Kategori: Genel

  • İmam, tarihi camiyi çiçek bahçesine çevirdi

    İmam, tarihi camiyi çiçek bahçesine çevirdi

    Ergün AYAZ-Dinçer AKBİR/GÖLCÜK (Kocaeli), (DHA)- KOCAELİ’nin Gölcük ilçesinde, 1850 yılında yapılan tarihi Halıdere Yalı Camii’nin imamı Mustafa Baş, camii bahçesini birbirinden renkli çiçek ve bitkilerle süsledi.
    Gölcük ilçesi Halıdere Mahallesi’nde 1850 yılında yapılan, 1999 Marmara depreminde hasar görmesi nedeniyle aslına uygun restore edilen 80 kişi kapasiteli Halıdere Yalı Camii’nin girişine imam Mustafa Baş tarafından yıllar önce çiçek ekildi. Sahilin kenarında bulunan, her yaz bir renk cümbüşünün yaşandığı cami bahçesine imam ve cami cemaati sahip çıkarak çiçeklerin bakımını üstlendi. Çiçekler nedeniyle cami ilgi çekince çevre mahallelerden de vatandaşlar camiye namaz kılmak için gelmeye başladı. 
    Mahalle sakinlerinden Mehmet Sarı, “Cami imamımız ilgileniyor bu çiçeklerle. Cami cemaati olarak hepimiz çok memnunuz. Buraya gelip, dinlenip bu güzelliği izliyoruz. Çiçeklerle ilgileniyoruz, burası bize huzur veriyor, bizi dinlendiriyor. Buranın tarihi bir yapısı da var. Yaptığımız ibadetlerde huzur hissediyoruz. Çiçeklerin hem güzelliğinden, hem de kokusundan faydalanıyoruz. Burada vakit geçirmek bize mutluluk veriyoruz” dedi. 

    FOTOĞRAFLI

  • Batmanlı seracılar tek çatı altında toplanıyor

    Batmanlı seracılar tek çatı altında toplanıyor

    Arif ARSLAN- Reşat YİĞİZ/BATMAN, (DHA)- BATMAN’ın Balpınar beldesindeki seracılar, dernek kurup tek çatıda toplanıyor. 22 yıldır seracılıkla geçimini sağlayan 400 aileyi bir çatı altında toplayacaklarını belirten çiftçi Ramazan Tufan, “Artık seracılığın merkezinde salatalık ve domatesin yanı sıra patlıcan, biber ve örtü altında çileğe yönelmek istiyoruz” dedi.
    Batman’ın 6 bin nüfuslu Balpınar beldesinde yaşayan ve 22 yıldır seracılıkla geçimini sağlayan 400 aile, dernek çatısı altında birleşme kararı aldı. Beldelerini, Güneydoğu’nun sera merkezi haline getirmeyi hedefleyen üreticiler, sebzenin yanı sıra meyve yetiştiriciliği de yapacak. Serada çalışacak işçi bulmakta güçlük çektiklerini anlatan üreticilerden Ramazan Tufan, dernekleşmeyle örnek tarım üreticileri olacaklarını söyledi. 
    ‘SERADA ÇALIŞACAK İŞÇİ BULAMIYORUZ’
    Ürünlerini pazarlamak amacıyla dernekleşmeye ihtiyaç duydukları için böylesi bir girişimde bulunduklarını anlatan Tufan, “Güneydoğu’nun sera merkezine dönüştürdüğümüz Balpınar’da şu anda 400’ü aşkın aile geçimini seradan sağlıyor. Sadece salatalık ve domates üretiyoruz. Ancak bu iki ürünü yeterli görmüyoruz. Sadece bir üründe yılda 900 tona yakın üretim yapıyoruz. Neden bu üretimi diğer ürünlerde yapmayalım. Ancak seralarda çalışmak için işçi bulmakta zorlanıyoruz” dedi.
    ‘FARKLI ÜRÜNLERE YÖNELECEĞİZ’
    Tufan, dernekleşmeyle üreticilerin serada farklı ürünler de yetiştirme imkanın oluşacağını ifade ederek, şunları söyledi:
    “Balpınar ve çevresinde ağırlıklı olarak salatalık ve domates ekiliyor. Oysa patlıcan, biber ve örtü altı yani sera içinde de çilek üretimi gibi farklı ürünlere de yönelmek istiyoruz. Bu çalışmaları da dernek adı altında yapmak istiyoruz. Yılda yaklaşık 2 milyon TL seradan gelir elde eden beldemiz ve çevresindeki köylerde artık seracılığı daha yaygın hale getirebilmenin çabası içindeyiz. Bize destek olan başta Valimiz Hulusi Şahin ile Özel İdare Genel Sekreteri Abdulkadir Özer’e teşekkür ediyoruz. Seralar bir yerde istihdamın da yolu olacaktır.”

    FOTOĞRAFLI

  • Palandöken’in karlı zirvesi Türk bayrağına boyandı

    Palandöken’in karlı zirvesi Türk bayrağına boyandı

    Turgay İPEK/ERZURUM, (DHA)- ERZURUM Alpin Doğa Sporları Kulübü’nün dağ kayakçıları, 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı dolayısıyla Palandöken’in karlı zirvesine çıkıp, karı boyayarak 1919 metrekare alana sahip Türk bayrağı yaptı.
    Kış turizmin gözde kayak merkezi Palandöken’in 2 bin 500 rakımına araçları ile gelen Alpin Doğa Sporları Kulübü Başkanı Mustafa Tekin ve 8 antrenör ayaklarına dağ kayaklarını takarak 3 bin 176 metre yükseklikteki dağın 3 bin 150 metresine kadar çıktı. Yaklaşık 1,5 saat süren 4 kilometrelik tırmanışın ardından kulüp üyeleri, zirveye ulaştı, Kısa sürede çalışmalarını başlatan ekip, Erzurum’da yerel bir boya fabrikası tarafından üretilen organik bayrak kırmızısı 19 litrelik boyayı Palandöken’in zirvesine püskürterek 1919 metrekare alana Türk bayrağı oluşturdu. Kent merkezinin dört bir tarafından da görünen bayrak, büyük ilgi gördü.
    Her yıl 19 Mayıs günü Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramında Palandöken’e zirve tırmanışı düzenlediklerini ancak bu yıl koronavirüs salgını nedeniyle Türk bayrağını zirveye taşıdıklarını belirten Alpin Doğa Sporları Kulübü Başkanı Mustafa Tekin şunları söyledi:
    “Kulübümüzün dağ kayağı antrenörleri ile birlikte böylesine anlamlı bir günde güzel bir etkinliğe imza attık. 9 kişi dağ kayakları ile bayrağı yapacağımız alana tırmandık. Deniz seviyesinden 3 bin 176 metre yükseklikteki Palandöken’in 3 bin 150 metresinde çalışmalarımızı başlattık. 1919 metrekare genişliğindeki bayrağımızın beyaz alanı olan ay ve yıldızında karı, kırmızısın da ise bizlere destekleyici olan yerel bir boya fabrikasının verdiği organik boyayı kullandık. Hızı saatte 70 kilometreye varan rüzgarda yaklaşık 7 saat süren Türk bayrağı çalışmamız muhteşem oldu. Erzurum’a adeta bir ayna olan Palandöken’in zirvesindeki bayrak şehrin dört bir tarafından da ilgiyle izlendi. Bu bayrağın bir benzerini şubat ayında Kuzgun Baraj Gölet’inin buz tutan yüzeyine İdlip şehitlerine ithafen yapmıştık”

    FOTOĞRAFLI

  • 85 yaşındaki kadının yemek isteği yerine getirildi

    85 yaşındaki kadının yemek isteği yerine getirildi

    Emrullah KARAKAŞ/DERİK (Mardin), (DHA)- MARDİN’in Derik ilçesinde, tek odalı evde yalnız yaşayan Sultan İnce’ye (85), Vefa Sosyal Destek ekibince istediği yemekler yapıldı. İnce, ekiplere teşekkür etti.
    Derik ilçesinde tek odalı evde yalnız yaşayan Sultan İnce, Vefa Sosyal Destek Grubu görevlilerini arayıp, bulgur pilavı, tavuk haşlama ve soğanlı salata yemek istediğini söyledi. Koronavirüsle mücadele kapsamında 65 yaş üstü vatandaşların ihtiyaçlarını karşılayan Vefa Sosyal Destek Grubu görevlileri, market ve kasapta alışveriş yaptıktan sonra İnce’nin evine giderek yemeği hazırladı. Yemekler, Vefa ekibince iftar sofrasında İnce’ye ikram edildi. 
    Yaşlılıktan yemek hazırlamakta güçlük çektiğini söyleyen İnce, kendisine yemek hazırlayan Vefa Sosyal Destek Grubu görevlilerine teşekkürlerini iletti.

    FOTOĞRAFLI

  • Koronavirüs nedeniyle evden çıkamayanları ücretsiz tıraş ediyor

    Koronavirüs nedeniyle evden çıkamayanları ücretsiz tıraş ediyor

    Mehmet Mucahit CEYLAN- Selim KAYA/DİYARBAKIR, (DHA)- DİYARBAKIR’da berber Resul Yılmaz (21), koronavirüs nedeniyle sokağa çıkma yasağı getirilen 65 yaş üstü ve kronik hasta ile çocukları evlerinde ücretsiz tıraş ediyor.
    Diyarbakır’da hasta, yaşlı ve bedensel engellilerin evlerine giderek saç tıraşlarını ücretsiz yapan berber Resul Yılmaz, şimdi ise koronavirüs salgını nedeniyle sokağa çıkma yasağı getirilen 65 yaş üstü ve kronik hastalar ile 20 yaş altındakilerin kapı kapı dolaşarak bayram tıraşlarını yapıyor.
    Önlük giyip, maske, siperlik ve eldiven takarak tıraş eden Yılmaz, tek kullanımlık malzemeler kullanıyor. Tıraş malzemelerini dezenfekte edip, tıraş ettiği kişiye maske takarak işleme başlayan Yılmaz’ın uygulamasında hem gençler hem de yaşlılar memnuniyetlerini ifade etti.  
    YAŞLILARI İFTAR SONRASI ZİYARET EDİYOR
    İftar sonrası 65 yaş üstü ve kronik hastaları evlerine giderek ücretsiz tıraş ettiğini ifade eden Resul Yılmaz, şunları söyledi:
    “10 yıllık kuaförüm. 4 yıldan fazladır Diyarbakır’da engelli ve yaşlı vatandaşların evlerine giderek hiçbir ücret almadan onları tıraş ediyorum. Şu anda koronavirüs nedeniyle evlerinden çıkamayan 20 yaş altı grup ve 65 yaş üstü ile kronik hastaların tıraş ihtiyaçlarını karşılamak için harekete geçtim. Çalıştığım iş yerini bırakıp, kapı kapı dolaşıp bu uygulamayı yapıyorum. Gündüz 20 yaş altı grubu, iftardan sonra ise 65 yaş üstü vatandaşlarımız dışarı çıkamadığı için evlerine gidip ücretsiz tıraşlarını yapıp hayır dualarını alıyorum.”
    Tıraşı olan çocuklar ve aileleri de bu durumdan oldukça memnun. Tıraş olan çocuklardan Mehmet Çelik (11), “Koronavirüs nedeniyle sokağa kısıtlamamız var. Saçım çok uzamıştı. Resul Ağabey, gelip kapımızı çaldı ve beni tıraş etti. Ondan Allah razı olsun, çok teşekkür ediyorum kendisine” dedi.

    FOTOĞRAFLI

  • 10 yıldır her gün köpeklere yiyecek ve su veriyor

    10 yıldır her gün köpeklere yiyecek ve su veriyor

    İsmail AKKAYA- Adem YILDIZ/KONYA, (DHA)- KONYA’da hurdacılık yapan Mehmet Çetin, 10 yıldır her gün sokak hayvanlarının bulunduğu 6 farklı noktaya yiyecek ve su bırakıyor. Sokağa çıkma kısıtlamasında da köpekleri ihmal etmeyen Çetin, ”Sokak köpeklerine yiyecek ve su bırakmak için minibüs alıp, içine 1 tonluk tanker yaptırdım. Her gün 1 ton su ile kasaplardan parayla aldığım yaklaşık 250 kilo tavuk parçalarını buradaki köpeklere getirip bırakıyorum” dedi. 
    Kentte hurdacılık yapan Mehmet Çetin’in sahipsiz köpeklere yiyecek ve su bırakmaya başlaması 10 yıl önce yaşadığı bir olayla başladı. Bir arkadaşının iş makinesinin radyatörü su kaynatması üzerine Mehmet Çetin’den su getirmesini istedi. Arkadaşına yardım etmek için motosikletiyle su götürmek için yola çıktığını anlatan Çetin, şunları söyledi:
    ”Arkadaşımın kepçesi bozulmuş ve su kaynatmıştı. Ona su götürüyordum. Tesadüfen bu bölgeden geçerken köpekler yerde yatıyordu. Ben köpeklerin öldüğünü zannettim. Fakat yaz günü olduğu için susuz kalmış olabileceklerini düşündüm. Arkadaşıma götürdüğüm bidondan köpeğe su verdim. Köpekler kendine geldi. Bir köpek 5 litre su içti. Köpekler susuzluktan baygınlık geçirmiş. Yaşadığım o olaydan sonra bir minibüs aldım ve 1 tonluk su tankeri koydum. Her gün köpeklere gelip su bırakıyordum. Tabi o zamanlar pet kaplar içine su bırakıyordum. Sonra küvet aldım ve onların içine su bırakıyorum. Gerçi onları da sürekli çalıyorlar. Su bırakırken sonra yiyecekte getirmeye başladım.”
    10 YILDIR ARALIKSIZ HER GÜN KÖPEKLERE YİYECEK GETİRİYOR 
    Yaşadığı olayın ardından 10 yıldır her gün köpekleri su ve yiyecek bıraktığını ifade eden Çetin, ”10 yıldır bu bölgedeki 6 farklı noktaya 1 ton su ile kasaplardan aldığım yaklaşık 250 kilo tavuk parçalarını bırakıyorum. Tavuk parçalarını daha önce 1 liraya alıyorduk. Koronavirüs nedeniyle tavuk parçalarını bulmakta zorluk çekiyoruz. Başka şehirden de getirttiğim oldu. O yüzden şu an kilosunu 2 ila 2,5 liraya alıyorum. Tabi Şefkat- Der Başkanı Hayrettin Bulan, avukat arkadaşım Ayşegül Başkoçak ve çevredeki diğer hayvanseverler yiyecek desteğinde buluyor. Onların verdikleri yiyecekleri de buraya getirip bırakıyorum” diye konuştu.
    KÖPEKLER MİNİBÜSÜ TANIYOR
    Her gün köpeklere yiyecek bıraktığı için onların da minibüsünü tanıdığını belirten Çetin, ”Minibüsle bu alana yaklaştığımda farklı noktalarda olan köpekler hemen yiyecek bıraktığım yere toplanıyor. Hatta akşam saatlerinde geldiğimde yolun kenarında sıralanmış halde bekliyorlar. Bazen minibüsün kornasını çaldığımda bile koşarak minibüsün yanına geliyorlar. Onlar bana alıştı, ben onlara. Bugüne kadar hiçbirisi ne saldırdı, ne de ısırdı” dedi. 
    HAYVANSEVERLERE DESTEK ÇAĞRISI
    Mehmet Çetin’e arkadaşı Avukat Ayşegül Başkoçak da yardımcı oluyor. İş yoğunluğundan fırsat buldukça Çetin’e destek verip, onunla birlikte köpeklere yiyecek ve su bıraktığını ifade eden Başkoçak, hayvanseverlerin desteklerine ihtiyaçları olduğunu belirtip, yiyecek temin etmeleri konusunda destek çağrısında bulundu. 

    FOTOĞRAFLI

  • Çorum’da nostaljik fotoğraf stüdyosuna ilgi

    Çorum’da nostaljik fotoğraf stüdyosuna ilgi

    Yusuf ÇINAR/İSKİLİP (Çorum), (DHA)- ÇORUM’un İskilip ilçesinde, fotoğrafçı Ömer Erdoğan (40) hayalini kurduğu nostaljik fotoğraf stüdyosu açtı. Stüdyo vatandaşlarca bir müze gibi ziyaret ediliyor.
    İskilip ilçesinde fotoğrafçı Ömer Erdoğan, uzun süre eski fotoğraf makinelerini toplayarak biriktirdi. Erdoğan hayali olan nostaljik fotoğraf stüdyosunu açıp, fotoğraf makinelerini yerleştirdi. Erdoğan, fotoğraf stüdyosuna radyo, televizyon, kaset, plak, daktilo ecza dolabı ve kaşıklık gibi aksesuarlar da ekledi. Ziyaretçilerinin geçmişe yolculuk yaptığı fotoğraf stüdyosu müze gibi ziyaret ediliyor.  
    Geçmişteki fotoğraf dükkanlarından esinlendiğini anlatan Ömer Erdoğan, “1960’lı yıllarda bir fotoğrafçı dükkanında fotoğraf dışında, dilekçe yazılır, pul satılır, kaset, plak gibi ürünlerinde satışı yapılırmış. Biz de bunlardan esinlenerek eski malzemeleri burada sergiliyoruz. Bizim milletimiz küçük şeylerle mutlu olmayı biliyor. Ben de kendimi bu nostaljik fotoğrafçı dükkanında mutlu hissediyorum. Boş vakitlerde burada zaman geçiyorum” dedi.

    FOTOĞRAFLI

  • Heykeltıraşlar gelemeyince iş ustalara kaldı

    Heykeltıraşlar gelemeyince iş ustalara kaldı

    İbrahim LALELİ/ANTALYA, (DHA)- ANTALYA’da her yıl mayıs ayında açılan Uluslararası Antalya Kum Heykel Müzesi’nin sezon açılışı, koronavirüs salgını nedeniyle 1 Haziran’a ertelendi. Uçuş yasağı nedeniyle yabancı heykeltıraşlar gelemeyince yıpranan heykellerin onarımını duvar ve sıva ustaları ile Türk heykeltıraşlar yaptı.
    Koronavirüs salgını nedeniyle açılışı bir ay ertelenen Uluslararası Antalya Kum Heykeller Müzesi, bir önceki yılın konseptiyle hizmete girecek. Heykelleri yapacak sanatçılar, pandemi nedeniyle tüm uçuşların iptal edilmesi nedeniyle Antalya’ya gelemedi. Bu nedenle heykellerin kış aylarında yağmur ve rüzgardan dolayı yıpranarak erozyona uğrayan kısımlarının onarım işleri, duvar ve sıva ustalarına kaldı. Yıkılan ve kopan yerleri dolduran ustalar, ince detaylar için heykelleri Türk heykeltıraşlara teslim etti.
    Kum Heykel Müzesi Direktörü Cem Karaca, son rötuşların ardından alanı ziyarete açacaklarını söyledi. Cem Karaca, “20 ülkeden gelen heykeltıraşlarla her yıl farklı bir temayı işleyerek festivalimizi sezona hazırlıyorduk. Fakat bu yıl yaşadığımız koronavirüs salgını nedeniyle sanatçılarımızı Antalya’ya getiremedik. Sanatçılarımızın bazıları kıtalararası seyahat yapıyordu, onların bu sezon buraya gelerek heykel yapma imkanları görünmüyor. Geçen yılın teması heykelleri restore ederek bu yıla hazırlıyoruz. 2019 yılında temamız ‘Dünya Harikaları, Mitoloji ve Deniz Efsaneleri’ olarak gerçekleşmişti. Bu yıl aynı heykelleri sergileyeceğiz. 10 bin metrekare alanda 200’ün üzerinde heykelimiz bulunuyor. Bugün itibariyle restorasyon başladı, 3 haftaya tamamlamayı planlıyoruz. Koronavirüs önlemlerini aldıktan sonra kapımızı ziyarete açacağız. Festivalin açık havada olması da bizim için bir avantaj” diye konuştu.
    FESTİVALİN DAİMİ HEYKELİ ATATÜRK RESTORE EDİLDİ
    Festivalin daimi heykeli ise 80 ton kum kullanılan, 7 metre uzunluğundaki Atatürk büstünün restorasyonu tamamlandı. Yıpranan heykel tamamen onarılarak sergiye hazır hale getirildi. Litvanyalı heykeltıraş Karlis Lle tarafından yapılan büstün restorasyonunu ise önce ustalar, sonra Türk heykeltıraşlar yaptı.

    FOTOĞRAFLI

  • Ülkelerine dönemeyen 45 akrobat ve dansçı Antalya’da form tutuyor

    Ülkelerine dönemeyen 45 akrobat ve dansçı Antalya’da form tutuyor

    Alparslan ÇINAR/ANTALYA, (DHA)- ANTALYA’ya 6 farklı ülkeden gelerek otellerde sahne şovu sergilemeyi planlayan 45 animatör ve dansçı, koronavirüs nedeniyle oteller kapatılınca kentte mahsur kaldı. Depoyu sahneye çeviren akrobatlar şovlarına burada hazırlanıyor.
    Tüm dünyayı etkisi altına koronavirüs (Covid-19), turizmin başkenti Antalya’da turizm kadar eğlence sektörünü de olumsuz etkiledi. Uçuşlar yasaklanıp rezervasyonlar da iptal edilince kente turist gelmedi ve oteller bu yıl için planladıkları eğlence organizasyonlarını askıya aldı. Ülkeleri Küba, Arjantin, Kolombiya, Etiyopya, Gürcistan ve Ukrayna’dan Türkiye’ye gelerek burada otellerde sahne gösteri yapan 45 akrobat ve dansçı, pandemi ilan edilince Antalya’da mahsur kaldı.
    Hem ülkelerine dönemeyen hem de sahneye çıkamayan dansçılar, Seans Organizasyon’un Kundu’daki lojmanlarında konaklamaya başladı. Dansçı ve akrobatlar, formlarını korumak için yarın sahneye çıkacakmış gibi çalışmalarını sürdürüyor. Lojman içindeki bir depoyu gösterilerin merkezi haline getiren akrobatlar, tavana astıkları iplerle dans ederken bir başka akrobat çift ise bahçeye gerdikleri çelik halat üzerinde yürüme antrenmanı yaptı. Dansçılar ise küçük bir salonda ayna karşısında koreografilerini çalışıyor.
    Arjantin’den gelen Julieta Sgarlatta ve Gürcistan’dan gelen Nana Modebadze, dansı çok sevdiklerini ancak bu sezon dans edemeyecekleri için üzgün olduklarını söyledi. Dansçılar, formlarını korumak için çalışmalara ara vermeden devam ettiklerini ve yeniden sahneye kavuşacakları günü beklediklerini belirtti.
    Seans Organizasyon Yönetim Kurulu Başkanı Halis Altay, sezonun açılmasını beklediklerini ifade etti. Sezon açılsa bile eğlence sektörünün bir anda sisteme dahil olamayacağını, insanların ülkelerinden gelip burada hazırlık yapmalarının uzun bir süre alacağını kaydeden Altay, “Bu süreçleri kaçırdık. Temmuzda açılması bekleniyor. O tarihlerde yine de müşterilerimizi memnun edecek şov hazırlıkları yapıyoruz. Bu yıl 800’e yakın dansçı gelecekti, pandemi başlayınca gelemediler. Şu an 50 kişilik ekip var. Burada karantina kuralları geçerli, sosyal mesafe ve hijyene uymak zorundalar” diye konuştu.
    Sezonun bir an önce başlayacağından umutlu olan dansçıların ve akrobatların neşelerinin yerinde olduğu da gözlendi.

    FOTOĞRAFLI

  • Polis memurunun objektifinden İzmir’in en kalabalık ve en boş halleri

    Polis memurunun objektifinden İzmir’in en kalabalık ve en boş halleri

    Hande NAYMAN- Ahmet Turhan ALTAY/İZMİR, (DHA)- İZMİR Emniyet Müdürlüğü’nde görev yapan ve 12 yıldır fotoğrafçılıkla ilgilenen polis memuru Hacı Emre Polat (32), arşivindeki İzmir’in en kalabalık zamanlarında çektiği fotoğrafları, sokağa çıkma kısıtlamasının uygulandığı günlerde çektiği fotoğraflarla yan yana getirdi. Polat, birebir aynı kadrajı kullandığı fotoğrafları sosyal medyada paylaştı.
    İl Emniyet Müdürlüğü’ne bağlı Basmane Polis Merkezi Amirliği’nde görevli polis memuru Hacı Emre Polat, yaklaşık 12 yıldır fotoğraf sanatıyla ilgileniyor. Görevinden arta kalan zamanlarda manzara ve doğa fotoğrafları çeken Polat, oluşturduğu dijital arşivini de sosyal medyada kullanıcılarla paylaşıyor. Fotoğrafın içinde duygu yüklü kareleri barındırdığını söyleyen Polat, ‘üçüncü gözüm’ dediği fotoğraf makinesini yanından ayırmıyor. Polis memuru Polat, İzmir’in en kalabalık zamanlarında çektiği fotoğrafları, sokağa çıkma kısıtlamasının uygulandığı günlerde çektiği fotoğraflarla yan yana getirdi. Bire bir aynı kadrajı kullandığı fotoğrafları sosyal medyada paylaşınca, aradaki farkın gözler önüne serilmesiyle kullanıcıları duygulandırdı. İzmir’i daha önce bu kadar ıssız ve sakin görmediğini söyleyen Polat, “Beni fotoğraf çekmeye heveslendiren birkaç olaydan biri de sokakların boş olmasıydı. Gerçekten tarihe tanıklık edilecek anları yaşadık. İnsanı ürperten bir sessizlik vardı. Öncesi ve sonrasını birleştirince oradaki duygu daha fazla hissediliyor. Eğer fotoğrafları eşleştirmeseydim belki de bu şekilde bir duygu yüklü çalışma olmayacaktı” dedi.
    ‘ÇOK GÜZEL TEPKİLER ALDIM’
    Çektiği fotoğrafların büyük ilgi gördüğünü söyleyen Polat, “Mensubu olmaktan onur duyduğum emniyet teşkilatımız, her daim devletimizin ve milletimizin hizmetinde ve emrindedir. Koronavirüs salgınıyla verilen mücadele kapsamında da her daim ön safhalarda savaşıyoruz. Sokağa çıkma kısıtlamasının olduğu günlerde sokaklarda görevde olduğumuz için sokakları çok daha iyi analiz etme imkanımız oluyor. Fotoğraf sanatıyla ilgilendiğim için benim ‘üçüncü gözüm’ dediğim fotoğraf makinem hep yanımda oluyor. Görevlerden arta kalan zamanlarda da bu fırsatı değerlendirip fotoğraflamak ve o anları ölümsüzleştirmek istedim. Arşivimden İzmir’in farklı noktalarını daha önceden çektiğim 35 kare fotoğraf seçtim. Bu fotoğrafların bire bir aynı kadrajlarını sokağa çıkma kısıtlamasının olduğu günlerde de çekip bir çalışma oluşturdum. Ardından bunu sosyal medyada paylaştım. Sosyal medyada çok güzel, olumlu tepkiler aldım. Çok beğenenler ve tebrik edenler oldu” diye konuştu.
    ‘İZMİR YAŞAYAN BİR ŞEHİR’
    Bu fotoğrafları görüp duygulanan ve üzülenler de olduğunu belirten Polat, şunları söyledi:
    “İzmir yaşayan bir şehir, canlı bir şehir, renkli bir şehir. Ancak kısıtlamanın olduğu günler çekilen fotoğraflarda hiçbir renk, hiçbir duygu yok. Bu da insanları çok fazla üzdü. Bazı yorumlar beni çok mutlu etti. ‘İyi ki fotoğraf sanatıyla uğraşıyorum ve insanların duygularına bu kadar değebiliyorum’ dedim. Normalde sokak fotoğrafı ve manzara fotoğraflarını daha çok çekmeye çalışıyorum. 12 yıldır sürekli fotoğraf çekiyorum ve fotoğraf benim ruhumu dinlendiriyor. Görevli olmadığım zamanlarda sürekli fotoğraf çekerek anları ölümsüzleştirmeye çalışıyorum. Fotoğraf, içinde duygu yüklü olan kareleri barındırıyor. Ben de bu kareleri insanlara aktarmaktan büyük mutluluk duyuyorum. Fotoğraf benim için vazgeçilmezdir bu yüzden de fotoğraf makinem ben nereye gidersem benimle gelir.”

    FOTOĞRAFLI