Kategori: Eskişehir

  • Matürîdîlik sohbetleri başladı

    Matürîdîlik sohbetleri başladı

    Kendisi de bir Türkistanlı olan İmam Matürîdî tarafından kurulan itikadi bir mezhep olan Matürîdîlik, Prof. Dr. Mustafa Yıldırım tarafından dönem boyunca her salı saat 20’00’da Türk Ocağı Konağı’nda anlatılacak. Dün yapılan ilk sohbet, ilgili, meraklı ve kalabalık bir topluluk tarafından takip edildi. Dinleyenler tarafından konu hakkında yoğun soruların sorulduğu sohbet çay ikramıyla geç vakitlere kadar devam etti.

    Dün akşam düzenlenen sohbette konuşan Prof. Dr. Mustafa Yıldırım, “Bir Türk âlim olan İmam Matüridi, Ehli sünnet inanç sitemini kuran iki büyük ilim adamından biridir ve Türk dünyasının İslam dinini algılayış biçimini şekillendirmiştir. Diğer büyük alim ise İmam Eş’ari’dir ki, o da Arap dünyasının inanç sistemi üzerinde büyük etkiye sahipti. Aralarındaki en önemli fark akıl ve nakilden/vahiyden hangisinin öncelikli olduğu meselesidir” dedi.

    Batılı İslam araştırmacılarının, çoğu yazma İslam eserlerini inceleyip basmalarına rağmen imam Matüridi’nin eserlerini basarak ilim dünyasına sunma konusunda ilgisiz kaldıklarını belirten Yıldırım, “Bunun sebebi, kanaatimizce İslam medeniyetinin kurulmasında büyük katkısı olan akılcı bir İslam yorumunun tekrar canlanmasından duydukları endişedir. Arap dünyasına hakim olan Eş’ari anlayışının Türklerde de yerleşmesini önlemek ve irrasyonel bir din anlayışının önüne geçebilmek için Matüridi araştırmalarına ve bununla ilgili sohbet ortamlarının artırılmasına büyük ihtiyaç olduğunu düşünüyoruz. Bu sebeple bu yılki Eskişehir Türk Ocağı’nda yapacağımız salı sohbetlerini İmam Matüridi üzerine yapmaya çalışacağız” şeklinde konuştu.

  • Ataç’tan, Orgeneral Güneykaya’ya ziyaret

    Ataç’tan, Orgeneral Güneykaya’ya ziyaret

    Tepebaşı Belediye Başkanı Dt. Ahmet Ataç kentte gerçekleştirdiği temaslarına devam ediyor. Başkan Ataç son olarak Muharip Hava Kuvveti Komutanı Orgeneral İsmail Güneykaya ziyaret ederek yeni görevinde başarılar diledi.

    Ziyarette Başkan Ataç, Orgeneral Güneykaya’ya misafirperverliği için teşekkür etti. Orgeneral Güneykaya da gerçekleşen ziyaretten mutluluk duyduklarını ifade ederek Başkan Ataç’a nazik ziyaretleri için teşekkür etti.

    Ziyaret, günün anısına takdim edilen hediyeler ve çektirilen fotoğraf ile son buldu.

  • Eskişehir’de ‘Temel Çikolata Eğitimi’

    Eskişehir’de ‘Temel Çikolata Eğitimi’

    Radisson Blu Çeşme Pasta Şefi Murat Tütüncü’nün deneyimlerini paylaştığı etkinliğe çok sayıda Aşçılık ve Turizm Bölümü öğrencisi katılım sağladı. Eğitimin sonunda çikolata tadımı gerçekleştirilerek Pasta Şefi Murat Tütüncü’ye, Öğr. Gör. Mutlu Doğan tarafından belge ve hediye takdim edildi.

    “Kendimizi geliştirmemiz çok önemli”

    Eğitimin koordinatörlüğünü üstlenen Anadolu Üniversitesi Eskişehir Meslek Yüksekokulu Aşçılık Bölümü öğretim elemanı Öğr. Gör. Mutlu Doğan, gelişimin önemine vurgu yaparak, “Birebir şeflerden eğitim almak işin püf noktalarını öğrenmemize yarıyor. Sorusu olan öğrencilerimiz bizzat kendileri sorma imkânı yakalıyor. Böylece daha verimli bir eğitim geçirmiş oluyoruz. Bugün burada çikolata hakkında çok fazla şey öğreneceğiz” dedi.

  • Vatandaşlar okul yoluna yaya geçidi istiyor

    Vatandaşlar okul yoluna yaya geçidi istiyor

    Odunpazarı İlçesi 71 Evler Mahallesi Balsu Bulvarı üzerinde, birçok okul olmasına rağmen kasis ve yaya geçidinin olmaması tepkilere neden oldu.

    Veliler, caddede okul olmasına rağmen herhangi bir trafik önleminin alınmadığını ve çocukların karşıdan karşıya geçerken korkarak geçtiklerini ifade etti. Bölgede yaşayan vatandaşlar ise daha öncesinde Büyükşehir Belediyesine dilecek verdiklerini iddia ederek çözüm bulmadıklarını söylediler.

    Bölgede yaşayan vatandaşlar ve okula çocuklarını getiren veliler, yetkililere seslenerek bu okulun önünde trafik önlemleri alınması gerektiğini belirterek, yaya geçidi, kasis ve trafik ışığının yapılması gerektiğini söylediler.

  • Dünün bursiyerleri bugünün burs vereni

    Dünün bursiyerleri bugünün burs vereni

    Eskişehir’de 1980’li yıllarda öğrenim gören bir grup arkadaş, meslek hayatlarına atıldıktan sonra da görüşmeye devam etti. Uzun yıllar boyunca süren arkadaşlıklarının ardından bir araya geldikleri sohbetlerde geçmiş günler hakkında sohbet eden arkadaşlar, yaşadıkları zor dönemleri de hatırlayarak, kendilerinden sonra eğitim görecek öğrencilerin zorluk çekmemesi için neler yapabileceklerini düşünen arkadaşlar, 1993 yılında bir vakıf kurmaya karar verdi. Yaklaşık 30 yıldır faaliyet gösteren vakfın burslarıyla eğitim hayatını tamamlayıp, iş hayatına başlayan bursiyerler, başta Türkiye olmak üzere dünyanın dört bir yanına dağılırken, şimdinin burs verenleri oldu.

    Merkezi Ankara’da bulunan vakfın Eskişehir’de açılan şubesi de bir yemek organizasyonu düzenleyerek, Eskişehir’de burs yardımı alan öğrenciler ile vakıf üyelerini bir araya getirdi. Yapılan buluşma İstiklal Marşı ve saygı duruşunun ardından Kur’an-ı Kerim Tilaveti okunmasıyla başladı.

    “ESVAK’ın eğitimine yardım ettiği çocuklar kendilerinden sonra okuyanlara yardım etmeye başladı”

    Yapılan yemek organizasyonuna katılan ESVAK Genel Başkanı Sedat Rıfat Doyum, bu vakfın büyüyerek, daha fazla öğrenciye ulaşması için çalıştıklarını söyledi.

    Düzenlenen yemek organizasyonunun öğrencilerle bir araya gelme konusunda önemli ve güzel bir buluşma olduğunu ifade eden Doyum, “Bizler 40 yıl önce Eskişehir’de okumuş öğrencileriz. Eğitimimizi burada gördük, bu topraklarda yetiştik ve Türkiye’ye dağıldık. Hatta dünyanın çeşitli yerlerine giden arkadaşlarımız da var. Bu arkadaşlarımızla temasımız hiç kopmadı çünkü bizler 12 Eylül ihtilalinden önce okuyan nesiliz. O zaman müthiş bir arkadaşlık ve dostluk oluştu. O bağ kopmayınca bundan tam 30 yıl önce bu vakfı kurmayı düşündük. Eskişehir mezunları ve Eskişehirden Yetişenler Vakfı’nı 1993 yılında kurduk. Biz bu vakfı kurarken, bizim okuduğumuz sıralarda şu anda okuyan öğrencilerin müşküle düşmemeleri için kurmayı düşündük. Çünkü biz öğrenciyken çok müşkül durumlara düştük. ‘ Onlarda okullarını başarıyla bitirsinler’ diye düşündük ve hakikaten başarıldı. Bugün, ESVAK’ın eğitimine yardım ettiği çocuklar, kendilerinden sonra okuyanlara yardım etmeye başladı. Eskişehir Şubesi başkanımız Ozan Köroğlu’na ve yönetimine teşekkür ediyoruz. Burada bizim kaiden bildiğiniz öğrencilerle bir araya gelme fırsatı buluyoruz. Öğrencilerimiz buradalar, onlarla amcaları bir araya gelecek ve sohbet edeceğiz. Biz eski hatıralarımızı anlatacağız, gençler de bize beklentilerini söyleyecekler. Bundan sonra neler yapabiliriz onlara karar vereceğiz” dedi.

    “ESVAK bursiyeriydim artık bir görevliyim”

    Yıllar önce ESVAK bursiyeri olarak eğitimini tamamlayan Eskişehir Şube Başkanı Diş hekimi Ozan Köroğlu, yıllar sonra bu göreve layık görüldüğünü ifade etti.

    Burs alan öğrencilerin eğitim hayatından sonra da ESVAK tarafından desteklendiğini dile getiren Köroğlu, “Vakfımız bize büyüklerimizden amcalarımızdan ve babalarımızdan miras olarak kaldı. Biz de bu mirası bizden sonraki kuşaklara bırakmak için bir yol edilmiş, ESVAK neferleriyiz. Nasipse öğrenci kardeşlerimize yol gösterici olmaktan ziyade onların bir abisi ve kardeşi olarak, elimizden gelen neyse onu yapmaya çalışacağız. Eskişehir vakfı olarak, hem öğrenci kardeşlerimizin üniversite hayatları boyunca karşılaşabilecekleri sorunlara çözüm olmak hem de onların üniversite sonrasındaki süreçlerinde iş bulmalarında, hayattaki sorunlarıyla çözüm odaklı yaklaşarak, onlara abi niteliğiyle nasihat tavsiye ve yol bulmaları için elimizden gelen neyse onları yapacağız. Ben diş hekimiyim, eskiden ESVAK bursiyeriydim. Yıllar sonra yolumuz tekrardan kesişti, bununla birlikte sağ olsun büyüklerimiz bize bu görevi verdiler. Bu yemek organizasyonumuz bizim her yıl yaptığımız bir şey, bu yılda bizim Başkanlığımızda yol arkadaşlarımızla birlikte düzenlediğimiz bir organizasyondur. Hedefimiz 7’den 70’e bütün ESVAK camiasını buluşturmak. Kurucular kurulu mütevelli heyeti Eskişehir Şubesi ve bursiyer kardeşlerimizle birlikte organizasyon yapmak istedik” şeklinde konuştu.

    “Biz bugün aldığımız desteği gelecekte başka öğrencilere vermek istiyoruz”

    ESVAK’ta burs yardımı alan Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Siyaset Bilimi Öğrencisi Samet Buz, düzenlenen yemek organizasyonunda hem büyükleriyle hem de öğrenci arkadaşlarıyla tanışmasının büyük bir fırsat olduğunu söyledi. ESVAK ile geleceğini de planladığını belirten Buz, şu ifadeleri kullandı;

    “ESVAK’ta bir bursiyerden ziyade abilik, Ablalık ve arkadaşlık üzerine birlikte bir mentör ile devam ediyoruz. Geleceğimiz için bir proje çiziyoruz bir şeyler yapmaya çalışıyoruz. ESVAK’ın bana faydaları; deneyimli olan abi ve ablalarımdan bilgi edinip bir yerlere gelebileceğim. Onların tecrübelerinden yararlanmıyorum. Burası çok yoğun bir şekilde toplantı ve buluşmaların olduğu bir yerden ziyade, kendimizi daha rahat hissedebileceği bir şekilde hafta sonları, haftada ya da ayda bir kere şeklinde toplantılar oluyor. Birbirimizin tecrübelerinden yararlanıyoruz. Bu yemek organizasyonu sayesinde pek çok kişiyle tanıştık. Arkadaş ve hocalarımız gibi birçok kişiyle sohbet ediyoruz. Burada geleceğimizi şekillendirmek istiyoruz. İleride bizim gibi burs almak ve gelecekte bir şeyler yapmak isteyenler olacaktır. Biz bugün aldığımız desteği gelecekte başka öğrencilere vermek istiyoruz.”

  • Dershane görevlisinden tehdit iddiası

    Dershane görevlisinden tehdit iddiası

    “O yorumları sileceksin’ diyerek tehdit etti. Suç duyurusunda bulundum. Milli Eğitim’e de şikâyet ettim. Kendisine hakaret davası açtım” dedi.
    Eskişehir’de esnaflık yapan Meryem Şensöz, 8 sınıf öğrencisi kızının kayıtlı olduğu dershaneden eksiklerini gidermesi için ek ders istedi. Ek ders istemek için gittiği eğitim kurumunda iddiasına göre yöneticilerin kötü tepkisiyle karşılaştı. Duruma sinirlenen Şengöz, kızının kaydını dershaneden sildirdi. Ardında da dershanenin internet sayfasına yaşadığı durumu anlatan yorum attı. Yorumun ardından yine iddiaya göre Şengöz’ün dükkânına dershane görevlisi geldi. Burada oldukça sinirli olduğu görülen Çiğdem A., Meryem Şengöz ile tartıştı. İddiaya göre esnafı tehdit eden Çiğdem A.’nın görüntüleri güvenlik kamerasına saniye saniye yansıdı.

    “Kurucularından olduğunu iddia eden kadın dükkânıma geldi”

    Olay hakkında konuşan Meryem Şensöz, “Kızım bursluluk sınavını kazandı. ‘Merdiven altı dershanelere yazdırmayın, kızınız bizim dershaneye gelsin’ diye ısrar ettiler. Biz de kızımı oraya yazdırdık. Fakat 2 ay gittikten sonra kızım rahatsızlandı, 3 haftalık bir boşluğu oldu. Bunun üzerine kızım etüt istedi. Fakat etüt yazmamışlar, derslerinden geri kaldı kızım. Ben bu konuyu dershaneye görüşmeye gidince Çiğdem A. tarafından üslupsuz şekilde kızım da ben de hakarete uğradık. Orada ego tatmin edici şekilde konuşmalar yaptı, hatta bizi kovmak istedi. Kendisiyle orada tartışmadım. Üsluplu şekilde dershaneden almak istediğimi ve gereken mevkilere şikâyet edeceğimi söyledim. O gece sayfalarına yorum yaptım. Yaptığım yorumda hiçbir üslupsuz, tehdit ve hakaret edici bir şey yoktu. Sadece yaşadığım acı tecrübeyi paylaştım. Çünkü benim kızım orada haksızlığa uğradı. Başka bir çocuk haksızlığa uğrayıp mağdur olmasın diye yazdım. Ben bunu yazmamın üzerinde dershanenin kurucularından olduğunu iddia eden kadın dükkânıma geldi. Beni müşterimin, personelimin hatta toptancımın yanında bana hakaret ederek, ‘siz hırsızsınız, ahlaksızsınız. Bu yaptıklarını sana tek tek ödeteceğim. O yorumları sileceksin’ diyerek tehdit etti burada ”dedi.

    “Gerçekten üslubu, tavrı hiçbir eğitimciye yakışmaz”

    Eğitim veren bir kurumda böylesi bir olay yaşadığını iddia eden Meryem Şensöz şöyle devam etti;
    “Eğer bir eğitimciyse, kurucuysa gerçekten hiç hoş bir şey değil. Bir eğitimciye yakışan şeyler değil. Yaptığı şey mahalle ağzıydı. Buraya gelip bana insan gibi ‘Meryem hanım konuşabilir miyiz? Yaptığınız yorumları silmenizi rica edebilir miyim’ diyebilirdi. Bunlar zaten ispatlı videolu ispatlı şekilde var. Davamı açtım tabii ki de. Suç duyurusunda bulundum. Milli Eğitim’e de şikâyet ettim. Kendisine hakaret davası açtım. Dışarı çıkmasını, terbiyesizlik yapmamasını söyledim. Ama beni dinleyen kim? Ben sadece yaşadığım olayı anlattım. Herkes okuyabilir, herkese açık sayfa zaten. Karakol ifademde de mevcut, kendilerine sundum delil olarak. Çocuğum bundan psikolojik olarak çok etkilendi. Yeniden dershaneye arayışına girdim aynı sıkıntıyı yaşamayalım diye. İki haftadır dershaneye gönderemiyorum çocuğumu, korkuyorum. Yeni bir dershanede başka bir olay yaşanacak mı, etüt sıkıntısı olacak mı, yine öğretmenlerin ya da kurucusunda böyle bir sorun olacak mı? Çünkü sütten ağzı yanan yoğurdu üfleyerek yiyor. Dershanenin yeri, konumu gerçekten önemli değil. Küçük bir yer de olabilir ama önemli olan iyi eğitim verebilmesi. Üstüne basarak söylüyorum gerçekten üslubu, tavrı hiçbir eğitimciye yakışmaz. Bunu mahalle ağzıyla bir kadın bile yapmaz bence. Kötü yorumları görüyorum sayfada ama silinmiş oluyor. Benim yorumum da yok sayfada. Silinmiş ya da bir şekilde hesabım kısıtlanmış. Çünkü bunları bir şekilde siliyorlar, kötü yorumlar sayfanın altından tamamen gidiyor.”

  • Yürüyüşçülerin eşsiz doğada sonbahar yürüyüşü

    Yürüyüşçülerin eşsiz doğada sonbahar yürüyüşü

    Eskişehirli doğa yürüyüşü tutkunları kente yaklaşık 85 kilometre uzaklıktaki Bursa’nın Mezitler Mahallesi’ndeki ormana yürüyüşe gitti.

    Engin Atalan ve arkadaşlarından oluşan 15 kişilik ekip İnegöl ilçesindeki sık ormanlık alanda 15 kilometrelik yürüyüş esnasında sonbahar fotoğrafları da çekmeyi ihmal etmedi.

    Adeta el değmemiş doğadan kartpostallık görüntüler ortaya çıktı.

  • ESTÜ’den boykota destek kararı

    ESTÜ’den boykota destek kararı

    İsrail’in Gazze Şeridi’ne yönelik ekim ayında başlayan abluka ve saldırıları sürüyor. Çeşitli ülkelerden, ambargo uygulanan Filistin’e insani yardım malzemeleri ulaştırılmaya çalışılırken, bazı firmaların da yaşanan saldırılara ekonomik anlamda destek verildiği biliniyor. Eskişehir’de ve Türkiye’nin dört bir yanından vatandaşlar ise bu markaların boykot edilmesi gerektiğini vurguluyor. Eskişehir Teknik Üniversitesi de bugün yaptığı bir açıklama ile boykotu destekler nitelikte bir karar aldı. Alınan kararda, ‘ESTÜ sosyal tesisleri, kantin ve yemekhanelerinde Filistin’de yaşanan insanlık suçuna ekonomik anlamda destek verdiği bilinen tüm firmalara ait ürünlerin satışının yapılmaması kararı alınmıştır’ ifadelerine yer verildi.

  • Çiçekçilerin 10 Kasım mesaisi başladı

    Çiçekçilerin 10 Kasım mesaisi başladı

    10 Kasım 1938 saat 09.05’te yaşamını yitiren Mustafa Kemal Atatürk anısına düzenlenecek etkinlikler çerçevesinde çiçekçilerin işleri yoğunlaştı. Bu yılki programlar için en çok karanfil satışı gerçekleştirildiklerini belirten esnaf, karanfilin neredeyse tükendiğini ve alternatif olarak kasımpatıya yoğun ilgi gösterildiğini kaydetti.

    Çiçekçiler, Eskişehir halkının özel günlerde fazla hassas olduğunu da sözlerine eklerken, karanfil ve kasımpatının adet fiyatının 30 ila 50 lira arasında değişiklik göstediğini aktardı.

    “Karanfillerimiz neredeyse yetmedi, sipariş vermek zorunda kaldık”

    Eskişehir’de çiçekçilik yapan Ahmet Köylü, Cumhuriyetin 100’üncü yılında Atatürk’ü anma programlarında karanfillerin ön planda olduğunu söyledi. Kurumsal firmaların ve okulların bu yönde çok talep gösterdiğini ifade eden Köylü, “Karanfillerimiz neredeyse yetmedi, sipariş vermek zorunda kaldık.

    29 Ekim’de Atatürk büstlerinin süslenmesi ve Vilayet Meydanı’ndaki etkinliklerde halkımıza karanfil dağıtılması gerçekten çok güzel ve coşkuluydu. Şimdi 10 Kasım nedeniyle yine karanfile ilgi gösteriliyor ve kasımpatı çok satılıyor.

    Kasımpatı stoklarımızı yaptık. Talep çok yoğun, yetişebildiğimiz kadar yetişiyoruz. Eskişehir halkı böyle günlere önem veriyor. Atatürk’ün izinden gitmek için elimizden geleni yapıyoruz. Karanfil ve kasımpatı adet fiyatı 30 TL ile 50 TL arasında değişiyor” dedi.

  • Organ bağışının önemi

    Organ bağışının önemi

    Yoğun Bakım ve Anesteziyoloji Uzmanı Dr. Volkan Ertuğrul, 3 Kasım Organ Bağışı Haftası vesilesiyle önemli bilgiler paylaşarak “İşlevini yerine getirmeyen, hasarlı veya eksik bir organın yerine, bir donör yani vericinin vücudundan çıkarılarak bir alıcı vücuda yerleştirildiği operasyonlara organ nakli denilir. Son dönem organ yetmezliğindeki hastanın organı çalışmaz, görevini yapamaz ve iflas etmiş durumdaysa hatta vücuda zarar vermeye başladıysa bu hastanın tek tedavisi organ naklidir” dedi.

    “Hastalar organ nakli yapılmadığı takdirde hayatlarını kaybediyorlar”

    Diyabet, hipertansiyon ve nefrit gibi hastalıkların son dönem böbrek yetmezliğine; Hepatit B ve C’ye bağlı siroz, doğuştan gelen bazı karaciğer hastalıkları ile besin ve bitkisel ilaçlara bağlı zehirlenmelerin son dönem karaciğer yetmezliğine neden olabileceğini belirten Dr. Ertuğrul, son dönem organ yetmezliği olan hastaların organ naklinden başka tedavisi olmadığının altını çizdi.

    Bu hastaların organ nakli yapılıncaya kadar diyaliz tedavisi ile yaşamlarını sürdürebildiklerini anlatan Dr. Ertuğrul “Organ buluncaya kadar diyaliz tedavisi köprü vazifesi yapıyor. Ancak diyaliz tedavisi böbreğin üre temizleme görevini üstlense de böbreğin kan yapımı ve diğer iyonları düzenleme gibi diğer görevlerini yerine getiremiyor. Bu kez de hastalarda diyalize bağlı kalp büyümesi, annemi gibi başka hastalıklar ortaya çıkıyor” diye konuştu. Bu aşamadaki hastaların çalışamadığını ve bunun da ailevi, sosyal ve ekonomik sıkıntılara yol açtığına değinen Dr. Ertuğrul “Ne yazık ki son dönem böbrek yetmezliği dışındaki diğer organ yetmezliği olan hastaların diyaliz gibi bir tedavi şansları da olmadığından bu hastalar organ nakli yapılmadığı takdirde hayatlarını kaybediyorlar” dedi.

    “Nakil işlemi ya canlı vücuttan ya da kadavradan yapılır”

    Günümüzün tıbbi olanaklarıyla organlar arasında böbrek, karaciğer, kalp, akciğer, pankreas ve ince bağırsak nakli yapılabildiği bilgisini veren Dr. Ertuğrul, kornea, kalp kapağı, kemik iliği gibi nakillerin doku nakli; kol, bacak, yüz gibi nakillerin ise kompozit doku nakli olarak isimlendirildiğini ifade etti. Nakledilecek organ veya dokular için iki ihtimal bulunduğuna, nakil işleminin canlı vücutlardan veya kadavralardan alınabileceğine dikkat çeken Dr. Ertuğrul insanların sağ iken böbrek gibi iki organından birini veya karaciğer örneğinde olduğu gibi organının bir kısmını bağışlayabileceğini dile getirdi.

    Kadavradan yapılan nakillere de değinen Dr. Ertuğrul “Kadavra nakilleri beyin ölümü gerçekleşmiş hastaların bağışlanan organlarından yapılan nakildir. Beyin ölümü beyin yaralanması ve hasarı sonucu, beyin fonksiyonlarının kayba uğramasıdır. Beyin fonksiyonların geri gelmesi mümkün değildir, beynin çalışması durmuştur. Beynin devre dışı kaldığı bu beyin ölümü halinin tedavisi bulunmadığı için tıbben bu hasta ölmüş kabul edilir” dedi.

    “Maalesef organ bağışı yetersiz”

    Beyin ölümüne neden olan faktörlerin sıklıkla trafik kazaları, yüksekten düşme, çarpma, dövülme beyine isabet eden ateşli silah yaralanması gibi olaylar olduğunu ifade eden Dr. Ertuğrul beyin ölümü kararının, organ nakli ekibinde bulunmayan “beyin cerrahisi ve/veya nöroloji, Anesteziyoloji ve Reanimasyon hekimlerinden oluşmuş bir kurulun verdiği raporla” kesinleştirildiğini vurguladı.

    Beyin ölümü gerçekleşmiş bir hastanın bağışlanan organlarıyla nakil bekleyen sekiz hastaya hayat verilebildiğinin altını çizen Dr. Ertuğrul “Ülkemizde beyin ölümü gerçekleşen her dört hastadan sadece birinin organları başlanıyor. Yani maalesef organ bağışı yetersiz. İhtiyacın çok altında bağış yapıldığı için nakil bekleyen hastalar organ bulunamadığından hayatını kaybediyor” diyerek konunun önemini ifade etti.

    Organ bağışlama sürecinden de bahseden Dr. Ertuğrul, “Ölümü halinde kullanılmak üzere sağ iken organlarını bağışlama kararı veren kişi sağlık müdürlükleri veya büyük hastanelere başvurabilir. Basit bir form dolduran kişinin bu beyanı Sağlık Bakanlığı’nın sistemine kayıt edilir. Ancak bağışçının ailesini ve yakınlarını da bilgilendirmesi nakil sürecinin hızlı işlemesini sağlayacaktır” dedi.