Kategori: Genel

  • Beylikdüzü D-100 Karayolu’nda kamyonet kaza yaptı 

    Beylikdüzü D-100 Karayolu’nda kamyonet kaza yaptı 

     

    İhsan DÖRTKARDEŞ/Serdar ALTINTEPE/İSTANBUL, (DHA)- Beylikdüzü D-100 yan yolda kontrolden çıkan kamyonet takla attı. Yan duran araçtaki sürücü itfaiye ve sağlık ekiplerince kurtarıldı.
    Kaza saat 09.45 sıralarında Haramidere Mevkii’nde meydana geldi. Avcılar’dan Beylikdüzü yönüne giden gıda kamyonu henüz bilinmeyen bir nedenle sürücüsünün direksiyon hakimiyetini kaybetmesi sonucu takla attı. Yan duran araçta sürücünün yanındaki kişi kendi çabaları ile araçtan çıkmayı başarırken sürücü Uğur Alarçin kurtarılmayı bekledi. Gelen itfaiye ve 112 ekipleri polislerin de yardımıyla yaralı araçtan ön cam kırılarak çıkarılabildi. Yaralı sürücü ambulansla hastaneye sevk edildi. Polisin kaza ile ilgili incelemeleri devam ediyor. 

     

  • Türkiye’nin en büyük Atatürk Anıtı’na nefes kesen atlayış kamerada

    Türkiye’nin en büyük Atatürk Anıtı’na nefes kesen atlayış kamerada

    ARTVİN, (DHA) – ARTVİN’de yamaç paraşütü sporcusu Cengiz Koçak, takım arkadaşı Ferdi Toy desteği ile 22 metre yüksekliği ile Türkiye’nin en büyük Atatürk Anıtı’nın yer aldığı Atatepe’ye ‘wingsuit’ olarak adlandırılan paraşüt atlayışı gerçekleştirdi. O anlar farklı açılardan anbean görüntülendi.
    Artvin’de yamaç paraşütü sporcusu Cengiz Koçak, 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı dolayısıyla nefes kesen bir gösteri gerçekleştirdi. Takım arkadaşı Ferdi Toy’un eşliğinde, 22 metre yüksekliği ile Türkiye’nin en büyük Atatürk Anıtı’nın yer aldığı Atatepe’ye wingsuit olarak adlandırılan paraşüt atlayışı gerçekleştirdi. Atatürk heykelinin yanından hızla geçen sporcu, atlayışını başarıyla tamamladı. O anlar farklı açılardan anbean görüntülendi.
    TÜRKİYE’NİN EN BÜYÜĞÜ
    ​Türkiye’nin 22 metre ile en büyük Atatürk Anıtı Artvin’de yer alıyor. Kahvecioğlu Vakfı Başkanı Sıtkı Kahvecioğlu’nun yaptırdığı 50 ton ağırlığındaki Atatürk Anıtı’nda, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün, Büyük Taarruz öncesinde Afyon Kocatepe’deki duruşu işlendi. 40 ton çelik ve 10 ton bakır kullanılarak yapılan anıt, kentin yüksek tepelerinden olan Atatepe’de bulunuyor. 

    FOTOĞRAFLI

     

  • Türkiye’de 4 aylık bebek, koronavirüsü yendi

    Türkiye’de 4 aylık bebek, koronavirüsü yendi

    Kütahya’da ailesi tarafından ateş ve solunum rahatsızlığı ile Evliya Çelebi Eğitim ve Araştırma Hastanesine getirilen, A.S. isimli 4 aylık bebeğe Covid- 19 teşhisi konuldu. Yapılan testin de pozitif çıkması üzerine bebek hastanenin çocuk yoğun bakım ünitesine yatırıldı. Burada yaklaşık 45 gün boyunca solunum cihazına bağlı tedavi gördü. Ardından gözetim altında tutularak kontrolleri yapıldı.

    Son testlerinin negatif çıkmasının ardından A.S.’nin koronavirüsü yendiği belirlendi. Hastane servisinden hemşirelerin kucağında çıkarılan A.S. bebek, sağlık çalışanlarının alkışları eşliğinde annesine teslim edildi. Hastanenin Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Öğr. üyesi Özlem Özsoy, bebeğin hastanedeki şu ana kadar en küçük hasta olduğunu ifade etti. Hastane Başhekimi Doç. Dr. Orhan Özatik ise, hastane personellerinin fedakarca gece gündüz çalıştıklarına dikkat çekerek, bebeğin sağlığına kavuşmasının büyük bir mutluluk kaynağı olduğunu söyledi.

  • Suriyeli 9 yaşındaki Muhammed, Ronaldo gibi olmak için destek istiyor

    Suriyeli 9 yaşındaki Muhammed, Ronaldo gibi olmak için destek istiyor

    Ferhat DERVİŞOĞLU/REYHANLI(Hatay),(DHA)- HATAY’ın Reyhanlı ilçesinde yaşayan ve Juventus’un ünlü futbolcusu Cristiano Ronaldo gibi yıldız olmayı hedefleyen 9 yaşındaki Suriyeli Muhammed El Hammud, spor kulüplerine kayıt olup kendisini geliştirebilmesi için Gençlik ve Spor Bakanlığı’ndan destek istedi.
    Suriye’nin Halep kentindeki iç savaş sırasında rejimin hava saldırısında yakınlarına düşen bombanın şarapnel parçaları nedeniyle ağır yaralanarak tekerlekli sandalyeye mahkum olan anne Hadice Mustafa Sellum, baba Halid Muhammed El Hammud ve bir kardeşiyle birlikte 5 yıl önce Hatay’ın Reyhanlı ilçesine yerleşen Muhammed El Hamud, bir sivil toplum kuruluşunun kurduğu takımda futbol oynamaya başladı.
    TAKIMDA KISA SÜREDE POPÜLER OLDU
    Yetenekleri sayesinde kısa sürede arkadaşları arasında popüler olan minik Muhammed, Juventus’un ünlü futbolcusu Cristiano Ronaldo gibi yıldız olmayı hedeflediğini söyledi. Antrenörü Ahmed Al Hac’ın desteğiyle kendisini daha da geliştireceğine inandığını kaydeden Muhammed, “Başarmak için çok çalışıyorum ve kendime güveniyorum. Bir gün yıldız olacağıma inanıyorum ancak Gençlik ve Spor Bakanlığı’ndan benim gibi Suriyeli çocuklara futbol alanında imkan sağlanmasını, Türk spor kulüplerinde yer almamıza izin verilmesini arzu ediyorum” dedi.
    HAREKETLERİYLE İZLEYENLERİN İLGİSİNİ ÇEKİYOR
    Antrenör Ahmed Al Hac ise 50 kişilik ekibiyle çalışmalar yaptığını kaydederek, “Muhammed’i bir çalışma sırasında keşfettim ve 2 yıldır birlikte çalışıyoruz. Muhammed idmanlarını hiç aksatmıyor. Yaptığı birbirinden güzel hareketleri ile izleyenlerin ilgisini çekiyor. Oldukça iyi. Azimli ve kararlı olan Muhammed’le yakından ilgileniyorum. Umarım bir gün hayalini gerçekleştirir” diye konuştu.
    İç savaş sırasında rejimin saldırısında yaralandığını ayaklarını kullanamadığını belirten anne Hadice Mustafa Sellum da oğlunun mutlu olması ve hayalini gerçekleştirmesi için dua ettiğini, kendisine destek verdiğini söyledi.
    FOTOĞRAFLI

  • Jandarma nesli tükenmekte olan ‘Fırat kaplumbağası’ buldu

    Jandarma nesli tükenmekte olan ‘Fırat kaplumbağası’ buldu

    Emrah KIZIL/DİYARBAKIR,(DHA)- DİYARBAKIR’ın Bağlar ilçesi kırsalında devriye gezen jandarma ekipleri, nesli tükenmekte olan ‘Fırat kaplumbağası’ buldu. Ölmek üzere olan kaplumbağa, Doğa Koruma ve Milli Parklar Şube Müdürlüğü ekiplerine teslim edildi.
    Bağlar ilçesi Çiftlik Mahallesi kırsalında İlçe Jandarma Komutanlığı ekipleri, devriye esnasında bitkin halde olan bir kaplumbağa gördü. Hemen Doğa Koruma ve Milli Parklar Şube Müdürlüğü ile irtibata geçen güvenlik güçleri, kaplumbağanın nesli tükenmekte olan ‘Fırat kaplumbağası’ olduğunu öğrendi. Ekipler gelene kadar jandarma tarafından kaplumbağa için sulu bir ortam hazırlandı. Kaplumbağa, doğal yaşam alanı olan Dicle Nehri’ne geri bırakılmak üzere gelen Doğa Koruma ve Milli Parklar Şube Müdürlüğü ekiplerine teslim edildi. Kaplumbağanın gerekli tedavisi ve bakımının ardından doğaya bırakılacağı öğrenildi.

    FOTOĞRAFLI

  • Beykoz’da silahlı kavgada vurularak hayatını kaybeden kadının komşusu konuştu

    Beykoz’da silahlı kavgada vurularak hayatını kaybeden kadının komşusu konuştu

    Ramazan EĞRİ-Gamze ŞİMŞEK/ İSTANBUL, (DHA) BEYKOZ’da dün akşam saatlerinde silahlı kavgada bir kadın hayatını kaybetti. Cinayet zanlısı polis tarafından yakalandı.  Olayla ilgili konuşan komşuları Birsen Bayrak,  “Akrabasıymış herhalde eşinin. O da silaha sarılınca böyle bir şey olmuş. Kendisiyle beraber çalışmıştık birkaç sene. İyi bir insandı, 2 çocuğu vardı. Bir lisede kızı var. İlkokulda oğlu var. Allah onlara bağışlasın, dedik ama kısmet değilmiş” dedi.

    Olay dün akşam saatlerinde  Çamlıbahçe Mahallesi’nde meydana geldi. İddiaya göre, Gül K., eşi Yılmaz K.’ya kendisinin Şehmuz U. tarafından rahatsız edildiğini söylemesi üzerine Yılmaz K. eşi Gül K. ve birkaç yakını ile birlikte ellerindeki pompalı tüfekle Şehmuz K.’nın yaşadığı evin önüne geldi. Bunu gören Şehmuz K., elindeki silahla dışarı çıktı ve etrafa rastgele ateş etmeye başladı. Mermilerden biri  iki çocuk annesi Gül K.’ya isabet etti. Ağır yaralanan Gül K. vatandaşlar tarafından özel bir araçla Beykoz Devlet Hastanesi’ne götürüldü. Gül K., burada yapılan tüm müdahalelere rağmen hayatını kaybetti. Yaşanan olay sonrası Şehmuz U. olay yerinden kaçtı. İhbar üzerine olay yerine çok sayıda polis ekibi sevk edildi. 

    Cinayet zanlısı Şehmuz U., yapılan incelemeler sonucunda Cinayet Büro ve Beykoz Asayiş Büro ekipleri tarafından yapılan ortaklaşa çalışma ile yakalanarak gözaltına alındı. Şehmuz U. ardından  Beykoz Asayiş Büro’ya teslim edildi.

    KOŞUSAN İNSANLARI GÖRDÜK

    Cinayetin işlendiği mahallede oturan Birsen Bayrak, “Ben silah sesiyle dışarı çıktım. Koşuşan insanları gördük. ‘Birisi vuruldu’ dediler. Sonra baktık komşumuz, kocası tartışırken silahın önüne atlamış ya da her yere ateş ederken ona denk gelmiş. Araba aradılar götürmek için. Sonra silahı bir komşu almıştı. Onu gördük. Sonra vefat ettiğine dair haber geldi. Devamlı tartışıyorlarmış. Akrabasıymış herhalde eşinin. O da silaha sarılınca böyle bir şey olmuş. Kendisiyle beraber çalışmıştık birkaç sene. İyi bir insandı, 2 çocuğu vardı. Bir lisede kızı var. İlkokulda oğlu var. Allah onlara bağışlasın, dedik ama kısmet değilmiş. Allah rahmet eylesin.” dedi. 

    (FOTOĞRAF)

     

  • Bursa için susuzluk tehlikesi!

    Bursa için susuzluk tehlikesi!

    Bursa ovasının yüzde seksenini sulayan Kestel ilçesindeki Gölbaşı göletindeki mil temizlenmezse ova bu yıl susuzluk yaşayabilir.

    Uludağ’dan gelen dere ve civar dağlardan akan sularla beslenen ve ovanın yüzde seksenini sulayan göl 3 bin dönüm üzerine kurulu. Dağdan gelen sularla birlikte akan toprak gölün tabasında mil oluşturdu. Oluşan bu mil sebebiyle gölün derinliği 2 metreye kadar düştü. İçinde bulunan toprak sebebiyle göl fazla su tutmazken, milin temizlenmesiyle birlikte göl daha fazla su tutup Bursa ovasının su ihtiyacını karşılayacak. Bölgedeki köylerde tarım yapan çiftçiler ise acilen gölün içindeki toprağın temizlenmesi gerektiğini söylüyor.

    Gölün içindeki toprağın temizlenmediği takdirde bu yıl ovanın susuz kalacağını ifade eden İlyas Gümüş, “Bu gölet uzunca yıllardır Bursa ovasının su ihtiyacını karşılıyor. 1938 yılında yapılan bu gölet Uludağ’dan gelen sularla besleniyor. Son yıllarda gölün içine akan toprak su seviyesini düşürdü. Bu da gölün daha az su tutmasına sebep oluyor. Geçen yıl bir ay ova susuz kaldı. Gölün içindeki toprağın temizlenmesi gerek temizlenmezse gölün su bu yazda kuruyabilir. Gölün içinde biriken toprak gölün su tutmasını üçte bir oranında azalttı” dedi.

    Gölbaşı Göleti geçtiğimiz yıl su miktarının azalmasıyla büyük oranda kurumuş, sosyal ve ulusal medyada gündem olmuştu.

  • Sultangazi’de polisi gören çocukların kaçışması kamerada 

    Sultangazi’de polisi gören çocukların kaçışması kamerada 

     

    Haber: Emin YEŞİL/ İSTANBUL (DHA)- SULTANGAZİ’de boş bir arazide oynayan çocuklar, polis aracından yapılan anonsla kaçmaya başladı. O anlar vatandaşlar tarafından cep telefonuyla kaydedildi.
    Sultangazi 50. Yıl Mahallesi’nde emniyet güçlerinden kaçan çocuklar amatör kameraya yansıdı. Sokağa çıkma kısıtlamasına rağmen dışarı çıkarak boş bir arazide oyun oynayan çocukları gören polis, ekip aracından çocukların evlerine gitmesi yönünde anons yaptı. Anonsu duyan çocuklar sağ sola kaçışmaya başladı. Boş arazide bulunan ve çocukların kaçtığını gören başıboş köpekler de kaçmaya başladı. 

    ‘GECE KARTALLARI’NI DA SOKAKTAKİLERİN PEŞİNDEYDİ
    Öte yandan bir başka görüntü de ise D Caddesi’nde akşam saatlerinde gezen bir grup genç devriye görevindeki ‘Gece Kartalları’nı gördü. Gençler, Gece Kartalları’na görünmemek için kaçtıkları sokağın başında saklandı. Kaçan gençlerden birinin Gece Kartalları tarafından yakalandığı ve kurallara uymadığı için uyarıldığı öğrenildi. O anlar da amatör kamera ile kaydedildi. 

     

  • 8 yaşındaki Cemre Nur’un yardımına zabıta koştu

    8 yaşındaki Cemre Nur’un yardımına zabıta koştu

    İSTANBUL, (DHA) – Tedavi gördüğü hastaneden taburcu olan ancak sokağa çıkma kısıtlaması nedeniyle dışarıda araç bulamayan 8 yaşındaki Cemre Nur ve annesi İnci Mutlu’nun yardımına Bağcılar Belediyesi zabıtaları yetişti. Ekipler, anne ve kızını araçla evlerinin kapısına kadar götürdü.

    Bağcılar Güneşli Mahallesi’nde oturan 8 yaşındaki Cemre Nur, önceki akşam ablasıyla maket yapmak istedi. Bunun için iki kardeş silikon tabancasını prize takıp beklemeye başladılar. Bir süre sonra prize takılı silikon tabancasının patlamasıyla Cemre Nur elinden yaralandı. Minik kızın sol el başparmağı ve işaret parmağında yanma meydana geldi.

    NE OTOBÜS NE DE TAKSİ BULABİLDİLER

    Anne İnci Mutlu, yaralı kızını hızlı bir şekilde Bağcılar Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne götürdü. Müşahede altına alınan Cemre Nur, geceyi hastanede geçirdi. Durumu iyi olduğu gözlenen Cemre Nur, ertesi gün öğlen saatlerinde taburcu edildi. Evlerine gitmek için dışarı çıkan anne ve kızı sokağa çıkma yasağı nedeniyle otobüs, minibüs ve taksi bulamadı.

    ANNE VE KIZLARINI ZABITA EKİPLERİ EVLERİNE KADAR BIRAKTI

    Yarım saat bekleyen anne İnci Mutlu’nun aklına zabıtadan yardım istemek geldi. Bağcılar Belediyesi’ni telefonla arayarak durumunu anlatan Mutlu’nun yardımına Zabıta Müdürlüğü ekipleri kısa sürede koştu. Hastaneden alınan anne ve yaralı kızı Güneşli Mahallesi’ndeki evine kadar bırakıldı.

    “HİÇ UMUDUM YOKTU”

    Zor anlarında zabıta ekiplerinin kendilerine el uzatmasından memnuniyet duyduğunu ifade eden anne Mutlu, “Evimiz yürüme mesafesinde değildi. Öyle olsaydı rahatlıkla yürüyebilirdim. Paramız vardı ama taksi yoktu. Aklıma belediyeyi arayıp yardım istemek geldi. Hiç umudum yoktu ama ‘Siz merak etmeyin hemen geliyoruz’ dediklerinde çok mutlu oldum. Bu hizmeti bize sağlayan başkanımız Lokman Çağırıcı’ya ve ekibine çok teşekkür ediyorum” dedi.

    AŞI OLMASI GEREKEN BEBEK DE HASTANEYE ULAŞTIRILDI

    Öte yandan Yıldıztepe Mahallesi Şehit Kaan Yılmaz Caddesi’nde oturan bir ilçe sakininin isteği üzerine acil aşı olması gereken bebeği zabıta araçlarıyla Bahçelievler’de özel bir hastaneye ulaştırıldı.

  • Virüsü 30 saniyede öldüren dezenfeksiyon kabini tasarladılar

    Virüsü 30 saniyede öldüren dezenfeksiyon kabini tasarladılar

    İSTANBUL, (DHA)-Kuantum araştırmaları yapan Prof. Dr. Afif Sıddıki ve ekibi, koronavirüs salgınıyla mücadelede sağlıkçılar ve hastaları virüsün bulaşmasından koruyacak bir dezenfeksiyon kabini tasarladı. Kabin hakkında bilgi veren Prof. Sıddıki, “UVC dezenfeksiyon kabininde gerçekleştirdiğimiz canlılık deneylerinde, kullandığımız model hücrenin 30 saniye gibi çok kısa bir sürede yüzde yüze varan oranlarda öldüğünü gözlemledik” dedi.

    Maltepe Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Kuantum Optiği ve Elektroniği Teknolojileri Laboratuvarı Sorumlusu Prof. Dr. Afif Sıddıki ve ekibi, COVID-19 salgını savaşında virüsün bulaşma riskini yok eden dezenfeksiyon cihazları üzerine çalışıyor. Nisan ayında el cihazının tasarımını yapan ve üretilmesi için harekete geçen ekip, bu kez de Heksagon Studio A.Ş. ile birlikte sağlıkçıları ve hastaları virüsün bulaşmasından koruyacak “Dezenfeksiyon Kabini” tasarımına imza attı.

    Proje hakkında bilgi veren Prof. Dr. Afif Sıddıki, COVID-19’un yayılma hızı nedeniyle kısa zamanda küresel bir tehdide dönüştüğünü, virüsün yayılmasına taşıyıcıların neden olduğunu söyledi. Salgınla ön safta savaşan sağlık çalışanlarının en fazla risk altında kaldığına dikkat çeken Sıddıki, geliştirdikleri kabinde ozon ve ultraviyole (UV) ışınlarını birlikte kullanarak, sağlık çalışanının üzerindeki siperlik, gözlük, eldiven, koruyucu elbise gibi kişisel korunma ekipmanın dezenfekte edilmesinin amaçlandığını vurguladı. Böylece, hastayla temas sonrası virüsün bulaştığı kişisel koruma ekipmanının, başka bir hastayla temas etmeden veya sağlık çalışanı soyunurken kendisine bulaşmadan virüsten arınmasının sağlandığını belirtti.

    “HİÇBİR ZARARI YOK”

    Prof. Sıddıki, geliştirilen cihazla, COVID-19 ile belirginleşen ancak hastanelerde genel bir sorun olan bulaşıcı hastalıkların diğer hasta ve sağlık çalışanlarına bulaşmasının da engellenmesine yönelik etkin bir çözüm geliştirilmesi olanağı doğduğunu da belirtti. Sıddıki, prototipini yaptıkları kabinde 254 nm dalga boyuna sahip UVC ışınlarının yaptıkları tasarım sayesinde hiçbir zarar vermeden ve üzerinde neredeyse hiç gölgelenmiş bölge bırakmadan herkesi etkin olarak dezenfekte ettiğini söyledi.

    DİĞĞER KABİNLERDEN FARKI

    Kabinin diğer UV tabanlı dezenfeksiyon sistemlerinden en temel farkının ise, AB mevzuatındaki ışınım dozlarına uyumlu olmasının yanında, virüs ve mikro organizmalar üzerindeki yüksek doz etkisinden kaynaklandığını anlatan Prof. Sıddıki, bu sonuçların Maltepe Üniversitesi laboratuvarlarında bilimsel olarak yapılan testlerle doğrulandığına işaret etti. Patent başvurularını da tamamladıklarını belirten Prof. Sıddıki, aynı prensip ile çalışan başka bir cihazla TÜBİTAK MARTEK bünyesinde bulunan IONTEK Laboratuvarı ile ortak yapılan bir çalışmada kullandıkları yöntemin DNA ve RNA virüsleri üzerinde de etkili olduğunun görüldüğünü vurguladı. Prof. Sıddıki, şöyle devam etti:

    “UVC dezenfeksiyon kabininde gerçekleştirdiğimiz canlılık deneylerinde, kullandığımız model hücrenin 30 saniye gibi çok kısa bir sürede yüzde yüze varan oranlarda öldüğünü gözlemledik. Bundan daha önemli olan, siperlik, gözlük, eldiven, koruyucu elbise gibi korunma ekipmanlarıyla (KKE) donanmış sağlık çalışanlarının etkilenmediğini de testlerle kanıtladık. Yaptığımız tasarımda kullandığımız ozon sistemi sayesinde, UVC’nin nüfuz etmediği bölgelerde oldukça etkin bir viral yük azaltması gerçekleştirdiğini deneysel olarak da gösterdik.”

    Kabin çalışmasının İstanbul Kalkınma Ajansı ve TÜBİTAK’a proje olarak sunulduğunu söyleyen Sıddıki, bu kabinin salgın sonrası başta hastane yenidoğan ve enfeksiyon hastalıkları servislerinde birçok hasta ve sağlık çalışanına fayda sağlayacağını, kabinin benzer türlerinin havaalanı gibi kontrol noktalarında da kullanılabileceğini sözlerine ekledi.