Kategori: Edirne

  • Tarihi hastane duvarı için yol kaydırıldı

    Tarihi hastane duvarı için yol kaydırıldı

    Edirne’de Osmanlı’dan miras kalan ve bugüne bir tek duvarı ulaşan Eski Askeri Hastane’nin korunması için önünden geçen yol kaydırıldı.

    Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu, Yeni İmaret Mahallesi’nde bulunan Eski Askeri Hastane ve Hastane Çeşmesi’nin bulunduğu alanı yıkılma riskine karşı “Koruma alanı” olarak ilan etti.

    Edirne- Sırpsındığı yolu bitişiğinde yer alan tescilli yapının duvarının yıkılma riski taşıması nedeniyle duvarın korunması için önünden geçen yolla ilgili ripaj (yolun kaydırılması) projesi hazırlandı.

    Proje kapsamında Eski Askeri Hastane’nin duvarının önünden geçen yol ulaşıma kapatıldı.

    Hastane duvarı boyunca başka bir şerit açılarak ulaşım bu yönden verildi.

    Böylece yoldan geçen araçların oluşturabileceği risklerin tarihi duvara zarar vermesinin önüne geçildi.

  • Tarihi caminin tabelası söküp kasketini astı

    Tarihi caminin tabelası söküp kasketini astı

    Edirne’de kimliği belirsiz kişi, tarihi Şah Melek Camii’nde dış cephe aydınlatmalarına zarar verip tabelasını sökerek kasketini astı. Camide inceleme yapan polis, şüpheliyi yakalamak için çalışma başlattı.

    Mithatpaşa Mahallesi’ndeki 591 yıllık Şah Melek Camii’ne gelen imam, aydınlatma ışıklarının kırılıp, malzemelere zarar verildiğini görünce durumu polise bildirdi. Gelen polis ekipleri, yaptığı incelemede, caminin güvenlik kameralarının açılarının değiştirilip, dış cephe aydınlatmas ve bahçedeki çeşmeye zarar verildiği, sökülen tabelasının da ters çevirdiğini belirledi. Polis, inceleme sırasında dış cephesinde bulunan orta alana kasket asıldığını belirledi. Kasket ile tabelalar, incelenmek üzere alındı.

    Cami cemaatinden Feyzullah Işık, sabah geldiklerinde bahçedeki çeşmeye zarar verildiğini gördüklerini belirterek, “Bunun üzerine imam güvenlik kamerasına baktı ve etrafa zarar verildiğini gördük. Tabelayı sökmüş, oradan güvenlik kamerasını ters çevirmiş. Su saatini çıkarmaya çalışmış ama çıkarmamış. Cami tabelasını kırmış” dedi.

  • Edirne’de 36 saatlik su kesintisi

    Edirne’de 36 saatlik su kesintisi

    Edirne şehir merkezinin tamamında 36 saat süreyle su kesintisi yaşanacak.

    Edirne Belediyesinden yapılan açıklamada, kente su sağlayan Kayalıköy Barajı’nda aşırı kuraklık sebebiyle aktif doluluk oranının yüzde 3 seviyesine indiği belirtildi.

    Açıklamada, Kayalıköy Barajı’ndan su alınamayacağı için içme suyu ihtiyacının Süloğlu Barajı’ndan sağlanacağı, Süloğlu isale hattının Kayalıköy isale hattına Küküler Köyü mevkisinde bağlantı çalışması sebebiyle kesinti yaşanacağı duyuruldu.

    Kesintiye karşı vatandaşların tedbirli olması gerektiği bildirilen açıklamada, şunlar kaydedildi:

    “Edirne merkez içme suyu ihtiyacını karşıladığımız Kayalıköy Barajı’nda aşırı kuraklık sebebiyle aktif doluluk oranı yüzde 3 seviyesine inmiştir. Bu sebeple DSİ Bölge Müdürlüğünce baraj su alma yapısındaki vananın kapatılacağı Belediyemize bildirilmiştir. Kayalıköy Barajı’ndan su alınamayacağı için içme suyu ihtiyacı Süloğlu Barajı’ndan sağlanacaktır.

    Sağlıklı ve kesintisiz içme suyu ihtiyacının Süloğlu Barajı’ndan sağlanabilmesi için Süloğlu isale hattının Kayalıköy isale hattına Küküler Köyü mevkiinde bağlantısı yapılacak olup şehir merkezine su iletimi bağlantı işlemleri tamamlandıktan sonra sağlanacaktır. Bu sebeple 26 Kasım Perşembe günü 13.00’ten itibaren azami 36 saat süre ile şehir merkezine su verilemeyecektir. Vatandaşlarımızın tedbirli olmaları önemle rica olunur. Anlayışınız için teşekkür ederiz.”

  • Edirne’nin meşhur Ulus Pazarı kapatıldı

    Edirne’nin meşhur Ulus Pazarı kapatıldı

    EDİRNE’de her hafta cuma günleri kurulan ve Bulgaristan vatandaşlarının alışveriş için geldiği Ulus Pazarı, koronavirüs tedbirleri kapsamında 2 hafta açılmayacak.

    Edirne’de cuma günleri kurulan Ulus Pazarı, uygun ve kaliteli ürünleriyle, komşu ülkelerin vatandaşları tarafından da tercih edilen alışveriş merkezlerinden biri haline geldi. Özellikle Bulgaristan vatandaşları, geldikleri pazarda her türlü ihtiyaçlarını karşılayarak ortalama 3 bin liralık alışveriş yapıyor.

    Ancak koronavirüs vakalarının Türkiye ile Bulgaristan’da artış göstermesi nedeniyle Edirne Valiliği İl Sağlık Kurulu, Ulus Pazarı’nın 2 hafta açılmamasına karar verdi.

    27 Kasım 2020 ve 4 Aralık 2020 tarihleri için uygulanacak kapatma kararı ile ilgili konuşan Ulus Pazarı Esnaf Kooperatifi Başkanı Bülent Reisoğlu, “Biz zaten pazarımızda gereken tedbirleri almıştık. Gelen herkesin ateşi ölçülüyordu. Sürekli hem Bulgarca hem de Türkçe uyarı anonsları yapılıyordu. Esnafımız ve vatandaşımız pazar yerine maskesiz giremiyordu. Fakat ne yazık ki son dönemde vaka sayıları her iki ülkede de çok artmaya başladı. Bu noktada alınan tüm kararlara saygılıyız. Kapatma kararını da bu nedenle olumlu buluyoruz” diye konuştu.

  • 8 milyon yıllık mamut fosili bulundu

    8 milyon yıllık mamut fosili bulundu

    Edirne’nin Büyükdöllük köyündeki kum ocağında 8 milyon yıllık olduğu belirlenen mamutlara ait kemik fosilleri bulundu. Trakya Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Ahmet Yaraş, kemiklerin ‘Geç Miyosen’ döneminde yaşamış mamutlara ait olduğunu belirterek, “Günümüzden 8 milyon yıl öncesine ait fosiller bunlar. Yani burada 8 milyon yıllık tarih yatıyor diyebiliriz. Bu alanda yaşanmış olması, antik dönemde, buzul döneminde burada bir yaşamın olduğunu gösteriyor. Bu, Trakya tarihi açısından da büyük önem taşıyor” dedi.

    Merkeze bağlı Büyükdöllük köyündeki kum ocağında köylüler tarafından 2 hafta önce kemik benzeri oluşumlar bulundu. Kemiklerin bulunmasının büyük heyecan yarattığı köydeki durum muhtarlık aracılığıyla yetkililere iletildi. Trakya Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü’nden uzmanlar, köye giderek bulunan kemikler üzerinde yaptığı incelemede, buluntuların mamutlara ait olabileceğini ifade etti. Daha sonra yapılan incelemede kemiklerin 8 milyon yıl önce, ‘Geç Miyosen’ döneminde yaşamış bir mamuta ait fosiller olduğu ortaya çıktı.

    PROF. DR. YARAŞ: DAHA FAZLA KEMİK OLABİLİR

    Trakya Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Ahmet Yaraş, söz konusu buluşun Trakya tarihi açısından büyük önem taşıdığını ifade etti. Bölgede daha fazla kemik fosilinin olabileceğini söyleyen Prof. Dr. Yaraş, “Şu anda kesitte gördüğünüz defans dişinin dışında büyük olasılık bu alanda kafatası, azı dişleri olması gerekiyor. Bunlar da bulunduğu takdirde müzenin sergi salonunda çok güzel şekilde ayağa kaldırmak da mümkün bulunabilirse. Burası yaklaşık 17-18 tane alt miyosen dönemine ait kalıntıların olduğu yerlerden bir tanesi. Aslında burasının bir laboratuvar olarak kullanılması mümkün. Bu tepede de alanda yaşamış değişik büyük mamutların, fillerin kalıntılarını görebilmek mümkün. Özellikle köylülerin almış olduğu bu toprak kesitinde bunu görebilmek mümkün” dedi.

    ‘BİR AN ÖNCE KORUMA ALTINA ALINMALI’

    Söz konusu alanın bir an önce koruma altına alınması gerektiğini dile getiren Prof. Dr. Ahmet Yaraş, “Burası daha önce 1960’lı yıllarda Dil, Tarih ve Coğrafya Fakültesi’nde sayın Enver Bostancı’nın çalışma alanı olmuş, bu çalışmaların devam etmesi gerekiyor. O zamanda bulunan eserlerin bir bölümü zaten Edirne Arkeoloji Müzesi’nde de sergileniyor. Dolayısıyla bunlarla ilgili Trakya Üniversitesi Rektörlüğü’nün de bir projesi var. Eğer Doğa Tarihi Müzesi yakın zamanda kurulursa, bu tip kemiklerin bir araya getirildiği büyük bir sergi salonu yapılması ve Balkanlar’da ve Türkiye Trakya’sındaki antik çağdaki yaşamı canlandırmak orada çok güzel bir hedef olabilir. Dolayısıyla bu alanın iyi taranması ve kazısının yapılması gerekiyor” diye konuştu.

    ‘BURADA 8 MİLYON YILLIK TARİH YATIYOR’

    Söz konusu kemik fosillerinin 8 milyon yıl öncesine ait olduğunu söyleyen Yaraş, “Günümüzden 8 milyon yıl öncesine ait fosiller bunlar. Yani burada 8 milyon yıllık tarih yatıyor diyebiliriz. O açıdan çok önemli. Çok nadir bulunan kemikler bunlar. Buradan şunu anlayabiliyoruz, bu çökeltiden dolayı bu alanda yaşamışlar. Bu alanda yaşanmış olması, antik dönemde, buzul döneminde burada bir yaşamın olduğunu gösteriyor. Bu Trakya tarihi açısından da büyük önem taşıyor aslında” dedi.

    ‘KORUMAK VE GELECEĞE AKTARMAK BİZİM GÖREVİMİZ’

    Trakya Üniversitesi Biyoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Yılmaz Çamlıtepe önderliğinde kurulacak müzede bu tür buluntuların zenginleştirilebileceğini söyleyen Prof. Dr. Ahmet Yaraş, “Sürdürülebilir olan kentlerde en başından günümüze kadar olan kültür varlıklarının tümünü aynı değer ve önemde değerlendirmek, korumak ve geleceğe aktarmak bizim görevimiz. Üniversite olarak da bunun için çalışmalar yapıyoruz. Örneğin biyoloji bölümünün böyle bir müze kurması, Trakya açısından değil tüm Balkanlar açısından büyük önem taşıyor. Bu tür buluntularla oranın zenginleştirilmesi geleceğe çok güzel bir yatırım olacaktır” diye konuştu.

    ‘BÖLGE DAHA FAZLA ARAŞTIRILMALI’

    Köylülerden Cemal Kuday, bölgenin daha fazla araştırılması gerektiğini belirterek, şunları söyledi:

    “Burada arkadaşlar köyden kum almaya geliyorlar kepçeyle. Kepçe burada kum aldığı sırada kemikleri görüyorlar. Sonrasında üniversiteden arkadaşlara haber vermişler. Onlar gelip incelemişler, bazı parçalar almışlar. Mamuta ait olduğunu söylemişler. Bence burasının daha fazla araştırılması gerekiyor. Eğer böyle bir şey varsa araştırılarak gün yüzüne çıkarılmalı”

    ‘ÇOK HEYECANLANDIK’

    Büyükdöllük köyü sakini Sami Debreli de söz konusu buluşun kendilerini çok heyecanlandırdığını belirterek, “Bu buluş bizde heyecan uyandırdı. Yetkililer geldiler, ilgilendiler. İncelemek üzere aldılar, götürdüler. Biz onların söylediklerin yola çıkarak çok heyecanlandık. Mamut olabileceğini söylediler. Çok uzun yıllar öncesinden bahsediliyor. Bunca yıldan sonra burada çıkması çok güzel” diye konuştu.

  • Arazisini hayvan mezarlığına dönüştürdü

    Arazisini hayvan mezarlığına dönüştürdü

    Kazada ölen kedisini arazisine gömen hayvan sever Ahmet Odabaşı, arazisini hayvan mezarlığına dönüştürdü.

    Ahmet Odabaşı, 2010 yılında araba kazasında ölen kedisini Edirne’deki arazisine defnetti. Ardından İstanbul’a gelen Odabaşı, İstanbul’da kendisiyle aynı durumu yaşayan hayvanseverlerin olduğunu fark edince Edirne’deki arazisini hayvan mezarlığı yapmaya karar verdi. 15 dönüm araziyi hayvan mezarlığı olarak kullanan Odabaşı yaklaşık 10 yıldır hayvanseverlere bu hizmeti veriyor.

    “HAYATINI KAYBETTİĞİNDE HEPİMİZ ÇOK ÜZÜLDÜK”

    Ahmet Odabaşı, “Kızım Nehir o zaman 7 yaşındaydı. Arabanın ezdiği bir kedi yavrusu buldu. Yaralıydı. O kediyi veterinere götürdük. Bütün tedavilerini yaptık. İsmini de ‘Çakır’ koyduk. Çakır’ı köye götürdük. Bir gün Çakır’ı tekrar İstanbul’a getirelim dedik. Çakır İstanbul’a alışık değildi ve evden kaçtı. Evden kaçtığında tekrar bir araba kazası geçirdi. Bu sefer hayatını kaybetti. Hayatını kaybettiğinde hepimiz çok üzüldük. En güvendiğimiz yer kendi toprağımızdı. Edirne’deki alanımızdı. İstanbul’da insanların hayvanları vefat ettiğinde onları gömebilecekleri düzgün bir alanları olmadığını fark ettim. Bazı insanlar şaşkınlıktan ne yapacaklarını bilmiyorlardı. Büyük bir saksı alıp çiçek saksısına hayvan gömen insanlar da var. Toprak yok İstanbul’da” dedi.

    15 DÖNÜM ARAZİDE HAYVAN MEZARLIĞI

    Edirne’deki hayvan mezarlığı için kullanılan araziden bahseden Odabaşı, “Hayvanlardaki defin işlemi aynı insanlardaki gibi yapılıyor. Yaklaşık 1 metre derinliğinde bir mezar yeri hazırlanıyor. Uygun beze sarıldıktan sonra defin işlemi gerçekleşiyor. 15 dönüm arazi var. Şuanda orada bize emanet edilen 250 canımız var. Bende onlara orada sahip çıkıyorum. Telefonla bana ulaştıklarında vefat eden hayvanın nerede olduğunu, cinsinin ne olduğunu öğrenip ona göre malzemelerimi hazırladıktan sonra gerekli kefen bezi, onu taşıyıcı kutu ve buz aküleri ile uygun şekilde taşıyoruz. Edirne’ye gittiğinde de mezar yerleri hazır oluyor. Hazır mezara defin işlemi yapılıyor. Kedi, köpek ağırlıklı papağan, hamster tarzı hayvanların mezarları da var” şeklinde konuştu.

     

  • Kızılay’a kan bağışlayana 5 litre yağ hediye

    Kızılay’a kan bağışlayana 5 litre yağ hediye

    Edirne’nin Keşan ilçe Belediyesi ile Türk Kızılay Edirne Kan Merkezi işbirliğinde düzenlenen ve kan bağışında bulunanlara 5 litrelik ayçiçek yağı hediye edildiği kampanya, yoğun ilgi gördü.

    Keşan Belediye Başkanı Mustafa Helvacıoğlu, 14’üncü kez kan bağışında bulunduğunu ve madalyası olduğunu belirterek, “Mütevazi olmayacağım. Bütün belediye başkanlarını kan vermeye davet ediyoruz. Hepsine meydan okuyorum” dedi.

    Keşan Belediyesi ve Türk Kızılay Edirne Kan Merkezi tarafından Cumhuriyet Meydanı’nda düzenlenen ve kan bağışında bulunanlara belediye tarafından 5 litrelik ayçiçek yağı hediye edildiği kampanya, yoğun ilgisi gördü.

    Sabahın erken saatlerinde kan bağışı çadırına gelenler, form doldurarak sıraya girdi. Zabıta ekipleri, sırada bekleyenleri sosyal mesafe kuralına uymaları konusunda sık sık uyardı. Kan bağışında bulunan ilk 300 kişiye belediye tarafından 5 litrelik ayçiçek yağı hediye edildi.

    Keşan Belediye Başkanı Mustafa Helvacıoğlu, beraberinde kampanyaya personeliyle destek veren Keşan Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı İsmail Şapçı, Keşan Ticaret Borsası Başkanı Necmi Kaymaz, AK Parti Keşan İlçe Başkanı Gürcan Kılınç, yönetim kurulu üyeleri ve bazı muhtarlarla birlikte kan bağışı çadırını ziyaret etti.

    ‘BİR DAMLA KANIN BEDELİ PAHA BİÇİLEMEZ’

    Belediye Başkanı Helvacıoğlu, pandemi nedeniyle ülke genelinde kan bağışının düştüğünü belirterek, “Biz bunu aşmak için Türkiye’ye örnek olsun diye bütün kurumlarımızla birlikte bir kampanya gerçekleştirdik. Daha kampanyanın ilk saatlerinde kuyruklar oluştu. Herkesin bu kampanyaya destek olmasını temenni ediyoruz. Bir damla kanın bedeli paha biçilemez. Ancak Biz belediye ve kurumlarla işbirliği içerisinde farkındalık oluşturma adına kan bağışlayan ilk 300 kişiye 5 litrelik sıvı yağ veriyoruz. Ayrıca sosyal medya üzerinden başlattığımız ‘En çok kim kan verecek?’ şeklindeki meydan okuma kampanyasında da kurumlara çağrıda bulunduk. Kurumlar da buna kayıtsız kalmadı. Toplum olarak bir birinin derdiyle dertlenebilen, bağları kuvvetli bir yapıya sahibiz” dedi.

    ‘HEPSİNE MEYDAN OKUYORUM’

    Kampanya kapsamında 14’üncü kez kan bağışında bulunduğunu ifade eden Helvacıoğlu, “Türkiye’de zannediyorum ki 14’üncü kez kan bağışında bulunan madalyalı belediye başkanı yok. Mütevazi olmayacağım. Bütün belediye başkanlarını kan vermeye davet ediyoruz. Hepsine meydan okuyorum” diye konuştu.

    Etkinlikte, 48’inci kez kan bağışlayan Sedat Kral’a da Türk Kızılay Edirne Kan Merkezi tarafından plaket takdim edildi. Öte yandan Keşan Belediye bandosu da alanda konser verdi.

  • Tam 479 kutu doping ve cinsel uyarı ilacı ele geçirildi

    Tam 479 kutu doping ve cinsel uyarı ilacı ele geçirildi

    Edirne’nin Enez ilçesinde, jandarma ekiplerince araçta yapılan aramada, Türkiye’de üretimi ve satışı yasak olan 479 kutu doping ilacı ile 26 kutu cinsel uyarıcı hap bulundu.

    Edirne Jandarma Komutanlığı ekipleri, ilçeye bağlı Gaziömerbey Mahallesi’nde şüphe üzerine durdurdukları araçta arama yaptı. Aracın bagaj kısmında; Türkiye’de üretimi ve satışı yasak olan, 97 bin 100 TL değerinde 479 kutu doping ilacı ile 26 kutu cinsel uyarıcı hap ele geçirildi. Sürücü gözaltına alınırken, soruşturma başlatıldı.

  • Definecilerin hedefi İtalyan Mezarlığı oldu

    Definecilerin hedefi İtalyan Mezarlığı oldu

    Edirne’de halk arasında İtalyan Mezarlığı olarak bilinen mezarlık, defineciler tarafından tahrip edildi. Mezarların kazıldığı, insan kemiklerinin çevreye atıldığı mezarlıkta incelemede bulunan Trakya Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi Bölümü Başkanı Prof. Dr. Engin Beksaç, definecilere tepki gösterdi. Mezarlığın 19’uncu yüzyılda kentte Katoliklere ait olduğunu belirten Prof. Dr. Beksaç, en kısa sürede ıslah edilmesi gerektiğini söyledi.

    Edirne’nin Yunanistan sınırındaki Karaağaç Mahallesi’nde bulunan ve halk arasında İtalyan Mezarlığı olarak bilinen mezarlık, henüz kimliği belirlenemeyen definecilerin hedefi oldu. Kazı yaparak mezarları tahrip eden ve taşlarını kıran defineciler, mezarlardan çıkardıkları kemikleri de çevreye attı. Trakya Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi Bölümü Başkanı Prof. Dr. Engin Beksaç, definecilerin tahrip ettiği mezarlıkta incelemelerde bulundu. Mezarlığın 19’uncu yüzyıldan kalma olduğunu söyleyen Prof. Dr. Beksaç, Müslüman, Musevi, Hristiyan mezarlıklarında kesinlikle define olmadığını belirtti.

    Kaçak kazı yaparak mezarları tahrip eden definecilere tepki gösteren Prof. Dr. Beksaç, “Definecilerin her yerde olduğu gibi nereye gidersem gideyim her yerde karşıma çıkan rezilliğin başka bir örneği. Definecinin neyi kazdığı değil, yok ettiği tarih söz konusu. Her yerde karşımıza çıkan bir durum. Yıllardır burası aynı vaziyette, 1990’lardan başlayarak aynı öyküyü ben hep gördüm. Bu mezarlık sürekli bu şekilde karşıma çıkan yerlerden biriydi. Burayı kazmalarına şaşarım, burası Hristiyan mezarlığı, hiçbir şey bulamazlar. Müslüman, Musevi, Hristiyan mezarlığında define olmaz. Olması da mümkün değildir” dedi.

    ‘TEHLİKE ARZ EDİYOR, İSLAH EDİLMELİ’

    Prof. Dr. Engin Beksaç, mezarlığın en kısa sürede ıslah edilmesi gerektiğini ve çökebileceği için tehlike arz ettiğinin altını çizerek, “Mezarlığın bu şekilde kalması çevrede yaşayan vatandaşlarımız ve özellikle çocuklarımız içinde tehlike arz ediyor. Çünkü aşağıda katakomplar, çukurlar var ve burası çökebilir. Buranın bir an önce ihya edilmesi gerekiyor. Burası şu an insanlık dışı bir olay olarak karşımıza çıkıyor. Bir kabristanı bu şekilde bırakmak hiç hoş değil. Çalı, ot, dikenle kaplanmış, ağaçlar çıkmış” diye konuştu.

    ‘ÖZELLİKLE KATOLİKLERE AYRILMIŞTIR’

    Mezarlığın 19’uncu yüzyılın başlarından itibaren Edirne’de yaşayan İtalyan, Fransız ve Avusturyalı gibi Katolik tebaanın yoğun olarak yaşadığı Karaağaç Mahallesi’nin mezarlığı olduğunu belirten Prof. Dr. Beksaç, şunları söyledi:

    “Fakat burası sadece bir Ortodoks mezarlığı değil, burası bir Katolik mezarlığıdır. Baktığımızda hem yukarıdaki hem de aşağıdaki katakomptan olsun bunu rahatlıkla anlamak mümkün. Özellikle bu bölgede demir yollarının yapılmaya başlamasıyla birlikte, 19’uncu yüzyılın ikinci yarısından sonra mühendisler diğer görevlilerle birlikte bu Katolik tebaanın nüfusu artmıştır. Büyük çoğunluğu da Avusturyalı ve Alman olarak karşımıza çıkıyor, bir miktar Fransız ve İtalyanın da burada defnedildiğini bilmekteyiz. İlginç olan 19’uncu yüzyılın sonlarında yoğunluk kazanan bir defin durumu var. 20’nci yüzyılın başlarından itibaren, bu defin olayları azalmaya başlıyor, buradaki Katolik tebaanın da ayrılmasıyla birlikte burası kendi haline terk ediliyor. Özellikle yaz dönemlerinde Kaleiçi semtinde yaşayan Katolik ve Ortodoks Hristiyanların, yazlık yaşam bölgesidir Karaağaç. Yoğun olarak Hristiyan tebaayı görmekteyiz. Buna bağlı olarak diğer elçiliklerin ve konsoloslukların da binaları olduğunu biliyoruz, buna bağlı olarak Karaağaç’ın yoğun olarak defnedilen bir mezarlığı mevcut. Ortodoks ve Musevi mezarlıkları ise Edirne’nin öbür tarafında yer alıyor. Burası özellikle Katoliklere ayrılmış bir mezarlıktır.”

  • Kızını öldürüp cesedini parçalara ayırdı

    Kızını öldürüp cesedini parçalara ayırdı

    Edirne’nin Keşan ilçesinde, bir eğlence mekanında oryantallik yapan kızı Diğdem Uslu’yu (32) boğarak öldürdükten sonra cesedini bıçakla parçalara ayırıp, ormanlık alana gömdüğü iddia edilen Hasan Uslu (56), tutuklu yargılandığı davada 24 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Anne Satı Uslu (54) ise delil yetersizliğinden beraat etti.

    Keşan’da 9 Ocak 2019 tarihinde, İspat Cami Mahallesi Özgün Yapı Kooperatifi arkasında bulunan ormanlık alanda, kozalak toplamaya giden bir kişi gazete kağıdına sarılmış kesik insan kolu buldu. Polis ekiplerince yapılan parmak izi incelemesinde, omuz hizasından kesildiği belirlenen sol kolun, kentteki bir gece kulübünde oryantallik yapan Diğdem Uslu’ya ait olduğu tespit edildi. Kesik kolun bulunduğu ormanlık alanda, kadına ait olduğu değerlendirilen kalça kemiği, kafa ve diğer uzuvlar da bulundu. Vücut parçaları üzerinde düzgün kesikler olduğunun belirlenmesi üzerine polis, Diğdem Uslu cinayetinde dönerci ustası olan babası Hasan Uslu üzerine yoğunlaştı. Uslu ailesinin evinde yapılan incelemede de cinayet izleri bulundu. Polis, Hasan Uslu ve eşi Satı Uslu’yu gözaltına aldı.

    SAVCILIK İFADESİNDE İTİRAF ETTİ

    Polisteki sorgusunda susma hakkını kullanan Hasan Uslu, savcılığa verdiği ifadesinde, kızını elleriyle boğduğunu, bıçakla parçaladığı cesedi bir süre derin dondurucuda sakladığını ardından da sırt çantası içerisinde kızının köpeğini de yanına alarak 7 gün boyunca parça parça ormanlık araziye gömdüğünü söyledi. Hasan Uslu ile Satı Uslu tutuklandı.

    BABAYA 24 YIL HAPİS, ANNEYE BERAAT

    Sanık avukatlarının hazır bulunduğu Edirne 3’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmaya tutuklu sanık Hasan Uslu, Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) üzerinden katılırken, tutuksuz yargılanan anne Satı Uslu ise katılmadı. Hasan Uslu, mahkemede suçlamaları reddedip kızını öldürmediğini savundu. Yaşı ve kronik hastalıkları nedeniyle cezaevinde koronavirüs tehlikesi altında olduğunu öne süren Uslu, 20 aydır tutuklu olduğunu ifade ederek, tahliyesini talep etti. Mahkeme, tutuklu sanık Hasan Uslu’nun ‘altsoydan akrabayı kasten öldürme’ suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılmasına hükmetti. Heyet, sanık hakkında ‘haksız tahrik’ hükümleri uygulayarak cezayı 24 yıl olarak kararlaştırdı. Heyet, ayrıca sanığın eyleminden sonraki davranışları nedeniyle cezasında başkaca indirim uygulanmamasına karar verdi.

    Mahkeme, sanık Satı Uslu’nun cinayet davasından delil yetersizliği dolayısıyla beraatini, ‘suçu bildirmeme’ suçundan savcılığa suç duyurusunda bulunulmasını kararlaştırdı.