Kategori: Gaziantep

  • 99 depreminde doğdu, 2023 depreminde hayatını kaybetti

    99 depreminde doğdu, 2023 depreminde hayatını kaybetti

    Kahramanmaraş Pazarcık merkezli 7.7 ve Elbistan merkezli 7.6’lık iki büyük depremin en çok yıkıma yol açtığı yerlerden biri de Gaziantep’in Nurdağı ilçesi oldu. Depremin vurduğu diğer 11 il ve ilçelerinde olduğu gibi Gaziantep’in Nurdağı ilçesinde de pek çok hayat yarım kalırken, afetin ardından ortaya çıkan acılı dolu hikayeler de yürekleri yakmaya devam ediyor.

    Asrın felaketine 3 gün önce taşındıkları evde yakalandılar

    Asrın felaketinden 3 gün önce Gaziantep’ten Nurdağı’na taşınan Baştürk ailesi de depreme yeni evlerinde yakalandı. Yaşanan deprem felaketi sırasında evde olan baba Mehmet, anne Asiye ve oğulları Osman Enes ile Emirhan Baştürk de enkaz altında kaldı. Enkaz altında kalan Baştürk ailesinden baba Mehmet, anne Asiye ve küçük çocukları Emirhan kurtarılırken, ortanca oğulları Osman Enes ise enkaz altında kalarak hayatını kaybetti.

    17 Ağustos depreminde doğdu 2023 Kahramanmaraş merkezli asrın felaketinde öldü

    Enkaz altında kalarak hayatını kaybeden Osman Enes’in acı hikayesi ise yürekleri dağladı. 17 Ağustos 1999 Gölcük merkezli depremde sabaha karşı dünyaya gelen 23 yaşındaki Osman Enes Baştürk, Kahramanmaraş merkezli 2023 depreminde enkaz altında kalarak hayatını kaybetti. Acılı anne ve baba, oğullarının küçük kardeşine siper olmaya çalışırken hayatını kaybettiğini belirterek o gece yaşadıklarını göz yaşlarıyla anlattı.

    “O gece felaketi yaşadık, sanki kıyamet kopuyordu”

    Deprem gecesi yaşadıklarını anlatan Mehmet Baştürk, “O gece felaketi yaşadık. Sanki kıyamet kopuyordu. Teheccüd namazına kalkmıştım ve saat 03.05’ti. Sonrasında tekrar uyumuşum. Sonrasında bu deprem oldu ve bina sallandı. Bir anda ışıklar söndü ve bina yere doğru yıkıldı. Hepimiz enkaz altında kaldık. Ben depremden sonra bir alan bularak kendi imkanlarım ile çıktım. Sonrasında eşim ve küçük oğlumun sesini duydum. Kendi imkanlarımıza 5-6 saat sonra eşimi, 8-9 saat sonra da küçük oğlumu çıkardık” dedi.

    “Oğlum 17 Ağustos depreminde doğdu, 2023 Kahramanmaraş depreminde öldü”

    17 Ağustos 1999 depreminde sabah karşı doğan 23 yaşındaki oğlu Osman Enes Baştürk’ün Kahramanmaraş merkezli 2023 depreminde enkaz altında kalarak hayatını kaybettiğini belirten baba Mehmet Baştürk, “Oğlum 17 Ağustos 1999 depreminde sabaha karşı doğmuştu. 2023 Kahramanmaraş merkezli depremde de hayatını kaybetti. Bu acıyı ifade edemiyorum. Allah mekanını cennet etsin. 1999 depreminde doğan oğlum, 2023 depreminde öldü. Allah onu bize 23 yıllığına vermiş” ifadelerine yer verdi.

    “Enkaz altında ölen oğlum küçük kardeşi zarar görmesin diye siper olmuş”

    Depremde hayatını kaybeden oğlu Osman Enes’in küçük kardeşi Emirhan’a siper olduğunu da aktaran baba Baştürk, “Enkaz altında ölen oğlum Osman Enes, o esnada küçük kardeşi Emirhan zarar görmesin de diye ona siper olmuş” ifadelerini kullandı.

    “Her şeyimizi kaybettik, köyde çadırda yaşıyoruz ve destek bekliyoruz”

    Deprem felaketi sonrası oğlu Osman Enes’le birlikte her şeylerini de kaybettiklerini söyleyen Baştürk, “Şuan köyde çadırda yaşıyoruz. Depremden 11-12 gün hastanede kaldık ve sonra köyde çadırda yaşamaya başladık. Sonrasında bize hiçbir yardım gelmedi. Köyde kendi imkanlarımızla yaşıyoruz. Bu afette bir oğlumu kaybettim, benim ve büyük oğlumun evi tamamen gitti. Yetkililerden biz de destek istiyoruz. Çünkü ne yapacağımızı, nasıl yaşayacağımızı bilmiyoruz” şeklinde konuştu.

    “O eve 3 gün önce taşınmıştık, resmen oğluma mezar yeri almışım”

    O gece yaşadıklarını anlatan anne Asiye Baştürk, “O gece yaşadıklarımız anlatılamaz, ifade edilemez şeylerdi. Sözün bittiği yeri yaşadık biz. O eve 3 gün önce taşınmıştık. Üçüncü günün sabahına çıkamadık. Resmen oğluma mezar yeri almışım” dedi.

    “17 Ağustos 1999 depreminde sabaha karşı doğdu, bu depremde sabaha karşı vefat etti”

    Yaşanan afette kaybettiği oğlunun 17 Ağustos 1999 Gölcük depreminde sabaha karşı doğduğunu ve bu depremde de hayatını kaybettiğini söyleyen acılı anne, “Bu acıyı yaşayan bilir. Allah bu acıyı kimseye yaşatmasın. Büyük bir gümbürtüyle uyandık ama uyandığımızda her şey bitmişti. Hepimiz aynı odaydık. Enkaz altındayken ben bayılmışım. Küçük oğlum ‘anne nasılsın’ sesine uyandım. Oğlum iyiyim sen nasılsın, ağabeyin nasıl dedim. O da ‘ağabeyimde ses yok, eli buz gibi olmuş’ dedi. Büyük oğlum o esnada küçük kardeşine enkaz gelmesin diye sipere olarak korumuş ama kendisini koruyamamış. Oğlum Osman Enes 17 Ağustos 1999 depreminde sabaha karşı doğmuştu. Bu depremde de sabaha karşı vefat etti. Her şeyimizi kaybettik, her şey tamamen gitseydi de oğlum gitmeseydi. Kendimi ifade etmekte çok zorlanıyorum” diye konuştu.

  • “Herkesin canını kurtardı ama kendi canını kurtaramadı”

    “Herkesin canını kurtardı ama kendi canını kurtaramadı”

    İslahiye ilçesindeki 6 katlı Polat Apartmanı’nın 3. katında oturan Burhan Polat, Kahramanmaraş merkezli meydana gelen deprem ile uyandı. Çocuklarının güvende olduğunu öğrenen Polat, binada bulunanların yardımına koştu. Yıkılan vestiyerlerin düşmesi nedeniyle açılmayan kapıları tekmeleyerek kıran Burhan Polat, dairelerde oturan yaklaşık 60 kişiyi sağ salim tahliye etmeyi başardı. Son olarak amcası Cafer Demir’i binadan çıkaran Burhan Polat’ın dışarı çıktığında ise üzerine 3. katın duvarı düştü. Enkaz altında kalan Polat, kaldırıldığı hastanede hayatını kaybetti.

    Herkesi tahliye etti, dışarı çıktığı anda enkaz altında kaldı

    Polat Apartmanı’nın 2. katında oturduğunu anlatan amca Cafer Demir, “Burhan, ilk sarsıntıdan itibaren yukarı kattan başlayarak bütün komşuları uyararak, kapılarını tekmeleyerek kırdı, kapıları açtı. En son bizim yanımıza geldi. Biz ikinci kattaydık. Komşum Şahin Güler yardım istedi. ‘Burhan komşuya yardım et’ dedim. Komşuya yardım etti. Binayı boşalttıktan sonra dışarıya çıktı. İki bina arasında duvar üzerine düştü. Ortalama 55-60 kişi vardı. Hepsini Burhan tahliye etti. Bir kahraman gibi mücadele etti. Allah razı olsun hepimizi kurtardı, yardımcı oldu. Kendisinin vadesi dolmuş’’ dedi.


    Yeğenin cenazesini kendi elleriyle kaldırdı

    Burhan Polat’ın isminin caddeye verilmesini isteyen Demir, yeğeninin cenazesini kendi elleriyle enkazdan çıkararak hastaneye götürdüklerini ifade etti. Demir, “Caddeye ismi verilirse çok seviniriz. Kahraman gibi 50-60 kişiyi çıkarttı. Ben binadan aşağıya iniyordum. Çocukları bana doğru ‘Baba’ diye bağırıyordu. Benden önce çıktığını söyledim. Bir de baktık ki yan tarafta duvarın altında kalmış. Önce bizi kurtardı. Hepimizin kapılarını tekmeledi uyardı. Benden 2 saniye önce çıktı. Baktık ki yan tarafta düşmüş, enkaz altında kalmış. Kardeşi Mehmet ve çocukları ile birlikte kaldırdık. Omuzundan tutup kaldırdık, arabaya koyduk hastaneye götürdük’’ dedi.

    Babası ile en son telefonla görüştü

    Depremin ardından hemen babasının yanına doğru hareket ettiğini anlatan Hikmet Polat ise, yolda kendisinin de enkaz altında kalmaktan son anda kurtulduğunu kaydetti. Hikmet Polat, “Depremin ilk günü eşimin bağırtısına uyandım, kalktım babamı aradım. ‘Güvenli bölgeye geçin, biz de geliyoruz’ dedim. Babamla bağlantımız kesildi. Annemi, kız kardeşimi aradım ulaşamadım. Evden çıktım, üçüncü depremde yoldaki bir bina önüme düştü. Arabayla manevra yaptım, son anda kurtuldum. Buraya geldim, kardeşimi ve ablamı gördüm. Babama seslendim ‘Baba’ diye, aşağıya, yukarıya doğru bağırdım. Yok. Arka tarafa doğru bağırdık yine yok. Evin arasına girdik, enkazlardan dolayı yine göremedik. En sonunda kardeşim ‘Babam burada ağabey’ diye bağırdı, babamı enkazdan çıkarıp hastane getirdik ama hayatını kaybetti’’ şeklinde konuştu.

    “Herkesin canını kurtardı ama kendi canını kurtaramadı”

    Babasının binada yaşayan yaklaşık 60 kişinin canını kurtardığını ama kendisinin babasına yetişemediğini anlatan Hikmet Polat, “Babam binada oturanların kapılarını tek tek kırıyor. Dairelerinde kalanları kurtarmış. İnsanların canını kurtardı ama kendi canını kurtaramadı. Kendisi enkazın altında kaldı’’ ifadelerini kullandı.

    Mezarı depremden önce aldığı iş makinesi ile kazıldı

    Hikmet Polat, babasının 15 gün önce aldığı iş makinesi ile mezarını kazmak zorunda kaldıklarını da anlatarak, “Babam rahmetli olmadan 15-20 gün önce iş makinası aldı. Amcamızın oğlu vardı, ona teslim etmişti. İş makinesi ile çalışıyordu. Depremin olduğu gün babamızın mezarını babamın aldığı kepçe ile kazdık. Yine depremden sonra 200-250 adet mezar eşildi. Bu iş makinesi ile enkazda arama kurtarma çalışmaları yürüttük’’ diye konuştu.
    Büyük acı yaşayan Hikmet Polat, her gün amcasının oğlu ile birlikte kepçeyle babasının mezarı başına giderek dua ediyor.

  • Nurdağı Belediye Başkanı Ökkeş Kavak tutuklandı

    Nurdağı Belediye Başkanı Ökkeş Kavak tutuklandı

    Kahramanmaraş merkezli yaşanan depremlerden ağır hasar alan ve yüzlerce kişinin yaşamını yitirdiği Gaziantep’in Nurdağı ilçesinde yıkılan binalarla ilgili soruşturma sürüyor. Soruşturma çerçevesinde çöken binaların müteahhidi olan Yunus Kaya ile ortaklığı ve inşaat aşamasında belediyenin yapması gereken denetimleri gerçekleştirmediği öne sürülen Nurdağı Belediye Başkanı Ökkeş Kavak ifadesinin ardından tutuklanarak cezaevine gönderildi.

    Ökkeş Kavak’ın, ilk ifadesinde, deprem felaketinde çok sayıda yakınını kaybettiğini, daha önce müteahhitlik yaptığını ancak belediye başkanı olduktan sonra şirketi, kardeşi Osman Kavak’a devrettiğini söylediği öğrenildi.

  • Kurtarmak isterken çatının altında kaldılar

    Kurtarmak isterken çatının altında kaldılar

    Kahramanmaraş merkezli yaşanan depremlerden en çok etkilenen Gaziantep’te yıkılan Gölgeler apartmanında enkazda kalanları kurtarmak isteyen vatandaşların üzerine binanın çatısı çöktü.

    Olayda 2 kişi yaralandı. İlk depremde yıkılan ve 23 kişinin hayatını kaybettiği Gölgeler apartmanında depremin hemen ardından yapılan kurtarma çalışmalarının görüntüleri ortaya çıktı.

    Havada kalan çatının altında enkazda kalanları arayan bazı vatandaşlar çatının bir anda çökmesiyle birlikte enkazın altında kaldı. Tam bir panik havasının hakim olduğu anlarda enkaz altında kalan şahısları diğer vatandaşlar ve itfaiye ekipleri çıkartarak ambulansa taşıdı.

  • Depremde şaşırtan görüntü

    Depremde şaşırtan görüntü

    Kahramanmaraş merkezli gerçekleşen 7,7 ve 7,6 büyüklüklerindeki depremlerde Gaziantep’in İslahiye ilçesinde tek katlı taş binaların büyük bir bölümünde hasar ve yıkıntı meydana gelirken, 2-3 katlı betonarme binaların ise taş binalara göre daha dayanıklı olduğu görüldü. İlçenin Esenler Mahallesi’nde yıkılan bir taş binada 2 kişi hayatını kaybederken, taş binaların betonarme binalara göre daha ölümcül olduğu ileri sürüldü.

    Taş duvarda delikler varken, tuğla duvarda hasar yok

    Esenler Mahallesi’ndeki iki katlı bir başka binanın alt katındaki taş duvarda delikler ve çökme oluşurken, ikinci kattaki tuğla duvarda ise hiçbir hasarın olmaması dikkat çekti. Mahalle sakinlerinden depremzede Cengiz Boyraz, “Köyde yıkılan evlerde toplam 5 kişiyi kaybettik. Bütün taş duvarların hepsi yıkıldı, depreme dayanamadı. Şiddet çok büyüktü. Taş yapıların hiçbiri kalmadı. Yeni yapılan taş yapılar da kalmadı” diye konuştu.

  • Deprem siloları yerle bir etti

    Deprem siloları yerle bir etti

    Kahramanmaraş Pazarcık merkezli 7.7 ve Elbistan merkezli 7.6’lık iki büyük deprem Gaziantep’in Nurdağı ilçesinin hemen hemen her noktasında ciddi yıkıma ve hasara yol açtı. İki büyük deprem sonrası, Nurdağı ilçesinde bulunan 22 dev mısır ve buğday silosundan 15’i yerle bir oldu.

    Tonlarca ağırlıktaki silolar kağıt gibi paramparça oldu

    Asrın felaketinin ardından tonlarca ağırlıktaki silolar kağıt gibi paramparça olarak sağa sola savrulurken siloların içerisinde bulunan tonlarca buğday ve mısır da etrafa saçıldı. Yaşanan facianın boyutu ise dron ile havadan görüntülendi.

    “22 silonun 15 tanesi yıkıldı”

    Depremin ardından siloların yerle bir olduğunu söyleyen firmanın tahliye operasyon sorumlusu Ahmet Arıkan, “6 Şubat tarihinde yaşanan depremde Nurdağı ilçesinde bulunan 22 silonun 15 tanesi yıkıldı. Bu siloların büyük ekseriyetinde mısır ve bir miktar da buğday vardı. Yaklaşık 14-15 bin ton mal yere saçıldı. Biz de yaklaşık 15 gündür yere dökülen mısır ve buğdayın zayi olmaması için kurtarmaya ve yeniden ekonomiye kazandırmaya çalışıyoruz. Buradaki bulunan ve hayvan yemi sektöründe kullanılan ürünleri herhangi bir yağışa maruz kalmadan başka bir yere taşıma gayreti içerisindeyiz” diye konuştu.

  • Enkaz altındaki 261 saatlik dehşeti anlattı

    Enkaz altındaki 261 saatlik dehşeti anlattı

    Gaziantep’in İslahiye ilçesinde yaşayan 57 yaşındaki Mehmet Boyraz, 26 yaşındaki oğlu Mehmet Ali Şakiroğulları ve 21 yaşındaki gelini Necla Nur Şakiroğulları ile birlikte 9 aylık torunu Aziz Yusuf’u Antakya Akademi Hastanesine götürdü. Aziz Yusuf, ilk müdahalenin ardından binanın 8. katındaki yoğun bakım ünitesine yatırıldı. Anne Necla Nur ve bebeği Aziz Yusuf, depreme yoğun bakım ünitesinde yakalanırken, kantinde beklemeye başlayan Mehmet Boyraz ve oğlu Mehmet Ali Şakiroğulları ise hastane kantininde sallantıya yakalandı. Büyük panik yaşayan baba ve oğlu, diğer insanlar gibi kaçmaya çalışırken baba, depremden sonraki bir saat içerisinde kendi imkanları ile dışarı çıkmayı başardı. Oğlu Mehmet Ali Şakiroğulları ise enkazın arasında kaldı.

    “Gözümü açtığımda göğsüme kadar hafriyatın içerisindeydim”
    Deprem anında yaşadıklarını anlatan baba Mehmet Boyraz, “Antakya Akademi Hastanesine gittik, oğlum ve gelinimle birlikte torunumu götürdük. Onları yoğun bakıma aldılar. Bize ‘Beklemenize gerek yok’ deyince kantine indik. Kantinde otururken yer sallantısı oldu. Milletin hepsi kaçışmaya başladı. 20-25 kişi vardı. Biz de kaçmaya başladık. Oğlumla birlikte merdivenin başına beraber geldik. Çağırdım, ‘Oğlum yanıma gel’ dedim. Gelmedi. merdivenin ikinci basamağını indim. Orada kaldım. Korkuluğa tuttum, sallandı sallandı. Gözümü açtım baktım, baktım ki göğsüme kadar hafriyatın içerisindeyim. Ellerimle açtım, aşağıya indim. Baktım poliklinik yazan bir kapı vardı. Tekme attım, cam kırılmadı. Sonra hafriyat parçası aldım camı kırdım, dışarıya çıktım” dedi.

    Dışarı çıkınca ikinci kez depreme yakalandı
    Baba Mehmet Boyraz, elleriyle enkazı temizleyerek kurtulduğunu ve dışarı çıktıktan sonra ise ikinci depreme yakalandığını anlattı. Boyraz, “Dışarıya baktım, bizim arabanın olduğu yere koştum. Ama araba öbür binanın altında kalmış. Orada bir vatandaş duruyordu, hemen yanına koştum, arabanın içerisinde oturduk. Yeniden şiddetle sallanmaya başladı. ‘Frene bassana, araba gidiyor’ dedim. Arkadaş ise, ‘El frenini de çekmişim frene de basmışım’ dedi. Bir yağmur, fırtına. Hava aydınlanınca baktım, 7 katlı bina dümdüz olmuş. Binanın üzerine çıktık, 2 el gördük. Kendi çabalarımızla onları çıkarttık. 50-60 yaşlarında birini daha çıkardık ama o ölmüştü” şeklinde konuştu.

    İlk müjdeli haberi gelini ve torunundan aldı
    Enkaz başında beklerken ilk müjdeli haberin gelini ve torunundan geldiğini ifade eden Boyraz, depremden 8 saat sonra yoğun bakımdan gelini ve torunun sağ olarak kurtarıldığını kaydetti. Yoğun bakımdan ölü olarak da çıkarılanlar olduğunu belirten baba Boyraz, oğlunun halen enkaz altında olması nedeniyle buruk bir sevinç yaşadığını ifade etti.

    Yıkılma anında büyük korku yaşadı
    Baba Boyraz, “Bina büyük bir sesle yıkıldı. Öyle bir ses çıktı, sallantı vardı ki ben dünya takla atıyor zannettim. Merdivenin başındayken ‘Dünya dönüyor’ diye gözümü yummuştum. Baktım oğlum yok, o yana bu yana, baktım, bağırdım, çağırdım yoktu” ifadelerine yer verdi.

    Ümidi kestiği anlarda müjdeli haberi aldı
    Enkaz başında oğlunun canlı kurtulma umuduyla 11 gün beklediğini kaydeden Boyraz, ümidini yitirdiği anlarda ise oğlunun kurtarıldığı haberini aldığını ifade etti. Mehmet Boyraz, “11 gün enkaz başında bekledim, diğer oğlum Mustafa ile 11. gün eve geldik. Canlı çıkacağını hissediyorduk ama artık ümitlerimi yitirmeye başlamıştım. Sonra telefon geldi. Oğlumun sağ çıktığı haberini aldık. Biz de hemen yola çıktık, yanına gittik” diye konuştu.

    Büyük panik yaşandı
    Enkazdan 261 saat sonra kurtarılan Mehmet Ali Şakiroğulları, “Oğlum Aziz Yusuf’u tedavi ettirmek için eşim ve babamla birlikte Antakya’da hastaneye gittik. Eşim, oğlum Aziz Yusuf ile birlikte 8. katta yoğun bakımda kaldı. Biz de babamla birlikte kantinde oturuyorduk. Ben masaya kafamı koymuş uyuyordum. Sarsıntı anında bağırış ve çağırışlar duydum. Bir baktım, genç bir çocuk önümden atladı kaçıyordu. Ne olduğunu anlamadım. Ne uyuyordum ne de ayıktım. Uykulu bir haldeydim. Bir baktım babam karşımda. Direkt polikliniğe kaçtım” ifadelerini kullandı.

    Kapı açılmadı, beton bloğun dibine çöktü
    Hastaneden kaçamayacağını anlayınca beton bir ayağın dibine çöktüğünü anlatan Şakiroğulları, bu arada yanına gelen bir hastane personeli ile birlikte enkazın altında kaldıklarını kaydetti. Mehmet Ali Şakiroğulları, “Poliklinik kapısını zorladım, kilitli olduğu için açılmadı. O arada büyük bir beton ayak gördüm. Hemen ayağın dibinde çömeldim, çök kapan yaparak deprem pozisyonu aldım. Elimi kafama koydum, oraya Mustafa Avcı da geldi. El ele tuttuk, bir baktım betonlar üzerimize yığıldı. Gidip gidip geliyorduk. Yere düştüm, elimi kafama koydum üstüme betonlar düştü” dedi.

    Sedye ve sandalye yaşam boşluğu oluşturdu
    Kendisini ve yanındaki Mustafa Avcı’nın ölümcül yara almasını ise lobideki sandalye ve sedyenin koruduğunu anlatan Şakiroğulları, şöyle devam etti:
    “Bulunduğumuz yerde lobi sandalyesi vardı. Yukarıdan sedye düşmüş. Sandalyesinin köşesine beton gelmişti, sedyenin köşesine beton gelmişti. O boşlukta yaşadık, yaşam mücadelesi verdik. Eşimden babamdan, çocuğumdan haberim yok. Ben sadece bizim olduğumuz yerde, bu sıkıntının yaşandığını zannettim.”

    Çiçekleri yediler, idrarlarını içtiler
    Enkaz altında yaşam mücadelesi verdiklerini anlatan Şakiroğulları, lobide bulunan çiçekleri yediklerini, kendi idrarını içtiklerini kaydetti. Şakiroğulları, “Yanımdaki Mustafa Avcı laboratuvarda çalışıyormuş. Onunla birlikte yaşam mücadelesi verdik. Onun ayağı enkaz altında kalmıştı. Telefonumun şarjı vardı. Işıkla açtım, ayağına baktım. Ayağı bloğun altında kalmış, şişmişti ama kötü olduğunu söylemedim korkmasın diye. Ayağına bakarken, lobide duran canlı çiçekleri gördüm. Hemen elimi uzattım, ayağım ile kendime doğru çektim. Çiçekleri saksıdan, topraktan çıkardım. ‘Bunu yeriz’ dedim. Biz 2-3 güne kadar çıkarız diye tahmin ediyorduk. Kendi tahminimiz öyleydi. Sonra onları parmak uçları kadar küçük küçük yaptık. Onları yedik. Parmak ucu kadar ne bulsak yarısını Mustafa yarısını ben yiyordum. Sürekli idrarımızı içtik. Mustafa laboratuvarda hemşire olduğu için o söyledi” ifadelerini kullandı.

    “4 gün boyunca günün değiştiğini anladık”
    Şakiroğulları, cep telefonu alarmının ise sabahları işe gidiş saati olan 07.00’ye kurulu olması ve çalan alarm nedeniyle 4 gün boyunca günün değiştiğini anladıklarını ifade ederek, “Sabahları işe gittiğim için, sabah 7’ye alarm kurduğum için 4 gün boyunca alarm çaldı. Şarjım bitene kadar 4 gün boyunca günün değiştiğini anladım. Telefonumun ekranı gitti, inancımı hiçbir zaman kaybetmedim. Yaşamak için hırs yaptım. Arkadaşım telefonu betona yaklaştırmamı istedi. Şarjım az kalmıştı. Tekrar denedim 112’yi aradım, bir kadın açtı. Enkazda kaldığımızı söyledim. Telefon numarası istedi. Kendi numaramı verdim. Dönüş yapacaklarını söylediler. Ama bu sefer de şarjım bitti. Yanımdaki arkadaşım bana destek oldu, ben ona destek oldum” diye konuştu.

    “Halüsinasyonlar görmeye başladım”
    Son günlerde bilincini kaybetmeye başladığını ve halüsinasyonlar görmeye başladığını anlatan Şakiroğulları, şöyle devam etti:
    “Son zamanlarda artık kendimi evimde hissediyordum. Beynim susuz kalınca halüsinasyonlar görmeye başladım. Ailemi, annemi, babamı yanımda görüyordum. ‘İşteyim’ diyordum. Zor zamanlar geçirdim ama inancımı kaybetmedim. Son dakika yine kepçe çalışmaya başlamıştı. Üstte olan seslerin hepsini duyuyordum. Sesimizi duyuramıyordum. Bağırıyorduk bir yerlere vurarak, ses çıkarmaya çalışıyorduk. Nabzımın biteceğini düşünüyordum. Nabzım duracak gibi oluyordu. Hemen soğuk olduğu için nabzıma toprak, fayans parçası basıyordum. Öyle kendime geliyordum. 1-2 gün boyunca hiç uyumadım, sürekli bayılıyordum. Bilincimi kaybetmek üzereydim.”

    Salladığı ayak hayatını kurtardı
    Çıkarıldığı anlarda yaşadıklarını da anlatan Şakiroğulları, “Kepçenin bizim olduğumuz yere vurması ile sarsıldım, aklım yerine geldi. Hemen ayağımı sedyeye vurmaya başladım. Kepçe operatörü, ‘Ayak gördüm’ dedi. Öyle deyince ben sevindim. ‘Buradayız, 2 kişiyiz, yaşıyoruz’ dedim. Adam ise ‘Ayağını görmeseydim sizi kepçeyle alıp atacaktım’ dedi. Ve bizi çıkardı” ifadelerini kullandı.
    Gördüğü tedavinin ardından taburcu edilen Mehmet Ali Şakiroğulları, günlerce yaşadığı dehşette özlediği ailesine yaşamanın sevincini ve kendisi kadar şanslı olmayan depremzedelerin hüznünü bir arada yaşadığını ifade etti.

  • Nurdağı’nda çalışmalar hız kazandı

    Nurdağı’nda çalışmalar hız kazandı

    Kahramanmaraş Pazarcık merkezli 7.7 ve Elbistan merkezli 7.6’lık iki büyük depremin en çok yıkıma yol açtığı ilçe Gaziantep’in Nurdağı ilçesi oldu. Yaşanan iki büyük depremin ardından 4 bin 787 bina ‘acil yıkılacak’, ‘ağır hasarlı’, ‘yıkık’ olarak tespit edildi. İlçede evine giremeyen vatandaşlar için yapılan konteyner kent, prefabrik ev ve yığma yapı da çalışmaları da hız kazandı.


    İlçede konteyner kent ve prefabrik evler için belirlenen alanlarda bir yandan altyapı çalışmaları yapılırken, diğer yandan da üstyapı çalışmaları hız kazandı. Yığma yapı çalışmalarında duvar örme ve iç yapı çalışmaları hız kazanırken, belirlenen alanlara tırlarla getirilen konteynerler da alanlara yerleştirme işlemi devam ediyor. Bazı noktalarda ise prefabrik evlerin yapımı sürüyor.

    Drone ile havadan görüntülenen çalışmalarda kaydedilen aşama net şekilde belli olurken, Nurdağı’ndaki konteyner kent, yığma yapı ve prefabrik ev çalışmalarının ay sonuna kadar ciddi oranda tamamlanarak depremzede vatandaşlara teslim edilmesi hedefleniyor.

     

     

  • Depremzede çiftin ikizleri dünyaya geldi

    Depremzede çiftin ikizleri dünyaya geldi

    Türkiye’yi sarsan iki büyük depreme Gaziantep’te yakalanan Ahmet ve Esra Karakuzular çiftine yardıma giden akrabaları doğumuna 10 gün kalan anne Esra’yı ve oğlunu Fethiye’ye getirdi. Baba Ahmet Karakuzular ise belediyedeki görevine devam etmek için deprem bölgesinde kaldı. İki hafta sonra eşinin ve oğlunun yanına gelen baba Ahmet Karakuzular doğuma yetişti. Çiftin ikiz bebekleri sağlıklı olarak dünyaya geldi. Çocuklarına Doğuhan ve Batıhan isimlerini koyan çift, “Deprem nedeniyle doğudan batıya geldik. Bizde ikizlerimize Doğuhan ve Batıhan isimlerini koyduk” diye konuştu.

    Kaymakam ve eşi aileyi ziyaret etti
    Hastaneden taburcu olan çift Fethiye’nin Esenköy Mahallesi’nde konakladıkları evlerine geçti. Evlerine ‘hayırlı olsun’ ziyaretinde bulunan Fethiye Kaymakamı Yusuf İzzet Karaman ve eşi Filiz Karaman, İlçe Sağlık Müdürü Ruhsar Doyuk ve Fethiye Sosyal Hizmet Merkezi Müdürü Tuba Baki aileye çeşitli hediyeler verdi. Kaymakam Karaman, “Bu zorlu süreci hep birlikte atlatmaya çalışıyoruz. Hayat bir şekilde devam ediyor. Yeni bebekler dünyaya geliyor. Çiftimize hayırlı olsun demek için geldik” dedi.

    “Eşimi Fethiye’ye gönderip, deprem bölgesinde çalıştım”
    Gaziantep’ten Fethiye’ye gelen baba Ahmet Karakuzular, “Afetzedeyiz. Gece 04.17 gibi deprem başladı. Birkaç gün Gaziantep’te kaldık. Akrabalarımız Gaziantep’e geldiler. Eşimi ve çocuklarımı Fethiye’ye getirdiler. Doğuma on gün kalmıştı. Ben Gaziantep’teydim, Fethiye’ye dün geldim. Binamız hasarlı. Yakınlarımızdan kaybettiklerimiz yok çok şükür. Ben orada belediye personeliydim. Orada çalıştım diğer vatandaşlarımıza hizmet ettim. Eşimi Fethiye’ye gönderip orada çalışmaya devam ettim. İkizlerin birinin adı Batıhan diğerinin adı Doğudan koyduk. Doğudan batıya geldiğimiz için böyle karar verdik” diye konuştu.

    “Doğuma yakın zor bir süreç geçirdim”
    Anne Esra Karakuzular ise, “Deprem olunca buraya gelmek zorunda kaldık. Amacım tekrardan memleketime dönmekti. Artçı sarsıntılar devam edince burada kalmak zorunda kaldık. Doğumum burada gerçekleşti. Tam da doğuma az kalmışken. Zor bir süreçti. Burada doğurdum kısmet burasıymış. Akrabalarımız depremin üçüncü günü gelip biz sizi deprem bölgesinde bırakamayız dediler ve Fethiye’ye getirdiler. Allah razı olsun onlardan. Esnaf arkadaşlarımız ve Fethiye halkı yardımcı oldular. Sağ olsunlar” şeklinde konuştu.

  • İtfaiye erinden duygulandıran not

    İtfaiye erinden duygulandıran not

    Gaziantep’in İslahiye ilçesinde deprem bölgesinde çalışmalara katılan Batman Belediyesine bağlı itfaiye ekipleri yoğun çalışmaların ardından ilçede bulunan Ukkaşe Kredi Yurtlar Kurumu (KYK) kız ve erkek öğrenci yurduna giderek duş aldı. İtfaiye ekibi duş aldığı yerde öğrencilere ait şampuanı kullandı. Duyarlı itfaiyeci Mehmet Aktan, “Kaç gündür canla başla kurtarma faaliyetlerinden dolayı duş alma fırsatı bulamadık. İlk defa burada fırsat bulup şampuan kullanmak zorunda kaldık. Hakkınızı helal edin kardeşlerim” notu bırakıp 30 lira ücret bıraktı.

    Söz konusu davranışı anlatan Aktan, depremin ilk günü Gaziantep İslahiye ilçesinde göreve gittiğini söyledi. Aktan, 3 gün boyunca gece gündüz aralıksız çalıştıklarının ve çok kişinin hayatını kurtardığını dile getirerek, “Yaklaşık olarak 6. günde üzerimize dökülen tozlardan iş yapamaz hale geldik. Orada bir fırsat bulduk bizi KYK yurduna gönderdiler. KYK yurdunda duş alacak sabun, şampuan bir şey ararken masada bir tane şampuan gördüm” dedi.

    “Cebimde kalan son parayı oraya bıraktım”
    Öğrencilerin olduğu için kullanmak istemediğini ifade eden Aktan, “Deprem olmuş öğrencilerin ne durumda olduğunu bildiğimiz için. Şampuanı aldık arkadaşlarla birlikte kullandık. Hak geçmesin diye cebimde kalan son parayı oraya bıraktım. Ondan hakkını helal etmesini istedik. Nota, Batman’dan geldiğimizi belirttik. Dedik ki, mecbur kaldık kullanmakta hakkını helal et. Yoksa orada hiç kimsenin herhangi bir şeyine dokunmak istemiyorduk ama mecburiyetten kullandık. Üstümüz başımız toz içindeydi ondan dolayı kullandık. Cebimde son 30 TL kalmıştı onu bıraktım masaya” diye konuştu.

    “Gönül isterdi ki, daha fazla bırakayım ama o durumda bankamatikler çalışmıyordu” diyen Aktan, “Para çekemediğimiz için cebimizde kalan son parayı bırakmak zorunda kaldık. Kimin şampuanını kullandığımızı bilmiyoruz o arkadaş kimse tekrardan hakkını helal etsin. Ayrıyeten deprem bölgesinde hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet diliyorum. Geriye kalanlara sabır diliyorum. Gerçekten üzgünüz. Bu durum elbette toparlanır, eminiz ki en kısa zamanda toparlanacak. Biz de bir şeyler yapabildiysek ne mutlu bize. Keşke elimizden daha fazlası gelseydi” ifadelerinde bulundu.