Kategori: Güncel

  • EPDK’ye personel alınacak

    EPDK’nin konuya ilişkin ilanı Resmi Gazete’nin bugünkü sayısında yayımlandı.

    Buna göre, EPDK’de istihdam edilmek üzere 15 yönetim görevlisi ve 9 mühendis olmak üzere toplam 24 kişi alınacak.

    Adayların, devlet memurluğu için kanunla belirtilen şartlara uygun olmaları gerekiyor. Ayrıca adayların, ilanda belirtilen lisans ve ön lisans programları ile YÖK tarafından bu programlara denkliği onaylanmış yurt içi ve yurt dışındaki yüksek öğrenim kurumlarından mezun olmaları ve ilgili KPSS puan türünden en az 75 puan almaları şartı aranacak.

    Sözlü yapılacak giriş sınavı için adaylar 25 Şubat – 4 Mart tarihleri arasında EPDK’ye başvuruda bulunacak.

    Adaylar, başvurularını 4 Mart Pazartesi günü gece yarısına kadar EPDK’nin internet adresinde yayımlanan başvuru formunu doldurarak yapabilecek.

    İlanda belirtilen şartlara uygun olmayan başvurularla kuruma elden, e-posta veya posta yoluyla yapılacak başvurular kabul edilmeyecek.

  • Ünlü piyaniste taciz şoku! Annesi sık sık aramaya başlayınca…

    İstanbul Aile Mahkemesi’ne sunulan korunma talepli dilekçedeki iddialara göre Hüseyin Sermet, 2015 tarihinde katıldığı Antalya Müzik Festivali’nde tanıştığı U.A.’ya piyano dersi vermeye başladı.

    Dersler sırasında öğrencisinin annesi Melahat A. ile tanıştı. Melahat A., oğlunun derslerle ilgili durumunu görüşmek istediğini belirterek Hüseyin Sermet’in telefon numarasını aldı. Daha sonra oğlunun durumunu görüşme bahanesiyle sık sık telefonla aramaya başladı. Melahat A. zamanla Sermet’e ilgi duyduğunu belirterek arkadaşlık teklif etti. Hüseyin Sermet ise böyle bir ilişkinin olamayacağını, bunu mesleki ve şahsi anlamda etik bulmadığını söyledi. Ancak Melahat A. arkadaşlık teklifini ısrarla sürdürdü.

    Melahat A. aramaya devam ettiği Sermet’i çok sevdiğini söyleyerek gittiği her konsere katıldı. Sermet’in avukatları mahkemeye verdikleri dilekçede şu ifadelere yer verdi: “Melahat A. sonunda müvekkilin İzmir’de yaşayan babasının evine kadar giderek hakaretlerde bulunmuştur. Müvekkil Hüseyin Sermet savcılığa şikâyette bulunmuştur. Melahat A.’ya ‘cinsel taciz’ suçundan 4.5 aydan 3 yıla kadar hapis istemiyle dava açılmıştır. Ceza davasına rağmen Melahat A., müvekkile yönelik tacizlerine son vermemektedir. Müvekkilimize koruma kararı verilmesini istiyoruz” dedi. Talebi kabul eden mahkeme, Melahat A.’nın 2 ay süreyle Hüseyin Sermet’e şiddet tehdidi, aşağılama ve küçük düşürmeyi içeren söz ve davranışlarda bulunmamasına, konutuna ve işyerine yaklaşmamasına, iletişim araçlarıyla da rahatsız etmemesine karar verdi.

  • Kan donduran itiraf: ‘Çırılçıplak soyup boynuma ip geçirdi’

    Müge Anlı canlı yayınında, kızı tarafından öldürülen Abdullah Gazi Akbıyık’ın eski eşi Yasemin Hanım’ın anlattıkları herkesi dehşete düşürdü. Müge Anlı canlı yayınında Abdullah Gazi Akbıyık’ın damadını öldürmek istediği ve 18 Ocak gününden bu yana ortada olmadığı belirtilmişti.

    TUTUKLANDILAR

    Abdullah Gazi Akbıyık’ın kardeşleri eşi Kıymet Hanım’dan şüphelenirken, canlı yayından sonra Müge Anlı, Gazi Abdullah’ın eşi ve büyük kızı ile görüştü ve gerçekler ortaya çıktı. Büyük kızı 18 Ocak gecesi annesini korumak için babasının ölümüne sebep olduğunu Müge Anlı’ya itiraf etti. Babasını öldürdüğünü itiraf eden genç kız ve annesi için mahkeme tutuklama kararı verdi.

    18 Şubat Müge Anlı canlı yayınına gelen bir telefon bağlantısıyla herkes dehşete düştü.

    İŞKENCE ETTİ

    Kızı tarafından öldürülen Abdullah Gazi Akbıyık’ın eski eşi Yasemin Hanım, Müge Anlı canlı yayınında kendisine yapılan işkenceyi anlattı.

    “EKSİĞİ VAR FAZLASI YOK!”

    Kıymet Hanım’ın Abdullah Gazi Akbıyık’ın eski eşi hakkında canlı yayında anlattıklarına cevap veren Yasemin Hanım, “Benimle ilgili orada anlatılanların eksiği var fazlası yok.” dedi.

    Yasemin Hanım, Abdullah Gazi Akbıyık ile evli kaldığı süre boyunca maruz kaldığı çirkin muameleyi anlatırken, oğlunun bu gerçekleri yeni öğrenmiş olmasından dolayı yaşadığı duyguları da ifade etti…

    “ÇIRILÇIPLAK SOYUP BOYNUMA HALAT GEÇİRDİ…”

    Yasemin Hanım, “Beni çırılçıplak soyup, boynuma ip geçirip dövdü. Boynumda halatla çırılçıplak arabaya bindirilip bir evin bodrumuna götürüldüm ve orada işkenceye devam etti. Dinlenip dinlenip beni yeniden dövdü.”

    “ŞEHİR DEĞİŞTİRDİM”

    “O adamdan kurtulabilmek için yaşadığım şehri değiştirdi. Bütün ailem o adamın zulmünden şehir değiştirdi. O adamın zalimliğini anlatmaya kelimelerim yetmez.”

    “KALSAYDIM BENİ DE ÖLDÜRECEKTİ”

    “Ailem yaşanan o geceyi programda öğrendi. Oğlum öğrenince sabaha kadar ağladı. Eğer gitmeseydim, kalsaydım beni de öldürecekti. Kıymet hanımın anlattıklarında hiç bir çelişki yok.”

    “BİZİM O ADAMIN ELİNDEN ÇEKTİĞİMİZİ KİMSE TAHMİN EDEMEZ!”

    “Kızımız için o günden bu yana gözyaşı döküyoruz. Bizim o adamın elinden çektiğimizi hiç kimse tahmin edemez.”

    Yasemin Hanım, sözlerini, “Onlar yapmamış olsaydı belki de ben yapacaktım.” şeklinde noktaladı…

  • ‘Sahte estetikçi’ yine cezaevinden kaçmış

    Adana’da internetten kendisini “estetik uzmanı doktor” olarak tanıtıp aralarında hemşirenin de olduğu biri erkek 4 kişiye dudak dolgusu ve botoks yaptığı gerekçesiyle 6 yıl hapis cezasına çarptırılan kuaförün, “taksirle yaralama” suçundan yargılanmasına devam edilirken sanığın bulunduğu açık cezaevinden kaçtığı ortaya çıktı.

    Adana 3. Asliye Ceza Mahkemesinde görülen duruşmada, mahkeme hakimi, sanık Soner Gülnaz’ın hırsızlık suçundan dolayı yattığı Ağrı Patnos Açık Cezaevi İnfaz Kurumundan kaçtığı için Ses ve Görüntülü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile duruşmada hazır edilemeyeceğinin bildirildiğini söyledi.

    Patnos Açık Cezaevi İnfaz Kurumundan mahkemeye verilen bilgide, sanık Gülnaz’ın Mersin’in Erdemli ilçesinde işlediği “hırsızlık” suçundan dolayı 5 yıl 3 ay kesinleşmiş hapis cezasının bulunduğu ve bu cezasını çekerken 28 Kasım 2018’de cezaevinden kaçtığı belirtildi.

    Müşteki hemşire Merve Keleş’in de katılmadığı duruşmada mahkeme hakimi, sanık Gülnaz’ın savunmasının alınması için hakkında yakalama kararı çıkartılmasına hükmetti.

    Hakim ayrıca, dudak dolgusu sırasında yaralandığı iddia edilen müşteki Merve Keleş’i, yüzünde sabit iz olup olmadığı, dudaklarda oluştuğu belirtilen fonksiyon bozukluklarının işlev yitimi, işlevde sürekli zayıflama olup olmadığı konularında rapor düzenlenmesi için tam teşekküllü bir devlet hastanesinin plastik ve rekonstrüktif cerrahi polikliniğine sevk etti.

    Duruşma, sanığın yakalanması ve Keleş ile ilgili raporun beklenilmesi için ertelendi.

    DAVA SÜRECİ

    Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Balcalı Hastanesi’nde hemşire olarak çalışan Merve Keleş, 2017 yılının nisan ayında kendisini medikal estetik doktoru olarak tanıtan kuaför Soner Gülnaz’a dudak dolgusu yaptırmıştı. Gülnaz’ın bu işleminin ardından dudakları aşırı derecede şişen Keleş, tedavi altına alınmıştı.

    Hemşire Keleş’in şikayeti ve medyada olayın yer alması üzerine Soner Gülnaz’ın Z.U, G.S. ve eşi C.S’ye de dudak dolgusu ve botoks yaptığı ortaya çıkmıştı.

    Yapılan soruşturma sonunda Gülnaz hakkında, “Tababet ve Şuabatı Sanatlarının Tarzı İcrasına Dair Kanun’a muhalefet” suçundan 2 yıldan 5 yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açılmıştı.

    Daha sonra sanıkla ilgili “dolandırıcılık” ve “taksirle yaralama” suçlarından 12 yıla kadar hapis cezası istemiyle 2 ayrı dava daha açılarak tüm davalar birleştirilmişti.

    Yargılama safhasında, hırsızlık suçundan hakkındaki kesinleşmiş 5 yıl 3 ay hapis cezası nedeniyle Adana Açık Ceza İnfaz Kurumundan kaçan sanık yakalanmış ve Ağrı’nın Patnos ilçesindeki açık cezaevine nakledilmişti.

    Adana 3. Asliye Ceza Mahkemesinde yargılanan sanığa, Merve Keleş ve Zehra U’yu dudaklarına dolgu yaparak dolandırdığı gerekçesiyle 4 yıl, “Tababet ve Şuabatı Sanatlarının Tarzı İcrasına Dair Kanunu’na muhalefet” suçundan da 2 yıl olmak üzere 6 yıl hapis ve 4 bin 100 lira da adli para cezası verilmişti.

    Sanığın “taksirle yaralama” dosyası ise ayrılmıştı.

  • Polislere 3 yılda 6 milyon mermi ile eğitim

    İstanbul Emniyeti Eğitim Şube Müdürlüğü’nün koordine ettiği “Acil müdahale, Şüpheli kişi, Araç durdurma ve Güvenli müdahale” eğitimine il genelinde görev yapan amir, polis ve gece kartalları olarak bilinen bekçiler katılıyor. İstanbul Emniyet Müdürü Dr. Mustafa Çalışkan’ın talimatı doğrultusunda başlatılan eğitimlere katılan kursiyerler beylik tabancaları ve uzun namlulu tüfeklerle eğitimlerini yapıyor. Verilen eğitimlerde silah kullanmak zorunda kalındığı durumlarda suçlulara en az zararı vererek etkisiz hale getirmek, ani gelişen olaylar karşısında doğru ve hızlı silah kullanmalarını sağlamak ve silah kullanma becerilerini artırması amaçlanıyor. Polis ve gece kartalları olarak bilinen bekçilere verilen eğitimlerde tabanca ve uzun namlulu silahlarla Operasyonel atış teknikleri, hareketli hedefe atış, şüpheli kişi ve araç durdurma, bina içi arama, yakın alan çatışma teknikleri, pusudan kurtulma, ani gelişen olaylara karşı hareket tarzı gibi pek çok konular öğretiliyor.

    6 MİLYON FİŞEK İLE 17 BİN POLİSE EĞİTİM 
    Polislere ve bekçilere verilen 2016 yılı Nisan ayında başlayan “Acil müdahale, Şüpheli kişi, Araç durdurma ve Güvenli müdahale” eğitimi kapsamında İstanbul genelinde 2016 yılında 3 bin 359, 2017 yılında 5 bin 414’ü ve 2018 yılında 8 bin 268 personel eğitim gördü. Verilen eğitimlerde 2016 ile 2018 yılları arasında 9 mm beylik tabancası ile 17 bin personel 4 milyon 457 bin adet, uzun namlulu silahlar ile de 1 milyon 871 adet fişek kullanıldı.

    “AMACIMIZ DOĞRU KAS HAFIZALARINI OLUŞTURMAK” 
    Şu ana kadar 17 bin personele eğitim verdiklerini ifade eden Eğitim sorumlusu Komiser Yardımcısı Ahmet Doğukan Aydın, ” Verdiğimiz eğitimlerde silahların taktiksel ve operasyonel kullanım amaçları, araçlı pusu ve pusudan kurtulma, şüpheli kişi ve araçlara doğru yaklaşım ve müdahale, kelepçeleme ve üst arama gibi konular bulunuyor. Asıl amacımız personelde doğru kas hafızalarını oluşturmak. Bu kas hafızalarını dışarıda karşılaştıkları olaylarda kullanıp en doğru ve ani kararı vermelerini sağlamaktır. Eğitimimiz yaklaşık olarak 3 hafta sürmektedir. 1 hafta teorik ve 2 haftası da eğitim alanında gerçekleştiriliyor” ifadelerini kullandı.

  • Sosyal medyadan fuhuş ilanı!

    Olay, Samsun’un İlkadım ilçesi Zafer Mahallesi’nde meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, 24 yaşındaki B.Ö.’nün sosyal medya hesabı üzerinden verdiği fuhuş ilanı verdi. 

    Vatandaşların ‘fuhuş yapılıyor’ ihbarı üzerine Samsun Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şube Müdürlüğü Ahlak Bürosu ekipleri söz konusu adrese baskın düzenledi. Yapılan baskında şüphelinin evde para karşılığı fuhuş yaptırdığı ortaya çıktı.

    Ahlak polisi olayla ilgili travesti olduğu iddia edilen B.Ö.’yü “fuhşa teşvik ve aracılık ile fuhuş için yer temin etmek” suçlarından gözaltına alarak bugün Samsun Adliyesine sevk etti.

  • YÖK’ten dikkat çeken uyarı: Geçerli değil

    YÖK tarafından yapılan açıklamada, Türkiye’de faaliyet gösteren yükseköğretim kurumları ile ilgili düzenlemelerin Anayasa’nın 130’uncu maddesi ile belirlendiği, kamu tüzel kişiliğine ve bilimsel özerkliğe sahip üniversitelerin ancak devlet tarafından kanunla ve devletin gözetim ve denetimine tabi olarak kurulabileceği anımsatıldı.

    Üniversiteler ve bağlı birimlerinin kuruluş ve işleyişlerinin de kanunla düzenlendiğine işaret edilen açıklamada, yurt dışındaki üniversitelerden alınan diplomaların denklik işlemlerinde Yurtdışı Yükseköğretim Diplomaları Tanıma ve Denklik Yönetmeliği’nin yükseköğretim kurumları ve programlarının tanınmasıyla ilgili maddelerinin öncelikli olarak göz önünde bulundurulduğu kaydedildi.

    Söz konusu yönetmelikte bir yükseköğretim kurumunun tanınması için “Bir ülkenin yükseköğretim kurumuna bağlı olarak başka bir ülkede faaliyet gösteren kurumların menşe ülke ve faaliyet gösterdiği ülke tarafından yasal olarak tanınıyor olması gerekir.” düzenlemesine işaret edilen açıklamada, şunlar kaydedildi:

    “Son günlerde kurulumuza yapılan başvuru ve ihbarlardan, merkezi yurt dışında bulunan yabancı üniversitelerin ülkemizde sözde şubeler açtığı ve mezunlar verdiği anlaşılmaktadır. Asıl merkezleri Ortadoğu ve Balkan ülkelerinde olan ve ülkemizde Gaziantep, Mersin, Antakya, Şanlıurfa, Bursa, İstanbul, Ankara gibi şehirlerde ‘üniversite kampüsü ya da şubesi’ adı altında apartman dairelerinde gayriresmi olarak faaliyet gösteren sözde üniversite şubelerinin, sosyal medya aracılığıyla öğrenci toplamaya çalıştığı tespit edilmiştir.

    Kuruluş ve işleyişine dair hiçbir yasal dayanağı olmayan, resmi statüsü bulunmayan, eğitim ve öğretim açısından ülkemizdeki hiçbir usul ve esasa uymayan bu yapılanmalara itibar edilmemesi gerekmektedir.”

    “DİPLOMALAR REDDEDİLECEK” UYARISI

    Açıklamada, “Sözde üniversite eğitiminin, apartman dairelerinde ya da uzaktan eğitim yolu ile yükseköğrenimin gerektirdiği nicelik ve nitelikten yoksun olarak, gerekli akademik ve mesleki kazanımlar sağlanmadan, kısa sürede ve özellikle ülkemizdeki sığınmacılara yönelik olarak verildiği ve öğrencilerin orijinal diplomalarla mezun edildiği anlaşılmaktadır.” tespiti paylaşıldı.

    Söz konusu diplomalarla ilgili uyarının yapıldığı açıklamada, “Ülkemizin gelişmekte olan yükseköğretim sistemini ve kalitesini bu tür yıkıcı etkilerden korumak için tanınmayan ve ülkemizde yasal olmayan bir başka ülkede bulunan üniversiteye ait yükseköğretim kurumlarından alınan diplomaların ilgili mevzuat hükümleri göz önünde bulundurularak reddedileceği hususu kamuoyumuzun bilgisine saygıyla sunulur.” ifadeleri kullanıldı.

  • Deniz Çakır’a takipsizlik kararı

    Başörtülü kızlara bir AVM’de hakaret ettiği iddia edilen oyuncu Deniz Çakır, hakkında başlatılan soruşturma kapsamında savcıya ifade vermişti. Çakır ifadesinin ardından basın mensuplarına yaptığı açıklamada, “Suçlamalar benim bugüne kadarki duruşuma ters ve hiç yakışık almıyor. Bir sanatçı bir kadını ‘başörtülü, başörtüsüz’ diye ayırmaz” demişti.

    SAVCILIK İFADESİ ORTAYA ÇIKTI

    İstanbul Cumhuriyet Başsavcıvekili Murat Çağlak tarafından ifadesi alınan Deniz Çakır ifadesinde, olay günü saat 19.00 sıralarında bir doğum günü kutlaması için arkadaşlarıyla beraber bir kafeye gittiklerini söyledi. Bir süre sonra iki kadının gelerek yan masalarına oturduğunu söyleyen Çakır’ın, “Bu kadınların bakışı ve hareketleri beni yargılar ve taciz eder şekildeydi. Ben yaptığım iş gereği insanların bana bakmasına alışkın olmama rağmen bu iki kadının davranışları sıradışı olduğu için rahatsız olmuştum. Sonra bu iki kadının arkadaşları da gelince bizden rahatsız olduklarını hissettirip arka masaya geçmeleri ve bana aynı şekilde bakmaları üzerine ben de ‘Ne oluyor’ der gibi onlara baktım. Bu şekilde böyle bir gerginlik oldu. Ancak sonrasında olayı önemsemeyip, masamıza döndük” dediği kaydedildi.

    “KENDİLERİNİ ÇEKMEDİĞİMİZİ SÖYLEDİK”

    Doğum günü kutlaması esnasında fotoğraf çektiklerini belirten Çakır’ın, “Sohbet ettik. Fotoğraf çekilme esnasında arkadaki kadın grubu kendilerinin fotoğrafını çektiğimizi düşünerek, ‘Bizi mi çekiyorsunuz’ dediler. Biz de kendilerini çekmediğimizi söyledik. Hatta arkadaşım Hande Canar telefonu götürerek kendilerine gösterdi. Fotoğraflarının olmadığını görünce ikna oldular. Bir süre her iki masadaki kişiler kendi eğlencesine devam etti. Bu arada kafenin garsonlarından birine kendi fotoğraflarının alındığını söylemişler. Garson gelip bize söylediğinde almadığımız konusunda bilgi verdik” dediği ifade edildi.

    “BESMELE ÇEKİP JEST YAPMADIM”

    Söz konusu kadınların fotoğraflarının çekildiği ısrarlarının sürdüğünü anlatan Deniz Çakır’ın, “Kadınların ısrarla fotoğraflarını aldığımızı söylemeleri nedeniyle telefonu hızlıca masaya koyduğumda camı kırıldı. Telefon evde. Size bugün ulaştıracağım. Sonrasında konu kapandı. Yarım saat sakin oturduktan sonra ayrıldım. Ayrılırken herhangi bir tartışma ya da olay çıkmadı. Ben kesinlikle anlattıklarım dışında kafeye girerken bu kadınlara bakarak alay eder tarzda euzü besmele çekip jest ve mimik hareketi yapmadım. Zaten bu kadınlar benden sonra kafeye geldiler. Yine bu kadınlara bağırarak ‘Ben Atatürkçü’yüm, burası Atatürk Türkiye’si Arabistan değil. Siz Arabistan’a İran’a gideceksiniz’ şeklinde herhangi bir cümle kullanmadım. Tüm hayatım boyunca ayrımcılık yapılmasına karşı durmuş bayanlar ile ilgili sosyal destek projelerinde yer almış bir insanım. Böyle bir konudan dolayı ifade vermek zorunda bırakıldığım için çok üzgünüm” dediği öğrenildi.

    “İYİ NİYETLİ OLMADIKLARI KANAATİNDEYİM

    Çakır’ın “Olayın 30 Aralık 2018 tarihinde olmasına rağmen 4 Ocak 2019 tarihinde dilekçe verilmesi, kafeden ayrılırken herhangi bir tartışma ortamının olmaması ve olayın orada bitmiş olması hususlarını düşündüğümde müştekilerin iyi niyetli olmadıkları kanaatindeyim. Arabistan kelimesinin geçtiği tek cümle kendi masamdaki arkadaşlarımın duyabileceği şekilde, içkili bir mekanda içtiğim içkiye, çektiğim fotoğrafa karışılıyor, yargılanarak bakılıyor, ‘Burası Arabistan mı? Atatürk Türkiye’si’ şeklinde söyledim. Ancak bu söylemi mi kesinlikle karşı tarafın duyacağı ses tonuyla ya da onlara hitaben söylemedim. Üzerime atılı suçlamaları kabul etmem” dediği kaydedildi.

  • Takla atan hafif ticari araç, tarlaya devrildi: 7 yaralı

    Kaza, öğleden sonra, Siverek’e bağlı Üçkuyu Mahallesi yakınlarında meydana geldi. İlçe merkezinden Karacadağ Mahallesi’ne giden Seyfettin Güreli yönetimindeki 72 EE 986 plakalı hafif ticari araç, kontrolden çıkıp, takla atarak, yol kenarındaki tarlaya devrildi. Kazada sürücü Seyfettin Güreli ile araçtaki Besra, Hava, Sedat, Defne ve Sultan Güreli ile Hayat Arıkhan yaralandı. Yaralılar, kazayı görenlerin ihbarıyla olay yerine gelen sağlık görevlilerince ambulanslarla Siverek Devlet Hastanesi’ne kaldırıldı. Acil serviste tedaviye alınan yaralılardan Sultan Güreli’nin hayati tehlikesinin bulunduğu belirtildi. Jandarma, kazayla ilgili soruşturma başlattı.

  • Türkiye’de üniversite okuyan Suriyeli sayısı 20 bin 701’e ulaştı

    Medya takip ve raporlama ajansı PRNet, Türkiye’de üniversite okuyan Suriyeli öğrenci sayısına yönelik araştırmayı inceledi.

    PRNet’in Yükseköğretim Kurulu (YÖK) verilerinden ve medya yansımalarından derlediği bilgilere göre, Türkiye’de üniversite okuyan Suriyeli öğrenci sayısı 20 bin 701 olarak görüldü.

    Bu öğrencilerin 7 bin 721’i kadınlardan oluşurken, 12 bin 980 kişinin erkeklerden oluştuğu saptandı. Rapor 2017-2018 dönemine ait son verileri yansıtırken, en çok Suriyeli öğrencinin İstanbul’da eğitim gördüğü kaydedildi.

    4 bin 323 Suriyeli öğrenciye ev sahipliği yapan İstanbul’u, 2 bin 48 öğrenci ile Gaziantep takip etti. Buna karşın en az Suriyeli öğrencinin Şırnak ve Tunceli’de yer aldığı gözlendi. Bu illerde öğrenim gören Suriyeli üniversiteli sayısı sadece 1 olarak kayıtlara geçti.