Kategori: Genel

  • Bakan Selçuk: Engellilerimizin, özel huzurevleri ve bakım merkezleri ücretlerini karşılayacağız

    Bakan Selçuk: Engellilerimizin, özel huzurevleri ve bakım merkezleri ücretlerini karşılayacağız

    ANKARA, (DHA)- AİLE, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk, “Resmi bakım merkezinde, bakıma ihtiyacı olan engellilerimizin özel huzurevleri ve engelli bakım merkezleri ücretlerini bakanlık olarak karşılayacağız” dedi.
    Bakanlıktan yapılan açıklamaya göre; Bakan Selçuk, ‘Engelliler Haftası’ dolayısıyla sivil toplum örgütleri temsilcileri ile video konferans aracılığıyla bir araya geldi. Toplantıya, Türkiye Sakatlar Konfederasyonu Başkanı Yusuf Çelebi, Türkiye Otizm Meclisi Yürütme Kurulu Üyesi Nüvit Uyar, Down Sendromu Derneği’nden Fulya Ekmen, Türkiye Disleksi Vakfı’ndan Atıf Tokar, Türkiye Spastik Çocuklar Vakfı’ndan Nigar Evgin, İşitme Engelliler Konfederasyonu’ndan Orkun Uslukarçı, Uluslararası Sağırlar İslam Federasyonu’ndan Muhammet İkbal Yıldız ve Türkiye İşitme Engelliler Milli Federasyonu’ndan İsmail Tek katıldı. İşaret diline de çevrilen video konferansta yaptığı konuşmada sözlerine Engelliler Haftası’nı kutlayarak başlayan Bakan Selçuk, “Bu hafta münasebetiyle engellilerimizin mücadeleleri, başarıları, karşılaştıkları sorunlar ve özellikle erişilebilirlik konusunun kamuoyunda gündeme gelmesini diliyorum” dedi.
    ‘BAKIM MERKEZLERİ ÜCRETLERİNİ BAKANLIK KARŞILAYACAK’
    Bakan Selçuk, devlet olarak koronavirüsün olumsuz etkilerine karşı toplumun tüm kesimlerine sağlanan destek ve yardımların 200 milyar TL’yi aştığını belirterek, “Engelli vatandaşlarımızı da Covid-19 salgınına karşı korumak üzere çeşitli tedbirleri hayata geçirdik. Engelli aylığı alan ve evde bakım yardımından yararlanan engellilerimizin, 1 Ocak 2020 ve sonrasında süresi dolan raporlarının geçerlilik sürelerini uzattık. Daha önce 1 aylık verilen ilaçlar da 3 aylık olarak verilebilecek. Resmi bakım merkezinde, bakıma ihtiyacı olan engellilerimizin özel huzurevleri ve engelli bakım merkezleri ücretlerini Bakanlık olarak karşılayacağız” ifadelerini kullandı.
    ‘DAHA AKTİF HALE GETİRİYORUZ’
    Engelli aylığı ve engelli yakını aylığı alan vatandaşlara, düzenli olarak aldıkları aylıkların haricinde 1000 lira daha ödediklerini hatırlatan Bakan Selçuk, “2015 yılında Engelli Hakları Sözleşmesi’nin (EHİS) İhtiyari Protokolü’nü onaylayarak, engelli vatandaşlarımızın Engelli Hakları Komitesi’ne bireysel başvuru hakkını getirdik. Engelli Hakları İzleme ve Değerlendirme Kurulu’nu daha aktif hale getiriyoruz” diye konuştu.
    ‘BİZ BERABER, BİRLİKTE TÜRKİYEYİZ’
    Bakan Selçuk, engellilere yönelik politikalarının her zaman toplumsal hayata katılımlarını sağlamak yönünde olduğunu vurgulayarak, erişilebilirlik konusunun asıl muhatabı ve hedef kitlesinin engelliler olduğunu bildirdi. Bakan Selçuk, şunları kaydetti:
    “Erişilebilirlikle ilgili toplumsal farkındalığın oluşturulması, hiç kuşkusuz en önemli adımlardan birisi olmalı. Toplumsal farkındalıkla buna hız kazandırabiliriz.12 bin teknik personele ve yöneticiye erişilebilirlik eğitimi verdik. Yine bölgesel düzeydeki ‘Erişilebilir Üniversiteler Seminerleri’miz ile de bilgi ve bilinç düzeyini yükseltmeyi hedefliyoruz. Biz inanıyoruz ki biz beraber, birlikte Türkiye’yiz. Ve erişilebilir bir Türkiye’de hiçbir vatandaşımızı geride bırakmadan ilerleyeceğimize inanıyoruz. Hep diyoruz ki ‘Hayaller Engelsizdir’. Hiç kimse geride kalmasın diyoruz.”

    FOTOĞRAFLI

  • ‘Çarşaflı’ karantina firarında başarısız olmuştu; testi negatif çıktı

    ‘Çarşaflı’ karantina firarında başarısız olmuştu; testi negatif çıktı

    Fatih TURAN/TRABZON, (DHA) – TRABZON’da, koronavirüs nedeniyle karantinada tutulduğu hastanenin 3’üncü katındaki odadan çarşafları birbirine bağlayarak, kaçmaya çalışan Gürcistan uyruklu Konstantn Kıaruaklıev’in (31) ‘Covid-19’ testi negatif çıktı. Gürcü hasta, Ataköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’ne sevk edildi.
    Olay, dün akşam, Kanuni, Eğitim ve Araştırma Hastanesi Kaşüstü Kampüsü’ne meydana geldi. Koronavirüs ile ilgili bazı semptomlar göstermesi üzerine yaklaşık 13 gündür karantina altında tutulan, Gürcistan uyruklu Konstantn Kıaruaklıev, virüs şüphelerinin devam etmesi üzerine teste tabi tutulmak istendi. Gürcü hasta, iddiaya göre, test yapılacağı sırada, hastanenin 3’üncü katında gözlem odasına geçti. Pencereden çarşafları birbirine bağlayan Kıaruaklıev, zemine inip, kaçmayı planladı. Bağladığı çarşafları camdan sarkıtıp, tutunarak, inmeye çalışan hasta, zemine kadar ulaşmayınca 1’inci kat hizasında mahsur kaldı. Havada asılı kalan hastayı fark edenler, hastane yönetimine bilgi verdi. Harekete geçen güvenlik ekipleri, hastanenin arka bahçesinden kaçmaya çalışan kişiyi, bulunduğu yerden kurtardı.
    O ANLAR KAMERADA
    Konstantn Kıaruaklıev’in hastaneden kaçmaya teşebbüs ettiği anları, çevredeki poliklinikte tedavi gören hasta yakınları, cep telefonu kamerasıyla kaydetti. Görüntülerde, yabancı uyruklu kişinin, hastanenin 3’üncü kat penceresinden birbirine bağlayıp, aşağı sarkıttığı çarşafla zemine inmeye çalıştığı, 1’inci katta mahsur kalınca da çevredekilerin ‘Beyefendi, ne yapmaya çalışıyorsunuz. Düşeceksiniz’ diyerek uyarılarda bulunduğu anlar yer alıyor.
    TESTİ NEGATİF ÇIKTI
    Öte yandan Konstantn Kıaruaklıev, kendisine yapılan ‘Covid-19’ testinin negatif çıkması üzerine, Ataköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’ne sevk edildi. Gürcü Kıaruaklıev’in, hastanenin psikiyatri bölümünde, olası kaçma girişimine karşı korunaklı odada tedavisine devam edileceği öğrenildi.

    FOTOĞRAFLI

  • Avcılar’daki eğri bina tehlike saçıyor

    Avcılar’daki eğri bina tehlike saçıyor

    Müge YARIMBATMAN – Kubilay ÖZEV / İSTANBUL, (DHA)  Avcılar’da yanındaki binanın üzerine doğru 25-30 santimetre kadar eğilen Bahar Apartmanı, geçen sene tahliye edilip mühürlenmişti. İddialara göre daire sahiplerinin anlaşmazlığı nedeniyle 8 aydır yıkılamayan binanın yanındaki ve çevresindeki apartmanlar da ise oturanlar var. Binanın tehlike yarattığını ve yıkılması gerektiğini söyleyen çevre sakinleri, “Her seferinde buradan geçerken üstümüze tuğla düşer mi, molozlar düşer mi, bina yıkılır mı gibi korkularımız var. Balkonlardan molozlar düşüyor. Bina öbür binanın üstüne yıkılacak, orada da okul var. O da okulun üstüne yıkılacak. Böyle kendiliğinden yıkılmasını bekliyorlar” dedi.

    Avcılar, Denizköşkler yan yolunda bulunan ve yanındaki binaya doğru 25-30 santimetre kadar eğilen Bahar Apartmanı, geçen yıl yaşanan 5.8 büyüklüğündeki Silivri depreminde ağır hasar alınca belediye ekipleri tarafından tahliye edilip mühürlenmişti. İddiaya göre yıkımı beklenen apartmanın sakinleri, kentsel dönüşüme başvuru konusunda anlaşamayınca birbirlerini dava etti ve dava nedeniyle bina 8 aydır boş bir halde bekliyor. En alt katındaki dükkan ile birlikte 5 katlı olan Bahar Apartmanı’nın üzerine doğru eğildiği yan binada ise hala yaşayanlar var ve çevredeki binalarda yaşayanlar da balkonlardan molozlar düştüğünü, apartmanın etrafından geçerken tedirgin olduklarını söylüyor. Ayrıca apartmanının üzerine doğru eğildiği binanın yanında okul olduğunu belirten çevre sakinleri, yetkililerden çözüm bekliyor. Bahar Apartmanı’nın etrafında hiçbir güvenlik önleminin alınmamış olması ve önündeki boş alana araçların park edilmesi ise dikkat çekiyor.

    “HEP ÇATLAKTI, SIVAYLA VE BOYAYLA KAPATTILAR”
    Galeri işletmecisi Erhan Altaş, “Bu bina 5.8’lik depremde boşaltıldı. Belediye geldi, elektrik ve suyunu kestiler. Herkesi çıkarttılar ve mühürlediler. Hep çatlaktı, zamanında sıvayla ve boyayla kapattılar. Mal sahipleri aralarında anlaşamıyorlar, çoktandır öyle bekliyor. Birilerinin bunu yıkması lazım. Düşerse okulun bahçesine düşer. İnşallah öyle bir şey olmaz, çocukların teneffüste olduğu dönemde olursa büyük bir şey olur” dedi.

    “BALKONLARDAN MOLOZLAR DÜŞÜYOR
    Apartmanın çevresinden geçerken ‘yıkılır mı’ diye korktuklarını söyleyen çevre sakini Zeynep Engin ise, “Her seferinde buradan geçerken üstümüze tuğla düşer mi, molozlar düşer mi, bina yıkılır mı gibi korkularımız var. Hatta deprem öncesinde bile kayınpederim buradan geçerken kafasına taş düşmek üzereydi. Kendi kendine balkonlardan molozlar düşüyor. Bir de deprem olduktan sonra haliyle şu an daha çok korkularımız var. Gözle görülen bir tehlike var. Bir de korona var, insanlar zaten dışarıya da çıkamıyorlar. Zor ve sıkıntılı bir süreç, onlar için daha da sıkıntılı. Oradakilerin yerinde olmak istemem. Bir şekilde bu işin bir sonuca bağlanmasını ve bu binanın yıkılmasını istiyoruz. Çünkü her geçtiğimizde bize bir tehdit” diye konuştu.

    “YAMUK VE TEHLİKELİ”
    Binanın yamuk olduğunu ve yakınındaki okul için de tehlike yarattığını söyleyen çevre sakini Doğan Özdere de, “Ben senelerdir burada oturuyorum. Bu bina depremden beri çürük. İnsanlar burayı terk edip gitti ama bir türlü yıkılmıyor. İlla ki deprem olması ve insanların ölmesi, çökmesi mi gerekir? Bir an evvel bu binayı yıkıp ortadan kaldırmaları lazım. Yamuk bir bina. Binanın önünden belli zaten, yamuk ve tehlikeli olmasa insanlar böyle cadde kenarında olan güzel bir binayı bırakır mıydı? Herkes gözden çıkarmış. Bina öbür binanın üstüne yıkılacak, orada da okul var. O da okulun üstüne yıkılacak. Böyle kendiliğinden yıkılmasını bekliyorlar. Yazık genç çocuklar ölür. Dibinde okul var, okulun üzerine çökse zaten okulun binası da çürük. Ufak bir şey de o da gider, bir sürü çocuk orada ölür. Bina zaten o tarafa yamulmuş, o binanın üstüne çökerse muhakkak o bina da gider. Ayakta duramaz. Bu yüzden bir an evvel bunu halletmeleri gerekiyor. Onların üstüne devrildiği anda o bina da devrilecek” şeklinde konuştu.

    “YANINDAN GEÇERKEN TEDİRGİN OLUYORUZ”
    Hem kendileri hem de çocukları için tedirgin olduklarını belirten çevre sakini Mustafa Nirce ise, “Bina bu şekilde yamuk. İşe giderken, yanından geçerken tedirgin oluyoruz. Tehlikeli ve yetkililerin bu duruma bir an önce çözüm bulması lazım. İnsan sağlığı her şeyden önemli. Okullar açık olduğu zaman buradan çocuklarda gelip geçiyor. İnşallah bir an önce çözüme kavuşturulur, çünkü sıkıntılı bir durum. Yarın öbür gün bizim ya da çocuğumuzun başına bir şeyler düşebilir” dedi.
    (FOTOĞRAF)

     

  • Tire’de uyuşturucuya 2 gözaltı

    Tire’de uyuşturucuya 2 gözaltı

    TİRE (İzmir), DHA)- İZMİR’in Tire ilçesinde, çeşitli miktarlarda uyuşturucuyla yakalanan 2 kişi gözaltına alındı.
    İlçe Emniyet Müdürlüğü ekipleri, uyuşturucu ürettiği belirlenen İ.G.’yı gözaltına aldı. İ.G. ile bağlantılı olduğu tespit edilen E.A. adlı bir diğer şüpheli de evine yapılan operasyonla yakalandı. E.A.’nın evinde yapılan aramada 521 kök Hint keneviri, 1 kilo kurutulmaya bırakılmış esrar, 6 gram kullanıma hazır esrar ve uyuşturucu tüketici için kullanılan aparat ele geçirildi. Şüphelilerin işlemlerinin sürdüğü belirtildi.

    FOTOĞRAFLI

  • Doğurganlık hızının en yüksek olduğu Şanlıurfa’da, çok çocuk gücü temsil ediyor

    Doğurganlık hızının en yüksek olduğu Şanlıurfa’da, çok çocuk gücü temsil ediyor

    Ali LEYLAK- Ömer ŞULUL- Sinan UÇAR/ŞANLIURFA, GÜMÜŞHANE, (DHA)- TÜRKİYE İstatistik Kurumu’nun açıkladığı 2019 yılı doğum istatistiklerinde, doğurganlık hızının en yüksek olduğu il Şanlıurfa, en düşük olduğu il ise Gümüşhane oldu. Şanlıurfalılar insan sayısının gücü temsil ettiğini belirtirken, Gümüşhane’de ise vatandaşlar doğum hızının düşük olmasının nedenini kentin il dışına verdiği göçe bağladı.
    Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) 2019 yılı verilerine göre doğurganlık hızı 3,89 ile en yüksek Şanlıurfa’da gerçekleşti. Toplam doğurganlık hızının en düşük olduğu il ise 1.33 ile Gümüşhane oldu.
    Şanlıurfa’da vatandaşlar, bu durumu memnuniyetle karşıladı. Günde 80 ile 100 arasında doğumun gerçekleştiği Şanlıurfa Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimi Abdurahman Açıkgöz, “Geçen yılki verilerimize göre hastanemizde 28 bin 944 doğum gerçekleşti. Bunların yüzde 65’i normal, yüzde 35’i ise sezaryen doğumdur. Geçen yıl kent genelinde 73 bin doğum oldu” dedi.
    ‘KÜLTÜR NEDENİYLE ÇOCUK DOĞURMAK BİR ALIŞKANLIK’
    Şanlıurfa’da çok fazla doğumun olmasının en önemli nedeninin kültürel yapı olduğuna dikkat çeken hastane doktorlarından Alev Esercan Öztürk, “Şanlıurfa’da bir kültür olduğu için çocuk doğurmak alışkanlık haline geldi. Şanlıurfa’da geçen yıl 73 bin civarında doğum gerçekleşti. Biz 19 kadın doğum uzmanıyla beraber özverili bir şekilde çalışarak, geçen yıl 28 bin 944 çocuk doğumunu gerçekleştirdik” diye konuştu.
    DOĞUMLAR GÜVENLİ VE EĞİTİMLİ ŞEKİLDE GERÇEKLEŞTİRİLİYOR
    Şanlıurfa’da anne ve bebek ölümlerinin önüne geçmek için bir dizi eğitici çalışmalar yürüttüklerini ifade eden Sağlık Bakım Hizmetleri Müdür Yardımcısı Nuriye Cuci ise Sağlık Bakanlığının uyguladığı politikalar sayesinde hastaların güvenli ve eğitimli şekilde doğumlarını gerçekleştirdiklerini söyledi.
    ‘ÇOK ÇOCUĞUN OLUNCA AŞİRETİN GÜÇLÜ OLUR’
    Hüseyin Gün ise çocuk çok sahibi olmak istediğini ifade ederek, “Kalabalık aile geleneği, bizim dedelerimizden kalma bir gelenektir. Çok çocuğun olunca aşiretin güçlü olur” dedi.
    3 çocuk babası olan Hasan Yancı ise, “Ben Cumhurbaşkanımızın 3 çocuk tavsiyesine uydum. Ben 12 çocuğumun olmasını istiyorum. Çok çocuk olunca Türkiye’nin nüfusu güçlü olur. Burada ise çok çocuk olması aşireti temsil ediyor. Güç oluyor. Çok çocuk olması daha iyidir” diye konuştu.
    ‘ÇOK ÇOCUK HEM İYİ HEM KÖTÜ’
    27 yıllık evli olan Mehmet Derev (49) ise 10 çocuğu olduğunu belirterek, “Çok çocuk olması hem iyi hem de kötü. İyi olması ailen ve aşiretin güçlü oluyor. Kötü yanı ise hayat şartları ve ekonomik olarak çok zorlanıyorsun” dedi.  
    2 çocuk annesi Fatma Kaya ise eşinden ayrıldığını belirtip, ailelerin bakabilecekleri kadar çocuk yapmalarını isterken, çok çocuğun güç için tercih edildiğini söyledi.
    GÜMÜŞHANE’NİN EKONOMİK OLANAKLARI KISITLI
    Gümüşhane’de ise vatandaşlar, kentteki doğurganlık hızının düşüklüğünü, kentin ekonomik olanakları ve il dışına göç vermesine bağladı.
    Gümüşhane Devlet Hastanesi’nde görevli Psikolog Erdi Bahadır, ailelerin ekonomik durumlarının aile planlamasını etkilediğini belirterek, “İlk başta ekonomik kaygılar, yeni doğan bir çocuğun getirdiği ekonomik yükler ve vatandaşın düşük ekonomik etkeni doğurganlığı etkiliyor. Farklı bir yönden baktığımızda ise çocuk büyütmek büyük bir sorumluluk olduğu için insanlar bu sorumluluğun verdiği ve özgürlüğü kısıtlandığı için çocuk yapmıyorlar olabilirler. Çocuğun getirdiği başta uykusuzluk, planların artık çocuğa göre olması gibi faktörleri işin işine kattığımızda insanların özgürlük alanlarını çok kısıtlayan bir durum. Bu durumlar nedeniyle çocuk yapmaya olumsuz bakanlar olabiliyor. Anne veya babanın da çalışıyor olması maddi bir sorumluluk olması çocuk sahibi olma noktasında olumsuz etkiliyor” dedi.
    Kentte yaşayan 2 çocuk babası Özden Yalçın ise, kentte doğum hızının az olmasının sebebini ekonomik şartlara bağlayarak, “Sanayisi gelişmiş veya turizm şehirlerine bakıldığında Gümüşhane’nin ekonomisi küçük olmasının aile planlamasına, çocuk yapma sayısına yansıyor. Benim eşim de çalışıyor. Üçüncü çocuğu düşünürüz ama çocuğumuza karşı sorumluluğumuzu yeterince yerine getiremeyeceğimizi düşündüğümüz için vazgeçiyoruz” şeklinde konuştu.
    ‘GÖÇLER EN BÜYÜK ETKEN’
    Tek çocuk babası Müslüm Yıldırım da Gümüşhane’nin sanayi şehri olmadığı içi il dışına göçlerin olduğunu belirterek “İnsanlar hep hizmet sektöründe çalışıyor. Kentte hizmet sektörü de kısıtlı olduğu için de gençler il dışına çıkmak zorunda kalıyor. İnsanlar büyük illere gittiği için Gümüşhanelilerin ailelerini daha çok dışarda kuruyor. Kent merkezinde ise genelde emekli olanlar yaşıyor. Oluşan göçler doğum hızını etkiliyor” diye konuştu.

    FOTOĞRAFLI

  • 2 yıldır kayıp leylek, Bursa’da ortaya çıktı

    2 yıldır kayıp leylek, Bursa’da ortaya çıktı

    Muammer İRTEM/BURSA, (DHA)- BURSA’da doğa fotoğrafçısı Alper Tüydeş, görüntülediği leyleklerden birinin, ayağındaki halkadan 2 yıl önce yavruyken Polonya’nın başkenti Varşova’da halkalandığını ancak o günden bu yana kayıp olduğunu belirledi. Halkalandığı günden bu yana haber alınamayan leyleğin, ilk kaydı Karacabey’de oldu.
    Doğa fotoğrafçısı olan ve Yaren leylek ile Adem amcanın yıllardır süregelen buluşmalarını görüntüleyen Alper Tüydeş, bir süre önce Karacabey ilçesindeki Eskikaraağaç köyüne giderek, tarladaki leylekleri görüntülemeye başladı. Bu sırada bir leyleğin ayağında halka olduğunu fark etti. Tüydeş, fotoğraflarını çektiği leyleğin, halkadaki rakamlardan yavruyken Polonya’nın başkenti Varşova’nın doğusunda bulunan Stok Ruski köyünde halkalandığını ancak daha sonra kaybolduğunu belirledi. Leyleğin ilk kaydı, Karacabey oldu.
    ‘HALKALANDIĞI GÜNDEN BERİ HABER ALINAMAMIŞ’
    Sosyal medya hesabından konuyla ilgili paylaşımlarda bulunan Alper Tüydeş, “Leyleği, kalkıp sevmeye kalksam kaçmayacak durumdaydı. Halka küçük olduğundan okunması normalde imkansızdır ama bu leylek halkanın okunmasına müsaade etti. T3069 kodlu leylek, 20.06.2018’de Polonya’nın başkenti Varşova’nn doğusunda Stok Ruski köyünde yavruyken halkalanmış. Halkalandığı tarihten itibaren 2 yıl geçmesine rağmen bir daha kendisinden haber alınmamış. Böylece ilk kayıt Bursa Karacabey’e, Slovenya, Alman ve Polonyalı leyleklerin olduğu bir grup içinden gelmiş oldu. Henüz bizim tabirimizle ‘aylak leylek’. 2 yıl sonra bu yolculuğunu üremek için gerçekleştirecek. Şimdi kendini fazla zorlamadan gittiği yerlerde karnını doyurup, hayat antrenmanı yapıyor. İki yıl sonra tüm bu tecrübelerini yavrularını büyütmek için kullanacak” dedi.

    FOTOĞRAFLI

  • Erdemli’de erkenci kiraz hasadı başladı

    Erdemli’de erkenci kiraz hasadı başladı

    Mehmet DOĞANER/ERDEMLİ(Mersin), (DHA)- MERSİN’in Erdemli ilçesinde, erkenci kirazın hasadı başladı.
    İlçedeki 500 rakımlı Koramşalı Mahallesi’nde çiftçiler, Early Lori cinsi erkenci kirazın hasadına başladı. Çiftçileri ziyaret eden Erdemli Ziraat Odası Başkanı Rasim Şahin, turfanda kirazın kilosunun 15 ile 20 lira arasında satıldığını belirtti. Bin dönüm kiraz bahçesinde yılda 5 bin ton kiraz üretimi gerçekleştiğini söyleyen Başkan Rasim Şahin, bu hasadın yarısının dış piyasaya ihraç edildiğini kaydetti. 
    ROKELTE YÜKSEK
    Türkiye’nin ilk turfanda kiraz hasadının Erdemli ilçesinde yapıldığını dile getiren Şahin, “İlçemize bağlı Koramşalı mahallemizde kirazlarımız toplanıyor. İlçemiz genelinde yaklaşık bin dönüm bahçeden 5 bin ton kiraz üretimi yapılıyor. Rekolte yüksek. Kirazlarımız iç piyasanın yanında Irak’a ihracata gidiyor. Şu anda kilosu 15-20 liradan alıcı buluyor. Üreticimiz fiyattan memnun” dedi.
    FİYATLAR MEMNUN EDİCİ
    Koramşalı Mahallesi’nde 10 dönüm bahçede kiraz üretimi yapan Nihat Özen ise, “İlk turfanda kiraz hasadımızı yapmanın sevincini yaşıyoruz. Şu anda turfanda kirazlarımız toplanıyor ve kasalara konup tüketim için yola çıkıyor. Rekoltemiz bu yıl çok güzel. Fiyatlarımız da kilosu 15-20 lira arasında oluyor. Çok memnunuz inşallah bundan sonra da bu fiyatlar devam eder ve yüzümüz güler” diye konuştu. 

    FOTOĞRAFLI

  • ‘Videokonferans öncesi mutlaka prova yapılmalı’

    ‘Videokonferans öncesi mutlaka prova yapılmalı’

    Aslıhan ALTAY KARATAŞ- Muhammet BAYRAM/ANKARA, (DHA) – SOSYAL medya uzmanı Prof. Dr. Levent Eraslan, son dönemde artan videokonferans görüşmelerinde olası kazaların önüne geçmek için öncesinde mutlaka hazırlık ve prova yapılması gerektiğini söyledi.
    Anadolu Üniversitesi Sosyal Medya ve Dijital Güvenlik Eğitim, Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Levent Eraslan, özellikle pandemi döneminde yaygın olarak tercih edilen videokonferansta nelere dikkat edilmesi gerektiğini anlattı. Eraslan, videokonferans öncesi kişinin hazırlık yapmasının gerekli olduğunu belirtti. Prof. Dr. Eraslan, “Bu tarz çok geniş katılımlı toplantılara katılacak kişilerin mutlaka önceden bir hazırlık yapmaları, ses ve görüntü özelliklerine dikkat etmeleri ve ortamlarının da sessiz olması gerekmekte. Bir odada sessiz bir ortamda bunların yapılması gerekmektedir. Yapılmazsa olası kazaların, istenmeyen nahoş durumların oluşması çok rahat. Bir de unutmayın, sosyal medyada hiçbir şey kaybolmuyor ve anlık her şey kaydediliyor. Bu kayıtlar üzerinden montaj ve algı da yapılabiliyor. Prova yapılmasını, vakit ve teknik bilgi yoksa mutlaka yardım alınmasını ve süreçte mutlaka bir motivasyon ve konsantrasyon sürecinin oluşturulmasını ben öneriyorum” diye konuştu. 
    Videokonferans için sunum metni hazırlanmasını da tavsiye eden Eraslan, “Bakın, söylemin şehveti denen bir kavram var yani insan konuştukça konuşur; ancak belli bir dizge içerisinde konu başlıklarını belirlerse konferansçılar, bu daha rahat, daha sistematik olur” dedi. 
    ‘ORTAMIN ÇOK İYİ HAZIRLANMASI GEREKİYOR’
    Prof. Dr. Eraslan, videokonferans ile topluluk önünde konuşma arasındaki farka değinerek, “Yüz yüze ders anlatmaktan, konuşmaktan, konferans vermekten daha farklı bir dünya bu. Yani orada insanların gözüne bakmıyorsunuz, sadece ekrana bakıyorsunuz. Bu ayrı bir konsantrasyon, ayrı bir bilgi ve beceri biçimi. Yani sen dinleyenden reaksiyon alamıyorsun, dinleyen kişilerin gözlerine bakamıyorsun. 20 yıldır ders anlatıyorum ben, öğrencinin gözünden anlarım motivasyonunu, beni dinleyip dinlemediğini ya da dersi anlayıp anlamadığını. Burada öyle bir ortam olmadığı için konsantrasyon, teknik ve teknolojik bilgi ve ortamın çok iyi hazırlanması gerekmektedir” diye konuştu. 
    ‘PANDEMİDEN SONRA DA SIK KULLANILACAK’
    Pandemi döneminde yaygınlaşan videokonferansın salgın bittikten sonra da sık kullanılmaya devam edeceği öngörüsünde bulunan Levent Eraslan, “Artık göreceğiz ki tüm dünya bunu yapacak yani insanlar kongre yapmak için İtalya’ya gitmeyecekler, evlerinden bağlanacaklar. İnsanlar pandemi sürecinde zorluklar içerisinde bazı kolaylıkları gördüler. Bu çok önemlidir. Eğitimin artık uzaktan yapıldığını, sınavların da online yapılabileceğini, sıraya girmeden fatura yatırılabileceğini ya da markete gitmeden eve bir şeyler geleceğini gördüler. Zorluklar içerisinde görülen bu kolaylıkları insanlar devam ettirecektir. Bazı meslek gruplarının yükü artacak bazıları belki yok olacaktır” dedi. 

    FOTOĞRAFLI

  • Karabük’te ‘askıda ekmek’ uygulaması

    Karabük’te ‘askıda ekmek’ uygulaması

    Yasin ALDEMİR/KARABÜK, (DHA)- KARABÜK’te, Karabük Mahallesi Muhtarlığı tarafından başlatılan ‘askıda ekmek’ uygulaması ile ihtiyaç sahibi vatandaşlar, ekmeklerini ücretsiz alıyor.
    Karabük Mahallesi Muhtarlığı ‘askıda ekmek’ uygulaması başlattı. Vatandaşların muhtarlığa yaptığı yardımla mahallede bulunan 2 bakkalda ‘askıda ekmek’ uygulaması kapsamında ihtiyaç sahibi vatandaşlar ekmekleri ücretsiz alıyor. Uygulamayı başlatan ve örnek olmasını isteyen Karabük Mahallesi Muhtarı Emre Çınar, “Bu zor zamanlarda vatandaşlarımız için ne yapabiliriz diye düşündüğümüzde en azından günlük ekmek ihtiyaçlarını karşılamak için böyle bir uygulama başlatmış bulunmaktayız. Bizler ihtiyaç sahibi vatandaşlarımızın günlük ekmek ihtiyaçlarını karşılayarak yaşantılarında bir nebze olsun faydamız olsun istedik” dedi.
    Kampanyayı desteklediklerini ifade eden bakkal Mehmet Bekçi, “Muhtar, mahallemizde askıda ekmek uygulamasını başlattı. Böyle bir uygulamayı başlattığı için muhtarımıza teşekkür ederiz. Mahallemizin esnafı olarak bu uygulamayı destekliyoruz. Vatandaşlarımız gelip gönül rahatlığı ile ekmeğini alabilir” diye konuştu.

    FOTOĞRAFLI

  • Çin’den getirdiği oto yedek parçaları ile yakalandı

    Çin’den getirdiği oto yedek parçaları ile yakalandı

    Ali Ablay / İstanbul DHA ÇİN’den kaçak yollarla stop lambası, mercek far, sis farı tepe lambası gibi oto yedek parça ve aksesuarları getiren şüpheli, polis tarafından yakalandı.  Emniyet işlemlerinin ardından adliyeye sevk edilen şüpheli, hakkında adli kontrol hükümleri uygulanarak serbest bırakıldı. 
    İstanbul Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık Şube Müdürlüğü ekipleri, yürüttüğü çalışma sonucu 13 Mayıs tarihinde Ambarlı Gümrük Müdürlüğü’nde çıkan TIR’ı kontrol ettiler. Polis, TIR’daki konteyner içerisinde Çin’den özel izinle getirilmesi gereken araç farlarının da aralarında bulunduğu toplam 629 parça ele geçirildi. Aracında, tampon ve panjur olarak beyan edilen 22 adet stop lambası, 8 adet mercek far, 100 adet tepe lambası, 80 adet bagaj amortisörü, 390 adet sis farı, 25 adet panjur 4 adet body kit olmak üzere toplam 629 adet oto yedek parça ve aksesuar yakalanan şüpheli Koray E. (43), emniyet işlemlerinin ardından adliyeye sevk edildi. Hakkında, Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu kapsamında adli işlem yapılan Koray E., sorgusunun ardından adli kontrol şartı ile serbest bırakıldı. 
    (FOTOĞRAF)