Kategori: Dünya

  • Hamburgerin içinden insan parmağı çıktı

    Hamburgerin içinden insan parmağı çıktı

    Bolivya’nın Santa Cruz kentinde bir kadının başına son derece tatsız bir olay geldi. Hot Burger adlı fast-food zincirinin bölgede şubesinde yemek yiyen kadın, hamburgerinden bir ısırık aldıktan sonra ağzında sert bir şey hissetti, ardından bunun bir insan parmağı olduğunu anlayınca polise şikayette bulundu. Olaya ilişkin açılan dava ülkede büyük tartışmalara neden oldu.

    Bolivya’nın Santa Cruz kentinde bir kadın, Hot Burger adlı bir fast food işletmesinden aldığı hamburgerin içinde insan parmağı buldu.

    Polis olaya ilişkin soruşturma başlattı ve halk sağlığına zarar verdiği gerekçesiyle olayın yaşandığı şubeyi kapattı. Restoranda çalışanların bildirdiğine göre, olaydan günler önce bir personel et işlerken kaza geçirdi ve iki parmağını kıyma makinesine kaptırdı.

    DİĞER PARMAĞA NE OLDUĞU BİLİNMİYOR

    Konuya ilişkin açıklama yapan Tüketici Savunma Bakan Yardımcısı Jorge Silva, “Her şey gösteriyor ki, kıyma makinesini çalıştıran işçi muhtemelen iki parmağını kaybetti. Bunlardan biri bir hamburgerde ortaya çıktı, ancak diğer parmağa ne olduğu bilinmiyor” diye konuştu.

    Bununla birlikte Silva, etkilenen etin farklı şubelere dağıtılmasının mümkün olması nedeniyle, tesislerinin geri kalanını kapatma olasılığını da sözlerine ekledi.

    Hot Burger adlı şirket ise, çalışanlarından birinin karıştığı “tesadüfi olay” karşısında, şu anda iyileşmekte olan işçinin sağlığına öncelik verilerek acil durum protokollerinin etkinleştirildiğini söyledi.Ayrıca, polisle işbirliği yaparken şubelerinden birine “yabancı bir unsurun” nasıl ulaştığını belirlemek için bir iç soruşturma başlattıklarını açıkladı.

  • Bir ülke sosyal mesafe uygulamasını kaldırıyor

    Bir ülke sosyal mesafe uygulamasını kaldırıyor

    Hollanda hükümeti, Covid-19 salgınının başından bu yana uygulanan 1,5 metrelik sosyal mesafe kuralının 25 Eylül’den itibaren kaldırılmasına karar verdi. Yeni gevşeme adımı kapsamında yiyecek, içecek ve eğlence sektörü ile kültür sanat ve spor etkinliklerine girişte Covid sertifikası gösterilmesi zorunlu olacak.

    Toplu etkinliklerde kişi sınırlaması kaldırılırken, 25 Eylül’den itibaren Hollanda’daki stadyumlara, Covid sertifikası gösterme koşuluyla kapasitesi kadar seyirci alınabilecek.

    Sabit koltukları olmayan kapalı alanlarda konserlere de izin verilecek. Salon kapasitesinin yüzde 75’ine seyirci alınacak.

    Festival ve birden fazla günde yapılan açık hava etkinlikleri tekrar başlayacak. Covid sertifikası zorunlu olan etkinliklerde kişi sınırlaması kaldırılacak.

    1,5 metrelik sosyal mesafe uygulamasının kaldırılması ise geçici hükümetin başbakanı Mark Rutte’nin açıkladığı “gevşeme paketi” içerisinde en dikkat çekici adım oldu.

    Hükümete göre oldukça ağır bir önlem olan sosyal mesafeye zaten artık yeterince uyulmuyor.

    ALMAYA BELÇİKA’DA UYGULAMA SÜRÜYOR

    Oysa birçok Avrupa ülkesinde hala sosyal mesafe kuralı yürürlükte.

    Örneğin kuralları 1 Eylül’den itibaren büyük ölçüde gevşeten komşu ülke Belçika’da, kamusal alanlarda özellikle savunmasız kişilerin sağlığının tehlikeye atılmaması için 1,5 metrelik sosyal mesafe uygulamasına devam ediliyor. Belçika’da Covid sertifikasının zorunlu olduğu kitlesel etkinliklerde sosyal mesafe uygulanmıyor.

    Diğer komşu ülke Almanya’da da aynı aileye mensup olmayan kişiler arasında en az 1,5 metrelik sosyal mesafe bulunması kuralı hala uygulanıyor.

    Hollanda hükumeti ise sosyal mesafe uygulaması yerine, 25 Eylül’den itibaren Covid sertifikası zorunluluğu getirdi. Sertifika, her iki doz Covid aşısını yaptıran veya son 48 içinde test sonucu negatif olanlar ile 6 ay içerisinde koronavirüse yakalanmış ve virüse karşı direnç geliştirmiş kişilere veriliyor.

    Ülkedeki okullarda, sınıflardaki toplu karantina uygulaması da sona eriyor. Sınıftan bir kişi koronavirüse yakalandığında artık tüm sınıf değil, sadece enfekte kişi ile yakın temasta olanlar eve gönderilecek.

    Orta ve yüksek eğitimde de koridorlarda ağız maskesi zorunluluğu kaldırıldı. Maske sınıflarda zaten takılmıyordu. Toplu taşıma araçlarında ise maske zorunluluğu devam edecek.

    Koronavirüs vakaları açsısından riskli olan bölgelerden Hollanda’ya gelen tam aşılı kişilere 22 Eylül’den itibaren artık karantina uygulanmayacak.

    Kaynak: BBC Türkçe

  • 6 yıl sonra ilk görüşme

    6 yıl sonra ilk görüşme

    Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad, 2015’ten bu yana başkent Moskova’ya gerçekleştirdiği ilk ziyaret kapsamında Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile bir araya geldi.

    Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile Suriye rejimi Devlet Başkanı Beşar Esad, dün Rusya’nın başkenti Moskova’da Kremlin Sarayı’nda görüştü. Esad’ın Moskova programının detayları güvenlik gerekçesiyle açıklanmazken görüşmeye ilişkin resmi duyuru bugün yapıldı. Görüşmede, Suriye’deki siyasi durum, uluslararası terörle mücadele, ikili ve insani işbirliği konularının ele alındığı belirtildi.

    Görüşmenin başında açıklama yapan Putin, Esad’ı Moskova’da ağırlamaktan duyduğu memnuniyeti dile getirerek, 26 Mayıs’ta yapılan seçimlerde elde ettiği zaferden dolayı kendisini tebrik etti.

    Putin, “Seçim sonuçları, insanların size güvendiğini ve geçmiş yılların tüm zorluklarına ve trajedilerine rağmen, iyileşme ve normal hayata dönüş sürecini hala sizinle bağdaştırdığını gösteriyor” dedi.

    İki ülkenin ortak çabalarıyla Suriye topraklarının çoğunu kurtarmayı başardığını hatırlatan Putin, mültecilerin bu bölgelere döndüklerini ve evlerini yeniden inşa ettiklerini söyledi. Rus lider, Esad’ın muhaliflerle diyaloğu geliştirme çabalarına devam etmesini umduğunu dile getirdi.

    Rejim lideri Esad ise Soçi ve Nur-Sultan’da yapılan görüşmelerin Suriye’deki normalleşmeyi kolaylaştırdığını ifade ederek, “Yürüttüğümüz siyasi süreçlerin yaklaşık 3 yıl önce durduğunu belirtmek istiyorum. Bunun belli sebepleri var” dedi. Rusya’nın Suriye’deki duruma büyük katkı sağladığını söyleyen Esad, Rusya’nın desteğinden dolayı Putin’e teşekkür etti.

    İki ülke arasında işbirliği görüşüldü

    Rusya ve Suriye liderleri insani işbirliği ve korona virüs salgınına karşı ortak mücadele konusunu görüştü. Putin, Suriye’ye Rusya tarafından korona virüse karşı geliştirilen Sputnik V ve Sputnik Light aşılarının gönderildiğini hatırlattı. Esad da Putin’e ülkesine yaptığı aşı, ilaç ve gıda yardımları için teşekkür etti. İki ülke arasındaki ekonomik iş birliğini de görüştüklerini kaydeden Putin, 2021’in ilk yarısında ticaret hacminin 3,5 kat arttığını dile getirdi.

    Putin-Esad görüşmeleri

    Putin ve Esad daha önce korona virüs salgınıyla mücadele konusunu değerlendirmek üzere Kasım 2020’de video konferans yöntemiyle görüşmüştü. Görüşmede ayrıca terörle mücadele ve mültecilerin ülkeye dönmesi gibi konular da ele alınmıştı. Putin, Suriye’yi en son Ocak 2020’de ziyaret etmişti. Esad ve Putin’in Moskova’daki en son görüşmesi ise 2015 yılında gerçekleştirilmişti.

  • Putin kendini karantinaya aldı

    Putin kendini karantinaya aldı

    Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, çalışma arkadaşlarından birinde koronavirüs tespit edilmesinin ardından kendini karantinaya aldı.

    Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, kendini karantinaya aldı. Kremlin’den yapılan açıklamada, çalışma arkadaşlarından birinde koronavirüs tespit edilmesinin ardından kendini izole eden Rus liderin planlanan Tacikistan ziyaretini ise iptal ettiği bildirildi.

    Açıklamada, 68 yaşındaki Rus liderin Tacikistan Cumhurbaşkanı İmamali Rahman’ı arayarak durumu bildirdiği ve yapılacak Afganistan konulu üst düzey toplantıya video konferans yöntemi ile katılacağını ifade ettiği bildirildi.

    Öte yandan açıklamada, Putin’in salgın boyunca son derece dikkatli olduğu ve iki doz Sputnik V aşısı yaptırdığı aktarıldı.

  • Yeni Zelanda’nın adının değiştirilmesi için imza kampanyası başlatıldı

    Yeni Zelanda’nın adının değiştirilmesi için imza kampanyası başlatıldı

    Yeni Zelanda parlamentosunda yerli halkı temsilen eden Maori Partisi, ülkenin resmi isminin Aotearoa olması için parlamentoya verilecek dilekçeyi online imzaya açtı. Maori Partisi, Yeni Zelanda isminin Flemenkçe olduğunu belirtilerek yerli dilinde ‘Kuzey Adası’ anlamına gelen Aotearoa olması gerektiğini ifade etti.

    Maori partisi, internet üzerinden imzaya açtıkları dilekçede, ülkenin isminin Aotearoa olarak değiştirilmesine ve kent, şehir ve yer isimlerinin Te Reo Māori dilindeki anlamlarının iade edilmesini istedi. Parti dilekçesinde “Te Reo Māori’nin bu ülkenin ilk ve resmi dili olarak hak ettiği yere geri getirilmesinin zamanı çoktan geçti. Biz bir Polinezya ülkesiyiz – biz Aotearoa’yız.” ifadelerine yer verdi.

    Maori Partisi eş başkanı Rawiri Waititi, daha önce parlamentoda ‘haka’ dansıyla protesto yaptığı için meclisten atılmış ve bir başka seferde ise parlamentoya kravat takarak gelmeyeceğini açıklamıştı.

  • En yaygın 5 korona semptomu! Belirtiler değişti

    En yaygın 5 korona semptomu! Belirtiler değişti

    İngiltere’den koronavirüsle ilgili son gelen rapor hastalıkla belirtilerin değiştiğini ortaya koydu. Bilim insanları, aşı olanlara uyarıda bulunurken görülen en yaygın 5 semptomu açıkladı.

    Çin’in Wuhan kentinde 2019’un sonunda ortaya çıkan koronavirüs pandemisiyle ilgili yeni gelişmeler yaşanıyor. Dünyayı etkisine alan hastalıkta varyantların etkilerinin konuşulduğu bugünlerde hastalığın belirtilerinin değiştiği açıklandı.

    Uzmanlar aşı olunmasına rağmen kişilerin virüsü yayma tehlikesine dikkat çekerken İngiltere’den gelen son çalışma varyantlar ve aşı olan kişilerde farklı semptomların görülmesi nedeniyle koronavirüs belirtilerinin değiştiğini ortaya koydu.

    EN YAYGIN 5 BELİRTİ

    İngiliz Mirror gazetesinde yer alan habere burun akıntısı , baş ağrısı , hapşırma , boğaz ağrısı ve koku kaybı son dönemin en yaygın 5 semptomu arasında gösteriliyor.

    BELİRTİLERİN TAM LİSTESİ

    Mu ve Delta varyantlara yakalanan kişilerde görülen semptomların tam listesi ise şöyle:

    Yüksek ateş, titreme, devamlı öksürük, koku kaybı veya değişikliği, tat kaybı veya değişikliği, baş ağrısı, olağandışı yorgunluk, boğaz ağrısı, bilinçte bulanıklık, deri döküntüsü, ağız veya dilde meydana gelen değişiklikler, kırmızı ve ağrılı parmaklar veya ayak parmakları, nefes darlığı, göğüs ağrıları, kas ağrıları, boğuk ses, ishal, iştahsızlık, karın ağrısı, burun akması, hapşırma

  • Etiyopya yarın 2014 yılına giriyor

    Etiyopya yarın 2014 yılına giriyor

    Doğu Afrika ülkesi Etiyopya, yarın 2014 yılına girmeye hazırlanıyor. Ülkede yeni yıl kutlamaları için hazırlıklar yapıldı ve Başbakan Abiy Ahmed yaşlı ve engellilere hediyeler dağıttı.

    Kendine özgü bir takvim ve saat sistemi kullanan Doğu Afrika ülkesi Etiyopya, yarın 2014 yılına girecek. Ülkede yeni yıl öncesi hazırlıklar devam ederken, Başbakan Abiy Ahmed bir kutlama mesajı yayımladı ve başkent Addis Ababa’da yaşlı ve engellilere yılbaşı hediyeleri dağıttı.

    Miladi takvime göre yaklaşık 7 yıl 8 ay geriden gelen ve Güneş esaslı bir takvim olan Etiyopya takvimi, dini bir takvim olmasının yanı sıra, Etiyopya devleti tarafından tüm resmi işlerde kullanılıyor.

    GÜN 00.00’DE DEĞİL 06.00’DA BAŞLIYOR

    Farklı bir saat sistemi de kullanan Etiyopya’da gün saat 00.00’da değil, 06.00’da başlıyor. Bir gün 12 saatlik iki farklı bölümden oluşurken, ilk saat dilimi saat 06.00’da, ikinci dilim ise saat 18.00’da başlıyor.

    YILIN İLK GÜNÜ HASAT DÖNEMİ BAŞLIYOR

    Etiyopya’da “Enkutataş” olarak anılan yılın ilk günü, yağış mevsiminin sona ermesi ve hasat döneminin başlaması olarak kabul ediliyor. Etiyopya takviminde ilk 12 ay 30 günden oluşurken, takvimde 12’inci aydan sonra 5 ila 6 günlük bir 13’üncü ay bulunuyor.

    AFRİKA’NIN EN KALABALIK İKİNCİ ÜLKESİ

    Etiyopya Afrika Boynuzu olarak adlandırılan bölgede yer alan büyük bir Doğu Afrika ülkesidir. Ülkenin başkenti yerel dilde “yeni çiçek” anlamına gelen Addis Ababa’dır. Sudan, Güney Sudan, Eritre, Cibuti, Somali ve Kenya Etiyopya’nın komşularıdır. Afrika kıtasının ikinci en kalabalık ülkesidir.

    Etiyopya, Avrupalı sömürge güçlerini yenen ve bağımsız bir ülke olarak egemenliğini koruyabilen iki Afrika ülkesinden biridir. 1945 yılında Birleşmiş Milletler’e üye olarak ilk bağımsız Afrika ülkesi olmuştur. Ülkenin Kızıldeniz boyunca uzanan sahil bölgesinin, 1993’te yapılan bir halk oylaması sonucunda Eritre adıyla bağımsızlığını ilan etmesi, Etiyopya’nın Kızıldeniz ile olan bağlantısının kesilmesine ve ülkenin bir kara devletine dönüşmesine neden olmuştur.

    ÜLKEDE 80’İN ÜZERİNDE ETNİK GRUP BULUNUYOR

    Etiyopya’da 80’in üzerinde etnik grup bulunmaktadır. Oromolar, Amharalar, Tigreler, Sidamolar, Şankellalar, Somalililer, Afarlar ve Gurageler Etiyopya topraklarında yaşayan belli başlı etnik topluluklardır. Bunlardan Oromolar yaklaşık %35 oranla Etiyopya’nın en kalabalık etnik grubunu oluştururlar.

    TOPLUMUN YÜZDE 62’SİNİ HRİSTİYANLAR YÜZDE 33’ÜNÜ MÜSLÜMANLAR OLUŞTURUYOR

    Etiyopya toplumunda birkaç din görülmektedir. Nüfusun yüzde 62,7’sini oluşturan Hristiyanlar en büyük dini gruptur. (yüzde 43,5 Ortodoks Hristiyan, yüzde 18,5 Protestan Hristiyan, yüzde 0,7 Katolik Hristiyan). Etiyopya’daki en büyük ikinci dini topluluğu yüzde 33,9 oranıyla Müslümanlar oluşturmaktadır.

    Müslümanların çoğunu Şafii mezhebi ve Selefiyye mezhebine inanan Sünniler oluşturmakta olup, Şiiler ise Müslüman toplumu içinde azınlık olarak bulunmaktadır.

    Ayrıca Etiyopya’da yüzde 2,7 oranında Animist ve yüzde 0,6 oranında diğer dinlere inananlar bulunmaktadır. İsrail’in 1977 yılında Etiyopyalı Yahudileri resmi olarak tanımasından sonra pek çok Yahudi, Etiyopya’yı terk ederek Geri Dönüş Kanunu çerçevesinde İsrail’e göç etmiştir.

  • “Salgının biteceği tarihi kimse söyleyemez”

    “Salgının biteceği tarihi kimse söyleyemez”

    Dünya Sağlık Örgütü Türkiye Temsilcisi Dr. Batyr Berdyklychev, aşılamanın virüsü kontrol etmek ve pandemiyi durdurmak için en önemli silah olduğunu vurguladı. Aşılanmayla okul ile iş yerlerinin açık kalmaya devam edebileceğini ve normale dönüşün sağlanabileceğini söyleyen Dr. Berdyklychev, rahatlamak için henüz erken olduğunu kaydetti. Salgının ne zaman biteceğini kimsenin halen kesin olarak halen söyleyemeyeceğini belirten Dr. Berdyklychev, “Çünkü yeni vakalar görmeye devam ediyoruz. Bu biraz da hem hükümet düzeyinde, hem de bireysel düzeyde alınan önlemlere bağlı olacak. En olumlu gelişme Pazartesi günü itibariyle okulların açılması oldu. Hem DSÖ hem de UNICEF bu kararı destekliyor” ifadesini kullandı.

    Okulların yüzyüze eğitime başlamasıyla beraber normalleşmeye bir adım daha yaklaşan Türkiye’de aşılanmada hızlı bir yol kat edilse de yeterli toplumsal bağışıklık için henüz istenen oranlara ulaşılamadı. Okulların açılmasının çok önemli ve olumlu bir gelişme olduğunu belirten Dünya Sağlık Örgütü Türkiye Temsilcisi Dr. Batyr Berdyklychev, aşılamanın, sosyal önlemlerle birlikte virüsü kontrol etmek ve pandemiyi durdurmak için bu aşamada elimizdeki en önemli silah olduğunu vurguladı. Ancak aşılanma ile okulların ve iş yerlerinin açık kalmaya devam edebileceğini ve normale dönüşün sağlanabileceğini söyleyen Dr. Berdyklychev, rahatlamak için henüz erken olduğunu vurguladı.

    “SALGIN NE ZAMAN BİTECEK, ŞU AN KİMSE SÖYLEYEMEZ”

    Salgının ne zaman biteceğini kimsenin halen kesin olarak halen söyleyemeyeceğine dikkat çeken Dr. Berdyklychev, “Çünkü yeni vakalar görmeye devam ediyoruz. Bu biraz da hem hükümet düzeyinde, hem de bireysel düzeyde alınan önlemlere bağlı olacak. En olumlu gelişme pazartesi günü itibariyle okulların açılması oldu. Hem DSÖ hem de UNICEF bu kararı destekliyor. Okullar en son kapanan ve ilk açılan yerler olmalı” dedi ve okulların açılması ile beraber daha dikkatli olunması gerektiğini, özellikle temaslı izlemi ve sosyal önlemler konusunun sıkı tutulması gerektiğini belirtti.

    “ANCAK AŞILAMA İLE OKULLARIN VE İŞYERLERİNİN AÇIK KALMASI SAĞLANABİLİR”

    Aşılamanın da bu önlemlerle beraber hızla devam etmesi gerektiğini belirten Dr. Berdyklychev, kimsenin tam kapanma dönemlerini tekrar yaşamak istemediğini ama gerekirse yine bazı önlemlerin alınmak zorunda kalınabileceğini belirterek şunları söyledi: “Türkiye başından beri aşılama konusunda örnek ülkelerden birisi oldu. Hem iyi kaynak sağlama hem de iyi gruplandırma konusunda. Bildiğiniz gibi öncelikle yaşlılar ve sağlık çalışanlarından başlandı ve şu anda 12 yaşın üzerindeki kronik hastalığa sahip çocuklar da dahil olmak üzere aşılama tüm yaş gruplarında devam ediyor. Bu da hem okulların açık tutulması hem de ekonominin sürdürülmesine yardım edecek.”

    “KOVİD AŞILARININ ÜCRETLİ YAPILACAĞINI DÜŞÜNEMİYORUM”

    Pfizer-BioNTech aşısının FDA’dan tam ruhsat almasıyla beraber dünyada ruhsatlandırılan ilk aşı olmasıyla beraber, “Ruhsat alan bir aşının artık ticari bir ürün haline gelebileceği” yönündeki tartışmalara da değinen Dr. Berdyklychev, “Halen pandeminin ortasındayız. Dünya üzerindeki hiçbir ülkenin elimizdeki bu hayat kurtaran aracı paralı hale getireceğini düşünmek benim için çok zor. Global açıdan duruma bakarsak, bazı düşük gelirli ülkelerde aşılanma oranlarının çok az olduğunu görüyoruz. Örneğin, Afrika ülkelerinde nüfusunun yüzde 1’inden daha azı aşılanmış durumda. Bu yüzden DSÖ, işbirliği için Covax adlı bir girişim başlattı. Böylece daha yüksek gelirli ülkeler, daha düşük gelirli ülkelere Covax girişimi üzerinden aşı bağışında bulunabiliyor. Yüksek aşılama oranları, zengin ya da fakir ülke fark etmeksizin, dünyanın her yerinde bu hastalıktan korunmak için tek yol” dedi.

    “DSÖ LİSTESİNDE OLAN AŞILARA SEYAHAT ENGELİ DOĞRU DEĞİL”

    DSÖ’nün etkinlik, güvenlik gibi belli kriterlere dayanarak verdiği Acil Kullanım Onayı alan aşıların sayısı 15’e ulaştı. Bu aşıların sıkı bir süreçten geçirilerek bu onayı alabildiğine işaret eden Dr. Berdyklychev, bazı ülkelerin DSÖ Acil Kullanım Listesi’nde bulunduğu halde bazı aşıları seyahatlerde kabul etmemesini DSÖ’nün prensip olarak onaylamadığına da işaret etti.

    “DSÖ LİSTESİNDEKİ AŞILAR GÜVENLİ VE ETKİLİ, SEYAHAT İÇİN EŞİT DAVRANILMALI”

    Dr. Berdyklychev, DSÖ listesinde bulunan tüm aşıların güvenli ve etkili olduğunu söyleyerek “Aşıların amacı, hastaneye yatışları, hastalığın ağırlığını ve ölümleri azaltmak. DSÖ Acil Kullanım Listesinde bulunan tüm aşılar da bu konudaki belirli kriterleri karşıladıkları için bu listenin içindeler. Burada iki farklı konu var, birisi bilimsel kanıtlarla sağlığı daha fazla nasıl koruyabiliriz, hastalığın ağırlığını nasıl azaltabiliriz konusu. İkincisi de tabii ki seyahat. Hangi aşıları tanıyacakları konusunda Avrupa Birliği ve DSÖ üye ülkeleri, bağımsız karar verebilirler tabii ki. Ama DSÖ, aşılanmış olmanın seyahat için bir ön gereklilik olmasını önermiyor. DSÖ’nün acil kullanım listesindeki aşılardan biriyle tam doz aşılanmış birine, hangi aşıyı olmuş olursa olsun, (seyahat açısından) eşit davranılması gerekiyor. Çünkü bu aşılar ağır hastalık gelişimine karşı etkili ve güvenli. Ama söylemeliyim ki her ülke, aşı konusunda kendi yetkilerini, kendi kararlarını almak konumunda. Çünkü her ülke kendi ulusal düzenleme kurumunun kriterlerine dayanarak bu kararları alıyor. DSÖ’nün bu kararlara herhangi bir şekilde müdahil olması mümkün değil. Tabii ki aşı onayları için çeşitli uluslararası kurumlarla birlikte çalışıyoruz ama bu konuda karar alıcı mercii ülkelerin kendi kurumları” diye konuştu.

    “HERKESE 3. DOZ, KÜRESEL GÜVENLİĞİ ENGELLER”

    Dünyada halen henüz ilk dozunu dahi olamamış milyarlarca insan varken bazı ülkelerde ‘tüm nüfus için’ üçüncü dozlara başlanacak olmasını da pandemiye karşı ‘küresel güvenlik’ açısından olumlu bulmadıklarını vurgulayan Dr. Berdyklychev, “İki doz aşılamadan sonra bağışıklık cevabının ne zaman tam olarak düşeceğine dair bilimsel kanıtlar henüz tam olarak önümüzde değil hala. Bu yüzden DSÖ, önceliklendirme yapılması çağrısında bulunuyor. Bazı ülkelerde aşılanma oranları yüzde 1 bile değil. Yüksek gelirli ülkelerde ise 2 doz aşılamada yüksek oranlara ulaşıldı, şimdi 3. doza başlamayı görüşme halindeler. Burada küresel açıdan sağlık güvenliğine bakmamız gerekiyor. Çünkü herkes aşılanmadıktan sonra, virüs ortadan kalkmayacak ve güvenlik tehdidi devam edecek” dedi.

    “RİSKLİ GRUPLAR DIŞINDAKİLERE 3. DOZA ERTELEME YAPILMALI”

    DSÖ Genel Merkezi’nin 3. doz konusundaki moratoryum (erteleme) çağrısına da değinen Dr. Berdyklychev “3. dozlara eylül ayına kadar bir moratoryum uygulanması konusunda DSÖ’den çağrı yapıldı. Böylece eylül ayı itibariyle dünya genelinde yüzde 10 aşılama oranına ulaşılması hedefleniyor. 2022’nin ortalarına doğru da küresel çapta yüzde 70 aşılanma oranlarına ulaşılması hedefleniyor. DSÖ Avrupa Direktörü Hans Kluge’nin sözlerini yinelemek istiyorum burada. 3. doz halihazırda, sağlıklı olan insanlar için bir ekstra doz olarak kullanılmamalı. Tabii ki, belli bir zaman sonrasında bağışıklık cevap düşecek, antikor düzeyi azalacak ama 3. dozu şu an daha korunmasız, risk grubu nüfusa ayırmalıyız. Bağışıklığı baskılanmış kişiler ya da iki doz aşıdan sonra beklenen immün yanıt oluşmayan risk grubu hastalar, tabii ki bu moratoryumu kararının dışında tutulmalı. Milyarlarca insan ilk dozunu bile alamamış durumda. Öncelikli hedefimiz, birinci ve ikinci dozları tamamlamak olmalı” diyerek sözlerini noktaladı.

  • Helsinki Üniversitesi’nin “Van Kedisi” araştırmasına tepki

    Helsinki Üniversitesi’nin “Van Kedisi” araştırmasına tepki

    Finlandiya’da Helsinki Üniversitesi’nden bilim insanları, kedilerin karakter ve davranışlarını inceleme altına alarak kapsamlı bir araştırma yaptı. 26 farklı ırktan 4 bin 300’den fazla kediyle yapılan çalışmada, en saldırgan türün Van kedisi olduğu belirtildi. Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi (YYÜ) Van Kedisi Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü Prof. Dr. Abdullah Kaya da araştırma sonuçlarına karşı çıkarak “Van kedisine bir unvan verilecekse, en zeki kedi unvanına sahiptir diyebiliriz” dedi.

    VAN KEDİSİ EN SALDIRGAN TÜR OLARAK BELİRTİLDİ

    Farklı göz renkleri ve bembeyaz tüyleriyle ünü ülke sınırlarını aşan Van kedilerine, korumalı mekanlarda özenle bakılıyor. Türkiye’nin birçok kentinden Van’a gelenler, Van Kedi Villası’ndaki birbirinden güzel Van kedilerini görmeden dönmüyor. Finlandiya’da Helsinki Üniversitesi bilim insanları, kedilerin karakter ve davranışları ile ilgili kapsamlı bir araştırma yaptı. 26 farklı ırktan 4 bin 300’den fazla kediyle yapılan çalışmada, oyunseverlik, korku ve tımar etme seviyeleri dahil olmak üzere 7 temel özellik belirlendi. Animals dergisinde yayımlanan ve dünyaca ünlü kabul edilen Van kedisi de sıralamada yer aldı. Araştırmaya gör, Van kedisinin en saldırgan tür olduğunu belirtilerek “İnsanlara karşı saldırganlığı en yüksek olan bu türün diğer kedilerle sosyalliği de düşük puan aldı” ifadeleri kullanıldı.

    YYÜ Van Kedisi Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü Prof. Dr. Abdullah Kaya, araştırmaya karşı çıkarak şunları söyledi:

    “Tabii ki bu bizi ilgilendiren bir şeydir. Yıllardır Van kedisiyle ilgili araştırma yapan Van Kedisi Araştırma Merkeziyiz. Ne kadar Van kedisi üzerinde çalışma yapıldı, bilmiyoruz. Gerçekten orijinal Van kedisi mi? Onu da bilmiyoruz. Bir araştırma gerçekten kapsamlıysa, geniş çaplı çalışılıyorsa, dünyada en fazla ve orijinal Van kedisi barındıran merkezimizin bundan haberi olması gerekirdi. Bizim de buna paydaş olmamız gerekiyordu ki, onun ortaya koyduğu davranışın nasıl değerlendirileceğini beraber karar verme imkanımız olurdu. Dolayısıyla Van kedisinin saldırgan değil, uysal olduğunu sahibiyle duygusal bağ kurduğunu ve bu nedenle sahibi dışında başka insanlara mutlaka tavır koyduğunu, evde de herkesle ilişki tarzının değişik olduğunu söyleyebiliriz” dedi.

    Van kedisi üzerine yaklaşık 20 yıldır araştırmalar yaptıklarını belirten Prof. Dr. Kaya, “Yıllardır burada araştırma yapıyoruz. Dolayısıyla Van kedisi dünyada en saldırgan kedi, unvanını asla kabul etmiyoruz ve doğru değildir. Eğer dünyada kediler değerlendirilecekse en zeki kedi unvanını Van kedisine verilmesi gerektiğini düşünüyorum” diye konuştu.

  • Emekli maaşını alamak için annesini mumyaladı

    Emekli maaşını alamak için annesini mumyaladı

    Avusturya polisi, emekli maaşını alabilmek için ölen annesini mumyalayıp bodrum katında saklayan adamın yakalandığını duyurdu.

    Avusturya’da bir adamın ölen annesini, emekli maaşını alabilmek için mumyalayıp bodrum katında sakladığı ortaya çıktı.

    Demans hastalığı bulunan 89 yaşındaki kadının geçtiğimiz yılın Haziran ayında eceliyle öldüğü düşünülürken, 66 yaşındaki oğlunun ise annesinin cansız bedenini bodruma koyduğu, kokuyu önlemek için de buz paketleri ve bandajlar kullandığı ifade edildi.

    Avusturya medyasına konuşan polis memuru Helmuth Gufler, ölen kadının kedi kumu ile kaplandığını, adamın suçunu itiraf ettiğini aktardı.

    Postacının şikayetiyle ortaya çıktı

    Polisten yapılan açıklamada, dolandırıcılığın Tirol bölgesinde bir postacının kadını görme talebinin reddedilmesinin ardından ortaya çıktığı, olayla ilgili soruşturma başlatıldığı belirtildi. Akıllara durgunluk veren olayda adamın yasa dışı olarak yaklaşık 50 bin Euro ödeme almış olabileceği ifade edildi.

    Öte yandan Avusturya medyasına göre adam erkek kardeşine, annesinin hastanede tedavi gördüğünü ve ziyaret etmeye değmeyeceğini, çünkü annesinin kimseyi hatırlamadığını söyledi.