Kategori: Ekonomi

  • Teknoloji̇ye Rağmen Üretmeye Devam Edi̇yorlar

    Teknoloji̇ye Rağmen Üretmeye Devam Edi̇yorlar

    Samsun’un Çarşamba ilçesi Tarihi Uzun Çarşı’da bulunan beşikçiler gelişen teknolojiye karşı üretimlerine devam ediyor.

    Geleneksel yöntemlerle yapılan ve kullanım devri geçen tahta beşikler artık bitme noktasına geldi. Yıllar önce 100-150 ustanın geçimini sağladığı beşikçilik şu anda 2-3 usta ile teknolojiye direnmeye çalışıyor. Unutulmaya yüz tutan ahşap beşik şimdilerde oyuncak olarak olarak rağbet görüyor.

    Dededen kalma bir mesleği devam ettiren 38 yaşındaki Hacı Salih Özşahin de bu ustalardan bir tanesi. 71 yıldır beşik ustalığı yapan babası Rızvan Özşahin ile birlikte çalışıyor. Babasının korona virüsünden dolayı evde olduğu bugünlerde üretilen her beşik onun ellerinden geçiyor.

    Beşikçiliğe rağbetin her geçen yıl azaldığını belirten Hacı Salih Özşahin, “90’lı yıllara kadar köylüsü de kentlisi de bu beşiklerde yatıyordu. 90’lı yıllardan sonra değişik alternatifler çıktı. Bu beşiğe rağbet azalmaya başladı. İnsanlar gösterişli görünümü daha düzgün olan beşiklere yöneldi. Bizim satışlarımız da düşmeye başladı. Teknolojiye rağmen hala daha direnmeye çalışıyoruz. Yaptığımız ürünler ahşap ve doğal. Çocuk bunda rahat ediyor. Bu bizde dede mesleği. Dedemden babama geçti. Babamdan da biz sürdürmeye çalışıyoruz” dedi.

    Meslekte çırak yetişmediğini dile getiren Ahşap Beşik Ustası Özşahin, “Meslekte çırak yetişmiyor. Genç nesil artık bunu bilmiyor. Başka alternatifler de çıktı. Ondan dolayı bu ahşap beşik unutulmaya yüz tuttu. Nesil alternatif çoğaldıkça ahşaba rağbet azaldı. Önceden 100-150 usta vardı. Şu anda 2 -3 tane usta kaldı. Onlarda bu iş bu meslek ölmesin diye gelecek nesiller ‘böyle bir beşik kullanılıyordu’ desinler diye az sayıda da olsa üretim yapıyorlar” diye konuştu.

    Oyuncak beşiklerin çocuk beşiğinde daha fazla rağbet gördüğünü ifade eden Özşahin, “Genelde oyuncak beşik çocuk beşiğinden daha fazla satılıyor. Çocuk oyuncak beşikle oynadığı için daha fazla gidiyor. Fiyatlar 150 ile 200 TL arası değişiyor. Ebadına göre şekline göre motifine göre fiyatlar 500 TL’ye kadar çıkabiliyor. Oyuncak beşikler 25 ile 50 TL civarında yine boyut ve ebada göre değişiyor. Bunların yanında keser sapı, masa, merdiven korkuluğu, türü şeyler yapıyoruz. Tornalarımız var. Merdane çekiliyor, oklava ve sofra yapıyoruz. Mesleğin son ustalarıyız, teknolojiye karşı direnmeye çalıyoruz. Götürebildiğimiz yere kadar götüreceğiz inşallah” şeklinde konuştu.

  • Fındığın Başkenti̇ Orduda Çay Hasadı Başladı

    Fındığın Başkenti̇ Orduda Çay Hasadı Başladı

    Ordu’da, fındığın yanında alternatif olarak üretimi süren ‘çay’ hasadı başladı. Bölgede yaklaşık 40 yıldır üretimi devam eden çay, Perşembe ilçesinde yıllık 50 ton civarında hasat ediliyor.

    Karadeniz çayının ana vatanı olan Rize’de hasat birkaç gün önce başlarken, Ordu’da ise fındığın yanında alternatif olarak üretilen ve üretildiği de az bir kesim tarafından bilinen çay, bir nebze de olsa yüz güldürüyor. Ruhsatlı olarak sadece Perşembe ilçesinde yıllık ortalama 50 ton civarında üretilen çay, kilogramı yaklaşık 3 liradan satılıyor. Ordu denilince ilk akla gelen ürün fındığın yanında alternatif olarak uzun yıllarıdır üretilen çay, üreticileri tarafından hak etmediği değeri bulamadığı düşüncesiyle rağbet görmese de, bazı üreticiler her yıl hasatlarını sürdürüyor. Hasadı fındığa göre daha zor olan çay toplamak için çalışan işçilerin ise günlük yevmiyelerinin 150 TL olduğu belirtiliyor.

    “Eskiden üretim çoktu, insanlara sahip çıkılmadı”

    Çay yetiştiricisi Mustafa Keskin, bu kesimde yaklaşık 2 buçuk ton çay hasadı gerçekleştirdiklerini söyledi. Yaklaşık 40 yıldır çay üretimini devam ettirdiklerini ifade eden Keskin, “Bazı sorunları oluyor. Çay bölgesi olmadığından bize pek fazla getirisi olmuyor. Eskiden üretim çoktu. İnsanların burada bir dönem çayını almadılar ve baskı yaptılar, o nedenle insanların çaylarını söktü” dedi.

    İnsanların çay üretimini artık pek fazla yapmadıklarını ifade eden Naime Aydın ise günlük yevmiyeli olarak çay hasadının sürdüğünü, bölgedeki herkesin çay toplamayı bilmediğini söyledi.

    “İlk hasatta verim biraz düşük”

    Mehmet Aydın, bahar hasadı yapılan çayın, kış mevsimden yaşanılan olumsuz hava şartları nedeniyle biraz düşük olduğunu ifade ederek, “İkinci toplamada biraz daha verimli olabilir. İnsanlar da karşılığını alır. Geçmişte insanların çayına kusur buldular, üreticiler de söktüler. Buralarda çay üretiminin çoğaltılması lazım” diye konuştu.

  • Kuşadası Turi̇zmi̇ 1 Hazi̇rana Hazır

    Kuşadası Turi̇zmi̇ 1 Hazi̇rana Hazır

    Korona virüs salgınında normalleşme sürecinin başlangıcı olan 1 Haziran Pazartesi günü sahil ve deniz turizmi yasakları kalkıyor. Kuşadası’nda yaklaşık 2,5 aydır kapalı olan otel ve plajların, sosyal mesafe ve yeni hijyen kurallarına göre düzenlemeleri büyük ölçüde tamamlandı. Birçok otel 1 Haziran’da müşteri alımına başlarken, sosyal medyadan da yeni döneme ait reklamlar ve tanıtımlar paylaşmaya devam ediyorlar.

    Ülkelerin birbiriyle sınırlarını kapatması ve kısıtlamalar nedeniyle kapanan otel ve plajlar, korona virüsle mücadelede normalleşme sürecinin miladı olarak da kabul edilen 1 Haziran Pazartesi günü itibariyle yeniden açılıyor. Türkiye’nin önemli turizm merkezlerinden Kuşadası’nda Çam Limanı’ndan Davutlar ve Güzelçamlı’ya kadar sahillerde otellerin büyük bir bölümü de 1 Haziran’dan itibaren başlayacak olan yeni döneme hazır hale getirildi. Korona virüs tedbirleri kapsamında daha önce hazırlıklar bitirilirken, işletmeciler 1 Haziran itibariyle hareketliliğin artmasını beklemeye başladı.

    Kuşadası’nda 149 otel hizmet veriyor

    Kuşadası’nda bakanlık işletme belgeli 9 bin 918 oda ve 20 bin 872 yatak kapasiteli toplam 62 otel ve tatil köyü ile yine işletme belgeli 1 marina, 1 kongre merkezi, 1 su parkı ve 6 restoran bulunuyor. Kuşadası merkezi ile Davutlar ve Güzelçamlı’da ayrıca 5 bin 961 oda ve 14 bin 81 yatak kapasiteli belediye belgesiyle işletilen 149 otel hizmet veriyor. Kuşadası’nda bakanlık ve belediye belgeli konaklama tesislerindeki toplam yatak sayısı ise 34 bin 953 olurken, toplamda 211 konaklama tesisinde 15 bin 879 oda bulunuyor.

    Sosyal mesafe kurallarıyla sağlıklı turizm

    Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın yayınladığı kriterler ve ’Sağlıklı Turizm Sertifikası’ programı çerçevesinde bütün oteller 1 Haziran’dan itibaren yeni hijyen ve sosyal mesafe kurallarına yönelik hazırlıklarını büyük ölçüde tamamladı ve sertifika için başvurular da başladı. Yeni dönemde tüm oteller girişte bütün müşteri ve çalışanlarının ateşini ölçecek. Ateşi ölçülen müşteriler, otel girişindeki dezenfektan tüneli ve termal kameralarla kontrolden geçecek. Birçok otelde artık odaları açan kart veya anahtar kullanılmayacak. Bazı oteller ise kartları tek kullanımlık olarak müşterilerine sunacak. Otel resepsiyonları görevli ve müşteri arasında camekanla kapatılıyor. Karekod sistemi kullanan müşterinin cep telefonuna yapılan yükleme ile müşteri resepsiyondaki bilgisayar ekranına cep telefonundaki karekodu okutarak, odasına giriş için sistemini aktif hale getirebilecek.

    Odasına çıkan turist, kapıya hiç dokunmadan yine cep telefonundaki QR kodu okutunca kapı otomatik açılıyor. Oda içinde ise tüm elektronik düğmeleri ve klima QR kodla dokunmadan yönetiliyor. Odaya servis ve temizlik hizmeti istediğinde de cep telefonundaki butonlarla talebini elektronik ortamdan iletebiliyor. TV kumandaları tek kullanımlık paketler içinde. Yatak ve yastıklarda sıvı geçirmez tek kullanımlık alezler bulunuyor. Banyo ve odadaki diğer birçok eşya da yine tek kullanımlık paketler halinde sunuluyor. Otellerde en çok tartışma konusu olan açık büfe uygulaması devam edecek. Ancak müşteri eskiden olduğu gibi kaşık, kepçe veya maşa kullanarak yemeğini kendisi alamayacak. Restoran alanı da yine sosyal mesafe kurallarına uygun kırmızı uyarı çizgileriyle düzenlendi. Müşteri kırmızı çizgiyi geçmemek şartıyla, camekan koruması ardındaki otel görevlilerinden porsiyon halindeki yemeklerden istediğini söyleyecek. Eskiden 8 kişinin oturabildiği masa düzeni de 4 kişiye düşürüldü.

    Otellerde girişten itibaren resepsiyon, lobi, asansör içleri, restoranlar, barlar, amfitiyatrolar ve diğer tüm ortak kullanım alanlarında zeminler Türkçe, Almanca, Rusça ve İngilizce olarak uyarıların da bulunduğu 1,5 metre sosyal mesafe kurallarına uygun etiketlerle işaretlendi. Her otel, sahil ve havuz başındaki şezlongları, sosyal mesafe kurallarına uygun, aralarında en az birer metre olacak şekilde düzenlendi. Otellerde korona virüsle ilgili eğitimlerden de geçirilen personeller ise hem maske hem de yüz siperliği kullanıyor.

  • Hazırlıkların Tamamlandığı Dünyaca Ünlü Sahi̇lde Yüzde 70 Doluluk Bekleni̇yor

    Hazırlıkların Tamamlandığı Dünyaca Ünlü Sahi̇lde Yüzde 70 Doluluk Bekleni̇yor

    Antalya’da yaklaşık 2,5 ayın ardından normalleşme takvimiyle birlikte 1 Haziran’dan itibaren açılacak dünyaca ünlü Konyaaltı Sahili için ilk günde yüzde 70 doluluk oranı bekleniyor. Vatandaşların sahil ve deniz özleminin hat safhada olduğunu ifade eden Konyaaltı Sahili Plaj İşletmeleri Derneği Başkanı Orhan Özer, “Hem denizdeki tuzlu suyun mikroplara karşı etkisi hem de sahilin açık oluşunu göz önüne alarak insanların sahili tercih edeceğini ve yüzde 60-70 arasında doluluk oranı bekliyorum” dedi.

    Korona virüs tedbirleri kapsamında kapatılan dünyaca ünlü Konyaaltı Sahili’nde yaz sezonuna ’sosyal mesafeli’ şekilde hazırlanan yeni uygulamanın çalışmalarını model alan işletmeler, çalışmalarını 1 Haziran’a yetiştirmeye çalışıyor. Sahilin giriş kısmındaki alana Antalya Büyükşehir Belediyesi tarafından hazırlanan demo kurulum çalışmalarının bitirilmesinin ardından işletmeler de sosyal mesafe ve dezenfekte kurallarına uygun şekilde çalışmalarını sürdürüyor. Haziran ayında başlayacak deniz sezonu için 4 gündür hummalı bir çalışma yapan işletmeler, yerli turizmden oldukça umutlu.

    Konyaaltı Sahili Plaj İşletmeleri Derneği Başkanı Orhan Özer, sahilde bulunan 33 işletmede hazırlıklarının devam ettiğini aktardı. Covid-19’dan dolayı kapatılan sahillerin yeni hijyen koşullarına göre yeniden düzenlediğini anımsatan Özer, “Misafirlerimizin hem hijyen hem rahatlığı açısından hazırlıklarımız deva etmekte. 1 Haziran’dan itibaren çalışmalarımız bitmiş olacak ve tüm misafirlerimizi ağırlamış olacağız” dedi

    Yemek sunumları kapalı ambalajlarda olacak

    Belediye ile birlikte yürüttükleri bazı kararlar olduğunu ifade eden Özer, “Şezlonglar arasındaki mesafeleri 1,5 metre olarak ayarladık. İşletmelerin girişinde misafirlerimizin hijyen kurallarına göre karşılayıp o şekilde içeriye alacağız. Her şezlong kullanımında örtüleri değiştireceğiz. Personellerde maske ve eldiven kullanımına dikkat edeceğiz. Yemek sunumlarımızı mümkün oldukça kapalı ambalajlarda servis etmeye çalışacağız” dedi.

    İşletmelerin kapalı olduğu süreç içerisinde olumsuz etkilendiğini aktaran Özer, sezonun açılmasıyla birlikte ilk düşüncelerinin sağlık olduğunu, ikinci planda para kazanmak olduğunu belirtti.

    “Yüzde 60-70 oranında doluluk bekliyoruz”

    Vatandaşların 2,5 aydır sahil özlemi olduğuna işaret eden Tamer, şunları söyledi:

    “Bütün sahil yürüyüşe dahi kapalıydı. İnsanlar yürüyüş yapacaktır. Yorulduğunda plajını kullanacaktır. Açık alan olduğu için insanlar kapalı yeri tercih etmeyecektir. Hem denizdeki tuzlu suyun mikroplara karşı etkisi hem de sahilin açık oluşunu göz önüne alarak insanların sahili tercih edeceğini ve yüzde 60-70 arasında doluluk oranı bekliyorum.”

    “Çok heyecanlıyız”

    Sahilde 3 yıldır işletme sahibi olan Gonca Tamer de, çok heyecanlı olduklarını dile getirerek, “1 Haziran için son 4 gündür çalışmalarımızı son derece hızlandırdık. Hijyen kurallarına son derece önem vererek bunu sürdürüyoruz. Geçen yıl yapmadığımız birçok şeyi, bu yıl artık klasikleştirilecek şekle getirdik. El dezenfektanlarından tutun, fotoselli sabunlukların kullanımı, kişiye özgü tek kullanımlık şezlong üstü anti bakteriyel bezler. Belediyemiz öncelikle bulunmamız gereken alanı sınırlandırdı. Açıklanan protokoldeki mesafeleri GPS ile ölçümünü yaptık. Sahilden 7 metre uzaklıkta olacak şekliyle misafirlerimizin alanlarını belirledik. Bu misafirlerimiz için çok güzel bir ortam sağlayacak. Hem çok iç içe olmayacak, hem rahatlıkla güneşlenip yemeklerini yiyebilecekler. İşletmemiz bölümüne gelen misafirlerimizi ateş ölçerle ağırlayacağız. Maskeleri olmayanlara maske temini sağlayacağız” dedi.

    “Öncelik sağlık”

    Sosyal mesafe kuralı ve maskenin olmazsa olmazları arasında yer alacağına vurgu yapan Tamer, “Bu da plajlara yeni bir görsellik kazandıracaktır diye düşüyorum. Yapmak zorundayız” ifadelerini kullandı.

    Tamer, sezonun virüs nedeniyle geç açılmasının işletmeleri olumsuz yönde etkilediğini ancak beklentilerinin olduğunu dile getirdi. “Önemli olan sağlık” diyen Tamer, ticari anlamda da ‘zararın neresinden dönülürse kardır’ düşüncesinde olduğunu belirtti.

    “Denizi özleyebileceğimiz hiç aklımıza gelmezdi”

    0-18 yaş grubunda bulunan kısıtlamanın sahilde oluşması beklenen insan sirkülasyonuna etki edeceğini de sözlerine ekleyen Tamer, “Bu kısıtlama kaldırılmadan anneler, babalar plaja gelemeyecekler. Tek engelimiz şu anda bu. Ancak bu kısıtlama bittikten sonra istenilen düzeyde yerli halkın plajlara geleceğini düşünüyorum. Herkes özlem duyuyor. Antalya’nın içerisinde denizi özleyebileceğimiz hiç aklımıza gelmezdi” diye konuştu.

  • Ki̇li̇ste Hububat Hasadı Başladı

    Ki̇li̇ste Hububat Hasadı Başladı

    Kilis ve ilçelerinde 2020 yılı hububat hasadı başladı.

    Kilis ve ilçelerinde mercimek, arpa, buğday hasadına başlandı. Sulanan arazilerde hasat biraz geç başlayacağı öğrenildi. 2020 yılı hububat hasadı kapsamında Kilis’e gelen biçer döverler, üreticilerin ekili alanlarına girmeye başladı. Bu yıl rekolte beklentilerinin üzerinde olduğu bildirildi. Hububat ekili alanların dönümünde 350-450 kilogram ürün alınması bekleniyor.

    Kilis Çiftçi Mallarını Koruma Meclisi Başkanı Mehmet Kara, hububat hasadında rekoltenin beklendiği gibi olduğunu ifade ederek, “Daha fazla verim alabilmek için ’anaç’ tohum istiyoruz. Anaç tohum olmuş olsaydı dönümüne 150 kilogram fazla ürün alırdık. Mercimekte, buğday da, arpada, mısırda anaç tohum olduğu zaman 150 kilo dönümüne fazla ürün alabiliriz. Tahminiz dönüm başına 350-400 kilogram arpa, buğday bekliyoruz. Çiftçilerimiz üretim için ellerinden geleni yapıyorlar. Maliyetler pahayı, daha fazla destek verilmesini talep ediyoruz” dedi.

  • Burhani̇yede Son Yağışlar Zeyti̇ne İlaç Oldu

    Burhani̇yede Son Yağışlar Zeyti̇ne İlaç Oldu

    Balıkesir’in Burhaniye ilçesine geçtiğimiz günlerde yağan yağmurlar zeytine ilaç oldu. Zeytinin tane bağlama aşamasında olduğunu söyleyen Ziraat Odası Başkanı Ali Duman, yağmurlar ile serin havanın zeytinde bol mahsul umudunu artırdığını söyledi.

    Türkiye’nin en önemli zeytin üretim merkezlerinden Edremit körfezinde geçtiğimiz günlerde yağan yağmurlar zeytincileri sevindirdi. Mayıs yağmurlarının umudu artırdığını anlatan Burhaniye Ziraat Odası Başkanı Ali Duman, “Zeytinde çiçeklenme sona ererken, zeytin bağlama dönemine girildi. Geçtiğimiz günlerde düşün yağmurlar zeytine ilaç oldu. Yağmurlar pamuklu bit zararlısını dökerken, ağaçlara büyük bir canlılık kazandırdı. Bu arada havanın serin gitmesi de çok yararlı oldu. İnşallah, bu sene bol ürün bekliyoruz. İnşallah, zeytinyağı fiyatı da iyi olursa zeytincinin yüzü güler” dedi.

    Zeytinci Ali Terzioğlu da, yağmurların 13 milyon zeytin ağacının bulunduğu körfez yöresindeki çiftçileri sevindirdiğini söyledi.

  • Bucanın Tüm Arazi̇leri̇ Tarımsal Üreti̇me Açılıyor

    Bucanın Tüm Arazi̇leri̇ Tarımsal Üreti̇me Açılıyor

    İzmir’de Buca Belediyesi, pandemi sürecinde tarımsal kalkınma hamlesi başlatırken, belediye sahibi olduğu 200 dönüm araziyi tarımsal üretime yönlendirme kararı aldı. Buca Belediye Başkanı Av. Erhan Kılıç, “Artık boş tarlamız kalmayacak. İlk etapta üzüm bağımızdan hasat edeceğimiz 20 ton üzüm ve 16 dönüm tarlamızdan elde edeceğimiz tüm mahsulü ihtiyaç sahiplerine dağıtıp, yaralarına merhem olacağız” dedi.

    İzmir’in en kalabalık ilçesi Buca’da, korona virüsüne karşı ilk günden yoğun mücadele veren Buca Belediyesi, ihtiyaç sahiplerine tarımsal üretimle de destek olacak. Buca Belediye Başkanı Av. Erhan Kılıç’ın talimatıyla kent genelinde tarımsal kalkınma hamlesi başlatılırken, yürütülen çalışmalardan üretilen tüm ürünlerin ihtiyaç sahiplerine ücretsiz dağıtılacağı belirtildi.

    Boş tarla kalmayacak

    Pandemi sürecinde üretmenin ve tarımsal verimliliğin değerinin bir kere daha anlaşıldığını ifade eden Başkan Kılıç, Buca Belediyesine ait tarıma elverişli 200 dönümlük arazinin tarıma açılacağını müjdeledi.

    Başkan Kılıç, “Pandemi sürecinden sonra hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Bizde Buca Belediyesi olarak, kendimize ait tarlalarımızı, arazilerimizi üretime açtık. Biz bundan sonraki süreçte de belediyemize ait tarlalarımızın tamamını tarım için kullanacağız. Artık boş tarlamız kalmayacak. Aynı zamanda bu bölgede yaşayan çiftçi vatandaşlarımızın da tarlalarının boş kalmaması için önayak olmaya çalışacağız” diye konuştu.

    Buca’nın kırsal kesimlerinde üreticinin yaşadığı su sorununa ilişkin çalışma yapacaklarının söyleyen Kılıç, “Bu bölgede yaşayan çiftçi vatandaşlarımızın da tarlalarının boş kalmaması için önayak olacağız. Şuan buradaki üreticilerimizin en büyük sorunlarından birisi sulama. Yeraltı sularının çıkarılması için trafoya, elektriğe ihtiyaç var. En kısa zamanda bu çalışmayı da tamamlayacağız” ifadelerini kullandı.

    Bir dönem Türkiye’nin en iyi üzümlerini üreten Buca’da bağcılık kültürünü canlandırmak için kurulan 13 dönümlük bağından bu yıl 20 ton rekolte beklediklerini açıklayan Kılıç, “Bu yıl bağımızdan güzel bir mahsul elde edeceğiz. Buranın yanı sıra diğer tarlamızda da domates, biber, patlıcan ekmiştik. Yaklaşık 1 ay sonra onların da hasat zamanı gelecek. Ürettiğimiz ürünlerimizin tamamını ihtiyaç sahibi Bucalı vatandaşlarımıza ulaştıracağız. Bucalının malını Bucalıya dağıtacağız. Bu pandemi sürecinde ihtiyaç sahibi vatandaşlarımıza büyük faydamız olacağını düşünüyorum” dedi.

    Buca’ya özgü razaki üzümü başta olmak üzere toplam 13 çeşit üzüm üretimi yapılan bağın aynı zamanda gen bankası görevi de gördüğünü vurgulayan Başkan Kılıç, “Bağlarımızdaki üretimle, Buca’da yetişen üzüm çeşitlerinin tekrar canlandırılarak üreticilere ve hemşehrilerimize tanıtımını yapmış olacağız. Buca razakisinden sultaniye, Mevlana üzümünden Bornova misketine toplam 13 çeşitte bin 425 adet fidemizi yetiştirdik. İlerleyen süreçte Buca’nın bu zenginliğini daha da genişletmeyi planlıyoruz” diye konuştu.

  • Deni̇zci̇ler Vi̇ra Bi̇smi̇llah Di̇yor

    Deni̇zci̇ler Vi̇ra Bi̇smi̇llah Di̇yor

    Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığının, turistik amaçlı olta balıkçılığı gemileri ile gezinti cinsi gemiler dahil yolcu gemilerinin yüzde 50 kapasite ile faaliyetlerine tekrar başlayacağını, sportif su altı ve su üstü faaliyetlerin de tekrar başlayacağını duyurmasının ardından konuşan İMEAK Deniz Ticaret Odası İzmir Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Yusuf Öztürk, “2019 rakamlarıyla ekonomiye katkısı en 7 milyar dolar olarak hesaplanan deniz turizminin oluşturacağı katma değerin, bu turizm sezonunda çok daha önem kazanacağına inanıyoruz” diye konuştu.

    Korona virüsü önlemleri kapsamında ticari yat ve ilkel yapılı ahşap gemilerden sonra günübirlik gezi teknelerine, Ege adaları ile ülkemiz limanları arasındaki uluslararası yolcu taşımacılığına ve sportif su altı ve su üstü faaliyetlere yönelik tüm kısıtlamalar kaldırıldı.

    “Turizmde oluşturacağı katma değerin çok daha önem kazanacağına inanıyoruz”

    İMEAK Deniz Ticaret Odası İzmir Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Yusuf Öztür de, deniz turizminde bugünden itibaren kısıtlamaların kalktığını belirterek, mavi denizlere yelken açacak deniz turizmi sektörüne bereketli bir sezon diledi. Öztürk, “Deniz turizmi faaliyetleriyle uğraşan üyelerimiz 2,5 aydır evlerine ekmek götüremiyordu. Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığımızın tedbirleri ve odamızca hazırlanan hijyen önerileri doğrultusunda deniz turizmi sektörümüzün tüm dalları faaliyetlerine başlayacaklar. Alınan tedbirler kapsamında daha sonra belirlenecek bir tarihe kadar gezi tekneleri yarı yolcu kapasitesi ile çalışacaklar. Bu sezon tatil yapmak isteyenler Covid-19 tedbirleri nedeniyle daha izole bir turizmi tercih edecekler. Şimdiden hatırı sayılır bir talep gören Mavi Yolculuk’un, ticari teknelere ve marinalara ihtiyaç duydukları hareketi kazandıracağını düşünüyoruz. 2019 rakamlarıyla ekonomiye katkısı en 7 milyar dolar olarak hesaplanan deniz turizminin oluşturacağı katma değerin, bu turizm sezonunda çok daha önem kazanacağına inanıyoruz” dedi.

    Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy’un, Dışişleri Bakanlığı ile birlikte Türkiye’ye en çok misafir gönderen 70 ülkeye gönderdiği niyet mektuplarının ve yapılan ikili görüşmelerin çok kıymetli olduğunu belirten Öztürk, yurt dışında Türkiye’nin tanıtımının etkin şekilde devam ettiğini görmekten mutlu olduklarını açıkladı.

    Öztürk, şöyle devam etti:

    “Türkiye, dünya turizmi için bir hazine. Sağlıklı, izole bir tatil; doğa, deniz, kum, güneş, tarih isteyen yurt dışından misafirlerimizin adresleri Türkiye olacaktır. 10 Haziran’da dış hat uçuşların başlaması ile beraber Ege ve Akdeniz kıyılarımız hareketlenecek. Bu noktada doğrudan uçuşlar çok önemli. Türk Hava Yolları ve özel uçak firmalarının yurt dışından doğrudan uçuşları artırarak, İzmir’i önemli bir aktarma merkezi yapmalarını bekliyoruz.”

  • Mazıdağında Merci̇mek Hasadı Başladı

    Mazıdağında Merci̇mek Hasadı Başladı

    Mardin’in Mazıdağı ilçesinde çiftçiler, havaların ısınması ile birlikte mercimek hasadına başladı.

    Mazıdağı ovasında çiftçiler sonbahar aylarında ektikleri mercimeklerini toplamaya başladı. Traktörlerin arkasına bağlanan makasla kesilen mercimekler, küme haline getiriliyor. Bir hafta kurtulmaya bırakılan mercimek, daha sonra ise patoz denilen tarım makinesinde harmanlanacak.

    Hasada günler kala aniden bastıran dolu nedeniyle mercimeğin yan yattığını belirten çiftçi Servet Abi, biçimin çok sıkıntılı geçtiğini söyledi. Abi, “Mercimek hasadına başlamış bulunmaktayız. Mercimek dolu yağışı nedeniyle zarar gördü ama hasadını yapıyoruz. Genellikle mayıs ayının son haftası ile haziran ayının ilk hastasında değişiyor biçme işlemi. Şu an genel olarak bu zamanlarda mercimek hasadı yapıyoruz. Geçen yıla göre verim biraz daha fazla ama şu an dolu yağışından kaynaklanan verim azalması yaşıyoruz. Sosyal mesafeyi koruyarak biçiyoruz” dedi.

  • Bi̇lal Saygılı: “Türki̇ye Yılın İlk Çeyreği̇nde Kri̇ti̇k Eşi̇ği̇ Başarıyla Atlattı”

    Bi̇lal Saygılı: “Türki̇ye Yılın İlk Çeyreği̇nde Kri̇ti̇k Eşi̇ği̇ Başarıyla Atlattı”

    Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) İzmir Başkanı Bilal Saygılı, Türkiye İstatistik Kurumunun (TÜİK) açıkladığı 2020 yılı ilk çeyrek büyüme rakamlarına ilişkin, “Salgın sürecinin ortaya çıkmasından önce yüzde 5 oranında büyümeyi hedeflediğimiz bir yıl olan 2020’yi muhtemelen büyüme kaydedemediğimiz bir dönem olarak geride bırakacağız. Türkiye yılın ilk çeyreğinde kritik eşiği başarıyla atlattı” dedi.

    MÜSİAD İzmir Başkanı Bilal Saygılı, TÜİK’ın açıkladığı 2020 yılı ilk çeyrek büyüme rakamlarını değerlendirdi. Saygılı, ülkeler bazında karşılaştırmalar yaparak Türkiye’nin başarısına dikkat çekti. Saygılı, “Küçülme tahminlerinin yapıldığı 2019 yılı genelinde oldukça iyi bir performans göstererek 0,9 puan büyüyen Türkiye ekonomisi, 2020 yılının ilk çeyreğinde de yüzde 4,5 oranında büyümüş ve kritik bir eşiği başarıyla atlatmıştır. Aynı dönemde Çin’in yüzde 6,8, Avro Bölgesi’nin yüzde 3,2, Almanya’nın yüzde 2,3, Japonya’nın yüzde 2,0, İngiltere’nin ise yüzde 1,6 küçüldüğü; ABD’nin yüzde 2,3, Güney Kore’nin yüzde 1,3, Rusya’nın yüzde 1,6, Endonezya’nın ise yüzde 2,3 oranında büyüyebildiği dikkate alındığında, Türkiye ekonomisinin başarısı daha iyi anlaşılacaktır. Türkiye yılın ilk çeyreğinde kritik eşiği başarıyla atlattı” dedi.

    “İvmenin hızlı bir şekilde pozitife döneceği tahmin ediyoruz”

    Saygılı, “Salgın sürecinin ortaya çıkmasından önce yüzde 5 oranında büyümeyi hedeflediğimiz bir yıl olan 2020’yi muhtemelen büyüme kaydedemediğimiz bir dönem olarak geride bırakacağız. Bununla birlikte, yılın ilk çeyreğinde G20 ülkeleri içerisinde Hindistan’ın ardından en çok büyüme oranını gerçekleştiren Türkiye ekonomisi, Covid-19 salgınının olumsuz etkilerinin nispeten azalmaya başlamasıyla, bilhassa yılın ikinci yarısı itibariyle yeniden ivme kazanacaktır” şeklinde konuştu.

    MÜSİAD İzmir Başkanı Saygılı, şöyle devam etti:

    “Yılın ilk çeyreğinde iç talebin yüzde 6,2 oranında genişlemesiyle hızlanan Türkiye ekonomisinde, yatırımlardaki azalışın sürdüğünü görüyoruz. Buna göre bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 1,4 oranında azalan yatırımlar, büyümeyi sınırlamaya devam etmiştir. Bu dönemde mal ve hizmet ihracatının yüzde 1,0 oranında azalmasıyla, iç tüketimin büyümedeki lokomotif güç niteliği belirginleşmiştir. Küresel ekonominin tamamında olduğu gibi Türkiye ekonomisinde de hem arz hem de talep yönüyle ciddi bir bunalıma neden olan Covid-19 salgınının etkisiyle bilhassa nisan ve mayıs aylarında tarihi düşük seviyeleri test eden iç talebin, yılın üçüncü çeyreği itibariyle yeniden artışa geçeceğini tahmin ediyoruz.”

    Saygılı, son olarak şöyle devam etti:

    “Büyüme rakamlarında dikkat çeken bir diğer nokta ise, geçtiğimiz yılın tamamında 0,2 puanla oldukça sınırlı bir büyüme kaydedebilen sanayi sektörünün 2020 yılının ilk çeyreğinde yüzde 6,2 oranında genişlemesi olmuştur. Bu dönemde imalat sanayinin 6,7 puan genişlemesiyle ivme kazanan sanayi sektörüne; tarım sektörü yüzde 3,0’le, hizmetler sektörü ise yüzde 3,4’le destek vermiştir. Büyümenin motoru olduğuna inandığımız imalat sanayimizin, esnek üretim kapasitemiz ve büyük piyasalara yakınlığımız sayesinde, Covid-19 sürecinde diğer ülkelerden pozitif anlamda ayrışacağına inanıyoruz. Ekonomi yönetimince alınan ve dönem itibariyle 260 milyar TL’yi aşan destek ve teşviklerin piyasalara olan olumlu etkileri, haziran ayı itibariyle başlayacak olan normalleşme süreci ve sonrasında daha da belirginleşecektir. Bu gelişmelerden hareketle, MÜSİAD olarak yılın ikinci yarısı itibariyle Türkiye ekonomisinde ivmenin hızlı bir şekilde pozitife döneceği tahmin ediyoruz.”