Günyüzü ilçesinde buğdaylarda pas hastalığı görülmeye başlandı. Günyüzü ilçesinde aşırı yağışlar nedeniyle nemlenen havada, tahıllarda sarı pas hastalığı tehlikesi başladı. Günyüzü Ziraat Odası Başkanı Mehmet Özkara “Günyüzü İlçemizde yağmur yağışları çiftçilerimizin yüzünü güldürdü. Bu seferde tarlalarda sarı pas hastalığı başladı. Önlem alınıp ilaçlanmazsa mahsuller tehlikeye girecektir” dedi.
Kategori: Eskişehir
-
Japon turistler Eskişehir’i çok sevdi
Eskişehir’i gezmeye gelen Japon turistler, Porsuk Çayı’nın ve güzel havanın tadını çıkardı. Kentin güzelliklerini fotoğraflayan ve anılarını ölümsüzleştiren turistler, Eskişehir’i çok beğendiklerini ifade etti. Eskişehir’in Avrupa şehirlerine benzediğini ve buna bağlı olarak Türkiye için farklı bir noktada olduğunu dile getiren Japon turistler, en çok Porsuk Çayı’nı merak ettiklerini belirtti. Bunun yanı sıra korona virüsü sebebiyle yaklaşık 3 senedir Türkiye’ye çok fazla Japon Turist gelmediği öğrenilirken, ilerleyen günlerde Eskişehir’e daha fazla Japon turist gelmesinin beklendiği aktarıldı.
“Eskişehir Avrupa şehirlerine benzeyen bir yer olduğu için Türkiye için farklı noktada”
Japonya’nın Tokyo şehrinden gelen Mis Yukiko, Eskişehir’i çok beğendiğini söyledi. İlerleyen günlerde Eskişehir’e tekrar uğramak istediğini ifade eden Yukiko, “Zaten Eskişehir’in çok güzel bir şehir olduğunu duymuştum, internetten ve bloglardan takip etmiştim. Gerçekten de burası güzel bir şehir, çok şık. Avrupa şehirlerine benziyor, bir sürü kafeler var. İlk izlenimim çok olumlu, memnun kaldım. Bugün hava da çok güzel. Umarım bundan sonra da turlara eklenir. Bu ilk tur ama bu şekilde devam ederse ve diğerleri de beğenirlerse daha fazla gelirler. En merak ettiğim yer Porsuk Çayı’ydı ve etrafıydı. Eskişehir, Avrupa şehirlerine benzeyen bir yer olduğu için Türkiye için farklı noktada. O yüzden buraya geldim, ileriki turlarda umarım buraya daha çok zaman ayırırız ve konaklayarak rahat rahat gezeriz” dedi.
“Önümüzdeki günlerde Eskişehir’e muhtemelen daha fazla Japon turist gelecek”
Japonca tur rehberliği yapan Erkan Er, ilerleyen günlerde Eskişehir’e daha fazla Japon turist geleceğini belirtti. Korona sebebiyle yaklaşık 3 senedir Japon turistlerin Türkiye’yi pek fazla ziyaret etmediğini dile getiren Er, “Normalde Japon turlarında klasik rotalar vardır. İstanbul, Çanakkale, İzmir, Pamukkale, Ankara ve Kapadokya şeklinde olur. Yani Eskişehir pek olmaz ama ilk defa bu gruba özel Bursa’da kaldık ve bugün Eskişehir’e geldik. Buradan da Kapadokya’ya gideceğiz, daha sonra Pamukkale, İzmir ve İstanbul şeklinde devam edeceğiz. Yaklaşık 8 günlük bir tur yapıyoruz, önümüzdeki günlerde Eskişehir’e muhtemelen daha fazla Japon turist gelecek. Korona sebebiyle yaklaşık 3 senedir Japon turistler yoktu zaten, daha yeni yeni gelmeye başlıyorlar. Turlar yıl boyunca devam edecek, Eylül ayından sonra müşteri toplanırsa daha sıklıkla geleceklerini düşünüyoruz” şeklinde konuştu.
-
Hırsız Karga’nın cips hırsızlığı
Osmangazi Mahallesi’nde bulunan Kanlıkavak Parkı’nda görenleri gülümseten bir olay yaşandı. Vatandaşların sıkça gidip oturarak vakit geçirdiği parkta, iki gencin yanında bulunan cips paketi, bir ‘Karga’ tarafından çalındı. Gençlerin arkasından sessizce yaklaşarak aldığı cips paketini yere dökerek yemeye başlayan hırsız karga, görenleri adeta şaşkına çevirdi.
Karganın cips paketini çaldığı anlar bir vatandaş tarafından cep telefonu kamerası ile kaydedildi. -
Kaybolan küçükbaş hayvanlar jandarma buldu
Alpu İlçesi’ne bağlı Söğütçük Mahallesi’nde C.Ç. isimli şahsa ait 15 adet küçükbaş hayvan kayboldu. İhbar üzerine Alpu İlçe Jandarma Komutanlığı ekiplerince küçükbaş hayvanların bulunması için çalışma başlatıldı.
Jandarma ekiplerince başlatılan çalışma sonucunda kayıp 15 küçükbaş hayvan, Dereköy Mahallesi Birinci Öz Mevkiinde bulunarak sahibine geri teslim edildi. -
50 senedir takım elbiseyle dükkânına gidiyor
Eskişehir’de yaklaşık 50 yıldır terzilik yapan Halil İbrahim Özmen, dükkânına her gün takım elbiseyle gidiyor. İşinin başındayken kendi diktiği takım elbiseleri giyen usta terzi, şık giyim tarzıyla dikkatleri çekiyor. Mesleğini uzun yıllardır severek yaptığını söyleyen Özmen, işine saygı duyduğu için takım elbise giydiğini ifade etti.
Müşterilerin diktireceği takım elbiseyi canlı olarak görüp beğenmesi gerektiğine dikkat çeken esnaf, bu yöntem sayesinde zamanında çok fazla takım elbise siparişi aldığını belirtti. Giyimin işlere olumlu etkisi olduğunu düşünen Özmen, takım elbise giymesine müşterilerin olumlu tepkiler verdiğini dile getirdi.
“Yaklaşık 50 senedir terzilik yapıyorum, mesleğime saygı duyduğum için böyle giyiniyorum”
Eskişehir’de 1962’den yılından beri terzilik yapan Halil İbrahim Özmen, yaklaşık 50 senedir kendi diktiği takım elbiseleri giyerek dükkânına gittiğini söyledi. Şık giyim tarzıyla müşterilerden olumlu tepkiler aldığını ifade eden Özmen, “Mesleğimi uzun senelerdir severek yapmam sebebiyle takım elbise giyiyorum. Yaklaşık 50 senedir terzilik yapıyorum, mesleğime saygı duyduğum için böyle giyiniyorum. Bu işi yaparak kazandığımız 3-5 kuruş ile 4 tane çocuk okuttum. 3 tanesi mühendis oldu, diğerini de doktor yaptık. Müşterilerimiz benim giyim tarzımdan oldukça memnun.
Bu benim herkese diktiğim takım elbiselerden birisi, vatandaş bunu benim üzerimde şık görecek ki o da beğenip istesin. Ben uzun seneler boyunca bu takım elbiselerden diktim ama şu anda talepler az. Fiyatlar yükseldiği için takım elbiseye eskisi kadar ilgi yok. Mesleğe başladığımdan beri, yani yaklaşık 50 yıldır takım elbise giymeye devam ediyorum. 1972 yılında dükkân açtım, o zaman beri işime devam ediyorum. Takım elbise giymemin işlerime de olumlu etkisi oldu. Eğer ki düzgün giyinirsen karşıdaki müşteriye de etkili olursun, ‘Bunun giyimi kuşamı güzel, ben de buraya elbise diktirebilirim’ der” şeklinde konuştu.
-
Küçük esnaf çırak bulmakta zorlanıyor
Zanaat, sermayeden çok nitelikli emeğe dayalı olan, el becerisi ve ustalık gerektiren bir meslek türüdür. Buna bağlı olarak zanaata dayalı olan meslekler, çıraklık usulü mesleğe yönelik bir eğitim gerektirir. Son dönemlerde çoğu gencin ağırlıklı olarak masa başı işlere ilgi gösterdiği bilinirken, zanaatkârların yanındaki çırak sayısının azaldığı öğrenildi. Eskişehirli zanaatkârlar gençlerin zanaata ilgi göstermediğini ve çırak bulmakta zorlandıklarını aktardı. Önceden ortaokuldan itibaren çıraklık eğitimlerine başladıklarını aktaran esnaflar, artık lise seviyesinde dahi çırak bulamadıklarını belirtti. Gençlerin kazanacakları para miktarına ve çalışma saatlerine daha fazla takıldığını dile getiren zanaatkârlar, her mesleğin bir altın bilezik olduğunu ve gençlerinin zanaat öğrenerek evlerini geçindirebileceğini ifade etti.
“Artık çırak bulunmaz oldu”
Eskişehir’de erkek kuaförlüğü yapan Metin Yılmaz, artık berber çırağı bulmakta zorlandıklarını söyledi. Gençlerin masa başı iş istemesi sebebiyle bu tarz mesleklere ilginin azaldığını ifade eden Yılmaz, “Önceden ortaokul seviyesinde çırak eğitimi veriliyordu, çırak bulunabiliyordu. Şimdi ise lise seviyesine gelince bile çırak bulunmaz oldu. Liseden sonra gelen çocuk büyüdüğü için çırak olarak eğitemiyorsun, öğrenmiyor ve istemiyor. Ama ortaokul seviyesindeki çocuk çabuk öğreniyordu ve işi severek yapıyordu. Şimdi ise çırak yok, herkes liseden sonra masa başı iş istiyor. Ne sanayiye gidiyorlar ne de bizim yanımıza geliyorlar. Ne yazık ki, çırak bulamıyoruz. Bazı ülkelerde bu tarz meslekler çok değerlendi ve zaman içerisinde Türkiye’de de öyle olacak çünkü bu meslekler ölmeye başladı. İleride el zanaatları daha değerli olacak.” dedi.
“Tüm gençler masa başında iş yaparsa bu insanları kim tıraş edecek, kim terzilik yapacak?”
Gençlerin özellikle bilişim ve yazılım alanına ilgi gösterdiğini belirten Yılmaz, ilerleyen dönemlerde gelişen yapay zekânın bu tür meslekleri kısıtlayabileceğini dile getirdi. Ancak bu durumun aksine berberliğin ölmeyecek bir meslek olduğunu aktaran erkek kuaförü Metin Yılmaz, “Kim bu mesleğe atılırsa kazanır ve ailesini rahat geçindirir. Bence ilkokuldan itibaren çocukların el becerilerine göre eğitim verilmesi lazım. Son dönemlerde yazılımcılık almış başını gidiyor ama herkes yazılımcı olamaz ki. Tüm gençler masa başında iş yaparsa bu insanları kim tıraş edecek, kim terzilik yapacak? Ayrıca gelişmekte olan yapay zekâ hem yazılımcının hem de memurun işini tehlikeye atarken, berberliğin öyle bir durumu yoktur. Bizim yerimize bir robot getirilemez. Bir berber, işini biliyorsa dünyanın neresine giderse gitsin parasını çıkartır. Son olarak gençlere şunu söylemek istiyorum: zanaatlara saldırın çünkü bu meslekler ölmez” şeklinde konuştu.
“Her meslek bir altın bileziktir ancak gençler bu şekilde düşünmüyorlar”
Eskişehir’de terzilik yapan Hasibe Dülger, gençlerin kolay para kazanmak istediğini ve artık bu tarz mesleklere ilgi göstermediğini aktardı. Her mesleğin bir altın bilezik olduğunu ve gençlerin zanaat öğrenmesinin önemli olduğunu düşünen Dülger, şöyle konuştu:
“Yaz mevsimine yaklaşmamız sebebiyle işlerimiz çoğaldı ve fazlasıyla yoğunlaştı. En azından ortalığı toparlayacak, çizimi yapacak, ufak tefek işlerimi yapacak birini arıyorum, ama mümkün değil bulamıyorum. Çünkü herkes kolay para kazanma derdinde ve vereceğim ücret tatmin edici olmuyor. Zaten ilk sordukları şey, ‘ne kadar vereceksin’ oluyor ya da ‘kaç saat çalışacağız’ diyorlar. Gençler genellikle işin maddi boyutunu düşünüyor. Yani, ‘bu benim elime meslek olsun, ileride bu benim işime yarar’ demiyorlar. İnsanlar bu mesleklerle hayatını sürdürüyor, evini, arabasını alıyor ve geçimini sağlıyor. Bizler bu meslekler sayesinde çoluk çocuk okutup, büyütüyoruz. Her meslek bir altın bileziktir ancak gençler bu şekilde düşünmüyorlar. Onlar hep, ‘ne kadar kazanırım, ne kadar kısa sürede ne kadar çok para kazanırım’ veya ‘ne kadar az yorularak para kazanırım’ gibi şeyleri düşünüyorlar. ‘Ben bir meslek öğreneyim, bir şeyler yaparım, ileride bunu kullanırım’ demiyorlar. Tamam, para kazanmak önemli ve çalışma saatlerini düşünebilirler ancak bir konuda bilgileri ya da uzmanlıkları yoksa bu çok zor. Tüm gençlerin en azından bir meslek öğrenmesi gerekiyor.” -
Tüplü televizyon kültürü yok oluyor
Teknolojinin durdurulamaz ilerleyişiyle birlikte artık neredeyse her evde LED ve LCD televizyonlar kullanılıyor. Yeni nesil televizyonların kullanılması vatandaşlar açısından kolaylık olsa da eski tip tüplü televizyon kültürünü yok olma noktasına getirdi. Televizyon tamircileri de bu durumu hoş karşılamayarak eski tip tüplü televizyonların yerini artık LED ve LCD televizyonların aldığını söyledi. Eskişehir’de 30 yıldır televizyon tamir işi yapan Nihat Ormancı, kentte tüplü televizyon kullanan vatandaşların neredeyse kalmadığını belirterek, kendi mesleklerinin de durumdan etkilendiğine dikkat çekti.
Teknolojinin sürekli değiştiğini ve yeni tip televizyonların revaçta olduğunu ifade eden Ormancı, “Şehirde eski tip televizyon kullananlar neredeyse kalmadı. Sadece köylerde kullanılıyor. Vatandaşlar teknoloji meraklısı olduğundan dolayı yeni nesil LED ve LCD televizyonlara kolay uyum sağladı. Kullanması daha kolay geliyor insanlara. Eskiden küçük tüplü televizyonlara gözlerimizi kısıp bakıyorduk, karıncalı seyrediyorduk. Şimdi televizyonlar sinema gibi. Her evde geniş ekranlı televizyonlar var. Yeni nesil cihazların içinde alıcıları da var. İki kumanda kullanmak yerine yeri geldiğinde tek kumanda kullanılabiliyor” diye konuştu.
Televizyon tamirciliği mesleğinin geleceğini parlak görmediğini vurgulayan Ormancı, meslekte hali hazırda çalışanların teknolojiyi yakından takip edip sürekli kendilerini geliştirmelerini tavsiye etti. Geçmişe oranla tamircilere rağbetin olmadığını dile getiren Nihat Ormancı, “Bu sadece bizim meslekte değil bütün mesleklerde de öyle. Tüplü televizyonları yıllarca tamir ettik, evlerimizde kullandık ama günümüzde teknoloji diye bir gerçek var. Biz belki de tüplü televizyon kullanan, tamir eden son nesiliz. Sadece elektroniği bilmek yetmiyor, kendini iyi de yetiştirmen gerekiyor bu işte. Özellikle son çıkan yeni nesil televizyonlar için. Bizim işlerde sadece dükkân açmak yeterli olmuyor, tamir işinde de başarılı olmak gerekiyor. Çalışanların sürekli kendisini geliştirmesi lazım. Çok çalışmak gerekiyor. Teknoloji hep ilerliyor” dedi.
“Teknolojiye ayak uydurmaya çalışıyoruz”
Avrupa’da olduğu gibi elektronik cihazların ‘kaldır-at’ şeklinde kullanılmasını istemediklerini belirten Ormancı, “Türkiye’de vatandaşın ekonomik gücü belli. Bir televizyon alınıp uzun süre kullanılıyor. Alttan gelen teknik eleman, çırak yetişmiyor. Hiçbir branşta yetişmiyor. Piyasada bu işe bizimle başlayanlar bayağı yol kat ettiler. Bizim işimiz çok zor iş. Fedakârlık isteyen, dikkat gerektiren bir meslek. Yanlış bir parça takımında sonucu pahalıya patlayabilir. Akşam dükkânı kapatınca eve gittiğimizde de internetten yeni gelişmeleri araştırıyoruz. Teknolojiye ayak uydurmaya çalışıyoruz” ifadelerini kullandı.
-
5 milyon liralık evden 50 ton çöp
Vişnelik Mahallesi Şehit Levent Ünbaş Sokak’ta bulunan bir apartmanın ikinci katındaki daireden kötü kokular geldiği şikayeti üzerine Odunpazarı Belediyesi ekipleri çalışma başlattı. Tek başına yaşadığı ve zihinsel engelli olduğu belirtilen 55 yaşındaki Bülent K. tarafından evde çöplerin biriktirildiği belirlendi. Zabıta personeli ile birlikte eve gelen temizlik ekibi, Bülent K.’nin kapıyı açmamasından dolayı daireye çilingir yardımı ile girdi. Yaklaşık 140 metrekarelik dairenin tüm odalarını ağzına kadar çöple dolu gören temizlik ekipleri, içerde çalışma başlattı. Dairedeki yaklaşık 50 ton çöp şehir çöplüğüne taşındı.
Temizlik çalışması 12 saat sürdü
Şehit Levent Ünbaş Sokak’ta bulunan evde sabah saatlerinde başlatılan çalışma, akşam saatlerinde ancak tamamlandı. Belediye personelin 12 saatte temizlediği evden 16 kamyon çöp çıktığı öğrenildi. Temizlik çalışmasının ardından dairede ilaçlama yapıldı.
-
İlk kez kapalı yöntem akciğer ameliyatı
15 yaşındaki hasta, nefes alma güçlüğü şikâyetiyle Eskişehir Şehir Hastanesine başvuruda bulundu. Çocuk Cerrahi Op. Dr. Eren Yaşa tarafından yapılan tetkikler sonucunda sol akciğerinin en üstünde birden çok ve büyük hava keseleri ile kistler görüldü. Hasta, VATS olarak adlandırılan kapalı yöntem ile ilk kez gerçekleştirilen operasyon ile 2 adet 1 santimlik kesi ile ameliyat edilen hastanın sol akciğerinin üst kısmının büyük bir bölümü çıkarıldı. Hasta, yaklaşık 8 gün sonra taburcu edildi.
Çocuk Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Eren Yaşa, çocuklarda kapalı ameliyat yöntemlerinin çok kıymetli bir noktada olup, ağrı miktarı ve hastane yatış süresini azalttığını belirterek, kapalı yöntemlerle kasık fıtığı ve karın içi ameliyatların Eskişehir Şehir Hastanesi Çocuk Cerrahi kliniğinde uygulanmaya başladığını belirtti.
-
Eskişehirspor ligde en çok gol yiyen ikinci takım oldu
Eskişehirspor, 2022-2023 sezonunu TFF 3. Lig 1. Grupta 26 puanla 17’nci sırada bitirerek 58 yıllık tarihinde ilk defa Bölgesel Amatör Lige düşmüştü. Kırmızı-siyahlı takımda profesyonel liglere veda etmenin üzüntüsü yaşanırken, sezon istatistiklerinde de belli olmaya başladı.
3. grupta haftalar önce küme düşmesi kesinleşen Niğde Anadolu FK, 34 karşılaşmada kalesinde 81 gol görerek ligin en çok gol yiyen takımı oldu. İkinci grupta yer alan Es-Es, 34 haftalık zorlu maratonda rakip ağları 39 kez havalandırırken kalesinde tam 69 gol gördü ve Niğde ekibinin ardından ligde en çok yiyen takım sıralamasında ikinci oldu.
Niğde Anadolu ve Eskişehirspor’un ardından ise ligde kalesinde en çok gol gören takım 65 golle 1. Grup temsilcisi Şile Yıldızspor oldu.