı olarak doğudan batıya değil, batıdan doğuya doğru ilerleyen bir enfeksiyon dalgası oluşturduğunu belirtti. Verilere göre bulaşıcılık hızı açısından Omicron vakalarının 1,5-3 gün içinde ikiye katlandığını ifade eden Kluge, “Avrupa Bölgesi’nde Omicron, benzeri görülmemiş şekilde Delta’nın yerini alıyor. Omicron, Avrupa Bölgesi’ndeki vakaların yüzde 31.8’ini oluşturuyor, bu oran önceki hafta sadece yüzde 15 ve ondan önce sadece yüzde 6.3’tü. Bahsettiğim gibi, bölge nüfusunun yüzde 60’ının Mart ayı başına kadar Omicron ile enfekte olmasını bekliyoruz” dedi.

    Aşıların ölümlerde son derece etkili olduğunu ancak enfeksiyonu her zaman durduramadığının altını çizen Kluge, “Bunun da ötesinde, yeni bir varyant ortaya çıktığında bağışıklık sistemimiz daha az korunur. Bu nedenle, zamanı geldiğinde Kovid-19’u endemik mevsimsel bir hastalık olarak görmeye başlamamız ve grip gibi en savunmasız kişilere ‘tamamlayıcı’ aşılar sunmaya başlamamız gerekebilir. Ancak henüz orada değiliz ve pandemi bitmiş gibi davranmak sorumsuzluk olur” diye konuştu.

    “BİR VİRÜS NE KADAR ÇOK DOLAŞIRSA, MUTASYONA UĞRAMA OLASILIĞI O KADAR ARTAR”

    Omicron vakalarının artışıyla yeni bir varyantın ortaya çıkmasının muhtemel olduğunu vurgulayan Kluge, sözlerine şöyle devam etti:

    “Virüsler her zaman mutasyona uğrar, bu nedenle yeni varyantlar tamamen olasıdır. Aslında, küresel olarak Omicron vakalarındaki büyük artışla birlikte, er ya da geç yeni bir varyantın ortaya çıktığını görmemiz muhtemeldir. Bu nedenle, bu virüs yönetilebilir hale gelene ve öngörülebilir bir mevsimsel bulaşma modeline girene kadar herkesi aşılamamız gerekiyor. Ancak diğer önlemleri uygulamaya devam etmemiz de önemli. Şu an için Kovid-19 oldukça bulaşıcı, öngörülemeyen ve yaşamı tehdit eden bir virüs olmaya devam ediyor. Hedefimiz, tüm ülkelerdeki öncelikli grupların aşılanması olmalıdır. Avrupa bölgesinde, dünyada çok sayıda sağlık çalışanı ve savunmasız insan ilk dozunu bile almadı. Bunun ele alınması gerekiyor. Gelecekteki varyantlarla ilgili olarak, bu bize ve davranışımıza bağlıdır. Bir virüs ne kadar çok dolaşırsa, mutasyona uğrama olasılığı o kadar artar. Başka bir deyişle, daha fazla aktarım, daha fazla değişkene eşittir. Daha az iletim, daha az varyant.”