Kategori: Eskişehir

  • Rengârenk zeytinler tezgâhları süslüyor

    Rengârenk zeytinler tezgâhları süslüyor

    Arifiye Mahallesi Korkmaz Sokak üzerinde bulunan rengârenk zeytin tezgâhı görenlerin dikkatini çekiyor. Farklı aromalarla üretilen çeşitli zeytinler lezzet kazanırken, renkleriyle de adeta görsel şölen oluşturuyor. Vatandaşlar ise Eskişehir’de çok sık satılmayan zeytinleri ilgi çekici bularak, yoğun talep gösteriyor.

    Renkli tezgâhıyla ilgili konuşan esnaf Gökhan Aslan, Eskişehir’e çeşitli bir zeytin kültürü kazandırmak istediklerini söyledi. Zeytinlerin kendi imalatları olduğunu söyleyen Aslan, “10 yıldır zeytincilik yapıyorum. Burada çok çeşitli ve her tattan zeytin var. Mesela mor rengiyle pancarlı zeytinimiz en başta duruyor. Onun yanında tuzsuz, yaseminli, limonlu, bademli, ızgara, kaşık kırması, Gemlik, kalamata ve İznik gibi her türlü zeytin tezgâhınızı süslüyor. Bu zeytinler çok sık rastlanan zeytinler değil. Biz üretici firma olduğumuz için her çeşit zeytin üretebiliyoruz.

    Bölgede zeytin kültürü çok fazla olmadığı için tanıtma maksatlı şube açtık. Vatandaşların görüşü olumlu yönde, devamlı satıyoruz ve çok güzel geri dönüşler alıyoruz. İnşallah daha da iyi olacak. En çok tercih edilen zeytinimiz pancarlı, Hatay zeytini ve yaseminli olanlar. Izgara zeytin ve limonlu da sıkça tercih ediliyor. Farklı lezzetleri tatmak isteyenleri bekliyoruz” dedi.

  • Adalet teşkilatı 100’üncü yıl yürüyüşünde

    Adalet teşkilatı 100’üncü yıl yürüyüşünde

    Eskişehir’de Bozdağ ve Tandır köyleri arasında 7 kilometrelik parkurda gerçekleştirilen yürüyüşe Eskişehir Cumhuriyet Başsavcısı Ali Yeldan, Cumhuriyet Başsavcı Vekili Mehmet Özel, Eskişehir Gençlik ve Spor İl Müdürü Osman Ercan ile Eskişehir Adliyesi ve Ceza İnfaz Kurumlarında görevli çok sayıda personel ve Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü öğrencileri katıldı.

    ‘Tarihin önemli dönemeci’

    Yürüyüş boyunca çocuklarla birlikte marşlar söylenip, Cumhuriyetin geçmişi hakkında sohbetler edilirken yürüyüşün sonunda verilen molada konuşma yapan Cumhuriyet Başsavcısı Ali Yeldan, “Atalarımız, bu dağlarda yüz sene önce vatanımızı bırakmadan canlarını feda ettiler. Biz de onların evlatları olarak onlara layık olmaya, Cumhuriyeti daha da güçlendirmeye ve gençlerimize, çocuklarımıza daha iyi bir gelecek sunmak için hep birlikte çalışıyoruz. Bugün bizim tarih sahnesinde önemli bir dönemecimiz. Bunun anlamını kavrayıp gençliğimize anlatarak, daha çok çalışarak vatanımızı, milletimizi ve bayrağımızı daha da yücelere çıkarmak hepimizin hedefi. Yüzüncü yılımız kutlu olsun. Nice yüz yıllara” diye konuştu.

  • “Okula gitmeden kahvaltı şart!”

    “Okula gitmeden kahvaltı şart!”

    Okul çocuklarının, birçok besin öğesine olan ihtiyacının hızlı büyüme ve gelişme nedeni ile hayatın diğer dönemlerine kıyasla daha fazla olduğunu vurgulayan Beslenme ve Diyet Uzmanı Hande Soydemir, çocukların bu dönemde hem doğru beslenme alışkanlıkları kazanmaları hem de yeterli ve dengeli beslenmeleri gerektiğini söyledi. Çocuklar için okul döneminin yavaş ancak büyümenin kesintisiz sürdüğü bir dönem olduğuna dikkat çeken Diyetisyen Soydemir, sağlıklı büyüme için enerji ve besin öğelerinin yeterli ve dengeli miktarda olması, başta enerji, protein, kalsiyum, demir ve B grubu vitaminler olmak üzere tüm besin öğelerinin doğru besin tercihleri ile sağlanması gerektiğini anlattı.

    “Dört ana gruptaki besinleri tüketmeliler”

    Çocukların, sağlıklı büyüme ve gelişmesi için dört besin grubunda bulunan besinlerden yeterli miktarda ve dengeli şekilde tüketmelerinin önemine değinen Diyetisyen Soydemir, “Süt grubunda yer alan süt, yoğurt, peynir; et grubunda yer alan et, tavuk, yumurta, kuru baklagiller; sebze ve meyve grubu ve tahıl grubuna giren ekmek, bulgur, makarna, pirinç ve bunun gibi besinlerin öğünlerde yeterli miktarlarda tüketilmesine dikkat edilmelidir. Mevsimine uygun taze sebze ve meyve tüketiminin arttırılması önemlidir. Özellikle enerji değeri yüksek ancak besin değeri açısından fakir olan atıştırmalıklar yerine, vitamin ve mineraller açısından zengin taze ve mevsiminde sebze, meyvenin tüketimi tercih edilmelidir. Bu tercihler çocukların hastalıklara karşı direncini arttırdığı, bağışıklık sistemini desteklediği gibi sağlıklı büyüme ve gelişmeyi de destekleyecektir. Bu nedenle çocukların daha fazla ‘taze’ ve ‘mevsimine uygun’ sebze ve meyveleri tüketmesi önemlidir” diye konuştu.

    “Kahvaltıda yumurta yenilmeli”

    Diyetisyen Soydemir, öğrenciler için günün en önemli öğününün kahvaltı olduğunun altını çizerek, “Kahvaltı yapılmadığı takdirde, dikkat dağınıklığı, yorgunluk, baş ağrısı ve zihinsel performansta azalma olur. Bu sebeple, öğrencilerin güne yeterli ve dengeli bir kahvaltı ile başlaması okul başarısının artmasında son derece önemlidir. Çocuğunuzu okula kahvaltı etmeden göndermeyin. Anne sütünden sonra örnek proteine sahip tek besin olan yumurta, çocukların beslenmesinde önemli bir yere sahiptir. Özellikle kaliteli protein ve zengin vitamin ve mineral içeriğinden dolayı haşlanmış ya da omlet şeklinde yumurtanın kahvaltıda sıklıkla tüketilmesi gereklidir” dedi.

    Okulda veya evde ders çalışırken açlık hissedildiğinde tüketilen besinlere dikkat etmek gerektiğini belirten Diyetisyen Soydemir, örneğin şeker ve şekerli besinler, cips ve bunun gibi yağlı ve tuzlu besinler, gazlı içecekler yerine süt, yoğurt, sütlü tatlılar, ekmek arası peynir, taze sıkılmış meyve suları, kuru yemiş ve kuru meyve gibi ara öğünlerin tüketilmesini tavsiye etti.

    “Çantalarında kuruyemiş ve kuru meyveler olsun”

    Çocukların beslenme çantasında taşıması kolay ve besleyici besinler olması gerektiğini vurgulayan Diyetisyen Soydemir özellikle fındık, ceviz, badem gibi kuruyemişler ile kuru kayısı, kuru incir, kuru üzüm gibi kuru meyvelerin hem çocuğun okul başarısını olumlu etkileyeceği hem de enerji vereceği için yer alması gerektiğini dile getirdi. Bu gıdaların aynı zamanda tatlı isteğini baskılayacağını, böylece de çocukları sağlıksız abur-cuburdan uzak tutacağını sözlerine ekledi.

    Diyetisyen Soydemir, çocuklara verilebilecek ara öğünlere dair şunları söyledi:

    “İçecek olarak süt, taze sıkılmış meyve suyu, ayran tercih edebilirler. Beslenme çantasına ana yemek için ise taze sıkılmış meyve suyu-peynirli ve bol yeşillikli tam buğday ekmeğine sandviç, ayran- simit- meyve, süt- ev yapımı kek, taze sıkılmış meyve suyu-ev yapımı poğaça, ayran veya taze sıkılmış meyve suyu-ekmek arası köfte/tavuk/balık, patates salatas-1 bardak ayran tercih edilebilir.”

  • Aranan şahsın evi cephanelik çıktı

    Aranan şahsın evi cephanelik çıktı

    Tepebaşı İlçe Emniyet Müdürlüğü’ne bağlı Suç Önleme ve Soruşturma Büro Amirliği ekiplerince aranması bulunan B.Ç. isimli şahsın yakalanması amacıyla çalışma gerçekleştirildi.

    ‘Birden Fazla Kişi ile Birlikte Konutta Geceleyin Yağma’ ve ‘Ruhsatsız Ateşli Silahlarla Mermileri Satın Alma veya Taşıma veya Bulundurma’ suçlarından arandığı tespit edilen şüphelinin saklandığı ikamete operasyon düzenlendi.

    Şüpheli, düzenlenen operasyonda yakalanırken, evde yapılan aramalarda 4 ruhsatsız tabanca, 1 kurusıkı tabanca, 162 adet mermi, 21 adet şarjör, 7 adet silah gövdesi, 5 adet sürgü, 2 adet tetik mekanizması, 4 adet namlu, 5 adet şarjör yayı, 10 adet kabza kapağı, 6 adet şarjör gerdeli, 10 şarjör alt kapağı ve 12 adet sentetik ecza hap geçirildi.

    Gözaltına alınan şüpheli, emniyetteki işlemlerinin ardından adliyeye sevk edildi.

  • Erkekler evde kadınlar lokalde

    Erkekler evde kadınlar lokalde

    Dernek Başkanı Emrah Sur, kuruluşlarında Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün “Daha emin ve daha doğru olarak yürüyeceğimiz bir yol vardır; Büyük Türk kadınını çalışmamıza ortak kılmaktır” mottosu ile yola çıktıklarını anlattı.

    Sur, “Bu doğrultuda derneğimiz dün gece kadınlarımıza hizmet verdi. Kadın üyelerimizin yoğun katılımıyla lokalimizde toplandık. Sadece evlerimizin değil hayatlarımızın neşesi, düzeni olan kadınlarımız bizler de varız, buradayız dediler ve düşüncelerini, taleplerini bizlerle paylaştılar. İlk adım olarak; ayda iki perşembe lokalimiz kadınlarımızın hizmetinde olacak.” dedi.

  • Merkezde meditasyon yapan adam

    Merkezde meditasyon yapan adam

    Uzak Doğulu olduğu tahmin edilen bir vatandaş Tepebaşı İlçesi Hoşnudiye Mahallesi İsmet İnönü Bulvarı’nın üzerinde bulunan çimenlik alanda meditasyon yaptı.

    Çevrede bulunanların yoğun ilgisini toplayan vatandaş, kollarını birkaç farklı hareketle ileri, geri ve yana doğru hareket ettirerek ilginç görüntüler oluşturdu.

    Meditasyona odaklandığı için kendisiyle röportaj yapmak isteyen muhabire cevap vermeyen vatandaş, bir süre sonra alandan ayrılıp gözlerden kayboldu.

  • İç-dış parazit aşısı neden önemli?

    İç-dış parazit aşısı neden önemli?

    Türkiye’de son dönemlerde uyuz vakaları arttı. Yeterli hijyen şartlarının sağlanamaması sebebiyle bir salgın olduğu bilinirken, vatandaşların bir bölümü uyuz hastalığının hayvanlardan kaynaklandığını düşünüyor.

    Konuyla ilgili bilgiler paylaşan veteriner hekim Tuğçe Kara ise, insanlarda gözüken uyuz etkenlerinin genellikle hayvanlara bulaşacak türden olmadığını ve hayvanlardan insanlara geçebilen sadece 1 uyuz türünün olduğunu ifade etti. Evcil hayvanlarda 3 ayda 1 rutin olarak yaptırılması gereken iç-dış parazit uygulamalarının önemine de vurgu yapan Kara, uyuz hastalığıyla ilgili hayvanların günah keçisi ilan edilmemesi gerektiğinin altını çizdi.

    “Hayvanlardan insanlara geçebilen sadece 1 uyuz türü var”

    Tuğçe Kara, uyuz salgınıyla ilgili hayvan sahiplerine çok panik yapmamalarını tavsiye etti. İnsanlarda gözüken uyuz etkenlerinin genelde hayvanlara bulaşan türden olmadığını açıklayan Kara, “Çok panik yapılmamasını öneriyoruz. Biz zaten rutin olarak iç-dış parazit uygulamalarını hayvan evde olsa bile 3 ayda bir sıklıkla tavsiye ediyoruz. Bunları düzenli yaptıran hasta sahiplerinde ve hastalarımızda böyle problemler oluşmuyor. Ama en ufak bir lezyon, yara ya da tüy dökülmesi görüldüğünde de hayvanın muhakkak kliniğe getirilip muayene edilmesi gerekiyor. Evveliyatını insanların kendilerinin düşünmelerini söylüyorum, 3 ayda bir iç-dış parazit uygulamalarını yaptırmayan vatandaşlara da bu konuda dikkatli olmalarını öneriyorum. İnsanların düşündüğünün aksine toplumda şöyle bir yanlış anlaşılma var, sanki bütün uyuzlar hayvanlardan geçiyor. Aslında bu tam tersi. Hayvanlardan insanlara geçebilen sadece 1 tane uyuz var o da ‘Sarcoptes’ dediğimiz bir tür” dedi.

    “İnsanlardaki uyuzun artmasının temel sebebi hijyen kurallarına dikkat etmemeleri”

    Hayvanlarda sıklıkla ‘Demodeks’ ve ‘Kulak uyuzu’ ile sadece kedilerde ve köpeklerde görülen türlere rastladıklarını belirten Kara, “Bunlar insanlara geçmiyor. Dediğim gibi sadece 1 uyuz türü insanlara geçebiliyor ve o sanıldığı kadar yaygın değil. İnsanlardaki uyuzun artmasının temel sebebi, insanların birbirleriyle olan teması ve genel hijyen kurallarına dikkat etmemeleri. Tabii doktorlar bunun açıklamasını daha iyi yaparlar ama ben en azından hayvanlar yönünden olan kısmını anlatayım, sanılanın aksine hayvanlardan insana o kadar yoğun bir bulaş yok. Bir evcil hayvanda da uyuz varsa onun veteriner hekim tarafından muayene edilmesini tavsiye ediyoruz. Asla bulaşmaz demiyoruz, bulaşan bir türü var. Çok panik yapmamak gerekir, tedavisi gerek insanlar için gerek hayvanlar açısından çok zorlayıcı olmuyor. Sonuçta ölümcül ya da çözümü olmayan bir hastalık değil. Çok basit, birkaç ilaç kullanımıyla toparlayabiliyoruz. İnsanlardaki uyuzun asıl nedeni hayvanlar değil. O yüzden hayvanları günah keçisi ilan etmeyelim” şeklinde konuştu.

  • Pancar aşığı köpek

    Pancar aşığı köpek

    Eskişehir’de olgunlaşan şeker pancarlarının sökümüne başlandı. Tepebaşı ilçesi Karagözler Mahalle Muhtarı Ali Aksoy, 60 dönüm tarım arazisinden yaklaşık 500 ton pancar elde etti. Pancar ile uğraşan Aksoy’un köpeğinin ilginç bir özelliği var. Max isimli 2 buçuk yaşındaki köpek, pancar yiyor. İki patisinin arasına aldığı kırık pancarları kıtır kıtır yiyen köpeği görenler şaşkınlığını gizleyemiyor. Günde 3-4 kilogram pancar yediğini söyleyen köpeğin sahibi Ali Aksoy, köpeğinin bu huyunu başka bir köpekte göremediğini ifade etti.

    “Ama günde 3-4 kilogram pancar yediğini hatırlıyorum”

    Köpeğinin pancar yemesi hakkında konuşan Ali Aksoy, “Köpeğimin adı Max, akbaş ile malaklı kırması 2 buçuk yaşında. Gerçekten bölgesini savunan bir köpek, insancıl, akıllı. Geçen yıl bu huyunu pancar sökerken fark ettim. Keçim vardı, ona pancar götürmüştüm, pancarı keçiden alıp kendi yemeye başladı. O gün bugündür kırık pancarları yiyor. Neden yediğini bilmiyorum hani karnını mı doyuruyor yoksa şeker gibi mi bilmiyorum. Ama günde 3-4 kilogram pancar yediğini hatırlıyorum. Gerçekten bunun gibi bir köpek göremedim. Bacaklarının arasına pancar alıp kemik yer gibi kemire kemire yiyor. Evim ve pancar tarlasının arasındaki mesafe çok yakın sürekli tarlada geziyor” dedi.

  • Bu uyarı da çöplere engel olamadı

    Bu uyarı da çöplere engel olamadı

    İstiklal Mahallesi Başarılı sokak üzerinde bir ağaca asılan yazı görenlerin dikkatini çekti. Ağaç altına çöp atılmasından rahatsız olan vatandaşlar ‘Buraya çöp bırakmayın, buraya çöp atan eşek’ şeklinde bir uyarı yazısı asarak, çare bulmayı denedi ama kirliliğe çözüm bulamadı. Asılan uyarı yazısı görenleri güldürürken, ağaç altının çöplerle dolu olması bazı vatandaşların tepki göstermesine neden oldu.

    Her gün binlerce vatandaşın geçtiği, birçok kafe ve restoranın bulunduğu sokaktaki çöpler çevre kirliliğine sebep olurken, çevre esnafı duyarsız davranışın son bulmasını istediklerini söyledi.

  • Karabağ Savaşı’nda gazi olan genç Türkiye’de askere gidecek

    Karabağ Savaşı’nda gazi olan genç Türkiye’de askere gidecek

    Azerbaycan’da doğan Ahıska Türkü Kemal Mövludov, Türkiye vatandaşlığı alıp burada üniversite okumaya başladı. Kemal Ak, adını alan ve daha sonra Azerbaycan’a dönen Mövludov, askerlik çağı geldiğinde ülkesinde vatani görevini yapmaya başladı. Kemal Ak, 18 aylık askerlik görevini yaparken başlayan ikinci Karabağ Savaşına katıldı. Füzuli, Hadrut ve Şuşa bölgelerinde cephede çarpışan Ak, şarapnel parçasıyla ayağından yaralandı. Savaşın ardından Eskişehir’e tekrar üniversite okumaya gelen 24 yaşındaki Kemal Ak, burada da askere çağrıldı. Üniversite eğitimi görmesine rağmen askere çağrılmasına şaşıran Ak, ikinci kez askere seve seve gitmeye hazır olduğunu belirtti. Ancak eğitiminin bölünmesini istemeyen Kemal Ak, okulu bittikten sonra askere gitmek istiyor.

    “Füzuli, Hadrut ve Şuşa bölgelerinde savaştım”

    Kemal Mövludov süreçle ilgili, “Azerbaycan’da doğdum büyüdüm. 17 yaşımda üniversite için Türkiye’ye geldim. 17 yaşında aynı zamanda üniversite okuduğum dönemde Türkiye vatandaşlığına başvuru yaptım. Babamın daha önceden vatandaşlığı olduğu için bir sene içerisinde vatandaş oldum. 2 sene Türkiye’de okuduktan sonra Azerbaycan’a geri dönmek zorunda kaldım ve askere çağrıldım. Azerbaycan’la İkinci Karabağ Savaşı başladı. İkinci Karabağ Savaşı’nda bizzat bulundum. Füzuli, Hadrut ve Şuşa bölgelerinde savaştım. En son Şuşa bölgesinde bacağımdan yaralandım. Türkiye’ye üniversite okumak için tekrar geldim. Türkiye’de tekrar askere çağrıldım Türkiye vatandaşı olarak. Ben de askerlik şubesine gittim ve ‘Ben zaten askerliğimi yaptım’ dedim. Askerlik şubesinde bana ‘Sen askerliği nerede yaptın’ dediler. Ben de ‘Azerbaycan’da yaptım’ dedim. Fakat Azerbaycan’daki askerliğim burada geçmiyormuş” dedi.

    “Seve seve giderim askere”

    Burada da üniversite eğitimi bittikten sonra seve seve askerliğini yapacağını belirten Kemal Ak, “Burada Türkiye’de de severek seve seve askere giderim. Bundan hiç korkum da yok. Ama tek istediğim şu anda ben 24 yaşındayım ve üniversiteye kabul oldum. Üniversiteye kabul olmama rağmen devlet beni üniversiteye kabul ediyor ama askerliğimi tecil etmiyorlar. Askerliğimi tecil etmediler. Eğer burada bir yanlışlık varsa düzeltilmesini talep ediyorum. Okulumu okumak istiyorum zaten şu anda okulda aktif öğrenci olarak gözüküyorum. Eğer bir sıkıntı yoksa, kanun böyle ise seve seve giderim askere” ifadelerini kullandı.