Kategori: Ekonomi

  • Mevsimlik işçilerin kayısı mesaisi

    Mevsimlik işçilerin kayısı mesaisi

    Türkiye’nin Avrupa Birliği (AB) tescilli ürünü ve kentte birçok ailenin geçim kaynağı olan Malatya kayısısında hasatta sona yaklaşıldı. Temmuz ayında başlayan ve Ağustos ayının ortalarına doğru tamamlanması beklenen kayısı hasadında çevre illerden gelen yaklaşık 20 bin mevsimlik tarım işçisi de mesai yapıyor.

    Günün ilk ışıklarıyla kayısı bahçelerinde toplanan ürünler kükürtleme çalışmalarının ardından güneşte kurutularak çekirdekten ayrılma işlemlerinin tamamlanmasıyla birlikte ihracat öncesi son halini alıyor.

    Aile ekonomisine katkı sunmak için Şanlıurfa’dan kayısı hasadında çalışmak üzere Malatya’ya geldiklerini belirten mevsimlik tarım işçileri buradaki çalışmalarının ardından Karadeniz’e fındık hasadı için geçeceklerini söyledi.

    Hasatta sona doğru

    Akçadağ ilçesi Resuluşağı Mahallesi’nde kayısı hasatında çalışan mevsimlik tarım işçilerinden kardeşler Elif ile Aslan Kılıç, 800 TL yevmiye ile çalıştıklarını belirterek, üç haftadır devam eden hasatta sona geldiklerini kaydetti.

    Kayısıda çalışmak üzere eşi ve çocukları ile birlikte Malatya’ya geldiklerini ifaden diğer bir işçi İbrahim Orçun ise 21 gündür hasatta çalıştıklarını söyleyerek güzel bir sezon geçirdiklerini aktardı.

    “Ürünün bol olduğu bir sezon”

    Bereketli bir sezon geçirdiklerini kaydeden kayısı üreticisi Özkan İnce de, “Kardeşlerimizle birlikte bölgede kayısı yetiştiriciliği yapıyoruz. Yaklaşık 3 bin ağacımız var, bereketli bir dönem geçiriyoruz yaklaşık 30-35 ton kuru kayısı elde edeceğimizi tahmin ediyoruz. Şanlıurfa’dan gelen 30 dolayında mevsimlik tarım işçi ile yaptığımız çalışmalar sonrası meyveleri dalından indirdik. Çekirdek çıkarma çalışmalarımız sürüyor her şeyin güzel olduğu bir sezon yaşıyoruz” diye konuştu.

  • Kahramanmaraş’ta ayçiçeği hasadı

    Kahramanmaraş’ta ayçiçeği hasadı

    Kahramanmaraş’ta TİGEM’den kiralanan 20 bin dekarlık arazinin 16 bin dekarı sazlık ve bataklık olduğu için kullanılamıyordu. Modern tarım aletleri ve ekipmanları, aynı zamanda su tasarrufu sağlayan sulama sistemleri sayesinde çevreye duyarlı üretim faaliyetleri gerçekleştirdi. 16 bin dekarlık alan da tarıma elverişli hale getirilerek, toplamda 20 bin dekarlık alanda üretim başladı. Lazer sistemiyle tüm arazinin tesviyesi yapılıp drenajlar açılarak motopomplar kuruldu. Arazi ıslah çalışmalarında, Amerika’dan modern sulama sistemi getirtildi.

    2024 yılı sezonunda bölgeye çerezlik ayçiçeği, mısır, buğday, pamuk ve soya ekimi yapıldı. 20 bin dekarlık alanın 4 bin dekarına ayçiçeği ekimi yapılıp hasadına da başlandı. Ayçiçeğinden dekarda 500 kilogram rekolte bekleniyor. İl genelinde 70 bin dekar ekilen alandan 30 bin ton ayçiçeği rekoltesi beklendiği öğrenildi.

    Tarım üreticisi Mehmet Özsoy da, “Bu alan 20 bin dönümdü önceden 6 bin dönüm kullanılıyordu ve bataklıktı. Burayı ıslah edip 20 bin dönümü tarıma açtık. Modern sulama ile tarlalarımızı suluyoruz. Şu anda burada buğday, ayçiçeği, soya ve mısır üretimi yapıyoruz. Ayçiçeği ilk kez ektik hasadını yapıyoruz 500 kilogram gibi görünüyor. Pamukta beklentimiz 500 civarında. Soyada ikinci ürün 250 kilogram beklentimiz var. Ürünlerimizi Türkiye’nin her yerine gönderiyoruz” dedi.

  • “Tarımsal üretim konusunda güçlü bir ülke olalım”

    “Tarımsal üretim konusunda güçlü bir ülke olalım”

    Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, Ankara’nın Ayaş ilçesinde Gülsüm Koç’a ait büyükbaş hayvan tesisinde incelemelerde bulundu.

    Koç’a ait hayvancılık işletmesinin 26 Temmuz’da açıklanan yeni dönem hayvancılık desteklerinin en önemli yansımasını hissedecek olan işletmelerden bir tanesi olduğunu aktaran Bakan Yumaklı, üretim planlaması kapsamında hayvansal üretimle ilgili çalışmaların 1 Ocak tarihinden itibaren başladığını üretim planlamasına dair bütün çalışmaların ise tamamlanıp uygulamaya geçildiğini kaydetti.

    Hayvancılık yol haritası kapsamında 26 Temmuz’da yayımlanan yeni dönem destekleme programını açıkladıklarını dile getiren Bakan Yumaklı, “Temel destekler ve ürün geliştirme desteği başlığında bu destekleri topladık. Malumunuz daha öncesinde çok farklı alanlarda birbirinden kopuk destekler vardı onları da bu manada birleştirmiş olduk. Bu destekler, büyükbaş, küçükbaş hayvancılık, arıcılık ve ipekböcekçiliği ile ilgili destekler. Bu temel destekler bu başlıklarda verilecek. Ürün geliştirme destekleri ise çiğ süt destekleri, karkas et destekleri ve tiftik üretimi ile ilgili destekler. Ancak bu kadarla da sınırlı değil, yeni dönemde verimlilik kriterlerinin uygulanması halinde üreticilerimizin çok daha fazla destek almasını ve kaliteli bir üretimin gerçekleşmesini amaçladık. İlk defa üç yıl boyunca üreticilerimizin artık hangi destekleri alabileceklerini gösterir yeni destekleme paketini de açıklamış olduk. Bu pakette özellikle hastalıklarla mücadele başlığı, verimli üretim yapılabilmesiyle ilgili başlıkları koymuş olduk. Eğer bir işletme hayvanlarını soy kütüğüne kaydetmişse eğer buradaki üretimi yerli spermayla yapmış ise üretmiş olduğu sütü verimli kriterlerine göre üretmiş ise bütün bunlarda ilave destekler almış olacak. Yine gençlerin ve kadınların ilave desteklerle bu üretimin içerisinde kalmaları ve bir önceki desteklerle kıyaslandığında neredeyse 4 katına yakın destekleneceğini söylemek istiyorum” diye konuştu.

    Hayvancılıkta temel destekleri üretimin devamlılığı için vereceklerini aktaran Bakan Yumaklı, “Verimli üretim yapan gençlerin ve kadınların 3 yıl boyunca hangi destekleri alacakları konusunda hiçbir tereddüt yaşamayacakları bir sistemi hayata geçirmiş olacağız. Aile işletmelerinin de önemi büyük, onlarda 20 başa kadar hayvan varlığına sahip aile işletmeleri de bu destek içinde ayrı bir bölümü olacak” ifadelerini kullandı.

    Üretim planlamasının bitkisel üretim, hayvansal üretim ve su ürünlerinde 2024 yılında hayata geçirileceğini söylediklerini hatırlatan Bakan Yumaklı, “Bitkisel üretim planlaması Eylül ayı itibarıyla yeni ziraat döneminde yürürlüğe girmiş olacak. Ancak hayvansal üretim ve su ürünleri üretimi konusu 1 Ocak tarihinden itibaren uygulanmaya başladı. Ben üretim yapan bütün üreticilerimize canıgönülden teşekkür ediyorum. Biz istiyoruz ki her konuda olduğu gibi tarımsal üretim konusunda da güçlü bir ülke olalım. Hem kendi ihtiyaçlarımız için hem de etrafımızdaki en yakın ülkelerden başlamak üzere ihracat yapabilir hale gelelim. Bunun da tek yolu elbette verimli bir kaliteli üretimden geçmekte” dedi.

  • Fındık üreticileri hasada erken başladı

    Fındık üreticileri hasada erken başladı

    İyi randıman alınması için bir yıl boyunca özen gösterilerek bakımı yapılan fındık, düzce merkezde havaların sıcak gitmesinden erken olgunlaştı. Düzce ovasında ise bazı fındık üreticileri ise erkenden hasada başladı.

    Fındık üretici Engin Eğilmez, fındık toplamaya bir hafta önce başladıklarını belirterek “Bu sene fındıklarımız hem erken döküm yaptı hem de erken olgunlaştı. Birde havaların aşarı sıcak gitmesi sebebiyle bir kısım bizim sarı fındık deli sava dediğimiz fındıklar kavruldu. Yağmur yağdı ama son yağan yağmurun çok faydası olmadı. Baktık fındık olgunlaşmış bizde toplamaya başladık. Bu sene rekolte iyi, ovada iyi gözüküyor. Dekarda 200 kilo civarında alınır diye düşünüyorum. Geçen sene 120 civarındaydı bu sene enflasyon oranına bakarsak 120 -150 arasında bir rakam. Her zaman olduğu gibi rekolte fazla olduğu için fındığın aynı oranda enflasyon oranında artmasını beklemiyoruz. İnşallah ama iyi bir fiyat bekliyoruz” ifadelerinde bulundu.

  • Bu sokak kadınların el emeğiyle canlandı

    Bu sokak kadınların el emeğiyle canlandı

    Sivas’ın Divriği ilçesinde bulunan Hüma Hatun Sokağı 2019 yılında yapılan çalışmayla adeta yeniden canlandı. Sil baştan yenilenen sokak kadınlar için gelir kapısı olurken, Türkiye’ye de örnek oluyor. Ahilik kültürünün ülkeye yayılması için çaba harcayan 12 kadın esnaf, imece usulü ile çalışıyor. İşyeri konsepti dışında ürün satmayan esnaflar, gerekli ihtiyaçlarını da birbirlerinden karşılıyor. Sokakta; hayvansal ve kuru gıda, hediyelik eşya, aşevi ve taş fırın ekmeği, tatlıcı gibi birçok işyerinin yanı sıra bölgenin el sanatlarının da sergilendiği küçük atölyeler bulunuyor.
    Yöresel lezzetler sokakta turistlerin beğenisine sunuluyor.

    Ahilik kültürünün yaşayan tek örneği olan Hüma Hatun Sokağı’nda esnaflık yapan Selda Demir, “Bu sokağımızda 12 kadın işletmecimiz var. Ben de onlardan biriyim. Organik ürünler üzerine hizmet veriyorum. Kavanoz ürünleri, kuru gıda, pestiller, cevizli sucuklar yapıyorum. Tamamıyla hepsi organik. Buraya gelenler memnun, güzel dönüşler alıyoruz. Mutlular, mutlu ayrılıyorlar. Elimizden geldiği kadar ilgileniyoruz. 3 tane hediyelik eşya dükkânımız var, çay ocağı, kadayıfçı, gözlemeci, Divriği pilavcımız, organik ürünler dükkanımız var ayrıca tandır ekmeği dükkanımız var” dedi.

    Ziyaretçilerin takdirini topluyor

    Sokağın geçmişi ile ilgili bilgiler veren Fatma Tepe Şeker, “Hüma Hatun Sokağı; 1800’lü yıllarda Divriğili bir hanım tarafından kurulmuş bir vakfın dükkânlarının bulunduğu bir sokak. Dolayısıyla kendi adı verilmiş. Valiliğin projesi ile dükkânlar restore edildi, 12 esnaf kadın projesi de uygulamaya geçiriliyor. 5 yıldan bu yana ben de esnaflık yapıyorum. Aynı zamanda 12 kadın esnafın bir arada olmasıyla da Türkiye’de tekiz. Divriği Ulu Camii ve Darüşşifası’nın restorasyonunun bitmesiyle sokağımızda hareketli bir dönem yaşıyoruz. Gelenler çok memnun, biz de gelenlerden memnunuz. Önce şaşırıyorlar. Kadın esnaf her yerde oluyor ama 12 dükkân bir arada esnaflık yapan yok. Ondan dolayı da çok mutlu oluyorlar ve bizi destekliyorlar” şeklinde konuştu.

  • Bozok Yaylası’nda bal hasadı erken başladı

    Bozok Yaylası’nda bal hasadı erken başladı

    Bitki çeşitliliği bakımından zengin bir floraya sahip Yozgat’ta bu yıl bal hasadı bir ay erken başladı. Yaşanan kuraklık ve normalin üzerinde seyreden hava sıcaklığı nedeniyle arıcılar, sezonu erken açtı. Yılın büyük bir bölümünü arıları ile Bozok Yaylasında geçiren arıcılar, sıcak havaların etkisini sürdürmesine aldırış etmeden taktıkları maskeler ve giyindikleri özel kıyafetler ile arıları kovanlardan uzaklaştırmak için duman çıkaran körük yardımıyla petekleri çıkarıp, bal süzme işleminin yapıldığı alanlara taşıyor. Topladıkları bal peteklerini bal süzme makinesinden geçiren arıcılar, süzdükleri balları tenekeler ve şişelere paketleyip çevre illere gönderilmek üzere satışa hazırlıyor.

    “İlk sağımda 400 kilograma yakın bal elde ettik”

    Yozgat’ın Sorgun ilçesine bağlı Taşpınar köyünde 4 kovan ile hobi amaçlı başladığı bal üretimini şu an 20 kovan ile sürdüren 36 yaşındaki Fatih Mermertaş, “5 yıldır arıcılık yapıyorum. Bu işe hobi amaçlı 4 kovan ile başladım. Bu işi sevdikçe de arılarımızı daha da çoğalttık. Zaman zaman arılarda kışın ölümler olsa da arılarımızı çoğaltarak bal üretimine devam ettik. 15 dönüm meyve bahçesinde organik bal üretimi yapıyoruz. Burada zamanımızın büyük bir bölümünü arılarla geçiriyoruz. Şu an 20 kovan arımız var, ilk sağımda 300-400 kilogram süzme bal elde ettik ve halen sağım devam ediyor” dedi.

    “Bal sağımına 25 gün önce başladık”

    İklimin kurak geçmesinin bal hasadına erken başlamalarına neden olduğunu da açıklayan Mermertaş, “İklimin kurak geçmesi dolayısıyla bal sağımına 20-25 gün erken başladık. Birinci sağımı gerçekleştirdik, ikinci sağımı da 20 gün sonra yavrular çıtalardan çıktıktan sonra gerçekleştireceğiz. Sonra da arının kışlık bakımını gerçekleştireceğiz. Kuraklık hat safhada bununla ilgili sulama yapmamıza rağmen biz 25 gün erken sağım yapmak zorunda kaldık kuraklıktan dolayı. Tabi kışın kar yağmaması da sorun oluyor bizler için, arı sıcağı görünce dışarı çıkıyor, dışarı çıkan arı da ani hava değişikliğiyle ölümlerine neden oluyor” şeklinde konuştu.

  • İTO’nun Stratejik Araştırmalar Merkezi “istihdam” raporunu yayınladı

    İTO’nun Stratejik Araştırmalar Merkezi “istihdam” raporunu yayınladı

    İstanbul Ticaret Odası Stratejik Araştırmalar Merkezi (İTOSAM) tarafından yayınlanan istihdam raporunda, “İstihdam anketinden elde edilen sonuçlara göre, firmalarda ciddi düzeyde bir ilave çalışan ihtiyacı bulunmaktadır. Rapor için gerçekleştirilen mülakat çalışmasına katılan bir imalat sanayi şirketi ‘kalifiye (mavi yakalı) personel’ ve ‘vasıflı usta’ bulmanın çok zor olduğunu, kriterleri gevşetmeye başladıklarını ifade etmektedir. Öyle ki usta kaynakçı 10 yıllık bir bankacıdan daha yüksek maaş almaktadır” değerlendirmesi yapıldı.

    İTOSAM’ın “İstihdamı Kazanmak: Firmaların Çalışan İstihdamında Yaşadığı Sorunlar ve Çözüm Önerileri” raporunda, Türkiye’nin kapsayıcı bir ekonomik kalkınma serüveni için daha nitelikli ve dengeli bir istihdam piyasasına ihtiyaç duyduğu vurgulandı.

    Rapora göre mavi yakalı çalışan istihdamında yaşanan sorunlar arasında teknik eğitim sistemindeki yapısal sorunlar ve imaj-statü problemleri ön planda bulunuyor. Beyaz ve gri yakalı çalışanlarda ise yükseköğretim sistemindeki yapısal sorunlar ve teknolojik açık öne çıkıyor.

    İstanbul’un Türkiye’deki toplam istihdamın yüzde 20’sini barındırdığına dikkat çekilen istihdam raporunda, işveren tarafından ilan edilmiş ve doldurulmayı bekleyen “açık işlerde” mavi yakalı mesleklerin ciddi bir hakimiyeti olduğu görülüyor.

    Raporda, temelde zanaatkarlar, operatörler ve montajcılardan oluşan orta vasıflı mavi yakalı mesleklerdeki ‘açık iş’ payının işsiz payından daha yüksek olduğu belirtilerek, “İş beğenmeme olgusunun ülkemizde temelde bu mesleklerde yaşandığı söylenebilir. Bu mesleklerde özel olarak yaşanan sorunlar arasında ise mesleki eğitimdeki yapısal sorunlar, imaj-statü problemleri ve organizasyonel sorunlar yer almaktadır” tespiti yapıldı.

    “Mavi yakalı çalışan ihtiyacı süreklilik arz ediyor”

    Anket yapılan firmaların görüşleri rapora şöyle aktarıldı: “Lojistik sektöründe faaliyet gösteren bir firma, mavi yakalı çalışan bulmada da mevcut mavi yakalı çalışanları elde tutmada da önemli sorunlar yaşadıklarını ifade etmiştir. Firmaya göre üniversite mezunları ‘dört yıllık üniversite bitirdim, bu mavi yakalı işi nasıl yapayım’ diye bir yaklaşım içinde olma eğilimindedir. Öte yandan, firmaya göre mevcut mavi yakalı çalışanlar da yüzde 10 gibi görece ufak bir ücret farklılığı nedeniyle toplu bir şekilde başka bir firmaya kolayca geçebilmektedir. Tekstil sektöründe faaliyet gösteren bir firma ise mavi yakalı çalışan bulamadıklarını ifade etmektedir. Bu durumun özellikle İstanbul’da geçerli olduğunu ve bu nedenle üretimi belli oranda Anadolu’ya kaydırdıklarını ifade etmektedir. İmalat sektöründe faaliyet gösteren bir firma ise gençlerin (mavi yakalı) işlere ‘ilgi göstermediğini’, vasıflı mavi yakalı çalışan bulmanın zor olmasının yanı sıra yetiştirecek eleman bulmakta da ciddi sorunlar yaşadıklarını ifade etmiştir.”

    “Usta kaynakçı 10 yıllık bir bankacıdan daha yüksek maaş almaktadır”

    İmalat sektöründe faaliyet gösteren ve ankete katılan bir başka firmanın da “kalifiye (mavi yakalı) personel ve ‘vasıflı usta’ bulmanın çok zor olduğunu, bu nedenle kriterleri gevşetmeye başladıklarını ifade ettiğinin belirtildiği raporda, şöyle devam edildi: “Dahası, işe başlayanların bir kısmının da işi ağır bulmalarından dolayı ‘üç-beş gün’ çalıştıktan sonra işi bırakıp gittiklerini belirtmektedir. Yine, vasıflı çalışanları elde tutabilmek için ‘her türlü problemlerini çözmeye’ ve olabildiğince iyi ücret vermeye çalıştıklarını belirtmektedir. Öyle ki ‘usta kaynakçı’ 10 yıllık bir bankacıdan daha yüksek maaş almaktadır. Hizmetler sektöründe faaliyet gösteren bir firma da ‘teknik personel’ bulmakta sıkıntı yaşadıklarını ve ‘elemanların vasıf kazandıktan sonra yaptıkları ilk işin kaçmak’ olduğunu ifade etmektedir. Firma vasıflı veya yetiştirilmek üzere mavi yakalı çalışan ihtiyacının süreklilik arz ettiğini belirtmektedir. Yine, başka bir firma da teknik alanlarda vasıflı eleman bulmakta sıkıntı yaşadıklarını belirtmektedir.”

    Raporun sonuç bölümünde ise “Çalışanlar-firmalar-toplum üçgeninde ortaya çıkan bu kaybet-kaybet-kaybet sarmalının kazan-kazan-kazan iklimine çevrilebilmesi için çok boyutlu ve kapsamlı bir istihdam stratejisinin, politikasının, planının geliştirilmesi ve atılacak kısa, orta, uzun vadeli somut adımların belirlenmesi, programlanması ve atılması gerekmektedir.” denildi.

  • Fahiş fiyata e-Devlet’ten ‘dur’ deyin

    Fahiş fiyata e-Devlet’ten ‘dur’ deyin

    Serbest piyasa gereği aynı ürününün farklı marketlerde farklı fiyatlardan satılması çok normal ancak bu durum, bazen kontrolden çıkarak fahiş fiyata dönüşüyor. Bir markette ‘X’ fiyata satılan bir ürüne, bir başka markette üç katına kadar fiyat etiketi yapıştırılıyor. Vatandaş ise tasarruf yapabilmek adına ürünü en uygun fiyattan satın alabilmek için market market geziyor. Öğretim Görevlisi Avukat Özlem Şen, konuya dair vatandaşı bilinçlendirecek açıklamalarda bulundu.

    Cezalar son düzenlemeyle artırıldı

    Aynı ürünün farklı marketlerde ciddi fiyat farkıyla satılmasının aslında fahiş fiyat artışı olduğunu belirten Şen, “Bunların hepsi yaptırım anlamında cezai müeyyideye tabi. Türk Ticaret Kanunu, Tüketici Koruma Kanunu ve perakende ticaretle ilgili düzenlenen bir kanunumuz var. Bu üç kanunun birleşimi olarak, fahiş fiyatlar ve stokçuluğa yaptırım var. Tüketiciyi Koruma Kanunu’nda Mayıs ayında güncelleme yapıldı. Bu maddeler Mayıs ayında fahiş fiyat uygulayanları caydıracak idari para cezasına çevrildi. Fahiş fiyat uygulanmasının cezası 100 bin liradan 1 milyon liraya çıktı. Stokçuluk yapan firmalara ise eskiden 1 milyon lira para cezası veriliyordu, şimdi ise 12 milyon lira para cezası verilebiliyor” dedi.

    Fahiş fiyatlara karşı vatandaş ne yapabilir

    “Fahiş fiyat ve stokçuluk, pandemi döneminde hayatımıza giren bir durum. Vatandaşların bu durumlara karşı hakları mevcut” diyen Şen, bir markette fahiş fiyat artışını fark eden vatandaşın neler yapması gerektiğini şöyle aktardı:

    “Yaptırımların olabilmesi için vatandaşlar şunu yapmalı: e-Devlet üzerinde Ticaret Bakanlığı’nın düzenlediği fahiş fiyat artışı olan ürünlerle ilgili ‘Haksız Fiyat Artışı Şikayet Bildirimi’ formu var. Bu formu doldurup şikayette bulunabilirler. İnternet kullanmayanlar ise Alo 175 Tüketici Danışma Hattı’nı tüketici olarak arayıp şikayetlerini bildirebilirler. CİMER üzerinden şikayet oluşturunca da yine Ticaret Bakanlığı’na yönlendiriliyorlar.”

    İnternet üzerinden fahiş fiyatlı satışları da şikayet edebilirsiniz

    Yalnızca marketlerde değil e-ticaret sitelerinde de fahiş fiyat artışlarının yaşandığını belirten Avukat Özlem Şen, “İnternet ortamında da fahiş fiyat artışları ve stokçuluk gibi eylemler gerçekleştirilebiliyor. Bunun için de Reklam Kurulu devreye giriyor. İçeriğin engellenmesine veya kaldırılmasına ilişkin kararlar verilebiliyor” ifadelerini kulandı. Şen, internet üzerinden yapılan fahiş fiyatlı satışların da e-Devlet, Alo 175 ve CİMER üzerinden aynı şekilde şikayet edilebileceğini söyledi.

    Fahiş fiyat artışı ve stokçuluğa karşı yasal düzenlemelerin yeterli olduğunu vurgulayan Şen, denetimlerin daha da sıklaştırılarak bu durumun önüne geçilebileceğini belirtti.

  • Bakanlıktan e-ticaret firmalarına ceza

    Bakanlıktan e-ticaret firmalarına ceza

    Ticaret Bakanlığından yapılan açıklamada, “Perakende ticarette giderek payı ve önemi artmakta olan mesafeli satışlar, kolay, çabuk ve pratik bir alışveriş metodu olması dolayısıyla bir yandan tüketiciler için vazgeçilmez hale gelirken diğer yandan bu tür alışverişlerde sözleşme konusu ürünleri fiziken görme ve kontrol etme imkanının olmaması ve satıcı ile yüz yüze iletişim kurulmaması tüketicileri istismara karşı daha zayıf hale getirmektedir. Bu nedenle, bu alışverişlerde tüketicilerin tam ve doğru bilgilendirilmeleri ile sözleşmeden cayma ve ürün teslime ilişkin hakları büyük önem arz etmekte olup bu hususlar Mesafeli Sözleşmeler Yönetmeliği ile güvence altına alınmıştır” denildi.

    2024 yılı içerisinde Bakanlığa iletilen tüketici başvuruları doğrultusunda tüketicilerin ekonomik çıkarlarının korunmasını teminen başta tüketicinin bilgisi ve onayı olmaksızın ürünün stokta bulunmadığı gerekçesiyle yapılan sipariş iptalleri, satın alınan ürünlerin mevzuatta belirtilen süre içerisinde teslim edilmemesi ve bu sürelere uyulmaması nedeniyle tüketiciler tarafından feshedilen sözleşmelere ilişkin bedel iadesinin süresi içerisinde yapılmaması konuları olmak üzere tüketici mağduriyetlerinin yoğunlaştığı hususlarda inceleme ve denetimler yapıldığı vurgulanarak bu kapsamda; 2024 yılında denetlenen 42 firmadan mevzuata aykırı uygulamaları tespit edilen 40 firma hakkında yaklaşık 230 milyon Türk lirası idari para cezası uygulandığı kaydedildi.

    Açıklama şöyle devam etti:

    “Bununla beraber 7 firmanın faaliyetlerinin ise 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 157’nci ve 158’inci maddelerinde yer alan dolandırıcılık suçu kapsamında değerlendirilmelerini teminen inceleme raporlarına ek olarak 7 adet soruşturma raporu hazırlanarak ilgili Cumhuriyet Başsavcılıklarına intikal ettirilmiştir.

    Bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da tüketici haklarının korunması ve haksız rekabetin önlenmesine için Bakanlığımızca 6502 sayılı Kanun ve Mesafeli Sözleşmeler Yönetmeliği çerçevesinde etkin, yoğun ve yaygın denetimler yapılmaya devam edilecektir.”

  • Türkiye Uluslararası Doğrudan Yatırım Stratejisi’ne ilişkin genelge Resmi Gazete’de

    Türkiye Uluslararası Doğrudan Yatırım Stratejisi’ne ilişkin genelge Resmi Gazete’de

    Resmi Gazete’de yayımlanan genelgeye göre, Türkiye’nin ekonomik gelişiminde ve kalkınmasında önemli yer tutan uluslararası doğrudan yatırımların sanayi, ticaret ve maliye politikalarının tamamlayıcı unsurları olduğu belirtildi. Dinamik reform süreçleri ile yatırım ortamını sürekli iyileştiren Türkiye’nin, uluslararası yatırımcılara cazip bir yatırım ortamı sunarak bölgesinin en fazla yatırım çeken ülkelerinden biri olduğu belirtildi.

    “Yeni dönemde, Türkiye’nin bölgesindeki üretim ve dağıtım üssü olma rolünün güçlenmesi beklenmektedir”

    Dünya ekonomisinin içinde bulunduğu dönüşüm sürecinde ülkeler arası yatırım çekme rekabetinin gün geçtikçe arttığı ifade edilen genelgede, “Ülkemiz jeo-stratejik konumu, uluslararası şirketlerin kurulu üretim kapasiteleri, güçlü insan kaynağı ve tedarikçi altyapısı ile yatırımcılara değer zincirlerini kurmalarını ve büyütmelerini sağlayacak güvenli bir liman sunmaktadır. Yeni dönemde, Türkiye’nin bölgesindeki üretim ve dağıtım üssü olma rolünün güçlenmesi beklenmektedir. On İkinci Kalkınma Planı (2024-2028) başta olmak üzere tüm ulusal politika belgeleriyle uyumlu bir şekilde ve yatırımcılara sunulan fırsatlar analiz edilerek, Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi’nin koordinasyonunda ilgili tüm kamu ve özel sektör kurum ve kuruluşlarının iş birliği ile hazırlanan ‘Türkiye Uluslararası Doğrudan Yatırım Stratejisi (2024-2028)’ Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi’nin resmi internet adresinde yayımlanacaktır” denildi.

    Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın imzasıyla yayımlanan genelgede, şu ifadelere yer verildi:

    “Yeşil ve dijital dönüşümü destekleyen, bilgi ve teknoloji yoğun, yüksek katma değerli ve nitelikli istihdam sağlayan yatırımlar için bir yol haritası oluşturarak uzun vadeli kalkınma hedeflerine ulaşılmasında önemli katkılar sağlayacak olan mezkûr Strateji Belgesi kapsamında ortaya konulan politika ve eylemler, Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi koordinasyonunda izlenecek ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı başkanlığında toplanan Yatırım Ortamını İyileştirme Koordinasyon Kurulu (YOIKK) uhdesinde takip edilerek etkin bir şekilde uygulanması sağlanacaktır. Türkiye Uluslararası Doğrudan Yatırım Stratejisi kapsamındaki tüm kamu kurum ve kuruluşlarının üzerine düşen görev ve sorumlulukları hassasiyetle yerine getirmesi hususunda gereğini rica ederim.”