Kategori: Dünya

  • 581 yılın en uzun tutulması

    581 yılın en uzun tutulması

    ABD’de Kunduz ayı (Beaver Moon) olarak bilinen kasım dolunayı ve son 581 yılın en uzun Ay tutulması başladı.

    ABD’de “Kunduz ayı” (Beaver Moon) olarak bilinen kasım dolunayı, ABD doğu yakası saatiyle 01.02’de başladı. Son 581 yılın en uzun parçalı Ay tutulması sırasında Ay’ın yüzde 97’si Dünya’nın gölgesinde kalacak ve bu durum 3 saat 28 dakika ve 23 saniye sürecek.

    Türkiye’den izlenemeyecek olan 2021 yılının son ay tutulması, Kuzey ve Güney Amerika, Avustralya, Avrupa ve Asya’nın bazı bölgelerinde gözlemlenebilecek. Ay tutulmasını izlemek için özel bir ekipmana ise gerek duyulmuyor.

    Ay’ın kendi yörüngesinde dolanırken Dünya’nın gölgesine girmesiyle tutulma gerçekleşiyor. Kasım dolunayı, tutulma sırasında görülen kırmızı görüntüsü nedeniyle “Kanlı Ay” olarak da adlandırılıyor.

    Avustralya’da görsel şölen

    Kasım dolunayı, Avustralya’nın Queensland eyaletinin Brisbane kentinde yer alan Story Bridge üzerinde görsel şölen sundu. İspanya’nın kuzeybatısındaki Galiçya özerk bölgesinden de izlenen dolunay, kendine hayran bıraktı.

  • DSÖ antibiyotik direncine karşı harekete geçti

    DSÖ antibiyotik direncine karşı harekete geçti

    Dünya için çok ciddi bir sağlık sorunu olma yolunda ilerleyen “antibiyotik direnci” konusunda Dünya Sağlık Örgütü de harekete geçti. Çalışmalar doğrultusunda öncelikle AWaRe isimli antibiyotik sınıflaması ile antibiyotik kullanımı kurallarının belirlenip izlenmeye başlandığını söyleyen Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Meral Sönmezoğlu, dünyada her yıl 700 bin kişinin antibiyotik direnci nedeniyle hayatını kaybettiğine dikkat çekerek inceleme ile alınan ilk sonuçlara göre Türkiye’de antibiyotik kullanımının son 10 yılda yüzde 32.87 arttığına dikkat çekti.

    Tıp biliminin insanlık yararına en büyük buluşlarından biri olarak kabul edilen antibiyotiklerin gereksiz ve fazla kullanımı 21’inci yüzyılda en büyük sağlık tehlikesi olan antimikrobiyal direnci ortaya çıkardığını söyleyen Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Meral Sönmezoğlu, dünyada her yıl 700 bin kişinin antibiyotik direnci nedeniyle hayatını kaybettiğine işaret etti.

    Dünya için global bir sorun haline gelen antibiyotik direnci konusunda istatistiklerin de endişe verici boyutta olduğuna dikkat çeken Yeditepe Üniversitesi Hastaneleri Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Meral Sönmezoğlu, “Yaşam kayıpları gerçeğinin yanında ekonomik kayıplar özellikle düşük ve orta gelir düzeyindeki ülkelerde büyük sorun haline gelmiş durumda. Yeni antibiyotik üretimi artık çok zor olduğu ve ufukta iyi haberler görünmediği için de kullanılabilir antibiyotiklerin doğru yönetilmesi zorunlu olmuştur” diye konuştu.

    DÜNYA SAĞLIK ÖRGÜTÜ HAREKETE GEÇTİ

    Dünya Sağlık Örgütü’nün antibiyotiklerin doğru kullanımı ve antimikrobiyal direncin azaltılması yönündeki çalışmalara öncelik verdiğini ve tüm ülkeleri iş birliğine çağırdığını hatırlatan Prof. Dr. Meral Sönmezoğlu, sözlerine şöyle devam etti:

    “Dünya Sağlık Örgütünün antimikrobiyal direncin izlenmesi için başlattığı (Global Antimicrobial Resistance Surveillance System (GLASS)) sürveyans sistemi ile alınacak kararlar belirlenmeye başlandı. Öncelikle başlanan AWaRe isimli antibiyotik sınıflaması ile antibiyotik kullanımı kuralları belirlenmiş ve izlenmeye başlanmıştır.”

    ANTİBİYOTİK DİRENCİ KONUSUNDA TÜRKİYE’NİN KARNESİ ZAYIF

    Yapılan incelemelere göre ülkemizin antibiyotik direncinin en yüksek olduğu ülkeler arasında yer aldığına dikkat çeken Prof. Dr. Meral Sönmezoğlu, “İnceleme ile alınan ilk sonuçlara göre ülkemizde antibiyotik kullanımı son 10 yılda yüzde 32.87 artmış ve ilk seçilecek antibiyotikler tüm antibiyotiklerin en az yüzde 60’ı olması gerekirken ülkemizde %40’lardadır. Türkiye’de antibiyotik tüketimi, DSÖ Avrupa Bölgesi genelinde en yüksek oranlar arasındadır ve antibiyotik kullanımı, antimikrobiyal direncin (AMR) başlıca itici gücüdür” diye konuştu.

    Türkiye’de antibiyotik kullanımını izlemek ve kontrol etmek için yeni bir elektronik reçete sisteminin geliştirildiğini söyleyen Yeditepe Üniversitesi Hastaneleri Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Meral Sönmezoğlu, “Sistem reçete verilerini takip eder ve doktorlara geri bildirim sağlar. Türkiye, DSÖ Antimikrobiyal İlaç Tüketim Ağı üyesidir ve verileri DSÖ uluslararası standartlarına uygundur” dedi.

    DURUM NASIL KONTROL ALTINA ALINABİLİR?

    Antibiyotik direncinin kontrol altına alınması, toplumun farkındalığının artması gerektiğinin altını çizen Prof. Dr. Meral Sönmezoğlu, yapılması gerekenleri şöyle sıraladı:

    “Antibiyotikler sadece doktor önerdiği zaman ve doktorun belirlediği sürede kullanılmalıdır.

    “En fazla antibiyotik yazılan hastalık olan üst solunum yolu enfeksiyonlarının çoğu antibiyotiklerin etkili olduğu bakterilere değil virüslere bağlı olarak gelişir. Dolayısıyla bu hastalıklarda antibiyotiklerin hiç etki etmediği bilinmeli ve buna göre davranılmalıdır.

    “Doktora antibiyotik reçete etmesi için istekte bulunulmamalı, bu konuda baskı uygulanmamalıdır.

    “Evde antibiyotik bulundurulmamalı ve başkalarına antibiyotik önerilmemelidir.

    “Antibiyotikler ateş düşürücü ve ağrı kesici olarak kullanılmamalıdır.

    “Önerildiği süreden önce antibiyotikler kesilmemeli ancak gereğinden uzun da kullanılmamalıdır.”

  • Almanya’da Türk anne ve oğlu Ren Nehri’nde ölü bulundu

    Almanya’da Türk anne ve oğlu Ren Nehri’nde ölü bulundu

    Almanya’nın Köln kentinde yaşayan 24 yaşındaki Türk anne ve 4 yaşındaki oğlunun Ren Nehrinde cansız bedeni bulundu. Cinayet şüphesiyle 1 kişi gözaltına alındı.

    Almanya’nın Köln kentindeki Ren Nehrinde yük gemilerinin, 15 Kasım pazartesi günü 24 yaşındaki Türk bir kadının cansız bedenine rastladığı ortaya çıktı. Annenin ardından 4 yaşındaki çocuğunun da dün nehirden cansız bedeninin çıkarıldığı öğrenildi. Köln polisi bugün, annenin eski erkek arkadaşı ve çocuğun biyolojik babası olduğu belirtilen 24 yaşındaki kişiyi gözaltına aldı. Savcılık, cinayet şüphesiyle tutuklama emri başvurusunda bulunduklarını duyurdu.

    Kadının ve çocuğun cansız bedeninde bıçak darbeleri bulunduğu ifade edildi. Köln Savcılık Sözcüsü Ulrich Bremer, medyaya yaptığı açıklamada, “Niehl Limanı cinayet mahalli olarak görülebilir. Anne ve oğlu 14 Kasım’da zanlı ile burada görüşmüş. Nedeni bilinmiyor. Gözaltına alınan şüpheli, eylemi reddediyor ve bir avukat tarafından temsil edilecek” ifadelerini kullandı.

  • Üzerinden 11 yıl geçti.. Maden faciasında insan kalıntılarına ulaşıldı!

    Üzerinden 11 yıl geçti.. Maden faciasında insan kalıntılarına ulaşıldı!

    Yeni Zelanda’da 29 kişinin hayatını kaybettiği Pike River maden faciasından 11 yıl sonra hayatını kaybeden kişilerden bazılarının kalıntıları tespit edilip görüntülendi. Polisten yapılan açıklamada, “Hayatını kaybedenlerin ailelerine olan saygıdan ve bunun devam eden bir polis soruşturması olması nedeniyle şu anda bu görüntüler yayınlanmayacaktır” denildi.

    Yeni Zelanda’da Kasım 2010’da ülkenin Güney Adası’nın Batı Kıyısı’ndaki Pike River madeninde meydana gelen patlamada 29 kişi hayatını kaybetmişti. Olayla ilgili devam eden soruşturmayla ilgili Yeni Zelanda polisinden yapılan açıklamada, insan kalıntılarının görüntülerine ulaşıldığı ve polisin 29 kurbanın ailelerine konuyla ilgili bilgi verdiği belirtildi. Madenin girişinden itibaren en uzak noktalarından çekilen kalıntı görüntülerinin patologlar tarafından incelendiği ve kalıntıların konumu nedeniyle polisin onlara ulaşamayacağı ifade edildi.

    “AİLELERE OLAN SAYGIDAN GÖRÜNTÜLER YAYINLANMAYACAK”

    Açıklamada Başkomiser Peter Read’ın, “29 kişinin trajik bir şekilde hayatını kaybettiği Pike River Madeni felaketinin üzerinden yaklaşık 11 yıl geçti. Ailelere cevap sağlamaya çalışırken, bu görüntüler soruşturmaya katkıda bulunacak” ifadelerine yer verildi. Ayrıca, kalıntıların kimliğinin tespit edilemediği ancak adli tıp uzmanlarına danışılacağı da belirtilirken, “Araştırmamıza dayanarak, kalıntıların bulunduğu bölgede (facia sırasında) çalışan altı ila sekiz kişi olduğuna inanıyoruz. Hayatını kaybedenlerin ailelerine olan saygıdan ve bunun devam eden bir polis soruşturması olması nedeniyle polis şu anda bu görüntüleri yayınlamayacaktır” denildi.

    Öte yandan, ek sondaj programının Haziran ayında başladığı, bu çalışmanın sondaj kuyularının yakınında madendeki koşulların dijital olarak taranmasını ve fotoğraflanmasını sağladığı ve devam eden sondaj programının yıl sonundan önce tamamlanmasının beklendiği belirtildi. Polis, insan kalıntıların 2 kişiye ait olduğunu tespit ettiklerini ve muhtemelen bir üçüncü kişinin kalıntılarını da bulduklarını belirtti.

  • Hiç tedavi görmeden AIDS’i yendi

    Hiç tedavi görmeden AIDS’i yendi

    İlk defa ortaya çıktığı 1980’li yıllardan bu yana 30 milyonu aşkın hayatını kaybettiği ölümcül AIDS hastalığı, tüm dünyada yayılmaya devam ediyor. Şu anda 25 bini Türkiye’de olmak üzere küresel olarak 38 milyon AIDS ile yaşıyor. Bilim insanları, bu hastalar için umut veren bir araştırma yayımladı. Arjantinli 30 yaşındaki bir kadın hastanın kendi bağışıklığı sayesinde HIV virüsünü yendiği açıklandı. Tıp dünyasının konuştuğu olayda, ayrıca kadının hiçbir tedavi görmediği belirtildi.

    HIV (İnsan Bağışıklık Yetmezliği Virüsü), doğrudan bağışıklık sistemine zarar veren bir virüs olup bu virüsü taşıyan insanlar “HIV pozitif” olarak adlandırılıyor.

    HIV, vücut direncini azaltarak insanların kolayca hasta olmasına neden olur. AIDS (Edinilmiş Bağışıklık Yetersizliği Sendromu) ise HIV virüsünün bağışıklık sistemini zayıflatmasından sonra ortaya çıkan hastalığa deniliyor. AIDS, tedavi edilmediğinde genellikle ölüme neden oluyor.

    HİÇBİR TEDAVİ GÖRMEDİ

    Bilim insanları, AIDS’ten kendi bağışıklık sistemi ile kurtulan ikinci bir hasta bulduklarını açıkladı. Adı açıklanmayan 30 yaşındaki kadın hastanın ayrıca, hamilelik dönemi dışında hiçbir tedavi görmediği belirtildi.

    Uluslararası bilim insanları kibi Annals of Internal Medicine adlı tıp dergisinde yayımlanan araştırmada, aslen Arjantin’in Esperanza kentinden olan hastanın AIDS teşhisinin 8 yılın ardından vücudunda hastalık yapacak kadar HIV virüsüne rastlamadıklarını açıkladı.

    BAĞIŞIKLIK SİSTEMİ AIDS’İ YENEN TARİHTEKİ İKİNCİ KİŞİ

    Bununla birlikte, yeni çalışmadaki adı açıklanmayan kadının, kök hücre nakli veya başka bir tedaviden yardım almadan, AIDS’ten kurtulduğu bilinen ikinci hasta olarak tarihe geçti. Bunu başardığı belirtilen diğer hasta, Loreen Willenberg adında 67 yaşındaki ABD’li bir kadındı.

    TEDAVİ İÇİN UMUTLAR ARTTI

    Çalışmanın baş yazarı olan Massachusetts General Hospital ve Harvard Ragon Enstitüsü’nden Dr. Xu Yu, “AIDS için için sterilize edici bir tedavi, daha önce yalnızca kemik iliği nakli yapılan iki hastada gözlemlendi.

    Çalışmamız, böyle bir başarıya kemik iliği nakli olmadan doğal enfeksiyon sırasında da ulaşılabileceğini gösteriyor. Söz konusu hasta, HIV enfeksiyonu için bir tedavi bulmanın zor olmadığını ve ‘AIDS’siz bir nesil’ elde etme umutlarının nihayetinde başarılı olabileceğini kanıtlıyor” dedi.

    Araştırma kapsamında Dr. Yu, Dr. Natalia Laufer ve meslektaşları, 2017-2020 yılları arasında AIDS hastası kadından alınan kan örneklerini analiz etti. Kadının, Mart 2020’de bir bebeği oldu ve bilim insanlarına plasenta dokusu toplamasına da izin verdi.

    Hastaya ilk olarak Mart 2013’te HIV teşhisi kondu. Araştırmacılar, kadının hamile kaldığı 2019 yılına kadar hiçbir tedavi görmediği söyledi. Hamileliğin ikinci ve üçüncü trimesterlerinde altı ay boyunca tenofovir, emtrisitabin ve raltegravir ilaçları ile tedaviye başladığı aktarıldı. Ancak, Kadın bebeği HIV negatif doğunca tedaviyi bıraktı.

    Ardından, kadının kanındaki ve doku örneklerindeki milyarlarca hücrenin analizi, daha önce HIV ile enfekte olduğunu gösterdi, ancak analiz sırasında araştırmacılar, kopyalanabilecek sağlam bir virüs bulamadılar.

    “FARKLI BAĞIŞIKLIK MEKANİZMALARI ETKİ ETTİ”

    Öte yandan bilim insanları, hastanın vücudunun AIDS’ten nasıl kurtulduğuna tam olarak emin olamadıklarını söyledi.

    Dr. Yu, “Bunun farklı bağışıklık mekanizmalarının bir kombinasyonu olduğunu düşünüyoruz. T hücreleri muhtemelen dahil oldu. Doğuştan gelen bağışıklık mekanizması da bu duruma katkıda bulunmuş olabilir” dedi.

    Öte yandan, Birleşmiş Milletler’in (BM) bildirdiğine göre, dünya genelinde şu anda 38 milyon AIDS hastası bulunuyor. Türkiye’de ise yaklaşık 25 bin HIV tanısı alan hasta bulunuyor. Her yıl ortalama bir buçuk milyon kişi AIDS’e yakalanırken, yaklaşık bir milyon kişi bu nedenle ölüyor.

  • 7 Azerbaycan askeri şehit oldu

    7 Azerbaycan askeri şehit oldu

    Azerbaycan Savunma Bakanlığı, Ermenistan sınırında dün yaşanan çatışmalarda Azerbaycan ordusundan 7 askerin şehit olduğunu, 10 askerin yaralandığını açıkladı.

    Azerbaycan-Ermenistan sınırında dün gece başlayan çatışmaların ardından Azerbaycan ordusundan 7 askerin şehit olduğunu, 10 askerin yaralandığını duyuruldu.

    Ermenistan ordusunun sınırdaki Azerbaycan mevzilerine top atışlarıyla saldırmasına Azerbaycan ordusu karşılık verdi. Ermenistan ordusundan kayıplar olduğu bildirildi. İtidal çağrılarının ardından çatışmaların durduğu açıklandı.

    Bakanlıktan yapılan açıklamada, Ermenistan ordusunun sınırdaki provokasyonları sonucu çıkan çatışmalarda 1’i teğmen 7 askerin yaşamını yitirdiği, 10 askerin ise yaralandığı bildirildi.

    Açıklamada, Ermenistan’ın provokasyonunun başarısızlıkla sonuçlandığı, dün akşam saatlerinden itibaren sınırda durumun normalleştiği ifade edildi.

    Şehit askerlerin aile ve yakınlarına taziye dileklerinde bulunulan açıklamada, yaşananların tüm sorumluluğunun Erivan yönetiminde olduğu kaydedildi.

    Ermenistan ordusu sınırda bazı yüksek yerleri ele geçirerek daha elverişli mevziler elde etmek amacıyla dün Laçın ve Kelbecer istikametinde operasyon başlatmıştı.

    Azerbaycan ordusu da aynı istikamette operasyon başlatarak Ermenistan’ın saldırılarını önlemişti.

    Rusya’nın devreye girmesiyle çatışmalar durmuş, ateşkes ilan edilmişti.

  • Emekli maaşını alabilmek için babasının cesedini 1 yıl evde sakladı

    Emekli maaşını alabilmek için babasının cesedini 1 yıl evde sakladı

    Japonya’da babasının cansız bedenini 1 yıl boyunca evde saklayan 54 yaşındaki şüpheli gözaltına alınırken, annesinin de aynı evde 4 gün önce öldüğü anlaşılan şahıs polise verdiği ifadede, “Emekli maaşlarını alabilmek için ölümleri bildirmedim” dedi.

    Japonya’nın Mie eyaletinde akıllara durgunluk veren bir olay yaşandı. 54 yaşındaki bir şahıs, geçtiğimiz yıl hayatını kaybeden babasının cansız bedenini evde sakladığı gerekçesiyle gözaltına alındı.

    Yarı zamanlı işçi olarak çalışan Takashi Morishita’nın dün sabah polis ihbar hattını arayarak suçunu itiraf ettiği bildirilirken, yapılan teknik incelemelerde şahsın annesinin de aynı evde 4 gün önce hayatını kaybettiği belirlendi.

    Morishita’nın polise verdiği ifadede, suçlamaları kabul ettiği öğrenilirken, “Emekli maaşlarını alabilmek için ölümleri bildirmedim” dediği belirtildi. Şahısların kesin ölüm nedenini belirlemek üzere detaylı soruşturma başlatıldı.

  • Polonya-Belarus sınırına sığınmacı akını sürüyor

    Polonya-Belarus sınırına sığınmacı akını sürüyor

    Polonya-Belarus sınırında sığınmacı krizi sürerken, Polonya Savunma Bakanlığı, Belarus güçlerinin sığınmacıları Kuznica sınır kapısına yönlendirdiğini belirtti.

    Polonya Savunma Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada, sığınmacıların Kuznica sınır kapısına gelmeye devam ettiği ve bu sığınmacıların Belarus güvenlik güçleri tarafından yönlendirildiği iddia edildi. Açıklamada, “Belarus tarafından Kuznica’daki sınır kapısına giderek daha fazla göçmen grubu getiriliyor” denildi. Belarus Devlet Sınır Komitesi’nden yapılan açıklamada ise 2 bin 100 kadar sığınmacının krizden olumlu bir sonuç çıkmasını beklediği belirtildi.

    AB-BELARUS KRİZİ DERİNLEŞİYOR

    Avrupa Birliği Dışişleri ve Güvenlik Politikaları Yüksek Temsilcisi Josep Borrell, Belarus’a yönelik yaptırımların genişletileceğini duyurdu. Borrell, “Yaptırımlar her zaman etkilidir çünkü insanları etkiler. Zenginliklerini ve hareket kapasitelerini etkilerler. Yeni bir yaptırım paketini onaylayacağız. Havayollarına, seyahat acentelerine ve sınırlarımızdaki bu yasadışı göçmen krizine dahil olan herkese tüm yaptırımları uygulamak için çerçeveyi genişleteceğiz” dedi.

     

  • 6 yıllık erime süreci uzaydan görüntülendi

    6 yıllık erime süreci uzaydan görüntülendi

    Antarktika’nın en hızlı eriyen Pine Island Buzulu’nun (PIG) uzaydan çekilmiş 6 yıllık görselleri, hızlandırılarak video haline getirildi. Buzulun hızlı erime süreci, videoda net şekilde tespit edildi.

    Avrupa Birliği Dünya Gözlem Programı Copernicus kapsamında Pine Island Buzulu, uzaydan 6 yıl boyunca fotoğraflandı. Görsellerden elde edilen videoda, 2015 ila 2021 arasında buzulda meydana gelen hızlı erime gözler önüne serildi. Pine Island Buzulunun denize doğru hareketi, 1990 ile 2009 yılları arasında; yılda 2,5 kilometreden yılda 4 kilometreye kadar hızlandı. Buzulun hızı, daha sonra on yıl boyunca bu yüksek oranda sabitlendi.

  • Demans (bunama) hastalığına karşı aşı geliştirildi

    Demans (bunama) hastalığına karşı aşı geliştirildi

    İngiltere’de yer alan Leicester Üniversitesi’ndeki araştırmacılar, demans (bunama) hastalığının ilerlemesini durdurabilecek, hatta hastalığı önleyebilecek bir tedavi geliştirdiklerini duyurdu. Doz başına 15 sterline (yaklaşık 200 lira) mal olan aşının, beyinde hafıza kaybına bağlı zararlı protein birikintilerinin oluşmasını önleyerek çalıştığı açıklandı. Farelerde gerçekleştiren denemelerde demasın etkilerinin tersine döndüğünü bildiren uzmanlar, insanlardaki denemelerin çok yakında başlayacağını açıkladı.

    DÜNYADA 55 MİLYONU AŞKIN DEMANS HASTASI VAR

    Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) verilerine göre; dünyada 55 milyonu aşkın demans (bunama) hastası bulunuyor. Bu sayının 2030 yılına kadar 78 milyona çıkması bekleniyor. İnsanların yaşam kalitesini önemli derecede düşüren bu hastalıkta erken teşhis büyük bir önem taşıyor.

    İngiliz bilim insanları, demans hastalığına karşı büyük bir adım attı ve bir aşı geliştirdiklerini duyurdu.

    YENİ ANTİKOR TANIMLANDI

    Bilim insanları demans hastalığının, amiloid beta adı ve doğal olarak oluşan proteinlerin beyinde plaklar oluşturmasıyla meydana geldiğini açıkladı. Araştırmacılar, kısaltılmış toksik amiloid beta formuna bağlanan ve moleküllerin plaklar oluşturmak üzere bir araya gelmesini önleyen TAP01-04 adlı bir antikor tanımladı.

    Bu antikor, umut verici yeni tedavinin temelini oluşturuyor. Alzheimer hastalığı olan fareler üzerinde yapılan denemeler, antikorun, daha az plak oluştuğu için beyin hücrelerinin işlevini geri kazanmaya yardımcı olduğunu ve hafızayı iyileştirdiğini buldu.

    AŞI YAKINDA GELEBİLİR

    Bununla birlikte çalışmanın arkasındaki araştırmacılar, vücudu TAP01-04 antikorları üretmesi için tetikleyen ve yıl gibi kısa bir sürede demans riski yüksek insanlara sunulabilecek bir aşı üzerinde çalıştıklarını söyledi.

    Ekip, farelerde yapılan çalışmalarının, yalnızca oluşmuş plakları tedavi etmek yerine, Alzheimer’ın ilk etapta önlenebileceğini gösterdiğini söyledi.

    Çalışmayı yürüten Prof. Dr. Mark Carr, “Çalışma hala erken bir aşamada olsa da, bu sonuçlar insan klinik deneylerinde tekrarlanırsa, devrim niteliğinde olabilir. Bulgular, demansını yalnızca semptomlar tespit edildiğinde tedavi edilebileceğini değil, aynı zamanda semptomlar ortaya çıkmadan önce de önlenebileceğini gösteriyor.

    YAN ETKİSİ BULUNMUYOR

    Diğer taraftan, Almanya’daki Göttingen Üniversitesi Tıp Merkezi’nden yardımcı yazar Profesör Thomas Bayer, “Klinik deneylerde, beyindeki amiloid plakları çözen potansiyel tedavilerin hiçbiri demans semptomlarını azaltma açısından çok fazla başarı göstermedi.

    ‘Bazılarında olumsuz yan etkiler bile yaşandı. Bu yüzden farklı bir yaklaşıma karar verdik. Farelerde, çözünür amiloid betanın budanmış biçimlerini nötralize edecek, ancak ne proteinin normal biçimlerine ne de plaklara bağlanmayacak bir antikor belirledik” diyerek çalışmanın önemine vurgu yaptı.

    Öte yandan çalışmanın, tıbbi araştırma yardım kuruluşu LifeArc ile ortaklaşa yürütüldüğü bildirildi. Araştırmanın tüm sonuçları Molecular Psychiatry dergisinde yayımlandı.