Kategori: Eğitim

  • YÖK üniversitelerin açılışı için görüş istedi

    YÖK üniversitelerin açılışı için görüş istedi

    Yükseköğretim Kurulu (YÖK) tarafından Sağlık Bakanlığı’na bir yazı gönderilerek, ülkemizdeki üniversitelerde 2020-2021 bahar döneminde yüz yüze öğretime geçilmesine ilişkin görüşlerinin bildirilmesi istendi.

    YÖK tarafından iletilen yazıda, Covid-19 salgını ile mücadele kapsamında başta Cumhurbaşkanlığı olmak üzere Sağlık Bakanlığı ve ilgili kamu kurum ve kuruluşlarınca alınması gereken tedbirlere ilişkin çeşitli düzenlemeler yapılarak uygulamaya konulduğu belirtildi.

    Ayrıca yazıda, küresel salgın nedeniyle yükseköğretim kurumlarının 2020-2021 eğitim ve öğretim takvimlerini 1 Ekim 2020 tarihinden itibaren başlatılmasına karar verilerek örgün eğitim müfredatının, yüzde 40’a kadarının uzaktan ve dijital öğretim yöntemleriyle yapılabilmesi ve karma öğretim uygulayabilmeleri için üniversitelere geniş bir alan bırakıldığı hatırlatıldı.

    Yazıda son olarak Sağlık Bakanlığı’nın tedbir maksatlı yönlendirmeleri önem arz ettiğinden yükseköğretim kurumlarında 2020-2021 bahar döneminde yüz yüze öğretime geçilmesi konusuna ilişkin görüşün acil olarak bildirilmesi istendi.

  • Uludağlı genç akademisyenler ‘en iyi’ seçildi

    Uludağlı genç akademisyenler ‘en iyi’ seçildi

    Bursa Uludağ Üniversitesi’nde (BUÜ) 2020 yılında görev yapmaya başlayan iki genç akademisyen, yürüttükleri başarılı çalışmalar ile farklı kurumlardan ödül almayı başardı.

    BUÜ’lü akademisyenler, 2020 yılında farklı kurumlar tarafından verilen en iyi doktora ve araştırma projesi ödüllerini kazanmayı başardı. BUÜ Fen-Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü’nde önceki yıl göreve başlayan Dr. Öğr. Ü. Vehbi Metin Demir, Türk Felsefe Derneği tarafından verilen 2020 yılı en iyi doktora ödülünün sahibi olurken, Tıp Fakültesi İmmünoloji Anabilim Dalı’nda 2020 yılında görev yapmaya başlayan Dr. DiğdemYöyen Ermiş de 12. Dr. Aysun – Ahmet Küçükel Tıp Ödülleri’nde En İyi Bilimsel Araştırma Ödülü’ne lâyık görüldü.

    Diğdem Yöyen Ermiş, önceki yıl 12.’si düzenlenen Aysun – Ahmet Küçükel Tıp Ödülleri töreninde hazırlamış olduğu “Myeloidmaturation potantiates STAT3 – mediatedatypical IFN – gamma signaling andupgrelation of PD1 – ligands in AML and MDS” başlıklı araştırma projesi ile Temel Tıp Bilimleri dalında En İyi Bilimsel Araştırma Ödülü’nü kazandı. Dr. V. Metin Demir isehazırlamış olduğu “Kültürlenmiş Beynin Metafiziği: Çağdaş Beyin Araştırmalarının Kıta Avrupası Felsefesi Açısından Yeniden Ele Alınması” başlıklı doktora teziyle ödül almayı başardı.

    Rektör Prof. Dr. Ahmet Saim Kılavuz, Rektör Yardımcıları Prof. Dr. İrfan Kırıştıoğlu ve Prof. Dr. Ferudun Yılmaz’la birlikte genç akademisyenleri makamda ağırladı. Başarılarından dolayı iki akademisyeni de tebrik eden Prof. Dr. Ahmet Saim Kılavuz, teşekkür belgesi takdim etti. Kılavuz, önceki yıl göreve başlayan akademisyenlerin aynı kararlılık ve azim ile çalışmalarına devam edeceklerine inandıklarını vurguladı.

  • Öğretmenlerin aşı takviminde değişiklik

    Öğretmenlerin aşı takviminde değişiklik

    Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, 15 Şubat’tan itibaren köy okullarında tam zamanlı, 1 Mart’tan itibaren ilkokullarda seyreltilmiş, 8 ve 12’nci sınıflarda tam zamanlı yüz yüze eğitimin başlayacağını açıkladı. Selçuk, “Süreci hızlandırmak adına, yüz yüze eğitime başlayan öğretmenlerimiz için Şubat ayı içerisinde aşı uygulamasının yapılması planlanmaktadır” dedi.

    Bakan Selçuk, Cumhurbaşkanlığı Kabine Toplantısında alınan yüz yüze eğitim kararı ile ilgili detaylara ilişkin açıklamada bulundu. Selçuk, tüm çabalarının çocukları okullarıyla buluşturmak olduğunu vurgulayarak, “Her gün, bazen günde birkaç kez dünyadaki ve Türkiye’deki bilimsel verileri, raporları gözden geçiriyoruz. Büyük bir ekip verilerin akışını uygulamalarla ilişkilendiriyor. İl il ayrıntılı verileri takip ediyoruz. Bilim Kurulu’nun ortaya koyduğu görüşler dikkatle değerlendiriliyor. Fiziksel ve ruhsal sağlık verileri, psiko-sosyal veriler, akademik ölçme değerlendirme verileri karşılaştırmalı olarak dikkate alınıyor” dedi.

    ’15 ŞUBAT’TA BAŞLAYACAĞIZ’

    Selçuk, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Kabine toplantısının ardından ikinci dönem itibarıyla uzaktan eğitimden yüz yüze eğitime geçişle ilgili süreci ana hatlarıyla paylaştığını hatırlatarak, “Daha önce belirttiğimiz gibi 15 Şubat Pazartesi günü ikinci yarıyıla başlayacağız. Köylerimizde salgının hiç olmadığı ya da düşük seyrettiği görüldüğünden çocuklarımızın eğitiminin salgına bağlı olarak daha fazla aksamaması için köy okullarımızı tüm kademelerde yüz yüze ve tam zamanlı olarak açıyoruz. Elbette salgının seyrine bağlı olarak il hıfzıssıhha kurulları bazı köylerimizde uzaktan eğitimi önerebilecektir. Okul öncesine verdiğimiz önem malumunuzdur. Bizim için eğitimin başlangıcıdır. Bu sebeple çocuklarımızın güçlü bir başlangıç yapmaları ve daha da gecikmemeleri için 15 Şubat’ta tüm bağımsız anaokullarımızı da tam zamanlı açma kararı verdik. 1 Mart Pazartesi günü ilkokullarımızın tüm sınıf düzeyleriyle açılması kararını aldık. İlkokul öğrencilerimiz eğitimlerine yine seyreltilmiş şekilde haftanın iki günü devam edecekler. Aynı tarihten itibaren özel gereksinimli öğrencilerimiz için de özel eğitim okullarımız ve sınıflarımız eğitim vermeye başlayacaklar” ifadelerini kullandı.

    ‘8 VE 12’NCİ SINIFLAR TAM ZAMANLI’

    Selçuk, sınav döneminde olan 8 ve 12’nci sınıf öğrencileri için de 1 Mart’ta kapıların açılacağını kaydederek, “Onların verimli bir şekilde sınavlara hazırlık yapmaları ve öğretmenleri ile birebir çalışmaları çok önemli. Bu nedenle öğrencilerimiz eğitimlerine 1 Mart’ta tam zamanlı olarak başlayacak ve Bilim Kurulu’nun öngördüğü şartlar çerçevesinde sınıflarda yerlerini alacaklar. Ayrıca, hali hazırda devam etmekte olan Destekleme Yetiştirme Kurslarına bu öğrencilerimizin daha rahat ulaşabilmeleri için sokağa çıkma kısıtlaması olan gün ve saatlerde öğrencilerimiz özel izinli sayılacaklardır. Lise öğrencilerimizin irinci dönemden kalan sınavları da mart ayı içerisinde planlanarak yüz yüze gerçekleştirilecek. Bu sınavların kapsamı 1 Kasım 2020’ye kadar geldikleri ders konularını içermektedir” dedi.

    Bakan Selçuk, öğrencilerin okullarda yüz yüze eğitime katılımlarının geçen dönemde olduğu gibi yine velilerin kararına bağlı olacağını kaydederek, “Çocuklarını yüz yüze eğitime göndermek istemeyen velilerimizin, durumlarını yazılı olarak bulundukları okullara beyan etmelerini rica ediyoruz. Bu durumda çocuklarımız devamsız sayılmayacak, uzaktan eğitime devam edecek ve müfredattan sorumlu olacaklardır” diye konuştu.

    ÖĞRETMENLERİN AŞI TAKVİMİNDE DEĞİŞİKLİK

    Öğretmenlerin aşı takviminin öne çekilmesinin planlandığını da açıklayan Ziya Selçuk, “Hepinizin bildiği gibi, öğretmenlerimiz Covid-19 aşısının uygulama sıralamasında öncelikli gruba alınmıştı. Süreci hızlandırmak adına, yüz yüze eğitime başlayan öğretmenlerimiz için Şubat ayı içerisinde aşı uygulamasının yapılması planlanmaktadır. Sağlık Bakanlığımızın da tespitleri doğrultusunda özellikle bazı illerimizde salgınla ilgili vaka sayılarının çok düşük seviyelerde olduğu görülmektedir. Önümüzdeki süreçte salgının da seyrine bağlı olarak il hıfzıssıhha kurullarının ve valiliklerin kararı doğrultusunda farklı sınıf düzeyleri ve okul kademelerinde de il bazlı olarak yüz yüze eğitime başlanmasıyla ilgili kararlar alınabilecektir” diye konuştu.

    ‘ÖĞRENME KAYIPLARI İÇİN KAPSAMLI PROGRAM’

    Uzaktan eğitimin devam ettiği süreçte okulların temizliğini ve TSE standartlarına göre belgelendirme işlemlerini çok hızlı bir şekilde yapabildiklerini söyleyen Selçuk, “Eksiği olan okullarda önlemler alınmış oldu. Biz, Bakanlık olarak çocuklarımızın, öğretmenleri ve akranlarıyla yüz yüze eğitim alamamasından kaynaklı eğitim eksikliklerinin farkındayız ve yakın takibindeyiz. Bu bağlamda öğrenme kayıplarının giderilmesi için kapsamlı bir programa başlayacağız. Bu konudaki hazırlıklarımızı ve destek kaynaklarımızı önümüzdeki günlerde öğrencilerimiz ve öğretmenlerimizle paylaşacağız. Alınan kararın başarıya ulaşabilmesi ve öğrencilerimizin tamamının yüz yüze eğitime başlayabilmesi ancak ve ancak hijyen kurallarına uyulmasına, maske ve mesafe hassasiyetiyle salgının seyrindeki düşüşe bağlı. Taktığınız her maske, koruduğunuz her mesafe ve uyguladığınız her temizlik kuralı ülkemizin geleceği için, çocuklarımızın eğitimi için bir nefes oluyor” dedi.

  • Uludağ Üniversitesi’nin simgesi yenilendi

    Uludağ Üniversitesi’nin simgesi yenilendi

    Bursa Uludağ Üniversitesi’nin (BUÜ) simgelerinden biri olan Keşif Uçağı RF 84F, yapılan restorasyonun ardından yeni yüzü ile Görükle Kampüsü’nün içerisinde sergilenmeye devam ediyor.

    Türk Hava Kuvvetleri’ne 23 yıl boyunca keşif ve gözetleme hizmet vermesinin ardından 1980 yılında Bursa Uludağ Üniversitesi’ne hediye edilen 1954 model keşif uçağı, zaman içerisinde üniversitenin simgelerinden biri haline geldi. Görükle Kampüsü içerisinde Mühendislik Fakültesi ile İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi arasındaki alana yerleştirilen uçak, doğa şartları nedeniyle kötü bir görünüme büründü.

    BUÜ Rektörü Prof. Dr. Ahmet Saim Kılavuz’u ziyarete gelen Bursa Modelcilik Kulübü Derneği, uçağı restore etmek isteklerini aktardı. Rektörün onayı ve desteği ile çalışmalara başlayan dernek üyeleri, çeşitli sponsorlardan yardım alarak 2 ay gibi kısa bir süre içerisinde keşif uçağını ilk günkü görünümüne yeniden kavuşturdu. Düzenlenen açılış törenine üniversite yönetimi, dernek üyeleri, sponsor firma temsilcileri ile akademisyenler katıldı.

    Geçmişin mirası geleceğe taşınıyor

    Törende konuşan Rektör Prof. Dr. Ahmet Saim Kılavuz, 4-5 ay kadar önce dernek yönetiminin kendisini ziyaret ettiğini ve bu düşüncelerini ilettiğini açıkladı. Büyük bir memnuniyet duyduğunu ve her türlü desteği verdiğini kaydeden Prof. Dr. Ahmet Saim Kılavuz; “Böylesi güzel çalışmalar, tamamen gönüllülük esası ile yapılabiliyor. Bize böyle bir talep gelmeseydi, uçağımızın ilk günkü haline getirilmesi maalesef mümkün olmazdı. Geçmişten aldığımız bu mirasın geleceğe taşınması konusunda derneğimizin, sponsorlarımızın ve gönüllülerimizin çok kıymetli katkıları oldu. Üniversite olarak toplumla işbirliği yapmaya ve ürettiklerimizi toplumla paylaşmaya özen gösteriyoruz. Tamamlanan projemizde de bu anlayışın iyi bir örneğini görüyoruz. Projeyi yürüten dernek üyelerimizin öğrencilerimiz ve çalışanlarımız için de rol model olduklarını düşünüyorum. Destek veren ve emek harcayan herkese ayrı ayrı teşekkür ediyorum” diye konuştu.

    İlk günkü ihtişamına kavuştu

    Programda uçağın restore edilme çalışmaları hakkında kısa bir sunum gerçekleştiren Bursa Modelcilik Kulübü Derneği Başkanı Taner Gündoğdu ise insanlara bir farkındalık kazandırmak amacıyla bu projeye başladıklarının altını çizdi. Başkan Gündoğdu; “Bursa Uludağ Üniversitesi’nde hatıra uçağı olarak teşhir edilen RF 84F uçağının restorasyona ihtiyacı olduğunu gördük. Rektörümüz Sayın Prof. Dr. Ahmet Saim Kılavuz’un onayı ve desteği ile çalışmalara başladık. Ekibimizle bir araya gelerek uçağı restore ederek ilk günkü ihtişamına kavuşturduk. Restorasyonda uçağın tüm yenileme işlemlerini aslına uygun yaptık. Türk Hava Kuvvetleri’nden aldığımız bilgiler doğrultusunda uçağın ilk yıllarda uçtuğu halindeki gibi restore ettik. Bizlere destek veren herkese teşekkür ediyoruz” açıklamasında bulundu.

    BUÜ Rektörü Prof. Dr. Ahmet Saim Kılavuz, Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Ferudun Yılmaz, Prof. Dr. Adem Doğangün, Mühendislik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Akın Burak Etemoğlu ile İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Derda Küçükalp törenin sonunda dernek üyeleri ve Uludağ Üniversitesi Havacılık Topluluğu üyeleri ile uçağın önünde hatıra fotoğrafı çektirdi.

  • Bursa Uludağ Üniversitesi Teknoloji Transfer Ofisi, çözüm köprüleri kuruyor

    Bursa Uludağ Üniversitesi Teknoloji Transfer Ofisi, çözüm köprüleri kuruyor

    Bursa Uludağ Üniversitesi Teknoloji Transfer Ofisi (Bursa Uludağ TTO), hizmet verdiği 6 yıllık süreçte başarılı çalışmalara imza attı.

    2014-2020 yılları arasında 330 etkinlik ve 323 eğitim programını gerçekleştiren Bursa Uludağ TTO, Bin 90 iş fikri başvurusu, 45 girişimci şirket kurulumu, 31 akademisyen şirket kurulumu, 69 AR-GE merkezi kurulum desteği, 293 AR-GE proje sözleşmesi, 295 buluş bildirimi, 172 patent başvurusu, 56 patent tescili, 10 marka tescili ve 5 lisans sözleşmesini hayata geçirdi.

    Pandemi ile mücadele sürecinin olumsuzluklarına rağmen 2020’de de verimli bir yıl geçirdiklerini belirten Bursa Uludağ Üniversitesi Teknoloji Transfer Ofisi Genel Müdürü Prof. Dr. Recep Eren, Bursa’nın ekonomik anlamda en önemli dinamikler arasında yer alan sanayicilerle sürekli dirsek temasında bulunarak ihtiyaçlarını belirleyip bu doğrultuda çalışmalarımızı yürüttüklerini söyledi. AR-GE, inovasyon ve tasarımın teknoloji ile birlikte sürekli değişen, gelişen dünyadaki önemine de vurgu yapan Prof. Dr. Eren, “Üretimi, çalışma hayatını kolaylaştırıp ticarîleştirilebilen her yeni fikir çok önemli. Bizler de her alanda yeni fikirleri olan girişimcilerimizi destekleyip, profesyonel metotlarla harmanlayarak Bursa ve ülke ekonomimize kazandırıyoruz. Sanayi alt yapısı ve diğer tüm ekonomik potansiyelleri ile Türkiye’nin en üretken şehirlerinden biri olan Bursa’mızda hizmet veriyor olmamız bizler için çok büyük bir şans. Üniversitemizde görevli değerli hocalarımızın da katkıları ile üniversite – sanayi işbirliğini tam anlamıyla hayata geçirip, üretimde sanayicilerimizin ihtiyaçları doğrultusunda çalışmalarımıza devam ediyoruz. Çeşitli kurumlarımızın çağrılı programlarının duyuru ve hazırlık aşamalarında girişimcilerimize destek vererek projelerin önünü açıyor, girişimcilerimizin iş fikirleri ile problemlerin çözümünde doğru köprüleri kuruyoruz. Öğrencilerimizin ve gençlerimizin girişimciliğe olan ilgisi hepimizi sevindiriyor. Daha fazla fikri hayata geçirerek, ülke ekonomimize daha fazla katkı sağlamak için çalışıyoruz” diye konuştu.

    Bursa Uludağ Üniversitesi Teknoloji Transfer Ofisi Genel Müdür Yardımcısı Nihal Sağlam ise TTO’ların sanayi ve üniversite arasında bir köprü olduklarını belirterek, “TTO’lar Türkiye’nin geleceği için tek çıkış kapısı olacaktır. Bizler de Bursa Uludağ TTO olarak, Türkiye’nin önemli teknoloji transfer ofislerinden birinde görev yapmanın bilinciyle çalışmalarımızı yürütüyoruz. Yalnızca sanayi alanında değil belediyeler ve her türlü kurumla üniversitemizi buluşturuyoruz. Burada en büyük yatırım, çağımızın olmazsa olmazı AR-GE’ye yapılıyor. Türkiye’nin güçlü geleceğine giden yolda yeni fikirlerin hayata geçirilerek, ülke ekonomisine katkı sağlaması amacıyla gereken tüm desteği veriyoruz. Hep birlikte burada üniversitemize, öğrencilerimize, akademisyenlerimize, sanayicilerimize kısaca ülkemize faydalı olmak için çalışıyoruz” dedi.

  • KPSS tercih tarihleri belli oldu

    KPSS tercih tarihleri belli oldu

    KPSS-2021/1 merkezi yerleştirmeleri için 1-8 Temmuz, KPSS-2021/2 merkezi yerleştirmeleri için 22-29 Aralık’ta tercih yapılabilecek.

    Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk, bu yıl yapılacak olan Kamu Personeli Seçme Sınavı (KPSS) merkezi yerleştirme takvimine dair açıklamalarda bulundu. Bakan Selçuk, “Adaylar, KPSS-2021/1 Merkezi Yerleştirmeleri için 1-8 Temmuz, KPSS-2021/2 Merkezi Yerleştirmeleri için 22-29 Aralık tarihleri arasında tercih yapabilecek” dedi.

    Bakan Selçuk, KPSS Merkezi Yerleştirme işlemlerinin “Kamu Görevlerine İlk Defa Atanacaklar İçin Yapılacak Sınavlar Hakkında Genel Yönetmelik” hükümleri çerçevesinde yürütüldüğünü ifade etti.

    Bu kapsamda, kamu kurumları yerleştirme taleplerini ilk yerleştirme için 5 Nisan-28 Mayıs, ikinci yerleştirme için 4 Ekim-19 Kasım tarihleri arasında Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın Kamu e-Uygulama sistemi üzerinden bildirebilecek. Aday tercihleri de ÖSYM tarafından 1-8 Temmuz ve 22-29 Aralık tarihleri arasında alınacak.

  • EKPSS tercih sonuçları açıklandı

    EKPSS tercih sonuçları açıklandı

    ÖSYM’nin internet sitesinden yapılan duyuruya göre, 13-19 Ocak 2021’de yayımlanan 2021-EKPSS/Kura ile Engelli Kamu Personeli Yerleştirme Tercih Kılavuzu’nda belirtilen kurallara göre, kamu kurum ve kuruluşlarının ortaöğretim, ön lisans ve lisans düzeyi kadrolarına, engelli kamu personeli yerleştirme işlemleri tamamlandı.

    Adaylar, yerleştirme sonuçlarına, ÖSYM’nin https://sonuc.osym.gov.tr internet adresinden T.C. kimlik numaraları ve aday şifreleri ile erişebilecek.

    EKPSS NEDİR?

    Engelli Kamu Personeli Seçme Sınavı veya kısa adıyla EKPSS, resmî gazetede yer alan “Özürlü” tanımı yerine “engelli” ibaresinin kullanılması hükmüne göre ; ÖSYM 2014 sınavlar takviminde ÖMSS tanımı yerine Engelli Kamu Personeli Seçme Sınavı (EKPSS) tanımı resmî olarak kullanılmıştır.

    Özürlü Memur Seçme Sınavı (ÖMSS), özürlü (engelli) statüsündeki lise ve üniversite mezunlarının atama amacıyla tabi tutulduğu sınav.

    3 Ekim 2011 tarihli ve 28073 sayılı Resmi Gazete ile yürürlüğe giren yönetmeliğe göre, bu sınav ortaöğretim, ön lisans veya lisans diplomasına sahip olan özürlüler için eğitim durumları ve özür gruplarına göre hazırlanan sorularla ve sınava girecek kişilerin ulaşabilirlik şartları göz önüne alınarak yapılır.

    Belirtilen eğitim seviyesi dışında, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 41 inci maddesine göre asgari eğitim şartını sağlayanlar, kura sistemiyle alınır.

    Sınav veya kura sonucunda yerleştirme yapılacak olan kurum tarafından oluşturulan 5 kişilik bir komisyon kişinin fiziki engel durumunu, yapacağı işin fiziki gerekliklerine uygun olup olmadığı yönünden değerlendirir, sınavda yüksek puan almış olmak tek başına atama için hak sağlamaz.

  • Üniversiteler için yüz yüze eğitim açıklaması

    Üniversiteler için yüz yüze eğitim açıklaması

    Sağlık Bakanlığı Toplum Bilimleri Kurulu üyesi Prof. Dr. Mustafa Necmi İlhan, her üniversitenin yüz yüze eğitime kendisinin karar vermesi gerekeceğini söyledi. İlhan, “Bir grup özellikle, ‘üniversiteler açılsın, tamamen yüz yüze olsun’ derken, bir grup ise ‘tamamen çevrimiçi olsun’ diyor. Doğru olan şu; rakamların gidişatına bakıp her üniversite kendi olanakları, kendi yeterlilikleri, yürüttükleri eğitim programları dahilinde eğitimin ‘çevrimiçi+yüz yüze’ ya da sadece ‘yüz yüze’ olacağına karar vermesi gerekecek” dedi.

    Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, 15 Şubat’tan itibaren okulların artık mümkün olduğu kadar daha yüksek bir kapasiteyle açılması gerektiği noktasında bir kararlılıkları olduğunu açıkladı. Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı, Halk Sağlığı Anabilim Dalı Başkanı ve Sağlık Bakanlığı Toplum Bilimleri Kurulu üyesi Prof. Dr. Mustafa Necmi İlhan da, üniversitelerin yüz yüze eğitime ne zaman geçeceğine ilişkin DHA’ya açıklama yaptı.

    ‘HER ÜNİVERSİTENİN KENDİSİ KARAR VERMELİ’

    Prof. Dr. İlhan, üniversitelerin eğitime çevrimiçi devam ettiğini, bazı programlarda ise yüz yüze eğitim yapıldığını belirterek, “Hem öğrencilerde hem de velilerde iki ayrı görüş mevcut. Bir grup özellikle, ‘üniversiteler açılsın, tamamen yüz yüze olsun’ derken, bir grup ise ‘tamamen çevrimiçi olsun’ diyor. Her iki grubun da kendince haklı gerekçeleri var. Ama doğru olan şu; rakamların gidişatına bakıp her üniversite kendi olanakları, kendi yeterlilikleri, yürüttükleri eğitim programları dahilinde eğitimin ‘çevrimiçi+yüz yüze’ ya da sadece ‘yüz yüze’ olacağına karar vermesi gerekecek. Üniversiteler kendi kararları ile bu süreci yönlendirecekler. Her üniversitenin kendi programını kendisi yaparak ilerlemesi doğru olacaktır” diye konuştu.

    ‘ÖĞRETMENLERİMİZ İKİNCİ GRUPTA YER ALIYOR’

    Prof. Dr. İlhan, Bakan Selçuk’un okulların 15 Şubat’ta açılacağı bilgisini verdiğini anımsatarak, “15 Şubat iyi bir hedef, tabii 15 Şubat’tan önce rakamları değerlendirmemiz gerekiyor. Ona göre yine Milli Eğitim Bakanlığı karar verecektir” dedi. Prof. Dr. İlhan, okulların peyderpey açılması gerektiğine işaret ederek, “Bu sırada öğretmenlerimiz de aşıda ikinci grupta yer alıyor. Bu grubun aşılanması ile beraber günlük rutine dönmek söz konusu olabilir. Evet okullar açılacak belli bir zaman sonra, ondan sonra üniversitelerin açılması değerlendirilebilir elbette; ama vatandaşların gezmek için, sosyalleşmek için dışarıya çıkmaktan biraz itina etmeleri söz konusu olursa bu sefer hem okuluna giden çocuklarımız hem de işine giden kişiler daha rahat ederler. Sosyal alanlarda biraz tasarrufa gitmemiz söz konusu olursa pandeminin üstesinden çok daha rahat gelebileceğimizi vurgulamamız gerekiyor” dedi.

    ‘OKULLARIN AÇILMASI ÇOK DAHA YÜKSEK İHTİMAL’

    Prof. Dr. İlhan, okulların açılabilmesi için hasta ve vaka sayısının düşmesi gerektiğini belirterek, “Net bir rakam vermek pek mümkün değil; ama hastanın ötesinde vaka sayısının da aşağıya gelmesi gerekiyor. Vaka sayısında şu sıralar biraz yükseklik söz konusu. Vaka sayısı daha aşağıya gelirse, binli rakamlara, hatta binin altına düşerse okulların açılmasının çok daha yüksek ihtimal olduğunu söylemek mümkün; ama net bir rakam ile konuşmak doğru değil. Hep söylüyoruz, azalış ya da artış eğilimi söz konusu. Şu an 5-6 bin bandında vaka sayısı sabit gidiyor. Daha aşağıya yönelme eğilimi olur, binler civarına gelirse okulların açılması, peyderpey de diğer işletmelerin açılması söz konusu olabilir” ifadesini kullandı.

  • Uludağ Üniversitesi anketlerde 2 yıldır yükselişte

    Uludağ Üniversitesi anketlerde 2 yıldır yükselişte

    Bursa Uludağ Üniversitesi (BUÜ), yılda 2 kez tüm paydaşlarının katılımı ile gerçekleştirdiği memnuniyet anket sonuçlarını açıkladı. Yapılan değerlendirmelere göre üniversitenin memnuniyet oranı son 2 yılda yükseliş gösteriyor.

    BUÜ Kalite Koordinatörlüğü’nün açıkladığı anket sonuçlarına göre akademik personelde yüzde 71,94, idarî personelde yüzde 67,65, lisansüstü öğrencilerde yüzde 74,83, önlisans ve lisans öğrencilerinde yüzde 60,15, mezunlarda yüzde 72,36, dış paydaşlarda ise yüzde 79,59 oranında genel memnuniyet oranı saptandı.

    Öte yandan Kalite Koordinatörlüğü verilerine göre; ankete katılım sayısı 20 ay içerisinde 753’den 3693’e çıktı. Yürütülen çalışma hakkında bilgi veren Kalite Koordinatörü Doç. Dr. Funda Coşkun, anketi yapan kişilerin artışı ile birlikte memnuniyet oranlarındaki yükselmenin, yapılan iyileştirmelerin ve çalışmaların güzel bir sonucu olduğuna işaret etti.

    Doç. Dr. Funda Coşkun, memnuniyet oranlarının yeni yönetimin göreve gelişinden itibaren değerlendirildiğinde; lisans önlisans öğrencilerinde yüzde 26, lisansüstü öğrencilerinde yüzde 17 akademik ve idari personelde ise yüzde 15 oranında arttığını açıkladı.

    Yükselen memnuniyet oranlarını değerlendiren BUÜ Rektörü Prof. Dr. Ahmet Saim Kılavuz, göreve geldikleri ilk günden itibaren üniversitenin tüm paydaşları ile birebir görüşmeler yaparak öncelikli talepleri belirlediklerini vurguladı. Öğrenci dostu ve toplum ile bütünleşen üniversite sloganı ile hareket ettiklerinin altını çizen Rektör Prof. Dr. Ahmet Saim Kılavuz, “20 ayı doldurduğumuz görev süremiz içerisinde gerek öğrencilerimizden, gerek akademik ve idari personelimizden gerekse de dış paydaşlarımızdan gelen tüm önerileri, eleştirileri ve beklentileri ciddiyetle dinledik ve çözüm teklifleri sunmaya gayret gösterdik. Bugün ulaşılan oranlar da işte bu birebir iletişimden kaynaklanan memnuniyetin göstergesidir. Elbette henüz çözemediğimiz sorunlar var. Ancak muhataplarımız bizim iyi niyetimizi görüyor. Görev süremiz sonuna kadar da bu anlayış ile hareket edecek ve üniversitemizi her açıdan beğenilen bir kurum haline getireceğiz” diye konuştu.

  • Bakan Selçuk’tan yüz yüze eğitim için net mesaj

    Bakan Selçuk’tan yüz yüze eğitim için net mesaj

    Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, “15 Şubat’tan itibaren toplumun, ailelerin, annelerin, babaların, çocukların durumuna baktığımızda, okulların artık mümkün olduğu kadar daha yüksek bir kapasiteyle açılması gerektiği noktasında bir kararlılığımız var” dedi.

    Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, Ekonomi Muhabirleri Derneği (EMD) Yönetim Kurulu ile bir araya geldi. Okullarda yüz yüze eğitime kademeli geçişin 15 Şubat’ta nasıl başlayacağına ilişkin soru üzerine Selçuk, Bakanlığın salgın döneminde sahada yüzlerce araştırma yaptığını söyledi. Selçuk, “Bu araştırmalar bize gösteriyor ki bizim okulları bugün kapatmamız bugünün problemi değil, gelecek yılların da problemi hâline geliyor. Türkiye, OECD ve Avrupa Birliği ülkeleri içerisinde okullarını en fazla süre kapalı tutan ülkeler arasında başlarda geliyor. Biz bunu daha kontrollü olabilmek, riski daha iyi yönetebilmek için yaptık ve bugün de bunun doğru bir karar olduğunu görüyoruz. Ancak 15 Şubat’tan itibaren toplumun, ailelerin, annelerin, babaların, çocukların durumuna baktığımızda okulların artık mümkün olduğu kadar daha yüksek bir kapasiteyle açılması gerektiği noktasında bir kararlılığımız var. Bunu da ilgili tüm kuruluşlarla ve ortamlarda paylaşıyoruz, paylaşacağız. Bu anlamda literatüre ve uygulamalara baktığımızda, elbette küçük yaşların riski daha az” diye konuştu.

    Bakan Selçuk, okulun tümüyle kontrollü bir ortam olduğuna dikkat çekerek, “Hem öğretmenler hem öğrenciler çok kontrollü bir biçimde belli kurallara dikkat ederek orada bulunuyorlar. Yani okulda bir çarşıdaki, pazardaki ya da sokaktaki gibi karmakarışık ya da kontrolsüz bir ortam yok. Okullardan kaynaklanan durumu da günlük olarak izledik, çocuklarımızı da izliyoruz” ifadelerini kullandı.

    ‘MESLEKİ EĞİTİMİN GERÇEK KABİLİYETİNİ GÖRDÜK’

    Selçuk, salgın sürecinin Türkiye’de mesleki eğitimin gerçek kabiliyetini çok net bir şekilde görmeye imkan sağladığını kaydederek, meslek liselerinin Ar-Ge merkezleriyle ilişkilendirilmesini sağladıklarını, salgının ilk döneminde dünyanın tedarik sorunlarıyla âdeta kilitlendiği günlerde bir meslek lisesinin dijital solunum cihazı tasarlayıp ürettiğini söyledi. Selçuk, “Bunlar derhal hastanelere, ilgili kuruluşlara sevk edildi ve bunlar hâlâ tıkır tıkır çalışıyor. Biz bunun binlercesini, hatta yüz binlercesini yapabilecek kapasitedeyiz. Bu üretimler sadece solunum cihazıyla da sınırlı değil. Mesela meslek liselerimiz, N95 standardında maske üreten makinenin tasarımı ve üretimini de yaptı. Bunu da hayata geçirdik, üretimi zaten yapıyoruz. Bu dönemde meslek liselerimizin Ar-Ge çalışmalarıyla video laringoskop cihazı, ozon hava dezenfekte cihazı, yoğun bakım yatağı, hava filtrasyon cihazı, temassız kızılötesi termometre, video laringoskop cihazı, numune alma ünitesi, UV-C konveyör sistem ile maske üretiminde sterilizasyon cihazı, kumandalı ve zaman ayarlı UV-C ışınlamalı sterilizasyon cihazı, mobil UV-C robot sterilizasyon cihazı, taşınabilir mekanik solunum cihazı gibi çok sayıda ürün tasarlandı ve bu ürünlerin üretimi gerçekleştirildi” dedi.

    ‘294 MİLYON MASKE ÜRETİLDİ’

    Meslek liselerinin maske üretimindeki başarısına da işaret eden Selçuk, “Yine salgının ilk başladığı süreçte meslek liselerinde 130 milyon, halk eğitimi merkezlerinde ise 164 milyon tek kullanımlık maske üretildi. Daha öncesinde elle ve tek makinede dikişler yapılırken, meslek liselerinde üretilen bu makineler sayesinde artık milyonlarcasını çok rahatlıkla üretebiliyoruz. Ama asıl o kritik dönemde ihtiyaç duyan ülkelere gönderilen maskelerin önemli bir kısmını meslek liselerimiz üretti. Tek kullanımlık tulum, önlük, siperlik, dezenfektan, kolonya ve daha pek çok hijyen ürününün üretimi gerçekleştirildi. Bunların milyonlarca litresi yani sadece yüzey dezenfektanı 8,5 milyon litre üretildi. 1,3 milyon adet siperlik üretildi. Bunların hepsi dağıtıldı” dedi.

    ‘MESLEK LİSESİ RUHU OLUŞTU’

    Selçuk, otellerin, fabrikaların, organize sanayi bölgelerinin içindeki iş garantili ve iş öncelikli okulların yüzlercesini açmaları sonucunda meslek liselerine tercihte bir sene içerisinde öğrenci sayısında yüzde 63-64 oranında artış olduğunu hatırlatarak, “‘Kendi tercihiyle gelen çocuk’ diye bir şeyden söz ediyoruz artık, yani mecburi olarak meslek lisesine gidiyorsun değil de yüzde 64 bir artıştan söz ediyoruz. Buradaki artış; toplumda usta öğreticilerin, öğretmenlerin, öğrencilerin, okul yöneticilerinin salgın döneminde âdeta bir millî seferberlik gibi bu sürece destek vermeleri bir psikolojik atmosfer yani bir ruh oluşturması sonucunda gerçekleşti. Eğitim; iş hayatını, ekonomiyi, sektörleri takip ediyor; sektörün nabzını tutuyor, ekonomik göstergelerin analizini yapıyor ve nerede neye ihtiyaç var bunları kontrol edip yatırımlarını buraya yöneltiyor. Böyle bir yapıya doğru yöneliş söz konusu” diye konuştu.

    ‘YÜZDE 1 KDV DEVAM EDECEK’

    Selçuk, pandemi döneminde özel okullarda yüzde 8’den yüzde 1’e indirilen KDV oranının aynı şekilde devam edip etmeyeceğine yönelik bir soruya da “Özel öğretim kurumlarımız da Millî Eğitim Bakanlığı’nın asli unsurudur. Bu kurumlarımızda yaşanan sorunlar bizim sorunumuzdur. Başta özel öğretim kurumlarımızdaki evlatlarımızın eğitim süreçlerinin devamlılığı, öğretmenlerimizin ve çalışanlarımızın istihdam koşulları açısından buradaki finansal durum da kritik önem taşımaktadır. Hazine ve Maliye Bakanlığımıza geçtiğimiz dönem sağlanan bu vergi kolaylığının bu dönem de sağlanması yönünde tavsiye görüşümüzü bildirdik” yanıtını verdi.