Kategori: Eğitim

  • Milletvekili Öztürk: Sorunlarının takipçisiyiz

    Milletvekili Öztürk: Sorunlarının takipçisiyiz

    Cumhuriyet Halk Partisi Bursa Milletvekili Hasan Öztürk, Uludağ Üniversitesi Süleyman Çelebi Erkek Yurdu’nda kalan öğrencilerle yaşadıkları sorunlarını dinlemek üzere bir araya geldi. Öztürk’e ziyaretinde Cumhuriyet Halk Partisi İl Gençlik Kolları Başkanı Elifnur Yamak da eşlik etti.

    Öğrenciler 6 kişi kaldıkları odalara 4 kişilik yurt ücreti ödediklerini belirterek gece yurda son girişin saat 23.00 olması ve internet hızının düşüklüğü üzerine olan sorunlarını gündeme getirdiler. Ayrıca kapasite artışı nedeniyle yaşanan yemekhane sorunlarını da Öztürk ile paylaştılar.

    “Yüzde 50 kapasite artışı var”

    Öztürk ve öğrenciler yaşanan sorunlara ilişkin daha sonra yurt yetkilileri ile birlikte görüşme gerçekleştirdi. “Sen bir 4 kişilik oda tasarlıyorsan ‘6 kişilik ol’ deyince olmaz. Niye olmaz? Sonuçta sadece odası yok bunun yemekhanesi de var, çalışma ortamı da var, banyosu da var. Her şeyden feragat etmek demek bu.” diyen Öztürk, odalardaki bu 2 kişi gibi gözüken artışın toplama bakıldığında yüzde 50’lik bir artışa tekabül ettiğini belirtti.

    “Öğrencilerin sorunlarının çözümünde yanlarında olacağız”

    Yapılan görüşme sonrası açıklamalarda bulunan Hasan Öztürk, “Son 3 – 4 gündür gündemde olan öğrencilerimizin yaşadığı yurt, yemek, kapasite ve internet problemlerini yerinde ve onlarla birlikte değerlendirdik. Biz gittiğimizde İl Gençlik ve Spor Müdürümüz de oradaydı, ilgili daire başkanı da. Öğrencilerimizin aslında temel sorunları olduğunu gördük. Bu temel sorunlar neydi? 3 bin kişinin yaşadığı yurtta ciddi bir internet problemi olduğunu, kapasiteye göre planlansa da ciddi bir hizmet veren personel eksikliği yaşandığını, yemek ve hijyen problemlerini, ulaşım problemlerini, saat 23.00’da ekonomik nedenlerle çalışmak zorunda kalan ve yurda gelemeyen öğrencilerimizin problemlerini gördük.” diyerek yaşanan sorunları sıraladı.

    Öğrencilerle birlikte yerinde incelemelerde bulunarak sorunları tespit ettiklerini, problemlerin nasıl ve ne kadar sürede çözüleceğine dair ilgili yetkililerle görüşerek bunun sözünü istediklerini söyledi. “Bu problemlerin çözümü ile ilgili sürecin takipçisi olacağız. Gençlerimizin her zaman yanındayız, onlar burada bir yaşam sürdükleri sürece bu ortamın hem eğitimlerine hem de eğitimden arta kalan zamanlarındaki yaşamlarına uygun olmasıyla ilgili gerekli süreçleri takip edeceğiz.” diyerek sözlerini tamamlayan Öztürk sürecin takipçisi olacaklarını belirtti.

  • Sağlık Hizmetleri MYO’dan pilav günü etkinliği

    Sağlık Hizmetleri MYO’dan pilav günü etkinliği

    Sağlık Hizmetleri MYO bahçesinde gerçekleştirilen etkinlik Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk, ebediyete intikal eden şehit ve gazilerin anısına bir dakikalık saygı duruşu ile başladı. Hep birlikte İstiklal Marşı’nın okunduğu programda okulun kurucu müdürü Prof. Dr. Okan Töre, Okul Müdürü Prof. Dr. Sinan Çavun ve hayırsever iş insanı Suhendam Urbay kısa birer hoş geldiniz konuşması yaptı.

    Organizasyonu her yıl Ekim ayının 3. Pazar günü gerçekleştirmeye devam etmek istediklerini söyleyen Prof. Dr. Sinan Çavun, katılımcılara teşekkür etti.

    Mezunlara çello ve keman eşliğinde pilav, kavurma, Mustafakemalpaşa peynir tatlısı, ayran, su ve çay ikramının yapıldığı etkinlik, hatıra fotoğrafı çekiminin ardından sona erdi.

  • Öğrencilerden Filistin’e destek, İsrail’e tepki

    Öğrencilerden Filistin’e destek, İsrail’e tepki

    Okul bahçesinde toplanan öğrenciler Kudüs yazısı oluşturdu, Filistin bayrakları açtı. Açılan Filistin bayrakları okulun Moda Tasarım Teknolojileri Atölyesinde öğrenciler tarafından üretildi. İsrail’e tepki gösterilen, Filistin’e destek verilen programa İlçe Milli Eğitim Müdürü Mehmet Ali Katipoğlu da katıldı.

    Okulun edebiyat öğretmeni Duygu Tuncel Güner yaptığı konuşmada, ”Birçok kutsal yapıya ev sahipliği yapmış, 3 semavi dini içinde barındırmayı başarmış; sinagogları, kiliseleri, camileri yan yana vurdurarak her dine saygı duyabilmiş, defalarca yıkılmış ancak yeniden kurularak ayağa kalkmış bir şehirdir Kudüs. Hz. Davut’u, Hz. Süleyman’ı, Hz. Muhammed’i ağırlamış, Müslümanlar için en kutsal yerlerden biri kabul edilen Mescid-i Aksa’yı korumuş kollamış, İsrail’in değil Filistin’in başkentidir Kudüs. Osmanlı döneminde tamamına sahip olduğumuz bu topraklar, yıllar içerisinde çirkin politikalarla elimizden alındı. Mescidi Aksamız defalarca yıkıldı. Filistin halkı yıllarca zulme uğradı. Filistin’deki tarihi mekânlar tarumar edilerek, şehrin kadim değerlerle bağları kopartılmaya çalışıldı. Yerli halkın tüm imkânlarına el konuldu, çeşitli baskı ve uygulamalarla halk, şehri terk etmeye zorlandı. Bu bilinçli istila politikalarıyla dünyanın değişik ülkelerinden zaman zaman zorlama ve şantajlarla Yahudiler, Filistin topraklarına taşınmaya başlandı. Böylece küçük alanlarda başlayan toprak istilası, her geçen gün Yahudi nüfusun arttığı planlı bir işgale dönüştü. Böylece Filistin topraklarının işgaliyle başlayan süreçte Müslümanlar; baskı, zulüm, işkence ve hatta katliama maruz kaldı, her türlü hak ve özgürlükten mahrum bırakıldı, tüm imkânları talan edilerek gasp edildi” dedi.

  • Tekin, üniversiteler için konuştu

    Tekin, üniversiteler için konuştu

    “Entegrasyon ve koordinasyonu sağlamak zorundayız”

    Öğretmen atamalarında mülakatla ilgili söylediklerinin çok tartışıldığını belirten Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, üniversite yönetimlerine ve akademik kadrolara seslenerek, “Lise öğrencisinden beklediğimiz kazanımlar neler? Bunların eğitim fakültelerinden, öğretmenlik başvurusu yapan, bize başvuru yapan arkadaşlardan, bunların incelenmesini özellikle istirham ediyorum. Biz istihdam ettiğimiz çocuklarımızın ve gençlerimizin bizim müfredatımızı bilmesini istiyoruz. Bundan daha doğal bir hakkımız yok. Alanı zaten siz öğretiyorsunuz. Ama biz de ne öğretmesi gerektiğini, çocuklara nasıl öğretmesi gerektiğini istemek durumundayız öğretmenden. Yani çok somut bir örnek vereceğim size, bu kopukluğun giderilmesi lazım. 2006 yılı yanlış hatırlamıyorsam bitişik eğik el yazısı müfredata konuldu. Yani hükümet politikası olarak biz çocuklarımızın bitişik el yazısı öğrenmesini, el yazısı yazmasını istiyoruz dedi. Ben 2013 yılında müsteşar oldum yani bu kararın alınmasından yedi sekiz yıl sonra. Hala istihdam ettiğimiz sınıf öğretmenin sizce bitişik eğik el yazısı öğretmek konusunda herhangi bir lisans dersi almıyor olması sizce normal midir? Üniversitelerimiz bu anlamda Bakanlığın politikalarını izlemezse, mezun ettiği kişileri bu anlamda donanımlı hale getirmezse, bu entegrasyonu, bu koordinasyonu nasıl sağlayacağız?” dedi.

    “Koordinasyon eksikliğini hep birlikte giderelim”

    Üniversitelerin akademik kadrolarına ve yönetimlerine çağrıda bulunan Bakan Tekin, “Dolayısıyla sizden istirhamım. Lütfen yeni müfredat revizyonu gündemde. Muhtemelen Kasım sonu itibariyle kamuoyuyla da paylaşılmış olacak. Lütfen öğretmenliğe kaynak teşkil eden lisans programındaki öğretim üyesi arkadaşlarımız, fakülte yöneticilerimiz müfredatımızı, programlarımızı neyi murat ettiğimizi, neyi amaçladığımızı izleyerek gençlerimizi bu şekilde yetiştirin. Biz de biraz önce konuşmanın başında ben anlatmaya çalıştığım o koordinasyon eksikliğini hep beraber gidermiş olalım. Bakın burası ciddi bir eksiklik. Daha ileri gidersek eğer bu bir koordinasyon eksikliği değilse o başka tür anlamlar ifade eder, üniversitelerin politikalarla uyumlu çalışmak istemediği biçiminde yorumlanır. Ki bu da çok hepimizi biraz önce dile getirdiğim eleştirilerin hepsini haklı çıkartır. Buna da sebep olmamamız gerekir” şeklinde konuştu.

    “Hepimizin üzerine önemli görevler düşüyor”

    Çocuğun eğitiminde birçok faktörün etken olduğunu anlatan Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin şöyle devam etti, “Çocuğuna başkasının hakkına saygı duymayı göstermeyen, annesine ve babasına saygı göstermeyi öğretmeyen, yeme içme alışkanlıklar, eli yüzünü yıkama alışkanlığı vermeyen aileler üstüne düşeni yapmamış demektir. Sokakta gördüğü bir çocuğu yaptığı bir yanlışı uyarmayan, sahip çıkmayan toplum üstüne düşeni yapmıyor demektir. Kendisine emanet edilen öğrenciyi düzgün yetiştirmeyen Milli Eğitim Bakanlığı üstüne düşeni yapmıyor demektir. Kendisine emanet edilen lisans, ön lisansa öğrencisini doğru dürüst eğitmeyen üniversiteler, Yükseköğretim kurumları üstüne düşeni yapmıyor demektir. Dolayısıyla diyorum ki gelin Türkiye Yüzyılı’nı başlatıcı hep beraber toplumsal bir seferberlik yılı ilan edelim. Başkalarını suçlamayalım. Hepimiz önce kendi üstümüze düşeni yapmakla başlayalım. Çocuklarınızı okula göndermeden önce evinizdeyken, okul öncesi eğitim kurumlara henüz başlamadan öğretebileceğiniz şeyler var. Okula başladıktan sonra çocuklarımıza verebileceğiniz şeyler var.”

    “Üniversitelerden beklentilerimiz var”

    Bakanlık olarak üstlerine düşeni yapacaklarını ve yapmaya çalıştıklarını hatırlatan Bakan Tekin, ”Bu konuda çok uzun, üzerinde konuşulması gereken detaylı bir konu. Ama üniversitelerden ne bekliyorum onu söyleyeyim. Öncelikle bir kere Bakanlık olarak ilgi alanımıza giren konu öğretmenliğe kaynak teşkil eden lisans programları. Üniversitelerimizden istirhamım bu konuda biraz daha özen göstermeleri, öğretmenlik alan bilgilerindeki ortalamalara baktığımızda lisans programlarından mezun olan çocuklarımızın ortalamalarının çok da yüzümüzü güldürmediğini görüyoruz. Aynı şekilde öğretmenlik uygulamalarında yarım yamalak yerine getiren üniversitelerimiz maalesef çocuklarımızı bu anlamda iyi yetişmelerine engel olurlar. Dolayısıyla benim üniversitelerden istirham bu. Şimdi öğretmenliğe kaynak teşkil eden lisans programlarından bizim beklentilerimiz. Birincisi alan uzmanı arkadaşlar yetiştirsin. İkincisi ve daha benim önemsediğim kısım da şu. Madem bu arkadaşların Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde istihdam edilmesini istiyoruz. Bu arada bu salondaki öğretmenlik hayali kuran öğretmen olmak isteyen arkadaşlar da öğüdüm olsun, aynı zamanda ilgili fakültelerde öğretim istirhamım olsun, Milli Eğitim Bakanlığının kendince bir eğitim öğretim politikası var ve bunun somut belgeleri tarihte bir tarafından alınmış kamuoyunda müfredat diye bilinen bizim programlarımızda internet sitesinde mevcut. Bunlar mutlaka dikkate alınmalıdır” şeklinde konuştu.

    “Hepimiz kendimizi sorgulamak zorundayız”

    Bakan Tekin, eğitimle alakalı kurumlar arasında tam birliktelik ve beraberlik olmasını gerektiğini vurgulayarak, “Yıllarını akademiye vermiş bir kişi olarak, akademiden beklentilerim bir kopukluk, sadece Milli Eğitim Bakanlığı da değil, diğer kamu kurumları ve üniversiteler arasında var. Bakın aylarımızı veriyoruz bir akademisyen olarak bir makale hazırlıyoruz. Ortalama Türkiye’de bilimsel makalelerin en nitelikli dergide yayınlansa dahi okunma oranlarının ne olduğunu ben size söylemeyeyim, siz daha iyi biliyorsunuz. Ortalama bir bilimsel makale okuma oranı bu kadar düşükse bizim de kendimizi bir sorguya çekmemiz gerekiyor. Niye yazdığınız makaleler az okunuyor? Neden yazdığınız makalelerdeki önerilerimiz, ilgili kamu kurumları ya da paydaşlar tarafından dikkate alınmıyor? Burada da başka bir koordinasyon eksikliği var. Şimdi biraz icra tarafında olduğum için biraz da bu taraftan bir şey söyleyeyim size. Mesela biz sosyal bilimciyiz. Uluslararası endeksli yayın göndermek istediğinizde, veri yani nicel göstergelerle beslenmiş makaleler istiyorlar sizlerden. Ama bizim Türkiye’de de kamu kurumları veri paylaşma konusunda biraz cimri. Aynı şekilde şu anda kamu kurumlarımızda, bakanlıklarda ciddi bir Ar-Ge desteği verebilecek, Ar-Ge derken bu eskiden görevler almış, kamu bürokratlarının verildiği, merkezden değil, politikalarda bilimsel anlamda analiz eden raporlayan günlerin eksikliğini hissediyoruz kamu kurumlarında” dedi.

    “Akademik çalışmaların özetini yayınlamak lazım”

    Bütün bakanlıkların, bütün kamu kurumlarının ve üniversitelerin bire bir ilişki içerisinde çalışması gerektiğini vurgulayan Bakan Tekin şöyle devam etti:

    ”Bu kamu kurumlarının bakanlıkların çalışmalarında bir bilimsel temel bakış açısı ortaya çıkmış olur. Hem de akademyadaki yazı, literatür, akademik çalışmalar hem veriyle beslenmiş olur, hem de icracılar tarafından kullanılacak hale gelir. Kendileri akademik yayın yaparlar, yaptıkları akademik yayınlar, nicel göstergeler ve analizlerle beslendiği için uluslararası endeksli dergilerde yayınlanma oranı yayınlanma ihtimali artacaktır. Böyle bir faydası da olmuş olacak. Bir de daha önce bir dönem rektörlük yaptım biliyorsunuz, bir arzum var size burada söyleyeyim. Eğer kendisi işlev görürse akademik dergilerimizi lütfen popüler özetlerinde yer alan başka yayınlar çıkartalım. Üniversitelerimiz akademik çalışmaları popüler birkaç sayfa özetle, toplumu ilgilendiren kamuoyunu ilgilendiren kısımlarıyla popüler dergiler popüler yayınlar veya popüler bir şekilde web sayfalarına konulabilirse ilgili arkadaşların dikkatini çekmiş olur böyle bir faydası olmuş olur.”

  • “Yarım kalan üniversite hayali” tamamlandı

    “Yarım kalan üniversite hayali” tamamlandı

    İzmir’de yaşayan, Makedonya doğumlu 68 yaşındaki Mevlide Demir, içinde ukde kalan eğitim hayalini gerçeğe dönüştürerek herkesin takdirini kazandı. Vefat eden eşinin ‘Ben hayallerimi gerçekleştirdim, senin hiç hayalin yok mu?’ sorusu üzerine harekete geçen, emekli, 3 çocuk ve 2 torun sahibi Demir, ailesinin engeli sebebiyle hayalini kurduğu eğitim hayatına tekrar başlama kararı aldı.

    60 yaşında ortaokul, 68 yaşında üniversiteli oldu

    60 yaşında ortaokul eğitimine başlayan ve ardından devam eden süreçte lise eğitimini tamamlayan Demir, daha sonra üniversite sınavına girdi, Ege Üniversitesi İşletme Bölümünü kazandı ve 68 yaşında üniversiteli oldu. Mevlide Demir, şimdilerde eğitimini aksatmadan, titizlikle derslerini üniversiteden takip ediyor. Demir, aynı zamanda okuduğu bölümün yanında ikinci bir üniversite olarak da Anadolu Üniversitesi Açıköğretim Fakültesinde Sağlık Yönetimi eğitimini de sürdürüyor.

    “Her şey eşimin bana ‘Senin hiç hayalin yok mu?’ sorusunu sormasıyla başladı”

    Yarım kalan eğitim hayatına, vefat eden eşinin kendisine yönelttiği bir soru üzerine başlama kararı aldığını söyleyen Mevlide Demir, “Eşimin bütün hayali emekli olduktan sonra köye yerleşmekti. Eşim bana ‘Senin hiç hayalin olmadı mı?’ diye sordu. Ben de ‘Olmaz mı var tabii; fakat benim hayalime geç kalındı bey’ dedim. Eşim de bana ‘Söyle, şimdiye kadar neden söylemedin?’ diye sordu. Ben de ‘Konusu açılmadı’ şeklinde cevap verdim; çünkü hayallerim yarım kalınca ben okul konusunu kapattım ve iş hayatına başlamıştım. Eşimin bu sorusu üzerine ortaokul eğitimimi tamamlama kararı aldım. Hayallerime kavuşacaktım, heyecanlıydım. Eğitim hayatıma başlayınca ortaokulu hemen bitirip ardından liseye başladım. Daha sonra liseyi de bitirip üniversiteye başladım. Hepsi art arda hızlıca gerçekleşti. İlk gördüğüm üniversite Ege Üniversitesi. Başka üniversite görmedim. Kendi çocuklarıma çok çalışın Ege Üniversitesini kazanın diyordum; çünkü onlar eğer burayı kazanırsa ben de onlar sayesinde burayı görecektim. Ben şimdi buradayım, başardım” şeklinde konuştu.

    “Üniversiteyi kazandığımı duyunca mutluluktan uyuyamadım”

    Üniversiteyi kazandığını öğrendiğinde heyecandan ağladığını söyleyen Mevlide Demir, “Üniversite sınav sonuçları açıklandığında ben köydeydim. Kızım beni aradı ve ağlıyordu. ‘Ne oldu kızım?’ dedim. Bana ‘Heyecandan ağlıyorum anne, Ege Üniversitesini kazanmışsın’ dedi. İnanamadım ve ben de ağlamaya başladım. Kızıma ‘Kızım yanlış bir şey olmasın dikkatli bak’ dedim. O da bana ‘Anne iyice baktım’ dedi. O gün mutluluktan gece uyumadım. Okula kaydımı yaptırdım ve ilk gün heyecanlı bir şekilde derse gittim. Sınıftaki gençlere ‘Günaydın’ diyerek güne heyecanla başladım. İlk başta hazırlık eğitimi görecektim. Ben de liseyi bitirdim; ama okulun verdiği kitaplarla eğitim gördüm sadece. Gençler çok rahat bir şekilde İngilizceyi kavrıyordu. İlk gün hoca bana soru soracak ve cevap veremeyeceğim diye çok heyecanlandım. O gün hemen eve gittim ve kızıma bana İngilizceyi en ayrıntılı şekilde baştan öğret dedim. Yavaş yavaş kendimi geliştirdim. Hazırlık sınıfını mutlaka geçmeliyim ki normal eğitime geçme hakkına sahip olayım” dedi.

    “Babam ‘Kız çocuğunu okutmam’ dedi”

    Babasının, okumasına izin vermediği için tüm umudunun o zamanlarda yıkıldığını belirten Demir, “Biz ilkokulu bitirdikten sonra babam bize ‘Kim okumaya devam edecek?’ diye sordu. Ben hemen parmak kaldırdım. Babam bana ‘Sen elini indir’ dedi. Benim tüm umudum o an yıkıldı. Okuma serüvenim orada son buldu. İlkokulu bitirdikten sonra hocalarım benden bir ışık gördü. ‘Okuyacak olan var mı?’ dedikleri zaman ben zaten parmağımı kaldırırdım. Babamın eğitim hayatıma izin vereceklerini düşünüyorlardı. Okul önlüğüm bile dikilmişti okula gideceğim zaman. En kötü günün ne gün dediklerinde ben de o günden bahseder ve okulda çekildiğim fotoğrafı gösterirdim. Benim için çok acı bir gündü” ifadelerini kullandı.

    “Babamı affettim”

    Hedefinin 4 yıllık eğitimi zamanında ve başarıyla tamamlamak olduğuna değinen Demir, sözlerine şunları da ekledi:
    “Ayrıca Açıköğretim Fakültesinde Sağlık Yönetimi Bölümü okuyorum. Bu bölümü de bitirmem lazım. İmkan varsa niye okumayayım ki. Gençler de okumalılar. Değişik kitaplar okudukça babamı daha iyi anladım. O, zamanında ailesinden öyle gördüğü için beni okutmamıştı. Babamın kabrine gidip babamdan özür diledim. Beni okutmadığın için ben de seni affediyorum dedim ve sen de beni affet baba dedim. O gece babam rüyama girdi. Çok duygulandım.”

    Mevlide Demir’in sınıfa ilk geldiğinde onunla gurur duyduğunu söyleyen sınıf arkadaşı Beyza Öztürk de, “Mevlide abla yılmamış, pes etmemiş ve hayallerine kavuşmuş. Hocalar kelimelerin doğru telaffuzlarını söylediğinde bizim aklımızdan uçup gidiyor; ama Mevlide abla onu not ediyor, tekrar tekrar üstüne düşüyor. Biz gerçekten ona imreniyoruz. Tekrardan ilk günkü heyecanı var ve bu bizi mutlu ediyor. Gerçekten Türk kadını böyle olmalı. O gururu bize veriyor ve ilham kaynağı oluyor” ifadelerine yer verdi.

    Kendilerine bir anne şefkatiyle yaklaştığını belirten sınıf arkadaşı Caner Mısırlıoğlu ise, “Bizim bu yaşta yapamadıklarımızı onun o yaşta yapması gerçekten kendi açısından çok büyük bir başarı. İçinde geçmişten kalan bir eksiklik vardı. Mevlide ablanın bu yaşta bunu yapabilmesi gerçekten benim açımdan da gurur verici onun açısından da gurur verici bir olay. Bize anne şefkatiyle yaklaşıyor. Çok samimi biri olduğunu düşünüyorum. Bizlere de örnek oluyor” dedi.

  • Bakan Tekin’in BM ve AHİM tepkisi

    Bakan Tekin’in BM ve AHİM tepkisi

    Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, Erzurum’da Atatürk Üniversitesi’nin 2023-2024 akademik yılı açılış törenine katıldı. Törenin açılışında konuşan Bakan Tekin, Filistin’de yaşanan dramla ilgili “Yaşananlarla ilgili herkes bir şeyler söylüyor herkes konuşuyor. Bugün burada Atatürk Üniversitesi’nde akademik yıl açılış programında buradaki akademisyen dostlarımızdan, Türkiye’deki ve İslam dünyasındaki akademisyenlerden bir istirhamım var. Bu vesileyle onu paylaşmak istiyorum. Dünyada barışı ve insan haklarını korumakla mükellef uluslararası yapılar var, BM gibi. Sonra insan haklarına ihlallere karşı tedbir almak üzere inşa edilmiş AHİM gibi uluslararası yargı mekanizmaları var. Bugünü kadar bunlar birçok kez birçok konuda birçok kez müdahil oldular. Ama ne yazık ki bu müdahale şekilleri İslam dünyasını doğu toplumlarını bizleri tatmin etmiyor. 80’li yıllarında Bulgaristan’da, Bosna’da yaşadıklarımız, Filistin’de. Bu uluslararası yapılan kılını kıpırdatmıyor. Rusya-Ukrayna savaşında aynı yapılan faaliyete geçti, Rusya’ya spordan sanata ticaretten ekonomiye her alanda yaptırımlar uyguladılar. Azerbaycan’da Ermenistan arasındaki haklı talepleri karşısında ortaya koyduğu tutum.

    Bugün gözümüzün önünde çocuklar hastalar hunharca katlediyor. Bu yapılardan doğru dürüst tek ses çıkmıyor. Ya buraları yöneten kişiler problemli, Ya da sizin dikkatini çekmek istediğimiz ikinci kısımda karar alan kişilerin uymak zorunda olduğu konularla ilgili problemler var. Bir şeyi tartışmaya açmamız. Uluslararası insan hakları metinleri olarak sunulan ne kadar haklarımızı koruduğunu tartışmaya açmamız lazım. Bütün uluslararası metinleri toplumsal değerlerime uygun hale getirmek için çalışmalar yapılması gerekiyor. Dünya çapında bir akademik entelektüel girişimde bulunmasını istiyorum. Bu metinleri yeniden gözden geçirmek gerekiyor” dedi.
    Bakan Tekin, açılış öncesi Filistin konulu resim sergisinin açılışını yaptı. Açılışta kurdele yerine tel örgü kullanıldı.
    Törene; Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, Erzurum Milletvekilleri Selami Altınok, Mehmet Emin Öz, Atatürk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ömer Çomaklı, Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Sekmen, akademisyenler, STK temsilcileri ve öğrenciler katıldı.

  • BUÜ’ye yeni rektör yardımcısı atandı

    BUÜ’ye yeni rektör yardımcısı atandı

    Törene katılan BUÜ Rektörü Prof. Dr. Ferudun Yılmaz, Prof. Dr. Adem Doğangün’e verdiği hizmetlerden ötürü teşekkür etti. Önceki dönem Rektör Yardımcısı olarak birlikte çalıştığı Prof. Dr. Adem Doğangün’ün Üniversiteye son derece kıymetli hizmetlerde bulunduğunu söyleyen Rektör Yılmaz; “Adem hocamız, önceki dönem de dahil olmak üzere uzun zamandır birlikte çalıştığımız kıymetli bir meslektaşımız. Kendisi ile çok sayıda projeye imza attık. Makamlar gelip geçici olsa da dostluğumuz baki kalacak. Hizmet çıtasının daha da yükseğe çıkarılması adına bu değişimler her zaman olabiliyor. Ne zaman ihtiyacımız olsa kendisinin fikirlerine başvurmak için kapısını çalacağız. Adem hocamız da tecrübesi ile bizlerden desteğini esirgemeyecektir. Hizmetleri için teşekkür ediyoruz. Bayrağı devralan Prof. Dr. Cafer Çiftçi hocamıza da başarılar diliyoruz. Cafer hocamız, Fen-Edebiyat Fakültesi’nde son derece kıymetli çalışmalar yürüttü. Yeni görevinde de üniversitemiz için kıymetli katkılar vereceğine inanıyoruz. Değişimin hepimiz açısından hayırlı olmasını temenni ediyoruz” diye konuştu.

    Rektör Yardımcılığı görevine atanan Prof. Dr. Cafer Çiftçi ise emeklerinden ötürü Prof. Dr. Adem Doğangün’e teşekkür etti.

    Adem hocanın bilgi ve tecrübelerinden yararlanmaya devam edeceklerinin altını çizen Prof. Dr. Cafer Çiftçi; “Hocamız uzun süredir bu görevi başarı ile yürüttü. Önemli çalışmalarda imzası var. Bugüne kadar verdiği emeklerinden ötürü teşekkür ediyoruz. Bundan sonra da bizlere fikir ve önerileriyle katkı sağlayacaktır. Bizler de ihtiyacımız olduğunda kapısını çalacağız. Ondan aldığımız hizmet bayrağını daha yukarılara çıkarabilmek için elimizden gelen çabayı sarf edeceğiz. Hepimiz için hayırlı olsun” açıklamasında bulundu.

    Eski Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Adem Doğangün de; “Burada 13. hizmet yılı içerisindeyim. Üniversite geldiğim ilk yıldan itibaren Rektörlerimize danışmanlık ve yardımcılık görevlerinde bulundum. Uzun bir süre geçti. Bugün de artık bayrağı yeni hocalarımıza devretme zamanı geldi. Elimden geldiği kadar üniversitemizin çok daha iyi noktalara gelmesi adına hizmet verdim. Birlikte görev yaptığım herkese bana destekleri için teşekkür ediyorum. Bugünden itibaren de fakültem özelinde çalışmalarıma devam edeceğim. Akademik projelerime biraz daha odaklanma fırsatım olacak. Yeni Rektör Yardımcımız Prof. Dr. Cafer Çiftçi hocamıza başarılar diliyor, üniversite yöneticilerimize ve tüm çalışma arkadaşlarıma desteklerinden ötürü teşekkür ediyorum” dedi.

    Devir-teslim töreninde Rektör Yardımcıları Prof. Dr. İrfan Kırıştıoğlu ve Prof. Dr. Zekeriyya Arı ile akademik ve idari personel de hazır bulundu.

  • Başkan Aktaş stajyerlerle buluştu

    Başkan Aktaş stajyerlerle buluştu

    Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin farklı hizmet birimlerinde staj yapan lise ve üniversite öğrencileri, Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş ile buluştu. Meclis Toplantı Salonu’ndaki programda gençlerle sohbet eden Başkan Alinur Aktaş, Büyükşehir Belediyesi’nin işleyişi, staj döneminin önemi hakkında bilgi vererek kendi tecrübelerini de öğrencilere aktardı. Kendini geliştirme anlamında Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin staj yapılabilecek en iyi kurumlardan biri olduğunu dile getiren Başkan Aktaş, “Yıl boyunca önemli tecrübelere sahip olacaksınız.

    Farkındayım ki kafalarınız karışık ‘ileride ne yapacağız?’ diye. Bu noktada tedbirli olmak, hayat mücadelesinde donanımlı ve hazırlıklı olmanız lazım. İşte o donanımın da bir parçası olan staj kısmını Büyükşehir Belediyesi’nde tamamlıyorsunuz. Teorik bilgileri okulda öğreniyorsunuz. Hayatta bunun uygulamasını pratik yapma imkanını da stajda buluyorsunuz. Bu eğitim çok önemli. Keseyi şuan doldurabildiğiniz kadar doldurun.

    Stajınızı yapacağınız en iyi kurumlardan birindesiniz, iyi değerlendirin. Bizler de sizlere ayrıca ilk yardım eğitimi, iş sağlığı ve iş güvenliği eğitimi, çevre bilinci geliştirme eğitimi ile sıfır atık ve iklim değişikliği eğitimi veriyoruz. İnancınız, heyecanınız varsa, geleceğe dair ümidiniz varsa başarılı olmamanız için hiç bir mazeret yok. Yolunuz her daim açık olsun” dedi.

  • Başkan Aktaş, öğrencilerle tecrübelerini paylaştı

    Başkan Aktaş, öğrencilerle tecrübelerini paylaştı

    BTÜ Konuşmaları çerçevesinde, akademisyen, bilim insanı, sanayici, iş insanı, bürokrat gibi alanında uzman yetişmiş insan kaynakları, öğrencilerle buluşmaya devam ediyor. Her çarşamba günü gerçekleştirilen programın bu haftaki konuğu olan Başkan Alinur Aktaş, öğrencilere ‘büyük düşünün’ çağrısında bulundu. Üniversite yıllarının çok önemli olduğunu vurgulayan Başkan Aktaş, “Hayatınızda iki tane önemli nirengi noktası var, ailenizle yaşadığınız dönem ve üniversite süreciniz Üniversite yıllarında sizler kendinize kattığınız değerlerle geleceğe hazırlanıyor olacaksınız. Toplum içinde var olmadan önce son olarak burada yoğurulacak ve ayaklarınızın üzerinde duran nitelikli bireyler olarak burada şekilleneceksiniz. Lütfen üniversiteyi sadece kamu kurumunda çalışmak için düşünmeyin. Daha büyük düşünün, daha fazlasını isteyin. Dışarıda sizi bekleyen büyük bir yarış var. Üniversite döneminde kim kendisine ekstra bir özellik katıyorsa, bilgi küfesini dolduruyorsa o yarışta öne geçer” diye konuştu.

    Üniversiteden alınan diplomanın çok kıymetli olduğunu ancak bunun da deneyimlerle zenginleştirilmesi gerektiğini kaydeden Aktaş, “Dış dünyayı, özel sektörü tanımaya çalışın, buralarda vakit geçirmeye özen gösterin. Üniversite yıllarda kendinize yapacağınız bu iyiliğin ilerleyen dönemde sizin için çok büyük bir kazanç olacağını unutmayın. Burası genç, dinamik, donanımlı ve konusunda uzman hocaların olduğu bir üniversite Şehirde de ciddi bir alt yapı mevcut. Buradan aldığınız bilgileri dışarıda kullanmak noktasında kendinize hedefler koyun. Gerçekten güçlü beyinlere ihtiyacımız var. Kendinizi dünya standartlarına göre yetiştirin. Mutlaka yabancı dil öğrenin, idealleriniz olsun, geleceğe dair bir ön görünüz olsun ve bunların yanında mutlaka eleştirin ve öneride bulunun” dedi.

    Bursa’da öğrenci olmanın ciddi bir avantaj sağladığını dile getiren Aktaş, “Bu şehri tanıyın. Bursa, bilinen birkaç özelliğinden ibaret değil. Günlerce gezebileceğiniz pek çok alan var. 11 müze, 1 sanat galerisi, Zindankapı, Mevlevihane, İznik, Uludağ, Kozahan, Surlar Buralar hep tanımanız bilmeniz gereken noktalar. Şehrinizi tanırken diğer yandan da lütfen öğrenci topluklarına üye olun, sosyalleşin. Biz bu noktada size her türlü desteği veriyoruz, vermeye de devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.

    BTÜ’nün ayrıcalıklı bir üniversite olduğunu da vurgulayan Başkan Aktaş, “Güzel bir üniversitemiz, harika heyecanlı bir Rektörümüz var. Rektör yardımcılarımızın da her biri çok kaliteli akademisyenler. Yani BTÜ yönetimi akademik bilgisinin yanında yüreğini de bu işin içerisine katmış durumda. Biraz çabayla BTÜ’nün ön plana çıkmaması için hiçbir neden yok” dedi.

    Üniversite ve öğrenciler için verimli olacak projeler noktasında elinden geleni yapmaya hazır olduğunu da aktaran Aktaş, “Gençlik ve Spor Bakanımız Osman Aşkın Bak, yakın zamanda Bursa’ya gelecek. Geldiklerinde kendilerine, BTÜ’lü öğrencilerimizin kampüs içerisindeyken daha verimli vakit geçirmesi adına bir proje sunacağım” dedi. Aktaş, tecrübelerini aktardıktan sonra öğrencilerden gelen soruları yanıtladı, isteklerini not aldı. Programın sonunda BTÜ Rektörü Prof. Dr. Naci Çağlar, Aktaş’a teşekkür plaketi sundu. Program, toplu fotoğraf çekimiyle sona erdi.

    BTÜ konuşmaları nedir?

    Dönem sonuna kadar her çarşamba günü gerçekleştirilecek olan BTÜ Konuşmaları çerçevesinde, akademisyen, bilim insanı, sanayici, iş insanı, bürokrat gibi alanında uzman yetişmiş insan kaynakları öğrencilerle buluşmaya devam edecek. Konuklar, öğrencilere sektör bilgilerini ve deneyimlerini aktaracak, öğrenciler de konuklara merak ettiklerini sorma fırsatı bulacak. BTÜ Konuşmaları’na düzenli olarak katılan öğrenciler bir sosyal seçmeli dersini almış sayılacak ayrıca bu programı sosyal transkriptlerine ekleyebilecekler. BTÜ Konuşmaları’nın her bölümü etkinlikten bir gün sonra https://www.youtube.com/@BursaTeknikUni kanalından da yayınlanmaya devam edecek.

  • 2023-YDS/2, pazar günü yapılacak

    2023-YDS/2, pazar günü yapılacak

    ÖSYM’den yapılan açıklamaya göre sınav, KKTC-Lefkoşa ve Kırgızistan-Bişkek dahil 83 ilde, 89 sınav merkezinde uygulanacak. Almanca, Arapça, Fransızca, İngilizce ve Rusça dillerinde yapılacak sınav, saat 10.15’te başlayacak. (Kırgızistan-Bişkek’te sınav Türkiye saati ile 10.15’te başlayacak.)

    Adaylar, saat 10.00’dan sonra sınav binalarına alınmayacak. 180 dakika sürecek sınavda ek süre verilmesine uygun bulunan engelli adaylar, 30 dakika ilave sürelerini kullanabilecekler.

    Sınav sonuçları 7 Kasım’da açıklanacak

    101 bin 232 adayın katılacağını sınav, 392 bina, 4 bin 385 salonda gerçekleştirilecek. Sınavda emniyet görevlisi dahil 13 bin 877 personel görev alacak.

    En fazla aday İngilizce sınavından

    Ayrıca, en fazla aday 91 bin 149 ile İngilizce’de sınava katılacak. 6 bin 334 aday Arapça, bin 938 aday Almanca, bin 18 aday Fransızca ve 793 aday Rusça dillerinde sınava katılacak. Sınav sonuçları ise 7 Kasım 2023’te açıklanacak. Sınav sonuçları, açıklandığı tarih itibariye 5 yıl geçerli olacak.

    Öte yandan, T.C. kimlik kartını kaybeden, nüfus cüzdanı olmayan veya nüfus cüzdanında T.C. kimlik numarası ve fotoğraf bulunmayan adaylar için il ve ilçe nüfus müdürlükleri sınav günleri açık bulundurulacak.