Kategori: Genel

  • Kars’ta berberler, ‘müşteri kayıt defteri’ tutuyor

    Kars’ta berberler, ‘müşteri kayıt defteri’ tutuyor

    Bedir ALTUNOK/KARS, (DHA)- KARS’ta berberlere, koronavirüs tedbirleri kapsamında ‘müşteri kayıt defteri’ tutma zorunluluğu getirildi. Berberlerin tutacağı kayıt defterleriyle olası bulaş durumunda olası vaka takibi ve risk altında olabilecek kişiler belirlenebilecek. 
    Koronavirüsle mücadele kapsamında 22 Mart’ta İçişleri Bakanlığı genelgesiyle faaliyetleri geçici olarak durdurulan berber ve kuaförler, 11 Mayıs Pazartesi günü iş yerlerinin kapılarını müşterilerine yeniden açtı. İçişleri ve Sağlık Bakanlığı tarafından belirlenen tedbirlere uyarak, hizmet veren berberler için Kars’ta ‘müşteri kayıt defteri’ tutma zorunluluğu getirildi. Esnaf ve Sanatkar Odaları Birliği’nden temin edilen deftere berberler, gelen müşterilerin adını, soyadını, telefon numarasını, tıraş olduğu saati ve ölçülen ateşinin derecesini yazıyor. 
    ‘MASKESİZ ALMIYORUZ’
    Erkek kuaförü Özcan Sarıçayır, uygulamanın dün başladığını belirterek, maskesiz olan müşterileri iş yerine almadıklarını vurguladı. Sarıçayır, tek kullanımlık havlu başta olmak üzere hijyen kurallarına dikkat ettiklerini de söyledi. Müşterilerinin bilgilerini kayıt altına almaya başladıklarını aktaran Sarıçayır, “İçeride müşteri olduğunda sırada 1 müşteri bekleyebiliyor. Müşterinin ilk önce ateşini ölçüyor ve kayıt altına alıyoruz. Adı, soyadı, telefon numarası ve tıraş olduğu saati de kayıt defterine yazıyoruz” dedi.
    Uygulamadan memnun olduklarını da belirten Özcan Sarıçayır, “Müşterilerimiz arayıp randevu alıyorlar. Randevu saatini geçirenler yeniden randevu almak zorundalar. Umuyoruz ki bu salgın bir an önce ilimizi ve ülkemizi terk eder” diye konuştu.
    İL SAĞLIK MÜDÜRLÜĞÜ’NDEN AÇIKLAMA
    İşletmelerde muhtemel bulaş durumunda ‘müşteri kayıt defteri’nin önemine dikkat çeken İl Sağlık Müdürlüğü tarafından konuyla ilgili yazılı açıklama yapıldı. Açıklamada, “Muhtemel bulaş durumunda olası vaka takibi (filyasyon) ve risk altında olabilecek kişilerin belirlenebilmesi amacıyla İl Sağlık Müdürlüğü tarafından oluşturulan ‘Müşteri Kayıt Defteri’ne bu işletmelerden hizmet alan her müşterinin bilgilerinin işlenmesi gerekmektedir. Bu hususta vatandaşlarımızın salgının kontrolü ve muhtemel yayılımının engellenmesi amacıyla işletme sahipleri ile iş birliği içinde olmaları ve gerekli bilgileri paylaşmaları hayati önem arz etmektedir” denildi.
    Öte yandan polis ekipleri de sık sık denetim yapıp, berber ve kuaförlerin kurallara uyup uymadıklarını kontrol ediyor.

    FOTOĞRAFLI

  • Eskişehir’de koronavirüs salgını, arsa ve arazi fiyatlarını yüzde 20 artırdı

    Eskişehir’de koronavirüs salgını, arsa ve arazi fiyatlarını yüzde 20 artırdı

    Hakan TÜRKTAN- Caner AKSU/ESKİŞEHİR, (DHA)- ESKİŞEHİR’de, koronavirüs salgınının ardından arsa ve arazi fiyatlarında yüzde 20 oranında artış olurken, AVM’lerdeki mağaza sahipleri de azalan müşteri potansiyeli nedeniyle kalabalık cadde ve sokakları tercih etmeye başladı. Eskişehir Emlak Komisyoncuları Odası Başkanı Gazi Çelik, “İnsanlar artık barınma yerlerini normal daireler değil de bağ ve bahçelerde tercih ediyor. Herkes kendi bütçesine göre yatırım yapma peşine düştü” dedi.
    Koronavirüs nedeniyle alışkanlar değişirken, kent merkezlerine olarak yakın sessiz ve sakin yaşam sürmek isteyenler, bağ ve bahçelere yöneldi. Eskişehir Emlak Komisyoncuları Odası Başkanı Gazi Çelik, kentte bu talebin, arsa ve arazi fiyatlarının yaklaşık 20 oranında artmasına neden olduğunu söyledi. Salgının, barınma ve alışveriş alışkanlarını değiştirdiğini belirten Çelik, apartman daireleri yerine bahçeli evlere artık daha çok ilgi olduğunu söyledi. Ekonomisi güçlü olan kişilerin müstakil, müstakil bahçeli ev ve villalara yöneldiğini anlatan Gazi Çelik, “İnsanlar bu süreçte evde zaman geçirmeye başladılar. İnsanlar artık barınma yerlerini normal daireler değil de bağ ve bahçelerde tercih ediyor. Herkes kendi bütçesine göre yatırım yapma peşine düştü. Ekonomisi güçlü olanlar müstakil ev, villa tercih ediyor. Daha düşük bütçeli vatandaşlar ise arsa alıp, bunların üzerine prefabrik ev yapmak istiyor. Bundan dolayı sık sık telefonlar alıyoruz. Genellikle şehir merkezine yakın 5 ile 30 kilometre mesafede toplu taşımanın, belediye hizmetlerinin, elektrik ve suyunun olabileceği yerleri tercih ediyorlar” dedi.
    ‘FİYATLARDA YÜZDE 20 ORANINDA YÜKSELME GÖRÜYORUZ’
    Orta halli ekonomisi olanların ise toplu taşıma araçlarını düşünerek, buna göre tercih yaptıklarını kaydeden Çelik, “Orta halli vatandaşlar özellikle toplu taşıma hizmetinin olduğu yerleri tercih ediyor. Tabi ki arsa ve arazi fiyatlarında bir hareketlilik meydana geldi. Müşteri potansiyelimiz arsa ve arazi üzerinde çoğaldı, diyebiliriz. Yatırım yapacağınız bölgeye göre değişiklik gösterebilir. Fiyatlarda ortalama yüzde 20 civarında yükselme görüyoruz. Bu hastalığın artık gitmeyeceğini düşünerek bu yönde yatırım yapmaya başladılar” diye konuştu.
    ‘AVM’DEKİ MAĞAZALAR, ŞEHİR MERKEZİNDE DÜKKAN ARIYOR’
    Eskişehir Emlak Komisyoncuları Odası Başkanı Çelik, artık kalabalık yerlere girilmek istenmemesi nedeniyle AVM’lerde büyük mağazaları olanların şehir merkezlerinde dükkan aramaya başladıklarını söyledi. Büyük mağazaların bu süreçte yüzde 50 kadar müşteri kaybedeceğini öngörerek, yatırımlarını değiştirdiğini anlatan Çelik, şöyle konuştu:
    “Bu hastalıkla birlikte büyük alışveriş merkezlerinin müşteri potansiyelinin yüzde 50 düşeceğini öngörüyorlar. Oralarda dükkan kiralarının dövizle olduğunu, yüksek kiralar ödediklerini biliyoruz. Büyük mağazaların artık eskisi gibi şehir merkezlerinde dükkanlar sorduklarını görmeye başladık. İnsanların alışveriş merkezlerinden kaçacağından, toplu yerlere girmek istemediklerinden dolayı büyük mağazalar 500 ile 1000 metrekare gibi dükkanlar aramaya başladılar. Artık insanların da alışveriş alışkanlıkları değişecektir. Eskiden her şehrin 5-6 tane meşhur caddesi olurdu. Büyük şirketler AVM’lere taşındı ama böyle bir hastalığı kimsenin beklemediğinden dolayı artık eskiye dönüş yapıyorlar.”
    Öte yandan Eskişehir’de 200 mağazası bulunan AVM’de 20 iş yeri açıldı. Diğer mağazaların ise az sayıda müşteri geleceği öngörülerek, bu süreçte açılmaması tercih edildi.

    FOTOĞRAFLI

  • Koronavirüsü yenen çift, 12 gün arayla taburcu edildi

    Koronavirüsü yenen çift, 12 gün arayla taburcu edildi

    Yasin DALKILIÇ- Muhammed KISIR/KAYSERİ, (DHA)- KAYSERİ’de, koronavirüse yakalanan Şerife (63) Mehmet Özkara (64) çifti, tedavilerinin ardından hastalığı yenip 12 gün arayla taburcu oldu. İmmün plazma tedavisi ile sağlığına kavuşan ve alkışlarla hastaneden çıkan Mehmet Özkara, “İnşallah bir sakıncası yoksa plazma bağışında bulunacağım” dedi.
    Kayseri’nin Develi ilçesinde oturan 3 çocuk annesi Şerife Özkara, geçen 24 Nisan’da yüksek ateş ve öksürük şikayeti ile Devlet Hastanesine başvurdu. Yapılan tetkik sonucu Özkara, ambulansla Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’ne sevk edildi. Burada Özkara’nın koronavirüs testi pozitif çıktı. Şerife Özkara, hastanede tedavi altına alınırken, yapılan filyasyon araştırmasında çiftçi eşi Mehmet Özkara’nın da koronavirüse yakalandığı tespit edildi. Mehmet Özkara da eşinden 2 gün sonra aynı hastanede tedaviye alındı. Şerife Özkara, tedavisinin ardından hastalığı yenerek 2 Mayıs’ta taburcu edildi. Koronik hastalığı bulunan, bağışıklığı nedeniyle ilaç kullanan Mehmet Özkara da uygulanan plazma tedavisiyle hastalığı yendi. Mehmet Özkara, doktor ve sağlık çalışanlarının alkışları eşliğinde taburcu oldu.
    ‘HER ŞEY HALSİZLİKLE BAŞLADI’
    Mehmet Özkara, hastalık başlangıcının aşırı derecede halsizlik olduğunu söyleyerek, “Sonra iştahsızlık ve ateş hat safhadaydı. Tedavi sonucu çok şükür hastalığı yendim. Bir sefer doktorlar plazma verdi. Eşim Şerife çabuk atlattı. Bir haftadan daha az sürede taburcu oldu. İnşallah bir sakıncası yoksa plazma bağışında bulunacağım. Nihayetinde bir can kurtarıyorsun” dedi.
    ‘PLAZMA TEDAVİSİYLE YAŞAMA TUTUNDU’
    Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Nuri Tutar, Mehmet Özkara’yı klinik durumunun kötüleşmesi nedeniyle yoğun bakım ünitesine aldıklarını belirterek, “Burada takiplere başladık ve bu esnada hastaya immün plazma tedavisini uygun gördük. Daha önce hastalığı geçirmiş ve iyileşmiş bir hastanın bağışıyla hastamıza plazma tedavisini uyguladık. İmmün plazma tedavisinden sonra hastanın kliniğinde düzelme gerçekleşti. Koronavirüs temasla bulaşıyor. Bir kişide çıktıktan sonra eşinde veya çocuğunda yakın temaslarında taramak lazım” dedi.

    FOTOĞRAFLI

  • Bilim Kurulu Üyesi Demircan: ‘D vitamini aldık koronavirüs kesilecek’ diyemeyiz

    Bilim Kurulu Üyesi Demircan: ‘D vitamini aldık koronavirüs kesilecek’ diyemeyiz

    Şaduman UNUTMAZ- Muhammet BAYRAM/ANKARA, (DHA)- SAĞLIK Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Ahmet Demircan, D vitamini düşük olanlarda koronavirüsten kaynaklı ölüm olasılığının arttığı iddiasına ilişkin, “‘D vitamini aldık koronavirüs kesilecek’ diye bir şeye kapılmayalım. D vitaminine bir anda yüklenip bilinçsizce tüketmenin manası yok, bazı vitaminler vücutta birikip yan etki yapar” dedi. 
    Gazi Üniversitesi Başhekimi, Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Ahmet Demircan, ‘D vitamini’ eksikliği ile koronavirüs arasındaki bağı değerlendirdi. Demircan, vücudun, dengede olabilmesi için vitaminler ve minerallere ihtiyaç duyduğunu belirterek, “Koronavirüs ile birlikte bu biraz daha gündeme gelmiş oldu. D vitaminine bir anda yüklenip bilinçsizce tüketmenin manası yok. Bazı vitaminler vücutta birikip yan etki yapar. Bilinçsizce almayın lütfen. Kısa kollu, yüzünüz açık şekilde güneşe çıkarsanız, D vitamini ihtiyacımızın büyük kısmını oradan alabiliriz. Halen bir eksiklik varsa bu ölçülür, doktorunuzun tavsiyesiyle damla, tablet veya iğne şeklinde verilecekse ona göre hareket ederiz. Duyduğumuz bir şeyle hemen her şeye yüklenmeyelim. ‘D vitamini aldık koronavirüs kesilecek’ diye bir şeye kapılmayalım. Doktor kontrolü ve önerisiyle hareket etmeli, bu günlerde de güneşe çıkarak güneş almalıyız” dedi.
    ‘TAMAMEN ETKİSİNİ KAYBEDERSE NORMAL HAYATA YAKLAŞABİLİRİZ’
    Ahmet Demircan, koronavirüsün hayatın her alanında çok şeyi değiştirdiğini belirterek,
    “Virüs bize çok şeyi öğretti, çok şeyi değiştirdi. Bundan sonra önlemlerle normali bulacağız. Yani yeni bir normal hayat olacak. Virüsü tamamen yener, virüs etkisini kaybeder, hiç vaka çıkmazsa o zaman alıştığımız normale doğru yaklaşabiliriz. Türkiye şu anki vakalarla iyi gidiyor. İyi gidersek, sıkı gidersek yakın zamanda adım adım normale geçeceğiz. AVM’ler açıldı, bunun etkilerinde neler olacak 10 gün sonra göreceğiz. Bayram gelecek, sınavlar gelecek onların etkilerini göreceğiz. Hep hareket dalgaları olabilecek potansiyel riskler var. Bunları çok sıkı atlatırsak o zaman yakın zamanda normale dönmeyi umut ediyoruz. Pandemilerde dalgalar tekrar olabilir diye söyleniyor; ama şu an iyi gidiyoruz” ifadesini kullandı.
    ‘GÜNEŞ IŞINLARI ÇOĞALDIKÇA ETKİSİNİN AZALMASINI BEKLİYORUZ’
    Koronavirüsün, havaların ısınmasıyla etkisini yitireceği yönündeki açıklamaları da değerlendiren Demircan, “‘Yaz gelince bitecek’ diye söylenmişti. ‘Ekvator’un güney kısmında neden görülüyor?’ diye sorular geliyor. ‘Bu doğrudur’ demek için çok erken. Temkinli gitmek lazım. Dünyanın her yerinde, her mevsimde görünebiliyor. ’30 derece oldu virüs bitti’ anlamına gelmemeli. Güneyde de olduğunu düşünürsek ‘yüzde yüz keser’ demek biraz soru işareti. Nem azaldıkça, güneş ışınları çoğaldıkça muhtemelen virüsün etkisi azalacak diye bekliyoruz” diye konuştu.
    ‘AVRUPA VE AMERİKA TÖKEZLEDİ’
    Demircan, Türkiye’nin dünyadan tıbbi malzeme alırken bütün dünyaya tıbbi malzeme gönderebilen, hediye edebilen, satabilen bir hale geldiğini belirterek, şunları kaydetti:
    “Virüs, ne olursa olsun kendi kendimize yeterli olmamız gerektiğini öğretti bize. Bunu tıbbi solunum cihazında gördük. Yoğun bakımlarımızın, hastanelerimizin iyi olduğunu, iyi doktorlarımız olduğunu, nasıl bu zorlukların altından kalkıldığını gördük. Avrupa ve Amerika tökezledi bu konuda. Çünkü onlar bu kadar kalabalığa alışık değiller. Ne kadar güçlü olduğumuzu gördük. Sağlıkçılara sadece bugün için değil, ömür boyunca şiddetin olmaması gerektiğini, saygı olması gerektiğini gördük. Türkiye hızlı hareket ettiği için, bazı ilaçları hızlı kullandığı için bu kadar ağır hastaya maruz kalmadı. Hastanelerde yatak yokluğunu çok yaşamadı” değerlendirmesinde bulundu. 

    FOTOĞRAFLI

  • Avcılar’da balkonda sıkışan kumru kurtarıldı

    Avcılar’da balkonda sıkışan kumru kurtarıldı

    İhsan DÖRTKARDEŞ/İSTANBUL, (DHA)- AVCILAR’da binanın kapalı balkonu ile camekanın arasına sıkışan kumru itfaiye eri tarafından kurtarıldı.
    Denizköşkler Mahallesi Çimen Sokak’ta bulunan binanın boş olan ikinci katındaki kapalı balkon ile önündeki camekanın arasına giren kumru bir türlü çıkamadı. Karşı binadaki dikkatli bir kişi tarafından fark edilen kuş, ev sahibine ulaşılamaması nedeniyle kurtarılamadı. Bunun üzerine itfaiyeden yardım istendi. İtfaiye erleri merdivenle, balkona ulaştı. Bir görevli kuşun bulunduğu yere uzanarak kumruyu almak istedi. Kuş korkarak kapalı balkon ile camekan arasında gidip elince itfaiye erini biraz uğraştırdı. Görevli itfaiyeci kuşu alarak yere indirirken yapılan kontrollerde kanat veya başka bir yerinde kırık olmadığı görüldü. İki günden bu yana mahsur kaldığı sanılan kuşa bir kapta su verildi.
    İtfaiye eri Mustafa Saka, “Bu üçüncü oluyor. Kuşlar hep oraya sıkışıyor, çıkamıyor. İçinde oturan aileleri uyarıyoruz kuşlar kurtuluyor. Ancak, bu içinde kimsenin olmadığı evde mahsur kaldı” dedi.
    Daha sonra salıverilen kuş bir süre uçtuktan sonra uzun süren hareketsizlik nedeniyle düştü. İtfaiye eri bunun üzerine kuşu kendisine gelebilmesi için yanlarına alırken daha sonra salacaklarını söyledi. İftar saatine yakın merdivenli itfaiye aracının geldiğini ve kuş kurtarma operasyonu yaptığını gören çevredekiler olanları pencere ve balkonlarından izledi. Kuşun kurtarılması üzerine itfaiye erlerini alkışladı
    (FOTOĞRAF)

  • Tarladayken satılan Osmanlı çileğinde talebi karşılayamıyorlar

    Tarladayken satılan Osmanlı çileğinde talebi karşılayamıyorlar

    Gürkay GÜNDOĞAN- Sinan KABATEPE/EREĞLİ(Zonguldak), (DHA)- ZONGULDAK’ın Ereğli ilçesinde, aroması, rengi ve tadı ile diğer çilek türlerinden farklı olan, yöreye özgü Osmanlı çileğinin hasadına başlandı. ‘Padişah sofrası meyvesi’ olarak adlandırılan ve adını da buradan alan çileğin kilosu, 40 TL’den satışa sunulurken, tarladaki çileklerin tümü ön siparişlerle satıldı. Osmanlı Çileğini Yaygınlaştırma ve Üreticiyi Koruma Derneği Başkanı Şaban Çetinkaya, en pahalı çilek türü olmasına rağmen talebi karşılamakta güçlük çektiklerini söyledi.
    Ereğli’ye özgü yöresel meyve olan Osmanlı çileği, sadece Kocaali Mahallesi ve bazı köylerde yetiştiriliyor. Mayıs ile haziran aylarında hasadı yapılan ve narin yapısı nedeniyle tek tek özenle toplanan Osmanlı çileği, pazara inmeden tarlada satılıyor. Geçen yıl olduğu gibi bu sene de kilosu 40 TL’den satışa sunulan Osmanlı çileği, kendine özgü kokusu ve aromasıyla diğer çileklere göre daha lezzetli olmasıyla öne çıkıyor. Osmanlı çileği, ayrıca kozmetikten gıdaya kadar farklı birçok sektör üreticileri tarafından da talep ediliyor. ‘Padişah sofrası meyvesi’ olarak bilinen Osmanlı çileği, rivayete göre, padişahların sofralarından eksik olmamasının yanı sıra Osmanlı Devleti zamanında padişahlara ve yabancı devlet adamlarına hediye olarak gönderiliyordu.
    ‘UNUTULMAKTAN KURTARDIK’
    Osmanlı çileği üretiminin artırılması için kurulan Osmanlı Çileğini Yaygınlaştırma ve Üreticiyi Koruma Derneği, 5 dönüm arazi üzerindeki üretimine rağmen taleplere yetişemiyor. Dernek, bu yıl çilek üretiminin yanında fide üretimine de geçerek, Osmanlı çileğinin üretiminin artırılması için çalışmalar yapıyor. Dernek Başkanı Şaban Çetinkaya, Osmanlı çileğinin, yörenin ikliminde yetişebilen çok özel meyve olduğunu söyledi.
    Osmanlı çileğinin yanı sıra fide de yetiştirdiklerini ancak taleplere yetişemediklerini söyleyen Çetinkaya, “Ereğli bölgesinde yetişebilen Ereğli iklimine adapte olan güzel bir meyve. Hatta bu padişahların yiyeceği diye de anılıyordu. Böyle bir güzel meyve koruyamadan yok olma sürecinde 20- 30 yıllık süreçte değerini koruyamadan yok olmaya doğru gidiyordu. Biz çalışmalarımızla meyveyi unutulmaktan kurtardık” dedi.
    DALINDA SATILDI 
    Geçen yıl 1,5 ton ürün elde ettiklerini, bu yıl ise 2 ton ürün beklediklerini belirten Çetinkaya, “Osmanlı çileğine o kadar talep yoğun ki yurt dışında da zaman zaman talepler geliyor. Biz ancak her talebe neredeyse olumsuz yanıt vermek zorunda kalıyoruz. Çünkü Osmanlı çileği hem sofralık bir meyve olduğu kadar sanayi için yarı mamul bir üründür. Gıda sektörü ve diğer ilaç sektöründen tutunda birçok alanda kullanım alanları mevcut. Bunlar için insanlar tonlarca Osmanlı çileği talep ediyorlar. Örneğin; bir dondurma yapılacağını düşünsek tonlarca meyveye ihtiyaç var. Biz buradaki üretimimiz tonlarca olmadığı için bu taleplere cevap veremiyoruz. Ancak bölgemizde yetişen ürün miktarı kadar çok özel noktalara hediyelik olarak gönderilebiliyor. Kilosu dünyanın en pahalı meyvesi diyebiliriz. Geçen yıl olduğu gibi bu yıl da 40 TL’ydi. Zaten dalında satılmış oluyor. Şu an yeni bir sipariş gelse ona cevap veremiyoruz” diye konuştu. 

    FOTOĞRAFLI

  • Esenyurt’taki minibüsler yine tıka basa dolu

    Esenyurt’taki minibüsler yine tıka basa dolu

     

    Veysel TİMDU/İSTANBUL, (DHA)- ESENYURT’ta yüzde elli kuralına uymayarak, fazla yolcu taşıyan 3 minibüs şoförüne ceza kesildi.
    Fatih Sultan Mehmed Caddesi üzerinde Esenyurt Emniyet Müdürlüğü ekipleri tarafından dün akşam saatlerinde yapılan denetimde yüzde 50 kuralına uyan minibüslerin sürücülerine teşekkür edildi. Ancak, denetimler sırasında 3 minibüsün tıka basa yolcu taşıdığı, tüm koltukların dolu olduğu ve ayakta çok sayıda yolcu bulunduğu belirlendi. Bir minibüste dışarı çıkmaları yasak olan bir bebeğin de bebek arabasında taşındığı göze çarptı. Bu minibüslerin sürücülerine 3 bin 284’er TL ceza kesildi.

    YOLCULAR DA ŞİKAYETÇİ
    Yolcular Koronavirüs tehlikesinin farkında olduklarını uyarılarının şoförler tarafından dikkate alınmadığını söyledi. Bir yolcu sabah saatlerinde fazla yolcu alan minibüs şoförü ile tartıştığını kendisine, “Cezayı ben ödüyorum sen mi ödüyorsun?” dediğini belirterek., “Ona, 3 lira kazanacağın parayla sağlığımla oynayamazsın’ dedim. Az önce aradım yine şikayet ettim” dedi. Bir başka minibüste bulunan evlerine dönen iki sağlık personeli de CİMER’e defalarca minibüs şoförlerini şikayet ettiklerini belirtirken, “Şoförler, fazla yolcu alırım ceza öderim’ diyor. Oturarak gitmeyi tercih ediyoruz. Ancak çok sayıda ayakta yolcu alıyorlar” dedi.
    (FOTOĞRAF)

  • Nurhak’ta, hiç koronavirüs vakasına rastlanmadı

    Nurhak’ta, hiç koronavirüs vakasına rastlanmadı

    Ömer KOÇ/KAHRAMANMARAŞ, (DHA)- KAHRAMANMARAŞ’ta, mart ayında binin üzerinde gurbetçinin gelmesiyle koronavirüs vakalarının görülmesinden endişe edilen 12 bin 400 nüfuslu Nurhak ilçesinde bugüne kadar hiç vaka tespit edilmedi. Nurhak Kaymakamı Cihat Koç, ilçe halkının tüm kurallara uyduğunu ve ilçeye gelenlerin 14 gün karantinaya alınmasının bunda en önemli etken olduğunu söyledi.
    Kahramanmaraş, Malatya ve Adıyaman’ın kesiştiği noktada yer alan Nurhak’a ülkede koronavirüs vakalarının görülmeye başladığı ilk günlerde 12 bin 400 nüfuslu ilçeye 1200 kişi yurt dışından giriş yaptı. Bu nedenle herkesin “Kahramanmaraş’ta koronavirüs görülürse ilk burada görülür” dediği ilçede bugüne kadar koronavirüs tespit edilmedi. Nurhak hem Kahramanmaraş’ın koronavirüs tespit edilemeyen tek ilçesi hem de pozitif vakası olmayan Türkiye’nin az sayıdaki yerleşim yerlerinden biri.
    BELEDİYE TÜM İŞ YERLERİNİ DEZENFEKTE ETTİ
    İlçede 6 ayrı ekipten oluşan 80 kişilik vefa grubu, bugüne kadar 4 bin kişiye hizmet verdi. Vatandaşların tamamına yakını koronavirüs tedbirlerine uyup, acil bir işi olmadıkça komşu ilçelere gitmezken, bugüne kadar kurallara uymadığı için sadece 33 kişiye idari para cezası kesildi. Dışarıdan gelen herkese 14 günlük karantinada kalacaklarına dair taahhütname imzalatılıp ilgili birimlerce sık sık kontrol edildiği ilçedeki açık tüm iş yerleri de Nurhak Belediyesi tarafından dezenfekte edildi.
    ‘TÜM TALİ YOLLAR KAPATILDI’
    Nurhak Kaymakamı Cihat Koç, ilçede pozitif vaka sayısının bulunmamasının en büyük nedeninin, en başından beri başta Sağlık Bakanlığı olmak üzere ilgili tüm bakanlıkların aldığı tedbirlere vatandaşla birlikte riayet etmek olduğunu söyledi. Koç, alınan tedbirleri şöyle sıraladı:
    “Koronavirüs vakalarının ülkemizde görülmeye başladığı ilk günlerden itibaren ilçemizde birtakım tedbirler aldık. Bu tedbirlerin en başında ilçemizi olabildiğince izole hale getirmek vardı. Bunun için de öncelikle ilçemizin giriş ve çıkışlarındaki tali yolları araçla geçişe kapatıp ana yol güzergahımızda 24 saat esasına göre iki ayrı yerde trafik uygulama noktaları oluşturduk. Bu noktalarda vatandaşlarımızın hem ateşlerini hem de nereden gelip nereye gittiklerini, seyahat izin belgeleri olup olmadıklarını her araçta ayrı ayrı kontrol ettik. Bununla birlikte eğer bu araçlar ilçemizden transit geçiş, sağlayacaksa ilçemizden çıkana kadar kendi aracımızla eskortluk ettik, ilçemizde herhangi bir noktada duraklamalarına izin vermedik.”
    ‘DIŞARIDAN GELEN 2 BİN 200 KİŞİ SİSTEMATİK BİR ŞEKİLDE TAKİP EDİLDİ’
    İlçe pazarını geçici süreyle kapattıklarını, hem vatandaşların hem de pazarda tezgah açan manavların mağdur olmaması adına manavların tezgahlarını yola kadar indirmelerine müsaade ettiklerini kaydeden Kaymakam Koç, aldıkları en büyük tedbirlerin başında ise ilçeye dışarıdan gelen 2 bin 200 kişiyi 14 gün karantinada tutmak olduğunu söyledi. Bu kişilerin yazılı olduğu listeyi gösteren Cihat Koç şöyle devam etti:
    “İlçeye giriş- çıkışlarda yaptığımız kontrollerde ilçemize giren insanları 14 gün karantinaya alarak çok ciddi bir şekilde gerek emniyet, gerek jandarma ve gerek sağlık personelimizle takiplerini yaptık. Bu takipleri gün içerisinde değişik saatlerde evlere giderek ve bazen de telefonla arayarak sürekli ilerlettik ve bunun neticesinde ilçemiz nüfusunun 12 bin 400 olduğunu düşünürseniz son 2 ay içerisinde ilçemize 2 bin 200 civarında yurt dışı ve il dışından gelen vatandaşımız oldu. Zira ilçemizin dünyanın her yerinde yaşayan birçok vatandaşı var. Bu vatandaşlarımızı sistematik bir şekilde takip ederek koronavirüsle mücadelemizi sürdürüyoruz.”
    ‘VATANDAŞLAR KURRALLARA UYDU’
    Kendileri gerekli tedbirleri alırken, ilçe halkından dan çok büyük destek gördüklerini ifade eden Nurhak Kaymakamı Cihat Koç, “Vatandaşımız bu yasaklara çok ciddi bir şekilde uydular. Bizi çok anlayışla karşıladılar. Bu alınan tedbirlerin kendi sağlıkları için olduğunu çok güzel bir şekilde anlayıp kendi hayatlarında uyguladılar. Örneğin bu yasaklar ilk başladığında Elbistan ilçemize ilçemizden günlük ortalama 600 vatandaşımız gidip geliyordu. Bu rakam son gümlerde 3- 4 kişiye düştü ve o da acil işleri oldukça. Yani halkımız 14 gün karantinası bittiği halde dışarıda gördükleri bir tanıdıklarını dahi ‘Ne olur olmaz bakın bu dışarıda geziyor’ diyerek bize bildirip birbirlerini de kontrol ediyorlardı ve bu bizim çok işimize yaradı. Biz süreci halkımızla beraber yürüttük” diye konuştu.
    MASKELERİ 4 GÖNÜLLÜ ÜRETİYOR
    İlçe esnafından Mehmet Aslan, ilçe halkının ilk günden bu yana duyarlı davranıp tüm kurallara uyduğunu, koronavirüs görülmemesinin en büyük nedenlerinden birinin de bu olduğunu söyledi. Öte yandan koronavirüs tedbirlerinin başında gelen maskeleri ise ilçede 4 gönüllü üretiyor. Nurhak Halk Eğitimi Merkezi’nin 4 kursiyeri, kaymakamlık tarafından temin edilen kumaşlardan evlerinde maske dikiyor. Bunlardan biri olan Elif Çöplü, bu süreçte devlete katkı sağlamak adına evinde bugüne kadar bin 500 maske diktiğini ve dikmeye de devam edeceğini söyledi.

    FOTOĞRAFLI

     

  • Prof. Dr. Tekin: Tedbirler alınırsa haziranda düğünler yapılabilir

    Prof. Dr. Tekin: Tedbirler alınırsa haziranda düğünler yapılabilir

    Mehmet Mucahit CEYLAN- Selim KAYA/DİYARBAKIR, (DHA)- DİCLE Üniversitesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi ve Covid-19 Yoğun Bakım Koordinatörü Prof. Dr. Recep Tekin, sosyal mesafe kuralı gözetilip, maske takılması gibi tedbirlerin alınmasıyla haziran itibariyle düğünlerin yapılabileceğini söyledi. Düğün Saloncuları ve Organizasyoncular İşveren Sendikası ise işletmelerde koronavirüse karşı önlem alınarak düzenlenen düğün tanıtım videosu hazırladı.
    Diyarbakır’da, Düğün Saloncuları ve Organizasyoncular İşveren Sendikası tarafından sosyal mesafe önlemleri alınarak kına ve düğün provasının yapıldığı tanıtım videosu hazırlandı. Düğün Saloncuları ve Organizasyoncular İşveren Sendikası Güneydoğu Anadolu Bölge Başkanı Murat Kaçar, yeni tip düğün provasını, sosyal mesafe kurallarını dikkate alacak şekilde düğünlerin yapılabileceğini göstermek için yaptıklarını söyledi. Hijyen ve sosyal mesafe konusunda kimsenin tereddüt etmemesi gerektiğini ifade eden Kaçar, salonların kapasitesini de buna uygun şekilde düzenlediklerini belirterek, şunları söyledi:
    “Hükümetin ve Bilim Kurulu’nun sosyal mesafeden kaynaklı düğün salonlarına soğuk baktığını görmekteyiz. Biz de Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde sosyal mesafe kurallarını dikkate alacak şekilde nasıl düğünlerimizi yapabileceğimizi bu video tanıtımıyla gerçekleştirdik. Hijyen noktasında hiçbir sıkıntımız yok. Devletimizin bizden istediği, hangi konuda ne olursa olsun bunları yerine getirmeye hazırız. Hani ateş ölçer midir, ateş ölçer, her gün ilaçlama mıdır, ilaçlama. Kesinlikle salon sahipleri olarak hijyen konusunda taviz vermeyiz. Hijyen konusunda hiç kimsenin tereddüdü olmasın. Biz Güneydoğu’daki tüm düğün salonları bu konuda kendi tedbirlerimizi almış bulunmaktayız. Sosyal mesafe konusunda geldiğimiz noktada ise bizim tabii ki halaylarımız, delilo dediğimiz, bu konuda kaygıların olduğunun farkındayız. Bunu da çözecek yöntemlerimiz var. Bu videoyla bunu anlatmaya çalıştık.”
    ‘BELLİ BAŞLI KURALLAR ÇERÇEVESİNDE DÜĞÜNLER YAPILABİLİR’
    Dicle Üniversitesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi ve Covid-19 Yoğun Bakım Koordinatörü Prof. Dr. Recep Tekin, vaka sayısındaki azalmayla birlikte normalleşme sürecinin gündeme geldiğini belirterek, hem düğün salonu sahiplerinin, hem de düğün bekleyen çiftlerin beklentilerinin söz konusu olduğunu söyledi. Haziran ayı itibariyle düğün salonlarıyla ilgili tedbirlerin alınması durumunda belli başlı kurallar çerçevesinde düğünlerin yapılabileceğini ifade eden Prof. Dr. Tekin, şöyle konuştu:
    “Tabii ki, zorlu bir süreçten geçiyoruz. Dünyada olduğu gibi ülkemizde de koronavirüs ile ilgili zor süreçleri atlattık ama yavaş yavaş vaka sayısındaki azalmayla birlikte normalleşme süreci de gündeme gelmeye başladı. Tabii bununla birlikte malumunuz geçen süreler içinde düğünler ertelendi ve bununla ilgili hem düğün salonları sahibi hem de düğün bekleyen çiftler bu konuda beklentileri söz konusu. Tabii bu konuda çok şey konuşuldu, neler yapılabilir diye. Şu an itibariyle tabii ki bu önümüzdeki ayda yavaş yavaş düğün salonlarıyla ilgili tedbirler alınırsa eğer belli başlı kurallar çerçevesinde düğünler yapılabilir. Burada tabii dikkat edilmesi gereken şeyler var. Sonuçta kalabalık bir ortam olduğu için buralarda birebir yakın temastan kaçınmak gerekir. Havalandırmalar çok önemli. Çünkü kapalı ortamlardaki klimalardan bulaş riski artabiliyor.”
    ‘EN ÖNEMLİSİ MASKESİZ OLMAYACAK’
    Bir diğer noktanın düğün salonlarının kapasitesi olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Tekin, dörtte bir oranında davetli kabul edilmesi gerektiğini belirterek şunları kaydetti:
    “600 kişilik bir kapasitesi varsa maksimum 120- 125 arasında kişi alması gerekiyor. Masalarda 4- 5 kişilik bir oturma düzeni ile sosyal mesafeyi koruyacak şekilde 1-1.5 metreyi koruyacak şekilde oturma olabilir. Tabii ki en önemli nokta maskesiz olmayacak. Bu çok önemli. Çünkü sonuç itibariyle kapalı bir ortamda hasta birinin olması bulaş riskini çok artıracaktır. O yüzden böyle bir durumda maskenin olması gerekiyor. Eldiven takılması belki gündeme gelebilir. Bir diğer nokta takı takma esnasında çok yakın temas olabilir. Artık bu herhalde olmayacak gibi görünüyor. Bununla birlikte oraya bir sandık bırakılabilir veya bir zarf içinde toplanma olabilir. Tabii bu konuştuklarımız belki önümüzdeki haziran ayının sonlarına doğru gibi yapılabilir. Çünkü şu anda pozitif vakalarımız çok fazla ve şu an için böyle bir şey düşünemeyiz ama haziran ayı itibarıyla böyle bir konu gündeme gelebilir. Tabii son kararı yine bakanlık ve bilim kurulu verecek.” 
    ‘TEMAS GEREKTİREN HİÇBİR OYUN OYNANMAMALI’
    Düğünlerin başlaması durumunda sosyal mesafe korunmadan halay veya yakın temas gerektiren hiçbir oyunun oynanması gerektiğine de dikkat çeken Prof. Dr. Recep Tekin, şu uyarılarda bulundu:
    “Sosyal mesafe korunmadan halay veya herhangi bir oyun ya da yakın temasla ilgili hiçbir oyun oynanmaması gerekiyor. Çünkü biliyoruz 1,5 metreden yakın bir mesafe bulaş riskini çok çok artıyor. Hele kalabalık ortamlarda bu risk çok daha fazla olacağından buna özellikle çok daha dikkat edilmesi gerekiyor. Salon sahiplerinin şöyle bir önerisi var; biz dezenfektan tünelleri oluşturalım. Girişte herkes dezenfektan tünellerinden geçsin. Ondan sonra düğün salonlarına alalım. Tabii bu çok önerdiğimiz bir yöntem değil işin doğrusu. Çünkü bu geçici bir çözüm ve kalıcı bir çözüm olmadığı için önermiyoruz. Bundan ziyade daha çok maske ve kişi sayısının az tutulmasıyla birlikte sosyal mesafeyi korumak. Kapalı düğün salonlarından ziyade kır düğün salonları daha mantıklı aslında bu süreçte. Çünkü açık alan olmasından dolayı bulaş riski çok düşecektir. Kır düğününde sosyal mesafe korunursa eğer bulaş riski çok daha düşecektir. Büyük ihtimalle de önümüzdeki süreçte kır düğünleri daha fazla ön plana çıkacaktır.”

    FOTOĞRAFLI

  • MEB, N95 maske makinesi üretti

    MEB, N95 maske makinesi üretti

    ANKARA, (DHA)- MİLLİ Eğitim Bakanlığı (MEB), Covid-19 ile mücadele kapsamında ürün yelpazesine cerrahi maske makinesi ve N95 maske makinesini de ekledi. Hatay’da İskenderun Mesleki Teknik Anadolu Lisesi’nde hem cerrahi maske makinesi hem de N95 maske makinesi geliştirildi. Cerrahi maske makinesi dakikada 50, N95 maske makinesi ise dakikada 60 maske üretebiliyor.
    Milli Eğitim Bakanlığı, Covid-19 ile mücadele günlerinde mesleki eğitimdeki üretim kapasitesini harekete geçirdi. Bu kapsamda dezenfektandan maske üretimine, yüz koruyucu siperden tek kullanımlık önlük ve tuluma kadar çok çeşitli ürünleri üreten mesleki ve teknik Anadolu liseleri, bu sürecin yardım melekleri oldu. Bakanlık, medical cihaz üretimi için de farklı illerde mesleki ve teknik Anadolu liselerinde AR-GE merkezleri kurdu. AR-GE merkezlerinde şu ana kadar solunum cihazından UVC hava sterilizasyon cihazına, video laringoskop cihazından izole numune alma ünitesine, temassız kızılötesi (IR) termometre cihazından yoğun bakım yatağına kadar çok sayıda ürün üretildi.
    HATAY’DA ÜRETİLDİ
    Son olarak Hatay’da İskenderun Mesleki Teknik Anadolu Lisesi’nde hem cerrahi maske makinesi hem de N95 standardında maske üreten maske makinesi geliştirildi. İki makinenin tamamının tasarım ve üretimi İskenderun Mesleki Teknik Anadolu Lisesi’nde gerçekleştirildi. 12 metre uzunluğundaki cerrahi/tıbbi maske makinesi birbirine entegre 6 üniteden oluştu. Kontrol paneli üzerindeki yazılımın tamamı Türkçe olan makineye 3 fazlı ‘Asenkron Motor’ ile hareket veriliyor. Hem termik hem de ultrasonik kaynatma özelliği bulunan cerrahi maske makinesinde küçük, orta, büyük ve ekstra büyük gibi farklı ölçeklerde maskeler üretilebilecek. Sağlık Bakanlığı Tıbbı Cihaz Yönetmeliği ve TS EN 14683 standardına uygun üretilen maske makinesi ültraviyole hijyenik sistem üretim özelliğine sahip olup, dakikada 50 maske üretebiliyor.
    DAKİKADA 60 N95 MASKE
    Kişisel Koruyucu Donanım Yönetmeliği ve TS EN 149 +A/Temmuz 2010 standardına uygun üretilen N95-FPP2 maske makinesi de birbirine entegre 6 üniteden oluştu. Toplam uzunluğu 12 metre olan makinede kontrol paneli üzerindeki yazılımın tamamı Türkçe. Diğerinde olduğu gibi 3 fazlı ‘Asenkron Motor’ ile hareket verilen makine hem termik hem de ultrasonik kaynatma özelliğine sahip. Ultraviyole hijyenik sistem üretim özelliğine sahip N95 maske makinesi, dakikada 60 FPP2 standardında küçük, orta, büyük ve ekstra büyük gibi farklı ölçeklerde maskeler üretilebilecek.
    BAKAN YARDIMCISI ÖZER: BÜYÜK MUTLULUK DUYUYORUZ
    Milli Eğitim Bakan Yardımcısı Mahmut Özer, Covid-19 ile mücadele sürecinde meslek liselerinin üretim kapasitesini harekete geçirdiklerini hatırlatarak, tüm alanlarda yoğun üretim yaptıklarını belirtti. AR-GE merkezlerinde de birçok ürün geliştirdiklerini anlatan Özer, “Bir sevindirici haber de Hatay’dan geldi. Hatay İl Milli Eğitim Müdürümüzün koordinasyonunda çalışmalar başarı ile tamamlandı ve İskenderun Mesleki Teknik Anadolu Lisesi’nde hem cerrahi maske makinesi hem de N95 standardında maske üreten maske makinesi üretildi. Üretilen her iki makinenin tamamının tasarım ve üretimi İskenderun Mesleki Teknik Anadolu Lisesi’nde gerçekleştirildi. Bu süreçte ihtiyaç duyulan makineleri mesleki eğitim olarak üretebilmek ve hizmete sunabilmekten büyük mutluluk duyuyoruz” dedi. 
    ‘MESLEKİ EĞİTİM ARTIK ÜRETİM FAZINDA’
    Mesleki ve teknik eğitimde üretim kapasitesinin önemine dikkat çeken Özer şunları söyledi: “Üretimin birinci fazında dezenfektan, maske, yüz koruyucu siper, tek kullanımlık tulum üretimine ağırlık verdik ve hızla üreterek ihtiyaç noktalarına ulaştırdık. Şimdi mesleki eğitimde ikinci faza geçtik. Artık farklı illerimizde kurmuş olduğumuz AR-GE merkezlerimizde biyomedikal cihaz üretimine başladık. Bu kapsamda AR-GE merkezlerinde şu ana kadar cerrahi maske makinesinden solunum cihazına, UVC hava sterilizasyon cihazından, N95 standardında maske makinesine, video laringoskop cihazından izole numune alma ünitesine, temassız kızılötesi (IR) termometre cihazından yoğun bakım yatağına kadar çok sayıda ürün ürettik. En son Hatay İskenderun Mesleki Teknik Anadolu Lisesi’nde üretilen cerrahi maske makinesi ve N95 maske makinesi daha ileri teknolojiye sahip olarak üretildi. Dolayısıyla ürettiğimiz ürünleri artık inovatif yaklaşımlarla sürekli geliştirebiliyoruz. Artık mesleki eğitim ürettiği ürünlerle ülkemize, iş piyasasına doğrudan destek olabilecek. Bu sürece katkı veren diğer illerdeki arkadaşlarımız gibi Hatay’daki arkadaşlarımızın, yöneticilerimizin ve öğretmenlerimizin de fedakârca çalışmaları her türlü takdirin ötesinde.”
    FOTOĞRAFLI