Azerbaycan, Ermenistan’a ait Su-25 savaş uçağını düşürdü.
Ayrıntılar geliyor…
Azerbaycan, Ermenistan’a ait Su-25 savaş uçağını düşürdü.
Ayrıntılar geliyor…
Ermenistan’ın, Azerbaycan yerleşim birimlerine top ve füzelerle gerçekleştirdiği saldırılarda bugüne kadar 60 sivil yaşamını yitirdi, 270 sivil yaralandı.
Azerbaycan Başsavcılığı, 27 Eylül’den 16 Ekim’e kadar Ermenistan’ın saldırıları nedeniyle meydana gelen can ve mal kayıplarını açıkladı.
Buna göre, söz konusu dönemde 60 Azerbaycanlı sivil yaşamını yitirdi, 270 sivil yaralandı.
Ermenistan’ın saldırılarında 1704 ev, 90 apartman, 327 kamu binası kullanılamaz hale geldi.
Azerbaycan ordusu, Ermenistan ordusunun sivil yerleşim birimlerine ateş açması üzerine 27 Eylül’de karşı saldırı başlatmıştı.
Mevzilerini kaybeden Ermenistan ordusu, Azerbaycan’ın sivil yerleşim birimlerine top ve füzelerle saldırısını sürdürmüştü.
Ermenistan ve Azerbaycan, Moskova’da yapılan görüşmelerde, 10 Ekim saat 12.00’dan itibaren geçerli olmak üzere Dağlık Karabağ’daki cenazelerin ve esirlerin değişimini öngören insani amaçlı “ateşkes” kararı almıştı.
Ermenistan ordusunun, ateşkesin üzerinden 24 saat geçmeden Azerbaycan’ın Gence kentine füzelerle saldırması sonucu 10 kişi ölmüş, 35 kişi yaralanmıştı.
15 Ekim’de de Terter kentinde defin töreni için mezarlığa giden sivillere yönelik düzenlenen saldırıda, 4 kişi hayatını kaybetmiş, 4 kişi de yaralanmıştı.
Bugün Gence’ye füzelerle bir saldırı daha düzenlemiş, 13 sivil yaşamını yitirmiş, 50’nin üzerinde sivil yaralı olarak enkaz altından çıkartılmıştı.
Ermenistan ordusu Azerbaycan’ın Gence ve Mingeçevir kentlerine füze saldırısı düzenledi. Ermenistan’ın saldırılarında çok sayıda sivil enkaz altında kaldı. Saldırıda 2’si çocuk 13 sivil hayatını kaybetti, 52 sivil yaralandı.
https://youtu.be/GRf3q-KMVis
Ermenistan ordusu Azerbaycan’ın Gence ve Mingeçevir kentlerine füze saldırısı gerçekleştirdi.
Azerbaycan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Hikmet Hacıyev, Twitter hesabından yaptığı paylaşımda, Ermenistan ordusunun Gence ve Mingeçevir’e füzelerle saldırdığını duyurdu.
Olay yerinden edinilen bilgiye göre, Gence’de füzelerin isabet ettiği bölgede çok sayıda sivil enkaz altında kaldı.
Ermenistan’ın Gence’ye attığı füze, çok katlı binaya isabet etti. Onlarca ailenin yaşadığı bina tamamen yıkıldı.
Azerbaycan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Hacıyev, Ermenistan’ın Gence’ye düzenlediği füze saldırısında 20’den fazla evin yıkıldığını bildirdi.
Saldırıda 2’si çocuk 13 sivil hayatını kaybetti, 52 sivil yaralandı. Gence’de vurulan 20 binanın enkazında arama kurtarma çalışmaları sürüyor.
Ermenistan ordusunun Mingeçevir kentine attığı füzelerin Azerbaycan hava savunma güçlerince imha edildiği bildirildi.
Azerbaycan Başsavcılığından yapılan açıklamada, 01.00 civarında Mingeçevir’deki hidroelektrik santralinin Ermenistan ordusunca hedef alındığı belirtildi.
Açıklamada, füzelerin Azerbaycan hava savunma güçleri tarafından etkisiz hale getirildiği kaydedildi.
Saldırya ilişkin Azerbaycan Cumhurbaşkanı Aliyev açıklamalarda bulundu.
“Bu namert hareketler Azerbaycan halkının iradesini kıramayacak” diyen Aliyev, “Biz hiçbir zaman sivillere saldırmayacağız. Ermenistan’a savaş meydanında cevap vereceğiz” ifadelerini kullandı.
Ermenistan’a yönelik dış yardımlara da dikkat çeken Aliyev, “Yoksul Ermenistan bu kadar silahı nereden alıyor? Kim bunlara silah veriyor? Kaçak yollarla silahlar gönderiliyor” diye konuştu.
Avrupa Birliği (AB) Liderler Zirvesinin sonuç bildirisinde Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de “tek taraflı” eylemlerde bulunduğu savunularak AB Konseyi’nin bundan dolayı üzüntü duyduğu belirtildi.
Zirvenin sonunda yayımlanan sonuç bildirisinin dış ilişkiler bölümünde Türkiye ile ilgili 2 madde yer aldı. Bildiride, 1-2 Ekim’de yapılan zirvede alınan kararlara atıf yapılarak Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de son arama çalışmalarıyla “tek taraflı ve provokatif eylemlerde bulunduğu” savunuldu ve bundan dolayı AB Konseyi’nin üzüntü duyduğu ifade edildi.
Kıbrıs adasındaki Maraş’ın statüsüyle ilgili “BM Güvenlik Konseyi’nin 550 ve 789 sayılı kararlarına saygı duyulması” istenen bildiride, AB’nin Yunanistan ve Kıbrıs Rum yönetimiyle dayanışma içinde olduğu vurgulandı.
Bildiride, AB Konseyi’nin Türkiye’yi “eylemlerinden geri dönmeye ve gerginliğin düşürülmesi için çalışmaya çağırdığı” ifade edildi.
Afrika-AB ilişkilerine geniş yer ayrılan bildiride Afrika ile stratejik ilişkilere büyük önem verildiği vurgulanırken, Afrika ülkeleri ile siyasi ilişkileri tüm alanlarda derinleştirme ve yenileme ihtiyacının altı çizildi. Kovid-19 döneminde AB’nin Afrika’daki sağlık sistemini güçlendirme ve uluslararası borçların hafifletilmesine yönelik çabalarıyla ilgili taahhüdü bildiride yer aldı.
Bildiride Afrika’nın ekonomik dönüşümünde AB’nin ortaklığı ilerletme isteğinin ve yatırım programlarını genişletme arzusunun altı çizilerek, dijital ekonomi, yenilenebilir enerji, ulaştırma, sağlık ve tarımsal gıda sektörlerinin iş birliği ve yatırım için en önemli alanlar olduğu ifade edildi. AB Konseyi ayrıca Afrika’da barış, güvenlik ve istikrarın önemine vurgu yaparak, AB’nin Afrikalı ortaklarıyla yasal göç, yasa dışı göçle mücadele, yasa dışı göçmenlerin geri kabulü, göçmen kaçakçılığıyla mücadele konularında çalışmak istediği belirtildi.
Belarus’a da yer verilen bildiride, 12 Ekim’de yapılan AB Dışişleri Bakanları Toplantısında alınan yaptırımları da içeren kararların onaylandığı, Belarus’un misilleme tedbirlerine karşı AB’nin Litvanya ve Polonya ile dayanışma içinde olduğu vurgulandı.
Bildiride, Rusya’ya çağrı yapılarak Avustralya ve Hollanda ile Malezya Havayollarına ait 298 yolcu taşıyan MH17 sefer sayılı uçağın düşürülmesiyle ilgili üçlü görüşmelere devam etmesi istendi.
AB Liderler Zirvesi’nin sonuç bildirisinin iklim ve çevre, Kovid-19 salgınıyla mücadele ve Brexit sonrası AB-İngiltere ilişkileri ile ilgili maddeleri ise dünkü oturumdan sonra yayımlanmıştı.
Almanya Başbakanı Angela Merkel, Doğu Akdeniz’de gerilimin düşürülmesi çağrısı yaparak Avrupa Birliği-Türkiye ilişkilerinde ilerlemenin her iki tarafın da çıkarına olacağını söyledi.
Başbakan Merkel, Belçika’nın başkenti Brüksel’de düzenlenen AB zirvesi sonrası basın toplantısında yaptığı açıklamada, Doğu Akdeniz’deki gelişmeler konusunda AB’de 14 gün önce alınan sonuç bildirgesine desteğini yineledi.
Türkiye’nin Oruç Reis araştırma gemisini tekrar bölgeye göndermesini eleştiren Merkel, bunu çok üzücü ve gereksiz bulduğunu, bunun gerginlikleri düşürmek yerine daha da artırdığını savundu.
Başbakan Merkel, AB’nin pozitif gündem çerçevesinde ilerlemek istediğini, ancak Ankara’nın “kışkırtıcı adımlar” atmaktan kaçınması gerektiğini savunarak “Gündemimize pozitif kısım üzerinden çalışmamız lazım. AB-Türkiye ilişkilerinde ilerleme her iki tarafın da çıkarınadır” dedi.
Alman Şansölye ayrıca yeni tip koronavirüs (Kovid-19) vaka sayısındaki yoğun artış nedeniyle kasım ayında Berlin’de yapılması planlanan Çin politikası zirvesinin iptal edildiğini duyurdu. Merkel, “Temaslar açısından, bunun gerekli bir mesaj olduğunu düşünüyorum.” ifadesini kullandı.
Azerbaycan’daki dini liderler, Ermenistan’ın işgalcilik politikasını ve Azerbaycan’ın sivil yerleşim birimlerine gerçekleştirilen saldırıları kınadı, Azerbaycan ordusunun operasyonlarına destek verdi.
Kafkas Müslümanları İdaresi Başkanı Allahşükür Paşazade, Rus Ortodoks Kilisesi Bakü Bölge Piskoposu Aleksandr, Azerbaycan Dağ Yahudileri Cemaati Başkanı Milih Yevdayev, Bakü Avrupa Yahudileri Cemaati Başkanı Aleksandr Şarovski ve Alban Udi Hristiyan Cemaati lideri Robert Mobili bir araya gelerek Ermenistan’ın saldırılarına tepkilerini dile getirdi.
Etkinlikte konuşan Paşazade, yıllardır toprakların işgalden kurtarılmasını arzu ettiklerini, Azerbaycan ordusunun bugün elde ettiği başarılardan gurur duyduklarını söyledi. Paşazade, Ermenistan’ın güçlü olduklarında milli kimliklerini öne çıkardıklarını, zayıf duruma düştüklerinde ise Hristiyanlıklarını ön plana çıkartarak dindaşlarından yardım istediğini belirterek, bugün de aynı şeyin yaşandığını kaydetti. Bazı ülkelerin Azerbaycan’ın hak davasını desteklediğini bildiren Paşazade, özellikle Türkiye’ye, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a ve Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’a teşekkür etti.
Rus Ortodoks Kilisesi Bakü Bölge Piskoposu Aleksandr, Ermenistan-Azerbaycan çatışmasının hiçbir dini özellik taşımadığını vurguladı. 10 Ekim’de Moskova’da Ermenistan ve Rusya arasında imzalanan insani ateşkesle umutlandığını belirten Aleksandr, anlaşmadan 24 saat bile geçmeden Gence’ye Ermenistan ordusunca füze atıldığını, sivillerin yaşamını yitirdiğini hatırlattı.
Aleksandr, savunmasız ve sivil insanlara yapılan bu barbarca saldırıdan sarsıldığını kaydetti. Azerbaycan’da tüm dinlerin temsilcilerinin kendi dinlerini rahatlıkla yaşadığını, hiçbir sorun olmadığını vurgulayan Aleksandr, Bakü’nün merkezindeki Ermeni kilisesinin bugün de korunduğunu ifade etti.
Azerbaycan Dağ Yahudileri Cemaati Başkanı Yevdayev, Ermenistan’ın savaşı dini bir savaş olarak gösterdiğini, fakat tüm dünyanın bunun Azerbaycan’ın “vatan savaşı” olduğunu bildiğini kaydetti. Yevdayev, Azerbaycan’ın hak davasını desteklediklerini, şehitleri kahraman olarak gördüklerini vurguladı. Azerbaycan bayrağının Karabağ’ın tüm köylerinde dalgalanacağına inandıklarını söyleyen Yevdayev, Azerbaycan ordusuna zafer temennisinde bulundu.
Alban Udi Hristiyan Cemaati lideri Mobili, Azerbaycan ordusunun operasyonlarını desteklediklerini, başarısı için dua ettiklerini bildirdi.
Katolik kilisesi Azerbaycan yetkilisi Vladimir Fekete de yaşananların dini çatışma olmadığını aktardı. Fekete, Ermenistan ordusunun Azerbaycan’ın sivil yerleşim birimlerini hedef aldığını ve saldırılarda çok sayıda sivilin yaşamını yitirdiğini vurgulayarak, Katolik kilisesi olarak buna sessiz kalamayacaklarını ifade etti.
Toplantı sonrasında Ermenistan’ın saldırılarını kınayan ve Azerbaycan ordusunun topraklarını kurtarmak için başlattığı operasyonlara destek veren bildiri kabul edildi.
Ermenistan’ın çatışmayı dini bir çatışma olarak gösterdiği belirtilen bildiride, bunun asla böyle olmadığı, Azerbaycan’da tüm dinlerin temsilcilerinin barış ve huzur içerisinde yaşadığı dile getirildi. Bildiride, Azerbaycan’ın ikinci büyük kenti Gence’ye yapılan saldırıda Rus Ortodoks kilisesinin de zarar gördüğü hatırlatılarak Ermeni kilisesinin Azerbaycan ordusunun dini yapılara zarar verdiğini öne sürerek dünya kamuoyunu aldattığı ifade edildi.
Azerbaycan ordusunun başkasının toprağında gözü olmadığı, kendi topraklarını kurtarmak için operasyon başlattığı vurglanan bildiride, şunlar kaydedildi:
“Biz, Azerbaycan’daki dini liderler, bu hak yolda halk, devlet ve cumhurbaşkanımızla birlikte olduğumuzu, destek verdiğimizi beyan ediyoruz. BMGK’nin, Ermenistan ordusunun işgal altında tuttuğu Azerbaycan topraklarından kayıtsız şartsız çıkmasını öngören kararlarının uygulanmasını talep ediyoruz. Dünya kamuoyuna, dini liderlere, devlet başkanlarına ve uluslararası kuruluşlara sesleniyor, Dağlık Karabağ sorununun Azerbaycan’ın toprak bütünlüğü kapsamında barış yoluyla çözümü için çaba harcamaları çağrısında bulunuyoruz.”
Gelen son dakika haberi görenleri adeta dehşete düşürdü. İddiaya göre; Hindistan’da hayatını kaybettiği sanılan 74 yaşındaki adam saatlerce morgda bekletildi. Soğuk ünitede uzun süre kalan adamın aslında hayatta olduğu ortaya çıkarken yaşamasına rağmen morgda kalan yaşlı adam bu kez gerçekten hayatını kaybetti. Hindistan’da yaşanan bu korkunç olay sonrası Polis hayatını kaybeden adamın ailesine dava açtı. İşte Hindistan’dan gelen son dakika haberinin detayları…
Korkunç olay Hindistan’ın Tamil Nadu eyalinde meydana geldi. 74 yaşındaki yaşlı adam ailesinin iddialarına göre; kaldırıldığı özel hastanede ölü olarak kayıtlara geçti. Balasubramanyam adındaki adamın cansız bedeni önce eve götürülürken cenaze şirketini arayan aile morg ünitesinin eve gönderilmesini istedi. 74 Yaşındaki adam saatlerce morg ünitesinde kalırken aslında yaşıyor olduğu ortaya çıktı. Yaşlı adam hayatını kaybetti. İşte Hindistan’daki Balasubramanyam isimli adamın korkunç sonuna ilişkin yaşanan olayda son dakika ayrıntıları…
Hindistan’da yaşlı bir adam ölü olarak kayılara geçmesinin ardından önce aile fertleri tarafınca eve götürüldü. Cenaze şirketini arayan aile soğutucu morg ünitesinin eve gönderilmesini isterken cenaze töreninin ise Salı günü gerçekleştirileceği haberi verilmişti. Cesedi almaya gelen yetkililer 74 yaşındaki adamın titrediğini ve hayatta olduğunu fark etti…
BBC’nin haberine göre Balasubramanyam’ın ailesi de ‘cansız bedeni’ önce eve götürdü, ardından bir cenaze şirketini arayıp soğutucu morg ünitesinin eve gönderilmesini istedi. Akrabalara da salı günü cenaze törenini yapacakları haberi verildi.
Ertesi gün ‘cesedi’ almaya gelen yetkililer, Balasubramanyam’ın titrediğini ve hala hayattı olduğunu fark etti.
Acil olarak hastaneye kaldırılan 74 yaşındaki adam bugün hayatını kaybetti.
Kaldırıldığı 2. hastanenin başhekimi, Balasubramanyam’ın ‘uykulu durumda’ geldiğini ve akciğerle ilgili sorunlar nedeniyle öldüğünü söyledi.
Dekan, Balasubramanyam’ın soğutucu ünitede kaç saat kaldığını ve ölüm nedeninin bununla ilişkili olup olmadığının bilinmediğini de ekledi.
Polis ise, ‘aceleci veya ihmalkar davranarak insan hayatını tehlikeye atma’ suçundan aileye karşı dava açtıklarını duyurdu.
Polis şefi Senthil Kumar, ailenin Balasubramanyam’ın ölümüyle ilgili bir ölüm belgesini sunamadığını da anlattı. Ancak soğutucu üniteyi getiren cenaze düzenleme şirketi, yaşlı adamının kardeşinin kendilerine ‘doktordan ölüm belgesi’ aldığını söylediğini belirtti.
Kumar, ailenin babalarının nörolojik sorunlardan da mustarip olduğunu öne sürdüğünü de söyledi.
Olayda, Balasubramanyam’ın 24 saat soğutucuda nasıl hayatta kaldığı ve ölü olarak bildirildiği özel hastanenin soruşturulup soruşturulmadığı da bilinmiyor.
Pazar günü sandık başına gidecek olan KKTC’de ilk turun seçim sonuçlarını bilen Gezici Araştırma’ya göre ikinci turun galibi de 54’ün üzerinde bir oyla Ersin Tatar olacak.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde (KKTC) yapılan son ankete göre, 18 Ekim pazar günü yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimini Başbakan Ersin Tatar, yüzde 54 oy oranı ile kazanacağı ifade edildi. Seçim ile ilgili gerçekleştirilen ankete göre halkın yüzde 54,1’i Başbakan Ersin Tatar’a, yüzde 45,9’ü de Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’ya oy vermek istediğini ifade etti. Araştırmaya katılan halk, Kıbrıs’ta çözüm noktasındaki düşüncelerini de ifade etti. Buna göre; halkın yüzde 79,6’sı Kıbrıs’ta ‘iki ayrı devletli’ bir çözümü desteklediğini, yüzde 20,4’ü de ‘Rumlarla birleşik bir federasyonu’ desteklediğini belirtti.
Gezici Araştırma Merkezi tarafından gerçekleştirilen ankette, Türkiye ile KKTC ilişkilerinin de önemi ortaya çıktı. Kıbrıs, Türk halkının yüzde 67,9’u Türkiye ile ilişkilerin ‘çok önemli’ olduğunu, yüzde 27,6’sı ‘önemli’ olduğunu, yüzde 4,5’i de ‘önemsiz’ olduğunu söyledi. Anket sonucuna göre halkın yüzde 70’i Türkiye ile KKTC arasındaki ilişkileri Başbakan Tatar’ın iyi yöneteceğini düşünüyor.
Kıbrıs’ta yaptığı araştırmalarıyla bilinen Gezici Araştırma Merkezi Sahibi Murat Gezici, 11 Ekim’de yapılan Cumhurbaşkanlığı seçim sonuçlarını bire bir bilmişti. 11 Ekim’den önce anket yapan Gezici, ilk turda Başbakan Tatar’ın yüzde 33,9, Cumhurbaşkanı Akıncı’nın da 29,7 oy alacağını savunmuştu. Seçim sonucunda Tatar, 32,34, Akıncı da 29,84 oy aldı.
Gezici daha önceki açıklamalarında şu ifadeleri kullanmıştı; “Başbakan Tatar, DP ve YDP’nin yüzde 90’ının üzerinde desteğini alacak. HP’nin de tabanının yüzde 65 civarında desteğini alacak. Aynı zamanda Tufan Erhürman’a ilk turda oy verenlerin yüzde 40’ı da oyunu Tatar’dan yöne kullanacak. Tüm sonuçlara baktığımızda Başbakan toplamda yüzde 54’lerde oy alacak.”
Kırgızistan parlamentosu, gösterilerin şiddet olaylarına dönüşmesinin ardından başkent Bişkek’te ilan edilen Olağanüstü Hal (OHAL) kararını kaldırdı ve Cumhurbaşkanı Sooronbay Ceenbekov’un istifasını onayladı.
Kanat İsayev’in başkanlığında 120 sandalyeli parlamento üyeleri, başkent Bişkek’te OHAL’in kaldırılması ve cumhurbaşkanının istifasını görüşmek için Ala-Arça Cumhurbaşkanlığı Konutları Kongre Merkezi’nde toplandı.
Milletvekillerinin bulunduğu salona Ceenbekov, Meclis Başkanı Kanat İsayev ve Başbakan Sadır Caparov birlikte girdi.
Oturumda, başkent Bişkek’te olağanüstü hal kararının kaldırılması ve cumhurbaşkanının dün aldığı istifa kararı oy birliğiyle kabul edildi.
Oylamadan önce meclise son kez hitap eden Ceenbekov, görevinde 15 Ekim’de tam 3 yılını doldurduğunu anımsatarak, ülkede barışı sağlamak ve toplumda bölünmeyi önlemek için görevinden ayrılmaya karar verdiğini belirtti.
Son günlerde ülkesindeki gelişmeleri yasal zemine oturtmak için elinden gelen çabayı gösterdiğine işaret eden Ceenbekov, bu günlerde kendisine destek mesajları gönderen halkına ve Rusya, Kazakistan, ABD, İngiltere gibi ülkelerin yanı sıra Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği ile Türk Dili Konuşan Ülkeler İşbirliği Konseyi’ne teşekkür etti.
Ceenbekov, konuşmasında, hayalini kurduğu Çin-Kırgızistan-Özbekistan demir yolu inşaatının başlayacağına olan inancını dile getirdi.
Meclis Başkanı İsayev, anayasaya göre, istifa eden cumhurbaşkanı yetkilerinin meclis başkanına geçmesi gerektiğini hatırlattı.
Bugünkü meclisin görev süresinin sona ermek üzere olduğunu ve geçici cumhurbaşkanlığı görevini yürütmenin imkansız olduğunu gerekçe gösteren İsayev, cumhurbaşkanlığı yetkilerini başbakana devretme kararını aldığını açıkladı.
Geçici Cumhurbaşkanı ve Başbakan sıfatıyla kürsüye davet edilen Caparov da, 5-6 Ekim olaylarının ardından yaşanan gelişmeleri “barışçıl yolla iktidar değişimi yapıldı” sözleriyle yorumladı.
Ülkedeki olayların, üçüncü halk devrimi olarak nitelenmemesi gerektiğine işaret eden Caparov, gün içinde ulusa sesleneceği bilgisini verdi.
Eski Cumhurbaşkanı Ceenbekov, milletvekilleri tarafından ayakta ve alkışlarla uğurlandı.
Meclisin, “tarihi” oturumuna, hakkındaki soruşturma kapsamında 2017 yılında mazbatası alınan meclisteki muhalefet Ata-Meken Partisi Başkanı Ömürbek Tekebayev de katıldı.
Kırgızistan’da 4 Ekim’de yapılan parlamento seçim sonuçlarının iptalini talep eden muhalefet partisi taraftarlarının düzenlediği gösterilerin şiddet olaylarına dönüşmesi üzerine cumhurbaşkanlığı ve parlamento işgal ve talan edilmişti.
Seçim sonucunu kabul etmeyen göstericilerin bir bölümü, Caparov’u cezaevinden çıkararak, “geçici başbakan” ilan etmiş, Cumhurbaşkanı Ceenbekov da meclisten güvenoyu alan Caparov’un başbakanlığında kurulan yeni kabinenin üyelerinin atanmalarına ilişkin kararı imzalamıştı.
Ülkede 4 Ekim’deki milletvekili seçim sonuçları da iptal edilmişti.
Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın davetlisi üzerine Türkiye ziyareti öncesi konuştu. Zelenskiy, Türkiye silahlı kuvvetlerinin dünyanın en güçlü ordularından biri olduğunu ifade ederek,” Bölgede Türkiye olmadan hiçbirşey olmaz”dedi.
Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın davetlisi üzerine çalışma ziyareti çerçevesinde bugün Türkiye’ye geliyor. Türkiye ziyareti öncesi konuşan Ukrayna lideri Zelenskiy, Türkiye ile Ukrayna arasındaki stratejik ortaklığın dostluk ve saygı temelinde kurulduğunun altını çizerek, “Ukrayna’ya tutarlı ve bütünüyle samimi desteğinden dolayı Türkiye’ye minnettarız. Bu, Ukrayna’da tüm nesiller boyunca unutulmayacak” dedi.
Türkiye ile Ukrayna arasındaki güçlü stratejik ortaklık ilişkilerini değerlendiren Zelenskiy, “Bugünün karmaşık ve çelişkili dünyasında, iki ülke haklarının bir arada olması kesinlikle anlaşılır. Biz sadece komşu değiliz. Dünyaya birlikte her milletin sesinin tam anlamıyla duyulması gerektiğini söylüyoruz. Bu ve çok daha fazlası bizi birleştiriyor” dedi.
İki ülkenin stratejik ortaklığının uzun vadeli dostluk, karşılıklı saygı ve toplumların duygularının bilgece anlayışı temelinde kurulu olduğunu vurgulayan Ukraynalı lider, “Ukrayna’ya yönelik tutarlı ve bütünüyle samimi desteğinden ve toprak bütünlüğünün korunmasına yönelik yardımından dolayı Türkiye’ye minnettarız. Bu, Ukrayna’da tüm nesiller boyunca unutulmayacak” diye konuştu.
Zelenskiy, Ukrayna’nın Türkiye ile iş birliğini geliştirirken, aynı zamanda NATO’ya entegrasyon yolunda çaba sarf ettiğini belirterek, “Ülkenizin silahlı kuvvetleri, kabiliyet ve askeri güç bakımından dünyanın en güçlü ordularından biri. Bu bağlamda, çok sayıda Ukraynalı askeri personelin Türkiye Cumhuriyeti’nin eğitim merkezlerinde eğitildiğine ve NATO güçlerinin en iyi temsilcilerinin modern bilgileri ile deneyimlerini edindiğine dikkati çekmek isterim. Bu aynı zamanda ülkemizin, İttifak’ın Özel Müttefiki statüsünü elde etmesinde önem teşkil etti” ifadelerini kullandı.
Türkiye ile Ukrayna’nın çok geniş bir yelpazede müzakereler yürüttüğünü belirten Ukrayna Devlet Başkanı, Türkiye ziyaretinden beklentilerini şöyle özetledi:
“Müzakerelerimizin içeriği geleneksel olarak o kadar geniş ki, tek bir konuyu öne çıkarmak mümkün değil. Ekonomik iş birliğimizin daha ileriye taşınması, ortak işletmelerin kurulması, yatırımlar, enerji iş birliğinin geliştirilmesi ve çok daha fazlası. Bu arada, Türk halkını Karadeniz’deki büyük doğal gaz rezervlerinin keşfinden dolayı tebrik ediyorum. Bu yatağın geliştirilmesi bölgedeki güç dengelerini, Türkiye Cumhuriyeti ve dostlarınızın lehine önemli ölçüde değiştirecektir.”
Türkiye ile Ukrayna arasında uzun yıllardır devam eden Serbest Ticaret Anlaşması (STA) müzakerelerini değerlendiren Zelenskiy, sözlerini şöyle sürdürdü:
“İyi dostlar için ulaşılamayan sonuçlar yoktur. Bu tür müzakereler, ancak pazarı hiçbir şey ifade etmeyen ülkeler için basit olabilir. Türkiye ile Ukrayna ise tamamen farklı. Devasa bir ekonomik potansiyele sahibiz. Bu, üzerinde anlaşılması gereken çok fazla nüans olduğu anlamına geliyor ve zaman gerektiriyor. Ayrıca, artık bitiş çizgisindeyiz. Anlaşmanın kısa süre içerisinde imzalanacağını umuyorum. Türkiye, sadece üç yıl sonra cumhuriyetin kuruluşunun 100’üncü yılını dostlarıyla birlikte kutlayacak. Bu bayramı, çok daha fazla sayıda ekonomik temasa sahip olarak kutlamak istiyoruz. Serbest Ticaret Anlaşması’nın en kısa sürede imzalanması, bu hedefe ulaşmamıza önemli ölçüde yardımcı olacaktır” ifadelerini kullandı.
Soruları yanıtlayan Zelenskiy, Ukrayna’daki Türk yatırımlarını ‘tek kelimeyle mükemmel’ olarak nitelendirerek, “Ülkenizin şirketleri yol ve diğer altyapı inşaatlarını yapıyorlar, kaliteli mobil bağlantı sağlıyorlar. Küçük ve orta ölçekli işletmeler hakkında çok uzun süre konuşulabilir; Ukrayna’nın büyük kentlerindeki Türk işletmelerinin sayısına bakmak yeterli. Ancak tüm bunlar bile, eminim ki, iş birliğimizin yalnızca başlangıç aşaması. Her zaman daha fazlasını yapabiliriz” ifadelerini kullandı.
Altyapı, bankacılık, gemi yapımı alanındaki projelerde ortak çalışmaların genişletilmesinin öncelikli hedef olduğuna işaret eden Ukraynalı lider, “Ancak imkanlarımız bununla sınırlı değil. Türk iş dünyasının Ukrayna’daki özelleştirmelere geniş katılımını bekliyoruz. Devletimizin politikası, yatırımcılara en üst düzeyde yardım sağlama fikri üzerine kurulu. İş dünyasının çalışmak istediği tüm alanlarda biz her zaman yardım etmeye hazır olacağız” dedi.
Savunma sanayinin Türk-Ukrayna ilişkilerinde öncelik verilen alanlardan biri olduğunu belirten Ukrayna Devlet Başkanı, şunları ifade etti:
“Devletinizin askeri-sanayi kompleksinin gelişimini büyük bir ilgiyle izliyor ve saygı duyuyoruz. Açıkçası, bileşenlerinin çoğunda öğrenecek çok şeyimiz var. Ama biz de mütevazı olmamalıyız. Zira, Ukrayna savunma endüstrisi, gelenekleri ve güvenilirliği ile haklı olarak ün salmıştır. Modern savaşın ne olduğunu çok iyi biliyoruz. Dolayısıyla, böyle bir temele sahipken, Ukrayna ve Türkiye’nin güçlerini birleştirmesi kesinlikle mantıklı.
Örneğin, Türk insansız hava araçları (İHA) kendilerini en iyi şekilde kanıtladı. Bunun askeri-sanayi kompleksinizin gerçekten gurur kaynağı olduğunu görüyoruz. Bu, savaş alanındaki durumu kökünden değiştirebilecek bir silah türü. Kesinlikle ortak üretimle ilgileniyoruz. Bu konuda söylenecek çok bir şey yok, her şey ortada. Türkiye bu yönde ciddi bir başarı gösteriyor ve biz bu ürünleri satın alıyoruz. Ukrayna ise İHA motorları üretiyor. Dolayısıyla, ortak girişim başlatmak, doğal bir adım. Antonov uçakları konusundaki girişime (ortak üretim) olan ilgiden de şüphesiz memnunuz. Uçak yapımı konusunda da Türk dostlarımızla ortak çok fazla şey yapabiliriz. Dahası, savunma sanayi alanında Türkiye Cumhuriyeti ile iş birliği yapabileceğimiz alanlar kesinlikle bunlardan ibaret değil. Motor üretimi, hava savunma sistemlerinin geliştirilmesi, ‘Korvet’ sınıfı geminin ortak üretimi konularında iş birliği potansiyeli çok büyük.”
Pandemi nedeniyle dünyadaki tüm ülkelerin zor bir dönemden geçtiklerini belirten Ukraynalı lider, “Ancak şunu belirtmek isterim ki, Türkiye böylesine bir dönemde bile turistlerin güvenliğini en üst düzeyde sağlayabildi. Bu Türk toplumunun örgütlülüğünün ve bilgeliğinin güzel bir göstergesi” dedi.
Ukrayna’yı ziyaret eden Türk turistlerin sayısının da artığının altını çizen Zelenskiy, “Türkiye artık, vatandaşları Ukrayna’yı en fazla ziyaret eden ilk 10 ülke içinde. Bu ziyaretlerin artış eğiliminde olduğunu görüyoruz. Salgının sona ermesinin ardından toplumlarımızın bu alanda yeni bir seviyeyi yakaladıklarını göreceğiz” diye konuştu.
Ukrayna’nın doğusundaki Donbas bölgesinde devam eden barış sürecinde, iktidarda olduğu süre boyunca eskiye nazaran önemli ilerleme kaydedildiğine dikkati çeken Zelenskiy, şunları kaydetti:
“Birincisi, müzakere formatını yenilemeyi başardık. Diplomatlar arasındaki görüşme her zaman, silahların ‘konuşmasından’ iyidir. Ukrayna’nın geçici olarak işgal altındaki topraklarında tutsak olan birçok insan kurtarıldı. Cephede 80 günden fazla süredir ateşkes yaklaşık yüzde 100 uygulanıyor. Zaman zaman meydana gelen provokatif bombardımanlar dışında, altı yıldan fazla süredir ilk defa sağlanan uzun süreli sessizlikten bahsedilebilir.
Bu, barışa ulaşmanın mümkün olduğuna dair güven veriyor. Ancak barışa giden yol iki taraflı. Rusya da yolun kendi tarafındaki kısmını geçmeli. Savaşı ne kadar sürede sonlandırabileceğimiz konusu, büyük ölçüde Moskova’nın duruşuna bağlı. Savaşın herhangi bir gün, bugün, yarın ya da ertesi gün sonlanabileceğini düşünüyoruz. Ancak işgal altındaki topraklarımız tamamen işgalden arındırılmalı ve Ukrayna’nın kontrolüne geri verilmeli.”
Zelenskiy, 2014 yılından sonra Kırım’ın sorunlarını çözmek ve öncelikle işgali sona erdirecek mekanizmalar geliştirmek için zemin oluşturabilecek hiçbir adım atılmadığını ifade ederek, “İşte bu nedenle Kırım Platformu’nu kuruyoruz. Bunun, tüm uygar ülkeler ile Ukrayna’daki ve uluslararası alandaki toplumsal güçlerin Kırım’ın yararı için faaliyet göstermesine imkan sağlayacağını öngörüyoruz” dedi.
Kırım Tatar Milli Meclisi’nin yetkililerinin de bu çalışmaya dahil olacağın umduğunu belirten Devlet Başkanı, “Ortak hedefimiz, Kırım’ın bir an önce Ukrayna devletinin kontrolüne geri dönmesi için çözüm üretmek olmalıdır. Bu konuda Türkiye’nin ciddi rol oynayacağını umuyoruz. Bölgemizde Türkiye olmadan bir şeyi çözüme bağlamak mümkün mü? Tabii ki hayır” diye konuştu.
Ukrayna Devlet Başkanı Zelenskiy, Türkiye ve Türk insanı hakkındaki görüşleriyle ilgiyi soruyu ise şöyle yanıtladı:
“Bu sorununuzla ilgili ayrı bir mülakat yapılabilir. Türkiye o kadar zengin ve farklı bir ülke ki, hatırladığınız her şeyi sıralamak imkansız. İstanbul’u kısa cümlelerle anlatmak hiç mümkün mü? Ya da harikulade Türk sahillerini? Sizin ülkeniz apayrı bir dünya gibi. Ülkenizin bu öneminin siyasi güce dönüşmesi tamamen doğal. Türkiye bizim insanlarımız için özel öneme sahip. Uzun yıllar süren Sovyet iktidarının ardından sınırlar açıldığında, milyonlarca Ukraynalıya, farklı bir ülkede gerçek misafirperverliğin ve gerçekten mükemmel bir tatilin ne demek olduğunu Türkiye gösterdi. Bu, Ukraynalılar için Türkiye imajının sonsuza dek, Türk toplumunun sıcaklığı ve cömertliği duygularıyla ilişkilendirilmesini sağladı.”