Kategori: Eskişehir

  • Vatandaşlardan özel kıraathane talebi

    Vatandaşlardan özel kıraathane talebi

    Eskişehir’de önceki yıllarda Bayat Pazarı olarak bilinen bölgedeki kıraathanelerde, günümüzde ise Reşadiye Camii’nin önünde toplanan vatandaşlar, ekmek parası kazanmak amacıyla gün boyu ayakta bekliyor. Emekli ve yaşlı vatandaşların da aralarında bulunduğu yaklaşık 15 kişi, günlük yevmiye ile hamal işleri yapıyor. Bir dönemler piyasasının çok aktif olduğu belirtilen Hamal Pazarı’nın eski tadında olmadığından bahseden işçiler, bazı günler hiç iş almadan eve gittiklerini ifade etti. Kış aylarında da soğuk havaya rağmen saat 08.00-17.00 aralığında bekleyen ve üşüdüklerinde çayla içlerini ısıtan hamallar, yetkililerden kendilerine özel bir kıraathane yapılmasını ve buranın tanıtılmasını istedi.

    “Un çuvalı indiririz, yem taşımaya ve inşaatlara yardıma gideriz”

    Emekli vatandaş Ali Uyar, uzun yıllardır bir gelenek haline gelen Hamal Pazarı’nın ne olduğunu anlattı. Yaz mevsiminde işlerinin yoğunlaştığını, kışın ise durma noktasına geldiğini aktaran Uyar, “Hamal Pazarı’na genellikle günlük yevmiye ile eşya taşımak için aranan adamlar gelir. Un çuvalı indiririz, yem taşımaya ve inşaatlara yardıma gideriz. Genellikle bildiğimiz işleri yaparız. Müşterinin hangi konuda talebi varsa onun üzerinde çalışırız. Hamal önceki yıllarda Eskişehir’de Bayat Pazarı olarak bilinen yerdeki kahvelerde toplanırlarmış. Mesela birisi ‘işçi ihtiyacım’ var diyerek gelirmiş, 10 kişiyi götürürmüş. Başka birisi gelip, ‘bana inşaatta 20 kişi lazım’ dermiş, saat 10.00 olmadan kahvede adam kalmazmış. Ama şu anda burada öyle bir şey yok. Geliyoruz, dikiliyoruz. İş çıktığı da oluyor, çıkmadığı da oluyor. Birkaç gün hiç iş olmadan dikiliyorsun, gün oluyor arka arkaya 2-3 defa işe gidiyorsun. İşler şu anda durgun, eski tadı yok. Özellikle kış mevsiminde işler duruyor, yazın bir nebze hızlanır. Havalar sıcak olunca bağ, bahçe ve budama işi çok oluyor” dedi.

    “Aramızda 73 yaşında olan insanlar da var”

    Şu an emekli olduğunu ama emekli olmadan önce de Hamal Pazarı’na gelip gittiğinden bahseden Uyar, “Mesela gece vardiyasına gittiğim zaman, gündüz Hamal Pazarı’nda bekliyordum. Bu işle geçim sağlanmaz, anca karın doyurulur. Gününü kurtarsın, ertesi güne Allah kerim. Günümüzde Hamal Pazarı’nda 10-15 kişi anca vardır. Bazıları da telefonla işe gidiyorlar. Sağa sola numara bırakıyorlar, hamal işi yaptıklarını söylüyorlar. O nedenle çoğu da buraya gelmiyor artık. Aramızda 73 yaşında olan İnsanlar da var. Bizim bir hamal ipimiz olur, çamaşır makinesi ve buzdolabı gibi eşyaları bu iple sırtımıza bağlayarak taşırız. Yaşlı vatandaşlar genellikle bunları yapamıyor, zorlanıyorlar. Birlikte gittiğimiz zaman onlara küçük kutuları taşımalarını söylüyoruz. Onlar niye bu işi yapıyorlar? Kendilerine başka bir uğraş bulamıyorlar. İhtiyaçları olduğundan hamallığa devam ediyorlar” şeklinde konuştu.

    “Sadece hamallara özel bir kıraathane olsun istiyoruz”

    Sabah saat 08.00 gibi bekleye başlayıp, akşam 17.00’da dağıldıklarını belirten Ali Uyar, sözlerine şu şekilde devam etti:
    “Öğlen acıktığımız zaman gidip karnımızı doyuruyoruz. Lokantanın az ilerisinde kahve var, hamallar genellikle o kahvede takılırlar. Üşüdüğümüz zaman çay içip ısınıyoruz. Genellikle burada 1 kişi dikilmez, yaklaşık 4 kişi beraber dikilir. İş verenler oraya gelirler, ‘bana 1 işçi lazım’ derler. Biz de ne işi olduğunu sorarız. Bazen pazarlığı burada yaparız, bazen de işe göre fiyat veririz. İş veren direkt olarak benim yanıma gelirse iş benimdir. O işe kesin giderim. Bence işi görerek fiyat vermek en güzelidir. Ucuz fiyat verirsin, orada eşya çok olduğunda bunu yükseltemezsin. Az paraya çalışırsın, çok iş yaparsın. Kış şartlarında dışarıda beklemek zor oluyor. Sadece hamallara özel bir kıraathane olsun istiyoruz. Herkes bu kıraathanenin Hamal Pazarı olduğunu bilse, iş verenler de eskisi gibi sadece buraya gelip işçi alsa daha güzel olurdu. Şu an soğukta bekliyoruz, kahvemiz ya da belli bir yerimiz yok. Eskişehir halkı genelde bilirdi burayı ama artık eskisi kadar bilinmiyor.”

  • Oğullarına Ömer Halis ismini verdiler

    Oğullarına Ömer Halis ismini verdiler

    Odunpazarı ilçesi Çankaya Mahallesinde yaşayan Nuri Demir ve Ece Demir çifti yeni doğan bebeklerine 15 Temmuz 2016’da hain darbe girişiminde bulanan işgalcilere karşı duran kahraman şehit Astsubay Kıdemli Başçavuş Ömer Halisdemir’in ismini verdi. Bir yıldır evli olan Demir çifti, şehit asker Halisdemir’in adını çocuklarına verdikleri için gururlu olduklarını ve bu isimden dolayı şeref duyduklarını belirti. Demir çiftlerinden Nuri Demir, tır şoförlüğü yapmasından dolayı sürekli şehir dışına çıktığını ve şehidin memleketi Niğde’ye her gittiğinde sürekli şehidin mezarını ziyaret ve dua ettiğini ifade etti. Anne Ece Demir de bebekleri Ömer Halis Demir’in de ileriki yaşlarda asker olmasını temenni ettiğini söyledi. Demir ailesi ayrıca Şehit Ömer Halisdemir’in ailesine ulaşabildikleri takdirde bebek Ömer Halis ile birlikte ziyaret edip ellerini öpmek istediklerini dile getirdi.

    “Ömer Halis ismi gurur taşıyan bir isimdir”

    Aile babası Nuri Demir, Ömer Halis adını daha evlenmeden önce geleceklerini planlarken düşündüklerinden bahsetti. Şehidin isminin gurur taşıyan bir isim olduğuna vurgu yapan baba Demir, ”Yaklaşık bir yıldır evliyiz. Ömer Halis ismini sevgiliyken de düşünüyorduk. Yani evlendiğimiz zaman ilk çocuğumuz erkek doğarsa bu şeref duyacağımız ismi koymak istedik. Ömer Halis ismini koyduk, soyadımız de Demir olduğundan dolayı Ömer Halis Demir oluyor. 15 Temmuz’daki hain darbeden sonra ismini Ömer Halis koymak istedim. Çünkü bu ismi gurur taşıyan bir isimdir. Ailem şeref duydu, hepimiz duygulandık. Özellikle bu şeref duyduğumuz yiğidimiz, askerimiz, kardeşimiz Ömer Halisdemir’e mekânı cennet olsun diyoruz. Ailesine de başsağlığı diliyorum. Ömer Halisdemir mezarına bayağı çok gittim eskiden. Ailesiyle bir türlü tanışma fırsatımız olmadı ama ilerleyen zamanlarda Allah nasip kısmet ederse ailesine gitmeyi düşünüyoruz” ifadelerini kullandı.

    “15 Temmuz’dan beri Ömer Halis ismi aklımdaydı”

    Anne Ece Demir ise bebeklerine şehit asker Ömer Halisdemir’in isminin koyma hikâyesini şöyle anlattı;
    “Eşimle ilk tanıştığımızdan beri zaten isminin Ömer Haliç Demir olmasını istiyorduk. Sürekli bunu konuşuyorduk kendi aramızda. Büyüdüğü zaman asker olması için onu teşvik edeceğim. 15 Temmuz darbesi olduğunda ben küçüktüm ama yine de hatırlıyorum, çok etkilenmiştik o zaman. Sürekli ağladığımı hatırlıyorum. O zamandan beri aklıma düşmüştü Ömer Halis ismi olarak. Ömer Halis Demir olarak koyacaktık, şansımıza soyadı tuttu ve soyadı ’Demir’ oldu. Ömer Halis ismini koyduk. Eşimin işi gereği o sık sık şehidin mezarına uğruyor ziyaret ediyor, dualarını eksik etmiyor. Ben fazla gidemiyorum oralara. O yüzden daha hiç uğrama fırsatım olmadı. Ailesiyle tanışmayı çok istiyoruz. İnşallah nasip olur, elini öptürmeyi isteriz. Askerimizin 35 kurşunla vurulması, o hain insanların hani onu o hale getirmesi çok duygusal bir olay. Konuşurken bile ağlamamak için zor duruyorum. Mekânı cennet olsun. Sürekli hamileyken de rüyalarımda falan görüyordum. Ömer Halis Demir ismini taşımasından gurur duyuyorum. Umarım o da büyüdüğünde Ömer Halisdemir gibi asker olur. Onun yolunda ilerler, vatanına, milletine saygılı, sevgili bir evlat olur. Onu çok seviyoruz” dedi.

  • Damacana üzerinde duran su parasına göz dikti

    Damacana üzerinde duran su parasına göz dikti

    Olay, geçtiğimiz gün Kurtuluş Mahallesi Güngör Sokak’ta meydana geldi. Edinilen bilgilere göre, sokaktan geçen kimliği belirsiz şahıs, bir apartmanın önünde bulunan damacanalara asılı su parasına göz dikti. Apartman girişindeki damacanalara yaklaşarak poşet içinde duran paraları çaldıktan sonra hızla olay yerinden uzaklaşan şüpheli, güvenlik kameralarına yakalandı.

    Güvenlik kameralarından saniye saniye kaydedilen olay sosyal medyada çok kez paylaşılırken, vatandaşın tepkisine neden oldu.

  • Porsuk Çayı buz tuttu

    Porsuk Çayı buz tuttu

    Kış aylarının kendini iyiden iyiye hissettirdiği şu günlerde, soğuk hava hayatı olumsuz etkilemeye devam ediyor.

    Eskişehir’de gece saatlerinde hava sıcaklığının eksi 5 dereceye kadar düşmesiyle, kentin simgesi haline gelen Porsuk Çayı’nın bazı kısımları buz tuttu. Porsuk Çayı’nın yüzeyinde oluşan buz tabakası havadan görüntülendi.

  • Tamirci teknolojiye ayak uydurarak çalışıyor

    Tamirci teknolojiye ayak uydurarak çalışıyor

    Odunpazarı ilçesinde yer alan Ayakkabıcılar Çarşısı’nda tamircilik yapan 55 yaşındaki ayakkabı ustası Murat Kızılaslan, kış aylarının gelmesiyle vatandaşların getirdiği botların tamiriyle yoğun mesai yapıyor. Kış mevsimi ile birlikte bot ve çizme tamir işinde yoğunluğun arttığını dile getiren Kızılaslan, bu tip ayakkabıların darlaşmış kısımlarını ısı destekli kalıplarla açarak tamir ettiğini söyledi. Usta Murat Kızılaslan, dükkanına gelen müşterilerin yoğunluğu nedeniyle siparişleri ise teknolojinin yardımıyla Whatsapp aracılığıyla aldığını belirtti. Tamir ihtiyacı olan ayakkabının fotoğrafını müşteriye çektirdikten sonra kendisine iletmesini isteyen Kızılaslan, bu sayede daha kolay işlerini hallettiğini ve karışıklık yaşamadığını vurguladı.

    “Botların baldır kısımlarını ısı destekli kalıpla açıyoruz genelde”

    Vatandaşların giydiği ayakkabıların arka bölümlerindeki arızalardan şikayetçi olduklarını ifade eden Kızılaslan, kadınların giydiği botların meydana gelen daralmaya karşı kalıp açma yönetimini kullandığından bahsetti. Kızılaslan, şöyle devam etti:
    “İlkokulu bitirdikten sonra babam bir meslek sahibi olmamı istedi. Ayakkabı imalatçısının yanına çırak olarak verdi beni. 5 sene bu işin çıraklığını yaptım. Daha öncelerden sipariş üzerine sıfırdan ayakkabı yapardık. Ama şu an siparişlerde yoğunluk olunca, eskiye ilgi arttı. Vatandaşların alım gücü zayıfladı. Bir spor ayakkabısı 2 buçuk, 3, 4 bin lira. Ben imalatçı olduğum için spor ayakkabılarını sıfır gibi yeniliyorum. Genellikle müşteriler ayakkabıların arka kısımlarından şikayetçi. Bir de baş parmaklar ayakkabıların önlerini deliyor. Kışlıklar piyasaya çıkınca kadınlar kilo alıyor galiba botlar baldır kısımlarından olmuyor. Botların baldır kısımlarını ısı destekli kalıpla açıyoruz genelde. Spor ayakkabıların ön kısımları arka kısımları değişiyor. Önü ve arkayı değiştirmek 600 liraya mal oluyor. Erkek botlarda da fermuar arızaları bize geliyor.”

    “Direkt Whatsapp üzerinden fotoğrafını atıyor, müşteriye hemen cevap veriyorum”

    Müşterileriyle haberleşme yöntemine değinen Murat Kızılaslan, dükkana gelenlerin isimlerini akılda tutmasının zor olduğu için Whatsapp’ı kullandığını kaydederek, “Benim işlerim yoğun. Müşterilerimle genellikle ben Whatsapp üzerinden haberleşiyorum. Yoksa ben hangi birinin ismini aklımda tutayım ya da kâğıda yazayım? Müşteri ayakkabıyı bana veriyor, fotoğrafını çekiyor, telefonumu kaydediyor. Birkaç gün sonra direkt Whatsapp üzerinden fotoğrafını atarak onarımın yapılıp yapılmadığını soruyor, müşteriye hemen cevap veriyorum. 2-3 saat sonra gel diyorum” diye konuştu.

    “Ben çekirdekten yetiştiğim için işi orijinal gibi yapıyorum”

    Çevredeki diğer ayakkabı tamirci esnafın işlerinin kendisinin kadar yoğun olmadığını getiren Murat Kızılaslan, “Diğer ayakkabı tamirci arkadaşların işleri benim kadar yoğun değil. Onlar hemen tamir yapıp müşteriye ayakkabıyı veriyorlar. Ama benim yaptığım ağır iş. Basit bir iş değil yani. İşlerim süper, kafamı kaldıramıyorum. Oğlum var mesela benim yaptığım işi yapamıyor. Kardeşim var karşıda o da öyle. Onlar benden görerek yapıyor. Ben çekirdekten yetiştiğim için işi orijinal gibi yapıyorum. Zaten iş yoğunluğu da buradan geliyor. Mesela biri yaptığım ayakkabıyı görüyor, beğeniyor. Başka bir arkadaşına söylüyor, onlar da bana geliyor. Özellik burada yani. İyi usta olursan iyi işin olur” şeklinde konuştu.

  • Şehit cenazesinde gözyaşları sel oldu

    Şehit cenazesinde gözyaşları sel oldu

    Kuzey Irak’ta gerçekleştirilen Pençe-Kilit Harekatı bölgesinde bulunan üs bölgesine yönelik sızma girişiminde teröristlerle çıkan çatışma sonucunda 9 asker şehit oldu. Çıkan çatışmadan şehit olan 27 yaşındaki Eskişehirli İstihkam Sözleşmeli Er Muhammed Tunahan Evcin’in naaşı, dün akşam saatlerinde Eskişehir’e getirildi. Şehit İstihkam Sözleşmeli Er Muhammed Tunahan Evcin’in bugün öğle vaktinde Reşadiye Camii’nde kılınan cenaze namazında, gözyaşları sel oldu.

    “Şehitlerimiz için dua edin”

    Şehidin, ailesi Türk Bayrağı’na sarılı tabutuna sarılarak gözyaşlarına boğuldu. Şehidin ağabeyi Erdinç Evcin zaman zaman ayakta durmakta güçlük çekerken, annesi Ferah Evcin ile ablası Ümmühan Evcin de zor anlar yaşadı. Emekli polis olan babası Nazif Evcin “Muhammed pırlanta gibi çocuktu. Birlik ve beraberliğe çok ihtiyacımız var. Şehitlerimiz için dua edin” diyerek feryat etti.

    Vatandaşların yoğun katılım gösterdiği cenaze töreninde, terörü lanetleyen sloganlar atıldı. İl Müftüsü Bekir Gerek’in kıldırdığı cenaze namazına, Sağlık Bakanı Yardımcısı Huzeyfe Yılmaz, Eskişehir Valisi Hüseyin Aksoy, Muharip Hava Kuvvetleri Komutanı Hava Orgeneral İsmail Güneykaya, AK Parti Eskişehir Milletvekilleri Fatih Dönmez, Ayşen Gürcan ve Nebi Hatipoğlu, CHP Eskişehir Milletvekilleri Utku Çakırözer, Jale Nur Süllü, İbrahim Arslan, Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen, Eskişehir Cumhuriyet Başsavcısı Ali Yeldan, Adli Yargı Adalet Komisyonu Başkanı Arif Hamdi Sazak, İl Jandarma Komutanı Tuğgeneral Erhan Demir, İl Emniyet Müdürü Yaman Ağırlar, Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt, Tepebaşı Belediye Başkanı Ahmet Ataç katıldı.

    Şehit İstihkam Sözleşmeli Er Muhammed Tunahan Evcin’in naaşı, cenaze namazının ardından toprağa verilmek üzere Alpu İlçesi’ne bağlı Bozan Mahallesi’ne götürüldü.

  • Şehit Muhammed Tunahan Evcin’in naaşı Eskişehir’e getirildi

    Şehit Muhammed Tunahan Evcin’in naaşı Eskişehir’e getirildi

    Pençe-Kilit Harekatı bölgesinde bulunan üs bölgesine sızmaya çalışan teröristlerle çıkan çatışma sonucunda Milli Savunma Bakanlığı 9 askerin şehit olduğunu duyurmuştu.

    Çıkan çatışmada Eskişehir’in Alpu ilçesi Bozan Mahallesi nüfusuna kayıtlı 27 yaşındaki İstihkam Sözleşmeli Er Muhammed Tunahan Evcin de şehit oldu. Şehidin Eskişehir’e ulaşan Türk bayrağına sarılı naaşı, Eskişehir Valisi Hüseyin Aksoy’un da katıldığı askeri törenle karşılandı.

  • 12 yıllık arkadaş

    12 yıllık arkadaş

    Kocaeli’nde yaşayan ve 12 yıldır ‘Cango’ isimli kazını biran bile yanından ayırmayan Yılmaz Evcenler, Eskişehir’i gezmeye geldi. Kentin turistik yerlerini boynunda papyon takılı kazı ile birlikte gezen Evcenler, insanların yoğun ilgisiyle karşılaştı. Yılmaz Evcenler kazı Cango ile birlikte Çi börek yedi. Çi böreği oldukça beğenen Evcenler ve Cango vatandaşlarla fotoğraf çekindikten sonra şehir turuna devam etti.

    “Eskişehir’e Kocaeli’nden gezmek için geldik”

    Cango ile Eskişehir’i çok beğendiklerini belirten Yılmaz Evcenler şöyle konuştu;
    “12 sene oldu evlatlık bakıyorum. Eskişehir’e Kocaeli’nden gezmek için geldik. Çi böreğimizi yedik, birazdan yola çıkıp gideceğiz. Ankara, İstanbul, Sakarya, Kocaeli ve Eskişehir’i gezdik, yakında Bursa’ya da gideriz. Vatandaşlar ilgi gösterip soru soruyor, kim nasıl soruyorsa o şekilde cevaplıyorum. Fotoğraf çektirmek için sıraya geçenler oluyor, kimisi ‘Para alıyor musun’ diye soruyor. Parayla işimiz yok, ben parayı ne yapacağım? Beraber stres atıyoruz. Beni çok seviyor, ben de onu çok seviyorum. O benim için bir evlat gibidir.”

  • Kar besicilerin işlerini güçleştirdi

    Kar besicilerin işlerini güçleştirdi

    Eskişehir ve çevresini etkisi altına alana kar yağışı güzel manzaralar oluştururken, hayvan besiciliği yapan vatandaşların da işleri soğuk havayla birlikte güçleşti. Sabahın erken saatlerinde kalkan ve ayazda işlerine başlayan besiciler, zor şartlar altında hayvanlarına bakıyor. Keskin ayazda vatandaşlar hayvanlarının temizliğinden beslenmesine kadar birçok işi elleriyle yapıyor. Eksi seviyelere düşen havalarda kullanılan eldivenler dahi kar etmiyor. Günde en az 2 öğün hayvanlarını besleyen ve sulayan vatandaşlar, onları ise adeta evladı gibi görüyor. Sofça Mahallesi’nde nüfusun çoğunluğunun yaptığı hayvancılık hakkında, besiciler bilgi verdi.

    “Keçileri bölüm bölüm yemlemeye çalışıyorum”

    Sofça Mahallesi’nde 100 adet keçi ve koyunu olan küçükbaş besicisi Ahmet Yiğit, hayvanlarını yazın dağlarda yaydığın fakat yağan karla birlikte beslemeye çalıştığını belirtti. Yiğit konuyla alakalı, “Yaklaşık 100 keçi ve koyun var. Koyun ve keçileri bölüm bölüm yemlemeye çalışıyorum. Ayazda ve karda bayağı bir emek sarf etmek gerekiyor. Az önce de gördüğünüz gibi yemleri getirip götürmek zorlayıcı oluyor. Hayvanları kış sebebiyle devamlı içerde bakmak haliyle bizi daha çok zorluyor. Ellerim cebimde şuan, ellerimi cebime sokuyorum ayrıca eldiven giyiyorum ama fayda etmiyor, illaki ellerim üşüyor. Yeri geliyor hayvanları doyurmak, yemlemek için sabah saat 6-7 gibi kalkıyoruz. Onlar önemli. Hayvanları karda yürütmüyoruz, hava rüzgârlı olmadığında keçileri dışarı salıyorum. Ben bu hayvanlara 3 öğün yemek veriyorum, günde yaklaşık 7 balya yem veriyorum. Evlatlarım gibi bakıyorum, hem gelirimiz için hem de sevdiğimiz için bu hayvancılığı yapıyoruz. Onlar doyduğu zaman baktıkça ferah duyuyorum” dedi.

    “Sabah saat 07.30 gibi hayvanların yanında olmamız lazım”

    Sofça Mahalle Muhtarı Ali Ekber Yiğit ise beslediği büyükbaşları günde 3-4 öğün beslediğini belirtirken şöyle konuştu;
    “Kış koşullarında hayvancılık oldukça zorlaşıyor. Bu hayvanlar çocuk gibi olduğu için günde 3.-4 öğün bakım yapmak gerekiyor. Gördüğünüz gibi gezinsinler diye sallıyorum çünkü aralarında gebe hayvanlar da var. Bu hayvanların her türlü psikolojisini bilmek zorundayız, bu durum kışın daha bir zorlaşıyor. Yazın olsa bu hayvanlar akşama kadar yayılır. Kar yağdığı zaman ise sürekli elden besleniyorlar. Sabah erken kalkmak zorundayız. Sabah saat 07.30 gibi hayvanların yanında olmamız lazım, altını ve üstünü temizlemek, saman, su, yem vermek meseledir. İnsan olsa mesela bir öğünü atlar durur da hayvan durmaz. Her şeyden önce vicdani yükümlülüktür.”

  • Bu çorba sadece kalabalıkta tüketiliyor

    Bu çorba sadece kalabalıkta tüketiliyor

    Anadolu’daki birçok kentte olduğu gibi Eskişehir’de de kış aylarında arapaşı sık sık tüketiliyor. Türk Patent ve Marka Kurumu’ndan 2022 yılında Sivrihisar Belediyesi tarafından coğrafi işaret belgesi alan arapaşı çorbası, tadını ve tarifini yıllardır koruyor. Köy tavuğuyla yapılan arapaşı çorbası kalabalık sofraların vazgeçilmezi arasında yer alıyor. Su, un ve tuz ile hamuru hazırlanan arapaşı hamuru, belli bir mühlet dinlendirildikten sonra dilimlenerek servis ediliyor. Arapaşı, Sivrihisar ilçesinde lezzeti kadar anlam olarak da halk arasında önemli bir yere sahip. Yıllardır yapılan ve damak çatlatan arapaşı, özellikle kalabalık ortamlarda tüketiliyor. Ev sahibi arapaşını yapıp, eş dost ve akrabalarını evine davet ediyor. Yine yıllardır devam eden âdete göre arapaşı çorbasına ilk hamurunu düşüren bir dahaki buluşmanın ev sahibi oluyor. Lezzetinin yanı sıra birliği, beraberliği ve eş dost gözetmeyi simgeleyen arapaşı, Anadolu mutfaklarının adeta vazgeçilmezi.

    “Sohbet ortamında çok güzel oluyor”

    Sivrihisar ilçesinde yaşayan Emine Çini, arapaşı kültürü hakkında, “Türkiye çapında vazgeçilmez arabapaşı. Biz diyoruz bizim, Yozgat diyor bizim ama herkesin kendi yöresine göre bir özelliği var. Biz arapaşımızı köy tavuğu ile yapıyoruz. Hamurunu aynen pişiriyoruz. Kaşığa gelecek şekilde dilimlenir. Köy tavuğunu pişirdikten sonra suyunu alıyoruz, acı biber, limon. Hastaya biraz şifa gibi, kış içeceğimiz olmazsa olmazımız. Bir de birleştirme yani arkadaşlar arasında, akrabalar arasında, anne baba böyle evlatlarıyla topluluk olduğu için mutlu oluyor. Tek başına içilen bir içecek değil. Yani insan ya ailesiyle ya akrabalarıyla, dediğim gibi ya arkadaşıyla, eşi dostuyla sohbet ortamında çok güzel oluyor. Bir de şöyle bir özelliği var; bu arapaşını pişirdikten sonra önceden ortadan içiliyordu. Ortadaki tasımıza hangisi hamurunu düşürürse bir dahaki davet o arkadaşa kalıyor. Böyle günlerde tabii ona hazır olan, kendini hazır hisseden arkadaş, özellikle de o hamuru kaçırabiliyor” dedi.

    “Bıçağı vurumuzda titreyecek”

    Arapaşının yapımını ve tüketilme şeklini de anlatan Çini, şöyle devam etti:
    “Bol acılı, limonlu, arkasına da etini biz işte etini suda kullanmıyoruz. Etini ya kapama yapıyoruz ya tereyağında kızartıyoruz. Arkasından turşularla eti tüketiyoruz. Daha sonra tatlı olmazsa olmaz. Köy ekmekleri, bazlamalar sık sık tüketilir arapaşının ardından. Yapımı suyla hamuru kıvamını tabii ki yakalayarak pişiriyorsunuz. Tepsiye döküyorsun, dolduruyorsun. Kış içeceği, o yüzden hamuru donacak ki bıçağı vurduğumuz zaman veya tuttuğumuz zaman titreyecek. Köy tavuğu da öyle, önceden hazırlanması gerekiyor. Köy tavuğunun hazırlanması biraz zaman alıyor. Özelliği bu.”