Kategori: Ekonomi

  • BUYSAD’dan yemekte kalite vurgusu

    BUYSAD’dan yemekte kalite vurgusu

    2020 yılından bu yana gıda fiyatlarının global anlamda hızla yükseldiğini söyleyen Dönmez, bu durumu kuraklık, koronavirüs salgını ve bölgesel savaşlar gibi faktörlere bağladı. Türkiye’nin tarım ve hayvancılıktaki yapısal sorunları nedeniyle fiyat artışlarının daha belirgin olduğuna dikkat çeken Dönmez, bu duruma bağlı olarak endüstriyel yemek sektörünün maliyetlerinin de hızla yükseldiğini vurguladı. Başkan Dönmez, “Personel giderleri, ambalaj maliyetleri ve diğer genel giderlerin aşırı artışıyla karşı karşıyayız. Bu yüzden maliyetleri neredeyse aylık periyotlarla menü fiyatlarına yansıtmak zorunda kalıyoruz” dedi.

    Kamunun yıllık bazda yemek ihalesi yapmasının sektöre zarar verdiğini belirten Coşkun Dönmez, “Kamu kurumları yıllık ihale yapıyor ve ihalelerde önceliği fiyata veriyor. Ancak gıda, çok ciddi bir iştir. Hem teknolojik yatırımlar hem de kalifiye personel gerektirir,” dedi. Sektörde, devletin belirlediği asgari ücretin çok üzerinde ücretlerle personel istihdam ettiklerini vurgulayan Başkan Dönmez, gıda fiyatlarının dalgalanmasıyla birlikte yıllık ihalelerin öngörülemeyen maliyetleri karşılamada yetersiz kaldığını söyledi. Başkan Dönmez, “Kamu kurumları, en düşük maliyetleri göz önünde bulundurarak şartname hazırlıyor. Bu durumda da her ihale için söylemiyorum ama genellikle sektördeki merdiven altı diye tabir ettiğimiz işletmeler, fiyat kırarak ihaleleri kazanıyor. Sonuçta da gıda zehirlenmeleri ve sağlık sorunları yaşanıyor” diye ekledi.

    Bu gibi olumsuzlukların çözümü için kamu kurumlarının, sektör temsilcileriyle bir araya gelerek yemek ihalesi kriterlerini birlikte belirlemesinin önemini vurgulayan BUYSAD Başkanı Coşkun Dönmez, “Sadece düşük fiyat odaklı hazırlanan ihale şartnameleri, ancak bu şekilde ortadan kalkabilir” dedi.
    Sektörün temsilcilerinin de ihalelerde görüşlerinin alınmasının önemine dikkat çeken Coşkun Dönmez, yemeklerde kalitenin artırılmasının, hijyen ve sanitasyon kurallarının sağlanmasının ancak bu şekilde mümkün olacağını savundu.

    Coşkun Dönmez, endüstriyel yemek firmalarından hizmet satın alan kamu kurumlarının numune denetimlerini aksatmaması gerektiğini de hatırlattı. Başkan Dönmez, “Kurum yetkilileri, numune tadımlarını mutlaka yapmalı, şüpheli durumlarda laboratuvar kontrolleri ihmal edilmemelidir. Bu denetimleri kurum amirleri bizzat yapmalı ve numuneleri özenle saklamalıdır” diyerek denetim süreçlerinin sıkı tutulmasının gıda güvenliği açısından önemine dikkat çekti.

  • Tarım destekleri yetersiz, çiftçi krizde

    Tarım destekleri yetersiz, çiftçi krizde

    Sarıbal açıklamasında şu ifadeleri kullandı:

    Tarımsal üretimde doğal koşullara bağımlılık düzeyi yüksek olup; üretim mevsimlik faktörlere göre değişiklik göstermekte ve belirsizlikler artmaktadır. Bu nedenle ülkemiz insanlarını doyuran çiftçilerimizin desteklenmesi zorunludur; çünkü çiftçiler hem tohum, gübre, ilaç ve mazot gibi girdileri satın alırken hem de ürünlerini satarken piyasa şartları nedeniyle binbir zorlukla karşılaşmaktadır. 2000 yılından sonra IMF-Dünya Bankası dayatmalarıyla uygulanan politikalar sonucu tarım şöyle çökertildi:

    • Tarımsal girdi üreten ve dağıtımını yapan KİT’ler IMF-Dünya Bankası dayatmalarıyla satıldıkları için çiftçiler girdi desteğinden mahrum bırakıldı.
    • Kanuna göre gereği çiftçiye ödenmesi gereken desteklerin Gayrisafi Yurtiçi Hasıladaki (GSYH) payı en az yüzde 1 olarak belirlenmiş, ancak uygulamada bu miktar hiçbir zaman yüzde 0,6’yı (binde 6’yı) geçmemiş, son yıllarda ise yüzde 0,3’lere kadar geriletilmiştir.
    • Destekler zamanında açıklanmadığı gibi zamanında da ödenmemiştir.
    • 2024’de tarım destekleri 91,5 milyar TL’de kalırken, çiftçinin banka borçları 715 milyar TL’ye ulaşmıştır.
    • 2024 yılında tarıma verilecek destek 91,6 milyar TL iken iç ve dış borç faizlerine 1,3 trilyon TL ödenecektir. Tarıma yapılan desteğin yaklaşık 14 katı rantiyeye faiz olarak ödenmektedir.
    • Mazot fiyatlarının yüksekliği ve aracıların çokluğu nedeniyle çiftçinin eline geçen fiyatlar ile tüketicinin ödediği fiyatlar arasında uçurumlar meydana geldi
    • Girdi fiyatlarındaki fahiş artışlardan dolayı tarımda üretim yapılamaz duruma gelindi. Bu nedenle üreticiler ürünlerini toplamadan tarlada ve/veya bahçede bırakmaya başladılar.
    • Çiftçi örgütleri tasfiye edildiği veya zayıflatıldığı için daha fazla sömürüye uğradılar.
    • 2000 sonrasında yaklaşık 3,5 milyon üretici kitlesi üretimden koptu. 30 milyon dekar tarım arazisinin ekilmesinden vaz geçildi.
    • Tarım girdilerinin yanı sıra tarım ürünlerinde de net ithalatçı hale gelinmiştir.

    2024 YILINDA BİTKİSEL ÜRETİM DESTEKLERİ

    24 Ağustos tarihli Resmi Gazete’de 2024 Yılında Yapılacak Bitkisel Üretime Yönelik Desteklemelere ilişkin karar yayınladı. Fındıkta alan bazlı destek 11 yıldır değiştirilmedi. Fındık alan bazlı gelir desteği 2014 yılından bu yana dekara 170 TL olarak uygulanıyor. Küçük aile işletmesi desteği 2024 yılında da 2023’te olduğu gibi dekara 200 TL olarak ödenecek. Son bir yılda Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) bir önceki yıla göre yüzde 62, mazot fiyatları yüzde 60 ve gübre fiyatları yüzde 50 oranında artmasına rağmen toplam mazot ve gübre desteğindeki artış bunun çok altında kaldı. Artış oranları arpa, buğday, çavdar, tritikale, yulafta yüzde 24, mercimek ve nohutta yüzde 27, fındık, kuru soğan, yaş çay, zeytin, şeker pancarı ve kütlü pamukta yüzde 29, patateste yüzde 35 oldu. Yağ ve yem bitkilerinde de enflasyonun altında artış yapıldı. Bu karşılık patateste toplam mazot ve gübre desteği yüzde 28 düşürüldü.
    Fark ödeme desteklerine gelince; bu yıl kütlü pamuk desteği 2023 yılıyla aynı kaldı. Fark ödemesi desteği 8 yıldır artırılmayan aspir, çeltik, dane mısır, soya ve zeytinyağında enflasyonun üzerinde artış yapıldı, ancak bu artış çiftçinin önceki yıllara ilişkin kayıplarını karşılaması mümkün değil. Diğer ürünlerde de enflasyonun oldukça altında kalan artışlar yapıldı.

    PLANLI ÜRETİM MODELİNDE DESTEKLER

    29 Ağustos 2024 tarihli Resmi Gazete’de ise 2025-2027 dönemini kapsayan 3 yıllık bitkisel üretim destekleri açıklandı. Yeni destekleme modelinde mazot ve gübre desteği 2025 üretim yılından itibariyle tamamen kaldırılıyor. Ayrıca fındıkta 11 yıldır dekar başına 170 lira olarak ödenen alan bazlı destek de kaldırıldı. Üretim planlaması kapsamındaki ürünlere ilave destek verilecek. Yeni destekleme modelinde dekar başına destek ödemesi yapılacak; 2025 yılı için dekar başına 244 liralık bir katsayı belirlendi. Temel destek ve planlı üretim gibi destekler bu katsayı ile çarpılarak ödenecek.

    Planlama kapsamına alınan ürünler şunlardır:

    1.Kategori: aspir, mercimek, dane mısır, nohut, patates, kuru soğan ve birinci grup yem bitkileri. Bu ürünlere temel desteğe ilave olarak 244 TL/da destek verilecek.
    2. Kategori: arpa, buğday ve ikinci grup yem bitkileri. Bu ürünlere temel desteğe ilave olarak dekara 317 TL/da destek verilecek.
    3. Kategori: yağlık ayçiçeği, kolza (kanola), kuru fasulye ve soya. Bu ürünlere temel desteğe ilave olarak dekara 366 TL/da destek verilecek.
    4. Kategori: Bu kategoride yer alan kütlü pamuk için temel desteğe ilave olarak dekara 549 TL/da destek verilecek.
    Tarım ve Orman Bakanlığı planlama kapsamına alınan ürünlere ilişkin bazı tablolar yayımladı. Bu tablolarda 2024 ve 2025 yıllarında verilecek destekler kıyaslanarak desteklerin artacağı belirtiliyor. Tarım destekleri büyük oranda bir sonraki yılın bütçesinden ödeniyor. Bu durumda yeni modele göre destekler 2026 yılı bütçesinden verilecek. Bu nedenle iki yıl sonra ödenecek desteklerin tabii ki daha yüksek olması gerekir. Önemli olan bu desteklerin fiyatları fahiş şekilde artan girdilerin ne kadarını karşılayacağıdır. Yeni modelde göründüğü kadarıyla sadece patates, soğan ve bakliyat üreticileri avantajlı durumdadır. Başta çay ve fındık olmak üzere zeytin, pamuk, buğday ve çeltik üreticileri ise kaybedecekler arasındadır.

    HAYVANSAL ÜRETİM DESTEKLERİ

    Öte yandan uygulanan yanlış politikalar nedeniyle son yıllarda hayvan varlığında ciddi bir azalma yaşanıyor. TÜİK verilerine göre, Türkiye’nin büyük ve küçükbaş hayvan varlığı, son iki yılda düşüşe geçti. 2021’de 75,6 milyon baş olan hayvan varlığı, 2023’te 68,9 milyon başa düştü; son iki yılda büyükbaş ve küçükbaş hayvan sayısı 6 milyon 609 bin baş azaldı. Hayvancılık destekleri 26 Temmuz 2024 tarihli Resmi Gazete’de açıklandı. Karara göre hayvan başına destekler kaldırıldı; dana, malak, kuzu ve oğlak başına destek sistemine geçildi. Ancak getirilen sistemin ülkemizi hayvancılıkta ithalat bağımlılığından kurtarması mümkün değildir

    IMF önerileri ile uygulanan politikalar nedeniyle özellikle ithalata bağımlı olduğumuz gübre, ilaç, mazot, tohum, hayvan yemi gibi tarımsal girdi fiyatlarındaki artışlar devam etmektedir. Verilen destekler girdi fiyatlarının çok altında kalmakta, buna karşılık çiftçinin elindeki ürünlerin fiyatları maliyetin altında açıklanmaktadır. Hatta bazı ürünlerde çiftçinin eline geçen fiyatlar önceki yılın altında dahi kalmaktadır. Ürününden para kazanamayan ve emeğinin karşılığını alamayan çiftçilerin üretimden çekilmekten başka çareleri kalmamaktadır. Bunun bir başka yansıması ise gıda enflasyonundaki tırmanmadır.

  • Dolar kuru beklentisi geriledi

    Dolar kuru beklentisi geriledi

    Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), Eylül ayı Piyasa Katılımcıları Anketi sonuçlarını yayınladı. Piyasa Katılımcıları Anketi, reel sektör ve finansal sektör temsilcilerinden oluşan 64 katılımcı tarafından yanıtlanmış ve sonuçlar katılımcıların yanıtları toplulaştırılarak değerlendirildi.

    Yıllık enflasyon beklentileri

    Katılımcıların cari yıl sonu tüketici enflasyonu (TÜFE) beklentisi bir önceki anket döneminde yüzde 43,31 iken, bu anket döneminde yüzde 43,14 oldu. 12 ay sonrası TÜFE beklentisi bir önceki anket döneminde yüzde 28,71 iken, bu anket döneminde yüzde 27,49 oldu. 24 ay sonrası TÜFE beklentisi ise aynı anket dönemlerinde sırasıyla yüzde 19,30 ve yüzde 18,38 olarak gerçekleşti.

    12 ay sonrası enflasyon beklentileri

    2024 yılı Eylül ayı anket döneminde, katılımcıların 12 ay sonrasına ilişkin olasılık tahminleri değerlendirildiğinde, TÜFE’nin ortalama olarak yüzde 34,22 olasılıkla yüzde 22,00 – 25,99 aralığında, yüzde 42,22 olasılıkla yüzde 26,00 – 29,99 aralığında, yüzde 13,26 olasılıkla ise yüzde 30,00 – 33,99 aralığında artış göstereceği öngörüldü. Aynı anket döneminde nokta tahminler esas alınarak yapılan değerlendirmeye göre ise, katılımcıların yüzde 21,67’sinin beklentilerinin yüzde 22,00 – 25,99 aralığında, yüzde 51,67’sinin beklentilerinin yüzde 26,00 – 29,99 aralığında, yüzde 15,00’ının beklentilerinin yüzde 30,00 – 33,99 aralığında olduğu gözlendi.

    24 ay sonrası enflasyon beklentileri

    2024 yılı Eylül ayı anket döneminde, katılımcıların 24 ay sonrasına ilişkin olasılık tahminleri değerlendirildiğinde, TÜFE’nin ortalama olarak yüzde 22,06 olasılıkla yüzde 13,00 – 16,99 aralığında, yüzde 56,91 olasılıkla yüzde 17,00 – 20,99 aralığında, yüzde 9,38 olasılıkla ise yüzde 21,00 – 24,99 aralığında artış göstereceği öngörüldü.
    Aynı anket döneminde nokta tahminler esas alınarak yapılan değerlendirmeye göre, 24 ay sonrası TÜFE enflasyonu beklentileri değerlendirildiğinde, katılımcıların yüzde 18,52‘sinin beklentilerinin yüzde 13,00 – 16,99 aralığında, yüzde 59,26‘sının beklentilerinin yüzde 17,00 – 20,99 aralığında, yüzde 12,96‘sının beklentilerinin yüzde 21,00 – 24,99 aralığında olduğu gözlendi.

    Faiz beklentileri

    Katılımcıların BİST Repo ve Ters-Repo Pazarı’nda oluşan cari ay sonu gecelik faiz oranı beklentisi bir önceki anket döneminde yüzde 50,00 iken, bu anket döneminde yüzde 50,83 oldu. TCMB bir hafta vadeli repo ihale faiz oranı cari ay sonu beklentisi ise bir önceki anket döneminde olduğu gibi bu anket döneminde de yüzde 50,00 olarak gerçekleşti.

    Döviz kuru beklentileri

    Katılımcıların cari yıl sonu döviz kuru (ABD Doları/TL) beklentisi bir önceki anket döneminde 37,28 TL iken, bu anket döneminde 37,16 TL oldu. 12 ay sonrası döviz kuru beklentisi ise bir önceki anket döneminde 42,03 TL iken, bu anket döneminde 42,43 TL olarak gerçekleşti.

    GSYH büyüme beklentileri

    Katılımcıların GSYH 2024 yılı büyüme beklentisi bir önceki anket döneminde yüzde 3,4 iken, bu anket döneminde yüzde 3,2 olarak gerçekleşti. GSYH 2025 yılı büyüme beklentisi ise bir önceki anket döneminde yüzde 3,5 iken, bu anket döneminde yüzde 3,4 olarak gerçekleşti.

  • “Vatandaşlarımızın alım gücünü kalıcı olarak artıracağız”

    “Vatandaşlarımızın alım gücünü kalıcı olarak artıracağız”

    Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, enflasyon beklentilerine yönelik sosyal medya hesabı üzerinden açıklamalarda bulundu. Enflasyon beklentilerindeki iyileşmenin program hedeflerini desteklediğini vurgulayan Bakan Şimşek, paylaşımında şu ifadelere yer verdi:

    “Dezenflasyondaki belirginleşmeyle yıl sonu enflasyon beklentisi yüzde 43,1’e geriledi. 11 aydır azalan 12 ay ve 24 ay sonrası enflasyon beklentileri ise sırasıyla yüzde 27,5 ve yüzde 18,4 oldu. Son 3 ayda 23,5 puan gerileyen yıllık enflasyonun eylülde yüzde 50’nin altına inmesi bekleniyor. 2024 yılında yüzde 4,9 seviyesinde öngördüğümüz bütçe açığının milli gelire oranını gelecek yıl yüzde 3,1’e düşürmeyi hedefliyoruz. Böylece mali disiplin dezenflasyona güçlü destek sağlayacak. Fiyat istikrarını sağlamak için politikalarımızı eşgüdüm içerisinde sürdüreceğiz. Enflasyondaki yapısal katılıkları da gidererek, vatandaşlarımızın alım gücünü kalıcı olarak artıracağız.”

  • Yumurta fiyatlarındaki sezonluk indirim bitti

    Yumurta fiyatlarındaki sezonluk indirim bitti

    Yaz aylarında azalan talep nedeniyle yumurta fiyatlarındaki sezonluk indirim, tüketimin tekrar artış göstermesiyle sona erdi ve fiyatlar yeniden eski seviyelere geldi. Özellikle kafes yetiştiriciliğiyle üretilen çiftlik yumurtalarına yapılan son zamlarla fiyatlar, indirim öncesindeki seviyelere ulaştı. Bir adet yumurtanın fiyatı 4 TL’ye yükselirken, marketlerde 30’lu yumurta kolileri ortalama 120-125 TL arasında değişen fiyatlarla satışa sunuluyor.

    ”Yumurta fiyatları geçen yılki fiyatlar ile aynı”

    İstanbul Yumurta Üreticileri Toptancıları ve İş Adamları Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Necati Yıldırım, yumurta fiyatlarıyla ilgili açıklamalarda bulundu. Yıldırım, yumurta fiyatlarının geçen yıla oranla şu anda aynı fiyatlar ile satıldığını belirtti. Tüketimin azalmasıyla birlikte yaz aylarında yumurta fiyatlarında gerileme olduğunun altını çizen Yıldırım, ”Üretici zarar ettiğinden dolayı kışın tüketimin artmasıyla fiyatlar yükseldi. Bu fiyatlar maliyetlere yakın fiyatlardır. Yumurta fiyatlarında bölgesel fiyatlandırma diye bir şey yok. Kars’ta ne kadarsa İstanbul’da da aynı fiyattan satılır. Yumurta fiyatları üretim fazla olduğunda düşer maliyetlerin altına gelir. Zarar edildiğinde hayvan kesimleri başlanır bu seferde yumurta fiyatlarında yükselme olur. Geçen sene 30’lu yumurta fiyatı 125 liraydı şu anda da aynı fiyatlarda satılıyor” dedi.

    ”Marketler bazen kendi istediklerine göre fiyatlandırma yapabiliyor”

    Yıldırım, ”Marketlerin yumurta fiyatlarında kendi istediklerine göre fiyatlandırma yapabildiğini belirterek gezen ve organik yumurtada tanesi 10 liraya kadar çıkan fiyatları görebilirsiniz” dedi. Yıldırım, ”Normalde geçen yıl ile bu yıl arasında kullandığımız malzeme maliyetlerine zam geldi fakat yumurta fiyatları aynı kaldı. Yumurta tüketiminde kış ve yaz farkı var. Kışın daha fazla yumurta tüketiliyor. Maliyete gelen zamlar yumurta fiyatlarına henüz etki etmedi üstüne koyulmadı. Yumurtanın bu saatten sonra yükseleceğini düşünmüyorum. En son gelen zam tane başına 50 kuruştu. Organik yumurta ve gezen tavuk sayımız ülkemizde az. Bazen gördüğümüz krem renkli kahverengi olan yumurtaları organik ve köy yumurtası diyerek 300 – 500 liralara satıyorlar. Bu konuda insanların dikkat etmesi gerekiyor” şeklinde konuştu.

  • Ticari süt işletmelerince 938 bin 533 ton inek sütü toplandı

    Ticari süt işletmelerince 938 bin 533 ton inek sütü toplandı

    Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Temmuz ayı Süt ve Süt Ürünleri Üretimi verilerini paylaştı. Buna göre, ticari süt işletmelerince 938 bin 533 ton inek sütü toplandı. Ticari süt işletmeleri tarafından toplanan inek sütü miktarı, Temmuz ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 12,3 arttı, Ocak-Temmuz döneminde ise bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 8,7 arttı.
    Temmuz ayında bir önceki yılın aynı ayına göre, inek peyniri üretimi yüzde 1,3 arttı, ayran üretimi yüzde 10,4 arttı, yoğurt üretimi yüzde 7,6 arttı, içme sütü üretimi yüzde 5,5 arttı, tereyağı üretimi yüzde 0,9 arttı. Ocak-Temmuz döneminde ise bir önceki yılın aynı dönemine göre, inek peyniri üretimi yüzde 5,0 arttı, ayran üretimi yüzde 14,0 arttı, yoğurt üretimi yüzde 9,6 arttı, içme sütü üretimi yüzde 2,7 arttı, tereyağı üretimi yüzde 10,7 arttı.

    Bir önceki ay 921 bin 942 ton olan ticari süt işletmelerince toplanan inek sütü miktarı Temmuz ayında yüzde 1,8 oranında artarak 938 bin 533 ton oldu.

    Bir önceki ay 96 bin 973 ton olan içme sütü üretimi Temmuz ayında yüzde 10,0 oranında artarak 106 bin 696 ton olarak gerçekleşti.

  • Tavuk yumurtası üretimi arttı

    Tavuk yumurtası üretimi arttı

    Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Temmuz ayı Kümes Hayvancılığı Üretimi verilerini paylaştı. Buna göre, tavuk eti üretimi 205 bin 656 ton, tavuk yumurtası üretimi 1,71 milyar adet olarak gerçekleşti. Temmuz ayında bir önceki yılın aynı ayına göre, tavuk yumurtası üretimi yüzde 1,4 arttı, kesilen tavuk sayısı yüzde 8,4 arttı, tavuk eti üretimi yüzde 5,5 arttı, hindi eti üretimi yüzde 0,7 arttı. Ocak-Temmuz döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre, tavuk yumurtası üretimi yüzde 5,2 arttı, kesilen tavuk sayısı yüzde 6,5 arttı, tavuk eti üretimi yüzde 5,6 arttı, hindi eti üretimi yüzde 20,1 arttı.

    Bir önceki ay 177 bin 740 ton olan tavuk eti üretimi Temmuz ayında yüzde 15,7 oranında artarak 205 bin 656 ton oldu.

    Bir önceki ay 1 milyar 694 milyon 374 bin adet olan tavuk yumurtası üretimi Temmuz ayında yüzde 0,7 oranında artarak 1 milyar 706 milyon 295 bin adet oldu.

  • Uzmanlardan sahte altın uyarısı

    Uzmanlardan sahte altın uyarısı

    Altın fiyatlarının son yılların rekorunu kırmaya devam ettiği şu günlerde sahte altına karşı uzmanlar uyarıyor. Uzmanlar sahte altın mağduriyetlerinin yaşanmaması için ziynet eşyası alırken altın esnemesi ve altın sesinin kontrol edilmesi uyarısı yaptı. Konya Sarraflar ve Kuyumcular Derneği Başkanı Yusuf Yaşar, fiyatların yükselmesiyle birlikte altın sahtekarlığının, altında ikinci baskı yapanların, merdiven altı altın üretenlerin başvurduğu yöntemlere dikkat çekerek, “Vatandaşlarımız altını öncelikle kesinlikle kuyumcudan alacaklar. Hastane önünde, postane önünde, ‘daraldım, borcum var. 10 bin liralık altın var elimde, bunu ucuza vereceğim” diye dolandırıcılık olayları yaşanmaktadır. Kesinlikle bu tip tuzaklara düşmesinler ya da başka bir sorun ‘ben bunu tarladan buldum’ eline bir tane gerçek altın veriyorlar onu bize gösteriyor ‘altın’ diyoruz. Daha sonrasında ise 20 tane altın olmayan ürün satıyorlar. Bunun haricinde bize satmaya gelen altınları ilk etapta elimize alır, rengine, ağırlığına bakarız. Altının özgül ağırlığı çok yüksek 19.20, altın göründüğünden ağır olur” dedi.

    “Altını sahtesinden ayırmak için biz kuyumcular bir de sesini dinleriz”

    Alınan ziynet eşyalarında mağdur olmamak için vatandaşlara seslenen Dernek Başkanı Yusuf Yaşar, “Altını sahtesinden ayırmak için biz kuyumcular bir de sesini dinleriz. Bütün kuyumcular bu altının sesinden anlar. İkincisi bu da önemli, ağırlığından anlarız. Daha şüphelenirse altını yakarız. Üzerindeki altın yaldız gider maden çıkar. Ayarı düşük olur ayarından şüphelenirsin, sertliğinden altın olup olmadığı anlaşılır. Daha fazla şüphelenirsek eritir, ayar analiz yaptırırız ayar evinden eritip analiz yaparız. Altın oranın kaç olduğunu görürüz. En kesin ve net sonucu ayar evleri verir. Altının özgül ağırlığı 19.20. Altını teraziye koyduğumuzda 20.76 gram geliyor. Sahtesini teraziye bıraktığımızda 13.76 geliyor. Yani arada 7 gram fark var. Biz gelen sahte ürünü müşterinin elindeyken tahmin ederiz. Bunu bu şekilde kontrol ettiğimizde kesinlikle ortaya çıkar. Altın oranı çok önemli. Bunun dışında bir de ateşe sürülür, aside sürülür veya mihenk taşına süreriz ayarına göre altın olmayanın tamamını siler, altın silinmez” diye konuştu.

  • Dış ticaret dengesindeki olumlu gelişmeler makroekonomik istikrarı güçlendiriyor

    Dış ticaret dengesindeki olumlu gelişmeler makroekonomik istikrarı güçlendiriyor

    Ticaret Bakanı Ömer Bolat, sosyal medya hesabından, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) tarafından açıklanan temmuz ayı ödemeler dengesi verilerine ilişkin değerlendirmede bulundu. Bolat, ihracattaki artış ve ithalattaki düşüşün dengeli bir büyüme yapısını desteklediğini söyledi. Bolat, cari işlemler hesabındaki büyük iyileşmenin makroekonomik istikrarı pekiştirerek ekonominin geleceğine dair olumlu bir tablo sunmaya devam ettiğini aktardı.

    Bolat, temmuzda cari işlemler hesabında 566 milyon dolar fazla verildiğinin açıklayan Bolat, “Böylelikle geçen yılın aynı ayına göre cari işlemler hesabından 5,9 milyar dolarlık iyileşme kaydedildi. Böylelikle 2 ay art arda fazla verilmiş olup, ağustos ayında da fazla verilmeye güçlü bir şekilde devam edilecektir” dedi.

    “Cari açık Nisan 2022’den bu yana ilk defa 20 mildyar doların altında”

    Cari işlemler açığının bu yılın ocak-temmuz döneminde geçen yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 61,8 azalışla 16 milyar dolar olarak gerçekleştiğini bildiren Bolat, “”Böylelikle tepe noktası olan Mayıs 2023’te 57 milyar dolar olarak gerçekleşen yıllıklandırılmış cari işlemler açığı, sonraki aylarda 37,9 milyar dolar azalarak, Temmuz 2024 itibarıyla 19,1 milyar dolara geriledi. Böylelikle yıllıklandırılmış cari işlemler açığı, Nisan 2022’den bu yana ilk defa 20 milyar dolar seviyesinin altına geriledi. Aynı dönemde yıllıklandırılmış dış ticaret açığı ise 39,8 milyar dolara düştü. Yıllıklandırılmış cari işlemler açığı, geçen yılın mayıs ayına göre, dış ticarette uygulanan politikaların etkisiyle yüzde 66,5 oldu. Bu yılın temmuz ayında yıllıklandırılmış ihracatımız, yıllık bazda yüzde 3,4’lük artış ile 261,5 milyar dolara yükseldi. Aynı ayda yıllıklandırılmış ithalat ise yüzde 8’lik azalışla 343,9 milyar dolara geriledi” dedi.

    Bolat, yıllıklandırılmış dış ticaret açığın yüzde 32 azalarak 82,4 milyar dolar, ihracatın ithalatı karşılama oranının ise 8,4 yüzde puan artarak yüzde 76 olduğunu belirten Bolat, dış ticaret açığındaki gerilemeye, hizmet ihracatındaki artışın eşlik ettiğini belirtti.

    “Dış ticaretin, ekonomik büyümeye olumlu katkılar yapacağı öngörülüyor”

    Bakan Bolat, hizmet gelirlerinin temmuzda yıllıklandırılmış bazda 106,8 milyar dolarla rekor yenilediğini, hizmetlerin altında yer alan seyahat gelirlerinin ise 52,4 milyar dolara yükseldiğini ifade etti.

    Mal ve hizmet ihracatını artırmaya yönelik destekler ve ithalatı düşürmeye yönelik tedbirlerin uygulamadaki sonuçlarıyla cari işlemler açığında önemli bir gerileme olduğunu ifade eden Bolat, “Ağustosta Bakanlığımızca açıklanan geçici dış ticaret istatistiklerine göre ihracatta yüzde 2,4 artış, ithalatta ise yüzde 10,8 azalış kaydedildi. Böylece dış ticaret açığında yüzde 43,4 oranında güçlü bir gerileme görüldü” dedi.

    Bolat, ağustosta yıllıklandırılmış cari işlemler açığının 16 milyar doların altına gerilemesinin öngörüldüğüne bildiren Bolat, “Dış ticaret dengesindeki olumlu gelişmeler, ekonomik büyümeyi daha dengeli hale getirirken cari işlemler hesabındaki iyileşmeyle birlikte makroekonomik istikrarı güçlendiriyor. Nitekim 2024 yılının ikinci çeyreğinde cari işlemler açığında yüzde 52 oranında düşüş gözlenirken yüzde 2,5 oranındaki ekonomik büyümenin yarısı net mal ve hizmet ihracatından kaynaklandı. Bu yıl genelinde ihracattaki artış ve ithalattaki azalış eğiliminin sürmesi bekleniyor. Dış ticaretin, cari işlemler dengesine ve ekonomik büyümeye olumlu katkılar yapacağı öngörülüyor. Ticaret Bakanlığı olarak, küresel mal ve hizmet ihracatındaki payımızı artırmak hedefiyle üretici ve ihracatçılarımızla sıkı işbirliği içinde çalışmalarımızı kararlılıkla sürdüreceğiz “ifadelerini kullandı.

  • Mehmet Şimşek: “Cari açık geriledi”

    Mehmet Şimşek: “Cari açık geriledi”

    Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, açıklanan yıllık cari açıkla ilgili sosyal medya hesabından açıklamalarda bulundu.

    Şimşek, “Temmuzda yıllık cari açık 20 milyar doların altına geriledi. Düşen cari açık ve artan dış kaynak girişleri kalıcı rezerv birikimine katkı sağlıyor.

    Uygulamaya koyduğumuz programımıza olan güven sayesinde sermaye girişleri (rezerv hariç net hata ve noksan dahil) son bir yılda 43,3 milyar dolara ulaştı. Temmuzda 10 yılın en yüksek aylık portföy girişi gerçekleşirken son bir yılda toplam giriş 34,5 milyar dolar oldu. Geçen yıl yüzde 0,5’e kadar gerileyen yurtdışı yerleşiklerin Devlet İç Borçlanma Senedi stokundaki payı temmuzda yüzde 8,7’ye çıktı. Bankacılık ve reel sektörün tahvil dahil dış borç çevirme oranları geçen yılın ilk beş ayında yüzde 97 ve yüzde 73 seviyesindeydi. Temmuzda yıllıklandırılmış oranlar sırasıyla yüzde 162 ve yüzde 121’e yükseldi. Makroekonomik ve finansal istikrarda elde ettiğimiz kazanımları yapısal reformlarla kalıcı hale getirmeyi ve daha da ileriye taşımayı hedefliyoruz. Özellikle teknolojik dönüşümü hızlandıran, rekabetçiliği artıran ve finansman kalitesini iyileştiren uluslararası doğrudan yatırımları ülkemize çekmeye yönelik çalışmalarımıza devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.