Kategori: Ekonomi

  • Merkez Bankası yıl sonu dolar tahminini açıkladı

    Merkez Bankası yıl sonu enflasyon tahminini yüzde 9.98’den yüzde 9.76’ya indirirken, yıl sonu dolar tahminini ise 6.51’den 6.93’e yükseltti.

    Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası Nisan ayı beklenti anketini yayınladı. Ankette yıl sonu dolar tahminindeki artış dikkat çekti. Merkez Bankası yıl sonu dolar beklentisi 6.51’den 6.93’e yükseltti. Yıl sonu enflasyon tahmini ise yüzde 9.98’den yüzde 9.76’ya geriledi.

     

  • Ücretsiz izne çıkarılanlara maaş desteği

    Twitter hesabından paylaştığı video ile gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulunan Albayrak, ekonomide yeni destek kalemlerini de açıkladı.

    Bakan Albayrak, bir hafta arayla iki G-20 Hazine Bakanları toplantısı gerçekleştirdiklerini hatırlatarak, toplantılardan ülkeler arasındaki ticarete ve ilişkilere zarar vermeden bu krizden çıkışın yollarının aranması gerektiği sonucunun çıktığını aktardı.

    Ülkelerin, salgının ekonomilerine, küresel ticarete, diplomasiye, uluslararası ilişkilere verebileceği zararların önüne geçmek için dayanışma ile çalışma kararı aldımlarına dikkati çeken Albayrak, dayanışma içinde hareket eden, sosyal yapısını, ekonomisini, sistemlerini ayakta tutabilen ülkelerin bu süreçten kazançlı çıkacağını vurguladı.

    “GEREKEN TÜM TEDBİRLERİ ALIYORUZ”

    Albayrak, bu dayanışmayı gösteremeyenlerin ise uzun süre altından kalkmak için uğraşacakları çok ciddi bir tablo ile karşılaşacaklarının altını çizerek, “Hamdolsun, salgına karşı önlemleri erkenden almanın yanında, dünyaya da sürecin ilacı olan birliği, beraberliği, dayanışmayı en erken gösteren ülke olduk ve kenetlendik. Bizim birinci önceliğimiz hiçbir vatandaşımızın işini kaybetmemesi. Bunun için mücadele sürdürüyoruz. Sanayicimizi, esnafımızı, KOBİ’lerimizi korumak adına gerekli tüm tedbirleri alıyoruz” diye konuştu.

    Vatandaşların gelirlerini güvence altına almak ve kayıplarını telafi etmek için canla başla çalıştıklarını ifade eden Albayrak, “Bu kapsamda dar gelirli 2,1 milyon ailelerimiz için bin lira nakdi yardım yapacağımızı açıklamıştık. Yeni çalışmamız neticesinde inşallah süreçten etkilenen yaklaşık 2,3 milyon aileye daha bu yardımı yapacağız. Toplamda 4,4 milyon ailemize nakdi yardım sağlamış olacağız. Çalışma Bakanlığımız bu konuda çok ciddi yoğun bir çalışma yürütüyor, bu ay içerisinde inşallah tamamlanacak.” ifadelerini kullandı.

    ÜCRETSİZ İZNE ÇIKARILAN VATANDAŞLARA MAAŞ DESTEĞİ

    Albayrak, esnaf için, mücbir sebep kapsamına giren firmalar ve KOBİ’ler için vergi ve SGK ödemelerini ertelediklerini anımsatarak, dükkanını kapatan ya da işleri yavaşlayan esnafa da kısa çalışma ödeneği sağladıklarını, esnafın yanında çalışanların maaşının büyük kısmını ödeyeceklerini söyledi.

    Bu süreçte kısa çalışma ödeneğine başvuramayan esnaflar, ücretsiz izne çıkarılan vatandaşlar olduğuna dikkati çeken Albayrak, ücretsiz izne çıkarılan vatandaşlarımız merak etmesin. Onlar için de maaş desteğini başlatacağız” dedi.

    Albayrak, Halkbank aracılığı ile Hazine destekli düşük maliyetli Esnaf Destek finansmanının devreye girdiğini belirterek, şunları kaydetti:

    “Pazartesi günü itibari ile 180 binin üzerinde esnafımız bu destek için, yaklaşık 46 bin esnafımız da Paraf Ticari Kartı için başvuru yaptı. Şu ana kadar 55 binden fazla esnafımıza, bunun 48 bini ilk defa bu destekten faydalanacak esnafımız olacak, 25 bin lira finansman sağlandı, 30 binden fazla esnafımıza da 25 bin lira limitli ticari kart sağlandı. Dün itibarıyla esnafımıza 2 milyar liradan fazla finansman desteğini kullandırmış olduk. KOBİ’lerimiz için KGF aracılığı ile ‘İşe Devam Desteği’ni devreye almıştık. Yaklaşık 51 bin 651 firmamız ‘İşe devam desteği’ne başvurdu. Pazartesi gün sonu itibarıyla yaklaşık 23 bin firmaya, 20 milyar liralık kredileri tahsis edildi. Bu firmaların yüzde 96’sını KOBİ’lerimiz oluşturdu. Kullandırımlar bu hafta başladı. Dün itibarıyla 2,8 milyar liralık finansman ilk gün KOBİ’lerimizin hesaplarına geçti. 5 bin lira altında geliri olan vatandaşlarımız için 10 bin liraya kadar, çok düşük maliyetli temel ihtiyaç desteği devreye alındı. Dün itibarıyla 3,7 milyon vatandaşımız başvurdu. Bu kapsamda da ödemeleri bu hafta başlatıyoruz.”

    “MÜCADELEDE ÖZEL BANKALARI DA GÖRMEK ARZUSUNDAYIZ”

    Vatandaşların, esnafın, KOBİ’lerin taleplerini anlık takip ettiklerini dile getiren Albayrak, BDDK bünyesindeki çağrı merkezi, sosyal medyada devreye alınan takip hesapları ve bakanlık bünyesindeki ekipleri ile tüm talepleri anlık takip ettiklerini, muhataplarından bilgi aldıklarını ve vatandaşlara dönüş yaptıklarını anlattı.

    Albayrak, sadece son 1 haftalık sürede 10 bine yakın şikayet ve talebi incelediklerini ve dönüşünü sağladıklarını belirterek, şöyle konuştu:

    “Kamu bankalarımızın genel müdürleri, genel müdür yardımcıları her gün televizyonlarda vatandaşlarımızın sorularını yanıtlıyor. En doğru bilgileri birinci elden, en şeffaf şekilde sağlıyor. Bu salgının ekonomiye etkileri olacaksa, burada ekonomiyi ve piyasaları bu salgından koruyacak mücadelede özel bankaları da görmek arzusundayız. Bu bir milli mücadele. Türkiye’nin yakın tarihinde geçtiği kritik süreçlerin tamamında milletiyle aynı safta buluşamayanların bugünlerde kalkıştığı provokasyon girişimlerinin boş çıktığını görüyoruz. 17 yıldır, sağlığa, sosyal güvenliğe yapılan yatırımların meyvelerini bugünlerde görüyoruz. Hiçbir tıbbi ekipman ihtiyacı, maddi destek, küresel yardım olmaksızın mücadelemizi sürdürüyoruz. Birileri her türlü iftiraları yapsa da güneş balçıkla sıvanmaz. Gelişmiş ülkelerin çöken sağlık sistemlerini, insanına sunamadığı hizmeti, sağlık çalışanlarına ulaştıramadığı ekipmanları görmeyenlere söyleyecek sözümüz yok.”

    Bakan Albayrak, bunun meşakkatli, sabır ve dayanışma isteyen çok yoğun bir mücadele olduğunu ifade ederek, “Bu mücadelede, destek ihtiyacı hisseden her bir vatandaşımızın, işletmemizin, esnafımızın, fabrikamızın arkasında Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve onun hazinesi var. Biz, Türkiye olarak hayalleri, hedefleri, idealleri olan büyük bir ülkeyiz. Biz hayallerimizden, ideallerimizden asla vaz geçemeyiz. Toprağın tohum beklediği bu bahar başlangıcında, ekinlerimizi dikeceğiz. Ekonomimizin çarklarını çalışır tutmak için, her gün bir kez daha Bismillah diyerek kollarımızı sıvayacağız” ifadelerini kullandı.

    Bu gecenin Berat Kandili olduğuna dikkati çeken Albayrak, “Bu mübarek gecede Rabbimizin ilahi merhametine, Peygamber Efendimizin himmetine nail olmak ve selametimiz ve sıkıntılardan beratımız için dua edelim. Cenabı Allah ettiğimiz tüm dualarımızı mübarek Berat gecesi hürmetine kabul etsin. Bu badireyi de atlatarak, Allah’ın izniyle ‘Büyük ve Güçlü Türkiye’ idealine yürüyeceğiz. İnşallah birlikte başaracağız. diye konuştu.

  • Elektrikli araçlar yakıt maliyetini yüzde 80 azaltıyor

    Elektrikli araçlarda yakıt maliyetinin normal araçlara göre yaklaşık yüzde 80 daha az olduğu hesaplanıyor. Ev ve iş yerlerindeki elektrikli araç şarj istasyonlarında 100 kilometrelik bir dolum, gece saatlerinde 6-7 lira, gündüz saatlerinde ise 8-10 liraya mal oluyor.

    Dünyada elektrikli araçlar ve şarj istasyonları giderek yaygınlaşıyor. Türkiye’de de yerli elektrikli otomobilin tanıtılmasıyla bu araçların kullanım ve şarj istasyonlarına ilişkin detaylar daha fazla merak konusu oldu. Türkiye’de şu anda 1500’ün üzerinde elektrikli araç kullanılıyor ve yaklaşık 700 şarj istasyonu bulunuyor.

    Elektrikli araç şarj istasyonlarının maliyeti istasyonun gücü ve hızına göre değişkenlik gösteriyor. Halka açık alanlarda kurulabilecek tek çıkışlı bir ünite için yaklaşık 1200 avro yatırım gerekirken, hızlı şarj istasyonlarında ise bu rakam 20 bin avroyu buluyor.

    İstasyon kurulan bölgedeki altyapı ihtiyacı da şarj istasyonunun gücüne göre değişiyor. Elektrik dağıtım şirketinden tahsis edilen sözleşme gücü yeterli olmadığı durumlarda güç artırımına gitmek gerekiyor. Elektrikli araçların şarj süreleri aracın bataryasına ve şarj istasyonunun bulunduğu bölgeye göre farklılık gösterebiliyor.

    Ev ve iş yerlerinde şarj daha ucuz

    Türkiye’deki şarj istasyonu yatırımları ve sektördeki gelişmelere ilişkin AA muhabirine değerlendirmelerde bulunan Enerjisa iştiraki E-Şarj Elektrikli Araçlar Şarj Sistemleri AŞ Genel Müdürü Cem Bahar, Avrupa Birliği (AB) ve ABD’de yaklaşık her 10 araca bir şarj istasyonu düştüğünü, Türkiye’de ise her 2-3 araca bir şarj istasyonu düştüğünü söyledi.

    Bu kapsamda şu an Türkiye’nin AB’den daha iyi konumda olduğunu dile getiren Bahar, kamuya açık alanların yanı sıra ev ve iş yerlerindeki şarj istasyonlarının da artırılmasını beklediklerini kaydetti.

    Bahar, E-Şarj olarak elektrikli ve hibrit araç satan markalarla iş ortaklığı yaptıklarını ve elektrikli araç satın alan kullanıcılara ulaşarak ev ve iş yerlerindeki altyapının müsait olup olmadığını kontrol ettiklerini belirterek, “Böylece, şarj istasyonu kurulacak ev veya iş yerinin altyapısına göre şarj istasyonu kuruyoruz. Bu istasyonlar daha uzun sürede şarj ediyor ama evlerde gece takılabildiği için araçlar rahat şarj edilebiliyor. Ev ve iş yerlerindeki şarj etme maliyetlerini düşündüğümüzde, bu rakam içten yanmalı motorlara oranla yüzde 80’e kadar azalıyor.” diye konuştu.

    “Şehirler arası yolda 20 dakikalık dolumla 350 kilometre gidilebiliyor”

    Bahar, şehirler arası yollarda şarj süresinin daha da kısalması gerektiğini belirterek, “Şu anda Bolu’da 175 kilovat gücünde Türkiye’nin en hızlı şarj istasyonunu kurduk. Bu gücü destekleyen araçlar için 20 dakikalık dolumda 350 kilometre menzil alınabiliyor.” dedi.

    Kullanıcının istasyona geldiğinde E-Şarj mobil uygulamasıyla kare kod okutarak şarj işlemini kendisinin başlatabileceğini anlatan Bahar, “Şarjı yine mobil uygulama üzerinden durdurabiliyor ve uygulamada kayıtlı kredi kartından kullanım ücreti anında tahsil ediliyor. Halka açık istasyonlarda ücretlendirme dakika üzerinden yapılıyor. Burada maliyet evlere göre biraz daha pahalı oluyor ama 100 kilometrelik bir dolum üzerinden düşünürsek, şu anda evlerdeki maliyetin 2 katı seviyesinde bir fiyata ulaşmaya çalışıyoruz.” diye konuştu.

    Bahar, şirket olarak elektrikli araç şarj istasyonu yatırımlarına devam edeceklerini belirterek, “Şu anda Türkiye’de 300 olan şarj istasyonu sayımızı 2020 sonuna kadar 450’ye çıkarmayı hedefliyoruz. Özellikle doğu bölgeleri ile Karadeniz’de şarj istasyonlarımızı yaygınlaştırmak istiyoruz.” ifadelerini kullandı.

  • Perakende Ticarette Cep Telefonu Taksit Sayısı İndirildi

    Ticaret Bakanlığı‘nın “Perakende Ticarette Uygulanacak İlke ve Kurallar Hakkında Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik” Resmi Gazete’de yayımlandı.

    Buna göre, daha önce fiyatı 3 bin 500 TL’nin üstünde olan cep telefonu satışlarında 6 ay olan taksit sayısı 3 aya çekildi.

    Değiştirilen madde şu şekilde:

    “Birinci fıkradaki süre fiyatı üç bin beş yüz Türk Lirasının üstünde olan cep telefonu satışlarında üç ay, video, kamera ve ses sistemi gibi elektronik eşya ve tablet bilgisayar satışları ile fiyatı üç bin beş yüz Türk Lirasının üstünde olan televizyon satışlarında altı ay, buzdolabı, çamaşır makinesi, bulaşık makinesi ve elektrikli ev aletleri gibi elektrikli eşya satışları ile mobilya satışlarında on sekiz ay olarak uygulanır.”

  • Siber Saldırılar Ekonomiye Büyük Zarar Veriyor

    Bilişim teknolojileri alanındaki hızlı gelişmelerle birlikte bilgi güvenliği de sadece büyük kurumları değil, artık kişileri de tehdit eder hale geldi. Cybersecurity Ventures’a göre, 2022 yılına kadar dünyada yaklaşık 6 milyar internet kullanıcısı olacağı ve dolaysıyla her bir kullanıcının potansiyel bir siber tehdit altında olduğu vurgulanıyor. 2021 yılına kadar siber suçların neden olduğu maliyetlerin de 6 trilyon dolara ulaşması bekleniyor.

    Bilgi güvenliği her geçen gün daha da önem kazanırken Yaşar Üniversitesi, AB Mali Destek Programları kapsamında desteklenen Bulgaristan’dan Burgaz Free Üniversitesinin koordinatörlüğünde ve aralarında AvusturyaRomanyaGüney Kıbrıs Rum Kesiminden üniversite ve kurumların ortakları arasında bulunduğu “Missile” adlı proje ekibinde yer aldı.

    Hane halkı bazında internet kullanımı en az Batı Karadeniz

    Proje; bilgi güvenliği boşlukları, tehditleri ve önlemleri konusunda farkındalığı artırmak için temel yeterliliklerin geliştirilmesine odaklanıyor. Türkiye’deki çalışmalarını Yaşar Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürü ve İşletme Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Çağrı Bulut koordinatörlüğünde, Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdür Yardımcısı ve Ekonomi Bölümü Dr. Öğretim Üyesi Serpil Kahraman ile Araştırma Görevlisi Dr. Mustafa Reha Okur’un araştırmacı olarak yer aldığı proje, iki yıl sürecek. Proje kapsamında; Avusturya bilgi güvenliğinin teknolojik boyutunu, Bulgaristan yasal boyutunu ve Yaşar Üniversitesi ise bilgi güvenliğinin ekonomik boyutu ile ilgili çalışmalar yürütüp kamu ve özel kurumlarda çalışan profesyonellerin eğitimi ve bu sayede bilgi güvenliği açığının olası etkilerinin minimize edilmesi amaçlanıyor.

    Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre; hane halkı internet kullanım oranı 2011 yılında yaklaşık yüzde 43’deyken 2019 yılına gelindiğinde bu oran yüzde 88.3’e ulaşmış durumda. Hane halkı bazında en yüksek internet kullanım oranında, yüzde 95.6 ile İstanbul başı çekerken, en düşük oran yüzde 79.7 ile Batı Karadeniz’e ait. Ege Bölgesinde ise bu oran, yüzde 85.6 olarak belirlenmiş durumda. Ülkemizde internet kullanıcı sayısı hızla yükselirken, siber güvenlik bilgi seviyesinin bu artışa paralellik arz etmediğini, bu durumun dünyada da benzer şekilde olduğunu belirten Doç. Dr. Çağrı Bulut ve Doç. Dr. Serpil Kahraman, “TÜİK 2019 yılı verilerine göre; şirketlerin sadece yaklaşık yüzde 14’ü bilişim uzmanı istihdam etmiş durumda. Oysa artık günümüzde her bir bilişim uzmanı pozisyonu, aynı zamanda bir siber güvenlik iş pozisyonu anlamına da geliyor” dedi.

    Öte yandan, internet tabanlı sistemlerin sanal suçları arttırdığını da ifade eden Bulut ve Kahraman, “Araştırmalara bakıldığında en fazla karşılaşılan suç yüzde 67 ile veriye yetkisiz erişim ve müdahale, izleyen başlıca suçlarıysa; siber terör, dolandırıcılık, yasa dışı içerik ve sahtecilik. 2019 yılında Kişisel Verileri Koruma Kurumuna yapılan başvurulara bakıldığında, başta finans ve bankacılık sektörü olmak üzere yapılan 35 veri ihlalinden etkilenen kişi sayısı yaklaşık 1 milyon kişi. Ülkemizde, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) bünyesinde oluşturulan Ulusal Siber Olaylara Müdahale Merkezindeki (USOM) tarafından geçen yıl yaklaşık 73 bin siber saldırı raporlanmış. Türkiye’deki siber güvenlik pazarı ise yaklaşık 300 milyon dolara ulaşmış durumda. Araştırma raporları da siber tehditlerin şirketler açısından birincil tehdit olduğunu ortaya koymakta” diye aktarıldı.

  • 4 Kişilik Bir Aile Haberleşmeye 3 Bin 225 TL Harcadı

    Serbest Telekomünikasyon İşletmecileri Derneği (TELKODER), Türkiye’de 2019 yılında evlerinde bir sabit telefon ile genişbant internet aboneliği bulunan ve her bireyi cep telefonu hattı sahibi olan 4 kişilik bir ailenin aylık ortalama haberleşme giderinin vergiler dahil ortalama 268,83 TL olduğunu açıkladı.

    TELKODER tarafından her yılın sonunda yapılan Elektronik Haberleşmede Aile Giderleri Araştırması’ndan edinilen bilgilere göre, 2019 yılında Türkiye’de 4 kişilik bir ailenin haberleşme gideri yıllık 3 bin 225 TL’ye ulaşırken, bu rakamın 655 TL’sini devlete ödenen vergiler oluşturdu.

    Telekomünikasyon alanının düzenleyici kuruluşu olan Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu’nun (BTK) yayınladığı veriler ile TELKODER’in yaptığı genel sektör değerlendirmesi sonucunda; evlerinde bir sabit telefon ile genişbant internet aboneliği bulunan ve her bireyi cep telefonu hattı sahibi olan 4 kişilik bir ailenin, aldığı haberleşme hizmetleri için, vergiler dahil ayda ortalama 268,83 TL harcadığı belirlendi. Bu rakam yılda 3 bin 225 TL’ye ulaşıyor.

    2018 yılında yapılan analizde 4 kişilik bir ailenin haberleşme giderleri yaklaşık 2 bin 878 TL, devlete ödenen vergi ise 584 TL olmuştu.

    Sabit internet bağlantısı için aylık ortalama 60,9 TL ödeniyor

    TELKODER’in her yılın sonunda yaptığı analiz kapsamında açıkladığı Elektronik Haberleşmede Aile Giderleri Araştırması’na göre sabit telefona vergiler dahil aylık ortalama 38,23 TL ödeniyor.

    Aynı araştırmada, 3 GSM operatörünün abonelerinin ortalama aylık ödemelerinin ise vergiler dahil 42,4 TL’ye ulaştığı belirtiliyor. Sabit internet bağlantısı için ise aylık ortalama vergiler dahil 60,9 TL ödeniyor.

    Bu giderlerin hepsinden yüzde 18 KDV’nin yanı sıra, sabit ve mobil haberleşme hizmetleri ve sabit ve mobil internet hizmetleri için yüzde 7,5 Özel İletişim Vergisi devlete aktarılıyor.

    Evlerinde bir sabit telefon ile genişbant internet aboneliği bulunan ve her bireyi cep telefonu hattı sahibi olan 4 kişilik bir aile, haberleşme gideri için devlete aylık 54,61 TL vergi ödüyor. Bu rakam yılda yaklaşık 655 TL’yi buluyor.

    2020’de haberleşme giderlerinde artış bekleniyor

    TELKODER Yönetim Kurulu Başkanı Yusuf Ata Arıak, iletişim vergilerine ilişkin, 2017 yılı sonuna kadar mobil telefonda yüzde 25, sabit telefonda yüzde 15 ve internet erişiminde yüzde 5 olarak uygulanan Özel İletişim Vergisi’nin (ÖİV), 2018 yılında tüm hizmetlerde yüzde 7,5 olarak değiştirildiğini hatırlatarak, “2019 yılında Adil Kullanım Kotası’nın (AKN) kaldırılmasıyla internet fiyatlarına yapılan zamlar dikkate alındığında önümüzdeki yıllarda giderlerdeki internet payının ve vergisinin artacağı öngörülüyor. Bu durumun 2020 yılı haberleşme giderlerinde de artışlara neden olacak gibi görünüyor.” diye konuştu.

    Geçen yıl döviz kurlarının hareketliliği ve sektörde yapılan zamların etkisiyle giderlerin arttığını belirten Arıak, yüksek vergilerin kullanıcıları epey zorladığını kaydetti.

    “Telefon değiştirenlerin oranı yüzde 64’ten yüzde 58’e düştü”

    “Özellikle 1999 Gölcük depremiyle hayatımıza geçici olarak giren Özel İletişim Vergisi’nin 20 yıldır alınması büyük bir sorun teşkil ediyor.” diyen Arıak, şöyle devam etti:

    “Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir vergi alınmıyor bizde de bir an önce kaldırılması gerekiyor. 2020 yılında hem serbestleşmenin hızlandırılarak rekabetin arttırılması hem de bu vergi yüklerinin hafifletilmesi hususunda devletin gerekli yaklaşımı göstereceğine inanıyoruz.

    TELKODER olarak açıkladığımız giderlere, haberleşme cihazlarının bedelleri dahil değil. Telefon değiştirme sıklığımızın döviz kurlarındaki artış ve taksit düzenlemeleri nedeniyle azaldığı bir gerçek. Bu gelişme aslında aile ekonomileri için umut verici. Son iki yıl içinde telefon değiştirenlerin oranı yüzde 64’ten yüzde 58’e düştü. Bu düşüş, ithal telefonlar üzerindeki fiyat baskısının yeni telefon alma isteğini etkilediğini gösteriyor.”

  • Telefonların Kayıt Harcı 13 Ayda 10 Kat Zamlandı

    Bugün Resmi Gazete’de yayımlanan karar, 1 Ocak 2020’de yürürlüğe girecek.

    IMEI kayıt ücreti 30 Kasım 2018’de 170 liradan 500 liraya, bu yılın haziran ayında 618 liraya, temmuz ayında da 1500 liraya yükseltilmişti. Böylece harca 13 ayda yüzde 900’den fazla zam yapılmış oldu.

  • Marmarabirlik Başkanı Asa: Paslı Demir Parçalarıyla Zeytinin Karartılması Teknik Olarak Mümkün Değildir

    Son günlerde bazı basın yayın organlarında çıkan haberlerle ilgili açıklamalarda bulunan Marmarabirlik Yönetim Kurulu Başkanı Hidamet Asa, “Paslı demir parçalarıyla zeytinin karartılması teknik olarak mümkün değildir. Yapılan bu haberin hiç bir bilimsel dayanağı yoktur. Tüketicilerimiz zeytin alırken ambalajlı ve markalı ürünleri tercih etsinler. Doğal üretim yapan Marmarabirlik ürünlerini gönül rahatlığıyla tüketebilirler” dedi.


    1954 yılından bu yana sofralık zeytin sektörünün öncüsü olan Marmarabirlik, gıda güvenliği konusunda örnek ve önde gelen kuruluşlarından biridir. Marmarabirlik Yönetim Kurulu Başkanı Hidamet Asa, sofralık zeytin sektörü ile ilgili bazı basın yayın kuruluşlarında yapılan haberlerle olumsuz algı oluşturulmaya çalışıldığını belirterek, “Kimse zeytin üreticisinin emeğine göz dikmesin. Asılsız haberlerle hem üreticimize zarar verilmekte, hem de tüketicimiz tedirgin edilmektedir” dedi.
    Asa, ürün tercihi konusunda dikkat edilmesi gereken hususlarla ilgili olarak şu mesajları verdi: “Bizim için gıda güvenliği her şeyden önce gelir. Tüketicilerimiz tercihlerini ambalajlı ve markalı ürünlerden yana yapmalıdır. Tüketicilerimizin sağlığı bizim için çok önemlidir. Ürünlerimiz ulusal ve uluslararası gıda mevzuatlarına uygun olarak doğal fermantasyon yöntemiyle olgunlaştırılmakta, üretim esnasında tüm bileşenler yönetmeliklere uygun bir şekilde kullanılmakta ve etiket üzerine de içeriği yazılarak beyan edilmektedir”.

    Marmarabirlik için gıda güvenliğinin önemine de vurgu yapan Başkan Asa, “Marmarabirlik tanımlanmış ve ölçülebilir kalite kriterlerine uygun, fiziki, kimyasal veya mikrobiyolojik açıdan herhangi bir etkilenme olmadan, doğal ve sağlıklı üretim yaparak piyasaya ürünlerini sunmaktadır. Tüketicilerimiz güvenilir ve sağlıklı bir şekilde zeytin tüketmek istiyorlarsa üreticinin kuruluşu Marmarabirlik ürünlerini tercih etsinler. Marmarabirlik, önce insan sağlığı ilkesiyle, her yıl aynı bölgeden, aynı bahçeden hatta aynı ağaçtan ürün almakta ve hijyenik şartlarda uluslararası standartlarda üretim yapmaktadır” ifadelerini kullandı.

    Zeytinin doğallığı ve çekirdeğinin rengi ile ilgili yanlış bilgilerin tüketiciler arasında kafa karışıklığına sebep olduğunu belirten Hidamet Asa konu hakkında şunları söyledi:
    “Alkali kullanılmadan fermantasyon işlemine tabi tutularak kuru tuz veya salamurada hazırlanarak muhafaza edilen siyah, rengi dönük veya yeşil zeytindir. Yani ürünün tatlandırılması esnasında alkali kimyasallar kullanılmadan, doğal yöntemler ile tatlandırılmasıdır. Doğal fermantasyon sürecinde sadece su ve tuz vardır. Zeytinlerin fermantasyon aşamasında kararması için herhangi bir boya vb. madde kesinlikle kullanılmamaktadır. Zeytine siyah rengi veren, zeytinin meyvesinde bulunan Antosiyaninlerdir. Tam olgunluk döneminde hasat edilen zeytinlerde renk daha koyu olmakta ve meyvedeki renk maddeleri çekirdeğe kadar ulaşmaktadır. Eğer aynı zeytinlerden fermantasyon havuzunda daha uzun süre kalan varsa , ürünün çekirdekleri daha siyah olabilmektedir. Zeytinlerin ve çekirdek renklerinin siyah veya kahverengi tonlarında olması doğal bir durumdur.”

    Kamuoyunun doğru bir şekilde bilgilendirilmesi gerektiğini belirten Başkan Asa, “Geçtiğimiz günlerde zeytini karartmak için paslı demir kullanıldığı yönünde haber yapılmıştı. Basın yayın kuruluşları sektör ile ilgili haber yaparken, o sektörde otorite olarak kabul edilen kurum ve kuruluşlardan bilgi alırlarsa çok daha iyi olur ve doğru bilgi akışı da sağlanmış olur” diyerek sözlerini tamamladı.

  • Türk Mühendisleri Geliştirdi Dünya Sıraya Girdi

    Savunma sanayii alanına inovatif ürünlere bir yenisini daha eklendi. Tamamen yerli ve milli kaynaklarla üretilen ateşli silah modifikasyon sistemi Wattozz T61 tüm özellikleriyle görücüye çıkarıldı. Albayraklar Savunma Sanayi tarafından geliştirilen ateşli silah modifikasyon sisteminin, susturucuya benzer bir dış görünüşü var. Silahlarda geri tepme ve şahlanmayı önlemesinin yanı sıra, merminin çıkış hızını ve etki menzilini artırarak namlu alevini yok ediyor. Sistem, kara savunmasının yanında hava savunmasına da büyük katkılar verebilir. Silahlı drone’larda kullanılan silahlara monte edilecek hedefe seri olarak isabetli atışlar yapılmasını sağlıyor.

    Albayrak: “T61’i sektörde bir eksiklik gördüğümüzden dolayı geliştirdik”
    Savunma sektörünün zor bir sektör olduğunun altını çizen Albayraklar Group Holding Yönetim Kurulu Başkanı Adnan Albayrak, “6 yıldır bu sektörün içerisindeyiz. Bir çok proje geliştirdik. T61’i sektörde bir eksiklik gördüğümüzden dolayı geliştirdik. Drone’larda da kullanılacak aparatla şahlanmayı ve geri tepmeyi önledik. Ateşli drone’larda en büyük sıkıntı şahlanma ve geri tepmeydi. Bundan dolayı hedefe nokta atışı yapılamıyordu. Bir hedefe bir mermi atmak gerekirken 50-100 mermi atılıyordu. Şimdi bu aparatla nokta atışı yapılabilecek” diye konuştu.

    “Dünyadan talep var”
    Wattozz T61’e şimdiden ABD, Rusya ve Çin gibi ülkelerden patent alma teklifleri geldiğini anlatan Albayrak, “Ben patentini satma taraftarı değilim. Bu bizim akademisyenlerimizin, mühendislerimizin ürettiği bir milli projedir. Bu ürünün Türkiye’ye mal olmasını istiyorum. Bu arada tabi Ar-Ge çalışmaları bir maddiyat gerektiriyor. Devletten destek almadan kendimiz yaptık. Bu nedenle lisans hakkını, dost ülkelere vermeyi düşünüyorum” diye konuştu.

    Ayçiçek: “Menzili artırıyor”
    T61’in takıldığı silahın namlu çıkış hızını ve menzilini artırdığından bahseden Albayraklar Savunma Sanayi CEO’su Sertan Ayçiçek, “Wattozz T61 susturucu formatında üretildi. Bundaki nedenlerden biri T61’in dünyadaki rekorları kıran en iyi susturucu olmasıdır. Wattozz T61’in uyumlu olduğu mühimmat çeşitlerinden bazıları; 22 kalibre-6.35, 7.65, 9.17, 9.19, 5.45, 5.7 NATO, 5.56 NATO, 7.62 NATO’dur” dedi.

    Ayçiçek, T61’in dünyadaki örneklerinden ayrıldığını belirterek “Bugüne kadar dünyada mevcut namlu frenleyici, bastırıcı, kompansator, suppessor, alev gizleyen şeklinde adlandırılan aparatlardan farkı; bu aparatlar ‘subsonic’ dediğimiz ses hızının altında ve barut iştikakları düşürülmüş mermilerle uygulanırken, Wattozz T61 bu başarıyı direkt olarak NATO mühimmatlarıyla sağlamıştır. Tüfeklerdeki kontrol ile tabancalardaki kontrol çok farklıdır. Birinde infilak sizden 1 metre ötedeki namlu uzunluğunda patlarken, tabancada bu uzunlun 12 cm’lere kadar düşer. Wattozz T61 tüfeklerde yakaladığı üstün başarıyı tabancalarda da yakalayan dünyadaki ilk ve tek sistemdir” şeklinde konuştu.

    Şirketin Wattozz T61 sayesinde İngiltere’nin en prestijli iş dünyası dergilerinden International Finance tarafından ödüle layık görüldüğünü anlatan Ayçiçek, “Silah sanayisinin başlangıcından itibaren 194 ülkede bugüne kadar bu tarz bir ürün geliştirilemedi” dedi.

    “T61 drone’lara takılan silahlarda da kullanılacak”
    Ayçiçek, Wattozz T61’in sadece kara savunmasına değil hava savunmasına da büyük bir inovasyon getirdiğini vurgulayarak, “Silahlı drone’larda geri tepme ve şahlanma probleminin önüne geçilemiyordu. Bu sorunu çözmek için drone’ların altına ağır stabilizasyon düzenekleri ve profiller kurarlar. Geri tepme ve şahlanma problemlerinden dolayı bu sistemler hedefe seri atış yapamaz. Wattozz T61 bu stabilizasyon düzeneklerin hiç birine ihtiyaç duymadan silahlı drone’larda namlulara takılarak direkt olarak stabilizasyonu sağlar ve seri ateş imkanı verir” şeklinde konuştu.

    “Halka satış olmayacak”
    Sistemin tamamen yerli ve milli olduğunun altını çizen Albayrak, “Askeriyeyi ilgilendiren bir ürün olduğu için halka satış olmayacak. Ülkemize kazandırdıktan sonra gerekli izinlerden sonra lisans ve teknoloji transferiyle alakalı dost ülkelerle görüşmeler sağlanabilir” diye konuştu.

  • Elektrikli Otomobil Yarışlarında Mobil ve Porsche İş Birliği

    Küresel madeni yağ üreticisi Mobil, Alman lüks spor otomobil üreticisi Porsche ile olan ticari faaliyetlerini ve teknik ortaklığını daha da genişletmek üzere önemli bir adım attı. Bu kapsamda Mobil, Formula E yarışlarının 2019/2020 sezonunda Porsche elektrikli araçlara yüksek performanslı Mobil EV markalı elektrikli güç aktarma sistemleri yağ ve sıvılarını tedarik etmeye başladı.Böylelikle Mobil, Suudi Arabistan’da start alan yeni Formula E sezonuyla birlikte elektrikli araçlar yarışları dünyasında da ilk kez yerini almış oldu. Yeni teknik ortaklık; Mobil’in Porsche motorsporları faaliyetlerindeki etkinliğini daha da artıracak.

    Mobil’in Porsche ile birlikte Formula E’ye adım atmış olmalarının, başarılı iş ilişkilerinin sürmesinin yanında yarışta kazanan bir ortaklığa dönüşmesini de ifade ettiğini vurgulayan Madeni Yağ Satışlarından Sorumlu Başkan Yardımcısı Russ Green, “Porsche, elektrikli araç teknolojisiyle yarışlarda rekabet ederken aynı zamanda teknolojisini sergiliyor. Biz ise eşzamanlı olarak yeni Porsche Formula E ekibinin dünyadaki yarış başarısına katkı sağlamak için kusursuz Mobil ürünleri sunuyoruz. Motorsporları, yüksek performanslı yağlar ve sıvılar geliştirmeye devam etmek için son derece etkili bir ortam sunuyor” dedi.

    Porsche Motorsport Başkan Yardımcısı Fritz Enzinger ise “Mobil, 20 yıldan daha uzun bir süredir Porsche’ye teknik destek sağlıyor. Başka hiçbir yağ tedarikçisi, Porsche markasının performans felsefesini Mobil kadar anlayamaz. Kendileri ticari faaliyetlerimizde her zaman yanımızda olan değerli bir ortak olmakla birlikte, Sebring’den Le Mans’a kadar uzanan zaferlerle ve şampiyonluklarla dolu yolculukta önemli bir takım arkadaşı da oldu ve Formula E ekibimize çok önemli katkılar sağladılar” şeklinde konuştu.