Kategori: Genel

  • Mudanya karayolundaki göçükler düzeltilecek

    Mudanya karayolundaki göçükler düzeltilecek

    İHA’nın gündeme getirdiği karayolundaki tehlikeli göçük haberi Bursa Büyükşehir Beledyiesi’ni harekete geçirdi.
    Bursa Büyükşehir Belediyesi, asfaltlama çalışmaları sebebiyle 13 Kasım 2024 Çarşamba günü saat 10.00 ile 16.00 saatleri arasında Bursa-Mudanya Karayolunun Aydınpınar mevkiinde Mudanya gidiş yönünde yol güzergahında şerit daraltması yapılacağını duyurdu.

    Bursa Büyükşehir Belediyesi tarafından yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi;
    “Bursa Büyükşehir Belediyesi Ulaşım Daire Başkanlığına bağlı Yol Yapım Şube Müdürlüğü tarafından 13 Kasım 2024 Çarşamba günü saat 10.00 ile 16.00 saatleri arasında Bursa-Mudanya Karayolunun Aydınpınar mevkiinde Mudanya gidiş yönünde asfaltlama çalışmaları nedeniyle yol güzergahında şerit daraltması yapılacaktır. Bursa Mudanya Karayolundaki asfalt çalışmaları süresince, araç sürücülerinin hız limitlerine uyarak kontrollü seyir etmeleri, çalışma yapılan güzergahlarda dikkatli ve duyarlı olunması, trafik işaret ve işaretçilerine uymalarını ve trafiğin yoğun olduğu saatlerde alternatif güzergahları kullanmaları gerekmektedir.”

  • Nilüfer’de çevre kirliliğinin geçmişi ele alındı

    Nilüfer’de çevre kirliliğinin geçmişi ele alındı

    Nilüfer Kütüphaneleri’nin Tarih Vakfı ile beraber düzenlediği Tarih Buluşmaları Nâzım Hikmet Kültürevi’nde yapıldı. Düzce Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Yakınçağ Tarihi ABD Başkanı ve Dekan Yardımcısı Doç. Dr. İsmail Yaşayanlar, Balaban Salon’daki etkinlikte “Suların ayırdığı şehir Bursa’da sanayileşme ve çevre kirliliği” üzerine konuştu.

    Evliya Çelebi’nin “sudan ibaret” olarak nitelendirdiği Bursa’nın, Cilimboz Deresi, Gökdere, Namazgah Deresi ve Karınca Deresi ile şekillendiğini belirten Yaşayanlar, kentin 19. yüzyıl sonlarına doğru, zengin su kaynaklarına rağmen temiz su temininde ciddi sıkıntılar yaşadığını vurguladı.

    Bu dönemde mekanizasyonun başlamasıyla buharlı makinelerle kozadan ipek çekme işleminin başladığını söyleyen Yaşayanlar, Bursa’da filaturler kurulmaya başladığını kaydetti. Bu süreçte fırınlanmış kozaların kazanlara atıldığını belirten Yaşayanlar, “O dönem işçilerinin çektiği kozalardan arta kalan posalar çevre kirliliğini oluşturacak ilk unsurlardan biri olarak biliniyor. Kadınlar elleri ile bu işi yaparken sürekli soğuk suya ardından sıcak suya soktukları için de elleri deri atıyormuş. Dolayısıyla dereye yakın olmak gerekiyor. Aynı zamanda kaynattıkları sudaki böcekleri atabilecekleri yer, dere olduğu için derelerin yakınlarına konumlanmışlar” dedi.

    Avrupa’da salgın ipekböceği hastalığı nedeniyle Avrupalı sermayedarların da Bursa’ya geldiğini anlatan Yaşayanlar, onların da filaturler kurarak, ipek çekimine başladıklarını aktardı. Üretimin hızla artmasıyla derelerden su çekilme miktarının yükseldiğini söyleyen Yaşayanlar, “1860-1870’lerde Bursa’ya gelen seyyahlar Gökdere, Cilimboz ve Namazgah Deresi kıyısında kokudan durulmadığından söz ediyorlar. Atık böcek ölüleri leş kokuyor. Bu kirlilik aynı zamanda dere kenarında olan mahallelerin içme suyunun teminini de zora düşürmüş” diye konuştu.

    Sular şehri Bursa’nın 160 tane farklı su kaynağından bahsedildiğini anlatan Yaşayanlar, bunların en büyüğünün de Pınarbaşı olduğunu söyledi. Bu suların künkler vasıtasıyla çeşmelere dağıtıldığını belirten Yaşayanlar, “Halkın birinci su temin kaynağı çeşmeler. İkincisi Bursa’nın Hisar Bölgesi’nde sivil bir su dağıtım sistemi var. Eğimden dolayı en yüksek evden başlamak üzere her evin bahçesinde bir su haznesi var. Üstü açık o su hazneleri basamak basamak bir evden diğerine aktarılacak şekilde akıyor. Ama artık o tarihlere geldiğinizde su bilinçsizce kullanıldığı için en alt mahalleye inene kadar kullanılamaz hale geldiğini görüyoruz. Özellikle Kuruçeşme Yahudi Mahallesi en fazla sıkıntı çeken yer. Üçüncü su kaynağı da bahsettiğim dereler” diye konuştu.

    Ormansızlaşma meselesi
    Bursa’da filaturlerin yol açtığı başka bir çevre sorununun ormansızlaştırma meselesinin olduğunu aktaran Yaşayanlar, “Özellikle derelerin kaynaklarının olduğu kısımda filatur fabrikalarında kullanılmak üzere ağaç kesimi oluyor. Bu ağaçların kesildiği yerde daha sonra tarım arazisi olarak kullanılmaya başlıyor. Bu da bir erozyona yol açıyor. Taş, çakıl dereler vasıtasıyla şehrin içine taşınıyor. Su akamaz hale geliyor ya da künkler doluyor. İnsanlar evine su alamaz hale geliyor” dedi.

    O dönem halkın mikroorganizmaları çok bilmediğini belirten Yaşayanlar, halkın fiziksel kirliliğin dışında hijyenik bakteri, mikroorganizmalara bağlı kirlilik bilincinin 20. yüzyılda oluştuğunu kaydetti. Daha sonra su kaynaklarının sıhhileştirme işleminin başladığını aktaran Yaşayanlar, “Su kaynaklarından alınan sular, süzgeçlerden geçirilerek depolarda dinlendiriliyor ve ardından su şebekelerine dağıtılıyor. O dönemde sistemden su şebekesine üye olan haneler yararlanabiliyordu. 20. Yüzyılın başında Osmanlı’da bu tür sıhhi tesisatın olduğu kentler açısından bir elin parmaklarına ulaşabilir durumda değildi. Bursa’da hem kanalizasyon, hem sıhhi su tesisatı projesinin ilk girişimi 1903 yılında başlıyor. Söz konusu girişim başarısızlıkla neticeleniyor. 1905’te bir Fransız şirkete Bursa’ya sıhhi tesisat döşenmesi için imtiyaz veriliyor. Bu Fransız şirket de kendisine verilen imtiyazı başka bir İtalyan şirkete devrederek Bursa’ya ilk sıhhi su tesisatı döşenmesi projesini başlatıyorlar. Özellikle Gökdere ve Gökdere’den su alan bölgeler için bu geçerli.

    Gökdere’den su alan rezervuarlar süzgeçlerden suyu geçirdikten sonra buralardaki depolarda suyu muhafaza ediyorlar. Oradan da şebekeyi alan kişilere o sular dağıtılıyordu. Bu projenin tamamlanması 1909 senesini buluyor” dedi.

    Yaşayanlar, konuşmasının ardından katılımcıların merak ettiği soruları yanıtladı. İlginin yüksek olduğu programın sonunda Nilüfer Belediye Başkan Yardımcısı Emre Karagöz, verdiği bilgilerden dolayı Doç. Dr. İsmail Yaşayanlar’a teşekkür etti.

  • BESAŞ’ta kaliteli ve uygun fiyatlı et satışı başladı

    BESAŞ’ta kaliteli ve uygun fiyatlı et satışı başladı

    Bursa Büyükşehir Belediyesi, BESAŞ marifetiyle Bursa’nın yerel ürünlerini daha sağlıklı, güvenilir ve uygun fiyata Bursalılarla buluşturuyor. Ürün yelpazesini her geçen gün geliştiren BESAŞ, kaliteli ve lezzetli et ürünlerini de uygun fiyata satışa sunmaya başladı. BESAŞ ve Bursa Damızlık Sığır Yetiştiricileri Birliği arasında imzalanan protokolle birlikte Bursalı üreticilerden temin edilen etler artık BESAŞ bayilerinde satılmaya başlandı. İmzalanan protokolle, BESAŞ’ın kalite kontrolünden geçen kıyma ve kuşbaşı gibi et ürünleri, piyasa fiyatının yüzde 20 ile 25 altında Bursalılara sunuluyor. Bursalılar, et ürünlerine BESAŞ Merkez Satış Mağazası (Korupark Karşısı), Uludağ Üniversitesi Arge Tesisi Satış Mağazası, Kestel Fabrika Satış Mağazası, Gemlik Fabrika Satış Mağazası ve Mudanya Fabrika Satış Mağazası’nda ulaşabilecek.

    BESAŞ Genel Merkezi’nde düzenlenen imza törenine Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey’in yanı sıra Bursa Damızlık Sığır Yetiştiricileri Birliği ve Feyz Çiftçiliği Gıda Sanayi AŞ Başkanı Sencer Solakoğlu, Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Dr. Ergül Halisçelik, BESAŞ Yönetim Kurulu Başkanı Orkun Gazioğlu, Genel Sekreter Yardımcısı Mehmet Yıldız ve BESAŞ Genel Müdürü İbrahim Alpay Demirtaş katıldı.

    “Bursalılar kaliteli ve lezzetli ete uygun fiyata ulaşabilecek”
    Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey, Bursalıların yararına olan projeye katkı sunan herkese teşekkür etti. BESAŞ aracılığıyla Bursa’nın yerel lezzetlerini Bursalılarla buluşturduklarını söyleyen Başkan Mustafa Bozbey, “Bugün itibariyle BESAŞ satış noktalarında Bursalı üreticilerden temin edilen etleri, kıyma ve kuşbaşı olarak uygun fiyata Bursalılara sunuyoruz. Halkımızı nitelikli, kaliteli ve nerede yetiştiği bilenen hayvanların ürünlerine ulaştırmak bizim için de büyük bir mutluluktur. Proje sayesinde hem üreticimiz kazanacak hem de Bursalılar kaliteli ve lezzetli ete uygun fiyata ulaşabilecek. BESAŞ noktalarından et ürünü alarak Bursalı üreticilere destek olacak halkımıza şimdiden teşekkür ediyorum. Hayırlı olsun” diye konuştu.

    Damızlık Sığır Yetiştiricileri Birliği Başkanı Sencer Solakoğlu, BESAŞ ile birlikte halkın ve üreticinin yararına bir proje geliştirmekten büyük mutluluk duyduklarını ifade etti. Hem üreticilerin daha fazla kazanacağını hem de tüketicilerin daha uygun fiyata ete ulaşabileceğini söyleyen Solakoğlu, “Her iki tarafın da yararına bir çalışma yapabileceğimize inandık. Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin destekleriyle ve BESAŞ’ın kalite kontrolü altında ürünleri halkımıza sunmaktan, Bursa’ya hizmet etmekten gurur duyuyoruz” dedi.

    Konuşmalarından ardından Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey, BESAŞ Yönetim Kurulu Başkanı Orkun Gazioğlu, BESAŞ Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Zekeriya Âşık, BESAŞ Genel Müdürü İbrahim Alpay Demirtaş ve Bursa Damızlık Sığır Yetiştiricileri Birliği Başkanı Sencer Solakoğlu tarafından protokole imzalar atıldı.

  • Bir kare fotoğrafın bir ömürlük hikayesi

    Bir kare fotoğrafın bir ömürlük hikayesi

    Bir şirkette yöneticiyken geçirdiği trafik kazasıyla omurilik felçlisi olarak tekerlekli sandalyeye mahkum olan Bennur Karaburun’u Türkiye, 2013 yılının hazan mevsiminde elinde şemsiye olan bir gencin, tekerlekli sandalyede sağanak yağmur altında kalan bir bayana yardım etmeye çalıştığı anın İHA muhabirinin fotoğrafını çekmesiyle tanıdı.

    Bir anda Türkiye gündemine oturan iki gencin hayat hikayeleri de fotoğraf kadar ilgi gördü. Sosyal medyada yaptığı paylaşımlarla da büyük beğeni ve takdir toplayan Bennur Karaburun, AK Partinin 25’inci ve 26’ıncı dönem Milletvekilliğini yaptı. Fotoğraf karesi ile ortaya çıkan arkadaşlık hayat arkadaşlığına dönüşünce Bennur Karaburun ile Samet Ateş’in düğünleri de insanlık daha ölmedi dedirten o fotoğraf karesi kadar çok konuşuldu.

    Müjdeli haber yıllar sonra geldi
    Milletvekili olduğu dönemlerde dahil olmak üzere çok uzun yıllardır tekerlekli sandalyeye mahkum olarak hayat süren Bennur Karaburun Ateş, yıllar sonra sosyal medyadan yaptığı müjdeli paylaşımla sevenlerini duygulandırdı.

    Bir süredir aldığı kök hücre tedavisinin sonuçlarını almaya başladığı bilinen Karaburun Ateş, tedavisindeki gelişmeleri sosyal medyada paylaştığı fotoğrafla duyurdu. Bennur Karaburun Ateş yaptığı paylaşımda “Spiral Kord Stimülasyonu ve Kök Hücre nakli sonrası ilk kez ayağa kalktım. Hamdolsun” yazarak doktoruyla birlikte çektirdiği fotoğrafı sosyal medya hesabından paylaşarak sevenlerin müjdeli haberi verdi.

  • Yasadışı gece kelebeği avına 380 bin TL ceza

    Yasadışı gece kelebeği avına 380 bin TL ceza

    Antalya yasadışı gece kelebeği avladığı tespit edilen Avusturya uyruklu şahısa toplam 380 bin lira cezai işlem uygulandı.
    Antalya Doğa Koruma ve Milli Parklar Müdürlüğü, yasadışı avcılıkla mücadelenin yanı sıra biyokaçakçılıkla da kararlı bir şekilde mücadele ediyor. Bu kapsamda, Antalya Güllük Dağı Termessos Milli Parkı’nda yapılan koruma faaliyetleri sırasında Avusturya uyruklu bir şahsın gece kelebeklerini yakaladığı tespit edildi.

    Yetkililer tarafından yakalanan yabancı uyruklu şahsa, biyokaçakçılık suçu kapsamında toplam 380 bin lira idari para cezası kesildi. Doğa Koruma ve Milli Parklar Müdürlüğü yetkilileri, biyokaçakçılığın ekosistem üzerinde geri dönüşü olmayan zararlara yol açtığını belirterek, bu tür kaçakçılık faaliyetlerine karşı önlemlerin arttırıldığını vurguladı. Yapılan açıklamada, biyolojik çeşitliliği korumanın büyük bir öncelik olduğu, doğadaki canlıların ticari veya bilim dışı amaçlarla toplanmasının ciddi cezalarla karşılık bulacağı ifade edildi.

  • Silahlı saldırıya uğrayan yolcu uçağı Dominik Cumhuriyeti’ne acil iniş gerçekleştirdi

    Silahlı saldırıya uğrayan yolcu uçağı Dominik Cumhuriyeti’ne acil iniş gerçekleştirdi

    ABD’nin düşük maliyetli havayolu Spirit Havayollarına ait yolcu uçağı silahlı saldırıya uğradı. Frlorida’dan, Haiti’nin başkenti Port-au-Prince’a sefer düzenleyen yolcu uçağı havalimanına yaklaştığı sırada saldırıya uğramasının ardından Dominik Cumhuriyeti’nin başkenti Santiago’ya yönlendirildi. Spirit Havayolları, uçağın Santiago kentine inişi sırasında hasar gördüğünü ve hizmet dışı kaldığını açıkladı. Ayrıca saldırı sırasında bir mürettebatın da yaralandığı, yolcular arasında yaralanan olmadığı ifade edildi. Sosyal medyada yayılan görüntülerde merminin arka çıkış kapısının yakınından geçerek koridorun karşısındaki baş üstü bölmesine isabet ettiği görülüyor.
    Port-au-Prince’teki Toussaint Louverture Uluslararası Havaalanı’nda gerçekleştirilecek tüm uçuşların durdurulduğu kaydedilirken Spirit Havayolları ise, Port-au-Prince ve Haiti’nin kuzeyindeki liman şehri Cap-Haitien’e uçuşlarını askıya aldığını duyurdu.
    Yolcuların ise başka bir uçağın kalkış yaptığı Florida’ya geri götürüldüğü belirtildi.
    Geçtiğimiz ay bir BM helikopteri Port-au-Prince üzerinde açılan ateş sonucu vurulmuştu.

  • Boyunduruk altına girmemesi için mücadele

    Boyunduruk altına girmemesi için mücadele

    Qırım Haber Ajansı muhabiri Doğu Türkistanlı Selahaddin Kaşgarlı, “Türk ve İslam dünyası için, özellikle Türk milletinin bağımsızlık, özgürlük ve Türklerin hiçbir zaman boyunduruk altına girmemesi için nasıl bir mücadele verdiğinin en büyük örneklerinden biri” dedi.
    Qırım Haber Ajansı (QHA) Muhabiri Selahaddin Kaşgarlı, Doğu Türkistan Cumhuriyet Günü’ne ilişkin konuştu.

    Doğu Türkistan’dan 2013 senesinde Türkiye’ye gelen Qırım Haber Ajansı (QHA) Muhabiri Selahaddin Kaşgarlı, Doğu Türkistan Cumhuriyet Günü’ne ve bölgedeki Doğu Türkistanlı Türklerinin yaşadıklarını anlattı. Kaşgarlı, İHA muhabirine yaptığı açıklamada, bugünün coşkuyla kutlandığını ama 1944 yılından beri buruk olduklarını ifade etti.

    “Rusya ve Çin kendi alanında bir Türkistan devletinin ortaya çıkmasını istemiyor”
    Doğu Türkistan İslam Cumhuriyeti’nin 1933, Doğu Türkistan Cumhuriyeti’nin ise 1944 yılında kurulduğunun bilgisini veren Selahaddin Kaşgarlı, “ Bu cumhuriyet de dünya tarihinde ilktir. İranlılar tek İslam cumhuriyeti olduklarını söylerler ama Türk ve İslam devleti olarak kurulan ilk devlet Doğu Türkistan İslam Cumhuriyeti’dir.

    Fakat bu devletin ömrü 4 ay sürüyor çünkü Rusya ve Çin kendi alanında bir Türkistan devletinin ortaya çıkmasını istemiyor. Rusya da işgal ettiği bölgede Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti dediğimiz şimdi Kazakistan ve Özbekistan’ın olduğu bölgeye ilham olmasından korktu” diye konuştu.

    “Arsalar ve tarlalar Çin’in elindeydi”
    Doğu Türkistan halkının 1944’e kadar Rusya ve Çin’ e karşı özgürlük mücadelesi verdiğini açıklayan Kaşgarlı, “1944 yılında Doğu Türkistan Cumhuriyeti kuruluyor. Bu devlet ise 5 sene ayakta kalıyor. 1 Ekim 1949 tarihinde Çin Halk Cumhuriyeti’nin kurulmasıyla birlikte ve onlara destek veren Sincan Üretim ve İnşaat Kolordusunu gönderiyorlar.

    Doğu Türkistan topraklarının yüzde seksenlik kısmında bulunan arsalar ve tarlalar Çin’in elindeydi. Doğu Türkistan İslam Cumhuriyeti ve Doğu Türkistan Cumhuriyeti, Türk ve İslam dünyası için, özellikle Türk milletinin bağımsızlık, özgürlük ve Türklerin hiçbir zaman boyunduruk altına girmemesi için nasıl bir mücadele verdiğinin en büyük örneklerinden biri” ifadelerini kullandı.

    “Türkiye’de coşkulu bir şekilde kutlanılmaya çalışılıyor”
    Doğu Türkistan Cumhuriyet Günü’nün 1944 yılına kadar her 12 Kasım’da coşkuyla kutlandığını vurgulayan QHA Muhabiri, “Rahmetli dedemin anlattığına göre kimisi toplandığı bölgelerde ya da alanlarda bayraklarla milli marşımızı söylerlermiş. Meşrep dediğimiz hem öğüt verici hem gençlerin orada dersler aldığı ve büyüklerimizden nasihatler işittiği bir ortam hazırlanırmış. 12 Kasım 1944 yılından bugüne kadar buruk geçiyor. Bazen de kendimize teselli vererek bazı bölgelerde özellikle Türkiye’de coşkulu bir şekilde kutlanılmaya çalışılıyor” açıklamasında bulundu.

  • Bursa Hayvanat Bahçesi’nde ayıların maketle imtihanı

    Bursa Hayvanat Bahçesi’nde ayıların maketle imtihanı

    Bursa’da yaklaşık 206 bin metrekarelik alanda 137 türden bini aşkın hayvana ev sahipliği yapan ve yediden yetmişe birçok ziyaretçiyi ağırlayan Bursa Hayvanat Bahçesi, hayvanların doğal ortamlarındaki aktivitelerini de eksik etmiyor.

    Boz ayıların kasım ve nisan ayları arasında kış uykusuna yatması gerekirken, hava sıcaklığının mevsim normallerinin üzerinde seyretmesi ayıların da uykusunu kaçırdı. Uyumak ile uyumamak arasında kararsız kalan ayılar için bakıcıları ise farklı tekniklerle onları doğal ortamlarında gibi hissetmelerini sağlıyor. Toprağın altına gizlenen balıkları elleriyle koymuş gibi bulan ayılara bu seferde maket ile gelişimleri sağlandı. Bakıcılar tarafından hazırlanan maket ayı, alanda bir yere kondu. Maketin içerisine sebze, meyve ve balık yerleştiren bakıcı, daha sonra alanda ayrıldı.

    Bulundukları yerden alana gelen ayılar, ilk önce makete anlam veremedi. Temkinli yaklaşan ayılar, balığın kokusuna yaklaştıkça hızlarını arttırdı. Karton kutudan yapılan ayı maketini bir hamlede yerle bir eden ayılar, içine gizlenmiş balık, sebze ve meyveleri ise afiyetle midelerine indirdi.

    Hayvanların sağlığı, aktivitesi ve meraklarını geliştirmek için farklı çalışmalar yaptıklarını belirten bakıcı Arif Ardıç, “Hayvanlar bu şekilde, doğal ortamlarındaymış gibi, hem hareket ediyorlar, hem de avlanıyorlar. Bazen toprağa gömüyoruz. Oradan da buluyorlar. Bugün de kartondan ayı maketi yaptık. İçine sevdiği yiyecekler doldurup sabah servisini böyle yaptık” dedi.

  • Fareler, kara yolunu adeta istila etti

    Fareler, kara yolunu adeta istila etti

    Hatay’da tahıl yüklü araçlardan dökülen tahıllarla beslenen yüzlerce fare kara yolunu adeta istila etti.
    İskenderun ilçesine bağlı Sarıseki Mahallesi’nde E-5 kara yolu üzerine tahıl yüklü araçlardan dökülen tahıllar farelere yem oldu. Sayıları binleri bulan fareler adeta bölgeyi istila etti. Gözle görülür düzeyde olan fareler, ulaşım için bölgeyi kullananlar tarafından fark edilir seviyede. Yol kenarındaki fare istilasını gören Sultan Doğan, bu durum karşısında şaşkınlığını gizleyemediğini dile getirdi.

    “Sayıları oldukça fazlaydı, yani beni en çok şaşırtan şey o kadar fareyi bir arada ilk defa görmem oldu”
    İlk kez bu kadar fareyi bir arada gördüğünü dile getiren 53 yaşındaki Sultan Doğan, “Osmaniye’den İskenderun’a gidiyordum, yol kenarında fareleri gördüm. Sayıları oldukça fazlaydı, yani beni en çok şaşırtan şey o kadar fareyi bir arada ilk defa görmem oldu. Fareler bir iki tane değil neredeyse kabile kurmuşlar gibi sayıları çok fazlaydı.

    Sanırım oradaki yiyeceklerden dolayı yuvaları da orada. Sanırım o civarda tahıllar yola dökülüyor kurutmalık olarak, orada da fareler bundan faydalanıyor. Bildiğimiz farelerden değillerdi, artık bayağı bir büyümüşler tahıllardan dolayı kedi yavrusu kadar kocaman olmuşlardı. Aslında ben farelerden çok korkmuyorum ama buna biraz tiksindim, insan ister istemez kemirgen olduğu için saldırma riski de var elbette ki korkuyoruz bu yüzden. Fareleri teker teker saymadım ama sayıları 50’nin üzerinde gibiydi, o kadar çoktu” ifadelerini kullandı.

  • Otomobille çarpışan hafif ticari araç hurdaya döndü: 7 yaralı

    Otomobille çarpışan hafif ticari araç hurdaya döndü: 7 yaralı

    Kaza, akşam saatlerinde Sungurlu-Boğazkale karayolu üzerindeki Büyükincesu köyü yakınlarında meydana geldi.

    Edinilen bilgiye göre, S.P. idaresindeki 06 EOH 095 plakalı Hyundai marka otomobil ile A.D.’nin kullandığı 34 PB 4954 plakalı Fiat marka hafif ticari araç çarpıştı. Çarpışmanın etkisiyle savrulan araçlar hurdaya döndü. 112 Acil Çağrı Merkezi’ne yapılan ihbar üzerine olay yerine sağlık, itfaiye, polis ve jandarma ekipleri sevk edildi. Araçta sıkışan yaralılar, itfaiye ekiplerinin müdahalesiyle kurtarıldı. Ambulanslarla hastaneye kaldırılan 7 yaralının sağlık durumlarının iyi olduğu öğrenildi. Kaza alanında alınan yol güvenliğinin ardından araçlar, çekici yardımıyla otoparka kaldırıldı.

    Kazaya ilişkin inceleme başlatıldı.