Kategori: Dünya

  • Hong Kong, THY uçuşlarını askıya aldı

    Hong Kong, THY uçuşlarını askıya aldı

    Hong Kong Sağlık Koruma Merkezi, bir yolcunun Covid-19 pozitif iki yolcunun ise sağlık düzenlemelerine uymadığı gerekçesiyle Türk Hava Yolları’nın uçuşlarını 12 Ekim’e kadar askıya aldı.

    Hong Kong resmi televizyonu RTHK’nin internet sitesinde yer alan habere göre, sağlık yetkilileri Türk Hava Yolları’nın İstanbul’dan gelen tüm uçuşlarının 12 Ekim’e kadar askıya aldıklarını belirtti. Türk Hava Yolları’nın uçuşlarının askıya alınma nedeni ise, Pazar günü İstanbul’dan Türk Hava Yolları uçağı ile Hong Kong’a gelen bir yolcunun Covid-19 testinin pozitif çıkması ve aynı uçakta bulunan iki yolcunun ise Covid-19 sağlık düzenlemelerine uymadığı tespit edilmesinin olduğu açıklandı.

  • Cerablus’ta bombalı terör saldırıları: 14 yaralı

    Cerablus’ta bombalı terör saldırıları: 14 yaralı

    SURİYE’nin Cerablus kentinde, terör örgütü PKK/YPG tarafından düzenlenen 2 bombalı saldırıda, aralarında çocukların da olduğu 14 kişi yaralandı.

    Türk Silahlı Kuvvetleri’nin düzenlediği ‘Fırat Kalkanı Harekatı’ ile terör örgütlerinden arındırılan, Gaziantep’in Karkamış ilçesinin karşısındaki Suriye’nin Cerablus kentinde bulunan yerel meclis binası yakınlarındaki çöp konteynerine tuzaklanan patlayıcı infilak ettirildi. Yaralananların bulunduğu patlamadan kısa süre sonra bu kez pazar yeri yakınlarına bırakılan bomba yüklü motosiklet, uzaktan patlatıldı. Patlamaların meydana geldiği bölgelere sevk edilen sağlık ekipleri, aralarında çocukların da olduğu 14 yaralıyı Cerablus Hastanesi’ne götürüldü. Tedaviye alınan yaralılardan bazılarının hayati tehlikesinin bulunduğu belirtildi.

    Öte yandan terör saldırılarının ardından yerel güvenlik güçleri tarafından Cerablus’ta önlemler artırılırken, saldırıları düzenleyen teröristlerin yakalanması için çalışma başlatıldı.

  • Araştırma: Aşılar, Covid-19’dan ölüm oranını düşürüyor

    Araştırma: Aşılar, Covid-19’dan ölüm oranını düşürüyor

    Uganda’daki Makerere Üniversitesi’nden bilim insanları, aşıların ölüm oranını yüzde 45 oranında düşürdüğünü duyurdu. Araştırma sırasında iki doz aşı olan ve hastaneye kaldırılan kişiler arasında ölen olmadığı duyuruldu.

    Uganda’nın başkenti Kampala’daki en büyük iki Covid-19 tedavi merkezinde, Mayıs-Haziran ayları arasında yapılan araştırmada, aşıların ölüm oranını düşürdüğü belirtildi. Araştırma kapsamında 1462 hastayı inceleyen bilim insanları, hastaneye yatışlarda ölüm oranının yüzde 45 düştüğünü açıkladı. Araştırma kapsamında yayınlanan makalede, hastalarının yüzde 21.9’unun 40-49 yaş arasında, yüzde 15’inin ise 70 yaş üstü olduğu bildirildi. Makale kapsamında yayınlanan grafikte ise aşı olmayanların ölüm oranı yüzde 34.8, ilk dozu olanların ölüm oranı yüzde 18.1, iki dozu olanların ise yüzde 0 olarak görüldü.

    İKİ DOZ AŞI OLANLARDA CAN KAYBI OLMADI

    Araştırmada en dikkat çeken kısım ise iki doz aşı yaptıran ve Covid-19’a yakalanarak hastaneye kaldırılan hastalar arasında araştırma süresince can kaybı olmaması oldu. Bilim insanları, ortaya çıkan sonuçlar kapsamında aşılama programlarının hızlandırılması çağrısında bulundu.

     

  • Yunanistan’ın Girit Adası’nda deprem

    Yunanistan’ın Girit Adası’nda deprem

    Yunanistan’ın Girit Adası’nda meydana gelen 5.8 büyüklüğündeki depremde bir kilisenin kubbesinin çökmesi sonucu 1 kişi hayatını kaybederken, 9 kişi de yaralandı.

    Yunanistan’ın Girit Adası, 5.8 büyüklüğündeki depremde sarsıldı. Yerel saatle 09.17’de meydana gelen depremde bir kilisenin kubbesinin çökmesi sonucu 1 kişi hayatını kaybederken 9 kişi de yaralandı.

    Çok sayıda binada hasarın meydana geldiği depremin merkez üssünün Kandiye kentinin 21 kilometre güneydoğusu olduğu bildirildi. Yerin 2 kilometre derinliğinde meydana gelen deprem adanın genelinde hissedildi.

    Yunanistan İklim Krizi ve Sivil Koruma Bakanı Christos Stilianidis, Yardımcısı Evangelos Tournas ile Girit Adası’nı ziyaret edecek.

  • Almanya’da Merkel dönemi sona eriyor

    Almanya’da Merkel dönemi sona eriyor

    Almanya, yarın genel seçimler kapsamında sandık başına gidecek. 20. federal hükümeti belirlemek için yapılacak seçimle Angela Merkel’in 16 yıllık Başbakanlık görevi de son bulacak.

    Almanya 26 Eylül Pazar günü 20. federal hükümeti seçmek için yarın sandığa gidecek. Federal Seçim Kurulu, 83 milyon nüfuslu Almanya’da 26 Eylül’de düzenlenecek genel seçimlerdeki yaklaşık 60 milyon 400 bin Alman vatandaşı 85 bin sandıkta oy kullanılacak. Seçmenin 30 milyon 100 bini kadın, 29 milyon 200 bini ise erkek. Ülkede 2 milyon 800 bin seçmen ise ilk kez oy kullanacak.

    Almanya’da yaşayan ancak Alman vatandaşı olmayan 11,4 milyon kişinin oy kullanma hakkı bulunmuyor. Yurt dışında yaşayan Alman vatandaşlarının oy kullanabilmek için önce başvuru yapması gerekiyor. Diğer tüm seçmenler, kayıtlı oldukları yerde herhangi bir kayıt ya da başvuruya gerek duyulmaksızın oy kullanacak.

    Seçmen 2 oy kullanacak

    Almanya’da seçmen yarın yapılacak seçimde, Almanya Parlamentosu’nun alt kanadı olan ve 598 milletvekilinin bulunduğu Federal Meclis (Bundestag) üyelerini belirlemek üzere oy kullanacak. Seçmen, seçimde iki oy kullanacak. Oylarından birini direkt kendi seçim bölgesinden Federal Meclis’e göndermek istediği milletvekiline için kullanacak. Bir seçim bölgesinde en fazla oyu alan aday bölgenin vekili olacak.
    Seçmen ikinci oyunu ise bir partiye vererek, partilerin eyalet listesini oluşturmasını sağlayacak. Seçmenin kullandığı oyların yüzde 5’ini alan parti meclise girebilecek.

    Yüzden fazla Türk kökenli aday

    Mevcut Başbakan Angela Merkel’in 16 yıllık Başbakanlık görevini sonlandıracak seçimde Türk kökenli aday bulunuyor. Sosyal Demokrat Parti (SPD), yarın yapılacak seçimde en çok Türk kökenli milletvekili adayı gösteren parti oldu. 14 Türk kökenli SPD’li aday, Pazar günü rakiplerine karşı yarışacak. Türk kökenli adayın en fazla bulunduğu ikinci parti olan Sol Parti’nin 12 Türk adayı bulunuyor. Yeşiller’in Türk kökenli aday sayısı ise sadece 5. Merkel’in partisi Hristiyan Demokrat Birliği’nde (CDU) ise 3 Türkiye kökenli vekil aday seçimde mücadele edecek.

    Seçimde üç parti favori

    Almanya’da yapılan son anketlere göre, koalisyon hükümeti için üç partinin ismi öne çıkıyor. Almanya’daki seçim sistemi bir partinin tek başına iktidar olmasını zorlaştırıyor. Yüzde 5 barajının bulunduğu Almanya’da favori ise Hristiyan Demokrat Birlik Partisi (CDU), Sosyal Demokrat Parti (SPD) ve Yeşiller Partisi.

    Kim kiminle koalisyon kurabilir?

    Son yapılan anketlere göre, iki partinin birlikte dahi yüzde 50’nin üzerine çıkamayacak. Anketlerde birinci parti olan Sosyal Demokrat Parti’nin (SPD) oy oranı yüzde 25.3, Hristiyan Birlik Partileri’nin (CDU/CSU) oy oranı yüzde 23, Yeşillerin oy oranı ise yüzde 16 civarlarında. Liberal parti yüzde 11-12 oranında, ırkçı söylemleri ile öne çıkan Almanya için Alternatif Parti (AfD) yüzde 10-11 oranında, Sol Parti ise yüzde 6,3 oy oranına sahip görülüyor.

    SPD ve CDU/CSU, AfD ve NATO karşıtı Sol Partiyle koalisyona gitmeyeceklerini açıklarken, Sosyal Demokratların birinci parti olarak seçimlerden çıkması halindeki koalisyon ortaklarının ise SPD, Yeşiller ve Liberaller bir seçenek olurken, SPD, CDU/CSU ve Yeşiller veya SPD, CDU/CSU ve Liberaller üçüncü bir seçenek oluyor.

    Hristiyan Birlik Partileri’nin (CDU/CSU) seçimlerden birinci parti çıkması durumunda CDU/CSU, Yeşiller ve Liberaller, veya CDU/CSU, Yeşiller ve SPD ikinci alternatif olarak ortaya çıkıyor. Son olarak CDU/CSU’nun SPD ve Liberaller’le koalisyona gitme ihtimali üzerinde duruyor.

    SPD’nin adayı Olaf Scholz

    Sosyal Demokrat Parti (SPD), Almanya’nın en eski partilerinden Sosyal Demokratların sendika ve işçilere yakınlığı bugün de devam ediyor. 1890 yılının Ekim ayında kurulan partinin 419 bin 340 kayıtlı üyesi bulunuyor. SPD, 1969-1974 yılları arasında Başbakanlık yapan Willy Brandt, 1974 – 1982 yıllarında Başbakanlık yapan Helmut Schmidt, 1998 – 2005 yılları arasında ülkeyi yöneten Gerhard Schröder gibi isimlerin görev yaptığı bir parti olarak kayıtlarda yer edindi.

    Partiler arasında ilk Başbakan adayını açıklayan SPD’nin adayı 62 yaşındaki Olaf Scholz oldu. Scholz, Merkel hükümetinin Başbakan Yardımcısı ve Maliye Bakanı olarak görev yapıyor. Scholz, SPD’li politikacı Britta Ernst ile evli ve eşi 2017’den beri Brandenburg eyaletinde Eğitim, Gençlik ve Spor Bakanı. Hamburg’un eski Belediye Başkanı olan Scholz, korona salgını sırasında iyi bir kriz yöneticisi olarak öne çıktı. 1975’ten beri parti üyesi olan Scholz’un siyasi çizgisi SPD’nin muhafazakar kanadında görülüyor.

    CDU / CSU’nun adayı Armin Laschet

    “Birlik” olarak anılan kardeş partiler CDU ve CSU, Almanya’nın en güçlü siyasi yapısına sahip. 26 Haziran 1945’te kurulan CDU/CSU’nun 544 bin 946 üyesi bulunuyor. Katolik sosyal doktrinine, muhafazakarlığa, kural ve yasalardan oluşan düzenleyici bir çerçevenin devlet tarafından sağlandığı serbest bir piyasa ekonomisinin savunuculuğuna dayanan partinin önemli isimleri arasında 1949 – 1963 yıllarında Başbakanlık yapan Konrad Adenauer, 1963 – 1966 yılları arasında Başbakanlık yapan Ludwig Erhard, 1966 – 1969 yılları arasında Başbakanlık yapan Kurt Georg Kiesinger, 1982 – 1998 yıllarında Başbakanlık yapan Helmut Kohl, 2005 – 2021 yılları arasında Başbakanlık yapan Almanya’nın ilk kadın Şansölyesi Angela Merkel yer alıyor.

    Almanya’nın en büyük nüfuslu eyaleti olan Kuzey Ren-Vestfalya’nın Başbakanı olan Laschet, CDU ve CSU’nun adayı. CDU, Bavyera dışında tüm eyaletlerde, buna karşılık CSU da sadece Bavyera’da seçime giriyor. 59 yaşındaki Laschet, uzlaştırıcı ve dengeleyici bir politikacı olarak görülüyor. Madenci olan babası daha sonra da öğretmenlik yaparken, annesi ev hanımı. 3 çocuğu olan Laschet, politik çizgi itibariyle Angela Merkel gibi AB’yi merkeze alan bir yaklaşımı savunuyor. Laschet, 1999’dan 2005’e kadar Avrupa Parlamentosu üyeliği yaptı.

    Yeşiller, Annalena Baerbock’u seçti

    Federal Meclis’e ilk kez 1983 yılında giren Yeşiller, eski Federal Dışişleri Bakanı Joschka Fischer’in, Hessen Eyaleti Çevre Bakanı olmasıyla ilk defa 1985’te bir eyalet hükümetinde yer almış oldu. Eyalet yönetimi düzeyinde, Yeşiller şimdiye kadar AfD dışındaki tüm partilerle hükümet koalisyonları oluşturdu. Sol, orta merkez partisi olarak görülüyorlar.

    Yeşiller’in adayı 41 yaşındaki Annalena Baerbock, 2013’ten beri Federal Meclisi üyesi. eski Schleswig-Holstein Çevre Bakanı Robert Habeck ile birlikte 2018’den beri Yeşiller’in önemli isimlerinden. Üç kız çocuğunun annesi Baerbock’ın eşi Daniel Holefleisch siyasi danışman. Yeşiller ilk kez Başbakanlık adayı çıkarırken, tüm partiler göz önüne alındığında Baerbock, Angela Merkel’den sonra Almanya tarihinde Başbakanlığa aday gösterilen ikinci kadın siyasetçi. Politik çizgisi itibariyle Yeşillerin ılımlı kanadında görülüyor.

  • Kanarya Adaları’ndaki patlamalar şiddetini artırdı

    Kanarya Adaları’ndaki patlamalar şiddetini artırdı

    İspanya’nın La Palma Adası’ndaki Cumbre Vieja Yanardağı’ndaki patlamaların şiddetinin arttığı, risk altındaki 3 köyün daha tahliye edildiği ve İtfaiyecilerin çalışma yürüttükleri Todoque köyünden çekilmek zorunda kaldığı bildirildi.

    İspanya Jeoloji ve Mineral Enstitüsü’nden yapılan açıklamaya göre, La Palma Adası’ndaki Cumbre Vieja Yanardağı’nda patlamalar şiddetini artırırken, lav çıkışı, kül ve parçacık yağışı daha da yoğunlaştı. İspanya Sivil Muhafızları da yanardağdaki patlamaların şiddetini artırdığını doğrulayarak, bugün öğleden sonra La Palma adasındaki Tajuya, Tacande de Abajo ve Tacande de Arriba köylerinde yaşayanların da tahliyesini gerçekleştirdiklerini duyurdu.

    Todoque köyünde çalışma yürüten itfaiyecilerin ise patlamanın şiddetlenmesine bağlı olarak artan lav çıkışı ve parçacık yağışı nedeniyle yerel saatle 14.00’te amirlerinin talimatıyla geri çekildiklerini sosyal medya hesabından açıklandı.

    La Palma Adası’ndaki Cumbre Vieja Yanardağı patlamasının 6’ncı gününde kızgın lavlar şimdiye kadar 220 hektarlık alanı tahrip etmiş, 400 evi ve 14 kilometrelik yolu da yok etmişti. Bugüne kadar bölgede tahliye edilen sakinlerin sayısı 5 bin 700 olarak açıklanmıştı ancak son tahliyeler ile birlikte oluşan sayı henüz belli değil.

  • Canlı yayında skandal sözler! ‘Muhammed ismini yasaklayacağım’

    Canlı yayında skandal sözler! ‘Muhammed ismini yasaklayacağım’

    Fransa’da İslam ve Müslümanlara yönelik ayrımcılık tartışmaları devam ediyor. Fransa’da 2022 yılı Nisan ayında yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimleri için adaylar netleşirken, aşırı sağcı Eric Zemmour’un aday olmak için imza toplamaya başlaması ülkede siyaset gündemini sarstı. Zemmour’un “Cumhurbaşkanı olunca Muhammed gibi Müslüman ismi verilmesini yasaklayacağım” sözleri polemik yarattı.

    Fransa’da Danıştay, ülkede İslam ve Müslümanlara yönelik ayrımcılıkla mücadele eden kuruluşların başında gelen “İslamofobi ile Mücadele Kolektifi”nin (CCIF) kapatılmasını onayladı. Fransız siyaset bilimci François Burgat durumu “Fransa’nın yakın tarihine ve yüksek yargı makamlarının siciline kaydedilecek mide bulandırıcı bir gün” diyerek yorumladı.

    Öte yandan aşırı sağcı yazar Eric Zemmour’un aday olmak için imza toplamaya başlaması ülkede siyaset gündemini sarstı. Zemmour’un “Cumhurbaşkanı olunca Muhammed gibi Müslüman ismi verilmesini yasaklayacağım” sözleri ise büyük tepki topladı ve tartışma yarattı.

    Aday olabilmek için belediye başkanlarından imza toplamaya başlayan Fransız yazar, henüz adaylığını resmileştirmedi. Verdiği demeçlerde Zemmour, seçimlerde aday olsa da olmasa da, “Fransız kültür ve medeniyeti”, “göçmen problemi” , “siyasi İslam” gibi temaları seçim gündemine getirmesinin önemli olduğunu ve bundan mutluluk duyduğunu belirtti.

    Eric Zemmour ve aşırı solcu ‘Boyun Eğmeyen Fransa Hareketi’nin lideri ve cumhurbaşkanı adayı Jean-Luc Melenchon televizyon yayınında karşı karşıya geldi. birbirlerinden tamamen zıt görüşlere sahip iki ismin tartışmasına da ülkede yükselen göçmen karşıtlığı, İslam düşmanlığı ve aşırı milliyetçilik konuları damga vurdu.

    Eric Zemmour, ülkede suç oranının artmasını ‘cihat’ diyerek tanımlarken bu durumun sebebi olarak Fransa’daki Müslüman nüfusu gösterdi. ‘Elbette Müslümanlar’a saygılı olmalıyız. Sadece İslam ve İslamcılar değil, İslam ve Müslümanlar’ı da ayırıyorum.’ diyen Zemmour’un Muhammed ismini yasaklayacağını söylemesi üzerine tepki gösteren Jean-Luc Melenchon ‘Peygamberin isminin çocuklara verilmesi bir gelenek ve bunda utanılacak bir şey yok. Bu Fransızların çocuklarına David ya da Marie ismini vermesinden farklı değil. Bu sözlerinizden utanmalısınız.’ ifadesini kullandı.

    Eric Zemmour, Fransız solunun Müslüman göçmenlerin ülkeye girmesine izin vererek suç işlediğini ve kendi ‘varoluşsal yok olma korkularını’ bu şekilde gidermeye çalıştıklarını iddia etti.

    Melenchon ise olası rakibine ‘Böyle konuşmaya utanmıyor musunuz? Her sorunun arkasında göçmenler ve Müslümanlar var. Her sorunu getirip bozuk bir plak gibi oraya bağlıyorsunuz. Fransa’nın çok daha büyük problemleri var ancak siz tescilli bir ırkçı olduğunuz için kafayı dinle ve göçmenlerle bozmuşsunuz. İnsanları dinleri ve ülkeleri arasında seçim yapmaya zorlayamazsınız.’ sözleriyle cevap verdi.

  • Klinikte sperm hırsızlığı! Herkesin çocuğu olabilir

    Klinikte sperm hırsızlığı! Herkesin çocuğu olabilir

    İngiltere’de öz babasını aramak için araştırma yapan hemşire Catherine Simpson büyük bir skandalı ortaya çıkardı. Bir tüp bebek kliniğinin örnek veren kişilerden spermlerini habersiz çaldıkları ve bunu diğer tedavilerde kullandıkları belirlendi. Kliniğe giden herkesin, habersiz oldukları çocukları olabilir…

    3 çocuk annesi 40 yaşındaki hemşire Catherine Simpson vefatı sonrası babasının aslında öz babası olmadığını, kendisi ve kardeşinin iki farklı isimsiz erkeğin spermleri kullanılarak dünyaya geldiğini öğrendi. Simpson’ın gerçek babasını bulmak için 10 yıl süren arayışı Birleşik Krallık’taki zamana karşı yarışan acımasız doktorları, çalınan spermleri, sömürülen hastaları içeren bir skandalı ortaya çıkardı.

    İLK SKANDAL: KOCASININ SPERMİ İLE 600 KİŞİYİ HAMİLE BIRAKTI

    Catherine ve ağabeyi, Birleşik Krallık’ta ilk bağışçılardan biri olan kadın doğum uzmanı Dr Mary Barton tarafından işletilen bir klinikte dünyaya geldi. Barton’ın daha sonra kocası biyolog Bertold Wiesner’ın spermini birçok prosedürde kullandığı ortaya çıkmıştı. Bertold Wiesner’ın aynı muayenehanede hamile kalan 600 kişiye babalık yaptığı tahmin ediliyor. Ancak Barton, 1969’da Catherine’in ailesi bebek denemek istediğinde emekli olmuştu

    GERÇEK BABASI DOKTOR ÇIKAN GÜNEY AFRİKALI

    Guardian’da yer alan habere göre, şimdilerde 50 yaşında olan hemşire cevaplar bulmaya kararlıydı. 60’ların sonlarında Harley Sokağı doğurganlık klinikleri hakkında bilgi edinmek için internette araştırma yaparken karşısına sürekli aynı isim çıkıyordu: “Dr Reynold H Boyd” Catherine Doktor Boyd’u araştırırken, biyolojik babasının annesinin doktoru olduğunu öğrenen Güney Afrikalı Fiona Darroch haberlerine denk geldi ve babasının Boyd olması gerektiğine ikna oldu.

    DNA SONUÇLARI ŞOKE ETTİ

    Catherine, kendisini Boyd’a veya başka birine bağlayabilme umuduyla Ancestry.com ile bir DNA testi yaptı. Gelen sonuç şoke ediciydi. Doğrudan ebeveyn-çocuk DNA eşleşmesi vardı. Biyolojik babasının adı da oradaydı ancak Doktor Reynold H Boyd değildi. Babası, hayatında hiç sperm bağışlamamış, Essex’ten eski bir taşınma adamı olan Paul Watts’tı.

    SPERMİ HABERSİZ ÇALINMIŞ

    Catherine öz babası Paul’u aradığında bir şok da her şeyden habersiz adam yaşadı. Hayatında sperm bağışlamayan adamın yıllar önce kısırlık tedavisi için örnek verdiği ve spermlerinin habersizce çalındığı ortaya çıktı. Catherine’in biyolojik babası Boyd’un hastalarından biriydi.

    KLİNİĞE GİDEN HERKESİN BİLMEDİĞİ ÇOCUKLARI OLABİLİR

    Haber ülkede en çok konuşulan konular arasına girerken, 50 yaşında babasını bulan Catherine “Ailem aldatıldı. Kliniğe giden herkesin, hakkında hiçbir fikri olmadıkları çocukları olabilir” dedi.

  • Kripto para borsasında Çin depremi

    Kripto para borsasında Çin depremi

    Çin kripto para yasağına doymuyor. Çin Merkez Bankası’ndan yapılan son dakika açıklamasına göre, kripto para birimiyle ilgili tüm işlemlerin yasa dışı olduğu ve yasaklanması gerektiği belirtildi. Açıklamanın ardından kripto para piyasası sert düştü.

    Çin, bitcoin ve diğer sanal para birimleriyle yapılan “yasa dışı” işlemlerin kökünü kazıma konusunda kararlı olduğunu belirterek, yurt genelinde kripto para madenciliğini yasakladı ve kripto para işlemlerine yönelik kısıtlamaları sertleştirdi.

    Çin’in kripto paralara getirdiği yasaklar bitcoini ve diğer büyük sanal para birimlerini sert etkiledi, kripto para ve blok zinciri teknolojisiyle bağlantılı şirketlerin hisselerini baskı altında bıraktı.

    Çin merkez bankası People’s Bank of China (PBOC), kripto paraların piyasalarda geleneksel para birimleri gibi dolaşıma girmemesinin gerektiğini belirterek, yurt dışındaki kripto para borsalarının Çin’deki yatırımcılara internet üzerinden hizmet vermesini yasakladığını duyurdu.

    PBOC ayrıca finansal kuruluşların, online ödeme ve internet şirketlerinin kripto para işlemlerini yapmasını yasakladı.

    Çin’in devlet konseyi, Mayıs’ta yaptığı bir açıklamada mali riskleri azaltmak için bitcoin madenciliğine ve işlemlerine kısıtlamalar getireceğini duyurmuştu.

    Öte yandan National Development ve Reform Commission (NDRC) kurumları, kripto para madenciliğine karşı yurt genelinde kapsamlı bir tasfiyeye başlayacağını duyurdu.

    BITCOIN GERİLEDİ

    Çin merkez bankasının kısıtlama kararı sonrasında dünyanın en büyük kripto para birimi bitcoin %6’dan fazla düşerek 41 bin 100 dolara geriledi.

    Bitcoinle genellikle paralel hareket eden altcoinler de geriledi. Ether %10 düşerken, Ripple da yakın bir oranda düştü.

    Çin’deki yasaklardan kripto para ve blok zinciri şirketleri de nasibini aldı. ABD borsası açılmadan önceki işlemlerde Riot Blockchain, Marathon Digital ve Bit Digital %6.3 ila %7.5 düştü.

  • Değiştik diyen Taliban’dan tüyler ürperten açıklama

    Değiştik diyen Taliban’dan tüyler ürperten açıklama

    Taliban’ın kurucularından olan Molla Nooruddin Turabi Afganistan’da infaz ve el kesme cezalarının tekrar uygulanacağını söyledi. Associated Press’e konuşan Turabi, ”İslam’a uyacağız ve yasalarımızı ona göre uygulayacağız. Hırsızların elleri kesilecek” açıklamasında bulundu.

    Taliban Ağustos ayında ülkenin kontrolünü ele geçirdiğinden beri, Afganlar 1990’ların sonundaki sert kuralların yeniden uygulanıp uygulanmayacağını görmek için beklerken Taliban’ın kurucularından olan Molla Nooruddin Turabi, ülkenin nasıl şekilleceği konusunda dikkat çeken açıklamalarda bulundu.

    ”HIRSIZLARIN ELLERİ KESİLECEK”

    Turabi, The Associated Press’e Kabil’de yaptığı açıklamada, “Herkes stadyumdaki cezalar için bizi eleştirdi, ancak yasalar ve cezalar hakkında hiçbir şey söylemedik. Kimse bize yasalarımızın ne olması gerektiğini söylemeyecek. İslam’a uyacağız ve kanunlarımızı Kuran’a göre yapacağız. Halka açık olmasa da idam ve el kesme cezaları tekrar gelecek. Hüküm giymiş hırsızların elleri kesilecek. Ellerin kesilmesi güvenlik için çok gerekli” diyerek tüyler ürpertti.

    ”DEĞİŞTİK”

    Molla, verdiği demeçte ayrıca ‘değiştiklerini’ de söyleyerek şöyle konuştu: Televizyona, cep telefonlarına, fotoğraflara ve videoya izin veriyoruz. çünkü bu insanların ihtiyacı olan bir şey bu konuda ciddiyiz.

    Turabi, yeni Taliban hükümetinde hapishanelerden sorumlu olarak görevlendirildi. Önceki Taliban yönetimi sırasında, grubun en vahşi ve uzlaşmaz uygulayıcılarından biri olarak biliniyordu.