Kategori: Genel

  • Trabzon çikolatası Dubai çikolatasına rakip oldu

    Trabzon çikolatası Dubai çikolatasına rakip oldu

    Trabzon’da yaşayan Seyyare, Sinem, Demet ve Kübra Sungur isimli 4 kız kardeş, ailenin üç kuşaktır sürdürdüğü fındık üretimini ve fındığın değerini arttırmak için kendi markalarını oluşturdu. Fındığı çikolata ile buluşturan ve çikolatalarına gelen talepler nedeniyle üç şube açan Sungur kardeşler, kendi ürettikleri ürünlerle fındığa katma değer sağlıyor. Son dönemde Antep fıstığı, tel kadayıf ve çikolatadan oluşan Dubai çikolatasında “çılgınlık” seviyesinde bir talep patlaması yaşanmasına ise Sungur kardeşler kayıtsız kalmadı. Tamamı kadınlardan oluşan üretim merkezinde fındık ezmeli Trabzon çikolatası üreten Sungur kardeşler, taleplere yetişemez hale geldi. Türkiye’nin birçok ilinden gelen taleplerin yanı sıra yurt dışından da sipariş alınan Trabzon çikolatasının patentini almak için başvuru da yapan Sungur kardeşler, Dubai çikolatasına adeta rakip oldu. Dubai’ye fındık ezmesi ihracatı yapan Sungur kardeşlerden Seyyare Sungun, Dubai’den Trabzon çikolatası için de sipariş aldıklarını söyledi.

    Fındık ocağını 9 yıl önce fındığa katma değer katmak için kardeşleriyle bir araya gelip kurduklarını belirten Seyyare Sungur, “Yaklaşık üç kuşaktır fındık ticaretinde ve üretiminde bulunan bir ailede doğmuş 4 kız kardeş farklı mesleklerden mezun oluyor. Ama günün sonunda yine aynı ocakta fındık topluyor ve biz bu markayı 9 yıl önce kurmuş oluyoruz” dedi.
    Dubai çikolatası çılgınlığını değerlendiren Sungur, “Aslında tüm dünyada popüler kültürün bir getirisi var. Bu bir gerçek, artık bunu kabul etmeliyiz. Sosyal medyanın bunda etkisi söz konusu. Bununla birlikte içerisinde fındığın, fıstığın ve kadayıfın da bulunduğu, tamamen Türkiye’nin ürünleri olan bu ürünün bu kadar Dubai adı altında meşhur olması tüm dünyada viral oldu. Herkes bununla ilgili üretimler yapmaya başladı. Biz de dahil olarak. Tabii ki ilk etapta biz bunu fıstıklı değil de kendi bölgemizde yetişen fındıklarla yapmaya başladık. Ben bunu tamamen popüler kültürün bir getirisi olarak görüyorum” şeklinde konuştu.

    “İsmini Trabzon çikolatası koyduk, olay farklı bir boyuta taşındı”

    Taleplere yetişemedikleri Trabzon çikolatası için patent başvurusu yaptıklarını kaydeden Sungur, “Aslında ilk çıktığı andan itibaren herkesin düşündüğü o konu vardı. İsmi neden Dubai çikolatası? Çünkü kadayıf bizim, fıstık bizim ülkemizde üretiliyor, neden bu isim Dubai diye? İlk çıktığı andan itibaren tabii ki bir fındık üreticisi olarak ve fındıkla ilgili ürünler üreten bir dükkan olarak biz bunu fındıklı yaptık. O ürettiğimiz dönemde henüz kutularımız gelmemişti ve bununla ilgili bir isim veya herkes dükkandan içeri girdiğinde Dubai çikolatası yok mu diyordu, ben de bu olaya açıkçası çok böyle bir şekilde ya neden Dubai çikolatası diye tepki gösteriyordum. Fındıklı yaptıktan sonra ismini biz tabii ki burada ürettiğimiz için, buradaki kadınların el emeği olduğu için ismi bizim üretimimizdeki kadınlar koydu. Trabzon çikolatası koyduk. Koyduktan sonra zaten olay farklı bir boyuta taşındı. Bu ürünün üretimi tamamen bize ait. Trabzon çikolatası patenti bize ait, başvurularını yaptık. Elbette bununla ilgili tüm Türkiye’de üretimler başlayacaktır. Çünkü yoğun bir talep var. Biz fındığın çikolataya yakıştığını bilen en iyi milletiz. Çünkü bununla büyüdük. Çikolataya da en çok yakışan şey gerçekten fındık. Aslında biz bunu sadece gözlemlemiş olduk, deneyimlemiş olduk” diye konuştu.

    “Dubai çikolatasını da bir kadın meşhur etmişti, Trabzon’un çikolatasını da meşhur etmek bir kadın girişimciye nasip oldu”

    Siparişlere yetişemediklerini belirten Sungur, “Aslında fındık ve çikolata bu bölgede çok bilinen bir lezzet. Biz sadece bunu tekrar bir yenilemek istedik. Tabii içerisinde kadayıf ekleyerek biliyorsunuz bu çıtırlıkla birlikte popüler oldu. Dubai çikolatasını da bir kadın meşhur etmişti. Trabzon’un çikolatasını da üretmek ve meşhur demek ki yine bir kadın girişimciye nasipmiş. Gerçekten çok güzel tepkiler alıyoruz, çok beğeniliyor. Zaten bildiğimiz lezzet söylediğim gibi. Şu an gerçekten siparişlere yetişemiyoruz, telefonlara yetişemiyoruz. Çok yoğun bir ilgi var. Yani herkese çok teşekkür ediyoruz. İsminin Trabzon olmasından kaynaklı dünyada ses getiren bir dönüşüme doğru gidiyor. Trabzon gerçekten bir marka şehir. Bunu çok net görebiliyoruz ama içeriğinde kullandığımız fındık tüm Karadeniz’in incisi olan ve tüm bölgelerimizde yetişen fındık. Üreticilerimizden aldığımız fındıklarla harmanlı yani Giresun, Ordu, Samsun, Artvin, Sakarya tüm bu bölgelerde yetişen fındıkların en iyisini kullanarak yapıyoruz. O öğreticilerimiz bizim için çok kıymetli. İyi ki varlar. Çünkü fındığa katma değer katmak bizim hepimizin en önemli görevi. Biz bunu sadece bir markaya dönüştürerek devam ettirmek istedik. Aslında bir Dubai çikolatasına karşı bir Trabzon çikolatası neden olmasın, yerli bir üretim neden olmasın, yerli bir marka neden olmasın diye yola çıktık. İyi ki de çıkarmışız. İnsanlar bunu bekliyormuş. Gerçekten çok da güzel oldu” ifadelerini kullandı.

    “Trabzon çikolatasını Dubai’ye satmak da sanırım ilk bize nasip olacak”

    Dubai çikolatasının ismini aldığı Dubai’den Trabzon çikolatası siparişi aldıklarını vurgulayan Sungur, “Yurt dışından oldukça sipariş geliyor. Çünkü yurt dışında yaşayan çok Türk vatandaşımız var ve özellikle onlardan çok mesaj alıyoruz. Biz kapasiteyle alakalı sorunu çözdüğümüzde mutlaka hepsine üretmek istiyoruz. Çünkü amacımız zaten bunu dünyaya tanıtmak. Fındığı katma değerli bir şekilde, gerektiği değerde pazarlamak ve markalaştırmak en önemlisi. Böyle bir ivme yakalamışken bunu en doğru şekilde ve en temiz şekilde insanlara ileteceğiz, tüketimlerini sağlayacağız. İçerisinde bu ürünleri üretecek olanlar mutlaka olacaktır ama içerisine lütfen en iyi kalitedeki fındıklarını kullansınlar. Yani bunu hepimizin bir markası olarak düşünsünler. Bu üründeki en iyi kalitede fındığı kullandıklarında insanların tadıp da bu ne kadar lezzetliymiş dememe şansları olmayacak. Bizim marka olarak Dubai’de de satışımız var. Fındık kremalarımız Dubai’de satılıyor. Çikolata siparişimizi de aldık. Trabzon çikolatasını Dubai’ye satmak da sanırım ilk bize nasip olacak” dedi.

    “Fiyatı makul tuttuk”

    Dubai çikolatasının ilk çıktığı günlerde çok yüksek rakamlara satıldığını, Trabzon çikolatasının fiyatının ise makul tutulduğunu söyleyen Sungur, “Aslında biz kendimiz direkt üretici olduğumuz için fiyatları çok makul oranda tuttuk. Yani bu kalitede, içi bu kadar dolgulu bir ürünün bu fiyatta satılması piyasada mümkün değil maalesef. Bu oranla da biz aslında şunu hedefliyorduk; herkese ulaşılabilir bir fiyat olsun, kaliteli bir ürün olsun, seri bir kazanç getirsin. İnsanlara da bu fiyatı bu şekilde alabilme özgürlüğü sunduk. Çünkü Dubai ilk çıktığında çok yüksek rakamlarda satılmaya başladı. Bunu nasıl dengeleriz; fındık zaten buranın bir ürünü, neden burada bu kadar pahalı satılsın. Ulaşılabilir olmak hedefimizdi. Bunu da başardığımızı düşünüyorum” ifadelerini kullandı.

  • Beyrut Uluslararası Havalimanı, İsrail saldırıları nedeniyle hasar gördü

    Beyrut Uluslararası Havalimanı, İsrail saldırıları nedeniyle hasar gördü

    Lübnan’a yönelik saldırılarını sürdüren İsrail, bu kez ülkenin hava trafiğini riske attı. Lübnan basınında yer alan haberlere göre, İsrail savaş uçaklarının Beyrut Uluslararası Havalimanı yakınlarındaki bölgelere bir dizi ağır bombardıman gerçekleştirdiği bildirildi. Yaşanan patlamalar nedeniyle havalimanında küçük çaplı hasar meydana geldiği aktarılırken, ilk belirlemelere göre herhangi bir can kaybı ya da yaralanma yaşanmadığı kaydedildi. Havalimanının faaliyette olduğu sırada piste yalnızca metrelerce uzaklıkta meydana gelen patlamalar amatör kameralara yansıdı.

  • “İsrail ile ticaretimiz sıfır”

    “İsrail ile ticaretimiz sıfır”

    Türkiye İhracat Seferberliği Zirvesi’nde Özlem Doğaner ve Dilek Güngör’ün moderatörlüğünde gerçekleştirile açılışta konuşan Ticaret Bakanı Ömer Bolat önemli açıklamalarda bulundu.

    Bakan Bolat şunları söyledi: “Ekim ayı ile beraber son 15 ayın 10’nunda aylık rekorlar kırdık. Ümidimiz kalan 2 ayda da geçen yılki rakamlarımızı aşmak. Şu anda iyi gidiyoruz. Kasım ayında da rekor denemeleri yapacağız. OVP hedefimizi tutturmak amacındayız.

    Uyguladığımız ekonomi programında amacımız düşük enflasyona, düşük faiz oranına ve istikrarlı bir kur rejimine ulaşabilmek. Programımız ile kurlarda çalkantılı dönemi geride bıraktık. İnsanlar artık önünü görebiliyor. İhracatçılarımıza da desteğimiz sürüyor. Bunun için yüzlerce destek modülümüz var.

    İsrail ile dünyada en çok mücadele eden ve Filistin’e en çok yardım eden ülke biziz. Türkiye, İsrail ile ihracat ve ithalatı tamamen durdurdu. Her platformda İsrail’in saldırısının önlenmesi konuda lobi çalışması yapıyoruz.

    Filistin’deki ekonomiyi yaşatmak için Filistinli bakanımızın istediği bazı tavizlere olumlu baktık. İsrail’e ambargo uyguladığımızda İsrail bizi her yere şikayet etti. Bize büyük ambargolar uygulatacaklarını söylediler. Bunlar boşa çıktı. Diğer ülkelerde gördüğümüz şuydu: O sizin İsrail ile aranızdaki sorun. Biz sizinle ticaretimizi sürdüreceğiz. İsrail’den gönderilen ürünler gümrüklerde duruyor. Aracılar, ısrarlar sürüyor ancak biz ateşkes olana kadar almayacağız diyoruz. Mayıs ayından bu yana İsrail’e ithalat ve ihracat sıfıra indi.

    Türkiye’den İsrail’e savunma sanayii ürünü de gitmedi. Burada azınlık bir grup kara propaganda ile Türkiye’yi yıpratıyor. İsrail’e hizmet eden bir grup… Türkiye’nin İsrail’e yaptığı baskıyı yıpratmaya çalışıyorlar. İstihbaratımız onları tek tek bulup deşifre ediyor”

  • Arıların geleceğini tehdit ediyor

    Arıların geleceğini tehdit ediyor

    Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ender Yarsan, “Baz istasyonlarıyla ya da yüksek gerilim hatlarıyla farklı bir şekilde oluşacak elektromanyetik alan, arı sağlığı üzerinde olumsuz etki meydana getirir” dedi.
    9 milyon 224 bin 881 adet arılı kovana sahip olan Türkiye, bal üretiminde dünyada ikinci sırada yer alıyor. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre ülkede geçtiğimiz yıl 114 bin 889 ton bal üretimi gerçekleşirken, iklim değişikliği sonucu hava sıcaklığının değişkenlik göstermesi ve kentlerin büyümesi sonucu değişen elektromanyetik alanlar arıları tehdit ediyor.

    Amerika Birleşik Devletleri merkezli “Journal of Experimental Biology” ve “Prooceeding of the National Academy of Science” dergilerinde yayımlanan araştırmalara göre bal arılarının kovan ve besinlerini bulmalarında onlara yol gösteren bir manyetik etkileşim söz konusu. Arıların her gün takip ettiği elektromanyetik dalgaların değişmesi, arının besinini ve kovanını bulmada problem oluşturuyor.

    Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ender Yarsan, arı varlığının korunması noktasında İHA muhabirine değerlendirmede bulundu. Arıların sağlığı gözetilmediği takdirde toplu arı ölümleri ve kolonilerin sönme durumu ile karşı karşıya kaldıklarını anlatan Prof. Dr. Yarsan, zirai ilaçlama yapılırken arılar noktasında dikkat edilmesi gerektiğini belirtti.

    “Zirai mücadele yapılırken arıların sağlığına dikkat edilmeli”
    Arılarda toplu ölümlere ve kayıplara neden olacak faktörlere değinen Prof. Dr. Yarsan, şunları kaydetti:
    “Bunları ortadan kaldıracak hususları özelikle ifade etmek gerekir. Bunların başında zirai mücadele ilaçları gelir. Pestisit adını verdiğimiz ilaçlar bilinçsiz kullanılırsa, arılığa yakın bir bölgede bu türden bir ilaçlama yapılırsa ve zamanlama doğru ayarlanmazsa. Örneğin Çukurova, Bursa ya da Aydın’da olacak şekilde yakın zamanda toplu arı ölümleri meydana gelmiştir.

    Bu anlamda pestisitler son derece önemli. Pestisitlerden kaynaklanacak çok önemli zehirlenmeler ve ölüm olayları şekillenmiş arılarda. 2018 yılından itibaren de yasaklanmıştır pestisitlerin kullanılması.” Yarsan, arı hastalıklarında uygulanan ilaçların da bilinçli kullanılması gerektiğini aktardı. Yarsan, arılarda önemli bir hastalık olan varroaya karşı kullanılan ilaçlar için Türkiye’de yapılan çalışmada yüzde 69 oranında dirençlilik tespiti yapıldığını vurguladı.

    Arılara “yalancı bahar” tehdidi
    İklim değişikliğinin arılar konusunda da olumsuz yanları olduğunu dile getiren Prof. Dr. Yarsan, “15 derecenin altına indiği zaman hava sıcaklığı kış uykusu adını verdiğimiz fizyolojik bir duruma geçerler. Yani kendilerini kapatırlar. Sıcaklık ‘yalancı’ olarak 15 derecenin üzerine çıkarsa hızlı bir şekilde sanki bahar gelmişçesine ‘yalancı bahar’ havasıyla kovanlarından dışarı çıkar polen ve nektar toplamak için. Ama ağaçlar da çiçeklenmediği için poleni bulamadıkları için arılar açısından olumsuz bir durum ortaya çıkar.

    Dolayısıyla iklim değişikliği ya da aşırı şekilde yağışların olması ‘lösema’ adını verdiğimiz bağırsak sistemiyle ilgili hastalıkları beraberinde getirir. Dolayısıyla bunlar iklim değişikliğinin arılar üzerindeki olumsuz faktörleridir” dedi. Prof. Dr. Yarsan, iklim değişikliği haricinde sel, yangın, fırtına, deprem gibi afetlerin de arılarda önemli olumsuz etkiler meydana getirdiğini ifade etti.

    “Elektromanyetik alan arı sağlığını olumsuz etkiliyor”
    Prof. Dr. Yarsan, elektromanyetik alanların arılar üzerinde ciddi etki oluşturduğunu belirterek, “Elektromanyetik bir alanın oluşması, baz istasyonlarıyla ya da yüksek gerilim hatlarıyla, cep telefonlarıyla farklı bir şekilde oluşacak elektromanyetik alan arı sağlığı üzerinde olumsuz etki meydana getirir. Arı çıktığı zaman kovanından kendine özgü hareketlerle ortamın polarizer ışığı, güneşi ve o ortamda bulunan elektromanyetiği takip ederek hedefi niteliğinde olan poleni ya da nektarı toplar” ifadelerini kullandı.

    Prof. Dr. Yarsan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
    “İşçi arı yaklaşık 13 kilometrelik bir alanda faaliyet gösterir. Elektromanyetik bir alan burada kırılması söz konusuysa arı hedef niteliğindeki bu söylediğimiz ürünleri, gıda maddesini toplayamaz. Topladı, geri kovana dönerken kovanı bulamaz. Elektromanyetik alan, arının fizyolojik ve davranış şekillerinde bozulmaya neden olur.”

    Söz konusu durumun kraliçe arı üzerinde de olumsuz etkiye neden olduğunu dile getiren Prof. Dr. Yarsan, kuluçka üzerinde ve yumurtadan çıkma oranı üzerinde olumsuzluklar meydana getireceğini dile getirdi. Yarsan, “Peki gıda maddesini getiremedi kovana. O zaman da protein konusunda bir eksiklik söz konusu olur. Protein de arının çeşitli bağışık ile ilgili mekanizmalarında kullandığı bir yapıdır.

    Hemolenfinin yüzde 1 ile 10’unu oluşturur. Elektromanyetik bir alan var ve arı besini getiremedi kovana, hemolenfindeki protein oranı söylediğimiz miktarların altına inerse o zaman arıda doku hasarıyla ilgili olaylarda olumsuzluklar gelişebilir” diye konuştu.
    Prof. Dr. Yarsan, bu olumsuzlukların başında enzim fonksiyonları ve bağışıklık sistemi olduğunu da vurguladı.

  • Anında müdahale

    Anında müdahale

    Aliağa Belediyesi Fen İşleri Müdürlüğü bünyesinde görev yapan Acil Müdahale Takımı (ATAK), kent genelinde tespit edilen sorunlara anında müdahale edip hızlı bir şekilde çözüme kavuşturuyor. Aliağa’da 2020 yılında kurulan ve her yıl çalışma sahasını genişleten ATAK, 4 kamyonet, 2 kamyon, 2 iş makinesi ve 34 kişilik ekibiyle hizmet veriyor. ATAK; asfalt çalışmaları, rögar kapaklarının yükseltilmesi, asfalt yama, kaldırım, beton yol, duba ve kasis onarımları gibi daha birçok alanda faaliyetlerini sürdürüyor.

    Bakım ve onarım ile ilgili tüm sorunlar, ALO 153 Hilal Masa hattı aranarak ya da Aliağa Belediyesi internet sayfasındaki ‘Bize Yazın’ bölümünden dilekçe oluşturularak ekibe iletiliyor. Ayrıca ATAK bünyesindeki gezici ekipler tarafından tespit edilen sorunlar da hızlı bir şekilde çözüme kavuşturulmak üzere ekiplere bildiriliyor. Hızlı müdahale ile birçok sorunu çözüme kavuşturduklarını belirten ATAK Ekibi Sorumlusu Özgün Yalçın, Aliağalıların yaşamını kolaylaştırmak adına çalışmalarını sürdüreceklerini söyledi.

     

  • Emniyet’e 2 yeni araç daha

    Emniyet’e 2 yeni araç daha

    Aydın’ın Buharkent İlçe Emniyet Amirliği emrinde kullanılmak üzere 2 yeni araç hizmete girdi. İçişleri Bakanlığı tarafından Buharkent İlçe Emniyet Amirliği bünyesinde hizmet vermek üzere 2 yeni araç gönderildi. Araçlar ilçe emniyet amirliği önünde sergilendi. Buharkent İlçe Kaymakamı Abdullah Emre Özefe İlçe Emniyet Amirliğini ziyaret ederek suç ve suç unsurlarına karşı etkin mücadelede emniyet güçlerine kolaylıklar dileyerek; yeni araçların hayırlara vesile olması temennisinde bulundu. Araçlar, yapılan dua ve dualarla kullanıma sunulurken, Buharkent İlçe Emniyet Amirliği tarafından suçla mücadelede etkinliklerinin artacağı ifade edildi.

  • “Trump’ın seçilmesi Orta Doğu’yu yeni çatışmalara sürükleyebilir”

    “Trump’ın seçilmesi Orta Doğu’yu yeni çatışmalara sürükleyebilir”

    ABD’de başkanlık seçimini kazanan Donald Trump oldu. Uluslararası İlişkiler Uzmanı Doç. Dr. Bahadır Kaynak, Trump’ın seçilmesiyle birlikte yeni dönemde Çin ile olan ticaret savaşlarının daha da sertleşebileceğine dikkat çekerken, Orta Doğu politikalarında alınacak agresif tutumun da bölgedeki tansiyonu artırabileceğini söyledi.

    Altınbaş Üniversitesi Öğretim Üyesi Uluslararası İlişkiler Uzmanı Doç. Dr. Bahadır Kaynak, Donald Trump’ın yeniden ABD Başkanı seçilmesini değerlendirdi. Demokrat Parti adayı Kamala Harris’e karşı net bir zafer elde eden Trump’ın dört milyondan fazla oy farkıyla liderlik koltuğuna geri döndüğünü ifade eden Kaynak, iki dönem arasındaki Joe Biden başkanlığının ise ABD tarihinde bir ilk olarak kayıtlara geçtiğini aktardı. Trump’ın popülist bir siyasetçi olarak sadece ABD’de değil, tüm dünyada güçlü sevgi ve nefret duyguları uyandırdığını söyleyen Kaynak, “Toplumu keskin çizgilerle kutuplaştırdığı düşünülen Trump, kitleleri uçlara savuran tutumlarıyla da biliniyor.

    ABD’nin ve dünyanın en zengin kişilerinden birisi olması, çok varlıklı iş insanlarınca desteklenmesi, Trump’ın kendisini sistem karşıtı gibi sunmasına da engel teşkil etmiyor” dedi. Trump’ın kendisini “sıradan Amerikalıların temsilcisi” olarak konumlandırdığını kaydeden Kaynak, özellikle Biden yönetimine karşı gelişen tepki dalgasının Trump’a bu seçimde büyük avantaj sağladığını belirtti.

    “Trump, geleneksel politikalarını uygulayacak”
    Kaynak, Trump’ın yeniden seçilmesi ile Cumhuriyetçi Parti’nin geleneksel politikalarının tekrar sahaya sürüleceğine işaret etti. Vergi kesintileri ve kamu harcamalarının daraltılmasıyla ekonomide devletin ağırlığının azalacağı beklentilerine dikkat çeken Kaynak, kontrolsüz artan borç yükünü sınırlandırma çabalarının gündeme gelebileceğini söyledi.

    “Avrupa ve İngiltere, Ukrayna’nın savunmasında yalnızlaşabilir”
    Rusya-Ukrayna savaşının sonlandırılmasının Trump’ın kamu harcamalarındaki açığı azaltma planlarına yardımcı olabileceğini vurgulayan Kaynak, bunun için Putin’in Ukrayna’ya karşı yürüttüğü saldırgan politikalarının yatıştırılması gerektiğinin altını çizdi. “Önümüzdeki dönemde Trump’ın Rusya’ya ne ölçüde alan açacağını göreceğiz” diyen Kaynak, bunun da kıta Avrupası ve İngiltere’nin Ukrayna’nın savunmasında nispeten yalnızlaşması anlamına geleceğini belirtti. Kaynak, “Bir bakıma Ukrayna’da Rusya lehine de olsa barış ihtimalinin güçlendiği bir döneme giriyoruz” öngörüsünü paylaştı.

    “Çin ile ticaret ve Orta Doğu ilişkileri zorlu bir safhaya giriyor”
    Trump’ın yeniden başkanlık görevine gelmesinin Çin ile olan ticaret savaşlarının daha da sertleşebileceği anlamına geldiğini belirten Kaynak, Trump’ı destekleyen sermaye gruplarının korumacı beklentilerine dikkat çekti. Kaynak, bunun ABD-Çin ilişkilerinde ve küresel ekonomide sarsıntılara yol açma potansiyeli taşıdığını, bu dönemin liberal ticaret sistemi açısından zor geçeceğini söyledi.

    Kaynak, Trump’ın Orta Doğu’da İsrail’e desteğinin özellikle İran’a karşı daha agresif bir tutumun sinyalini verdiğini ifade etti. İsrail’in bölgedeki eylemlerine Trump’ın destek vermesinin bölgeyi yeni çatışmalara sürükleyebileceği değerlendirmesini yapan Kaynak, sözlerini şöyle sürdürdü:
    “Orta Doğu’daki tablo çok karışık.

    Trump’ın İsrail’in bölgedeki ileri hamlesi, bilhassa İran’a yönelik bir girişimde elini serbest bırakacağı beklentisi büyük belirsizlik oluşturuyor. Hatta bu beklenti Suriye’nin geleceği konusunda Türkiye’nin kafasını kurcalamış durumda. Devlet Bahçeli’nin ağzından ilginç bir politik hamleyi tetiklemiş olduğunu değerlendirebiliriz. Eğer İsrail’in bölgedeki saldırgan politikası Trump’ın yeşil ışığıyla daha da keskinleşirse bölgeyi büyük çalkantıların beklediğini söylemek yanlış olmaz.”

    “Biden’ın ekonomik başarısızlığı Harris’in yenilgisine neden oldu”
    Bahadır Kaynak, Kamala Harris’in dört yıl önce Joe Biden’ın elde ettiği oylardan daha düşük bir destekle ağır bir yenilgiye uğradığını söyledi. Bu durumu Harris’in karizma yoksunluğuna bağlayanlar olduğunu da hatırlatan Kaynak, asıl nedenin Biden yönetiminin ekonomik başarısızlıkları olduğunu ifade etti.

    Demokrat Parti’nin bu seçimlerde kaybetmesinin pandemi sürecinde enflasyonun kontrolden çıkması ve gelir dağılımındaki adaletsizlik olduğunu belirten Kaynak, bunların Biden yönetimini eleştirenlerin argümanlarını güçlendirdiğini kaydetti. ABD’nin çok zengin bir azınlığın daha da zenginleştiği, orta ve alt sınıfların iktisadi baskı altında ezildiği bir ülke görüntüsünü koruduğunu söyleyen Kaynak, Demokratların adaletsiz bir ekonomi yönetimi ve “geçici enflasyon” iddiasıyla alt kesimleri yoksullaştırdıkları için bu bedeli ödediklerini ifade etti.

  • Üniversitelilerin yüzünü güldüren hizmet

    Üniversitelilerin yüzünü güldüren hizmet

    Kuşadası Belediyesi, kentte öğrenim gören üniversite öğrencileri için ücretsiz akşam yemeği hizmetine bu yıl da başladı. Öğrencilerin yaşadığı ekonomik sıkıntıyı hafifletmek amacıyla yaşama geçirilen uygulama 2024-2025 akademik yılı boyunca devam edecek.

    Kuşadası Belediyesi’nin kentteki üniversite öğrencilerine yönelik yaşama geçirdiği ücretsiz akşam yemeği hizmeti ARYA A.Ş’nin Gazibeğendi Tesisleri’nde başladı. Üçüncü senesine giren ve öğrenciler tarafından memnuniyetle karşılanan uygulamada her gün 4 çeşit yemek çıkıyor. ADÜ öğrenci kartını gösteren üniversiteliler, yüzleri güldüren hizmetten hafta içi her gün 18.00-20.00 saatleri arasında faydalanabiliyor. Yemekten sonra öğrencilere çay ikramında da bulunuluyor.

    Aydın Adnan Menderes Üniversitesi (ADÜ) Turizm Fakültesi son sınıf öğrencisi Semanur Omput, geçen yıl da ücretsiz akşam yemeği uygulamasından faydalandığını belirterek, “Türkiye’deki ekonomik şartlar biz öğrencilerin bütçesini olumsuz yönde etkiledi. Başkanımız Ömer Günel, bizlere gerçekten çok önemli bir destek veriyor. Yemeklerin hepsi sanki anne eli değmiş gibi çok lezzetli. Başkanımıza her zaman öğrencilerin yanında olduğu için teşekkür ederim” dedi.

    Melih Tatar ise, “Ekonomik şartlar öğrencileri gerçekten çok zorluyor. Buradaki ücretsiz verilen akşam yemeği bütçemize katkı yapıyor. Gazibeğendi Tesisleri’nin konum olarak okulumuza ve kent merkezine yakın olması da bizler için çok önemli bir avantaj oluşturuyor” diye konuştu.

  • Hakim ve savcıların yükselmelerine ilişkin karar

    Hakim ve savcıların yükselmelerine ilişkin karar

    Hakim ve savcıların görevde yükselmesine ilişkin Hakimler ve Savcılar Kurulu Kararı Resmi Gazete’de yayımlandı. Resmi Gazete’de yer alan HSK Kararı ile 31 Ağustos 2024 tarihi itibarıyla görev sürelerini bitirip yükseltilmelerine karar verilen adli ve idari yargı hakimleri ile cumhuriyet başsavcı ve savcılarının isimlerinden oluşan liste yayımlandı. Ayrıca sürelerini bitirdikleri halde bu listede isimlerini göremeyenler 30 gün içinde HSK’ye yazılı başvuruda bulunarak durumlarının incelenmesini talep edebilecek.

  • Osmangazi Belediyesi 2025 bütçesi onaylandı

    Osmangazi Belediyesi 2025 bütçesi onaylandı

    Osmangazi Belediyesi’nin 2025 Mali Yılı Bütçesi ve Performans Programı, Kasım Ayı Olağan Meclis Toplantısı’nda görüşüldü. Osmangazi Belediye Meclis Başkanı Erkan Aydın’ın yönettiği toplantıda ‘2025 Mali Yılı Tahmini Gelir ve Gider Bütçesi’, 6 milyar 307 milyon 893 bin lira olarak onaylandı. 2025 yılı mali bütçesinde yer alan kalemlerin her biri madde madde okunarak meclis üyelerinin oy birliği ile kabul edildi. 2025 yılı gider bütçe tahmininde yer alan 6 milyar 307 milyon 893 bin lira ödeneklere, gelir bütçesinde tahmini 6 milyar 233 milyon 893 bin lira gelir ile finansmanın ekonomik tablosundaki 74 milyon lira net finansman karşılık gösterilmek suretiyle bütçede denklik sağlandı. Bir önceki yıla göre 2 milyar 788 milyon liralık artışın olduğu bütçede, 3 milyar 839 milyon 191 bin lira mal ve hizmet alımına ayrıldı. Toplam bütçenin yüzde 61’ine denk gelen mal ve hizmet alım giderlerinin ardından ikinci en yüksek pay ise 970 milyon 285 bin lira ile bütçenin yüzde 15’lik kısmını oluşturan sermaye giderlerine ayrıldı. Bütçenin yüzde 15’lik bölümünü oluşturan 961 milyon 829 bin lira personel giderlerine ayrıldı.

    “Gerçekçi bir bütçe hazırladık”
    2025 yılı için gerçekçi bir bütçe oluşturduklarının altını çizen Osmangazi Belediye Başkanı Erkan Aydın, “Bütçemiz daha yüksek olabilirdi. Kağıt üzerinde daha büyük rakamlar yazabilirdik. Başka belediyeler gibi daha büyük bütçeler oluşturabilirdik. Ancak kağıda yazmakla para gelmiyor. Yüksek enflasyondan dolayı 2025’in mali açıdan zor bir yıl olacağını ön görerek, bütün müdürlüklerimizin tek tek gelir ve giderlerini hesapladık ve bu bütçeyi oluşturduk. Şişirme bir bütçe değil. Enflasyon artışını da öngörerek yapılmış bir bütçe. Tamamen müdürlüklerimizden bize gelen harcama kalemleriyle ilgili bütçemizi oluşturduk. Bu bütçenin her bir kuruşunu, halkımız ve Osmangazimiz için üreteceğimiz hizmetlerde harcamak nasip olsun” dedi.

    “SGK ve vergi borcumuz yok”
    Seçimin ardından göreve geldiklerinde Osmangazi Belediyesi’nin yaklaşık 1 milyar lira borcu bulunduğunu açıklayan Başkan Aydın, “Göreve başlamamızın ardından geçen 7 aylık sürede bu borcun 400 milyon lirasını ödedik. Ayrıca 7 aylık dönemde 20 milyon liraya yakın bir repo geliri sağladık. Belediye olarak SGK ve vergi borcumuz da yok” diye konuştu. Gündeme dair açıklamalarda da bulunan Başkan Aydın, “TUSAŞ’a düzenlenen hain terör saldırısında hayatını kaybeden şehitlerimizle birlikte, ülkemizin ve milletimizin güvenliği için hayatlarını ortaya koyan tüm güvenlik güçlerimize de bir kez daha Allah’tan rahmet diliyorum. Ülkemizin başı sağ olsun. Cumhuriyetimizin 101’inci yılını bir kez daha kutluyorum. Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk, silah arkadaşları ve şehitlerimizi de saygı, minnet ve rahmetle anıyorum. 15 Kasım Filistin Bağımsızlık Günü. 22 Kasım ise Lübnan Bağımsızlık Günü. Ancak bütün dünyanın, 50 bin insanın katledilişini adeta film seyreder gibi izlediği bir süreci yaşıyoruz. Bir kez daha İsrail’in yaptığı bu terörü ve soykırımı lanetliyoruz. Umarım yaşanan zulüm ve ölümler en kısa sürede sona erer. 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü. Çocuk cinayetlerinin yaşandığı, yeni doğan bebeklerin öldürüldüğü bir dönemde umarım çocuklarımız geleceğe daha güvende bakarlar. Çocukların öldürülmediği, istismara uğramadığı güzel bir Türkiye diliyoruz. 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü. Maalesef bu konuda da dünya gündemindeyiz. Sadece Ekim ayında 48 kadın cinayete kurban gitti. Bu cinayetler artarak devam ediyor. Umarım İstanbul Sözleşmesi’ne geri dönülür. Bu cinayetlerin engellenmesi adına da adımlar atılır” ifadelerini kullandı.