Kategori: Ekonomi

  • Elmadağ ve Yıldızeli istasyonları açılıyor

    Elmadağ ve Yıldızeli istasyonları açılıyor

    Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, Ankara-Sivas Yüksek Hızlı Tren Hattı’nın 26 Nisan 2023 tarihinde hizmete sunulduğunu, İstanbul-Sivas Hattı’nda ise yolcu taşınmasına 4 Mayıs 2024’te başlanıldığını hatırlatırken, “Kırıkkale, Yozgat ve Sivas illerinin Ankara merkezli YHT ağına bağlanmasıyla yaklaşık 1,3 milyon vatandaşımız hızlı tren konforuyla tanıştı. Açıldığı tarihten bugüne kadar Ankara-Sivas YHT Hattımız ile 1 milyon 306 bin 159 yolcu seyahat etti. Sadece 4,5 ayda ise İstanbul-Sivas YHT Hattı ile seyahat eden yolcu sayısının 200 bin 186’ya ulaştığını belirtmek istiyorum. Bu ilginin, yeni istasyonların hizmete girmesiyle daha da artmasını bekliyoruz. Her yeni istasyon, sadece bir ulaşım noktası değil, aynı zamanda bölgelerimiz arasındaki bağı güçlendiren bir köprü vazifesi görüyor.” ifadelerini kullandı.

    Elmadağ ve Yıldızeli İstasyonları 23 Eylül’de Hizmete Açılıyor

    İstanbul-Ankara-Sivas YHT Hattı’nda yer alan Kırıkkale, Yerköy, Yozgat, Sorgun ve Akdağmadeni istasyonlarının ardından Yıldızeli ve Elmadağ istasyonlarının da yolcuların hizmetine açılacağını bildiren Bakan Uraloğlu, “En son 23 Ağustos’ta yolcu kullanımına sunulan Yerköy İstasyonu’nun ardından Yıldızeli ve Elmadağ istasyonlarımızı da 23 Eylül günü hizmete alıyoruz. Yarından itibaren hem İstanbul-Sivas YHT hem de Ankara-Sivas YHT, vatandaşlarımızın konforlu ve hızlı ulaşım ihtiyacına cevap veren bu iki istasyonumuzda yolcularını karşılayacak.” diye konuştu.

    “Hızlı Tren Ağımız Sadece Bir Ulaşım Yatırımı Değil, Aynı Zamanda Bir Kalkınma Hamlesidir”

    Türkiye’nin YHT ağına ilişkin de değerlendirmelerde bulunan Bakan Uraloğlu, 2 bin 251 kilometrelik hızlı tren hattının, Türkiye’nin kalkınma hedeflerine katkı sağladığını kaydetti. Bakan Uraloğlu sözlerini şöyle sürdürdü:

    “Hızlı tren ağımız, sadece bir ulaşım yatırımı değil, aynı zamanda ekonomik ve sosyal bir kalkınma hamlesidir. Şehirlerimizi birbirine yaklaştırıyor, ekonomik faaliyetleri canlandırıyor, turizme de önemli katkılar sağlıyoruz. Vatandaşlarımız, artık daha kısa sürede ve daha güvenli bir şekilde seyahat edebiliyor. Ulaşımda daha güçlü ve daha modern bir Türkiye için çalışıyoruz.” dedi.

  • “Bakanlık finansal çöküş yaşıyor”

    “Bakanlık finansal çöküş yaşıyor”

    Erhan Adem yazılı açıklamasında şu değerlendirmelere yer verdi:

    “Bakanlığın yönetimindeki ciddi zafiyetler, sadece kurumu değil, çiftçilerimizi ve tarım sektörümüzü de büyük bir tehlikeye sürüklüyor. Sayıştay’ın raporuna göre bakanlık adeta müflis bir tüccar gibi iflasın eşiğinde olup, çiftçimize ve gıda üretimimize ciddi zarar verdiği anlaşılıyor.

    Bakanlığın 2023 yılı finansal sonuçlarına baktığımızda, gelir ve gider dengesi çok büyük bir çöküşe işaret ediyor. Bakanlığın 175 milyar TL zarar ettiğini görüyoruz. Yani bakanlık, ürettiği hizmetlerden kazandığı her 1 TL’ye karşılık 10 TL harcıyor. Bu durum sürdürülemez bir tabloyu açıkça ortaya koyuyor. Bu denli büyük zarar eden bir bakanlık, çiftçiye nasıl destek verebilir? Bakanlık kendi giderlerini bile karşılayamazken, çiftçilerin mazot, gübre ve yem gibi temel ihtiyaçlarını nasıl destekleyecek? Sorusu akıllara geliyor.

    Rakamlar ortada; Bakanlık, 193 milyar TL harcamış, ancak bu harcamaların çok büyük bir kısmı (yaklaşık 147 milyar TL) başka projelere ve transferlere gitmiş. Çiftçiye doğrudan katkı sağlaması gereken bu paraların nereye harcandığı konusunda ciddi bir şeffaflık eksikliği var. Bakanlık, çiftçilerimize değil, başka alanlara bu kaynakları aktarıyor. Oysa bu paralar doğru yönetilseydi, tarımda üretkenlik artırılabilir, çiftçilerimizin mali yükü hafifletilebilirdi.

    Bakanlığın borçlarına baktığımızda, kısa vadede ödemesi gereken borçlar neredeyse 13 milyar TL seviyesinde. Ancak elinde bu borçları ödeyecek nakit yok. Bakanlığın elindeki varlıklar, kısa vadeli borçların sadece yarısını karşılayacak seviyede. Bu borç yükü ve nakit sıkıntısı, tarımsal desteklerin aksamasına, çiftçilere ödemelerin gecikmesine ve tarım projelerinin ertelenmesine yol açıyor.

    Bu tabloda, çiftçinin girdi maliyetleri artarken, bakanlık destekleri ödeme güçlüğüne düştüğü için, çiftçimiz de doğal olarak borç batağına sürükleniyor. Bu, yalnızca çiftçiyi değil, soframıza gelen gıdanın da zamlanmasına neden oluyor. Gıda enflasyonu işte bu kötü yönetimin doğrudan sonucudur.

    Bakanlığın öz kaynaklarına baktığımızda 243 milyar TL birikmiş zarar olduğu görülüyor. Bu, bakanlığın yıllardır kötü yönetildiğini ve zarar ederek ülke tarımını zayıflattığını gösteriyor. Bakanlık kendisini bu zarar girdabından kurtaramazsa, tarımsal destekler ve yatırımlar da sürdürülemez hale gelecektir. Bu birikmiş zarar, çiftçilerimizin geleceğini ipotek altına almaktan başka bir şey değildir.

    Bakanlığın mali yapısının bu kadar kötü olması, doğrudan çiftçimizin cebine yansımaktadır. Bakanlık borç içinde yüzüyorsa, çiftçiye yeterli desteği nasıl verecek? Çiftçilerimizin her gün artan maliyetleriyle başa çıkması gerekirken, bu kötü yönetim, tarım sektörünü daha da zor duruma sokacaktır. Mazot, gübre ve yem gibi temel girdilerin fiyatları zaten artmış durumda. Bakanlığın bu mali darboğazda olması, desteklerin aksamasına ve çiftçilerin maliyetlerinin daha da yükselmesine yol açacaktır. Çiftçimizin ürünlerini üretip satması gittikçe zorlaşıyor, çünkü bakanlık, tarımı ayakta tutmak yerine, borç batağında yüzüyor.

    Sayıştay raporu, Tarım ve Orman Bakanlığı’nın nasıl kötü yönetildiğini net bir şekilde ortaya koymuştur. Harcamaların kontrolsüzlüğü, bütçenin yanlış yönetilmesi ve borçların birikmesi, bakanlığın geleceğini olduğu kadar tarım sektörümüzün de geleceğini tehlikeye atmaktadır. Bu bakanlık, tarıma, çiftçiye ve köylüye fayda sağlayamıyorsa, bu tabloya dur denmesi şarttır. Bakanlık kendisine bile fayda sağlayamazken, Türkiye’nin gıda güvenliğini nasıl sağlayacak? Çiftçimizi nasıl koruyacak? Türkiye’nin geleceği tarımsal üretimde ve çiftçilerimizin güçlenmesinde yatıyor. Bu kötü gidişe hep birlikte dur demek zorundayız!”

  • Palamut Gürcistan’a kaçtı

    Palamut Gürcistan’a kaçtı

    Denizlerde 1 Eylül tarihinden itibaren tezgahları süsleyen palamut, sezonun ilk günlerinde tanesi Ordu’da 70 liradan satıldı. Gün geçtikçe 500 gramlık palamut balığının tanesi 40 liraya kadar geriledi. Bu yıl bol miktarda avlanan palamut, hem vatandaşların, hem de balıkçıların yüzünü güldürdü. Fiyatı artarak devam eden palamudun fiyatı, balığın Gürcistan açıklarına kaçması nedeniyle yükselişe geçti. Tezgahlarda 800 gramlık palamut balığı 120 olunca bazı vatandaşlar fiyatı yüksek buldu, bazıları ise fiyatların kırmızı et ve tavuk fiyatlarına göre normal olduğunu söyledi.

    Altınordu ilçesinde balıkçı esnafı Aydın Ceylan, palamut balığının soğuk sulara kaçmaya başladığını belirterek, “Palamut sezon başında 50 TL’ydi, 400 gramlık palamudu 40 liraya sattığımız da oldu. Şuanda balıklar büyüdü, 800 grama kadar büyüdü. Büyük olanları da gününe göre 80-90-100 lira gibi fiyatlara sattık. Şuanda palamut balığı sezonun ilk günlerine göre az avlanıyor. Bu nedenle palamudun tanesi 120 liraya kadar yükseldi. Bazı vatandaşlara göre fiyatı yüksek olsa da rağbet fazla. Bundan sonraki süreci tahmin edemeyiz, bol da çıkabilir, az da çıkabilir” dedi.
    Öte yandan tezgahlarda deniz somonu 150, barbun 250, kanca çinakop 250, kaya mezgit 150, kalkan 500-600, deniz levreği 250, istavrit 100, kanca mezgit 300 ve sarı kanat çinakopun kilosu 350 liradan satılıyor.

  • Düzce’de süt ve bal üretimine destek

    Düzce’de süt ve bal üretimine destek

    Düzce Orman İşletme Müdürlüğünce orman köylülerinin yerinde istihdamının sağlanması ve gelirlerinin arttırılması için ekonomik amaçlı ORKÖY projeleri kapsamında süt sığırcılığı ve fenni arıcılık alanlarında gelirlerini artıcı 546 bin lirası hibe olmak üzere toplam 2 milyon 730 bin lira destek kredisi dağıtıldı. Ekonomik amaçlı olarak süt sığırcılığı gibi hayvancılık desteklerinin faizsiz olduğunu vurgulayan yetkililer, 2024 yılında Düzce Orman İşletme Müdürlüğü sorumluluk alanındaki 2 orman köyünde 7 aileye 14 baş simental ırkı süt sığırcılığı projesi kapsamında 378 bin lirası hibe olmak üzere 1 milyon 888 bin lira kredi desteği verildiği belirtti. Kullandırılan kredilerin yüzde 20’si hibe, kalanı 1 yıl geri ödemesiz 5 yıl boyunca yıllık 1 taksit olmak üzere faizsiz 5 taksitte geri ödeneceği belirtildi.

    Ayrıca Muncurlu Köyünde 6 haneye proje başı 30 kovan 840 bin lira fenni arıcılık kredisi kullandırıldı. Bu kredilerin yüzde 20’si ORKÖY hibesi olup kalanı 4 yıl boyunca yıllık 1 taksit olmak üzere faizsiz 4 taksitte geri ödenecek.

  • Zorunlu karşılık oranlarında değişiklik

    Zorunlu karşılık oranlarında değişiklik

    Merkez Bankası makrofinansal istikrarın ve parasal aktarım mekanizmasının desteklenmesi amacıyla zorunlu karşılık oranlarını değiştirdi. Karar Resmi Gazete’de yayımlandı.

    Karar ile birlikte kısa vadeli Türk lirası (TL) mevduat zorunlu karşılık oranı yüzde 12’den yüzde 15’e çıkarıldı. Uzun vadeli TL mevduatta ise yüzde 8 olan oran yüzde 10’a yükseltildi. Yabancı para mevduat için TL cinsinden tesis edilmesi gereken zorunlu karşılık oranı ise yüzde 8 iken yüzde 5 oldu. Ayrıca TL mevduat için tesis edilmesi gereken zorunlu karşılıklara faiz uygulamasında TL’ye geçiş oranı koşulu kaldırıldı ve TL’ye geçiş oranı seviyesine göre uygulanan azami komisyon oranı yüzde 5’ten yüzde 8’e yükseltildi.

  • Dolandırıcılıkta yeni yöntem ‘IBAN’ dolandırıcılığı

    Dolandırıcılıkta yeni yöntem ‘IBAN’ dolandırıcılığı

    Son dönemlerde ikinci el araç satışlarında gözlemlenen durgunluk, dolandırıcıların iştahını kabarttı. Vatandaşlar, ‘sazan sarmalı’ ve ‘change’ gibi bilinen dolandırıcılık yöntemlerinin yanı sıra, yeni bir hile olan ‘IBAN dolandırıcılığı’ ile karşı karşıya kaldı. Dolandırıcıların alıcı kişinin aile üyesiymiş gibi yakınlık kurduğunu belirten Av. Hardal, “IBAN isteme konusunda başka bir kişinin IBAN’ı isteniyor ve para oraya gönderilsin deniliyor. Ancak bu durumdan ne alıcının ne de satıcının haberi var. Ortada üçüncü bir kişi var. Alıcı diyor ki ben para gönderdim satıcı diyor ki hayır göndermedin. Dolandırıcılıklar böyle meydana geliyor. Bu durum nitelikli dolandırıcılığa giriyor” şeklinde konuştu.

    “Güvenli ödeme sistemi kullanılmalı”

    2. el araç piyasasının durgunluğundan dolayı çeşitli dolandırıcılıklar ortaya çıktığını ifade eden Avukat Kürşat Hardal, “Genellikle IBAN dolandırıcılığı dediğimiz bir husus söz konusu. Araç satım ilan sitelerinde verilen ilanlar üzerinden ilana verenin hiç haberi olmaksızın başka bir kişi ilanı görüyor ilan numarasıyla bir aracılık yapmak için satıcıya ulaşıyor. Satıcı komisyon karşılığında almasına tamam diyor. Alıcıyı buluyor. Aslında bu üçüncü kişi ne alıcıyı ne de satıcıyı tanıyor. Fakat aile üyesi olduğunu belirterek yakınlık kuruyor. Bu şekilde notere devir için gittiğinde fiyat noktasında anlaştırıyor. IBAN isteme konusunda başka bir kişinin IBAN’ı isteniyor ve para oraya gönderilsin deniliyor. Ancak bu durumdan ne alıcının ne de satıcının haberi var. Alıcı diyor ki ‘ben para gönderdim’, satıcı diyor ki ‘hayır göndermedin.’ Dolandırıcılıklar böyle meydana geliyor. Bu ‘nitelikli dolandırıcılık’ oluyor. Dikkat edilmesi gereken konu şu alıcı alacağı aracın satıcısına göndermelidir parayı. Noterin güvenli ödeme sistemi kullanılmalıdır. Ruhsat sahibinin dışında üçüncü bir kişiye kesinlikle ödeme yapılmamalı. Bu tarz durumlarda şikâyetler üzerine olay soruşturulmaya başlanır. Fakat dolandırıcılar bu parayı sanal paraya çevirdikleri için bu paranın geri dönüşü çok zor oluyor” dedi.

    “Alıcı ve satıcı yüz yüze alışveriş yapmalı”

    Mağdur insanların durumlarıyla vatandaşları dolandırmaya çalışan çok insan olduğunu belirten galerici Erdil Bulmuş, “Kredilerin verdiği faiz oranlarıyla birlikte satışlar durgunlaştı. Halk inanmaya ve ucuz mal almaya çok müsait bir hale geldi. Ucuz etin yahnisi nasıl yenmezse ucuz malın da pek hayrı olmuyor. Bu nedenle kişi alacağı aracın piyasasını bilmeli. Ruhsat sahibi ile iletişime geçilmeli. Ruhsatta kim yazıyorsa sahibi odur. Ödeme konusunda güvenilir ödeme satış sistemi geldi. Bu kullanılmalı. En azından dolandırıcıların önünü kesiyor. Artık mağdur insanların durumlarını kullanarak vatandaşları dolandırmaya çalışan çok insan var. Vekâletle satış yapmakta çok sıkıntılı bir hal aldı. Bu nedenle alıcı ve satıcı kendileri bir araya gelip yüz yüze alışveriş yapmalı” şeklinde konuştu.

    “Dolandırıcı, araç kendisininmiş gibi satıyor”

    İnternet sitelerinde dolandırıcılığın çok olduğunu söyleyen galerici Mustafa Kuruçay ise, “Dolandırıcılık internet sitelerinde çok oluyor. Dolandırıcı, kendinin olmayan aracı kendisininmiş gibi satıyor. Örneğin Sivas’ta bir araç buluyor. Araç sahibinden fotoğraflarını istiyor. Kapora gönderip ilandan kaldırıyor. Daha sonra kendisi farklı bir fiyatla aynı arabayı internete koyuyor. Vatandaşlar araç sahibinden ruhsatı istemeli. Eğer kapora gönderecekse ruhsattaki isimle verilen IBAN adresindeki isim uyuşuyor mu bunlara dikkat edilmeli” ifadelerine yer verdi.

  • Fındık hem randıman hem de rekolte olarak üreticiyi yanılttı

    Fındık hem randıman hem de rekolte olarak üreticiyi yanılttı

    Gerek mevsimsel gerekse, kahverengi kokarca nedeniyle fındık üreticisinin hayal kırıklığı yaşadığını kaydeden Keşap Ziraat Odası Başkanı Abdullah Şahin, serbest piyasa fiyatlarının da bundan etkilendiğini belirtti.

    Şahin, “Bu yıl fındıktan beklentiler yüksekti ancak hiç de beklendiği gibi olmadı. Hasat öncesi Tarım ve Orman Bakanlığı 2024 yılı fındık rekoltesi 717 bin ton olarak açıklamıştı. Ancak ‘Fındık çuvala girmeden hiçbir şey belli olmaz’ sözünün bir kez daha gerçekliğini gördük. Havaların yağışlı gitmesi nedeniyle 500 rakımın üzerinde fındıklar olgunlaşmadan dalında çürümeye başladı. Dalda fındık var gibi görülüyordu ancak hasadı edilip harmana gelince içinin randımansız olduğu görüldü. Sahil kesimlerinde de zaten rekolte düşüktü. Diğer taraftan ise kahverengi kokarca nedeniyle fındıklar bozuk ve çürük oldu. Dolaysıyla bu sezon fındık hem rekolte hem de randıman olarak yanılttı. Görünüşe göre 50 randıman esasına göre rekolte 600 bini bulmaz. Randımanına ve kahverengi kokarcanın bozduğu fındıklar nedeniyle serbest piyasada fındık fiyatı 110 liraya kadar geriledi. Ancak 50 randıman ve sağlam fındıklar serbest piyasada önümüzdeki günlerde yükselişe geçeceğini umut ediyoruz” dedi.

  • Asgari ücretin 6 katına ulaşan fiyatlar iPhone tutkunlarını durduramadı

    Asgari ücretin 6 katına ulaşan fiyatlar iPhone tutkunlarını durduramadı

    Apple’ın iPhone 16 serisi, yüksek fiyatlara rağmen Türkiye’de büyük bir ilgiyle karşılandı. Asgari ücretin 6 katını aşan fiyatlar tüketicileri ekonomik olarak zorlasa da, marka sadakati ve teknolojik yenilikler bu durumu gölgede bıraktı. Türkiye’deki bu yoğun talep, Apple’ın güçlü marka algısının ve ürün stratejisinin ne denli etkili olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi.

    Yeni iPhone fiyatlarının yüksek olmasına rağmen mağaza önlerinde uzun kuyruklar oluştu. Asgari ücretin 6 katına ulaşan iPhone 16 serisine talep yine de düşmedi. Yeni seri satışa sunulmadan 24 saat öncesinde dahi vatandaşlar yeni model iPhone alabilmek için mağazalara akın etti. Sabah saatlerinde mağazalar açıldığında, günler öncesinden ön siparişte bulunan tüketiciler telefonlarını satın alabildi. Serinin en ucuz modelinin fiyatı 64 bin 999 TL’den satılırken en fazla özelliğe sahip modelinin fiyatı ise 119 bin 999 TL’den satışa sunuldu.

    17 saat mağazanın açılışını beklediğini söyleyen Oktay Özkaya, “Dün geceden beri sıradayız. Yaklaşık 17 saat mağazanın açılışını bekledik. En pahalı iPhone satılan ülkelerden biriyiz. Mağazada stok yok, ön talep oluşturmadan ürünü alamıyorsunuz. Aynı zamanda limit var, istediğiniz kadar telefon alamıyorsunuz” dedi.

    Bir başka vatandaş ise iPhone 16 Pro Max modelini alabildiğini ifade ederken “Arkadaşımla birlikte 16-17 saat kadar mağazanın kapılarının açılmasını bekledik. Kapılar açıldığında bir kargaşa oldu. Ön talebimiz vardı, o sebeple telefonlarımızı satın alabildik. Her sene yeni model çıktığında takip ediyoruz, yeni model telefonu almaya çalışıyoruz” şeklinde konuştu.

  • Gram altın rekor tazeledi

    Gram altın rekor tazeledi

    Ons altın, ABD Merkez Bankası’nın faiz indirimi ile Ortadoğu’da artan gerilimin etkisiyle rekor tazeledi.

    Ons altın, yüzde 0,75 artışla 2.604 dolara kadar yükselerek rekor kırdı.

    Altın fiyatlarında yükselişte ABD Merkez Bankası’nın (Fed) agresif faiz indiriminin etkileri devam etti. Ortadoğu’da artan gerilimden kaynaklı güvenli liman talebinde artış görüldü.

    Gram ve çeyrek fiyatları, ons altının performansına paralel seyretti.

    Gram altın, 2.847 Türk Lirası ile tarihinin en yüksek seviyesini gördü. Çeyrek altın da 4.645 Türk Lirası ile rekor tazeledi.

    ABD’de faiz indirimlerinin devam etmesi öngörülürken, yatırımcılar ekonomide büyümenin devam edeceğini bekliyorlar.

    İşsizlik maaşı başvurularının beklenilenden güçlü olması da istihdam piyasasının sağlıklı olduğu görüşüne destek sağladı.

    Piyasalar, Fed’in kasımda yeniden 50 baz puan büyüklüğünde faiz indirimine gideceğini ve faizleri yıl sonuna kadar toplam 73 baz puan düşüreceğini fiyatlıyorlar.

    Faizlerin 2025 sonuna kadar Fed’in nötr olarak değerlendirdiği düşünülen yüzde 2,85 seviyesinde olacağı öngörülüyor.

    Japonya Merkez Bankası da (BoJ) politika faizini yüzde 0,25’te sabit bıraktı.

    ORTADOĞU’DA GERİLİM YÜKSEK

    Ortadoğu’da Lübnan Hizbullah’ı ile İsrail arasındaki gerilim had safhaya ulaştı.

    Hizbullah lideri Hasan Nasrallah, Lübnan’daki cihaz patlamaları sonrası yaptığı açıklamada, İsrail’in tüm kırmızı çizgileri aştığını söyleyerek “Bu, toplu katliamdan başka bir şey değildir. Bu bir savaş ilanıdır” dedi. Nasrallah’ın konuşma yaptığı sırada İsrail jetleri, Beyrut üzerinde alçak uçuş gerçekleştirdi.

    Ayrıca İsrail savaş uçakları, dün Lübnan’a hava saldırısı düzenledi. İsrail’den yapılan açıklamaya göre Hizbullah’ın ateşlenmeye hazır 30 füze platformuyla 150 füze rampası hedef alındı.

     

    NTV

  • Elektrikli araç ithalatında yeni düzenleme

    Elektrikli araç ithalatında yeni düzenleme

    Elektrikli araçların ithalatında tüketici güvenliği ve satış sonrası hizmet kalitesinin artırılmasına yönelik uygulamaya giren ithalatçının kendisi tarafından 7 bölgede en az 20 servis istasyonu kurulması, araç üreticisinin ülkede yerleşik yetkili temsilcisinin olması, her marka için çağrı merkezi kurulması ve Türk Standardları Enstitüsünden (TSE) belgelendirme gibi şartları içeren düzenlemenin kapsamı, eşya taşıyan elektrikli araçlar ile haricen şarj edilebilir araçları kapsayacak şekilde genişletildi. Yapılan bu değişiklikle Bazı Elektrikli Araçların İthaline İlişkin Tebliğ “İthalat:2024/22” kapsamı, elektrikli binek araçlara ilave olarak tip onayına tabi binek otomobillerin haricen şarj edilebilir hibrit olanlarının ve eşya taşımaya mahsus motorlu taşıtların elektrikli ve haricen şarj edilebilir hibrit olanlarının da Avrupa Birliği ve Serbest Ticaret Anlaşması kapsamı menşeli olmayanlarının ithalinde Sanayi ve Teknoloji Bakanlığınca veya yetki verdiği kurum veya kuruluşça düzenlenen izin belgesi aranacak.

    Uygulamaya yeni dahil edilen araçların ithalatında mağduriyet yaşanmaması için Tebliğ hükümlerinde 30 günlük geçiş süresi tanındı. Ticaret Bakanlığının piyasaya güvenli ürün arzı ve ürünlerin yaşam döngüsü içerisinde takibi ve tüketicinin korunması doğrultusunda düzenleyici ithalat politikalarını etkin bir şekilde hayata geçirmeye devam edeceği belirtildi.