Kategori: Gündem

  • DEM’den Öcalan ile görüşme başvurusu

    DEM’den Öcalan ile görüşme başvurusu

    DEM Parti, İmralı’da PKK elebaşı Abdullah Öcalan ile görüşmek için Adalet Bakanlığı’na yazılı başvuru yaptı. Pariti’nin Eş Genel Başkanları Tülay Hatimoğulları ve Tuncer Bakırhan adına yapılan başvuruda, “İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’nda bulunan Abdullah Öcalan ile Eş Genel Başkanım Tulay Hatimoğulları Oruç ile aynı anda açık görüş yaparak görüşmek istiyoruz” ifadeleri yer aldı.

  • Kavga ettiği ablasını bıçakladı, beşinci kattan atladı

    Kavga ettiği ablasını bıçakladı, beşinci kattan atladı

    Olay, 20 Kasım akşamı saat 19:00 sıralarında Çankaya’da meydana geldi.

    Alınan bilgilere göre, aynı evde yaşayan abla Y.B.D. ile erkek kardeşi E.Ş. (25) arasında bilinmeyen bir nedenden dolayı kavga çıktı. Kavganın alevlenmesi üzerine E.Ş., bıçakla saldırdığı ablasını boğazından yaraladı. Saldırının ardından beşinci kattaki evinin balkonundan atlayan E.Ş.’nin, ihbar üzerine bölgeye sevk edilen sağlık ekiplerince hayatını kaybettiği belirlendi. Ağır yaralı abla Y.B.D. ise ilk müdahalenin ardından hastaneye nakledildi. E.Ş. cesedi incelemelerin ardından Adli Tıp Kurumuna götürülürken polis ekiplerince olayla ilgili soruşturma başlatıldı.

    “Kardeşi ablasını bıçaklamış ve daha sonra kendisini aşağıya atmış”

    Olayla ilgili konuşan komşulardan Rabia Gündüz: “Duyduğuma göre, abla ve kardeş yemek yiyormuş. Aralarında kavga çıkmış. Kardeşi ablasını bıçaklamış ve daha sonra kendisini aşağıya atmış. Bıçaklanan kadının yoğun bakımda olduğunu öğrendik. Saldırganla bazen köpeğini gezdirirdi. O zamanlar karşılaşırdık. Gözlemlediğim kadarıyla kibar insanlardı. Daha önce herhangi bir kavgalarına şahit olmamıştım. Atlayan saldırgan bir dükkanın önüne düşmüş. Çevredekiler sağlık ekiplerini çağırmış. Müdahale anında hayatını kaybetmiş” dedi.

  • Yenidoğan davasında tutuksuz sanıklar savunma yapıyor

    Yenidoğan davasında tutuksuz sanıklar savunma yapıyor

    İstanbul’da bebekleri kendilerinin anlaşmalı olduğu hastanelere sevk ederek haksız kazanç sağlayan ve ihmali davranışlarda bulunarak ölmelerine neden olan Yenidoğan Çetesi yöneticisi ve üyesi 22’si tutuklu toplam 47 sanığın yargılandığı dava 7’nci gününde devam ediyor. Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından adliyenin konferans salonunda görülen duruşmada tutuklu ve tutuksuz sanıklar hazır bulundu.

    Duruşmada savunma yapan ve başka bir doktorun kaşesini kullanarak hasta baktığı iddia edilen tutuksuz sanık Mehmet Salih Kaya, “Önceki ifadelerimi tekrar ederim. Ekleyeceğim bir şey yok” dedi.

    Bunun üzerine mahkeme başkanı sanığa, Fırat Sarı ile arasında geçen konuşmaları sordu. Sanık Kaya, “Fırat Sarı ile bir şeyler konuşmuş olabilirim ama eylem olarak bir hareketim olmadı. Önceden Çam Sakura Hastanesi’nde asistanlık eğitimi aldım. Silivri Kolon Hastanesi’nin yerini bile bilmem orada kimseye bir müdahalede bulunmadım. Hiçbir sabıkam yok. Fırat Sarı’dan bir menfaatim yok” dedi.

    “Hastanede kıdemli hemşire bulunmadığı için mesaiye kalıyordum”

    Savunma yapan başka bir tutuksuz sanık hemşire Serenay Şenkalaycı, “Güngören Hastanesi’nde görev yaptım. Son olarak Avcılar Hospital Hastanesi’nde çalıştım. Fırat Sarı, Gıyasettin Mert Özdemir başta olmak üzere birçok sanığı tanıyorum. Ben işletmeye bağlı bir yoğun bakımda çalışmıyorum. Bu konuda bir gelir sağlamadım. Hastanede kıdemli hemşire bulunmadığı için mesaiye kalıyordum. Bu mesai karışıklığında ödeme alıyordum emeğinin karşılığı sonucu. Bunun dışında bir gelir elde etmedim” diye konuştu.

    “Denetim ekiplerinin tavırları normal değildi”

    Sanık Şenkalaycı, “Hastanede bir danışman doktor bulunuyordu. İlker Gönen düzenli olarak hastaneye gelir ve vizit yapardı. Bizler hemşireyiz, biz reçeteye ilaç yazmayız. Doktor reçeteyi yazar sisteme atar, bizde onaylarız. Ben ne doktor İlker Gönen, ne Hasan Basri Gök’e hastaneden ilaç vermedim. Burada bir hedef şaşırtma var. Denetimde büyük bir şok yaşadım. Defalarca denetimden geçtim ve bu denetimin normal bir denetim olmadığını anladım. Kafamda birçok soru işareti vardı. Hasan Basri Gök bana epikrizleri atıyordu ama ben hemşireyim benim bununla ilgili bir görevim yok bu doktorun göreviydi diyerek tepki gösteriyordum. Denetim ekiplerinin tavırları normal değildi. Bir denetimcinin ilk kez hastanın ailesinin arandığını gördüm. Fırat Sarı, çalıştığım hastanede yarı zamanlı çalışan bir hekimdi. Denetim ekipleri bazı hemşirelerin not tutmadığını gördü ve beni uyardılar. Ben de bunun faturasının bana kesileceğini düşündüm” ifadelerini kullandı.

    Mahkeme başkanı sanığa, “10 senedir hemşiresin ve basamak nedir bilmiyor musun” diye sordu. Sanık, “Basamak nedir biliyorum basamak göstermeyi bilmiyorum çünkü bu benim değil doktorun görevidir” diye yanıtladı.

    Savunmasına devam eden sanık, “Hasan Basri Gök’ün bu işleri ticari amaçlı yaptığını öğrendim. Kendisine ilaç vermedim ve ilaç temin etmedim. Kendisi beni manipüle etmeye çalıştı. Hareketlerinden işkilleniyordum. Kendisine bu yüzden ilaç vermedim. Hastanede olmayan birine notlarımın tamamını atmamı istediler, sürekli bir yönlendirme içindeydim. Farklı işlemler yapmamı istediler” şeklinde konuştu.

    Cumhuriyet savcısı sanığa, “Yoğun bakımlarda kamera var mıydı, yoksa neden yoktu” sorusunu yönetti. Sanık, “Yoğun bakımlarda kamera yoktu. Neden yoktu bilmiyorum” diye cevapladı.

    “Riskli doğumlarda bebeğe müdahale edebilecek bir doktorumuz mevcut değildi”

    Cumhuriyet savcısı sanığa “Epikrizleri doktorlar yazar diyorsun ama konuşmalarda epikriz yazdığına dair konuşmalar mevcut, Hasan Basri Gök’e neden ay sonu epikrizleri değiştireceğini söylüyorsun. Buradaki çelişkiyi açıklar mısın?” şeklinde bir soru sordu. Sanık “Ben epikiriz yazmadım. Konuşmalarda böyle bir şey geçmişse de bilmiyorum. Ağzımdan o şekilde çıkmış olabilir, benim epikriz yazma durumum söz konusu değildir. Riskli doğumlarda bebeğe müdahale edebilecek bir doktorumuz mevcut değildi” ifadelerini kullandı. Duruşmaya 40 dakika ara verildi. Verilen aranın ardından tutuksuz sanıkların savunmasıyla devam edecek.

  • “Milli teknoloji hamlemiz gençlerimizin, genç beyinlerin ülkemize armağanıdır”

    “Milli teknoloji hamlemiz gençlerimizin, genç beyinlerin ülkemize armağanıdır”

    Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, “Stratcom Youth 2024 Küresel İletişimde Gençlik ve Teknoloji: Yeni Dönem” programına katıldı.

    Stratcom Gençlik Forumunun bu yılki temasının küresel iletişimde gençlik ve teknoloji olduğunu belirten Altun, İletişim Başkanlığı olarak küresel iletişim konusunu farklı boyutlarıyla ele aldıklarını söyledi. Altun, “Mesaj alışverişinden bahsediyoruz. Bu ilişki küresel alanda cereyan eden söz konusu etkileşim aslında eşitler arasında gerçekleşen, göz hizasında cereyan eden bir ilişkide değil bir anlamıyla hiyerarşik bir ilişki, asimetrik bir ilişki. Yani bir tarafta mesaj üreten ve onları dağıtan aktörler var diğer tarafta bu mesajlara muhatap olan onları tüketen geniş toplum kesimleri var. Bir yanda gür bir şekilde bağıra çağıra konuşan aktörler var öte yanda ise suskun, susturulmuş aktörler var. Kelimenin tam anlamıyla sessiz yığınlar var. Ne yazık ki bugün karşımızda küresel bağlamdaki sömürü ilişkileri meşrulaştıran bir küresel iletişim rejimi var. Nasıl ki karşımızda adaletsiz bir küresel düzen varsa aynı şekilde bu düzene dayanak oluşturan bir küresel iletim düzeni var. Biz bu adaletsiz iletim üzerinden gerçek anlamda adil bir iletişim düzenine geçmek için mücadele ediyoruz. Elbette bir yandan ülkemizin küresel itibarını marka değerini arttırmak için çabalıyoruz, daha da güçlendirmek için çabalıyoruz. Öte yanda hakikat odaklı iletişim anlayışını hakim kılmaya çalışıyoruz ve bu doğrultuda ülkemizin sayın cumhurbaşkanımızın liderliğinde sürdürdüğü küresel adalet mücadelesine katkı sunmaya gayret ediyoruz. Bu süreçte bizler gençlerimizin öncü bir rol oynadığına inanıyoruz. Bu nedenle küresel iletişim alanında yaşanan eşitsizlikleri, adaletsizlikleri, sorunları ve çözüm ödevlerini gençlerimizle birlikte konuşalım, müzakere edelim istiyoruz ve bu toplantıyı da tam da bunun için düzenliyoruz” diye konuştu.

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından Cumhuriyetin 100’ncü yılında ‘Türkiye Yüzyılı’ vizyon belgesinin yayınlandığını hatırlatan Altun, “Eğer bu belgeye bakacak olursanız bu belgede yer alan hedeflerin tümünde gençlerin genç toplum kesimlerinin gençliğin merkezi bir rolü olduğunu görebilirsiniz. Türkiye Yüzyılı vizyonunun merkezinde gençler yer alır; bilim, kalkınma sanayi, savunma, eğitim, teknoloji ve benzeri alanların tümünde. Gençler nesne değildir, öznedir. Türkiye’nin hem bugününde hem gelecek vizyonunda gençler kurucu aktörleridir. Gençler Türkiye’nin küresel iletişim süreçlerini etki etme bu süreçleri yönlendirme gayretlerinin de önde gelen aktörlerindendir. Gerek teknolojik yeniliklere gerek inovatif girişimlere bilimsel buluşları imza atma noktasında gerekse de yeni teknolojileri kullanmak ve onları dönüştürme süreçlerinde gençler toplumun önündedir. Elbette bu durumun ortaya çıkmasında her şeyden önce gençlerimizin özgüveni etkili gençlerimizin girişimciliği etkili” şeklinde konuştu.

    “2002 sonrasında, sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın başkanlık ettiği hükümetlerin uyguladığı gençlik politikalarıyla gençlerin özgüveni, girişimci ruhu ve cesareti kökleşmiş ve bu doğrultuda toplumsal, kurumsal ve kültürel ortamlar inşa edildi” diyen Altun, şunları kaydetti: “Bu durumun ortaya çıkması, kıymetli genç kardeşlerimin her şeyden önce bir zihniyet değişimiyle ortaya çıkmıştır. Ne yazık ki bu ülkede yıllar yılı, biz yapamayız, biz geri kaldık, biz beceremeyiz diyerek bütün bir topluma bir adeta ezilmişlik psikolojisi aşılanarak, bir tür öğrenilmiş çaresizlik zerk edildi. Şükürler olsun ki, Türkiye büyüdükçe, genişlikçe, yeniliklere imza attıkça, bölgesinde ve dünyada iddialı, istikrarlaştırıcı bir güç olarak öne çıktıkça bu psikoloji aşılmaya başlandı. Bugün, Türkiye’nin öncülük ettiği ve gençlerimizin de içinde önemli roller üstlendiği teknolojik yeniliklerin, keşiflerin, inovasyonların arkasında bu öğrenilmiş çaresizliğin terk edilmiş olması gerekiyor. Her ne kadar söz konusu ezilmişlik psikolojisini, öğrenilmiş çaresizlik duygusunu aşamayan kesimler varsa da bunların giderek marjinelleştiğini, sayılarının giderek azaldığını, siyasal temsilcilerinin giderek daraldığını memnuniyetle görüyoruz” ifadelerini kullandı.

    “Tüketimcilik kültürünün faturasını gençlere yüklemek de en hafif tabirle vicdansızlıktır”

    22 yılda zihniyet değişimi yaşadıkları başka bir konu olduğunu da ifade eden Altun, “O da gençliğe, gençlere, genç toplum kesimlerine yönelik egemen bakış açısında yaşanan değişimdir. Modern Türkiye tarihine baktığımızda gençlerin farklı kesimler tarafından ya tepeden inme bir modernleşme anlayışıyla endoktrinasyon nesnesi olarak ele alındığını görüyoruz. Ya bir toplumsal ya da siyasi hareketin ideolojik yakısı yahut bildirilmiş kıtası olarak ele alındığını görebiliriz. Yahut da tüketim toplumunun, tüketimcilik kültürünün bir unsuru, bir bileşimi, bir nesnesi olarak telakki edildiğini görebiliriz. Bu yaklaşım esas itibariyle farklı şekillerde karşımıza çıkmıştır ve buna uygun olarak gençlerimizin ya hedonizmle ya radikalizmle özdeşleştirilmeye çalışıldığını yine görüyoruz. Gençlerin nesneleştirildiği asit tüketimler olarak ele alındığı, toplumda konumlandırıldığı bir paradigmadır bu paradigma. Ne mutlu ki değerli arkadaşlar, yeni Türkiye’de bu paradigmaya yer yok. Yeni Türkiye’de gençler toplumun kurucu aktörleridir. Gençler hiçbir siyasi hareketin bildirilmiş kıtası yahut ideolojik yakıtı değildir olmamalıdır. Gençler endoktrinasyon nesnesi de değildir ve tüketimcilik kültürünün faturasını gençlere yüklemek de en hafif tabirle vicdansızlıktır. Bu nedenle siyasette, bilimde, teknolojide toplumun her alanında önce olmaları gereken bir toplum kesimidir. Biz gençlere, gençliğe, toplumun diğer kesimleri gibi ortak iyi için çalışan ve ferdiyetinin yüceliği anlayışını özümsemiş kesimler olarak bakan bir paradigmanın içinden konuşuyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımızın başkanlık ettiği mevcut siyasi irade gençlere her zaman ve her koşulda tam da bu inanç ve özgüvenle destekleme sözü vermekte. Gençlerin anlaşılması, sorunlarını çözüme kavuşturması için bu duygu ile çabalamaktadır” değerlendirmelerinde bulundu.

    Türkiye Yüzyılı vizyonunun sınırlarının uzay vatana ulaştığını vurgulayan Altun, “Her iki astronotumuzun sağladığı bu önemli başarı Türkiye’nin uzay sektörüne dönüp artan ilgisini pekiştirdi ve Türkiye’nin günümüz küresel uzay yarışındaki atılımını kanıtladı. Uzay bugün hem sivil hem de askeri amaçlar için kullanılabilir durumda ve çeşitlenen bu amaçlar bizi bir yol ayrımına getirdi. Ya bu alanda yatırım yapıp yenilikleri fırsatları kavrayacağız, bunların peşinden koşacağız ya da diğer uluslararası aktörlere bağımlı kalacağız. Türkiye bu yol ayrımında kararını verdi ve fırsatları yakalayan öncü ülke olmayı tercih etti” ifadelerini kullandı.

    2018 yılında Türkiye’nin uzay çalışmalarını koordinat etmek üzere Türkiye Uzay Ajansı kurduklarını belirten Altun, “2021 yılında Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından açıklanan Milli Uzay Programı, ülkemizin uzay politikaları alanındaki güçlü iddialarını yansıtan bir stratejik çerçeve ortaya koydu. Öte yandan, Türkiye’nin biriktiği uydu projeleri, ülkemizin uluslararası rekabet gücünün arttırılması, yerli ve milli teknoloji kapasitesinin daha da geliştirilmesi ve savunma alanında öncü bir aktör olabilmemiz adına önemli kazananlar sağladı. Yine bu bağlamda ülkemiz uzay çalışmaları alanında pek çok uluslararası iş birliğine imza aldı. Uzay teknolojileri alanında bağımsız, güçlü bir aktör olma hedefimiz çerçevesinde yürüttüğümüz bu çalışmalar içerisinde gençlerin hep önemli bir payı olduğu olmaya da devam ediyor. Gençlerimiz mutlulukla, memnuniyetle görüyoruz ki günden güne uzay çalışmaları alanına daha fazla ilgi gösteriyor, daha fazla varlık gösteriyor bu çalışmalar” diye konuştu.

    “Milli teknoloji hamlemiz genç beyinlerin ülkemize armağanıdır”

    Altun sözlerini şu şekilde sürdürdü:

    “Milli teknoloji hamlemiz gençlerimizin, genç beyinlerin ülkemize armağanıdır. Genç mühendislerimiz, genç bilim insanlarımız sayesinde bu hamle başarılı sonuçlar üretmiştir. İnsansız otonom araçlar alanındaki derlemeler ve savunma sanayimizde gelinen yüksek teknolojik düzey, yerli otomobilimizin, yerli uygularımızın imalatı gibi kilometre taşları, az önce de altını çizdiğim uzay yolculuğumuz gibi başarılar ve elbette TÜBİTAK başta olmak üzere kurumlarımızın ilk öğretimden doktora düzeyine kadar verdiği proje destekleri, Türkiye’nin milli teknoloji hamlesinin somut tezahürleridir.”

    “Teknofest markasının bu yıl 1 milyon 630 bin yarışmacının başvurusuna kucak açmış olması da Türkiye’nin gelecek nesillere verdiği değeri, gençlerimizin dinamizminin somut göstergeleridir” diyen Altun, “Evet sizler karşımızdaki gençlik çok şükür özgüvenlidir ve sınırlarının aşılabildiği nedeni farkındalığa sahiptir. Bu ülkenin gençliği için gökyüzü artık sınır değil sadece başlangıçtır. Ülkemiz merkezinde gençlerin olduğu 21. yüzyıl Türkiye’sini bilim ve teknolojiyle inşa etmenin gayreti içerisindedir. Bunların yanında uzay çalışmaları ve Milli Teknoloji hamlesi yanında bir diğer başlık da günlük yaşantımızın bir parçası haline gelen, dünyamızı ve bütün sektörleri hızla dönüştüren yapay zeka araçlarıdır. Bugün yapay zeka kaynaklı algoritmaların siyaset, bilim, finans, iletişim ve benzeri pek çok alanda kullanıldığına hepimiz şahitlik ediyoruz. Yapay zeka araçları bir yandan yeni imkanları sunarken öte yandan ciddi meydan okumaları da elbette beraberinde geçiliyor. Biz bu meydan okumalarının farkında olarak ihtiyatlı ve fakat cesur bir yaklaşımla yapay zeka teknolojilerine yaklaşıyoruz. Bu doğrultuda Türkiye Milli Teknoloji ve Dijital Türkiye hedefleri doğrultusunda ulusal yapay zeka stratejisini oluşturmuş durumdadır. Bu çerçevede ulusal yapay zeka stratejisi eylem planı ortaya çıkmıştır” ifadelerini kullandı.
    Gençlerin bugün insanlığı ilgilendiren vicdani tutumu olduğunu aktaran Altun, “Gençlerimizin vicdani tutumu, gençlerimizin, ülkemizin, bölgemizin, insanlığın bugünle ve geleceğine ilişkin sahici tavırlarıdır. Biz bu tavrı çok farklı şekillerde görüyoruz. Fakat bu tavrı özellikle nerede gördük? 15 Temmuz 2016 tarihinde gördük. Gençlerimiz 15 Temmuz’da hain bir terör örgütü aracılığıyla hayatı geçirmeye çalışılan darbe görünümlü işgal planına karşı şanlı bir direniş ortaya koydu. Birçok genç kardeşimiz şehit düştü. Tüm şehitlerimize Cenab-ı Allah’tan rahmet diliyoruz. Birçok kardeşimiz gazi oldu. Gazilerimize de sıhhat içerisinde, afiyet içerisinde, uzun ömürler diliyoruz. Gençlerimiz darbecilere, işgalcilere ağır bir ders verdi. Dünya tarihine geçecek nitelikte ağır bir ders verdi” dedi.

    Gazze’de İsrail hükümetinin yürüttüğü soykırım girişimlerine karşı gençlerin sadece Türkiye’de değil, küresel alanda mücadele verdiğini bildiren Altun, “Küresel iletişim platformlarında bütün engellemelere, sansür girişimlerine rağmen gençlerimizin Filistinli mazlumlarla nasıl dayanıştığını görüyoruz. Onlara ses olmaya çalıştıklarını görüyoruz ve her biriyle gerçekten gurur duyuyoruz” ifadelerini kullandı.

  • Eylem arayışındaki 2 DEAŞ üyesi yakalandı

    Eylem arayışındaki 2 DEAŞ üyesi yakalandı

    Edinilen bilgilere göre, İstanbul Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Şube Müdürlüğü ile TEM ekipleri, terör örgütü DEAŞ’ın Türkiye‘de eylem arayışında olan bir hücresini tespit etti.

    Örgütün faaliyetlerinin tespiti ve şüphelilerin yakalanmasına yönelik yürütülen ortak çalışmalarda, sosyal medya platformlarında “patlayıcı bomba yapımı” ile bilgi arayan D.K.’yı tespit eden güvenlik ve istihbarat birimleri, söz konusu şüpheli üzerine yoğunlaşarak izini sürdü. Yapılan teknik ve fiziki takipte D.K. adlı şüphelinin E.S. isimli bir başka hücre üyesi ile birlikte hareket ettiğini tespit eden polis, 2 DEAŞ üyesinin bombalı eylem hazırlığında olduğunu ortaya çıkardı. Yapılan araştırmaların ardından Gaziosmanpaşa’da aynı binada 2 farklı dairede yaşadıkları anlaşılan zanlılar, terör polisi tarafından düzenlenen operasyonda yakalanarak gözaltına alındı. Söz konusu adreslerde gerçekleştirilen aramalarda ise yüksek hassas patlayıcılardan TATP, çok miktarda bomba yapımında kullanılan kimyasal madde, laboratuvar malzemeleri, kamuflaj malzemeleri, laboratuvar giysileri ve maskeleri, DEAŞ silahlı terör örgütünün sözde flamaları, çeşitli yasaklı yayınlar ve dijital materyal ele geçirildi. Örgüt üyelerinin saklandıkları yerde bazı zamanlar küçük çaplı patlama sesleri geldiği, yaptıkları bombaları denedikleri anlaşıldı. Öte yandan hücre üyelerinin 2021 yılında “DEAŞ’a üye olmak” suçundan tutuklandıkları ve 2023’te tahliye oldukları ortaya çıktı. Polisiye soruşturmada yakalanan hücre üyesi iki terörist, sorgulanmak üzere emniyete götürüldü. Şüphelilerin TEM Şubedeki ifade işlemlerinin devam ettiği aktarılırken, Türkiye’de kimlerle iletişim kurdukları, eylem talimatını kimlerden aldıkları ve hedeflerinde neresi olduğu çok yönlü olarak araştırılıyor.

  • Asgari ücrete zam maratonu başlıyor

    Asgari ücrete zam maratonu başlıyor

    Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, Kabine Toplantısı’nın ardından gazetecilerin yeni yıl için belirlenecek asgari ücret takvimine ilişkin sorusunu yanıtladı.
    Aralık ayında Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nun toplanacağını hatırlatan Işıkhan, “Süreci geçen seneki gibi yürüteceğiz. Aralık ayının ilk haftası ya da ikinci haftası taraflarla bir araya geleceğiz, biz hazırız. Asgari ücret takvimi belli olunca süreci açıklayacağız” dedi.

    İLK TOPLANTI BAKANLIKTA

    İlk toplantıya Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ev sahipliği yapması bekleniyor.

    Komisyon geçen yıl ilk toplantısı 11 Aralık’ta gerçekleştirildi.

    Asgari ücretin 31 Aralık’a kadar tespit edilerek kamuoyuyla paylaşılması gerekiyor.

    ASGARİ ÜCRET NASIL BELİRLENİYOR?

    Asgari ücreti, yasa gereği işçi, işveren ve hükümetten beşer temsilci olmak üzere 15 kişiden oluşan Asgari Ücret Tespit Komisyonu belirliyor.

    Komisyon, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı tarafından toplantıya çağrılıyor ve yeni asgari ücreti belirleme çalışmaları kapsamında teamül üzerine aralık ayında dört kez toplanıyor.

    Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının belirlediği üyelerden birinin başkanlık ettiği komisyon, en az 10 üyenin katılımıyla toplanıp oy çokluğuyla karar veriyor.

    Oyların eşitliği halinde komisyon başkanın bulunduğu tarafın çoğunluğu sağladığı kabul ediliyor.

    ASGARİ ÜCRET İÇİN NELER KONUŞULUYOR?

    Asgari ücret zammının yıl sonu enflasyonuna göre mi yoksa hedef enflasyona göre mi yapılacağı bir süredir tartışılıyor. Zam tahminlerine ilişkin farklı senaryolar konuşuluyor.

    Piyasalarda asgari ücret için yüzde 25’lik zam oranı beklentisi güçlenmiş durumda…

    Yıl sonu enflasyonu ile gelecek yılın enflasyon hedefi arasında bir noktanın da belirlenebileceği ifade ediliyor. Bu senaryo için yüzde 30’luk ücret artışı konuşuluyor.

    İş dünyasındaki ağırlıklı görüş asgari ücretin 22-23 bin lira civarına çıkarılması yönünde oluştu.

    Yabancı kuruluşların raporlarında da beklentiler yüzde 25-30 aralığında şekillendi.

    MUHALEFETİN BEKLENTİLERİ

    CHP: 30 bin lira

    İYİ Parti: 28 bin lira

    Yeniden Refah: 35 bin lira

    Gelecek Partisi: 33 bin 337 lira

    DEM Parti: 35 bin lira

    ASGARİ ÜCRET-AÇLIK SINIRI MAKASI AÇILIYOR

    Asgari ücret tespit komisyonunda Türk-İş’in açlık ve yoksulluk sınırı araştırması da ele alınacak.

    Ekim ayında dört kişilik bir ailenin açlık sınırı 20 bin 432 lira, yoksulluk sınırı 66 bin 553 lira, bekar bir çalışanın yaşam maliyeti ise 26 bin 527 lira olarak belirlendi.

    Asgari ücret 2024 yılında 17 bin 2 lira olarak belirlenmişti. Ekim ayı itibarıyla bu fark 3 bin 430 liraya yükseldi.

    MERKEZ’DEN HEDEF ENFLASYON YÖNLENDİRMESİ

    Merkez Bankası Başkanı Fatih Karahan, asgari ücretin tespitine ilişkin normatif bir değerlendirme yapmalarının söz konusu olmadığını belirtti.

    Karahan, “Biz karar verici değiliz. Bir kurul var, kurul toplanıyor ve belli süreçleri var, biz bu kurulun bir tarafı olmadığımız gibi resmi ya da gayriresmi herhangi tavsiyede de bulunmuyoruz.” ifadelerini kullandı.

    TCMB Başkan Yardımcısı Cevdet Akçay, “Asgari ücret artışının iktisadi faaliyetinin görece zayıfladığı dönemde geçişkenliği daha düşük oluyor.” dedi.

    Akçay, ücret artışlarında ileriye dönük endekslemeye geçilmesi gerektiğini vurguladı. Akçay, “Bu enflasyon için olumlu. İleriye dönük endeksleme devreye girmek zorunda. Konjonktürün de uygun olduğu kanaatindeyim.” şeklinde konuştu.

    ASGARİ ÜCRET ZAM SENARYOLARI

    Asgari ücret, geçen yıl ocak ayında yüzde 49,11 oranında zamlanarak 17 bin 2 liraya yükselmişti.

    Ocak ayında yüzde 25 zam yapılırsa yeni asgari ücret 21 bin 252 lira olacak.

    Merkez Bankası’nın yüzde 44’lük hedefi oranında artış yapıldığında 24 bin 483 lirayı bulacak.

    TCMB’nin 2025 hedefi olan yüzde 21’lik zam yapıldığında 20 bin 572 liraya çıkacak.

    2025 üst bandı olan yüzde 26 oranında zam gelirse 21 bin 422 lira olacak.

    Asgari ücrete yüzde 30 zam gelirse 22 bin 102 liraya yükselecek.

    Yüzde 40 zam yapılırsa yeni asgari ücret 23 bin 802 lira seviyesine gelecek.

    Orta Vadeli Program (OVP) enflasyon hedefi yüzde 41,5’luk zam gelirse 24 bin lirayı aşacak.

    OVP’deki 2025 enflasyon hedefi olan yüzde 17,5 oranında zam yapılırsa 19 bin 977 liraya yükselecek.

  • “ABD’nin Gazprom yaptırımları Türkiye’yi etkileyebilir”

    “ABD’nin Gazprom yaptırımları Türkiye’yi etkileyebilir”

    Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, Kabine Toplantısı sonrasında gazetecilerin sorularını cevapladı.

    Ukrayna ve Rusya arasında sona ermek üzere olan gaz sevkiyatı anlaşmasına yönelik soruyu cevaplayan Bakan Bayraktar, “Bizim arz güvenliği açısından gaza ihtiyacımız var. Sanayimizin gaz ihtiyacı var. Geçmişte İran’a yaptırım vardı ama doğalgazda muafiyet vardı biliyorsunuz. Biz de böyle bir muafiyet istiyoruz ABD’den Rus doğalgazı için” diye konuştu.

    Bayraktar ayrıca, Biden yönetiminin görev süresinin sonlarına doğru aldığı bu kararların bölgedeki enerji dengelerini yeniden şekillendirebileceğine işaret ederek, bu yaptırımların hedefi Rusya gibi görünse de Türkiye üzerinde ciddi bir baskı oluşturabileceğini kaydetti. Bakan Bayraktar, “Biden yönetimi giderayak, anlamıyoruz. Bir buçuk ay kaldı. Kötü tarafı, bu ambargoların bir gecede kalkması zor. Türkiye’ye muafiyet verilmezse hedef Rusya değil Türkiye demektir. Öyle değil mi?” ifadelerini kullandı.

    “Endişe edilen şeyleri düşünerek özelleştirmenin yapılmasının doğru olduğunu düşünüyoruz”

    Çayırhan Termik Santrali’nin özelleştirilmesine ilişkin Bakan Bayraktar, sendika ile görüşme gerçekleştirdiklerini belirterek, çalışanların endişelerini dikkate aldıklarını ifade ederek, “Endişelendikleri noktalar var. Endişe edilen şeyleri düşünerek özelleştirmenin yapılmasının doğru olduğunu düşünüyoruz” dedi.

    Santraldeki çalışanların çoğunun kamu işçisi olmadığını vurgulayan Bayraktar, “Şu anda da kamusal bir çatı altında değiller. Endişe ettikleri hususları gidermemiz lazım” şeklinde konuştu. Çayırhan Termik Santrali’nin daha önce 20 yıl boyunca özel sektör tarafından işletildiğini hatırlatan Bayraktar, özelleştirmeyle birlikte yerli kömürden üretimi artırmayı hedeflediklerini söyledi.

    Son 4 yıldır devlet eliyle işletilen santralin işçilerin haklarına zarar verilmeden özelleştirileceğini vurgulayan Bakan Bayraktar, “Çayırhan çalışmalı, hatta daha çok çalışmalı. Şu anda bin 249 kişi çalışıyor. Özel sektör eliyle çalıştığı zaman bu sayının artması lazım” dedi.

  • İstanbul Havalimanı kavşağında hafriyat kamyonu yandı

    İstanbul Havalimanı kavşağında hafriyat kamyonu yandı

    Olay, saat 10.00 sıralarında İstanbul Havalimanı kavşağı Kuzey Marmara Otoyolu bağlantısında gerçekleşti. İddiaya göre 34 GFM 65 plakalı hafriyat kamyonu, sürücüsünün direksiyon hakimiyetini kaybetmesi sonucu virajda kontrolden çıkarak yan yattı. Yan yatan hafriyat kamyonu motor kısmından alev almaya başladı. İhbarlar üzerine itfaiye ve sağlık ekipleri bölgeye sevk edildi. Ekiplerin müdahalesi sonrası yangın kontrol altına alınarak söndürüldü. Kamyon şoförü herhangi bir yara almadan kurtulurken bağlantı yolu bir müddet trafiğe kapatıldı. Hafriyat kamyonunun dorsesinde bulunan çakıl ve kum ise yola döküldü. Dumanların yükseldiği kamyon yangını İstanbul Havalimanı içerisinden de gözüktü.

    Öte yandan, yangının ilk çıktığı anlar ve kamyonun alev alev yandığı o anlar cep telefonu kamerasıyla görüntülendi.

  • DEM ve Öcalan yüzyüze görüşsün

    DEM ve Öcalan yüzyüze görüşsün

    MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin grup toplantısında konuştu.

    MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, PKK elebaşı terörist Abdullah Öcalan’a yaptığı Meclis çağrısını yineleyerek, “22 Ekim’de ne demişsek arkasındayız. İmralı ile DEM grubu arasında yüz yüze temasın bir an evvel yapılmasını bekliyor, çağrımızı kararlılıkla tekrarlıyoruz. Yeterince çile çekildi, yeterince acı yaşandı. Silah seçenek değil kucaklayıcı siyaset hedefimizdir.” dedi.

    Uluslararası sistemin iflas bayrağını çektiğini belirten Bahçeli, “Dünyanın bugünkü hali, nükleer savaş riskine işaret etmesi, küresel cepheleşmenin silah dışındaki uzlaşma arayışlarını gölgelemesi, uluslararası sistemin çöküş alarmıdır. Maalesef durum ciddi ve kritiktir. Türkiyemizin karşılaşma olasılığı giderek artan bütün senaryoları değerlendirerek hazırlık yapması sadece bir güvenlik önlemi değil bir varoluş meselesidir. Ne tarafa dönsek kanlı boğuşma sahneleri gözümüze çarpmaktadır.” ifadelerini kullandı.

    Herkesin gözü üstümüzdedir diyen Bahçeli, “Türkiye’nin çevresi füzelerle kuşatılmaktadır.” diye konuştu.

    İsrail Başbakanı Netanyahu hakkındaki tutuklama kararını da değerlendiren Bahçeli, “İsrail yönetimi dökülen kanın hesabını verecektir. Caniyahu ve eski savunma bakanının kaçışı, kurtuluşu söz konusu değildir.” dedi.

    Bahçeli’nin grup toplantısında yaptığı açıklamalar şöyle:

    27 ülkede 2021 yılından itibaren risk düzeyi önemli ölçüde yaygınlaşmıştır. Mali’den Somali’ye kadar uzanan çatışma boyutu son 3 yıl içinde iki katına çıkmış durumda. Ortadoğu’nun küresel çatışma haritasında kilit faktör olduğu bilinmektedir. Dünyanın tamamı korku tünelindedir. Ukrayna’nın batının silahlarıyla Rusya’yı vurması Putin’in söylemleriyle 3. dünya savaşı ihtimalini gün ışığına taşımıştır. İnsanlığın yeni bir yıkımı kaldırması mümkün değildir.

    Yaşanan iki dünya savaşının en ağır sonuçlarıyla yüzleşen Türkiye ve Türk milletidir.

    Türkiye’nin iki ateş arasında kalması ya da taraf olmaya zorlanması trajik neticelere yol açabilecektir. Elbette hiç kimseden korkumuz yoktur. Ancak barış ümitlerini canlı tutmak, fason kahramanlıklar taslamak ne devlet aklıyla ne de tarih şuuruyla bağdaşmayacaktır.

    Biden’ın aldığı veya alacağı her karar sakat ve mahsurludur. Başikanlık devir teslim törenini beklemeden insanlığı ateşe atmak için fırsat kollayan Biden’ın görevinden derhal alınması dünya barışımı muazzam bir hizmet olarak tarihe geçecektir.

    “TÜRKİYE’NİN ÇEVRESİ FÜZELERLE KUŞATILMAKTADIR”

    Türkiye’nin çevresi füzelerle kuşatılmaktadır. Herkesin gözü üstümüzdedir. Alacağımız karar ve varacağımız sonuçlar bölgesel akışı değiştirebilecektir. Bu taş yerinden oynarsa gök kubbe herkesin başına yıkılacaktır. Cihan yıkılsa bile bizim cephemiz yıkılmayacaktır.

    NETANYAHU HAKKINDA TUTUKLAMA KARARI

    İsrail yönetimi dökülen kanın hesabını verecektir. Kararın uygulanması hukuki bir yükümklülüktür. Aralarında Fransa, İspanya, Belçika, Cezayir, İtalya, Hollanda gibi ülkeler, ülkelerine gelmeleri halinde tutuklayacaklarını açıkladılar. Şerefsiz canilerin ibretlik sonlarını görmeye az kalmıştır.

    “MHP SÖZÜNÜN ARKASINDADIR”

    Kürt kardeşlerimizi sömüren, çocuklarını zorla dağa götüren ne kadar bölücü ve terörist varsa hepsini birden kaybetmeye, bunun da bedelini ödemeye mahkumdur. Türk milletinin asli mensubu olmak duruyorken emperyalizmin kanlı menüsünden yer almak insanlık onurunun hiçe sayılmasıdır. Kürtü Türkten ayırmak dünyayı güneş sisteminden ayırmak kadır imkansız be deli saçmasıdır. Acımız bir geleceğimiz bir. El ele vererek terörü ve bölücülüğü gündemimizden çıkarmalıyız. Türkiye’yi devirmek isteyenler bir karar eşiğindedir. Terörü lanetleyecek misiniz yoksa sırtınızı yaslamaya devam mı edeceksiniz? MHP her süzünün arkasındadır. 22 Ekim 2024 tarihli grup toplantımızdan itibaren ne demişsek aynen yanındayız. İmralı ile DEM grubu arasında yüz yüze temasın gecikmeksizin yapılmasını bekliyor, çağrımızı kararlılıkla tekrarlıyoruz. İnandığımız yolda hiç bir baskıya aldırış etmeyiz. Onun bunun tefikalarıyla Türkiye’nin hayrına olacak görüş ve düşüncelerimizden vazgeçmeyiz. Terör insanlığın ortak düşmanıdır. Kürt kardeşlerimizin terörle, terör örgütüyle ne ilgisi ne de ilişiği söz konusudur. Yeterince çile çekildi, yeterince acı yaşandı. Silah seçenek değil kucaklayıcı siyaset hedefimizdir.

  • Buzlanan yolda kayan TIR şarampole düştü

    Buzlanan yolda kayan TIR şarampole düştü

    Kars’ın yüksek kesimlerinde kar yağışı ve soğuk hava etkisini sürdürüyor. Kar yağışının etkili olduğu Kars-Digor-Iğdır kara yolunun bir bölümünde oluşan buzlanma, sürücülere de zor anlar yaşattı. Iğdır’dan Kars’a seyir halindeki tır, Kars’a 8 kilometre mesafede buzlanan yolda kaymaya başladı. Sürücüsünün direksiyon hakimiyetini kaybetmesiyle yoldan çıkan tır, devrilmekten son anda kurtuldu. Yaralananın olmadığı maddi hasarlı kaza ile ilgili tahkikat başlatıldı.

    Öte yandan ekipler Kars-Digor-Iğdır kara yolunda kumlama çalışması yapıyor.