Kategori: Genel

  • Ambulans uçak,17 günlük Kübra bebek için havalandı

    Ambulans uçak,17 günlük Kübra bebek için havalandı

    Oğuzhan HANÇER/AĞRI, (DHA)- AĞRI’da, düşük kan şekeri nedeniyle nöbet geçiren 17 günlük Kübra Ceyhan bebek, Sağlık Bakanlığı’nca tahsis edilen ambulans uçakla Ankara’ya sevk edildi.
    Tutak ilçesine bağlı Ataköy köyünde yaşayan Ceylan ailesinin bebekleri Kübra, rahatsızlanınca ailesi tarafından İlçe Devlet Hastanesi’ne götürüldü. Kan şekerinin düşük olduğu tespit edilen minik Kübra, ilk müdahalenin ardından da Ağrı Devlet Hastanesi’ne sevk edildi. İki gün önce Yenidoğan Yoğun Bakım Servisi’ne alınan Kübra bebeğin tam teşekküllü bir hastanede tedavi görmesine karar verildi. Ambulansla Ağrı Ahmedi Hani Havalimanı’na getirilen Kübra bebek, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın talimatıyla gönderilen ambulans uçakla Ankara’ya götürüldü.
    Minik Kübra’yı uğurlamak için havalimanına gelen Ağrı Belediye Başkanı Savcı Sayan, gazetecilere yaptığı açıklamada, devletin sağladığı imkanlarla gurur duyulması gerektiğini söyledi.
    Sayan, şöyle konuştu:
    “Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde bundan kaç yıl önce yer ambulansını bulamıyorduk. Hastanelerde rehine hastalar vardı. Bugün artık bir uçak ambulans iniyor, diğeri kalkıyor. Bu, Türkiye için, bizim ve bu memleketi seven herkes için bir gurur meselesidir. Buradan bütün Ağrılılar adına Sayın Cumhurbaşkanımıza, Sağlık Bakanımıza ve emeği geçen herkese teşekkür ediyoruz.”
    Koronavirüs salgını nedeniyle birçok ülkenin vatandaşına sahip çıkmadığını, buna karşın Türkiye’nin 17 günlük bebek için Ağrı’ya ambulans uçak kaldırdığını dile getiren Sayan, bu hizmetin Türkiye’nin ne kadar büyük bir ülke olduğunu gösterdiğini sözlerine ekledi.

    FOTOĞRAFLI

  • Saldırıya uğrayan Vefa Sosyal Destek Grubu gönüllüleri yaşananları anlattı (2) – Tekrar

    Saldırıya uğrayan Vefa Sosyal Destek Grubu gönüllüleri yaşananları anlattı (2) – Tekrar

    Rüşan Anıl ATAR –  Eser PAZARBAŞI/ADANA, (DHA) –  ADANA’da Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Yüreğir İlçe Gençlik Kolları Başkanı Eren Yıldırım ve beraberindekilerin saldırısına uğrayan Vefa Sosyal Destek Grubu gönüllüleri, yaşadıklarını anlattı. Saldırıya uğrayan gönüllülerden Galip Bülbül, grubun yardım dağıtımını sabote etmeye çalıştığını belirterek, “Kaymakam Oğuzhan Bingöl ve koruması da kendini tanıtmasına rağmen saldırıda bulundular ve dağıtımı sabote etmeye çalıştılar” dedi.
    15 Mayıs Cuma günü saat 22.00 sıralarında, merkez Yüreğir ilçesine bağlı Atakent Mahallesi Fatih Caddesi’ndeki Yüreğir Kaymakamlığı önünde meydana gelen olayda iddiaya göre, CHP İlçe Gençlik Kolları Başkanı Eren Yıldırım ve beraberindekiler, Yüreğir Kaymakamı Oğuzhan Bingöl ile birlikte yemek dağıtımı yapan Vefa Sosyal Destek Grubu ekiplerine hakaret etmeye başladı. Daha sonra CHP İlçe Gençlik Kolları üyesi olduğu öne sürülen kalabalık grup, Kaymakam Bingöl ve korumasına saldırdı. Olay yerine çağırılan polis ekipleri, Eren Yıldırım ile yanındaki Deniz İmran Y., Hüseyin Y. ve Serat Y.’yi gözaltına aldı. İfadelerinin ardından adliyeye sevk edilen Yıldırım tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılırken, yanındaki 3 kişi serbest bırakıldı.
    SAVCININ İTİRAZI ÜZERİNE TUTUKLANDI
    Cumhuriyet savcısının itirazı üzerine hakkında yakalama kararı çıkarılan CHP İlçe Gençlik Kolları Başkanı Eren Yıldırım, yeniden gözaltına alınıp, sevk edildiği adliyede çıkarıldığı mahkemece tutuklandı.
    Öte yandan yapılan incelemede, olay sonrası serbest bırakılan Serat Y.’nin ‘taksirle yaralama’, ‘ateşli silah ve bıçak bulundurma’, Hüseyin Y.’nin ‘ateşli silah ve bıçak bulundurma’, ‘kasten adam yaralama’ ve Deniz İmran Y.’nin ise ‘kasten adam yaralama’ suçlarından emniyette kayıtlarının olduğu ortaya çıktı.
    GÖNÜLLÜLER DEHŞET ANINI ANLATTI
    Saldırıya uğrayan Yüreğir Kaymakamlığı bünyesindeki Vefa Sosyal Destek Grubu gönüllüleri, yaşananları anlattı. Gönüllü Galip Bülbül, karşılarındaki grubun art niyetli olduklarını belirterek, “O akşam kaymakamlık binasının önüne gelen grubumuza ait TIR’dan, ihtiyaç sahiplerine götürülmek üzere malzemeler geldi. Onların aktarımını yaptığımız sırada yoldan geçen iki vatandaş, yardım talebinde bulundu. Kaymakam Oğuzhan Bingöl de evde dağıtım yapıldığını söyledi. Bunun üzerine yolun karşısından 15-20 kişilik grup gelerek hakaret etmeye başladı. Kaymakam Bingöl ve koruması da kendini tanıtmasına rağmen, saldırıda bulundular ve dağıtımı sabote etmeye çalıştılar” dedi.
    ‘KAYMAKAMA YUMRUKLARLA SALDIRDILAR’
    Kaymakam Bingöl’ün grubu dağılması için uyardığını ve bu sırada fiziki saldırıya uğradığını kaydeden Bülbül, “Grubun salladığı yumruklar kaymakamlık korumasına denk geldiği gibi Kaymakam Bingöl’e gelmesine de ramak kaldı. O arada biz de Kaymakam Bingöl’e karşımızdakilerin art niyetli bir grup olduğunu söyledik. Daha sonra TIR’ı daha güvenli bir bölgeye alarak aktarım yapılmasını sağladık. Grubun başta kim olduğunu bilmiyorduk ancak görüntü alarak geldiklerini görünce, iyi niyetli olmadıklarını anladım. Örgütlü ve art niyetlilerdi. İfade vermek için Akıncılar Polis Merkezi’ne gittiğimizde, karşımızdakilerin CHP İlçe Gençlik Kolları Başkanı ve üyeleri olduklarını öğrendik” diye konuştu.
    ‘AKILLILIK ETTİK, GÖRÜNTÜ ALDIK’ DEMİŞLER
    Vefa Sosyal Destek Grubu’na çalıştıkları sırada çay götüren esnaf Hürü Bayrak ise, “O gün akşam TIR’dan araçlara aktarım yapılıyordu. Bir anda gürültü yükseldiğini duydum ve dışarı çıktığımda Kaymakam Bingöl’e saldırdıklarını gördüm. O sırada iki kişi cep telefonuyla görüntü kaydı yaptığını fark ettim. İçlerinden bir tanesi de ‘Akıllılık ettik ve görüntü aldık’ dediğini duydum. O anda kim olduklarını bilmiyordum. Başta halktan birileri olduğunu zannettim ancak sonrasında CHP Gençlik Kolları’ndan olduklarını öğrendim” dedi.
    DAHA ÖNCE DE HAKARETE UĞRADIK
    Daha önce de dağıtım yaptıkları sırada hakaretlere ve iftiralara uğradıklarını vurgulayan Vefa Sosyal Destek Grubu gönüllüsü Adil Aydın ise saldırgan grubun kendilerini yardım yaparken ayrımcı davranmakla suçladığını belirterek, “Biz ayrımcılık yapmadık. Bize ‘yandaşlara yardım dağıtıyorsunuz’ dediler. Öyle bir şey yok. Bizim amacımız milletimize hizmet etmek. O gün art niyetli insanlar bize küfürler etti. Daha sonra grup Yüreğir Kaymakamlığı önüne kadar geldi. Burada da hakaretleri sürdü. Hatta Kaymakam Bingöl ve korumasına da saldırdılar. Olayı gerçekleştirenleri tanımıyordum. Sonra CHP Gençlik Kolları’ndan olduklarını öğrendim” diye konuştu.

    FOTOĞRAF

    FOTOĞRAFLI

  • UNESCO mirasına moloz

    UNESCO mirasına moloz

    Selim KAYA- Mehmet Mücahit CEYLAN/DİYARBAKIR, (DHA)- DİYARBAKIR’ın tarihi surlarıyla birlikte, 2015 yılında Türkiye’nin 14’üncü miras alanı olarak Dünya Mirası Listesi’ne eklenen Hevsel Bahçeleri, Dicle Nehri kıyısına dökülen hafriyatla kirletiliyor. Dicle Üniversitesi Biyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Kılıç, Hevsel’in çöp alana dönüştürülmesinin üzücü olduğunu belirterek, “Hafriyat buranın doğal yapısını, burada yaşayan ve üreyen canlıları olumsuz etkilemektedir. Eğer bu genişlerse, listeden çıkma durumunda bile kalabiliriz. Bu büyük bir tehdittir” dedi.
    Çok sayıda hayvan türüne ev sahipliği yapan Hevsel Bahçeleri, Almanya’nın Bonn kentinde 2015 yılında gerçekleştirilen 39’uncu UNESCO Dünya Mirası Komitesi Toplantısı’nda kentteki tarihi surlar ile Türkiye’nin 14’üncü miras alanı olarak Dünya Kültür Mirası Listesi’ne alındı. Ancak tarihi bahçeler, uyarılara aldırış etmeyen kişiler tarafından dökülen hafriyat nedeniyle kirletiliyor. Kıyısından Dicle Nehri’nin geçtiği bahçelerdeki farklı birçok noktada dökülen moloz yığınları, bölgedeki kirliliği gözler önüne seriyor. Bahçelerin, yoğunlukta kullanılan girişi olan Keçi Burcu’ndan geçen yolun kenarına konulan ‘Hafriyat dökmek yasaktır’ yazılı uyarı tabelasına rağmen Hevsel’e hafriyat dökülmesi doğa harikası bölgede kirliliğe nedeni oluyor. 
    Dicle Üniversitesi Biyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Kılıç, bütün uyarılara rağmen Hevsel’e hafriyat ve moloz dökülmesinin çok üzücü olduğunu söyledi. Kılıç, hafriyat dökülen bölgenin genişlemesiyle tarihi bahçelerin, Kültür Mirası Listesi’nden çıkarılabileceğini belirterek, önlem alınmasını istedi. Prof. Dr. Kılıç, şunları söyledi:
    “Hevsel Bahçeleri, UNESCO Kültür Mirası Listesi’nde yer alıyor. Oldukça önemli bir yer. Burada kuşlar, memeli hayvanlar, çeşitli böcekler, salyangozlar, bulunuyor. Sürüngenlerin yanı sıra mekan da çok önemli. Üzülerek duyuyoruz, koruma altındaki bölgeye hafriyat dökümü var. Bu oldukça üzücü bir durum. Ben eminim yetkililer bundan haberdar değildir. Haberdar olursa bunu kesinlikle engellerler. Toplumun büyük bir kesimi zaten buraya sahip çıkıyor. Muhtemelen kendini bilmezlerin veya ucuza işi getirmeye çalışan birkaç kişinin döktüğü malzemedir. Ama burası bize torunlarımıza bırakacağımız emanettir. Burayı korumamız lazım. Hafriyat buranın doğal yapısını burada yaşayan ve üreyen canlıları olumsuz etkilemektedir. Eğer bu genişlerse, listeden çıkma durumunda bile kalabiliriz. Hal bu ki ülkemizin UNESCO ile işbirliği var. Dünya ile işbirliği var. Bizim bunu korumamız lazım. Her vatandaşımıza bu konuda görev düşüyor. Hemşehrilerimizden beklentilerimiz o dur ki, bu gibi ihmalkar davranışlar ya da suiistimaller varsa bunu ilgili yerlere bildirmeleridir.”

    FOTOĞRAFLI

  • ‘Koronavirüsten korunmak isterken aracınızı yakmayın’

    ‘Koronavirüsten korunmak isterken aracınızı yakmayın’

    Alişan KOYUNCU- Dinçer AKBİR/İZMİT (Kocaeli), (DHA)- KOCAELİ Büyükşehir Belediyesi İzmit İtfaiye Grup Amiri Murat Aydoğan, koronavirüs salgını nedeniyle günlük hayatta kullanımları büyük oranda artan dezenfektan ve kolonya gibi alkol içerikli ürünlerin, sıcak havalarda araç içerisinde bulundurulmasının tehlike oluşturduğunu, parlamaya neden olabileceğini söyledi. 
    Araç içerisinde bırakılan dezenfektan ve kolonya gibi alkol bazlı maddeler, havaların ısınmasıyla beraber tehlikelere yol açıyor. İzmit İtfaiye Müfrezesi Grup Amiri Murat Aydoğan, yaz mevsiminde araç içerisindeki sıcaklığın yükselebileceğini bunun da dezenfektan ve kolonya gibi maddelerin parlamasına neden olabileceği uyarısında bulunarak, “Tüm dünyayı etkisi altına alan ve ülkemizde de görülen Covid-19 salgını nedeniyle alkol bazlı dezenfektanlar ve kolonya gibi maddelerin kullanımı yüksek oranda arttı. Bu da bazı tehlikeleri beraberinde getiriyor. Sosyal hayatımızda gerek çantalarımızda gerekse de araçlarımızda sık sık bulunduruyoruz bu maddeleri. Bu ürünleri kullanırken Sağlık Bakanlığı tarafından onaylı ürünleri kullanmamız gerekiyor. Gün içerisinde dezenfektan ve kolonyaların araç içerisinde bulunmaları bazı durumlarda tehlikelere yol açabiliyor” dedi. 
    ‘BU TARZ MADDELERİN PARLAMA DERECELERİ ÇOK DÜŞÜKTÜR’
    Murat Aydoğan dezenfektan ve kolonyaların araç içerisinde bulundurulması halinde güneş ışınlarının direkt gördüğü noktalar yerine, güneş görmeyen yerlerde bırakılmasının daha doğru bir tercih olacağını belirtti. Dezenfektan ve kolonyanın parlama noktasının daha düşük olduğunu söyleyen Aydoğan şöyle konuştu: 
    “Güneş ışınları, araç camları üzerinde mercek ve büyüteç etkisi yaratmakta ve bu da aracın içerisindeki ısıyı artırıp sera etkisi yaratıyor. Isı araç içerisinde çok fazla birikebiliyor. Hava sıcaklıklarının da artmasıyla, dışarıda hava 30 derecede seyrederken araç içerisinde daha yüksek dereceye ulaşabiliyor. Bu da araç içerisinde bıraktığımız dezenfektanlar ve kolonyalar için büyük tehlike oluşturabiliyor. Bu tarz maddelerin parlama noktaları diye adlandırdığımız sıcaklık dereceleri çok düşüktür. Bu nedenle ortamın ısısının artması nedeniyle bu maddelerin parlama noktasına ulaşması tehlike oluşturabilir. Bu nedenle dezenfektan ve kolonya gibi maddeleri araç içerisinde kolçaklarda, kapı iç döşemeleri ya da torpido gözü gibi güneş ışınlarının direkt olarak gelmediği yerlerde saklanmaları daha uygun olacaktır.” 

    FOTOĞRAFLI

  • 155’i arayıp bisiklet istedi

    155’i arayıp bisiklet istedi

    Emrullah KARAKAŞ/DERİK (Mardin), (DHA)- MARDİN’in Derik ilçesinde ‘155 Polis İmdat’ hattını arayan Ramazan Dağ (9), bisiklet isteğinde bulundu. Vefa Sosyal Destek Grubu tarafından temin edilen bisikleti polislerden alan Ramazan Dağ, büyük mutluluk yaşadı.
    Derik ilçesinde sokağa çıkma kısıtlaması olduğu için dışarı çıkamayan Ramazan Dağ, ‘155 Polis İmdat Hattı’nı arayarak maddi durumları olmadığını söyleyip, bisiklet istedi. Vefa Sosyal Destek Grubu ile irtibata geçen İlçe Emniyet Müdürlüğü ekipleri aldıkları bisikleti, Dağ’ın evine götürdü. Bisikleti karşısında görünce mutluluğu yüzüne yansıyan Dağ, emniyet ekiplerine teşekkür etti. Dağ, daha sonra bisiklete binerek, evlerinin önünde tur attı.

    FOTOĞRAFLI

  • Baraj suları altında kalacak köylerine vedaya hazırlanıyorlar

    Baraj suları altında kalacak köylerine vedaya hazırlanıyorlar

    Nusret DURUR/YUSUFELİ (Artvin), (DHA)- ARTVİN’de, Çoruh Nehri üzerinde yapımı süren ve tamamlandığında 270 metre gövde yüksekliği ile Türkiye’nin en yüksek barajı olacak Yusufeli Barajı nedeniyle sular altında kalacak Tekkale köyü sakinleri, taşınmaya hazırlanıyor. 
    Yusufeli ilçesinde yapımı süren ve tamamlandığında 270 metre gövde yüksekliği ile Türkiye’nin en yüksek, ‘çift eğrilikli ince kemer baraj tipi’ kategorisinde ise dünyanın 3’üncü en yüksek barajı olacak olan Yusufeli Barajı, ilçeyi sular altında bırakacak. İlçe merkezi ile 4 köydeki yaklaşık 5 bin konut, 270 iş yeri ile 9 bin 430 dönüm tarım arazisi sulara gömülecek. 150 yıllık tarihinde 6 kez değiştirilen ilçe merkezi bir kez daha taşınacak. İlçe merkezinin Yansıtıcılar mevkiinde kurulacak yeni yerleşim yerine taşınması için başlatılan çalışmalar sürüyor. Sular altında kalacak 4 köyden biri olan Tekkale köyünde yaşayan vatandaşlar, topraklarını terk edecekleri için üzgün olduklarını, yeni yerleşim yerinin de köyleri gibi güzel olmasını istiyor. Köylerine veda etmeye hazırlanan vatandaşlar, evlerinde tadilat yapmıyor, yeni tarım alanları açmıyor. 
    ‘İNŞALLAH KÖYÜMÜZÜ ARAMAYIZ’
    Köylerinin sular altında kalmasından dolayı üzgün olduğunu ifade eden Asiye Uyumaz, “İnşallah daha güzel yerlerde yaşarız, inşallah köyümüzü aramayız” dedi.
    Yıllardır Tekkale köyünde yaşadığını söyleyen Fatma Şahin de barajdan dolayı köyün sular altında kalacağını, yeni yerleşim yerinin de güzel olmasını temenni ettiğini ifade etti.
    Fırıncı Asım Şahin ise yeni yerleşim yerinin yapıldığını belirterek, iş yerini yeni Yusufeli’ne taşıyacaklarını ve hizmete devam edeceklerini kaydetti.
    ‘BURASI DEDEMİZİN TOPRAKLARI’
    Köyde servis şoförlüğü yapan Erdal Şahin, yeni yerleşim yerinde çalışmaların devam ettiğini ifade ederek, “Köyümüz sular altında kalacak, üzülüyoruz. Burası dedemizin ve babalarımızın toprakları” diye konuştu.
    Köyleri sular altında kalacağı için üzüntülü olduklarını belirten Recep Uymaz, “Barajdan dolayı yeni yerleşim yeri inşa ediliyor. İnşallah orası da burası gibi güzel olur” diye konuştu.

    FOTOĞRAFLI

  • 20 bin çay üreticisinin geleceği Rize’de, tedbirler üst seviyede

    20 bin çay üreticisinin geleceği Rize’de, tedbirler üst seviyede

    Arzu ERBAŞ-Mehmet Can PEÇE/RİZE, (DHA)- DOĞU Karadeniz Bölgesi’nde, çay hasadı için koronavirüs tedbirleri kapsamında seyahat kısıtlamasına takılan çay üreticilerinin beklediği, memleketlerine dönüş izninin çıkmasının ardından seyahat izin başvuruları sürüyor. Sayıları 20 bini aşan çay üreticisinin 20 Mayıs günü giriş yapmaya başlayacağı Rize’de alarm verildi. Kent girişinde takviye polis, jandarma ve sağlık ekiplerinin önlemler alacağı kent girişinde sağlık kontrolünden geçirilecek üreticiler, bir hafta evlerinde karantinada kalacak, koronavirüs testine tabi tutulacak.
    Doğu Karadeniz’deki Rize, Trabzon, Artvin ve Giresun illerinde, 830 bin dekar alanda 1 milyon üretici aile tarafından yapılan yaş çay üretiminde hasat bu hafta başlıyor. Çay tarımında koronavirüs tedbirleri kapsamında, sınır kapılarının kapatılması nedeniyle 40 bin yabancı uyruklu işçinin ülkeye giremeyecek olması, büyükşehirlerden gelmek isteyen yaklaşık 100 bin üreticinin de kente girişlerinin yasaklanması ile çay hasadı için işçi arayışı başlamıştı. İçişleri, Sağlık ve Tarım ve Orman bakanlıkları koordinesinde 4 ilin valilikleri ve ilgili kuruluşların temsilcilerinin gerçekleştirdiği toplantılarda çay hasadı için üreticilere izin çıktı. Karar, önceki hafta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından açıklandı. 
    SINIRA TAKVİYE EKİPLER 
    Çay üreticileri, İçişleri Bakanlığı’na başvurarak izin belgelerini almaya başladı. Sayıları 20 bini aşan çay üreticisinin 20 Mayıs günü giriş yapmaya başlayacağı Rize’de önlemler artırıldı. Rize- Trabzon il sınırında geniş güvenlik önlemleri alınacak, takviye polis, jandarma ve sağlık ekipleri görevlendirilecek. İl Pandemi Kurulu’nca kent girişinde sağlık kontrolünden geçirilecek üreticiler, bir hafta evlerinde karantinada kalacak. Evlerinde kalanların temel ihtiyaçları Vefa Sosyal Destek ekiplerince karşılanacak. Marketlerde köy ve mahallelere servisler düzenleyecek. Kentte gelenlerin de en az bir hafta yetecek gıdalarını beraberlerinde getirmeleri istendi. Rize İl Sağlık Müdürlüğü ekipleri de 3 günde 20 bin dolayında gelmesi beklenen üreticilere, günlük 1700 dolayında koronavirüs testi yapacak. 
    VALİ: 7 GÜN TAM İZALASYONDA KALACAKLAR
    Rize Valisi Kemal Çeber, çay üreticilerinin 20 Mayıs tarihinden sonra kente gelmeye başlayacaklarını belirterek, “Gelen vatandaşlarımız bir hafta boyunca tam bir izolasyonda duracaklar. 7 günün sonunda her bir hanede uygun görülen bir kişiye, sağlık ekiplerimiz pandemi testi yapacak. Bu süreçte 3 gün içerisinde 5 bin civarında test yapılması planlanıyor. Testi negatif çıkan vatandaşımız, dışarı çıkabilecek, evin market ihtiyaçlarını ve sosyal ihtiyaçlarını karşılayabilecek. Diğer hane halkı da bu 7 günün sonunda çay bahçelerinde çalışmaya başlayabilecek. Bu sürenin ardından vatandaşlarımız, kurallara uyarak normal hayatlarına devam edecek” dedi.
    ÇAY ÜRETİCİLERİ: ENDİŞEMİZ VAR
    Çay üreticisi Fatma Kurt, “Çaylıklarımızı temizledik, çay bezlerimizi hazırladık, makaslarımız hazır, artık sezonun açılmasını bekliyoruz. Çay toplama işi ramazandan sonraya kalsaydı çok güzel olurdu, ama 3-4 güne kalmaz biz çayımızı hasat etmeye başlarız. Toplayacağız, satacağız, hastalık var, mesafeli olacağız, zor ne yapacağız bilmiyoruz Allah yardım etsin. Şimdi izin çıktı, il dışından da üreticiler bölgeye gelecekler. Bu süreçte çok daha dikkatli olmalıyız, maskemizi takacağız, sosyal mesafe kurallarına uyacağız, çayımızı da toplayacağız” dedi.
    Fatma Alev ise “Çay toplamaya hazırız ama biraz korkumuz, endişemiz var. Dışarıdan da gelenler var, illaki maske takacaklar bir önlemleri olacak” diye konuştu.  
    Ayten Alev de “Bir aydır çayla ilgili hazırlıklarımız sürüyor, gübremizi verdik, budamamızı yaptık, otları temizledik ve artık hasat zamanı geldi. Benim de az miktarda bir çayım var, kendim toplayamıyorum işçi almak gerekiyor onu da nereden bulacağım bilmiyorum. İl dışından gelecek üreticilerle ilgili de tabii ki endişelerimiz var aslında gelip çaylarını toplamaları muhakkak ki şart ama bu hastalıktan da çok korkuyoruz” ifadelerini kullandı.
    SAĞLIK MÜDÜRLÜĞÜ: MAKSİMUM TEDBİRLER ALMAK ZORUNDAYIZ
    Rize İl Sağlık Müdürlüğü de yazılı açıklama ile il dışından gelecek çay üreticilerine uyarılarda bulundu. ‘Çayımızı toplayalım ama canlarımız yanmasın’ başlığı ile yapılan açıklamada tam sayısı bilinmemekle beraber tahmini 20 bin çay üreticisinin 3-5 gün gibi kısa bir süre içerisinde kente geleceği duyuruldu. Açıklamada, “Bu sayıda insanımızın kısa bir sürede aramıza girecek olması virüsün yayılması anlamında bizi çok ciddi anlamda endişelendirmektedir. Bu sebeple bunca zamandır büyük fedakârlıklar gösteren, evinden çıkmayan, dükkânlarını açamayan insanlarımızın, sokaklarda oynayamayan çocuklarımızın sağlığını korumak için maksimum seviyede tedbirler almak zorundayız. Bu husus sadece ilimizde yaşayanlar için değil, gelecek olanların sağlığını korumak için de önemlidir. Aksi takdirde ilimize dışarıdan bu kadar insan geldikten sonra virüsün il genelinde hızla yayılmayacağını düşünmemek akılla, tıpla, bilimle bağdaşmayan bir iyimserlik olacaktır. Çünkü bu denli fazla insanın içerisinde virüsün bulunmaması da bu zamanda mümkün değildir” denildi.
    ‘İLİMİZDE VİRÜS PATLAMASI YAŞANMASIN’
    Sağlık ekiplerince her aile içinden seçilecek bir kişiye en üst seviye Covid-19 testi yapılacağının belirtildiği açıklamada şu ifadelere yer verildi:
    “Amacımız, gelen insanlar içerisinde hasta olanları hiç toplumla temas etmeden bulup ayırabilmektir. Böylece hem onların erkenden tedavisine başlamış olacağız hem de toplumu korumuş olacağız. Unutulmamalıdır ki, virüsü taşıyan birçok insanda ve özellikle gençlerde hiçbir bulguya rastlanmamaktadır, ama bu kişiler yaygın bir bulaştırıcı özelliğine sahiptirler. Ortalama 5 bin gibi çok yüksek bir sayıda test, 3 gün gibi kısa bir sürede bu insanlarımıza uygulanacaktır. Test sayesinde erkenden çaylıklarına da girmelerini sağlamış olacağız. Hiçbir Rizelinin bir hafta fedakârlık etmeyecek kadar duyarsız ve sorumsuz olduğunu düşünmüyoruz. Bayram sonuna kadar çok büyük bir hassasiyet, duyarlılık ve kararlılık gösterelim ki bütün verilen emekler, çekilen acılar, gösterilen sabırlar boşa gitmesin. İlimizde büyük bir virüs patlaması yaşanmasın. Gelebilecek virüsü yerinde tespit ederek, insanlarımıza bulaşmadan tedavi edelim, çayımızı toplayalım ama canlarımız yanmasın.”

    FOTOĞRAFLI

  • Açık havada moral konserine şikayet nedeniyle izin verilmedi

    Açık havada moral konserine şikayet nedeniyle izin verilmedi

    Salih TEKİN/ERZURUM, (DHA)- ERZURUM’da bir düğün salonu işletmecisi tarafından vatandaşlara moral için açık havada düzenlenen konser, bazı vatandaşların şikayeti üzerine yarıda kesildi. Yerel sanatçıların ve bar ekibinin gösteri yaptığı konserin iptal edilmesi üzerine telefon açan vatandaşlar, şikayetçi olanlara tepki gösterdi. 
    Pandemi sürecinde alınan tedbirler sebebiyle evde kalan vatandaşlara moral için merkez Palandöken ilçesi Adnan Menderes Mahallesi’ndeki düğün salonu işletmecisi iftardan sonra konser düzenledi. Düğün salonunda görev alan sanatçıların katıldığı konseri evlerinin balkonlarından izleyen vatandaşlar, alkışlarla oynayarak katıldı. Türkülerin ardından oyun havalarının başlaması üzerine polis ekipleri salon önüne gelerek işletme yöneticisinden etkinlik için izin alıp almadığını sordu. Konser için izin alındığının bildirilmesi üzerine giden polis ekipleri, yaklaşık 15 dakika sonra bir kez daha gelerek vatandaşların gürültüden şikayetçi olduğunu ve konserin sona erdirilmesini istedi. 
    ‘ŞİKAYET EDEN LAMBASINI YAKSIN’
    Polis ekiplerinin salon önünden ayrılmasından sonra sahne alarak, yöresel türküden uyarlanan korona şarkısını söyleyen yerel sanatçılardan Bilal Tavlak, “Kim şikayet etti? Şikayet eden elini kaldırsın, lambasını yaksın söndürsün?” diye espri yaparak, “Çok yanlış şey, ben karşı binada otursam çayımı demler, oturur sizi dinlerdim” dedi. 
    Maskeli ve eldivenli bar ekibinin gösterisinin ardından gece son bulurken işletme sahibi Halim Kumcu’yu arayan vatandaşlar müziğin niye kesildiğini sordu. Kumcu, “Biz uzatmayı düşünüyorduk. Yerel sanatçılar gelecekti. Karşı binadan şikayet olunca polis memurları geldi. Memur arkadaşlar şikayetin karşı binadan olduğunu söyledi” cevabını verdi.
    Konserden çok memnun olduklarını söyleyen vatandaş, “Çok güzel biz memnunuz, kim şikayetçi olmuş bilmiyorum. Apartman grubuna yazacağım, kim rahatsız olmuş. Bu sıkıntılı günlerde güzel bir şey yapıyorsunuz. Ne kadar rahatsız olabilirler, zaten evde oturmaktan sıkıntılıyız” diye konuştu. 

    FOTOĞRAFLI

  • Kuzuların, anneleriyle buluşmasında renkli görüntüler

    Kuzuların, anneleriyle buluşmasında renkli görüntüler

    Mehmet AYDIN/MUŞ, (DHA)- MUŞ’ta kuzuların koyunlarla buluşması, renkli görüntülere sahne oldu. Ağıllarından çıkarılan kuzuların meleyerek bulduğu annelerinden süt emmeleri belgesellik görüntüler ortaya çıkardı.
    Merkez Çukurbağ köyünde yaşayan İsmail Tuncer ve Bişar Tuncer kardeşler, şubat ayında doğan kuzuları, koyunları ise yaz ayını geçirmek üzere ayrı ayrı meraya götürdü. Merada besiye alınan kuzular ilk kez koyunlarla buluşturuldu. Sabah güneşin doğuşuyla meraya bırakılan koyunlar, otlatıldıktan sonra kuzularını beslemesi için buluşma alanına getirildi. Kapıların açılmasıyla koşuşturan kuzuların anneleriyle buluşmasında renkli görüntüler yaşandı. Mera, koyun ve kuzuların sesleriyle inledi. Annelerini bulan kuzular, hemen süt emmeye başladı. Bir süre süt emen kuzular, daha sonra sahipleri tarafından ahıra götürüldü.
    Çukurbağ köyünde besicilik yapan İsmail Tuncer, hayvancılığın zorluğunun yanı sıra böyle güzel görüntülerin de yaşandığını söyledi. Tuncer, gün boyunca merada bulunan koyunların otlatıldıktan sonra kuzuların anneleri ile buluşma anını hayranlıkla seyrederken günün yorgunluğunu üzerlerinden attıklarını söyledi.

    FOTOĞRAFLI

  • Flamingoların Tuz Gölü yolculuğu

    Flamingoların Tuz Gölü yolculuğu

    Erkan ALTUNTAŞ/AKSARAY, (DHA)- AKSARAY’da son yağışlarla birlikte suyla kaplanan sazlıklar, Tuz Gölü’ne göç eden flamingoların mola yeri oldu. Bir süre burada dinlenen flamingolar daha sonra kuluçka dönemini geçirdikleri göle kanat açtı.
    Geçen yıl yaklaşık 21 bin flamingoya ev sahipliği yapan Tuz Gölü, bu yıl da baharın gelmesiyle konuklarını ağırlamaya başladı. Flamingolar kuluçka dönemini geçirdikleri göle giderken, göç yolu üzerindeki Aksaray kent merkezindeki Hamidiye ve Hırkatol sazlıklarında mola veriyor. Ardından tekrar kuluçka dönemini geçirecekleri göle gitmek üzere kanat çırpan flamingoların bu yolculuğu kentte ise görsel bir şölene dönüşüyor. 
    Aksaray Üniversitesi Veterinerlik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa Cemal Darılmaz, Tuz Gölü’nün dünyanın en büyük kuluçka merkezi olduğu belirtti. Göç yolunda da Aksaray’daki sazlıklarda mola verdiklerini ifade eden Darılmaz, ”Nisan ayı başından itibaren gelmeye başlayan ve şu günlerde yoğun bir şekilde görülen flamingoların Aksaray ve çevresindeki sazlık alanlarda mola vermesi renkli görüntüler oluşturuyor. Tuz Gölü’nde bu yıl 3-4 farklı noktada flamingo sürüleri var. Yeni doğan yavrularla Tuz Gölü’nde şimdiden renkli görüntüler oluşmaya başladı.” dedi. 

    FOTOĞRAFLI