Kategori: Genel

  • TGC Kadın Gazeteciler Komisyonu toplantı düzenledi

    TGC Kadın Gazeteciler Komisyonu toplantı düzenledi

    Toplantı 20 Kasım 2024 Çarşamba günü saat 14.00’te TGC Burhan Felek Konferans Salonu’nda yapıldı. Moderatörlüğünü TGC Yönetim Kurulu Üyesi-Kadın Gazeteciler Komisyonu Koordinatörü Göksel Göksu üstlendi. Toplantının açılış konuşmasını TGC Genel Sekreteri Sibel Güneş yaptı. TGC Kadın Gazeteciler Komisyonu Başkanı Ayşegül Aydoğan Atakan, Eşitlik İçin Kadın Platformu Gönüllüsü Av. Hülya Gülbahar ve İstanbul Tabip Odası Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Ayşen Yavru konuşmacı olarak katıldı.

    SİBEL GÜNEŞ: ŞİDDET SARMALININ İÇİNDEYİZ

    Toplantıda konuşan TGC Genel Sekreteri Sibel Güneş ”Demokrasinin bir türlü yeşeremediği yaşadığımız ülkenin korku ikliminde kadına, çocuğa, sağlık çalışanlarına, gazetecilere, emekçilere, hayvanlara ve yeşile yönelik şiddet sarmalının içindeyiz. İktidarın kamu yararına olmayan eylemlerinin haberleştirilmesinin, hak ihlallerinin görünür kılınmasının da engellenmeye çalışıldığı bir dönemdeyiz” diye başladığı konuşmasını şöyle sürdürdü:

    “Şiddetin görünürlüğünün engellenmesi suçuna, bir yandan da sorumlularının bulunup cezalandırılmaması suçu eşlik ediyor. Her yurttaşın sahip olması gereken can ve çalışma güvenliği açısından ciddi sorunlarımız var. Cumhuriyetimizin 101. yılında kadınların hakları birer birer alınmaya çalışılıyor. Kadına, sağlık çalışanlarına, gazetecilere şiddet, gazetecilere yönelik haksız gözaltı ve tutukluluk süreci normalleştirilmeye çalışılıyor. İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılması, kadın haklarına yönelik göz ardı edilen yasal düzenlemeler ve mevcut tutum, kadınların geleceğine, en önemlisi can güvenliğine yönelik endişeleri çoğaltıyor. Bu ortam medyaya, şiddet kapsamına giren tüm olayları görünür kılma ve şiddete karşı sıfır tolerans gösterilmesi gerektiğini vurgulama sorumluluğu yüklüyor. Haberlerimizde ekonomik, psikolojik, fiziksel şiddet, ısrarlı takip, cinsel taciz, tecavüz, cinsel şiddet, çocuk yaşta zorla evlendirme, eziyet gibi suçlara ilişkin caydırıcı cezaların uygulanıp uygulanmadığının takipçiliğini yapma sorumluluğumuz var. Şiddetin politik olduğunu unutmadan, şiddetin normalleştirilmesine, cezasız bırakılmasına, medyada haber olmasının engellenmesine karşı gazeteciler olarak dayanışmayla mücadelemizi sürdüreceğiz. Haberin serbest dolaşımını sağlamak için çalışacağız.”

    GÖKSEL GÖKSU: ARTAN ŞİDDET GAZETECİLERİN OMUZLARINDAKİ YÜKÜ ARTIRIYOR

    TGC Yönetim Kurulu Üyesi-Kadın Gazeteciler Komisyonu Koordinatörü Göksel Göksu, BM’nin 1999 yılında kadına yönelik şiddete karşı toplumsal farkındalık yaratmak amacıyla 25 Kasım’ı Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü ilan ettiğine dikkat çekti. Göksel Göksu konuşmasında şunları söyledi:

    “Bu tarihin seçilme nedeni ise 1960 yılında diktatörlükle yönetilen Dominik Cumhuriyeti’nde, sistem karşıtı üç kız kardeşin 25 Kasım’da vahşice öldürülmesi. Tarihe Mirabal Kardeşler olarak geçen bu üç kardeşi hedef gösteren de ülkeyi yöneten Rafael Trujillo. O ‘Ülkede iki tehlike var: Kilise ve Mirabal Kardeşler’ diye bir açıklama yaptı ve üç kardeş boğazlanıp dövülerek öldürüldü. Aradan 25 yıl geçti. Türkiye’de ki duruma bir bakalım. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu verilerine göre, Türkiye’de 2010 yılı ile 2024 yılının Ekim ayı arasında erkekler tarafından öldürülen kadınların sayısı 4 bin 255. Sadece 2024 yılının başından Ekim ayına kadar 296 kadın cinayeti işlendi, 184 kadının ölümü de şüpheli. Bugün ise Diyarbakır’da Narin Güran Cinayeti’ni, Tekirdağ’da Sıla Yeniçeri bebeği, Van’da Rojin Kabaiş’i konuşuyoruz. İçişleri Bakanı Plan Bütçe Komisyonu’nda açıkladı KADES’e bu sene 246 bin 325 ihbar yapıldı. Bunların 131.201’i asılsız. 44 bin 393 kadın için koruyucu tedbir kararı çıkarıldı. Önleyici tedbir kararı çıkarılan erkek sayısı ise 162 bin 897. Artan şiddet biz habercilerin omuzlarındaki yükü önemli ölçüde artıyor. Narin Güran cinayeti örneğinde olduğu gibi sis perdesini aralamayı hedefleyen bir gazetecilik sergilemek yükümlülüğünü omuzlamıyoruz. Aynı zamanda 8 yaşındaki bir çocuğu ölüme götüren zihniyeti aktarırken kullandığımız dil ya da haberin daha çok okunması veya izlenmesi için baktığımız perspektif ile toplumdaki algıyı biçimlendiriyoruz. Ve maalesef bu farkındalıkla haber yapan gazetecilerin sayısı bir elin parmaklarını geçmiyor.”

    AYŞEGÜL AYDOĞAN ATAKAN: ŞİDDETE BAĞLI OLAYLARDA REKOR KIRILIYOR

    TGC Kadın Gazeteciler Komisyonu Başkanı Ayşegül Aydoğan Atakan ise yaptığı konuşmada kadın cinayetlerindeki artışa işaret ederek, “Ne yazık ki şiddete bağlı ölüm oranlarında son yılların rekoru kırılıyor” diye konuştu. Ayşegül Aydoğan Atakan konuşmasını şöyle sürdürdü:

    “Şiddet adeta freni patlamış tır gibi her an, her yerde üzerimizden geçecek bir tehdit olarak yanı başımızda. Şiddet olaylarını okullarda, hastanelerde, adliyelerde, evde, iş yerinde, mecliste, yine sıklıkta sokakta olağan bir durum gibi duyuyor, görüyoruz. Biz gazeteciler son yıllarda belki de bugüne kadar hiç olmadığı kadar şiddet haberi hazırlıyoruz. Böyle bir ortamda basın mensuplarının işi de hayli zorlaşıyor, sorumlulukları artıyor. En başta şiddete sıfır tolerans vurgusunu yaparak, kadın haklarına yönelik sorunları ve ihlalleri görünür kılma sorumluluğumuz var. Kadın haklarına yönelik göz ardı edilen yasal düzenlemeleri ve ihmalleri gündemde tutarak, şiddet kapsamına giren tüm olayların üstünün örtülmemesi için takipçisi olmak zorundayız. Bildiğiniz gibi medya, şiddet olaylarında hem fikri takip açısından hem de kamuoyunun ilgisini canlı tutmak için özellikle son dönemde önemli bir role sahip. Kadına yönelik şiddeti görünür kılmanın tek yolu basın yayın organlarıdır. Bu gücü kullanırken de gazetecilerin toplumsal cinsiyet eşitlikçi dil kılavuzunda da yer alan hususları daima göz önünde bulundurması gerekiyor. TGC Kadın Gazeteciler Komisyonu’nun hazırladığı Cinsiyet Eşitlikçi Dil Kılavuzu www.tgc.org.tr de yer alıyor. 2013 yılından beri kadın gazetecilerin yaşadığı sorunları ortaya koymak ve medyada kullanılan eril dilin değişimine katkıda bulunmak amacıyla kurulan TGC Kadın Gazeteciler Komisyonu, gerek üyelerimizin hazırladığı Toplumsal Cinsiyet Eşitlikçi Haber Kılavuzu, gerekse medya kuruluşları ve iletişim fakültelerinde yapılan bilgilendirme toplantılarıyla medyada eril dilin değişmesine yönelik çalışmalarını sürdürüyor. Gazetecilerin kadın cinayetlerine dair haberleri hazırlarken cinsiyet eşitlikçi bir dil kullanmaları zorunludur. Haberin detayları verilirken vahşetin nasıl işlendiğine yönelik detaylardan kaçınılmalı, failin kurbanı suçlayan, kendini haklı göstermeye çalışan söylem ve iddialarına karşı dikkatli olunmalıdır. Pek çok olayda yaygın şekilde görüldüğü üzere, katil için üretilen bahanelerin kadın cinayetlerini meşrulaştırma amacıyla ve haksız tahrik indirimi için mahkemede delil gösterildiği unutulmamalıdır. Gazeteci buna sebep ve aracı olmamalıdır. Şiddeti kanıksamadan, her fırsatta şiddetin suç olduğunu hatırlatmak zorundayız. Bu en büyük önceliğimiz olmalı. Yine kadına yönelik şiddet haberlerinde mutlaka Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanuna yer vermeli, kadınların bu kanunla sahip olduğu hakları talep edebileceklerini vurgulamalıyız. Sağlıkta şiddet olaylarını da haberleştirilirken tek taraflı verilmemesi ve yine kullanılan dile aynı özenin gösterilmesi gerektiğine inanıyorum.”

    HÜLYA GÜLBAHAR: TÜRKİYE’DE ŞİDDETE UĞRAYAN YABANCI KADINLAR, ÖLDÜRÜLENLER İSTATİSTİKLERE DAHİL EDİLMİYOR

    Eşitlik İçin Kadın Platformu Gönüllüsü Av. Hülya Gülbahar kadın cinayetleriyle, kadına yönelik şiddetle ilgili istatistiklerin doğru olmadığını, görünenden çok daha fazla olduğuna dikkat çekerek konuşmasına şöyle devam etti:

    “Kadın Cinayetleri Platformu medyaya yansıyan kadın cinayetlerinin çetelesini tutmaya çalışıyor. Ancak bu, buzdağının sadece görünen yüzü. Bazı gün 8 kadın cinayetiyle karşılaşıyoruz. Örneğin Adana’da bir günde 5 kadın öldürüldü. Şiddetle ilgili geçen yıl TBMM’de bir komisyon kuruldu. Komisyon başkanı Türkiye’de yabancı kadınların uğradığı şiddetin, öldürülen yabancı kadınların istatistiklere yansıtılmadığını söyledi. Yayınlanan istatistikler gerçek değil. Yaralı olarak hastaneye kaldırılan kadınların uğradığı şiddet ya da ölüm yine istatistiklere yansımıyor. Medyanın da sorumlu yayıncılık yapmadığı zaman kadına yönelik şiddeti körüklemede bir rolü oluyor. İstanbul Sözleşmesi’nde kadına karşı şiddetin kadın ve erkekler arasındaki tarihsel güç eşitsizliğinden, ekonomik, politik güç eşitsizliğinden kaynaklandığı vurgulanıyor. Fiziksel güç eşitsizliğinden kaynaklandığını söylemiyor sözleşme. İstanbul Sözleşmesi’ne karşı çıkanlar sözleşmenin felsefesine yani kadınla erkeğin eşit olduğu anlayışına karşı çıkıyorlar. Şiddet, kadın erkek eşitsizliğinden kaynaklanıyor. Bu nedenle sözleşme sözleşmeye karşı çıkanlar kadınla erkeklerin eşit olduğuna inanmıyorlar. Erkeğin reis olduğu bir aile modeli istiyor iktidar. İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılsa da sözleşmenin içeriği yürürlükte. 6251 sayılı yasa sözleşmenin yürütücülüğünü sağlıyor. Yeniden Refah Partisi bu durumun farkında. İktidara gelir gelmez 6251 sayılı kanunu yürürlükten kaldıracaklarını söylüyorlar. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi yaşayan bir sözleşme. İstanbul Sözleşmesi bu sözleşmenin bir parçası. Kabul etmediği halde, İstanbul Sözleşmesi’ne uymadığı halde mahkum olan çok sayıda ülke var. Türkiye de mahkûm olacak İstanbul Sözleşmesi’ne uymadığı için. Medyanın da yöneticiler ve çalışanları olarak İstanbul Sözleşmesi’ni uygulamak için özel gayret göstermesi gerekiyor. Sözleşmenin 17. Maddesi basın ve ifade özgürlüğünü ve bağımsızlığını vurguluyor. Devletlere politika oluştururken ‘medyayı içine katacaksın’ diyor. AB kadınlara yönelik şiddet ve ev içi şiddetle mücadeleye ilişkin 14 Mayıs’ta şiddet direktifi yayınladı. 51 maddelik direktif bu. Bu direktife uymayanlar AB’ye giremeyecek. Siber şiddete dikkat çeken, ortak bir telefon hattı veren bir direktif bu. Kadın gazetecilere, kadın politikacılara, insan hakları savunucularına yönelik şiddet suçunu ağırlaştırılmış neden olarak görüyor. Sorunlarımız çok ama unutmayalım 2015 yılındaki bir araştırmaya göre kadınların yüzde 36,9’u kendisini feminist olarak tanımlıyor. Kadınların yüzde 86’sı kadın haklarını destekliyor. Yüzde 52’si ise bu gruplarda yer almak istiyor. Kadın erkek eşitliğine inanmayanları bu rakamlar korkutuyor. Mücadele etmeye devam edeceğiz.”

    Dr. AYŞEN YAVRU: TEK YANLI HABERLER SAĞLIKÇIYA KARŞI HALKIN BİLENMESİNE YOL AÇABİLİYOR

    Sağlıktaki şiddetin boyutunun tırmandığını vurgulayan İstanbul Tabip Odası Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Ayşen Yavru konuşmasında şu görüşlere yer verdi:

    “Sağlık çalışanlarına yönelik şiddet ne yazık ki artıyor. Kışkırtılmış sağlık talebi, sağlık çalışanları üzerindeki performans baskısı, güvencesiz çalışma, emeğin değersizleştirilmesi, şiddete karşı korunaksız çalışma, hekimleri, sağlık çalışanlarını şiddetle karşı karşıya getiriyor. Tek yanlı yapılan haberler, sosyal medya mesajları sağlıkçıya karşı halkın bilenmesine yol açabiliyor, düşman hale getirebiliyor. Sosyal medyada ise şiddet körükleniyor. Kadınlar burada özellikle cinsiyet eşitsizliğinin göstergesi olarak daha da tehlike altındalar. TTB’nin kurduğu Kadın Hekimlik Kolu bizde de mevcut. 2017 yılındaki büyük kongrede Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Tutum Belgesi kabul edildi. 2021’deki kongrede Cinsel Şiddeti Önleme ve Toplumsal Cinsiyet Eşitliğini Destekleme Yönergesi yayınlandı. Bu yönergeler doğrultusunda şiddete uğrayan kadınlar ‘hasta olabilir, hekim olabilir’ öncelikle kendi bünyemizde oluşturulan kurul tarafından değerlendiriliyor. Böylece şiddete, tacize uğrayan kişi herkesin önünde konuşmak, ifade vermek zorunda kalmıyor. İsterse biri psikiyatrist, iki kişiden oluşan kurul önünde değerlendiriliyor. Bu kadını koruyan bir düzenleme. Sağlık sistemi baştan başa hatalı bir sistem. Kuyrukta beklemek örneğin sağlıkçının hatası olarak gösterilebiliyor. Ayrıca tıbbi komplikasyonlar, sistem hataları hekimin suçu gibi gösteriliyor. Medyadan ise bu süreçte doğru haber yapmalarını bekliyoruz. Yenidoğan yoğun bakımda ölen bebekler ise tüm sağlık çalışanlarını çok üzdü. Sorumluların cezalandırılmasını bekliyoruz.”

    Toplantıya TGC Balotaj Kurulu Başkanı-Kadın Gazeteciler Komisyonu Üyesi Mesude Demir, Balotaj Kurulu Üyesi Haşmet Yavuz, Kadın Gazeteciler Komisyonu Üyesi Ayten Serin İnsel, TGC üyeleri Mete Ongan, Nazan Öçalır, Şekip Gümüşkanatlı, Seraceddin Zıddıoğlu, Cengiz Tokgöz, Şevket Uygun, Demir Feyizoğlu, Tuğrul Sarıtaş, Saime Oğuzhan, TGC Önceki İdare Müdürü Cem Çapanoğlu ve çok sayıda gazeteci katıldı. Toplantı toplu fotoğraf çekimiyle sona erdi.

  • MSB kaynakları: İkaza rağmen planlı disiplinsizlik yapıldı

    MSB kaynakları: İkaza rağmen planlı disiplinsizlik yapıldı

    Millî Savunma Bakanlığı kaynakları, tartışmalara neden olan bazı kılıçlı yemin eden teğmenlerin ve bazı personelin Yüksek Disiplin Kurulu’na sevk edildiğine ilişkin soruları yanıtladı. Kaynaklar şu yanıtı verdi:

    “Konu ile ilgili başlatılan inceleme ve akabindeki Yüksek Disiplin Kuruluna (YDK) sevk süreci devam etmektedir. YDK’ya sevk edilmenin karar anlamına gelmediğini, sürecin devam ettiğini ve henüz bir karar verilmediğini ayrıca belirtmekte yarar var.”

    “Emir-komutayı hiçe sayıp defaatle yemin metnini okumakta ısrar ettiler”

    Bakanlık kaynakları konuya ilişkin konuşmasına şöyle devam etti:

    “Özetle, Kara Harp Okulu Sancak Devir Teslim ve Mezuniyet Töreni öncesi bazı öğrenciler, yönergede yapılan değişiklikle kaldırılan metni okumak istediklerini amirlerine defalarca iletmiş, bunun mümkün olmadığı ise kendilerine defaatle tebliğ edilmiştir. Emir-komutayı hiçe sayıp defaatle yemin metnini okumakta ısrar ettiler. Törenin sona ermesinin ardından dönem birincisi tarafından teğmenlerin törenin icra edildiği sahada toplanmaları anons edilmiş, ailelerin alandan dışarı çıkmaları istenmiş, basın mensupları tören alanına davet edilmiştir.
    Kılıç çatma esnasında emirlerin hilafında kaldırılan metnin okunacağından sadece eylemi organize eden teğmenlerin bilgisinin olduğu, Teğmenlerin büyük çoğunluğunun sadece kılıç çatılacağı düşüncesi ile toplandıkları, misafir askerî personelin de olay yerine gelmelerinin bu düşünceyi teyit ettiği, yapılan eylemin mezun olmanın sevinciyle anlık gelişen bir durum olmadığı, önceden planlanarak organize edildiği, bazı öğrencilerin ısrarlı taleplerine rağmen bahse konu disiplinsizliğe karşı amirlerin tören öncesinde gerekli tedbirleri almadıkları ve eylem esnasında müdahalede bulunmadıkları tespit edilmiştir. Eylemi organize eden teğmenler ile kastı, kusuru, ihmali veya sorumluluğu olan diğer personelin 6413 sayılı TSK Disiplin Kanunu kapsamında YDK’ya sevklerine yönelik işlem başlatılmıştır.”

    Mesele kılıç çatmak veya slogan değil, sadece ve sadece disiplinsizliktir”

    Kaynaklar açıklamasına şöyle devam etti:

    “İsnat edilen suç, kılıç çatmak veya ‘Mustafa Kemal’in Askerleriyiz’ demek değil, amirlerin ikazlarına rağmen kasıtlı, organize ve planlı bir disiplinsizlik yapmaktır. Olaya ilişkin yapılan inceleme ve soruşturmanın okunan metinle veya içeriğiyle bir ilgisi yoktur. Yemin metnini okuyan onlarca teğmenden sadece eylemi organize edenlerin YDK’ya sevklerine yönelik sürecin başlatılması bunun en büyük göstergesidir. Burada önemli olan, içerik ne olursa olsun disiplin sürecinin her zaman aynı şekilde işletilecek ve disiplinden asla taviz verilmeyecek olmasıdır. Söz konusu eylem, amirlerin izni olmadan, grup hâlinde organize edilmiş, basın davet edilerek eylemin bilinmesi istenmiş ve emir-komuta zinciri devre dışı bırakılmıştır. Bu, askerî hiyerarşi için kabul edilemez bir durumdur. Bunun görmezden gelinmesi mümkün değildir.”

    Disiplinsizliğin ama’sı, lakin’i, fakat’ı olmaz

    Olayın disiplinsizlikten ibaret olduğunu belirten kaynaklar, “Disiplinsizliğin ‘ama’sı, ‘lakin’i, ‘fakat’ı olmaz, olamaz, olmamalıdır. Olaya karışanların genç olmaları, daha önce disiplin cezası almamış olmaları, başarılı olmaları, okunan metnin daha önce yürürlükte olması gibi gerekçeler disiplinsizlik gerçeğini değiştirmez. Aklıselim insanların bunun bir disiplinsizlik olayı olduğunu anlamalarından memnuniyet duyuyoruz. Bu veya benzeri disiplinsizlikler emsal teşkil edebilir ve Türk Silahlı Kuvvetlerinin (TSK) birlik ve beraberliğine zarar vererek gruplaşmaları tetikleyebilir. Sıralı amirlerin emirlerine rağmen yapılan bu tür eylemler hiyerarşiye saygısızlığın yayılmasına ve astların üstlere karşı saygı ve güveninin azalmasına, itaatsizliğin normalleşmesine neden olur” şeklinde konuştu.

    “Atatürk üzerinden tartışma yürütülmesi kabul edilemez”

    Kaynaklar, “Ebedî Başkomutanımız Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün de dediği gibi Disiplin olmazsa ordular sevk edilemez. TSK’nın millî, manevi ve mesleki değerleri bir bütündür. Ortak değerimiz olan Atatürk üzerinden bir ayrışma algısı meydana getiren tavır ve davranışlar kabul edilemez. Atatürk’ün adını anmak veya onun değerlerini savunuyoruz görüntüsü altında izinsiz hareketlere bir mazeret meydana getirilmemelidir. Atatürk disiplinli bir orduya, hiyerarşik düzene ve kurallara saygıya önem veren bir liderdi. Onu savunmanın yolu bu değerlere saygı göstermekten geçer” şeklinde konuştu.

    “Bu disiplinsizlik ile TSK kamuoyunda yıpratılmaya çalışılmaktadır”

    Kaynaklar açıklamasına şöyle devam etti:

    “Yapılan bu disiplinsizlik ile TSK’ya mesnetsiz iftiralar atılmasına, kamuoyunda 3 aydır TSK’nın tartışılmasına ve yıpratılmasına zemin hazırlanmıştır. Sonuç olarak; askerliğin temeli disiplindir. Disiplin de, binlerce yıllık şanlı tarihimizden süzülüp gelen millî, manevi ve mesleki değerlerimizden oluşan kurallardır. TSK mensubu tüm personel bu kuralları bilir ve uygulamakla yükümlüdür. TSK’da müesses disiplinin muhafazası ve idamesi olmazsa olmazdır. Üstün disiplin anlayışı ile temayüz eden ordumuzun; tüm tehdit ve tehlikelere karşı ülkemizin ve asil milletimizin savunma ve güvenliğini sağlamak için aralıksız çalıştığı, İstiklal Harbimizden bu yana en yoğun, en kapsamlı ve en etkili faaliyetlerini icra ettiği, terörle mücadelede, hudut güvenliğinde, yurt içi ve dışında icra edilen faaliyetlerde kazanılan istikrarlı başarı ve kalıcı etkinliğin çıtasını gün geçtikte daha üst noktalara taşıdığı bir dönemde yıpratılmaması konusunda herkesin daha duyarlı ve dikkatli olması; olayı bağlamından koparma çabaları ve dezenformasyona itibar edilmemesi önem taşımaktadır.”

    Ukrayna’nın uzun menzilli füze kullanması

    Bakanlık kaynakları, Ukrayna’nın ABD füzeleri ile Rusya’yı vurması ve Moskova’nın nükleer programı onaylamasıyla devam eden son gelişmelerle ilgili sorulara şunları söyledi:
    “Ukrayna tarafından ABD menşeili ATACMS füzelerinin kullanımı ve buna mukabil olarak Rusya’nın yaptığı açıklamalar ile yeni nükleer doktrini onaylaması, savaşın gidişatı bakımından endişe vericidir. Tüm bu gelişmeler ışığında mevcut çatışmaların önümüzdeki dönemde farklı bir boyuta evrilmemesini temenni ediyoruz.”

  • Biyolojik mücadele için 4 milyon terminatör böcek üretimi

    Biyolojik mücadele için 4 milyon terminatör böcek üretimi

    Artvin Orman Bölge Müdürlüğü, zararlı böceklerle biyolojik mücadele kapsamında laboratuvarları da 4 milyon 256 bin 234 adet Rhizophagus Grandis yani terminatör böcek üretildi.

    Artvin’de ladin ormanlarına 1970’li yılarda giriş yapan ve büyük zarar veren Dev Kabuk Böceği (Dendroctonus micans) ile biyolojik mücadelesinde kullanılan Rhizophagus Grandis (Gyllenhal), 1985 yılından 2024 yılına kadar laboratuvar şartlarında üretilerek Dev Kabuk Böceği’nin zarar yaptığı sahalara verilerek doğal denge sağlandı.

    1985 yılından 2024 yılı sonuna kadar Artvin, Ardanuç ve Şavşat’ta bulunan laboratuvarlarda üretilen 4 milyon 256 bin 234 adet terminatör böcek zararlı böcek D.micans’ın karşı sahalara verildi.
    2005 yılı itibariyle doğal denge sağlandı ancak doğal olayların bir sonucu olarak D.micans’in artış gösterdiği alanlara takviye amaçlı kısıtlı olarak üretilen R.grandis takviye edildi.

    Üretilen R.grandis’lerin 958 bin 678 adedi Trabzon’a, 179 bin 250 adedi Erzurum’a ve 71 bin adedi Giresun Orman Bölge Müdürlüklerine verildi.
    R.grandis’in laboratuvar şartlarında üretilmesi için ortalama her yıl 800 bin det D.micans’ın ergin ve larvaları köylülere ücret karşılığında toplatılarak mekanik mücadele yapılıyor.

    R.grandis üretiminde, Larvadan üretim metodu, erginden üretim metodu ve kutu metodu olmak üzere 3 metot uygulanıyor.

  • Sabiha Gökçen üst yönetiminde değişim

    Sabiha Gökçen üst yönetiminde değişim

    İstanbul Sabiha Gökçen (İSG) Uluslararası Havalimanı yönetimi tarafından konuya ilişkin yapılan yazılı açıklamada, “Haziran 2024 itibarıyla CEO’luk görevine gelen Alp Er Tunga Ersoy ile her iki tarafın da ortak kararı neticesinde karşılıklı anlaşarak yollarımızı ayırmış bulunmaktayız. Alp Er Bey’e bugüne kadar bize olan katkıları için teşekkür ederken kendisine bundan sonraki çalışma hayatında başarılar dileriz. Ulusal ve uluslararası pek çok havalimanının işletmecisi konumundaki Malezya Havalimanları Holdings Berhad’ın (MAHB) işletmecisi olduğu havalimanımızda, yeni CEO göreve gelene kadar tüm operasyonlar MAHB’ın büyük havacılık tecrübesiyle ve İSG Yönetim Komitesi tarafından yönetilecektir. İstanbul Sabiha Gökçen Uluslararası Havalimanı’nda tüm operasyonlarımızı aksamadan aynı şekilde yürütmeye ve misafirlerimizi en iyi şekilde ağırlamaya devam etmekteyiz. Kamuoyuna saygıyla duyururuz” ifadelerine yer verildi.

  • Limon ve greyfurt bahçelerinde inceleme

    Limon ve greyfurt bahçelerinde inceleme

    Muğla’nın Ortaca ilçesinde limon ve greyfurt bahçelerinde zararlılarla mücadele kapsamında incelemelerde bulunuldu.

    Mikro iklimin sağladığı avantajlar nedeniyle artan zararlıların tespiti sonrası, Ortaca Tarım ve Orman Müdürlüğü üreticilere destek olacağını duyurdu.

    Ortaca İlçesi’ne bağlı Fevziye Mahallesi’nde, üreticilerin talepleri doğrultusunda limon ve greyfurt bahçelerinde kapsamlı bir inceleme yapıldı.

    Bölgedeki mikro iklim şartları nedeniyle limon ve greyfurt bahçelerinde yoğun şekilde pasböcüsü zararlısı ve kırmızı örümcek zararlısının tespit edildiği bildirildi.

    Ortaca İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğü yetkilileri, tarımda sağlıklı verim için zararlılarla mücadele etmenin elzem olduğunu vurguladı. Yapılan incelemelerin ardından, topyekûn bir mücadele programı belirlenerek, üreticilerin yanında olacaklarının altını çizdiler.

    Zararlılarla mücadele çalışmaları, kaliteli ürünler ve daha verimli bahçeler için kararlılıkla sürdürüyor. Tarım sektörü, zararlılarla etkin mücadele sayesinde daha sağlıklı ve verimli bir geleceğe adım atmayı hedefliyor.

  • Ailelere kış destek paketi

    Ailelere kış destek paketi

    İzmir Büyükşehir Belediyesi kara kış yaklaşırken vatandaşlara desteklerinin kapsamını da genişletiyor. Battaniye, soba, yakacak, bot ve monttan oluşan kış destek paketleri ailelere ulaştırılmaya başlandı.

    İzmir Büyükşehir Belediyesi, giderek ağırlaşan ekonomik koşullara karşı yurttaşa desteğini artırıyor. Soğuk havaların gelmesiyle kış destek paketlerini devreye alan Büyükşehir Belediyesi, battaniye, soba, yakacak, bot ve monttan oluşan kış destek paketlerini ailelere ulaştırmaya başladı. Sosyal Yardım Takip Sistemi’ne kayıtlı ve belirli bir puan üzerindeki ihtiyaçlı haneleri kapsayan proje için Dayanışma ve Danışma Noktaları ile bizvariz.izmir.bel.tr internet adresi üzerinden başvuruda bulunuluyor. Çalışma için 8 buçuk milyon TL üzerinde kaynak ayrıldı.

    İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin bizvariz.izmir.bel.tr adresinden Destek Al sekmesine tıklandığında, Gıda Desteği, Eve Sıcak Yemek Desteği Başvurusu, Süt Kuzusu Yardımı, Nakliye Randevusu, Çamaşırhane Randevusu, Yapay Zeka Destekli Matematik Başvurusu, Okul Hijyen Seti Başvurusu, Emekli Dayanışma Kartı Başvurusu ve Sosyal Yardım Başvurusu bölümleri bulunuyor. Kış destek paketleri için yurttaşların Sosyal Yardım Başvurusu üzerinden talepte bulunmaları gerekiyor.

  • Öğrenciler Ertaş ile buluştu

    Öğrenciler Ertaş ile buluştu

    Gastronomi alanındaki başarılarıyla dikkat çekerek Yılın En İyi Lisesi Kategorisi’nde “Yılın En İyi Lisesi “ ödülünü alan Şehit Yüzbaşı Özgür Özekin Turizm Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi öğrenci ve öğretmenleri Fethiye Kaymakamı İsmail Hakkı Ertaş’ı ziyaret etti.

    Uluslararası Gastro Antalya Gastronomi ve Mutfak Yıldızları Buluşması’nda, Şehit Yüzbaşı Özgür Özekin Turizm Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi önemli başarılara imza attı. “Yılın En İyi Lisesi” kategorisinde birincilik ödülünü kazanan okulun öğrencileri, çeşitli kategorilerde elde ettikleri madalyalarla da göz doldurdu.

    Bireysel alanda Öğrenci Aşçı Restoran Tatlı Tabağı Kategorisi’nde birinci gelerek altın madalya kazanan öğrenci, Pratik Gençler Pizza ve Pide Kategorisi’nde ikinci olarak gümüş madalya, Ana Yemek Kategorisi’nde üçüncü olarak bronz madalya ve Öğrenci Aşçı Makarna Kategorisi’nde de üçüncülük elde ederek bir başka bronz madalya kazandı.

    Okul idarecileri, başarılarını kutlamak amacıyla Fethiye Kaymakamı İsmail Hakkı Ertaş ve İlçe Milli Eğitim Müdürü Faruk Kaya’yı makamlarında ziyaret etti. Kaymakam Ertaş, öğrencileri yürekten kutlayarak, başarılarındaki katkıları ve emekleri dolayısıyla okul yöneticilerine ve öğretmenlerine teşekkür etti. Bu başarılar, Şehit Yüzbaşı Özgür Özekin Lisesi’nin gastronomi alanındaki potansiyelini bir kez daha gözler önüne serdi.

  • Bitki gelişimi kontrolleri sürüyor

    Bitki gelişimi kontrolleri sürüyor

    Afyonkarahisar’da ekimi yapılan bitkilerde gelişim süreçleri takip edilmeye devam ediliyor. Afyonkarahisar İl Tarım ve Orman Müdürlüğü Koordinasyon ve Tarımsal Veriler Şube Müdürlüğü teknik personelleri saha çalışmalarına devam ediyor. Bu çerçevede ekipler Salar beldesinde buğday ve arpa ekili alanlarda bitki çıkış ve gelişim kontrolleri gerçekleştirdi. Kontrollerin farklı bölgelerde süreceği kaydedildi.

  • Dünya Çocuk Hakları günü etkinliği

    Dünya Çocuk Hakları günü etkinliği

    Erzincan Kız Öğrenci Yurt Müdürlüğü, Dünya Çocuk Hakları Günü kapsamında Mama Hatun Anaokulunda bir etkinlik düzenledi. Minikler, gönüllü gençlerle birlikte çocuk haklarını eğlenceli oyunlarla öğrenirken, çocuk hakları temalı bir pano hazırladı.
    Yurt müdürlüğünden gönüllü gençlerin katılımıyla gerçekleşen etkinlikte, miniklere çocuk hakları oyunlarla öğretildi ve çocuk hakları temalı bir pano hazırlandı.

    Etkinlik sırasında anaokulu öğrencileri, Erzincan Kız Öğrenci Yurdu’ndan gelen gençlerin rehberliğinde oyun oynayarak çocuk hakları konusunda bilgilendirildi. Çocuk haklarının önemini vurgulamak amacıyla hazırlanan pano, miniklerin el emeğiyle oluşturuldu ve renkli detaylarla süslendi.

  • Isınma faturalarında tasarruf ettiren öneriler

    Isınma faturalarında tasarruf ettiren öneriler

    Hava sıcaklıklarının düşmesi ve kış mevsiminin yaklaşması konutlardaki en ekonomik ısınma yönteminin hangisi olduğu sorusunu da akıllara getiriyor. Yaşar Üniversitesi Enerji Sistemleri Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Arif Hepbaşlı, doğalgaz, elektrik gibi kaynakların hangisinin kullanılması gerektiğinden önce yalıtımın, bilinçli tüketim ile enerji verimliğinin ısıtma harcamalarında en büyük tasarruf etme yöntemi ve güvenilir bir kaynak olduğunu vurguladı.

    Enerji alanındaki çalışmalarıyla dünyanın ve ülkemizin sayılı bilim insanları arasında yer alan Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA) Asli Üyesi Prof. Dr. Arif Hepbaşlı, Türkiye’nin enerjideki dışa bağımlılığı nedeniyle her yıl 10 milyarca dolar kaynak harcadığını hatırlattı. Prof. Dr. Hepbaşlı, enerjide tasarruf için alışkanlıklarımızın mutlaka değişmesi gerektiğini vurgulayarak elektrik, doğalgaz ya da kömür, kullanılan yakıt türü ne olursa olsun konutlarda ısı tasarrufunu sağlamak için öncelikle yalıtımın sağlanması gerektiğinin de vurguladı.

    Bilinçli kullanımda yüzde 30’a kadar tasarruf mümkün
    Yaşar Üniversitesi Enerji Sistemleri Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Arif Hepbaşlı, “Ülkemizde, enerjinin yaklaşık yüzde 40’ı konutlarda kullanılıyor ve bunun da yüzde 85’i ısıtma ve soğutma harcamalarına gidiyor. Yalıtımsız binalarda ısıtma ve soğutma yaparken yalıtımlı binalara göre iki kat enerji harcıyoruz.

    En temiz, ucuz, yerli ve milli enerji; israf edilmeyen, verimli kullanılan enerjidir. Çok küçük detaylara dikkat ederek, bazı alışkanlıklardan vazgeçerek, binalarımıza ısı yalıtımı yaparak, doğru cihazları kullanarak ciddi tasarruf elde etmemiz mümkün. Yakıt ya da elektrik tüketimleri düşük, verimliliği yüksek ve düşük emisyona sahip çevreci cihazlar tercih edilmeli. Cihazların enerji tasarruf özelliği olmalı, 1 saatteki yakıt tüketimi en az olan tercih edilmeli. Yapılan hesaplamalar; tüm bunlara gereken önemi gösterdiğimiz takdirde enerji harcamalarımızda en az yüzde 20-30 oranında tasarruf olacağını gösteriyor” dedi.

    Klime, elektrikli ısıtıcılara oranla üçte iki tasarruf sağlıyor
    Elektrikli cihazlarla ısınmanın, vatandaşlar için ekonomik olmasa da zahmetsiz olması nedeniyle bazı bölgelerde sıklıkla tercih edildiğini vurgulayan Prof. Dr. Arif Hepbaşlı, “Elektrikli soba diye bilinen ısıtıcılar, kullandığı her 1 kW elektrik gücü için ısıtılacak alana 1 saatte en fazla 1 kWh enerji verir. Bu cihazların kullanımı hem bütçemiz hem de enerji verimliliği açısından hiç iyi değildir. Klimalar veya ısı pompalarıyla ısınma tercih ediliyorsa mutlaka alacağınız cihazın, etki katsayısı olarak adlandırdığımız COP değerine bakmanız gerek.

    COP değeri, bize o cihazın 1 birim enerjiyle kaç birim ısı değeri ürettiğini ifade eder. A sınıfı klimalarda, COP değeri 3,60 ve üzeridir. Yani klimanız daha az elektrik harcayacak ve daha çok ısıtma sağlayacak demektir. A sınıfı klimalarla kıyaslayınca, elektrikli ısıtıcıların aynı miktardaki ısı enerjisini elde etmek için yaklaşık 3 kat daha fazla elektrik enerjisine ihtiyaç duyacakları ortada.

    Klima ilk başta pahalı gibi görünebilir, ancak ödeyeceğiniz faturayı düşündüğünüzde uzun sürede elektrikli ısıtıcıya göre hem kendini amorti edecektir hem de elektriğinin büyük bir kısmını ithal kaynaklarla üreten ülkemizde, enerji verimliliği için önemlidir” diye konuştu.

    Isı tasarrufu için bazı öneriler
    – Binanın mantolanması ve duvarların yalıtımı yapılmalı, çatı uygun şekilde yalıtılmalı.
    – Antre, koridor, merdiven holü, bodrum ve kullanılmayan odalardaki radyatörler iptal edilmeli, oda termostatı kullanılmalı ya da her radyatöre termostatik vana monte edilerek uygun sıcaklıkta ayarlanmalı.
    – Odalarda masa, sandalye ve yatakları dış duvarlardan uzak tutmalı.
    – Güney cephesi pencerelerden gündüzleri güneş girmesini sağlamalı.
    – Gece, gündüz ısınan evleri yüzde 50-55 oranında nemlendirmeli. Çünkü nemli hava, sıcaklığı daha iyi tuttuğundan buharlaşma azalacak; vücut daha az ısı kaybedecektir.
    -Pencereler çift camlı olmalı ve yalıtım yapılmalı. Pencere ve kapıların hava sızdırmazlığı kontrol edilmeli.
    – Radyatörlerden taşınım ve ışınım yoluyla çıkan ısı radyatörün arkasındaki duvarı ısıtır. Dışarı olan ısı kaybını önlemek için alüminyum folyo kaplı ısı yalıtım levhaları yerleştirilmeli.
    – Isıtılmayan bölgelerden geçen sıcak su boruları yalıtılmalı.
    – Kombi, klima, kalorifer, ısı merkezlerinin yıllık bakımları mutlaka yaptırılmalı.
    – Kat kaloriferinde ve merkezi kazanlarda cihazın yalıtımı iyi olmalı, malzemelerin seçimi, mühendislik büroları ve yetkili servis-teknik uzmanlar tarafından yapılmalı.