Kategori: Elazığ

  • Türkiye’nin en uzun demiryolu köprüsü

    Türkiye’nin en uzun demiryolu köprüsü

    Türkiye’de demir yolu uzunluğu bakımından 1’inci sırada yer alan Fırat Demiryolu Köprüsünün bir ayağı Elazığ’da bir ayağı da Malatya’da bulunuyor. 22 milyon liraya mal olan köprü, aynı zamanda trenle yolculuk yapan turistlerin vazgeçilmez duraklarından biri haline geldi.

    Köprünün temellerinin kazıktan, ayaklarının betonarme ve tabliyelerinin ise çelik yapı olması köprünün en büyük özellikleri arasında yer alıyor.

    Eni 4.5 metre, yüksekliği 6 metre, taşıyacağı tonajı ise 20 olan köprü, Türkiye’nin en uzun, yapıldığı dönemde ise dünyanın en uzun 3’üncü demiryolu köprüsü olma özelliğini taşımıştı. 1981 yılında yapımına başlanan 2 bin 30 metre uzunluğundaki köprü, 1986 yılında tamamlanarak hizmete açıldı.

    32 ayaktan oluşuyor

    Köprünün yapımına 1981 yılında başladığını belirten Gemici köyü muhtarı Ali Aydemir, “5 sene sonra da yapımı tamamlandı. Temel atma törenine Kenan Evren geldi, köprüyü rahmetli Turgut Özal trenle geçiş yaparak açtı. 5 senede yapılan bir köprüdür. 2 bin 30 metre civarında bir uzunluğu 32 ayaktan oluşan çelik konsollu bir köprüdür. Köprümüz demir yapı ve uzunluk bakımından Türkiye’de 1’inci sıradadır. Bu köprünün yapımında ben de 2.5 sene çalıştım. Çalışmadan sonra da askere gittim. Maalesef henüz yeteri kadar tanınmayan bir köprü. Sadece köprü de değil bizim sahil kısmı köylerimiz genel olarak bilinmiyor. Bu köprüden genelde yük trenleri geçiyor günlük olarak da 4 sefer yolcu treni geçiyor. Birisi Elazığ-Adana arası giden yolcu treni bir diğeri de ekspres olarak Ankara, İstanbul ve İzmir’e giden trenlerdir. Yolumuz olmadığından dolayı ile uzaklığından dolayı keşfedilmemiş bir yerdeyiz ama biz çok güzel bir coğrafyada yaşıyoruz “dedi.

  • Süleyman Soylu: Afetlerin acı tecrübeleri var

    Süleyman Soylu: Afetlerin acı tecrübeleri var

    İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ile Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, programları çerçevesinde Elazığ’a geldi. Elazığ Valiliğine geçen bakanlar şeref defterini imzaladıktan sonra İl Değerlendirme toplantısına katıldı. Toplantı sonrasında Bakan Soylu açıklamalarda bulundu. Ülkenin büyük bir sınamadan geçtiğini dile getiren İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, “Elazığ depreminden sonra hepimiz yaşadık ki; seller, yangınlar, depremler, çığ yani peşi sıra gelen afetlerle ülkemiz büyük bir sınamadan geçti, hem de aynı zamanda insanlarımız da büyük bir sınamadan geçtiler. Acılar yaşadık, sıkıntılarla karşı karşıya kaldık. Vatandaşımızın bu süreçlerden sonra beklediği devletimizin kendine el uzatmasıydı. Cumhurbaşkanımızın ortaya koyduğu irade, bize verdiği talimatlar, tüm paydaşlarımızla, tüm arkadaşlarımızla her an her meseleyi takip etme konusunda ortaya koyduğu duyarlılık elbette ki bize ayrı bir güç verdi. Sorunlar sıkıntılar olmadı mı, yani özellikle afette her meselenin kendine ait oluşturulabilecek çözümü söz konusu ama Allah’a çok şükürler olsun devletimiz bütün gücüyle beraber bütün kurumlarıyla beraber her sorunun üstesinden gelmek için el birliği ile çalıştı. Sorunu yumak haline getirmeye değil sorunu çözmeye çalışan bir anlayış ortaya konuldu. Biraz önce Sayın Bakanımızda söyledi; 18 bin ev tamamlandı, 17 bin ev teslim edildi ve diğerleriyle ilgili de bütün süreçler anı anına takip ediliyor. Bunun birçoğu belki ifade etmek kolay değil ama ev yapılamayacak yerlerde evler yapıldı. Köyünden, şehrin içerisinde olan yerlerine kadar. Burada tek bir süreç düşünüldü, vatandaşımızın devletine olan itimadın, güvenin sarsılmamasına yönelik adım ortaya konuldu. Hem afet zamanında hem de afetten sonraki süreçlerde. Elazığlı hemşerilerimiz, Malatyalı hemşerilerimiz hakikaten kışın ortasında çok zor günler geçirdiler ama bu el birliğiyle atlatıldı” diye konuştu.

    Afetlerin öğretici olduğunu vurgulayan Bakan Soylu, “Hem kısmen bize güven verdi, cesaret verdi vatandaşımızın o sabırlı davranışı, vakur davranışı hem el birliği ile bütün devletin orada tüm kurumlarının orada el birliği ile ortaya koyduğu süreç bize ciddi bir öğreticilik ortaya koydu. Ondan sonra yaşadığımız her yerde hem vatandaşımızla el ele hem de devletimizin tüm kurumlarıyla el ele bir süreç yaşamış olduk. Afetlerin acı tecrübeleri var, afetlerin şöyle bir sonucu da var. Şehirler yenileniyor. Binalar yenileniyor hem de altyapılarıyla beraber yenilenmiş oluyor. Yeni dönemin hem imar ve inşa açısından hem de ihya açısından modelleri de ortaya çıkmış oluyor. Bu da tekrar söyleyeyim dün Kastamonu Bozkurt’taydık iki gün önce ne başlanmışsa ne söylenmişse ortaya konuldu. Hem afet zamanında hem de afetten sonraki süreçlerde. Elazığlı hemşerilerimiz, Malatyalı hemşerilerimiz hakikaten kışın ortasında çok zor günler geçirdi. Ama bu el birliğiyle atlatıldı. O zorluğun atlatılması buradaki Elazığlı hemşerilerimize de Malatyalı hemşerilerimize de söyleyeyim diğer karşı karşıya kaldığımız afetlerde de bize öğretici oldu. Hem kısmen bize güven verdi, cesaret verdi vatandaşımızın o sabırlı davranışı, vakur davranışı hem el birliği ile bütün devletin orada tüm kurumlarının orada el birliği ile ortaya koyduğu süreç bize ciddi bir öğreticilik ortaya koydu. Ondan sonra yaşadığımız her yerde hem vatandaşımızla el ele hem de devletimizin tüm kurumlarıyla el ele bir süreç yaşamış olduk” şeklinde konuştu.

    Konuşmalarını sürdüren Soylu, “Afetlerin acı tecrübeleri var. Afetlerin şöyle bir sonucu da var şehirler yenileniyor. Hem alt yapısıyla yenilenmiş oluyor, binalar yenileniyor, hem de altyapılarıyla beraber yenilenmiş oluyor. Yeni dönemin hem imar ve inşa açısından hem de ihya açısından modelleri de ortaya çıkmış oluyor. Bu da tekrar söyleyeyim dün Kastamonu Bozkurt’taydık iki gün önce ne başlanmışsa ne söylenmişse ortaya konuldu. Tıkır tıkır işler ilerliyor, bütün bakanlıklar ilerliyor, İller Bankası, DSİ, TOKİ, AFAD kendi görevini yapıyor. Tüm bakanlıklar kendi görevlerini yerine getiriyorlar. Sivil toplum kuruluşlarımız keza öyle. Onlara da minnettarız, müteşekkiriz. Onlar kendi görevlerini yapıyor. Yine bir hafta önce İzmir’deydik. Bir AFAD konutu prototipi var. Türkiye’de, renksiz en asgari donanımlı bir AFAD konutu prototipinden. Bir afet konutu değil. Neredeyse orta üst donanım diyebileceğimiz bir konut yapımıyla ve modeliyle karşı karşıya kaldık. Bu da Türkiye’nin geldiği noktanın ve seviyenin neresi olduğunu göstermektedir. Biz vatandaşımıza model ve örnek konut yapacağız. Köyde de şehir de. O model konutlar önemi bir şekilde bundan sonrası içinde örnek teşkil edecek. Şehirlere bir de karakter kazandırıyor. Afet konutu yapıldı bu meseleyi tamamlıyorum, bitirelim diye bir anlayış ortaya konulmadı” diye kaydetti.

    Devletin elini uzatmasıyla birlikte ortaya konulacak konutların o şehre de bir karakter kazandırdığını vurgulayan Soylu, “Bir mimari üslupta kazandırıyor. Onun için bu konuda gayret gösteren Çevre ve Şehircilik Bakanlığımızdan belediyelerimize kadar bütün katkı koyan herkese şükranlarımızı ifade ediyoruz. Çünkü o günleri hatırlıyoruz, bugünleri de görüyoruz. O gün vatandaşımızı teselli ederken biz bugünün olabileceğini düşünüyorduk ama vatandaşımız o acı içerisinde bir ümitsizlik ile karşı karşıyaydı. Allah’a hamd olsun milletimize mahcup olmadık. Biz özellikle gerek Çevre ve Şehircilik Bakanlığımız onun alt birimleri TOKİ ve diğer genel müdürlükleri olsun İller Bankası olsun, AFAD olsun, belediyeler olsun, jandarmamız her birisi el birliğiyle çalışıldı ve belirli bir noktaya getirildi. Eğer böyle olmasaydı milletimize mahcup olurduk. Allah razı olsun, bu ülkemizin gelişmişlik seviyesinin bir yansımasıdır, ispatı, rüştüdür. Eksikler olur mu, bütün hemşerilerimiz bilsinler ki eksiklikleri telafi edecek kabiliyet ve kapasitemiz de söz konusudur. Bu açıdan da bunu ifade etmek gerekir. Sayın Bakanımız görmemiş olabilir. Kastamonu Bozkurt’ta sanayi siteleri o kadar mükemmel bir noktaya gelmiş ki %90’ın üzeri neredeyse tamamlanmış durumda. Ülkemizle de gurur duyuyoruz. Bu vesilelerle iştigal eden ve sorumluluğu üzerine alan bütün arkadaşlarımızla da gurur duyuyoruz. Allah razı olsun teşekkür ediyoruz. Eksiklikler varsa onları da gidermek boynumuzun borcudur. Bunu yapabilme kabiliyetimizde elbette ki vardır. Dediğim gibi sorunları yumak haline getiren değil, çözen bir anlayışı yansıttık. Bu işin başından itibaren mevzuatın bütün sınırlarına kadar geldik. Aştığımız yerler de oldu hep beraber yani risk alan bir anlayış ortaya konulmuş oldu. Geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz. Hayatını kaybeden deprem zedelere, sel zedelere ve bütün afet zedelere bu Ramazan hürmetine tekrar Cenab-ı Allah’tan rahmet diliyoruz. O meseleyle depremle ve afetle karşı karşıya kalan ve bugün hayatta olan o gün belki de yaralanan bütün vatandaşlarımıza da sıhhat diliyoruz, sağlık diliyoruz, afiyet diliyoruz tekrar geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz” dedi.

  • Müslüm Gürses’e benzerliğiyle dikkat çekiyor

    Müslüm Gürses’e benzerliğiyle dikkat çekiyor

    Taksicilik ve ses sanatçılığı yapan 57 yaşındaki Baki Çiçek, 2013 yılında hastanede geçirdiği 4 aylık yaşam mücadelesinin ardından 3 Mart 2013’te hayata gözlerini yuman arabesk müziğin unutulmaz isimlerinden Müslüm Gürses’e olan benzerliğiyle dikkat çekiyor.

    30 yıldır yaptığı taksiciliğin yanı sıra ses sanatçılığı da yapan Çiçek, gezmek için sokağa çıktığında vatandaşların yoğun ilgisiyle karşılaşıyor. 7’den 70’e herkes cep telefonlarına sarılıp Çiçek ile hatıra fotoğrafı çekiyor. Görüntüsü olduğu kadar sesiyle de Gürses’i andıran Çiçek’in gören vatandaşlar şaşkınlığını gizleyemiyor.

    Müslüm Gürses ile tanışma anını anlatan Baki Çiçek, “1996 yılında Mahmut Bey yolunda bir gazino vardı, ben de orada çıkıyordum sahneye. Ben saat 12.00’da bitiriyordum programı Müslüm Gürses de 12.00’da programa başlıyordu. Geliyordum onun sahnesinin karşısında oturuyordum o da durup izliyordu beni. İnsanlar ona bakarken o da bana bakıyordu.

    Birkaç gün sonra beni müdüriyete çağırdılar orada Muhterem ablam da oradaydı. Ben de istiyordum beni sahneye yanına çağırsın şarkı söyleyeyim, sesimi dinlesin ben de müdüriyete gitmedim. Müslüm Gürses sahneye çıkarken benim soy ismim Çiçek, dedi ‘Çiçek ya çağırıyorum da gelmiyorsun’ ben de ‘Özür dilerim baba’ dedim. Yanına çağırdı elini öptüm baktım bana ‘Saygılıymış da’ dedi orada bir parça okudum tanışmamız orada başladı.

    Ondan sonra hep yan yanaydık. Gündüz Bakırköy’de otururduk çay kahve içer sohbet ederdik. Allah rahmet eylesin. Fotoğraf çekiyorlar, çok fanatikleri sarılmak istiyor seni gördük onu gördük gibi diyorlar.” dedi.

  • Anne ve oğlu ölmediklerini ispat etmeye çalışıyor

    Anne ve oğlu ölmediklerini ispat etmeye çalışıyor

    Elazığ’da yaşayan bir kadın, kendisinin ve oğlunun ölü olarak gösterildiğini, vefat eden kocasından kalan maaşını almaya gittiği bankada öğrendi. Anne ve oğlunun, mirastan hak sahibi olmamaları için ölü gösterildikleri öne sürüldü.

    Elazığ’da bir kadın ve oğlu, nüfus müdürlüğüne ölmediklerini ispat etmeye çalışıyor.

    Mersin’in Tarsus ilçesinde yaşayan Nuran Küçük(65), eşinin ölümünün ardından oğlu Hasan(35) ile 2007 yılında memleketi Elazığ’a döndü. Durumu iyi olmayan aile için Hicret Mahallesi Muhtarı Murat Gülbasan ve hayırseverler tarafından derme çatma bir ev yapıldı.

    Bir süre önce kocasından kalan maaşı çekmeye giden Küçük, kartta bakiye olmadığını görünce durumu banka personeline sordu. Banka personeli Küçük’e, ‘Nüfusa gideceksiniz, sizi ölü göstermişler’ dedi.

    Duydukları karşısında şoke olan kadın, bilgi almak için Nüfus Müdürlüğü’ne gitti. Nüfus Müdürlüğü’nde yapılan kontrolde kendisinin 2016 yılında, oğlunun ise 2013 yılından beri ölü olarak gözüktüğünü öğrendi. Aile durumu muhtara bildirdi.

    ÖLÜ GÖZÜKTÜKLERİ İÇİN TEDAVİ OLAMIYORLAR

    Araştırma yapan muhtar Murat Gülbasan, Nuran Küçük’ün eşinin dedesinden miras kaldığını, ailenin mirastan hak sahibi olmamaları için kendilerinin ölü gösterilmiş olabileceğini söyledi. Olay mahkemeye taşınırken, ölü olarak gözüktükleri için tedavi olamayan anne ve oğlu, hayatta olduklarını dile getirerek yetkililerden yardım bekliyor.

    “BENİ ÖLÜ GÖSTERDİLER”

    Nuran Küçük, bankaya gittiğinde maaşını alamadığını belirterek, “Kartı taktığımda para gözükmedi. İçeriye geçtim, sıra aldım. Sonra bu başıma geldi. Bana yardım edin. Ne yapacağımı bilmiyorum, ben paramı istiyorum. Ben malı istemiyorum, ben paramı istiyorum. Kimsem yok. Beni ölü gösterdiler” dedi.

    “BENİ 2013’TE, ANNEMİ 2016 YILINDA ÖLDÜ GÖSTERMİŞLER”

    Nuran Küçük’ün oğlu Hasan Küçük ise, “Bizim şu an maaşımız kesildi. Bankaya gittik, bankacı dedi ki, ‘nüfusa gideceksiniz, sizi ölü gösteriyorlar.’ Bizim halimiz ortada, bizimle uğraşmasınlar. Ben sakatım, hastaneye gidecektim gidemiyorum. Benim yüzde 73 raporum vardı, obeziteden hastaneye yatacaktım. Ben nasıl hastaneye gideceğim? Annemden başka kimsem yok. Biz yaşıyoruz” diye konuştu.

    MİRASI ALAMASINLAR DİYE ÖLÜ GÖSTERİLMİŞLER

    Küçük ailesi, Elazığ Nüfus İl Müdürlüğü’nden aldıkları nüfus kayıt örneğinde, kendilerinin Emine Ç. tarafından ölü gösterildiklerini öğrendi. Nuran Küçük, Emine Ç.’yi tanımadıklarını, mirastan mahrum bırakmak için kendilerinin ölü gösterildiğini öne sürdü.

    “2007’DEN BERİ MAHALLEDE YAŞIYORLAR”

    Muhtar Murat Gülbasan, ailenin 2007 yılından beri mahallede ikamet ettiğini dile getirerek şöyle konuştu:

    “Daha önce Aksaray Mahallesi’nde bir köprünün altında yattıklarını öğrendim. Oradan getirip burada derme çatma bir ev yaptık kendilerine. O tarihten bu yana bu mahallede oturuyorlar. Oğlu ve kendisi rahatsız. Obezite hastalıkları var, tedavi görmeleri lazım. Eşinden kalan yarım aylık var. Onu almak için bankaya gittikleri zaman bakıyorlar ki ölü görünüyorlar. Bize haber verdi, biz de mahalle sakinleri olarak bir avukat tutup yardımcı olduk.”

    “DAVAYI AÇTIK”

    Ailenin avukatı Osman Uslu da, “Davayı 2 gün önce açtık. Muhtemelen nisan ayında duruşma günü belirlenir. Ondan sonra sağ oldukları tespit edilir. Sadece birkaç prosedür var. Nüfus kayıt örneğine baktığımız zaman orada ölüm kaydının yanında ölüm bildirimi var. 15 Kasım 2021’de bir araştırma yapılmış. Sonradan birinin 2013’te, diğerinin 2016’da öldüğüne kanaat getirmişler. Emine Ç.’nin akrabalık derecesi olabilir ama kesin değil. Tüm detayları araştıracağız. Ailenin 2013’ten beri ikameti Elazığ’da gözüküyor. Adrese polis gitse yaşadıkları anlaşılacak” dedi.

  • 70 öğrenci zehirlenme şüphesiyle hastaneye kaldırıldı

    70 öğrenci zehirlenme şüphesiyle hastaneye kaldırıldı

    Elazığ’daki bir okulda öğrenim gören 70 öğrenci, zehirlenme şüphesiyle hastaneye kaldırıldı. Kontrolleri yapılan öğrencilerde olumsuz bir duruma rastlanmadı.

    Abdullahpaşa Mahallesi’ndeki Şehit Cuma Dağ Ortaokulu’nda bugün öğle saatlerinde bazı öğrencilerde boğazda yanma, karın ağrısı, mide bulantısı ve öksürük şikâyetleri görüldü. İdarecilerin ihbarı üzerine okula polis, itfaiye, AFAD ve doğal gaz dağıtım şirketi ekipleri sevk edildi. Öğrenciler, ambulanslarla hastaneye kaldırıldı. Öğrencilerin yapılan kontrollerinde olumsuz bir duruma rastlanmadı. Öğrenciler, bir süre müşahede altında tutulduktan sonra taburcu edildi.

    VALİLİK AÇIKLAMA YAPTI

    Elazığ Valiliği’nden de olayla ilgili açıklama yapıldı. Açıklamada, “İlimiz merkezinde bulunan Şehit Cuma Dağ Ortaokulu’nda, gaz zehirlenmesi ihbarı alınması üzerine sağlık, AFAD ve emniyet ekibi ile birlikte doğal gaz dağıtım şirketi personelleri süratle okula intikal etmiş olup, ilgili birimlerce yapılan kontrollerde herhangi bir gaz kaçağı tespit edilmemiştir. 70 öğrencimiz, boğazlarında yanma şikayeti üzerine ilgili sağlık kuruluşlarına süratle sevk edilmiştir. Sağlık kuruluşlarımızda ilk muayeneleri gerçekleştirilen öğrencilerimizde herhangi bir gaz veya gıda zehirlenmesi teşhisi konulmamış olup, öğrencilerimiz tedbir amaçlı müşahede altına alınmıştır. Kontrolleri tamamlanan öğrencilerimiz ailelerine teslim edilmiştir. Okulumuzda öğrencilerimizin ve okul personelimizin sağlığını tehdit edecek herhangi bir olumsuzluk tespit edilmemiştir” denildi.

  • Yürüdüğü kaldırım çökünce çukura düştü

    Yürüdüğü kaldırım çökünce çukura düştü

    Elazığ’da bir kişi, yürüdüğü kaldırımın çökmesi sonucu oluşan çukura düştü. Yaralanan S.D., ekiplerce kurtarılarak hastaneye kaldırıldı.

    Gece saatlerinde Sanayi Mahallesi’nde S.D. isimli kişi, kaldırımda yürüdüğü sırada çökme meydana geldi.

    Oluşan çukura düşen S.D.’yi görenlerin ihbarı üzerine olay yerine itfaiye ve sağlık ekipleri sevk edildi.

    Olay yerine gelen ekipler, yaptıkları çalışma ile S.D.’yi düştüğü çukurdan çıkardı.

    Sağlık ekiplerince hastaneye kaldırılan S.D.’nin durumunun iyi olduğu öğrenildi.

  • Araştırma görevlisine terör örgütü propagandasından gözaltı

    Araştırma görevlisine terör örgütü propagandasından gözaltı

    Elazığ’da Fırat Üniversitesi’nde araştırma görevlisi olarak çalışan H.K. sosyal medya üzerinden terör örgütü propagandası yaptığı iddiasıyla gözaltına alındı.

    Fırat Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye Bölümü’nde araştırma görevlisi H.K. sosyal medya üzerinden terör örgütü propagandası yaptığı iddiasıyla rektörlük tarafından açığa alındı. H.K. daha sonra İl Emniyet Müdürlüğü’ne bağlı ekiplerce gözaltına alındı.

    Konu ile ilgili Fırat Üniversitesi Rektörlüğü’nden yapılan açıklamada “Sosyal medyadaki paylaşımları ile terör örgütü propagandası yaptığı değerlendirilen araştırma görevlisi, Rektörlüğümüzce açığa alınmış ve hakkında soruşturma başlatılmıştır. Bahse konu kişi ile ilgili ayrıca adli makamlara da suç duyurusunda bulunulmuştur” ifadelerini kullandı.

  • Kaçak kazı yapan 3 kişi, suçüstü yakalandı

    Kaçak kazı yapan 3 kişi, suçüstü yakalandı

    ELAZIĞ’ın Palu ilçesinde sit alanında kaçak kazı yapan 3 şüpheli suçüstü yakalandı.

    İl Jandarma Komutanlığı’nca gerçekleştirilen çalışmalarda, Palu ilçesi Örencik köyünde Şimşat Haraba Höyük ve Kalesi bölgesindeki arkeolojik sit alanı içerisinde, izinsiz kazı yapılacağı bilgisi alındı. Ekiplerin düzenlediği operasyonda, A.İ.S., Ş.H. ve O.D. suçüstü yakalandı. Şüphelilerin üzerinde yapılan aramada, 4 sikke ve 13 tarihi obje ele geçirildi, kazıda kullanılan 3 dedektör ve 3 çapaya da el konuldu. Şüphelilerin jandarmadaki sorgusu sürüyor.

  • ‘Yetişmez’ diyenlere inat bahçesinde Afrika kavunu yetiştirdi

    ‘Yetişmez’ diyenlere inat bahçesinde Afrika kavunu yetiştirdi

    ELAZIĞ’da Telha Tanyıldızı (37), bahçesine Afrika kavunu olarak bilinen kiwano meyvesinin tohumunu ekti. Ürün vermeye başlayan kiwanonun yanı sıra diğer tropikal meyvelerin tohumlarını da eken Tanyıldızı, “Bu tohumların Elazığ’da olmayacağı yönünde yorumlar ve şevk kırıcı söylemler duydum. Ama bundan sonra tohumlarımızı ektik, bitkilerimiz büyümeye başladı” dedi.

    Kentte yaşayan 3 çocuk babası Telha Tanyıldızı, Harput bölgesindeki Gökçebağlar köyünde bulunan arazilerini hobi bahçesine çevirmeye karar verdi. Ata tohumu aramaya başlayan Tanyıldızı, İpekyolu Gençlik Merkezi’nce tohum tedarik edildiğini öğrendi. Başvuru yapan Tanyıldızı, Afrika kavunu olarak bilinen kiwano meyvesini istedi. Tanyıldızı, Gençlik Merkezi’nce tedarik edilen kiwanoyu bahçesinde yetiştirdi. Küçük ve dikenli dış yapısıyla dikkat çeken meyvenin dışında bahçesinde güz yemişi, dağ çileği ve goji berry gibi tropik meyveler de yetiştiren Tanyıldızı’nın hedefi; kiwano meyvesinin tohumlarını diğer çiftçilere dağıtıp gelir kapısı açmak ve daha farklı tropikal meyvelerin tohumlarını alarak yetiştirmek.

    İlerleyen yıllarda farklı tropikal meyveler yetiştireceğini belirten Tanyıldızı, şunları söyledi:

    “Bu tohumların Elazığ’da olmayacağı yönünde yorumlar ve şevk kırıcı söylemler duydum. Ama bundan sonra tohumlarımızı ektik, bitkilerimiz büyümeye başladı. Meyveye dönüştükten sonra ‘faydaları ne olabilir’ diyerek araştırma gereği duydum. Bağışıklık sistemini güçlendirdiği, cilde, saç sağlığına, prostat ve idrar yolu enfeksiyonlarına faydalı olduğunu ve yüksek miktarda C vitamini içerdiğini gözlemledim. Bu tohumların Harput bölgesinde verimli olduğunu gördükten sonra çevre köylere ve çiftçilerimize dağıtımını yapacağım. İnşallah, onlara yeni bir gelir kapısı olacağını düşünüyorum. Yine bahçemize tropikal meyvelerden ektiğim güz yemişi, dağ çileği ve goji berrynin gelişimini takip ediyorum. İnşallah, onlarda da başarılı olacağız. Önümüzdeki yıllarda da farklı türde tropikal meyveleri yetiştirmeye çalışacağım. Kiwanonun kendine özgü orijinal bir aroması var. Kivi, muz, salatalık, erik ve limon arası karışık bir tadı var.”

     

  • Elazığ’da Japon turisti bıçaklayan şüpheli tutuklandı

    Elazığ’da Japon turisti bıçaklayan şüpheli tutuklandı

    Elazığ’ın Sivrice ilçesinde bisikletiyle dünya turu yapan Japon turist Shogan Kameda’yı (45) bıçaklayan D.B. tutuklandı. Turistin sağlık durumunun iyi olduğu öğrenildi.

    Japonya’dan 12 yıl önce bisikletiyle dünya turuna çıkan Shogan Kameda, farklı ülkeleri gezdikten sonra Türkiye’ye geldi. Kameda’nın Muş’tan sonraki durağı Elazığ oldu.

    Sivrice ilçesinde kamp yapan Kameda, 11 Eylül’de kimliği belirsiz bir kişi tarafından bacağından bıçaklandı.

    Çevredekilerin ihbarı üzerine olay yerine sağlık ve jandarma ekipleri sevk edildi. Kameda, yapılan ilk müdahalesinin ardından Elazığ Fethi Sekin Şehir Hastanesi’ne kaldırıldı.

    Ameliyata alınan Kameda’nın uyluk kısmındaki kanama durduruldu ve kasları tedavi edildi. Japon turistin sağlık durumunun iyi olduğu öğrenildi. Tedavisi süren Kameda’nın tetkik sonuçlarına göre taburcu edilmesi bekleniyor.

    Bu arada polis ekipleri Kameda’yı bıçaklayan kimliği tespit edilen D.B.’yi kısa yakalayarak gözaltına aldı. Emniyetteki işlemleri tamamlanan D.B. çıkarıldığı mahkemece tutuklandı.