Kategori: Giresun

  • Giresun yaylalarından kartpostallık manzaralar

    Giresun yaylalarından kartpostallık manzaralar

    Giresun’da hafta sonundan itibaren aralıklarla devam eden kar yağışı Giresun’un turistik yerlerinden olan Kulakkaya ve Kümbet yaylalarında da görsel bir şölen oluşturdu.
    Yurdun büyük bir kısmında görülen kar yağışı, Giresun’un orta ve kesimlerinde de etkili oldu.
    Kent merkezine yaklaşık 50 kilometre uzaklıktaki turistik alanlardan olan Kulakkaya ve Kümbet yaylalarında kar kalınlığı yarım metreyi buldu. Çam ağaçlarının üzerinde biriken karlar, renkli görüntüler oluşturdu.

    Ortaya çıkan kartpostallık görüntüleriyle Giresun yaylaları kış turizmcilerinin de dikkat çekerken, Yavuzkemal Belde Belediyesi ekipleri ise Kulakkaya Yaylası ve obalarında yol açma çalışmalarını sürdürüyor.

  • Öğrenciler hamsiye doydu

    Öğrenciler hamsiye doydu

    Öğrencilerin yoğun katılımıyla Yüksekokul bahçesinde gerçekleştirilen etkinlikte yaklaşık 150 kilogram hamsi ızgarada pişirilerek ikram edildi.

    Yüksekokul Müdürü Engin Kaban, yaptığı açıklamada “Yaklaşık 900 öğrencimizin stresten uzak bir gün geçirmeleri için her yıl olduğu gibi bu yılda geleneksel hamsi şenliği yaptık. Önceki yıllar olduğu gibi bu yıl da öğrencilerimiz gönüllerince eğlendiler” dedi.

    Öğrencilerin çalınan müzikler eşliğinde doyasıya eğlendiği şenliğe, Eynesil Kaymakamı Erkut Pamuk, Belediye Başkanı Ahmet Latif Karadeniz, yüksekokul akademik ve idari personeli ile öğrenciler katıldı.

  • Eğribel Tüneli çift tüpten hizmet veriyor

    Eğribel Tüneli çift tüpten hizmet veriyor

    Yapımına 2015 yılında başlanan Giresun’u Şebinkarahisar, Alucra ve Çamoluk ilçeleriyle Sivas iline bağlayan 2 bin 200 metre rakımlı Eğribel Geçidi’nde inşa edilen her biri 5 bin 900 metre uzunluğunda olan çift tüplü Eğribel Tüneli’nde son 2 yıldır kış aylarında tek tüpten ulaşım sağlanırken, diğer bölümdeki çalışmaların da tamamlanmasıyla çift tüple hizmete açıldı. Eğribel Tüneli’nin ulaşıma açılmasıyla birlikte mevcut mesafenin 6,5 kilometre kısalırken seyahat süresi de yaklaşık 30 dakika kısaldığı belirtildi.

    Hem kısa hem de güvenli ulaşım sağlanıyor

    Eğribel Tüneli’nin sadece kış aylarında değil, diğer zamanlarda da seyahat kolaylığı sağladığını ifade eden Dereli Belediye Başkanı Zeki Şenlikoğlu, Eğribel Tüneli’nin ardından sıranın Dereli-Eğribel Tüneli arasındaki projenin hayata geçirilmesine geldiğini söyledi.
    Giresun için hayal olan bir projenin gerçeğe dönüştüğünü kaydeden Başkan Şenlikoğlu, “Cumhurbaşkanımızın talimatı ve eki bakanlarımızdan Nurettin Canikli’nin takipleri sonucu bölgemizin hayali olan Eğribel Tüneli nihayet gerçek oldu. Hem kış aylarındaki mağduriyet sona erdi hem de Şebinkarahisar-Giresun arası ulaşım mesafesi düşmüş oldu. Projenin tamamının bitmesinin ardından Şebinkarahisar- Giresun arası 50 dakikaya kadar düşecektir. Bununla beraber Alucra, Çamoluk, Şebinkarahisar ilçelerimizin il merkeziyle ulaşımını daha kısa, güvenli hale getirecek ve ilimiz ekonomisine katkı sağlayacaktır” dedi.

    Kış aylarında ulaşımın sağlanamadığını mağduriyetlerin yaşandığını da anlatan Başkan Şenlikoğlu, “Her kış mevsiminde 2 bin 200 rakımlı Eğribel Geçidi’nde dolmuşçular başta olmak üzere birçok sürücü mağdur kalıyordu. Hatta Çamoluk, Alucra ve Şebinkarahisarlı gurbetçilerimiz cenazelerini dahi Gümüşhane, Tokat, Erzincan üzerinden götürmek zorunda kalıyordu. Ancak tünelin açılmasıyla o günler geride kaldı. Şimdi tek eksik olan kısım Cumhurbaşkanımızın talimatıyla bakanlarımızın yapacağı yatırımlarla beraber Dereli-Eğribel Tüneli arasındaki yol projenin hayata geçirilmesidir” diye konuştu.

    Eğribel kabusu sona erdi

    Yöre sakinlerinden Mustafa Özkütükçü ise daha önce yakınlarının Eğribel Geçidi’nde mahsur kaldığını hatırlatarak “Kış aylarında bizim için Şabinkarahisar’dan Giresun’a ulaşım bir kabusa dönüşüyordu. Son 2 yıldır kış aylarında tek tüpten geçiş sağlanmaya başlamasıyla bir kolaylık yaşamaya başlamıştık. Şimdi de çift tüp hizmete geçti bizim için de kabus bitti. Tünel yapılmadan önce çok mağduriyetler yaşandı. Köyümüzden bu yolda çığ altında kalanlar dahi olmuştu ama artık daha kısa ve güvenli bir yola kavuştuk” şeklinde konuştu.

  • Acıkan ayılar yayla evlerine girdi

    Acıkan ayılar yayla evlerine girdi

    Giresun’da aç kalan ayılar, yayla evlerine zarar vermeye devam ediyor. Yavuzkemal Beldesi Yuva Yaylası’nda Hüseyin Güler’e ait eve giren ayılar, meskeni adeta harabeye çevirdi. Eve büyük zarar veren ayılar, kapıları kırdı, eşyaları parçaladı. Evdeki bidonlara saklanan yiyecekler evin dışına çıkarılarak parçalandı.

    Yayladan indikten bir süre sonra kontrol için geldiği yayla evinde gördükleri karşısında şaşkına döndüğünü anlatan Güler, “Evin girişine tahtadan koruyucu yapmıştım onu kırmış. Evin demir kapısını da bir şekilde zorlayarak kapı kilidini kırıp açmış. Evin içerisinde ne varsa dağıtmış. Bidonlara koyduğumuz yiyecekleri de evin dışına çıkarıp parçalamış. Evde yiyeyecek adına bir şey bırakmadığı gibi evin içerisindeki eşyaları da dağıtmış. Sadece bizim değil, komşuların evlerine de aynı şekilde girilmiş. Hayvan hakları var ama bu hayvanlara da yetkililer sahip çıkmalı” dedi.

    Yavuzkemal Belde Belediye Başkanı Adem Önal ise sadece hayvanlar için değil, her türlü önlemler için yayla evlerinde yiyecek bırakmamalarını konusunda uyarılarda bulundu.

  • Köylülerin köprü çilesi

    Köylülerin köprü çilesi

    Görele ilçe merkezine yaklaşık 30 kilometre mesafedeki Gülpınar köyü sakinleri mahalle ile köy merkezi arasında yer alan Çömlekçi deresi üzerine yaklaşık 6 metre uzunluğunda derme çatma tahta köprü yaptı. Ancak yapılan köprüler en ufak sel sularına dayanamayarak yıkıldı.

    Arık kendilerinin yaptığı sel sularının götürdüğü köprünün yerine daha güvenli bir köprü isteyen Köy Muhtarı Hasan Gül, “Bizim tek isteğimiz mahalle sakinlerimizin köy merkezine ve köye ulaşım sağlanan grup yoluna ulaşmalarıdır. Bu nedenle yaya olarak kullanılması için yaptığımız tahta köprüler ne yazık ki hem güvenli değil, hem de sel suları yükseldiğinde yıkılıyor. Buraya artık yetkililerin daha kullanışlı bir yaya köprüsünün yapılmasıdır. Bu konuda yetkililerden yardım bekliyoruz” dedi.

    Köy sakinlerinden Hanife Atmaca ise yaptığı açıklamada “Bu köprüden geçmek sırat köprüsünden geçmek gibi. Çoğu zaman gerek kendimiz gerekse, hayvanlarımız için köprü sel sularına kapılıp yıkılsa da canımızı hiçe sayarak dereden yürüyerek geçmek zorunda kalıyoruz. Başka çaremiz olmadığı bu köprüyü kullanıyoruz. Biz yapıyoruz sel götürüyor köprü olmadığı zamanda dereden geçiyoruz” diye konuştu.

  • Karan: “Fındık fiyatı bu saatten sonra 100 liranın altına düşmez”

    Karan: “Fındık fiyatı bu saatten sonra 100 liranın altına düşmez”

    Bu sene fındıkta bereketli bir yıl bir beklerken çuvala giren ürünlerle hayal kırıklığı yaşadıklarını belirten Karan, “2023 yılı hasat dönemini bir önceki yıla göre önemli bir kayıpla kapattık. Bu sene rekolte tahminlerin çok altında gerçekleşti. Rekoltenin düşük olması aslında üretici başta olmak tüm sektörün kaybıdır. Düşük rekolte ihracat rakamlarına da eksi olarak yansıyacak ve ülke olarak fındıktan elde edeceğimiz döviz girdisi düşecektir. O yüzden fındıkta daha fazla üretim ve kazanç diyoruz” diye konuştu.

    Karan, “Fındık az olsun, fiyat çok yüksek olsun” söylemlerinin üreticiye bir getirisi olmadığının altını çizerek “bahçesinden ortalama bir ton ürün alan bir üretici bu sene 350-400 kilogram ürün aldı. Bunu ortalama 100 liradan sattı ve eline 35-40 bin lira para geçti. Bir ton fındığı olsaydı ve bunu ortalama 85-90 liradan satmış olsaydı eline 85-90 bin lira geçecekti. Yani ürün kaybından kaynaklı 40-45 lira bir kayıp söz konusu. Her zaman az üreten değil, çok üreten kazanır” dedi.

    Tekelci firmanın yerli alıcıları devreden çıkarmak istediğini belirten Karan, piyasada oluşan fındık fiyatlarıyla ilgili olarak şunları kaydetti; “Rekolte düşüklüğüne ve arz-talep ticaretine göre serbest piyasada fındık fiyatı çok kısa bir sürede Toprak Mahsulleri Ofisi’nin açıklamış olduğu 82,5 liranın üzerine çıkarak 100 lira bandını aştı. 110 lira bandını gören üreticilerin çoğu mantıklı olarak ürününü satarak paraya çevirdi. Bilindiği gibi 110 lirayı gören fındık güçlü alıcıların müdahalesi sonucu 95 liraya kadar düşürüldü. Şu an fındık fiyatı 100-102 lira bandında stabil bir şekilde seyrediyor. Fındık fiyatlarının bu tarihten sonra 100 liranın altına düşeceğini beklemiyorum.”
    Şu anda fındık alımı yapan manavların depolarının dolu olduğuna dikkat çeken Karan, “Üretici kanadında ürününü satan sattı, bekletenlerin ise çok fazla bir kaybı söz konusu değil. Şu anda 110 lira bandından ürün alan manavlar bir kilogram fındık satamıyor. Manavların dükkanları ağzına kadar dolu. Çoğu da 110 liradan aldıkları ürünler. Biz zamanında ‘Bu tekelci zihniyet ne yerli manav, ne tüccar ve ne de sanayici bırakacak’ derken kimse bizi dikkatte almıyordu. Şimdi herkes dediğimize geldi mi?” şeklinde konuştu.

    Kahverengi kokarca fındık için çok ciddi bir tehdit
    Fındık üreticileri açısından son günlerde önemli bir gündem haline gelen “Kahverengi Kokarca” zararlısı hakkında da bilgiler veren Karan, bu zararlının fındık için ciddi bir tehlike olduğunun altını çizerek, “Ordu ilinin bu sene bu zararlıdan dolayı başı çok ağrıdı, ağrımaya da devam ediyor. Bizde de aynı sorunu yaşamamak adına İl Tarım ve Orman Müdürlüğü koordinesinde bu zararlıyla mücadele noktasında topyekûn bir seferberlik başlatıldı. Artık köylerimizde hatta şehir merkezindeki evlerimizde dahi görmeye başladığımız bu zararlıyı mutlaka ve mutlaka yok etmeliyiz. Çünkü bir ergin kahverengi kokarca gelecek yıl 250-300 tane oluyor. Biz bunu yok etmezsek, fındık başta olmak üzere tüm tarım ürünlerine musallat olacak ve zarar verecektir. Bu zararlı, kış döneminde evlerde kapalı alanlarda saklanıyor. Her Giresunlunun köyünde bir evi var mutlaka, köy evlerimizi sık sık kontrol edelim ve bu zararlının çoğalmasına engel olalım” şeklinde konuşarak üreticileri uyardı.

  • Arı sokması sonucu hayatını kaybetti

    Arı sokması sonucu hayatını kaybetti

    Köseli mahallesinde 87 yaşındaki Ahmet İncekara kendi tarlasında çalışırken arı saldırısına uğradı. Daha önce arı sokmasına karşı ciddi bir alerjisi olduğunu bilen İncekara, hızla eve gidip eşinden alerji ilacını aldı ve dinlenmeye çalıştı. Ancak eşinin endişelenip kontrol etmesi üzerine hiçbir tepki vermediği görüldü. Eve çağrılan 112 acil servisi ekiplerinin müdahalesinin ardından İncekara, Eynesil Devlet Hastanesi’ne nakledildi ancak tüm müdahalelere rağmen kurtarılamayarak yaşamını yitirdi. Cenazesi Eynesil merkezdeki Yeni Camii önünde kılınan cenaze namazının ardından Köseli Mahallesi’ndeki aile kabristanlığında toprağa verildi.

  • Muhtar adayından ilginç seçim pankartı

    Muhtar adayından ilginç seçim pankartı

    İlçeye bağlı Taşlık köyü muhtarlığına aday olan 43 yaşındaki Zafer Fison astığı pankart ilgi odağı oldu. Köyde çiftçilik yaparak geçimini sağlayan 3 çocuk babası Fison’un astığı pankarttaki “Maaş için muhtar adayıyım. Fakirin değil, zenginin yanındayım” yazısı vatandaşların ilgisini çekti.

    Pankartın aslında bir ironiden ibaret olduğunu ifade eden Fison, “Bugüne kadar hangi siyasetçi olursa olsun, kuru vaatlerle garibana, ihtiyacı olana vaatler veriyor sonra ise seçimi kazanınca bütün vaatlerini unutuyor. Amacı muhtar maaşı olmadığını söyleyenler de sadece maaşını alıp hizmeti unutuyor. Ben de sadece fakirin, fukaranın umudunu siyasete alet etmek isteyenlere karşı bir gönderme yapmak istedim. Bunu anlayanlar amacımın gerçekten fakirin değil, zenginin yanında olmayacağımı bilir. Ben aday olacakların fakire fukaraya umut verip hayal kırıklığına uğratmaları için bir ironi yaptım” ifadelerini kullandı.

  • Giresunlu akademisyenler birleşiyor

    Giresunlu akademisyenler birleşiyor

    Kurucu Başkanlığını Doç. Dr. Kürşad Han Dönmez’in yaptığı Giresunlu Akademisyenler Derneği ilk toplantısını yaparak dernek çalışmaları ve dernek politikalarıyla ilgili önemli kararlar aldı.

    GRÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Güven Özden, GRÜ Ortopedi ve Travmatoloji ABD doktorlarından Prof. Dr. Atilla Çıtlak, GRÜ Kardiyoloji ABD doktorlarından Prof. Dr. Zeki Yüksel Günaydın, GRÜ Rektör Danışmanı Dr. Öğretim Üyesi Tamer Tamdoğan ve yönetim ekibinde bulunan Giresunlu bir çok akademisyenin katıldığı toplantıda dernek başkanı Doç Dr. Kürşad Han Dönmez, kuracakları bu dernekle yurt içinde ve yurt dışında hizmet veren bütün akademisyenlere ulaşmayı ve bir çatı altında toplamayı hedeflediklerini belirterek “Ülke içinde çok başarılı Giresunlu Akademisyenlerimiz bulunmakta, ülke dışında da yine aynı şekilde büyük isim yapmış Giresunlu Akademisyenlerimiz var, tüm Giresunlu bu isimleri bir çatı altında toplayarak şehrin gelişimine, kalkınmasına ve geleceğine katkı sağlayacak gönüllü bir bilim ordusu olup, bu şehrin büyümesine ve ilmine katkı sağlamak istiyoruz, ayrıca kendi değerlerimizi yalnız bırakmayarak ortak Akademik çalışmalar ve projelerle marka akademisyenlerimizin sayılarını artırmak istiyoruz” dedi.

    Derneğin Giresun’da güvenilir bir STK olacağını belirten Dernek Başkanı Kürşad Han Dönmez, “Bir yola çıktık ve ilgi hayli fazla, bir çok yerden ‘Ben de Giresunluyum ve akademisyenim’ diye başvurular geliyor. Akademisyenlerimize çok yakında dönüş yaparak onları da ailemiz içerisine alacağız, yakında derneğimizin internet sitesi üzerinden de başvuruları almaya başlayacağız umarım kurduğumuz bu dernekle Giresunlu olan tüm Akademisyenleri bir çatı altında toplarız hem bilimsel çalışmaları geliştirebilmek, hem akademik süreçte daha etkin olmak için bu gün start verdik, umarım Rabbim utandırmaz” diye konuştu.

  • 38 yıl kadın kimliğiyle yaşadı

    38 yıl kadın kimliğiyle yaşadı

    Giresun’un Bulancak ilçesi Hisarkaya köyü nüfusuna kayıtlı 52 yaşındaki Kumral Bodur, nüfus müdürünün hatası nedeniyle nüfusa pembe kimlik ile kadın olarak kaydedildi. Kadın kimliği nedeniyle askere gidemeyen, çocuklarını nüfusuna kaydedemeyen, çalışma hayatı boyunca sigorta yaptıramayan ve verdiği hukuk mücadelesinde 15 hakim, 19 savcı değişmesine rağmen kimliğini değiştiremeyen Kumral Bodur, bir hatanın bir ömre mal olduğunu söyledi.

    “Erkek kardeşlerimin kimliği mavi, benimki pembe çıktı”

    İsminden dolayı nüfus müdürünün hata yaptığını anlatan Kumral Bodur, “Eskiden nüfus müdürleri köylere gider kayıt yapar, nüfusa geçirirmiş. İlkokula başlayacağım zamanlarda köye gelen nüfus görevlisine babam çocukların ismini ve yaşlarını söyleyerek kaydettirmiş. Bir hafta sonra da babama gel çarşıdan kimlikleri al denilmiş. Babam bir hafta sonra Bulancak’tan kimlikleri gidip alıp geliyor. Kardeşlerimin kimliklerini dağıtırken 6 tane erkek kardeşimin kimliği mavi benimki pembe çıkıyor. Okula gittiğimde kimliğimi gören öğretmenim bana ‘Senin kimliğin kız olarak kayda geçmiş, babana söyle erkek kimliği ile değişsin’ dedi. Babam da öğretmene ‘Okul bitsin kendi değiştirir’ dedi. Ondan sonra da benim hukuk mücadelem başlamış oldu” dedi.

    15 hakim, 19 savcı değişti, kimlik değişmedi

    Hukuk mücadelesinde ise Kemal Sunal’ın “Davacı” filmi gibi bir süreç yaşadıklarını da anlatan Bodur, “Okul bitip Bulancak ilçesinde bir restoranda işe başlamıştım. Buraya hakim ve savcılar da geliyorlardı. Bir gün patronum benim durumu anlattığında orada bulunan savcı bir şikayet dilekçesi vermemi istedi. Ben de arzuhalciye dilekçe yazdırıp gittim. Ancak yapılan duruşmalardan bir sonuç çıkmadığı gibi bir yıl sonra, yaşım küçük olduğu için babamın dava açması gerektiği söylendi. Ben de babama söyledim, o dava açtı. Bu sefer köylülerden bilirkişi heyeti istendi. Köyde ne kadar aza, akraba, komşu varsa hepsi şahit yazıldı. Biz 3 ayda bir köyden araba tutup mahkemeye gelmeye başladık. O gün başka hiç duruşma olmuyor, sadece bizim duruşmaya bakılıyordu. Tam dava sonuçlanacak 2 yıl içinde karar verilmediği için dava düştü. Yeniden dava açıldı. Bu defa da hakim değişti ve bana yaşımın 18 olduğu için benim dava açmam istendi. Bu defa da ben dava açtım köylüler mahkemeye gelmekten kurtuldu. Ancak bu defa da bana doktordan heyet raporu istendi. Hangi hastane dedilerse gittim ama dava boyunca ya hakim, ya savcı değişti ama bizim kimlik değişmedi. Sonra bir avukat tutmamı istediler. Ben de tanıdık bir arkadaş vardı o avukata vekalet verdim. Bu defa her şey yeniden başladı. O hastane bu, hastane erkek olduğumu ispatlamaya çalıştım. Ama yine bir sonuç alamadım” diye konuştu.

    Nüfusta kadın göründüğü için çocuklarını nüfusuna kaydedemedi

    Nüfusta kadın göründüğü için yaşadığı bir çok sorundan birinin de evlilik olduğunu anlatan Bodur, “Bir tarafta hukuk mücadelemiz devam ederken, diğer tarafta yaşımızda gelip geçiyordu. Bu süre içerisinde 3 defa evlilik yaptım. Hiç birisini kadın göründüğüm için nüfusuma kaydedemedim. İmam nikahlı olarak evlendik. Bu evliliklerden de 4 çocuğum oldu. Ancak resmi nikah yapamadığım için çocuklarımızı da üzerimize kaydedemedik. Eşim de kadın, ben de kadın görünüyorum. Böyle olunca çareyi çocuklarımı kardeşimin üzerine yazdırmakta bulduk. Şimdi bu çocuklarımı üzerime almak istiyorum ama mahkemeye gitmekten korkuyorum. Çünkü çocuklar 18 yaşından küçük olduğu için çocukların benim olduğunu ispatlamak için bir sürü DNA testi gibi mevzuatlar, kanıtlarla uzayıp gidecek. Ama 18 yaşına geldiklerinde kendi beyanları esas alınarak benim nüfusuma geçmeleri kolay olacak” şeklinde konuştu.

    Kadın kimliğiyle erkek cezaevinde tutmadılar

    Kadın kimliğiyle düştüğü cezaevinde de erkek koğuşundan gece yarısı çıkartıldığını da anlatan Kumral Bodur, “Mahkeme beni erkek olduğuma dair rapor almak için heyet raporuna göndermişti. Defalarca gittiğim için artık psikolojim bozulmuştu. Ben de eşimi ve çocuklarımı alıp öyle gittim. Doktor bana soyunmam gerektiğini söyleyince bende eşim ve çocuklarım burada erkek olduğumu kanıtlamıyor mu diye sordum. O arada eşim de yanı başımda duruyordu ona geri çekilmesi için elimle ititğimde doktorlar bana eşime şiddetten davacı oldu. Bana ceza verip Keşap Açık Cezaevine gönderdiler. Ben de ‘Kimliğimi evraklarımı iyi kontrol edip beni öyle buraya atın’ dedim ama dinlemediler içeri attılar. Aradan bir gün geçmişti ki bir anonsla beni çağırlar. Müdür bey bana, ‘Sen kadın görünüyorsun, seni burada tutamayız’ dedi. Sonra bir gece yarısı cezaevi yemek aracıyla Giresun merkeze getirip bırakıp gittiler” dedi.

    38 yıl boyunca verdiği kimlik mücadelesinin 3 günde hallolduğunu ifade eden Bodur, “Kendi kimliğimle bir polis çevirmesine takılsam ben erkeğim, ama kimliğimde kadın yazdığı için hep sorun yaşıyordum. Bir türlü yapılan yanlışlığı anlatamıyordum. Bu nedenle çareyi kardeşimin kimlik fotokopisiyle gezmekte buldum. Kimliğim yüzünden kalıcı doğru bir işe giremediğim için inşaatlarda falan çalışıyordum. En son Bitlis’te inşaat işinde çalışırken şirket tarafından sigorta yapılacağı sırada benim kadın kimliğinde olduğum anlaşıldı. Ben ise kardeşimin kimliğinin fotokopisiyle gezdiğimi anlattım. Bu durumu inşaatla bir ilgisi olduğunu düşündüğüm AK Parti Bitlis Milletvekili Vahit Kiler’e ileteceklerini söylediler ve benden TC kimlik numaramı aldılar. 3 gün sonra beni aradılar. Nüfus müdürlüğüne gidip, kimliğini değiştirebilirsin denildi. 38 yıllık hasretim o gün sona erdi. Hemen nüfus müdürlüğüne gittim. Benden bir fotoğraf istediler ve 5 dakika içerisinde erkek kimliğimi bana verdiler. Kimliği elime alınca 38 yılın şaşkınlığı oldu. Bu kadar kolay ise ben 38 yıl niye bu kadar çile çektim. Şimdi polis bile istese kimliğime birşey olacak diye vermiyorum, daha çok ehliyetimi gösteriyorum” ifadelerini kullandı.

    “Erkek kimliğimi aldıktan sonra ilk iş askere gittim”

    Kimliğini alır almaz ilk işinin askere gitmek olduğunu söyleyen Bodur, “Kadın kimliğimden dolayı askere gidememiştim. Bu beni çok üzdüğü için askerlik lafını kimse benim yanımda konuşmasın diye çevremdekilere yasaklamıştım. Çünkü kadın kimlikli olduğum için askere gidemiyordum. Çocuğumun askerlik çağı geldi fakat ben askere gidemiyordum. Erkek kimliğimi aldıktan sonra asker kaçağıyım diyerek geçen yıl askerlik şubesine gidip ‘Ben askere gitmek istiyorum’ dedim. Askerlik şubesi beni Manisa Batıkışla’da askerlik yapmaya gönderdi. Oraya büyük bir heyecanla gittim. Askerliğe başladım fakat askerler hep bana bakıyordu, ‘Kim bu yaşlı adam’ diye konuşuyorlardı. Orada 26 gün sonra hava değişimine gönderdiler. Hava değişim süresi bitip tekrar gitmek istediğimde ise, heyete sevk ettiler ve tekrara askere almadılar. Aradan bir süre geçtikten sonra da ‘Asker kaçağı’ diye eve kağıt geldi. Ben de askerlik şubesine gidip teskeremi gösterdim. Belli ki benim erkek kimliğim resmi kurum ve kuruluşların kayıtlarına yeni yeni geçiyor” dedi.