Kategori: Gümüşhane

  • Hastanede yapılan tatbikat gerçeği aratmadı

    Hastanede yapılan tatbikat gerçeği aratmadı

    Gümüşhane Devlet Hastanesi bünyesinde yolcu minibüsünün devrilmesi senaryosunu içeren tatbikat gerçekleştirildi. Senaryoya göre yolcu minibüsünde 5’i ağır, 5’i hafif yaralı olmak üzere bulunan toplam 10 kişinin olay yerinden tedavileri için Gümüşhane Devlet Hastanesi aciline aktarımları sağlandı. Tatbikat öncesinde bir sinema filmine hazırlanır gibi makyaj yapılan görevliler ve yaralılara müdahale eden sağlık ekipleri işlerini ciddiyetle yaparak takdir topladı.


    6 Şubat tarihinde Kahramanmaraş’ta 7.7 ve 7.6 büyüklüğünde meydana gelen ve 11 ilde büyük çaplı yıkıma neden olan depremde arama kurtarma çalışmalarında etkin görev alan UMKE’nin Gümüşhane İl Sorumlusu Oktay Özdamar, depremin ardından afet ve kazalara yönelik tatbikatların daha sık ve daha gerçekçi yapılması gerektiğinin altını çizdi.

    “Bu tür tatbikatların sık sık yapılması gerekiyor”

    Tatbikatın ciddiyet ve gerçekçi bir şekilde yürütüldüğünü söyleyen Gümüşhane Devlet Hastanesi Başhekimi Uzm. Dr. Emre Dilaver, “Bugün senaryo gereği 13.30 saatlerinde Bağlarbaşı mevkiinde bir yolcu minibüsünün devrilmesi sonucunda bir kazanın meydana geldiği 112 tarafından bize bildirildi. Bu kazada 5’i ağır 5’i aralı toplam 10 tane yaralının olduğu bildirildi. Olayla ilgili mor kod verip olay yönetim sistemini aktive ettik ve turkuaz kod vererek hastane içerisindeki acil bilgilendirmelerimizi yaptık. Yaralılarımızdan ağır olan 5’inden 2’si kırmızı alanda, 3’ü ise sarı alanda tedavilerini aldı. Tabi bu gibi tatbikatların ülkemizde sık sık yapılması gerekiyor çünkü bu gibi durumlarla sık sık karşılaşmaktayız. Bu tatbikatta oldukça başarılı ve gerçekçi gerçekleşti. Bize yardım eden bütün ekibimize çok teşekkür ediyorum” dedi.

    “Tatbikatlara ne kadar önem verirsek afetlere o kadar hazırlıklı oluruz”

    Deprem bölgesinde çok daha zor şartlarda çalıştıklarını ve bu nedenle tatbikat senaryolarını daha gerçekçi hale getirdiklerini aktaran UMKE Gümüşhane İl Sorumlusu Oktay Özdamar, “Biz yaptığımız tatbikatları daha gerçekçi hale getirmeye başladık. Çünkü gördük ki afetler gerçekten hesaplandığı gibi olmuyor. Hazırlığınızı ne kadar iyi yaparsanız ona göre müdahaleniz daha çabuk oluyor. O yüzden bugün burada tatbikatı yaparken tüm arkadaşlarımızı makyajla boyayarak verdiğimiz önemi göstermeye çalıştık. Biz UMKE olarak diğer tatbikatlarımızda da bütün yaralanmalarda, göçüklerde arkadaşlarımızı mevcut yerlere sokup hastaları oradan çıkarıyoruz. Birçok arkadaşımız sitem ediyordu bize enkazlara soktuğumuzda, bu kadar dar alanda mı çalışacağız diye ama depremde gördük ki çok çok daha dar alanlarda çalıştık. İnsanların hayatına dokunmaya çalıştık. Hala o anlar aklıma geldiğinde tüylerim diken diken oluyor. Tatbikatlara önem verirseniz ülke olarak, hastane olarak ve il olarak afetlere hazırlıklı olursunuz” diye konuştu.

  • Kız çocuğu kick boks yapamaz diyenlere aldırmadı, Dünya şampiyonu oldu

    Kız çocuğu kick boks yapamaz diyenlere aldırmadı, Dünya şampiyonu oldu

    Türkiye Kick Boks Federasyonu tarafından organize edilen ve 17-21 Mayıs tarihleri arasında İstanbul TÜYAP Fuar ve Kongre Merkezi’nde yapılan turnuvada tüm rakiplerini yenen Gümüşhaneli Feyzanur Azizoğlu dünya şampiyonu oldu.

    Kelkit ilçesinde küçük yaşlarda kick boksa başlayan ve kendisine yönelik ‘kızlar kick boks yapamaz’ eleştirilerine kulaklarını tıkayan Feyzanur, elde ettiği dünya şampiyonluğu ile ilçede yaşayan küçük kız çocuklarına örnek oldu. İlçede kız çocuklarının bu başarının ardından spora başladığını ve ailelerin de kız çocuklarına destek çıktığını söyleyen dünya şampiyonu Feyzanur Azizoğlu, bir kız çocuğunun istediğinde her şeyi başarabileceğini kanıtladığı için mutluluk duyduğunu söyledi.

    “Benim sayemde Kelkit’in tüm kızları spora başladı”
    Spora ilk başladığı dönemde ailesine ve kendisine yönelik çok fazla eleştiri olduğunu dile getiren Feyzanur Azizoğlu, “Kick boksa ilk olarak kuzenim başlamıştı ben de bir hevesle ailemin de desteğiyle başladım. Bu süreçte babama çok karşı çıkanlar oldu kızının ne işi var gitsin ders çalışsın, kız kısmı kick boks yapar mı başka spor mu bulamadınız diye çok baskı oldu aileme ama ailem bunları dikkate almadı. Bu söylentiler aslında beni spora daha çok bağladı aksine herkese bir kızın her şeyi başarabileceğini göstermek istedim. Şimdi benim sayemde neredeyse Kelkit’in tüm kızları spora başladı ailelerinin yönlendirmesiyle. Bunu başardığımı için çok mutluyum. Bu başarıya giden süreçte dünya şampiyonu İbrahim Çiçek hocam var, o olmasaydı bu başarımın gelmesi imkansızdı. Kelkit’te biz ilk başta sponsor bulamadık. Daha sonra kulübümüzün başkanı Osman Nas bize çok yardımcı oldu daha sonra milli sporcu olduktan sonra önüm açıldı. Bize destek veren herkese teşekkür ediyorum” dedi.

    “Kelkit’e döndüğümde beni konvoyla ve çiçeklerle karşıladılar”
    Çok çalışarak bir kız çocuğu olarak dünya şampiyonluğunu Kelkit’e getirdiğini söyleyen Feyzanur Azizoğlu, “Benim 8 Türkiye şampiyonluğum var. Son süreçte Dünya Kupası şampiyonu oldum. İslam Oyunları’nda şampiyon oldum, İtalya’da dünya 3’üncüsü oldum, Avrupa Kupası şampiyonu oldum. Dünya Kupası şampiyonası İstanbul’da yapıldı, 50 ülkeden 4 bin sporcunun katılımıyla gerçekleştirildi. Çok heyecanlıydım çünkü geçen sene beni yenen rakibim vardı, çok zordu. Ben kendime inandım ve o kadar çok antrenman yaptım ki sonunda başardım ve dünya şampiyonluğunu Kelkit’e getirdim. Kazandığım anda hocam çok duygulandı, annem babam aradığımda ağladılar. Ben maçta sevinçten ağlayacaktım, herkes beni izliyordu içimde yaşadım. O kadar güzel bir histi ki anlatamam. Kelkit’e geldiğimde girişte beni konvoyla, çiçeklerle karşıladılar çok teşekkür ediyorum” diye konuştu.

    Osman Nas: “Feyza savaşçı bir ruha sahip”
    Feyzanur ile ilk tanıştıklarında gözlerindeki ışığı fark ettiğini söyleyen Osmanlı Gençlik ve Spor Kulübü Başkanı ve Antrenörü Osman Nas, “2014 yılında spor salonunu ilk açtığımda Feyza daha çocuktu. O zaman biz Feyza’nın gözlerindeki ışığı gördük. Ailesi sağ olsun arkasında durdular, kendisi de azmetti, gayret etti ve sonuçta başardı. Biz kulübümüzü açarken de, gençlerin elinden tutup dünya arenasına çıkarmamız lazım dedik. Feyza yürekten savaşçı bir ruha sahip ve azimli. Sporcunun yeteneği tabi önemli ama her şeyden önce istikrarlı olması lazım. Feyza bu konuda çok hevesli ve istikrarlı. Bunun sayesinde de şu anda kendi kilosunda dünyanın zirvesinde bu da Kelkit ve Gümüşhane’mizin yüz akı. Feyza kız çocuğunun gerçekten isteyince başarabileceğini göstermiş oldu. Bu başarıyı gören aileler ve kız çocukları da bunun yapılabilir olduğunu görüp gönül rahatlığıyla spora başlıyorlar” ifadelerini kullandı.

  • Kazaya müdahale eden ambulansa otomobil çarptı

    Kazaya müdahale eden ambulansa otomobil çarptı

    Edinilen bilgiye göre, 112 Acil ambulansı ve sağlık görevlileri merkeze bağlı Arzularkabaköy Beldesi Taş Ocağı mevkiinde gerçekleşen ve 3 kişinin hafif şekilde yaralandığı trafik kazasına müdahale etmek üzere olay yerine gitti.

    Aracı park edip kazaya müdahale etmek için hazırlık yapan sağlık görevlileri ambulanstan malzemeleri alırken, yağış nedeniyle kayganlaşan yolda kontrolden çıkan ve üzerlerine gelen otomobili görünce son anda fark ederek kaçtı.

    Otomobil ambulansa arkadan çarparken, yaralılara müdahale etmek için ambulansın arka kapısından malzemeleri alan sağlık görevlileri saniyelerle kazadan kurtuldu.

  • Gümüşhane-Kürtün yolunda heyelan

    Gümüşhane-Kürtün yolunda heyelan

    Gümüşhane-Kürtün-Giresun karayolunun Araköy mevkiinde bugün sabah saatlerinde heyelan gerçekleşti. Olay sırasında yolda araç olmaması olası faciayı önlerken dağdan kopan devasa kaya kütleleri yolu tamamen kapattı.

    Karayolları ekipleri tarafından müdahale edilen ve kısa sürede ulaşıma açılan yolda trafik akışı tek şeritten kontrollü olarak sağlanırken heyelanın temizlenerek yolun tamamen ulaşıma açılması için çalışmalara devam ediliyor.


    Gümüşhane-Kürtün karayolunda özellikle bahar aylarında ve mevsim geçişlerinde donma-çözünme olayı nedeniyle yamaç eğiminin fazla olduğu bölgede çok sık heyelan ve kaya düşme vakası yaşanırken dağ yamaçlarında kopmaya hazır vaziyette bekleyen kaya kütleleri ise sürücüleri tedirgin ediyor.

  • Ahşap konteynerler deprem bölgesinde

    Ahşap konteynerler deprem bölgesinde

    Kahramanmaraş ve civarındaki 10 ili etkileyen 7,7 ve 7,6 büyüklüğünde “Asrın Felaketi” olarak nitelendirilen depremlerin ardından depremzedelerin barınma sorununa katkıda bulunmak isteyen Gümüşhaneli vatandaşlar gece gündüz çalışıp 5 günde ürettikleri ahşap prefabrik evleri Adıyaman’a götürüp kurmak için 16 kişilik ekiple birlikte yola çıktı.
    Bağlarbaşı Mahallesinde bulunan Ağaçkakan Ahşap Atölyesi sahibi Ali Soydaş ve arkadaşları deprem videolarını izlerken “Biz ne yapabiliriz?” diye düşünürken ahşap barınaklar yapmaya karar verdi.

    Hemen işe koyulan Soydaş ilk olarak kara kalemle evlerin projesini çizdi. Mimar arkadaşına projelendirdiği evleri Gümüşhane Üniversitesi akademisyenlerinden de destek alarak yapmaya başlayan Soydaş, vatandaşların destekleriyle 5 gün boyunca gece gündüz çalışıp 20 adet ahşap prefabrik evi bitirdi.
    Toplam 7 parçadan oluşan evlerin yanında 5 adet banyo ve 5 adet tuvalet üretilerek bugün akşam itibariyle 2 ayrı tıra yüklenerek yola çıktı.

    Demonte olarak imal edilen evler için Adıyaman’a 16 kişilik ekip montaj için giderken malzemelerin tırlara yüklenmesine siyahi öğrencilerin de yardımcı olması görenleri duygulandırdı.
    AFAD ile koordineli olarak yaptıkları çalışmayı anlatan Ali Soydaş, “5 günlük bir çalışmaydı 20 tane ev yaptık. Modüler olarak yaptığımız ve demonte olarak tırlara yüklediğimiz evlerimizi deprem bölgesine gidip orada birleştireceğiz. Ayrıca üniversitemizin katkılarıyla 5 banyo ve 5 tuvalette yaptık. İnşallah gidip kurup geleceğiz. Bu evleri Adıyaman’a götüreceğiz. Malzeme yardımında bulunanlar oldu, para yardımında bulunanlar oldu. Geceli gündüzlü çalışıp beş günde tamamladık. Allah razı olsun yardım edenlerden, bizi bu süreçte yalnız bırakmayanlardan” dedi.

    Evlerin yapılması sürecini de anlatan Soydaş, “Depremin ardından videoları izlerken bizim de psikolojimiz bozuldu ne yapabiliriz diye düşünürken bizde bir şeyler yapalım diyerek ahşap ev yapmaya karar verdik. Ben önce kara kalemle çizdim sonra mimar arkadaşımdan yardım alarak projeleri çizdik. Proje geldikten sonra çalışmaya başladık. Sabah 7’den gece 3’e kadar çalıştık. Burada herkes geldi bizlere yardımcı oldu. Üniversiteden hocalarımız çok yardımcı oldu. Kendimize yaparmış gibi yaptık. Yalıtımına varana kadar her şeyini düşündük. Umuyorum ki depremzede vatandaşlarımız bir an önce kendi evlerine geçerler” diye konuştu.

  • Deprem bölgesine prefabrik ev üretiyorlar

    Deprem bölgesine prefabrik ev üretiyorlar

    Kahramanmaraş ve civarındaki 10 ili etkileyen 7,7 ve 7,6 büyüklüğündeki depremin ardından kurtarma çalışmaları son devam ederken, tüm Türkiye tek yürek yardım kampanyaları düzenlemeyi sürdürüyor. Depremzedelerin gıda, su, kışlık giyecek, battaniye gibi ihtiyaçlarını gidermek için yardımseverler seferber olurken Gümüşhane’de içerisinde sanayi esnafı, mobilyacı ve akademisyenlerin de bulunduğu bir grup ahşap prefabrik ev üretimine başladı. Kendilerine ulaşan yardımlarla 7 parçadan oluşan ve kurulma hazır şekilde deprem bölgelerine sevki sağlanacak ahşap prefabrik evler üreten grup, yardım sürdükçe üretime devam edileceğini ifade etti. AFAD ile koordineli bir biçimde üretime başlandığının altını çizen mobilyacı Ali Soydaş, bir prefabrik ev içerisinde 4-5 kişinin rahatlıkla barınabileceğini söyleyerek vatandaşlardan destek istedi.

    “Ustalarımız gece geç saatlere kadar burada çalışıyorlar”

    Gümüşhane Üniversitesi ve akademisyenlerin de desteğiyle üretimin sürdüğünü söyleyen Gümüşhane Üniversitesi Öğr. Gör. Serhat Doğan, “ Ülkemizi derinden sarsan bir deprem meydana geldi. Bizde tüm Türkiye’de olduğu gibi bu afet bölgelerinde olan kardeşlerimize nasıl yardım edebiliriz gayreti içerisindeyiz. Tabi ki gıda, yiyecek, mont, kışlık giyecek herkes tarafından gönderiliyor ama biz hem ilimizde hem de bölgedeki AFAD yetkilileri ile yaptığımız görüşmelerde bize barınak ihtiyacı olduğunu söylediler. Biz de Gümüşhane’de sanayideki mobilyacı arkadaşlarla bir proje geliştirdik. Neden ahşap prefabrik evler yapmıyoruz diye düşündük ve bu proje büyüdü şu an evlerimizin yapımına başladık. Bu projede sanayideki esnaf arkadaşlarımız büyük destek oluyor bunun dışında Gümüşhane Üniversitesi’nde mobilya ve dekorasyon atölyesindeki teknik kadro üniversitemizin desteğiyle bize yardım ediyor. Üniversiteden hocalarımız yine burada destek oluyorlar bize. Bizim tek beklentimiz malzeme desteği. Ustalarımız gece geç saatlere kadar burada çalışıyorlar” diye konuştu.

    “Canla başla çalışıyoruz”

    Evlerin kuruluma hazır bir şekilde istenen bölgeye gönderileceğini ifade eden Gümüşhane Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğr. Gör. Serkan Eryılmaz, “Biliyorsunuz maalesef acı bir durum var ortada insanlar tırlar dolusu gıda, giyecek, yardımı gönderiyorlar ama orada ciddi anlamda bir barınma problemi var. Sağlam binalara dahi girilemiyor çünkü artçı bir depremde çökme riski var. Bu sebeple biz insanların soğuktan korunabileceği küçük bungalov tarzında barınmak için evler yapmayı düşündük ve bununla ilgili canla başla çalışıyoruz. İhtiyaç çok biz burada bir tır dolusu tamamlayıp götürmeyi planlıyoruz. Burada 7 parça halinde yapılacak ve bölgede ustalarımız tarafından monte edilecek” dedi.

    “Vardiyamızda saat sınırı yok gücümüz yettiğince çalışacağız”

    AFAD ile koordineli bir şekilde üretimlerini gerçekleştirdiklerini anlatan mobilyacı Ali Soydaş, “Bu barınaklar inşallah insanları soğuktan koruyacak. Oradaki insanlar evlerine girmekten korkuyorlar en azından bu evlerin içerisinde kendilerini güvende hissedebilecekler. Bir aile rahatlıkla barınabilir içerisinde. Evlerimiz kolay kurulabilen, istenildiği an sökülüp başka bir yere götürülebilen 7 parçadan oluşuyor. Biz kimseden para talep etmiyoruz bize malzeme getirsinler biz bunu üretip inşallah oraya götürürüz. Biz şu an 1 tır yapıp göndermeyi planlıyoruz. AFAD ile görüştük siz tamamlayın biz koordine edelim siz götürün bilgisi verdi bize. Biz de bunun doğrultusunda başladık. Eğer yardımlar ve malzeme tedarik edilirse biz yine çalışır yaparız. Vardiyamızda saat sınırı yok gücümüz yettiğince çalışacağız” ifadelerini kullandı.

  • Kuraklık arıların dengesini değiştirdi

    Kuraklık arıların dengesini değiştirdi

    Karasal iklimin hüküm sürdüğü Gümüşhane, ülke genelinde etkili olan kuraklığı en yüksek oranda yaşayan illerden birisi. Barajların çekilerek enerji üretimini sekteye uğrattığı Gümüşhane’de dağların zirvelerinde bile kardan eser yok.
    Hava sıcaklığının gündüzleri 10 dereceyi geçtiği Gümüşhane’de kovandan çıkmaması gereken arılar bahar aylarındaki gibi kovanlarını terk etmeye başladı.

    Normal zamanda kar altında kalması gereken kovanların ısınması sonucu içindeki arılar kümelenmek yerine dışarı çıkıp uçuşmaya başlayınca kovanının içindeki besinleri bitme noktasına geldi.
    Arıcılar bu durumu yıllardır yaşamadıklarını belirtip “En son Çernobil’den sonra böyle bir şey görmüştük” ifadelerini kullanırken kovanlarında kümelenmeyen arıların yiyecek ihtiyacı için Ocak ayının sonuna doğru kovanları açıp arı keki koyuyor.

    “1986’da Çernobil’den sonra böyle bir sıkıntı oldu ama iklimden dolayı değildi”

    Yıllardan beri arıcılıkla uğraşan Murat Akçay, mevsimlerin bu yılki gibi hiçbir zaman olmadığını belirterek, “Ben 60 yaşındayım ve bu zamana kadar 1986’da Çernobil’den sonra böyle bir sıkıntı oldu ama iklimden dolayı değildi o. Şu anda kar yağışı yok. Gümüşhane, ocak 2023 ortalık kupkuru, dağların tepelerinde tozarak dahi yok. Geçen sene mevsim çok güzeldi, kar yağışı çok iyiydi. Her mevsim kendini yaşattı ve çok bereketli de bir yıl oldu. Ama bu sene bu şekilde devam ederse tarımın bütün kesimlerinde olduğu gibi arıcılıkta da özellikle bizim bölgemizde çok sıkıntılar olacak susuzluk başta olmak üzere” dedi.

    “Arılar bu yıl hiç kış moduna girmedi”

    Bu dönemde Gümüşhane’de değil yemleme arının yanına bile gidilmemesi gerektiğini kaydeden Akçay, “Arılar şu anda normalde kışlama modunda. Şu anda uyuyor olması, kümelenmiş olması lazım. Donmasını engellemek için ana arıyı aralarına alıp küme halinde olmaları lazım ama arılar çalışıyor. Epeydir, çalışıyor. Hiç kış moduna girmediler. Bu da ister istemez arıları yemleme ihtiyacı doğuruyor. Ama bu şekilde devam ederse yazın da yemleme moduna gireceğiz. Yani bal falan olma ihtimali çok az bu şartlarda. Mevsimin bu şekilde gitmesi arıların bakımını da güçleştiriyor, var olmasını da güçleştirecek” diye konuştu.

    “Mevsimin bu şekilde gitmesi tüm tarımı etkileyeceği gibi arıcılığı da çok fazla menfi yönde etkileyecek”

    Özellikle Gümüşhane bölgesinde kuraklığın yazın da devam etmesi halinde arıların kendini idame ettirmesinin mümkün olmayacağını dile getiren Akçay, “Arı şu anda havalar sıcak gittiği için yavru koyuyor. Yavru koyduğu zaman eğer bundan sonra soğuk olursa o yavru çürüğüne dönecek. O zaman da hepten kötü olacak. Normalde yavru çürüğü olduğu zaman arıyı kovanıyla yakmak lazım ondan kurtarabilmek için. Şimdi yeni ilaçlar çıktı diyorlar ama çok etkili olmuyor. Dolayısıyla da yani mevsimin bu şekilde gitmesi tüm tarımı etkileyeceği gibi arıcılığı da çok fazla menfi yönde etkileyecek” ifadelerini kullandı.

  • Mezar ve savaş kalıntıları Tarihi Sit Alanı oldu

    Mezar ve savaş kalıntıları Tarihi Sit Alanı oldu

    Kültür ve Turizm Bakanlığı, Trabzon Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu, 7433 sayılı kararıyla Torul ilçesi sınırlarındaki

    sınırları içerisinde bulunan alanı 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu kapsamında “Tarihi Sit Alanı” olarak tescilledi.

    Kararda 1913-1917 yılları arasında 3.Ordu Komutanlığı Alay ve Tümenlerine bağlı birliklerin savaştıkları şehit mezarı, siper, araba yolları, fırın gibi unsurların yer aldığı Artabel Gölleri Tabiat Parkı ve komşu parselde bulunan Giresun’un Alucra ilçesi Yeşilyurt köyü sınırlarında bulunan karargah kalıntılarının milli tarih ve askeri harp tarihi açısından önemli olaylardan 1916 yılında Osmanlı-Rus kuvvetleri arasındaki muhabereler yaşanmış olmasından dolayı sınırları belirlenen alanın Tarihi Sit Alanı olarak belirlendiği ifade edildi.

    Torul ilçesi sınırlarındaki Artabel Gölleri Tabiat Parkının 3 bin 149 metre rakımlı zirvelerinde 1916-18 Rus işgali döneminden kalan siper, şehitlik, karargah ve yolların tescili için Gümüşhane Valiliğinin talebiyle Trabzon Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu Müdürlüğünden Arkeolog ve Sanat Tarihi Uzmanından oluşan heyet konuyu yıllar önce gündeme getiren gazetecilerle ve Doğa Koruma ve Milli Parklar (DKMP) ekiplerinin rehberliğinde geçtiğimiz aylarda alanda fotoğraf, video, not ve koordinatlar alarak raporlar hazırlamıştı.

    Toplam 5 bin 859 hektarlık alana sahip ve 1998 yılında tabiat parkı ilan edilen ve Gümüşhane’nin çatısı olarak nitelendirilen Artabel Gölleri Tabiat Parkı, yamaçlarının her yerinden buz gibi akan suları, gürül gürül çağlayan dereleri, şelaleleri ve 20’den fazla buzul gölüyle ışıkla suyun buluştuğu zirve ve ölmeden önce görülmesi gereken yer olarak biliniyor.

    Alanda yer alan şehit kabri ve bulunduğu bölgenin hemen altında yer alan “Ahtabur” gölüyle ilgili anlatılan hikaye şu şekildeydi:

    “Gümüşhane bölgesinin Ruslar tarafından işgal edilmesinin ardından, işgale karşı devletin gönderdiği bir tabur asker gece yürüyüşü sırasında bu gölün üst kısmından geçerken hepsi yamaçtan düşerek boğulur. Sabah olduğunda tabur komutanı olayı duyar ve bölgeye gelir. Gördüğü manzara gölün yüzündeki asker şapkalarıdır. Ah taburum, ah taburum diyerek ağlar. Bölgenin adı da bundan sonra Ahtabur olarak kalır.”

    Yeni tescille birlikte Gümüşhane’de Tarihi Sit Alanı sayısı da 2’ye çıktı. Daha önce Osmanlı-Rus Savaşı’nda kullanılan siperlerin bulunduğu merkez ilçeye bağlı Çorak ve Yağlıdere köyleri sınırlarında 3 kilometrelik alandaki 100’ün üzerinde Deveboynu Siperlerinin olduğu bölge “tarihi sit alanı” olarak tescillenmişti.

  • Gümüşhane’de iki ayrı kaza: 1 ölü, 5 yaralı

    Gümüşhane’de iki ayrı kaza: 1 ölü, 5 yaralı

    Trabzon’dan Gümüşhane istikametine ilerleyen Hacı Hakan Küçüköner yönetimindeki otomobil önünde ilerleyen Ekrem Yağlıdere yönetimindeki araca Zigana Dağı’nın Torul ilçesi sınırlarındaki yeni Zigana Tüneli şantiyesi mevkiinde arkadan çarptı.

    Olayın ardından çarpma sonucu yaralanan Hatice Karanlık, Özlem Oran ve Seda Karataş’ı otomobiline alan Emir Can Aykın yönetimindeki otomobil de Zigana köyü kavşağında kontrolden çıkarak yol kenarındaki ağaçlara çarpıp taklalar attı.

    İlk kazadaki 2 aracın sürücüleri kazayı yaralanmadan atlatırken ikinci kazadaki yaralılardan ağır yaralanan Seda Karataş (18) 112 Acil Servis ekipleri tarafından yapılan ilk müdahalenin ardından hastaneye seyir halinde iken kurtarılamayarak hayatını kaybetti.

    Kazada yaralanan Özlem Oran’ın durumunun ciddiyetini koruduğu öğrenilirken Hatice Karanlık ve sürücü Emir Can Aykın Gümüşhane Devlet Hastanesinde, Umut Küçüköner ve Yasin Küçüköner Torul Devlet Hastanesinde tedavi altına alındı.

  • Gümüşhane’nin öksüz minareleri

    Gümüşhane’nin öksüz minareleri

    Gümüşhane’nin eski yerleşim yeri olan ve yüzyıllar boyunca Türk, Ermeni ve Rum’ların bir arada yaşaması nedeniyle ‘Hoşgörü merkezi’ olarak nitelendirilen tarihi Süleymaniye mahallesinde bulunan camisiz minareler görenleri şaşırtıyor.

    Şehrin eski yerleşim yeri olan ve 1925’li yıllarda şehrin Harşit vadisine taşınma kararı alınmasıyla kurulacak yeni şehirde taş ihtiyacının karşılanması için taş yapılar ve camilerin yıkılmasıyla tek başına ayakta kalan minareler geçen zamana rağmen ayakta duruyor.

    Önceki yıllarda restore edilen ve tarihi Süleymaniye mahallesinin en ilgi çekici yapılarından olan minarelerle ilgili konuşan tarihçi-yazar Serhat Doğan, taş ihtiyacının giderilmesi için sadece camilerin değil bölgedeki kiliselerin ve diğer taş yapıların da yıkıldığını söyledi.

    “Ziyaretçiler ‘Camisi nerede?’ diye soruyor”

    Süleymaniye mahallesinde 3 adet caminin olduğunu ve minarelerin bu camilerden kaldığını dile getiren Tarihçi-yazar Serhat Doğan, “Süleymaniye mahallesinde 3 tane yıkık cami var bu camilerin minareleri ayakta kalmış. Tabi bu durum insanların ilgisini çekiyor. Aslında 1925’e kadar uzanan bir geçmişi var bu minarelerin. Bir tanesi dere içerisinde bulunan Dere Cami, diğeri Çarşı Cami, bir diğeri de Cami-i Sagir diye adlandırılan cami. Bu minarelerin bir çoğu bundan 10 yıl öncesine kadar yıkılmak üzereydi ama restore edildi ve hala ayakta tutuluyor. 1925 yılında şehrin Süleymaniye mahallesinden Harşit Vadisine taşınması gündeme geliyor. O dönemin şartları 1. Dünya Savaşı şartları. Savaştan yeni çıkılmış Milli Mücadele verilmiş halkın elinde çok fazla kaynak yok. Bu şehrin taşınması sırasında malzeme ihtiyacı var. Yeni binaların yapımında kullanılacak bu malzemeyi de buradaki taş binalardan sağlamak istediler. Bu yapılırken sadece bölgedeki camiler yıkılmadı aynı zamanda kilise ve cezaevi kompleksi olarak kullanılan taş binaların neredeyse tamamı taşındı ve yeni şehrin inşasında kullanıldı. Minareler taş işçiliğinde oval taşlar kullanılmadığı için yıkılmaya gerek görülmemiş. Bu kadar birbirine yakın ve sık olmasının sebebi şehir nüfusu ile de alakalı. Buraya gelen ziyaretçilerimiz ilginç olarak ‘Camisi nerede?’ diye soruyorlar. Çünkü sadece minareyi görüp camiyi göremeyince ilginç geliyor. Verdiğimiz cevap şehir taşınırken camiler yıkıldı şeklinde oluyor. Onlar da soruyor ‘Minareyi niye yıkmadılar?’ diye. Belki bir aidiyet duygusu geliştirmek maksadıyla bir parçasını burada bırakmış olabilirler. O dönemden şu anda hayatta kalan kimse olmadığı için bunu niye böyle yaptılar diye soramıyoruz ancak yorumlayabiliyoruz. Burayla yeni şehir arasında bir bağ kurabilmek, tekrar gidip gelebilmek maksadıyla minareleri bırakmış olabilirler yada gözetleme amacıyla bırakmış olabilirler” diye konuştu.