Kategori: Ekonomi

  • Konkordato İstemişti… Mahkemeden Pamukkale AŞ’ye İflas Kararı

    Alınan bilgiye göre, İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi, yolcu ulaşımı yapan Pamukkale AŞ’nin konkordato talebini değerlendirdi.

    Şirketin mali durumuna ilişkin raporları inceleyen mahkeme heyeti, firmanın ticari faaliyetlerini sürdürmesine imkan olmadığına hükmederek konkordato talebini reddetti ve iflas kararı verdi.

  • Ebeveynler Bebek Mamalarına Yapılan Zamlara Tepkili

    Türkiye’deki bebek maması pazarında önemli paya sahip iki markanın spekülatif döviz kurları üzerinden belirledikleri zamlı fiyatları değiştirmemesi tepki çekiyor. Ürün fiyatlarında Şubat 2018’de yüzde 22-26 oranlarında artış yapan iki firma Temmuz 2018’de yüzde 8-9’luk zam daha yapmıştı.

    ARTIŞ ORANI % 70’İ BULDU

    Eylül ayındaki spekülatif kur hareketleri üzerine yılın üçüncü zammını yansıtan iki firma, euro kurunu 7,15 – 7,30 liradan hesaplayarak bütün ürünlerine ortalama yüzde 23 ve 26 gibi oranlarda fiyat artışı yaptı. Euro 6 lira civarına indiği halde iki firmanın yüksek fiyatlarla satış yapmayı sürdürmesi, ‘kur fırsatçılığı’ olarak nitelendiriliyor. Çocuklu aileler için temel gıda maddelerinin başında gelen bebek mamalarının geçen yıl yaptığı zamların ortalaması yüzde 70 oldu.

    BAHANESİ İTHALAT

    Firmalar; Türkiye pazarının önemli bir bölümünü elinde bulunduruyor. Bahsi geçen markalar, geçen yıl döviz kurlarının yükselmesiyle beraber fiyatlarında artış uygulamıştı. Firma ürünlerinin fiyatlarında yüzde 67,4 artış yapılırken, diğer firma ise ürünlerde ise zam oranı yüzde 74,1’i bulmuştu. Bebek beslenme ürünlerinin ithal olmasını gerekçe göstererek yapılan zamlarla belirlenen fiyatlar, kurlar aşağı indiği halde devam ediyor. Euro kurunu 7,15 – 7,30 liradan hesaplayarak bütün ürünlerinde fiyatları artıran firmalar, euro 6 lira civarına indiği halde yüksek fiyatlarla satış yapmayı sürdürüyor. Fiyatlardaki yüzde 20’lik şişkinlik, tüketicinin sırtında kaldı.

    KUR MALİYETİ %20 DÜŞTÜ, ETİKET AYNI

    Hiçbir şekilde fiyat indirimi adına adım atmayan bu markalar, kurdaki belli oranda yaşanan dengelenmeyi umursamıyor. Sattığı ürünün vatandaş için önemini bilen firmalar, adeta bundan faydalanma yarışı içine giriyorlar. Döviz kurunun alevlendiği günlerde 109,90 liradan satılan Bir markaya ait 900 gramlık devam sütü, şimdilerde 105 lira ile 109 liradan satılıyor. Yaklaşık yüzde 20 düşen maliyetlerine rağmen markaların etiketleri değiştirmemesi de fırsattan istifade etmekten başka bir şey değil.

    ZAM GEREKÇESİ ORTADAN KALKTI

    Geçen yıl Eylül ayındaki zamlar üzerine kamuoyundan yükselen tepkiler üzerine firmaların Türkiye temsilciliği; satışını yaptıkları ürünlerin yurt dışından euro ile ithal ettiklerini ve fiyatlarının yüzde 90’ının ham ürün maliyetinden oluştuğunu gerekçe göstermişti. 31 Aralık 2017’de 4,52 olan Euro/TL seviyesinin Eylül 2018’de 7,35’e çıktığını ve kurdaki bir yıllık değişimin Eylül 2018 itibariyle yüzde 70,90 olduğunu vurgulayan firma yetkilisi, kurların yükselmesinden dolayı zorunlu olarak zam yaptıklarını ifade etmişti. Firmanın zam gerekçesi kısmın ortadan kaldığı halde, ürün fiyatlarının değişmemisi dikkat çekiyor.

  • Anadolu Birlik Holding borçlarını yapılandırıyor

    Torku markasının da sahibi olan Türkiye’nin en büyük gıda holdinglerinden Anadolu Birlik Holding borç yapılandırması için bankalarla görüşme haline olduğu iddia edildi.

    Bloomberg’ün konuyla ilgili iki kaynağa dayandırdığı haberine göre şirket 2 milyar dolarlık borcunun yarısından azını önümüzdeki iki ay içinde yapılandırması bekleniyor.

    Şirket 2013 yılında iki enerji santrali almak için 1 milyar dolardan fazla  borç almıştı.

    786 MİLYON DOLAR KREDİ KULLANMIŞTI

    Anadolu Birlik’in kuruluşlarından Konya Şeker ve Siyah Kalem Mühendislik 12 yıllık proje finansmanı için 2013 yılında 786 milyon dolarlık kredi kullanmıştı. Kredi Kangal termik santralinin 985 milyon dolara satın alınması için kullanıldı. Krediyi veren bankalar arasında Ziraat Bankası, Garanti Bankası, Türkiye İş Bankası, Halkbank, Vakıfbank ve Yapıkredi bulunuyordu.

  • 1.2 milyon kişi iflas sınırında

    Türkiye’de tüketici kredisi ve kredi kartı borcunu ödeyemeyenlerin sayısı 1.2 milyon kişiye ulaştı. Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı Türkiye Ekonomisinde Haftalık Gelişmeler ve Genel Görünüm Raporu’nu yayımladı.

    Rapora göre, geçen yılın ocak-kasım aylarını kapsayan 11 aylık dönemde tüketici kredisi ve kredi kartı borcunu ödeyemeyen kişi sayısı, bir önceki yılın aynı dönemine göre 1 milyon 215 bin 842 kişiden, 1 milyon 284 bin 261 kişiye çıktı. Ekonomik krizin derinden hissedildiği bu dönemde vatandaşlar kredi kartlarından çok tüketici kredilerini geri ödemekte zorlandı.

    Rapora göre 11 aylık dönemde tüketici kredilerini ödeyemeyenlerin sayısı 137 bin 391 kişi birden artarak 826 bin 899 kişiye fırladı. Buna karşılık kredi kartı borcunu ödeyemeyenlerin sayısı aynı dönemde yaklaşık 76 bin kişi azalarak 744 bin 865 kişiye düştü.

    4.6 MİLYON KİŞİ TAKİPTE

    Raporda, kriz yılı olan 2018 ile 2017 yıllarının kasım ayları da karşılaştırıldı. Ekonomide toparlanma ve dengelenmenin yaşandığı iddia edilen 2018’in Kasım ayında hem tüketici hem de kart borçlarını ödeyemeyenlerin sayısında net artış yaşandı. 2018’in Kasım ayında, bir öneki yılın Kasım ayına göre tüketici kredisini ödeyemeyenlerin sayısı yüzde 34.1 artarak, 79 bin 813 kişiden, 107 bin 37 kişiye, kredi kartı borcunu ödeyemez duruma düşenlerin sayısı da yüzde 9.7 artışla 70 bin 887’den, 77 bin 749 kişiye çıktı. Kasım ayında kart ve tüketici borcunu ödeyemeyenlerin toplam sayısı ise 133 binden 164 bine yükseldi.

    Borcunu ödeyemez duruma düşen bu vatandaşların yanı sıra 2018 yılı Kasım ayı itibarıyla 2 milyon 227 bin kişi tüketici kredisini, 2 milyon 408 bin kişi de kredi kartı ödemelerini aksattığı için bankaların takibine düştü. Kart ve tüketici kredi borçları nedeniyle takibe düşen kişi sayısı toplamda 4 milyon 635 bini aşarken, hem tüketici hem de kredi kartı borcu olanların sayısı 3 milyon 373 bin kişiye dayandı.

    KRİZ FRENE BASTIRDI

    Ekonomik gelişmeler ve genel görünüm raporu, geçen yıl ağustos ayında ekonomik krizin başlamasıyla birlikte vatandaşın harcamalarda bir anda frene bastığını da ortaya koydu. Rapora göre tüketici kredileri geçen yılın temmuz ayına kadar sürekli artarak 421.5 milyar liraya kadar tırmandı.

    Ancak dövizin patlama yaptığı ağustos ayından itibaren tüketici kredileri birden bire inişe geçti. Tüketiciler harcamalarını kısıp kredi kullanmayı azaltınca, bankaların bireysel kredi bakiyesi 23.1 milyar lira birden düşerek 11 Ocak 2019 tarihi itibarıyla 398.4 milyar liraya kadar geriledi. Buna karşılık, aylık gelirleriyle geçinmekte zorlanan bireyler, krize rağmen kredi kartı harcamalarında aynı düşüşü sağlayamadı. Kart harcamaları eylülde hız kesip ekimde düşüş gösterse de bu yılın ocak ayı ortalarına kadar hemen hemen aynı seviyelerde tutundu.

    KREDİDE KONUTTAN VE TAŞITTAN VAZGEÇİLDİ

    Ekonomik krizle birlikte adeta harcamalarını askıya alan vatandaş, tüketici kredileri ve kredi kartlarının yanı sıra konut, taşıt ve diğer ihtiyaçları için banka kredisi kullanmaktan da büyük ölçüde vazgeçti. Geçen yılın temmuz ayına kadar sürekli yukarı tırmanış göstererek 201.2 milyar liraya kadar çıkan konut kredileri ağustos krizinin başlamasıyla inişe geçti ve 11 Ocak 2019 kadar 13.6 milyar lira birden azalarak 187.6 milyar liraya düştü. Taşıt kredileri de aynı şekilde 7.2 milyar liraya kadar tırmanmasına rağmen ağustostan itibaren inişe geçti, yeni yılda 6.5 milyar liraya geriledi.

    Kriz öncesinde 214.4 milyar liraya kadar çıkan diğer tüketici kredileri de bu aya kadar 10.1 milyar liralık kayıp yaşadı. Rapora göre, geçen yılın ilk 11 aylık döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre protestolu senet sayısı yüzde 1.9 azaldı, ancak ödenemeyen çek tutarı yüzde 45.5 oranında artarak 11.5 milyar liradan 16.8 milyar liraya çıktı. Aynı dönemde karşılıksız çek miktarı yüzde 22 artarken, karşılıksız çıkan çek tutarı yüzde 60’a yakın artarak 15.8 milyar liradan 25.3 milyar liraya yükseldi.

  • ‘Bağımsızlığına müdahale etmeden, onlara yardım ediyoruz’

    Albayrak, büyümenin yavaşlayacağı ve ardından önümüzdeki üç yıl içinde yeniden yüzde 5’lik potansiyel büyüme seviyesine yakınlaşacağı bir süreçte olduğumuzu belirterek, “Büyüme kaynağı iç tüketimden dış talebe dönecek” diye konuştu.

    Albayrak, bu yıl enflasyonu yüzde 15 seviyesine indireceklerini belirtti.

    Hazine ve Maliye Bakanı, cari açıkta azalma eğiliminin devam edeceğini, net dış talebin büyümeye güçlü bir pozitif kattı sağlayacağını ifade ederek, “Bu yıl cari açık GSYH’nin yüzde 3’ü civarında olacak. Böylece Yeni Ekonomi Program’ındaki hedefe ulaşacağız.” dedi.

    Yeni Ekonomi Program’da bu yıl için cari açık/GSYH oranı -%3,3 seviyesinde bulunuyor.

  • Giyim Devi Collezione Konkordato İlan Etti!

    Türkiye’nin tanınan şirketleri arasında yer alan Collezione; marka olma yolculuğuna 1987 yılında Bakırköy’de açtığı ilk mağazası ile çıktı. Şirketin Türkiye ve dünyada toplam 120 mağazası bulunuyor.

    Akyiğit Mağazacılık A.Ş adına Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesine başvurarak konkordato talebinde bulundu.

    Akyiğit Mağazacılık A.Ş’nin başvurusunu değerlendiren mahkeme şirkete yönelik 3 aylık geçici mühlet kararı verdi. Mahkeme SMM Haluk Uslu, Burak Huysal, Ali Fatih Uysal’ı geçici komiser heyeti olarak atadı.

  • Otomotiv ihracatında birincilik Bursa’dan İstanbul’a geçti

    Türkiye İhracatçılar Meclisi ve Uludağ Otomotiv Endüstrisi İhracatçıları Birliğinden (OİB) edinilen bilgilere göre, 2017’yi 28,5 milyar dolarlık ihracatla kapatan otomotiv sektörü, geçen yıl yüzde 11’lik artışla 31,6 milyar dolara ulaşarak Cumhuriyet tarihinin en yüksek dış satımını gerçekleştirdi.

    Geçen yıl 207 ülke, serbest bölge ve özerk bölgeye ihracat yapan sektör, yıl bazında ihracatta üst üste 13’üncü kez birinci oldu.

    Türk otomotiv sektöründe milyar dolarlık ihracat yapan il sayısı 4’ten 5’e yükselirken, geçen yıl yapılan 31,6 milyar dolarlık ihracatın yüzde 92’si İstanbul, Bursa, Sakarya, Kocaeli ve Ankara’dan gerçekleştirildi.

    – Birincilik Bursa’dan İstanbul’a geçti

    İstanbul’dan geçen yıl yapılan otomotiv ihracatı 2017’ye göre yüzde 46’lık artışla 5 milyar 745 milyondan 8 milyar 389 milyon dolara ulaştı. İstanbul, bu ihracat rakamıyla otomotiv sektöründe en fazla dış satım gerçekleştiren il oldu.

    İhracatta ikinci sırada yer alan ve “Otomotiv sektörünün kalbi” olarak nitelendirilen Bursa’nın dış satımı, bir önceki yıla göre yüzde 17,6 düşerek 8 milyar 862 milyondan 7 milyar 295 milyon dolara geriledi.

    Kocaeli’nin geçen yılki ihracatı da 2017’ye göre yüzde 19,6 arttı. 2017’de 5 milyar 668 milyon dolar ihracat yapan Kocaeli, dış satımını geçen yıl 6 milyar 780 milyon dolara yükseltti.

    Sakarya’dan yapılan ihracat ise bir önceki yıla göre yüzde 6,6 artarak 4 milyar 867 milyon dolardan 5 milyar 187 milyon dolara çıktı.

    – Ankara, ihracatta milyar doların üzerine çıktı

    Otomotiv ihracatında 5. sırada yer alan Ankara’dan geçen yıl yapılan dış satım ise 2017’ye göre yüzde 27 artış gösterdi.

    Başkentten önceki yıl 906 milyon dolar olan ihracat, geçen yıl itibarıyla 1 milyar 152 milyon dolara yükseldi.

    Türk otomotiv sektöründe İzmir, Manisa, Konya, Kırşehir, Adana, Çankırı, Hatay ve Tekirdağ ise 100 milyon doların üzerinde ihracat gerçekleştiren iller oldu.

  • Erdoğan’dan marketlere fiyat uyarısı: Hesabını sorarız

    Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, TOBB İkiz Kuleler Konferans Salonu’nda düzenlenen Ekonomi Şurası’nda konuştu.

    Erdoğan’ın açıklamalarından satır başları şöyle:

    ”Önce millet önce memleket ifadesi bizim için bir seçim sloganı değil hayat felsefemizin ta kendisidir. Geçtiğimiz 16 yılda ülkemizi 3,5 kat sizlerle birlikte büyüttük. Başarının sırrı önce inanmak sonra harekete geçmek ardından da yılmadan mücadeleye devam etmektir. Mücadele azmi olmayanlarla yürünecek hiçbir yol yoktur. Türkiye’nin en büyük sorunu dışarıda rekabet ettiği güçler değil, kendi içindeki birtakım kifayetsizlerdir. Kendi medeniyetini, tarihini, kültürünü, ecdadını ısrarla kötüleyen, küçümseyen, aşağılayan, karikatürize eden bir zihniyetin bu ülkenin geleceğine zerre kadar katkısının olması mümkün değildir. Devlet teşviklerle indirimlerle yapılandırmalarla bu süreçte reel sektörümüzün ve milletimizin üzerindeki yükleri azaltmak için elinden gelenin fazlasını yapmıştır. Birilerinin ‘piyasanın şartları’ kılıfı ile fırsatçılığa yönelmesi gerçekten çok üzüntü vericidir. Son dönemde yaşanan hadiseler karşısında kendimizi sorguya çekmek zorundayız.

    MARKETLERE FİYAT UYARISI

    Faiz oranları, enflasyon belli oranda düşmüş. Buna rağmen markette hala sebze meyvede fiyat düşmüyor. Bunun ahlaki bir temeli olabilir mi? Bakıyorsunuz marketlerde hala bütün sebze meyve vesairede fiyatlar düşmüyor. Onlar hala yükseliyor. Bunu neyle izah edeceğiz? Bu marketlerde benim halkımı sömürme mücadelesini devam ettirenler varsa bunun hesabını sorma görevi de bizimdir ve hesabını sorarız.

    Her şey ortada, rakamlar ortada, üreticiden çıkışı ortada ama bakıyorsunuz bunlarda en ufak bir oynama, düşüş söz konusu değil. Hala ‘vatandaşımı nasıl sömürürüm’ bunun gayreti içerisinde. Herkesi bu konuda insafa vicdana ve hepsinden önemlisi ahlaka davet etme görevliliği noktasındayım. Milletimizin bu konuda dillendirdiği şikayetleri kulak arkası edemeyiz. Böyle dönemler, dalgalanmayı fırsat bilip karı artırma değil gerekiyorsa karı bir miktar düşürerek ülkeyi ve toplumu ayağa kaldırma dönemleridir.

    ERDOĞAN-TRUMP GÖRÜŞMESİ

    Trump, 75 milyar dolar ticaret hacmi hedefini söyledi. Trump’a ‘Lojistik destek verin DEAŞ’ı temizleriz’ dedim.

    MÜNBİÇ’İN GÜVENLİĞİ

    Ülkemize en ufak bir saldırıda bulunanlar bunun bedelini çok ağır ödeyecekler. Kimse bizi rahatsız etmeye kalkmasın. Yarın pazartesi çarşamba Rusya seyahatimiz var. Münbiç’in güvenliğini alacak ve orayı da sahiplerine teslim edeceğiz.

    Birileri siyaset yoluyla, birileri sahada silahla, birileri masada diplomasiyle Türkiye’yi yeniden kendi kafalarındaki o dar kalıplara sokmak için cansiperane bir şekilde çalışıyor. Halbuki artık o günler geride kaldı. Bir başka ifadeyle ‘cin şişeden çıktı’.

    ”VERİLEN SÖZLER TUTULURSA NE ALA; AKSİ TAKDİRDE…”

    İşte sınırlardayız. Bütün gücümüzle oralardayız. Şayet bize verilen sözler tutulur ve süreç işlerse ne ala; aksi takdirde hazırlıklarımızı zaten büyük ölçüde tamamladık kendi stratejimiz doğrultusunda gereken adımları atmaya başlayacağız. Türkiye özellikle Suriye’de kendisine verilen sözlerin tutulmaması sebebiyle çok bedeller ödemiştir.”

  • ‘Çanakkale Köprüsü bütçeyi delip geçecek’

    Çiğdem Toker “Çanakkale Köprüsü bütçeyi delip geçecek” başlığıyla yayımlanan yazısında Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanı Binali Yıldırım’ın katıldığı Çanakkale Köprüsü töreninde yepyeni bir havadis öğrendiğini belirtti.

    “2023’te planlanan açılış tarihi bir yıl öne çekilerek 2022 olmuş (yapım ve işletme süresi toplamı: 16 yıl 2 ay 12 gün). Bunu da bir başarı ölçüsü diye aktarıyor törende TBMM Başkanı. Oysa hakikat çok başka” diyen Toker, şöyle devam etti:

    – Devlet ile şirketin yaptığı YİD sözleşmelerinde (genellikle), inşaat süresi kısalırsa, yani müteahhit ilk söylediğinden daha erken bitirirse, kısalan süre işletme süresine ilave edilir. Gazeteciliği işte bunun için de boğuyorlar. Mesela, böyle bir durumda müteahhidin o kamu yatırımını döviz üzerinden daha uzun süre işletmesi anlamına geldiğini herkes yazamasın diye. Erken bitirme başarısının arkasında ne var bakalım: Çanakkale Köprüsü’nün inşaat süresi ilk başta söylenenden 365 gün erken mi bitiyor?

    — Bu, kısalan inşaat süresinin işletme süresine eklenecek olması nedeniyle firmanın köprüyü 10 yıl yerine 11 yıl işletecek olması anlamına gelir. O da müteahhit şirkete bir yıl daha, yani 45 bin araç ve 15 euro üzerinden KDV hariç 246 milyon 375 bin euro’luk bir garanti sağlamak demektir. O da bugünün kuruyla Daelim-Limak-SK-Yapı Merkezi konsorsiyumuna (hiç araç geçmezse) 1.5 milyar TL fazla ödeme yapılacağını taahhüt etmek anlamına gelir. Bu arada unutmadan. Çanakkale Köprüsü’nün ihalesi yapıldığında yatırım bedeli şöyle açıklanmıştı: 10 milyar 354 milyon 576 bin 202 TL. Peki TBMM Başkanı geçen hafta aynı rakamı kaç lira olarak açıkladı biliyor musunuz? 20 milyar. Kriz yok. “Dosta düşmana karşı” gururla dağılabiliriz.

  • Dolar ve Euro Haftaya Nasıl Başladı? (21.01.2019)

    ABD Başkanı Donald Trump’ın geçtiğimiz hafta başında attığı skandal tweet sonrası 5.54’ü gören dolar/TL, sonrasında Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın faizi sabit tutmasının ardından sert gerileyerek 5.31’i görmüştü.

    ABD piyasalarının kapalı olduğu haftanın ilk gününe dolar/TL sakin başladı.

    Kur şu dakikalarda 5.32 seviyesinden işlem görüyor. Euro/TL ise 6.06 civarında seyrediyor.