Kategori: Gündem

  • Bakanlıktan, başörtülü 3 kadının işten çıkarılması açıklaması

    Bakanlıktan, başörtülü 3 kadının işten çıkarılması açıklaması

    Bakanlıktan yapılan açıklamada, “Bir market zincirinde, 3 kadın çalışanın başörtülü oldukları gerekçesiyle işten çıkarılması iddiaları ile ilgili olarak açıklama yapılması gereği duyuldu. Olay ile ilgili Cumhuriyet Başsavcılığı nezdinde suç duyurusunda bulunulduğu bilinmektedir. Bakanlık olarak, şiddetin her türlüsünün karşısında olduğumuzu bir kez daha vurgulayarak, kamu davası açılması halinde davaya müdahil olacağımızı ve hukuki süreci yakinen takip edeceğimizi kamuoyuna saygıyla duyururuz” denildi.

  • “Yassıada rejimi bir daha asla hayata geçmeyecek”

    “Yassıada rejimi bir daha asla hayata geçmeyecek”

    AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında video konferansla yapılan AK Parti Merkez Yürütme Kurulu (MYK) toplantısı sonrası, parti genel merkezinde gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Çelik, öncelikli gündemlerinin koronavirüs ile mücadele olduğunu belirterek, bu konuyu karşılaştırmalı bir şekilde değerlendirdiklerini söyledi. Çelik, “Hem Türkiye içerisindeki çalışmalar hem de dünyadaki gelişmeleri takip ediyoruz. Bu konu hakkında çok yönlü çalışmalarımız var. Tedbirlere ne kadar uyarsak, normalleşme o kadar azami derece mümkün olacak. Bu adımlar sonucunda rehavete kapılmamız lazım” dedi.

    ‘ONLARA ‘DEMOKRASİYİ FELÇ ETME ÖRGÜTÜ’ DİYORUM’

    Çelik, Türk siyasi tarihinde mutlaka kayıtlara geçmesi gereken bir tartışma yaşadıklarını ve yaklaşık 10 gündür bu tartışmanın devam ettiğini bildirdi. Yazar Ragıp Zarakolu’nun bugünkü ‘Makus kaderden kaçış yok’ başlıklı yazısını anımsatan Çelik, “İnternet sitesindeki bir yazar, bugün Cumhurbaşkanımızı, merhum Cumhurbaşkanımız Menderes’in akıbeti ile tehdit ettiği bir yazının çıkmasına kadar varan bir süreç yaşadık. Türkiye’de belli odaklar, onlara ben ‘demokrasiyi felç etme örgütü’ diyorum. Onlar çeşitli şekilde hatta bazen baro açıklamasıyla kendilerini gösterirler. Bunlar, bildikleri yola başvurarak yine bir rejim tartışması açmaya çalışıyorlar. Seçilmiş Cumhurbaşkanlığı makamına ‘saray rejimi’ demeye başladılar. Bu bizim bildiğimiz ve mücadele ettiğimiz bir yöntemdir. Türkiye’deki demokrasi mücadelesinin önündeki en büyük engellerden bir tanesidir. Bir iktidarı seçimle göndermek istemek her muhalefetin hakkıdır. Fakat ‘seçimle veya başka yolla gidecek’ demek bunun Türkiye tarihindeki anlamı bellidir. Bu millete karşı silah çekmenin referansıdır” diye konuştu.

    ‘CUMHURİYETİMİZİ GASP EDEMEYECEK’

    Çelik, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun bir gazeteciye verdiği beyanda, ‘darbeden bahsedilmesini doğru bulmuyorum’ dediğini belirterek, şunları kaydetti:
    “Biz de aylardır bunu söylüyoruz. Biz asıl cunta çağrılarıyla cumhuriyetimizin ve demokrasimizin kazanımlarının örtbas edilmesine direniyoruz. Cunta çağrılarının arkasında her zaman için ‘Yassıada rejimi’ vardır. Türk siyasi tarihinde temel kotlardan bir tanesidir bu. Kim rejim tartışması açıyorsa onun zihninin arka planında, ‘Yassıada rejimini’ yeniden hayata geçirme stratejisi vardır. Bu her zaman böyle olmuştur. En son tekrar Yassıada’yı hatırlatarak, Cumhurbaşkanımızın akıbetinin, Menderes’in akıbeti gibi olacağına dair yazıları internet sitelerinde yayımlamaya başladılar. Bu milli iradeye yönelik bir suikast girişimidir. Bunu başlatanlar içerisindeki siyasiler, hep bir parti içerisinde. Bunun sorgulanması lazım. O parti içerisindeki demokrat arkadaşlarımızın buna tepki vermesi lazım. Herkes önce kendi evini temizlemelidir. Bu ülkede Yassıada rejimi bir daha asla hayata geçmeyecektir. Yassıada rejimi, demokrasimizi ve cumhuriyetimizi gasp edemeyecektir.”

    ‘SURİYE’DEKİ TABLOYU ASLA GÖZÜMÜZDEN KAÇIRMIYORUZ’

    Çelik ayrıca, Libya’daki gelişmeleri yakından takip ettiklerini söyleyerek, “Libya’da milli menfaatlerimize uygun gelişmelerde giderek mesafe kat edildiğini görüyoruz. Aynı şekilde bütün bu mücadele sırasında Doğu Akdeniz’de Yunanlıların yapmaya çalıştığı kışkırtmalar ya da bir takım oldubittilere karşı hem siyasi olarak gerekli girişimleri yapıyoruz, hem de kahraman silahlı kuvvetlerimiz gereken kararlı duruşlarını sergiliyorlar. Suriye’deki tabloyu asla gözümüzden kaçırmıyoruz.  Oradan sınırımdaki terör unsurlarının temizlenmiş olması ve bu terör unsurlarının belli bir derinliye itilmiş olması milli güvenliğimiz açısından son derece kalıcı olması gereken bir kazanımdır.” ifadelerini kullandı.

    ‘T3 VAKFINA YAPILAN SALDIRILAR DİKKAT ÇEKİCİ’

    AK Partili Çelik, Türkiye’de hastalıklı bir zihniyetin adeta koronavirüsle ilgili konularda ‘başarısız olalım’ diye her gün yalan yanlış rakamlar ifade ettiğini, bunların içerisinde bilim adamı ve bir takım siyasi kimlikli kişilerin olmasının üzüntü verici olduğunu kaydetti. Türkiye Teknoloji Takımı Vakfı’na (T3 Vakfı) yapılan saldırılar dikkat çekici olduğunu kaydeden Çelik, “Tamamen yalan üzerine, yine aynı odaklar tarafından, yine cunta çağrısı yapanlar tarafından ortaya konuşan yaklaşımlar. Özellikle İHA’lar ve SİHA’ların terörle mücadelede oyun değiştirici olması, Türkiye’nin terörle mücadelede kapasitesini artırmış olmasının çok derin bir rahatsızlık yarattığını görüyoruz. Dolayısıyla biz milli teknoloji hamlesini yüzde yüz destekliyoruz” dedi.

    ‘ONLAR İÇİN OLUMSUZ KARAR ALMAMIZ MÜMKÜN DEĞİL’

    Bir gazetecinin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, koronavirüs sürecine ilişkin Normalleşme Planı kapsamında atılacak adımları hatırlatması üzerine Çelik, “İlk alınan tedbirler uygulandıktan sonra, normalleşme sürecinin devam ettiği, vakaların sayısının düştüğü görülüğünde yeni bir takım kolaylaştırmalar gündeme gelecektir” diye konuştu.
    Çelik, “YKS sınavının tarihi öne çekildi. Buna yönelik tepki oluştu, bunları nasıl karşılarsınız?” sorusuna ise, şöyle yanıt verdi:

    “Normalleşme tedbirleri başladığında buna bağlı olarak sınavların düzenlenmesi de gayet normal. Bu çerçevede öğrencilerimizin hazırlığını kolaylaştırmak için barajda indirim yapıldı, sınavın süresi artırıldı, müfredattan belli alanlarda öğrenci kardeşlerimizin muaf olması sağlandı. Genç kardeşlerimiz de biliyor ki Türkiye’nin geleceğine yaptığımız bütün hazırlıklar onlar içindir. Dolayısıyla bizim onlar için herhangi bir olumsuz karar almamız mümkün değildir. Bütün aldığımız kararlar memleketin geleceği içindir. Sınav tarihinin geriye çekilmesi normalleşme takvimin bir parçasıdır.”

  • Türkiye’de can kaybı 3 bin 500’ü aştı

    Türkiye’de can kaybı 3 bin 500’ü aştı

    Sağlık Bakanı Koca son 24 saatte gerçekleşen verileri paylaştı.

    Buna göre bir günde toplam 33 bin 283 test yapıldı. Yapılan testlerden bin 832’i koronavirüs pozitif vaka çıktı.

    Son 24 saatte 59 kişi daha hayatını kaybetti Toplam can kaybı 3 bin 520’ye yükseldi. İyileşen hasta sayısı 5 bin 119 artarak 73 bin 285’e çıktı. Toplam test sayısı 1 milyon 204 bin 421 toplam vaka sayısı 129 bin 491’e yükseldi. Yoğun bakımda yatan hasta sayısı bin 338 entübe hasta sayısı 707 olarak kayıtlara geçti.

    Fahrettin Koca paylaşımında; “Yoğun bakım hasta sayısı, entübe hasta sayısı ve vefat sayısında düşüş devam ediyor. Yeni iyileşen hasta sayısı, başarının diğer göstergesi. Vaka sayısında, seyirde görülebilecek kısmi bir artış var. Yeni bir dönemdeyiz. Salgına fırsat tanımamalıyız” dedi.

  • Sosyal medyadaki o isim FETÖ’den tutuklandı

    Sosyal medyadaki o isim FETÖ’den tutuklandı

    Gaziantep Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından FETÖ/PDY’ye yönelik yürütülen soruşturma kapsamında, ‘@kacsaatolduson’ isimli Twitter hesabının yöneticisi olduğu saptanan Hüseyin Yılmaz, 1 Mayıs günü düzenlenen operasyonla gözaltına alındı. Terör örgütünün gizli haberleşme uygulaması ByLock kullanıcısı olduğu, 2014 -2016 yılları arasında Bingöl’de mahrem imam olarak görev yaptığı ve örgüte ait başka sosyal medya hesaplarının da yöneticilerinden olduğu saptanan Yılmaz, emniyetteki sorgusunun ardından adliyeye sevk edildi.  Yılmaz, savcılık sorgusunun ardından, Sulh Ceza Hakimliği tarafından ‘Silahlı terör örgütüne üye olma’ suçundan tutuklanarak cezaevine gönderildi.

    Daha önce de FETÖ/PDY soruşturmasında tutuklandığı ve bir süre sonra tahliye edildiği öğrenilen Hüseyin Yılmaz’ın, geçmişte terör örgütü bünyesindeki okullarda çalıştığı bildirildi.

  • AVM-DER Başkanı: “Kendimizi test etmiş olacağız”

    AVM-DER Başkanı: “Kendimizi test etmiş olacağız”

    AVM-DER Başkanı Tahir Çelik, “Süreç içerisinde kendimizi test etmiş olacağız” dedi.

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın açıkladığı normalleşme planı ile birlikte alışveriş merkezleri 11 Mayıs’ta açılacak. Konu ile ilgili açıklamalarda bulunan AVM-DER Başkanı Tahir Çelik, “AVM’leri açtığımızda bir izdiham görüntüsü oluşmayacak” derken, AVM’lerin kademe kademe açılacağını söyledi. Şu ana kadar Sağlık Bakanlığı ve Bilim Kurulunun stratejileri ile çok önemli bir başarıya imza atıldığını belirten Çelik, “Gerçekten bu noktaya kolay gelinmedi. Bundan sonra da biz hiçbir çabanın ve gayretin bu çalışmaların dışında olmasını istemeyiz. Alışveriş merkezleri olarak bu süreci sekteye uğratmakta istemeyiz. Normalleşme sürecine geçmemiz de önemli. Cumhurbaşkanımızın açıklamış olduğu normale geçiş sürecinde alışveriş merkezleri de 11 Mayıs itibarı ile faaliyetlerine devam edecekler. Bunun uygulanması ile alakalı birçok kural ve kaideler var. Ama şunu söyleyelim ki yanlış bir algı oluşmasın. Bu aceleye getirtilecek bir süreç değil. Biz sadece başlangıç olarak 11 Mayıs tarihini söylüyoruz. İnsanların aklında kalan kalabalık alışveriş merkezi görüntüsü, konser alanları, indirimler, izdihamlar. Böyle bir şey olmayacak. Bu tamamen bizim hafızlarımızda kaldı. Önemli bir sürede bunun gerçekleşmesini de beklemiyoruz. Zaten AVM’leri açtığımızda bir izdiham görüntüsü oluşmayacak” diye konuştu.

    “Süreç içerisinde kendimizi test etmiş olacağız”

    Normalleşmede uyulması gereken birçok konu olduğunu dile getiren Tahir Çelik, “Hayata kaldığımız yerden devam edeceğiz ama kaldığımız gibi devam etmeyeceğiz. Daha farklı ve başka kuralları olan bir hayat sistemi uygulamış olacağız. Bu alışveriş merkezlerimiz için de geçerli. Bu sektörde 2 milyon ekmek yiyen insan var. Bunların önemli bir kısmı ücretsiz izinde. Durumun bir de böyle ekonomik ve insani tarafı da var. 11 Mayıs itibarıyla alışveriş merkezlerinin açılışına başlayacağız. Ama bu kademeli olacak. Bu eş zamanlı veya büyük açılışlar şeklinde olmayacak. Hem kendimizi süreç içerisinde test etmiş olacağız hem de yapacağımız hazırlıkları daha iyi yapmış olacağız. Aslında alışveriş merkezleri bu sürecin sonunda Haziran ayında tam açılır hale gelmiş olacak. Sağlık Bakanlığının yayınlamış olduğu korona virüs yayılım haritasına göre de her şehirdeki dağılımlar farklı. Her alışveriş merkezinin durumu farklı. Durum böyle olduğu için bütün bu kriterler baz alınacak. AVM’lerin açılmasıyla alakalı bize göre iki yeter şart var. Birincisi perakende mağazalarının açılması. Perakende mağazaları açmadan bizim alışveriş merkezlerini açmamızın bir önemi yok. Bize gelen bilgilere göre onlar da kademeli açacaklar. Daha çok ilk etapta büyük ölçekli perakendeciler, büyük ölçekli mağazalar açılacak. Kademe kademe de bu devam edecek. Sonrasında İçişleri Bakanlığının genelgesi ile kapatılan işletmeler var. Sinema salonları, eğlence alanları, kuaförler ve lokantalar. Bunların açılması için biz inisiyatif halinde yapamıyoruz. Bu yayınlanması gereken genelgenin içerisinde buraların nasıl açılacağı, buradaki kıstaslar ve kurallar hepsi yer almış olacak. Beklentimiz bu genelgenin çok kısa bir sürede yayınlanması. Zaten ilk etapta lokanta ve kafelerle alakalı bir beklentimiz var. Muhakkak burada bir takım kurallar olacak. Masaların arasındaki mesafeden tutun da yemeğin pişirilmesi, dağıtımına ve ödemesine kadar birçok konuyu içerecek. Sonrasında kademe kademe sinema salonları ve eğlence alanları var. Bunlar için de daha önemli bir süreç olduğunu görüyoruz. Bu Haziran dahi değil. Belki Temmuz ve Ağustos ayları bunun için en doğru aylar olmuş olacak. Esasında AVM’lerde normalleşmeye Ağustos ayı itibarıyla geçmiş olacağız. Ama bu süre içerisinde kademelendirerek kurallara uygun bir süre izleyeceğiz” ifadelerini kullandı.

    “Sağlık bu işin vazgeçilmezi”

    AVM-DER Başkanı Çelik, açıklamasına şöyle devam etti:

    “Normale geçiş süreci birçok üniteyi kapsıyor. Bugün sosyal hayatımızda en çok olan kelime alışveriş merkezi. Bugün okulların açılmasını değil, alışveriş merkezinin açılmasını konuşuyoruz. Bu bile bizim hayatımıza ne kadar girdiğini göstermiş oluyor. 2 milyon kişi bu sektörden ekmek yiyor. Bu da bu işin ekonomik boyutu ama sağlık bu işin vazgeçilmezi. Bu çok önemli. Bilim adamları ile bu konuyla ilgili konuşmalarımız, sohbetlerimiz var. Onların tavsiyeleri var. AVM’ler sadece Türkiye’de değil, dünyada bu şekilde açılıyor. Bununla alakalı kurallar ve kaideler oluşacak. İnsanları belirli kapasitenin üzerinde alışveriş merkezlerine almayacağız. Öngördüğümüz rakam 10 metrekareye bir kişi gelecek şekilde. Bunun yurt dışı örnekleri de var. Mesela Amerika’da 4,6 metrekareye bir kişi olarak hesapladılar. Biz güvenlik standartını yüksek aldık ve dedik ki ‘Alışveriş merkezlerini açmaya başladığımızda 10 metrekareye bir kişi olun.’ Öncelikle kapasite meselesi ile başlayacağız. Girişler çok önemli. İzdiham olmasına müsaade etmeyeceğiz. Sosyal mesafeye uygun bekleme alanları oluşturacağız. Ziyaretçilerimiz muhakkak maskeli olacak. Bu olmazsa olmazımız. İstisnasız gelen bütün ziyaretçilerimizin ateşini ölçeceğiz. Ölçüm yapmadan kimseyi alışveriş merkezlerine almayacağız. AVM’lerin ortak alanları AVM yöneticilerinin sorumluluğunda. Buralarda yapılacak temizlikte nano teknolojiler kullanacağız. Yüzeyi uzun süre temiz tutan kimyasallar kullanacağız. Asansör gibi üniteleri kısıtlayacağız. Asansörleri açmayacağız. Çünkü bizim için gördüğümüz kadarıyla riskli olan konular bunlar. Ortak alanlarda ki sorumluluk AVM yöneticilerinde. Bu konuda halkımızın içi rahat olsun. AVM yöneticileri en kalifiye insanlardan oluşuyor. Hem eğitimleri hem tecrübeleri itibariyle gerçekten bu işi dört dörtlük yapacaklar.”

    “Müşterilerimiz eldivenlerle ve belirli bir kapasiteye göre mağazalara alınacak”

    Esas konunun aslında mağazalar olduğunu ifade eden Çelik, “Perakende mağazaların kendi sorumluluğunda. Burada alınacak önlemlerde çok önemli. Buraya bir tekstil ürünü almaya gireceksiniz, o ürüne dokunup bırakacaksınız. O ürünü başkasının alması da bir risk teşkil ediyor. Bunun alakalı perakende gruplarımızın yaptığı çok güzel çalışmalar var. Örneğin bir dezenfektan kabini oluşturmuşlar. Burada ultraviyole ışınlarla belli bir süre bekleterek o kıyafetleri dezenfekte edip bunları müşterilerine verecekler. Bazı gruplarımız direk evlere poşetli halde gönderiyor. Kasiyerlerimiz maskeli ve sosyal mesafe kurallarına uygun şekilde hareket edecekler. Müşterilerimiz eldivenlerle ve belirli bir kapasiteye göre mağazalara alınacak. Biz bu konularda destek olacağız fakat buralardaki sorumluluk mağazalara ait olacak. Devletimizin de alışveriş merkezleri üzerinde denetimleri olacaktır bunu istiyoruz” dedi.

    Klima konusuna da değinen AVM-DER Başkanı Tahir Çelik, “Ortak alanlarda kullanılan klima sistemleri daha farklı. Bunlar büyük klima santralleri vasıtasıyla yapılıyor. Burada yüzde 100’e yakın taze hava verme imkanımız var. Mağaza içlerine geldiğimizde ise fancoil sistemleri var. Fancoil sistemler ise bir ortamdaki havayı alıp şartlandırıp yine aynı ortama veren basit sistemlerdir. Bu bir risk teşkil ediyor mu? Tabii ki de ediyor. Bunlarla alakalı pervanede mağazalarımız bakımlarını yaptırdığı müddetçe bir sorun olmayacaktır. Biz de bunun kontrollerini yapacağız. Bunların hepsiyle ahlaklı bir çok önlem almak mümkün. Bu konuda elimizden gelen gayret ve çabayı göstermiş olacağız” diyerek açıklamalarını sonlandırdı.

  • İletişim Başkanı Altun’dan köşe yazısına suç duyurusu

    İletişim Başkanı Altun’dan köşe yazısına suç duyurusu

    İletişim Başkanı Fahrettin Altun “Makus kaderden kaçış yok” başlıklı yazı hakkında suç duyurusunda bulundu.

    Altun’un avukatı Sezgin Tunç tarafından İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına verilen suç duyurusu dilekçesinde, müvekkili Fahrettin Altun’un, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı olduğu vurgulanarak, suç duyurusunun vatandaş olarak ülkesine, milletine ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a karşı sorumluluğu dolayısıyla yapıldığı belirtildi.

    “Artı Gerçek” isimli internet sitesinde Ragıp Zarakolu tarafından kaleme alınan “Makus kaderden kaçış yok” başlıklı bir yazının yayımlandığı aktarılan dilekçede, yayıncı tarafından Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın fotoğrafının karşısında darbeciler tarafından idam edilen eski Başbakan Adnan Menderes’in fotoğrafının yerleştirildiği vurgulandı.

    Ragıp Zarakolu’nun yazısıyla Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıkça darbe ve idamla tehdit edildiği belirtilen suç duyurusu dilekçesinde şu ifadelere yer verildi:

    “Şüpheliler tarafından Adnan Menderes’in 27 Mayıs 1960 askeri darbesi sonrasında darbeciler tarafından 17 Eylül 1961 tarihinde idam edilmesi olayı üzerinden halk oyuyla seçilen ilk cumhurbaşkanı olan Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’a karşı açıkça darbe ve idam tehdidi yapılmıştır. Bu yayın ve tehditler aynı zamanda içinden geçmekte olduğumuz küresel salgın sürecinde ülkemizin devleti ve milletiyle birlikte yürüttüğü mücadeleyi de hedef alarak başta yürütülen bu başarılı mücadeleye önderlik eden Sayın Cumhurbaşkanımız olmak üzere tüm milletimizin moral ve motivasyonunu düşürmeyi, halk arasında korku ve tartışma yaratarak kamu barışını bozmayı amaçlamaktadır. Bu çabalarında başarılı olamayacak olsalar da sistematik bir şekilde yürütüldüğü anlaşılan bu tehdit ve korkutma içeren yayınları yapan kişi ve yayın kuruluşları hakkında soruşturma yürütülmesi, haklarında kamu davası açılması ve bu suçlardan zarar gören kamu adına ceza verilmesi gerekmektedir.”

    Dilekçede, açıklanan nedenlerle yazıyı kaleme alan Ragıp Zarakolu, söz konusu internet sitesinin sahibi Arti Media GmbH ve şüpheli vasfına uygun tespit edilecek tüm kişi ve kuruluşların, Türkiye Cumhuriyetinin anasayal düzenine ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’a karşı alenen işlemiş oldukları fiiller nedeniyle ve resen tespit edilecek diğer suçlar nedeniyle cezalandırılması için kamu davası açılması istendi.

  • Adnan Oktar’ın tutukluluğunda yeni gelişme

    Adnan Oktar’ın tutukluluğunda yeni gelişme

    Adnan Oktar organize suç örgütüne yönelik görülen davanın, tutukluluk incelemesi duruşmasında sanıklar savunma yaptı. Koronavirüs önlemleri kapsamında duruşma salonuna getirilmeyen sanıklar, SEGBİS aracılığıyla katılırken Adnan Oktar “Allah’tan bir talebim yok” dedi. Heyet, 80 sanığın tutukluluk halinin devamına karar verdi. Mahkeme başkanının duruşmaya girerken kaza geçirdiği öğrenildi.

    KORONAVİRÜS SEBEBİYLE SEGBİS’LE BAĞLANDILAR

    İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi’nce Silivri Ceza ve İnfaz Kurumları Yerleşkesi karşısındaki duruşma salonlarında görülen tutukluluğun gözden geçirilmesi duruşmasına, koronavirüs önlemleri kapsamında sanıklar, salona getirilmeyerek Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla katıldı. Mahkeme başkanı, salona maskesiz gelinmemesi yönünde avukatları ve salonda bulunan kolluk kuvvetlerini uyardı.

    ALLAH’TAN BİR TALEBİM YOK

    Adnan Oktar’a tutukluluğu hakkında talebi sorulduğunda “Allah’tan bir talebim yok” dedi. Diğer sanıkların da savunma yapmasının ardından Cumhuriyet savcısı, elde edilen deliller ve ifadeler kapsamında 80 sanığın tutukluluk halinin devamını talep etti. Sanık avukatlarının da savunma yapmasının ardından kararını açıklayan heyet, aralarında Adnan Oktar’ın da bulunduğu 80 sanığın tutukluluk halinin devamına karar verdi.

    MAHKEME BAŞKANI TRAFİK KAZASI GEÇİRDİĞİ İÇİN KATILAMADI

    İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Galip Mehmet Perk’in ise 4 Mayıs’ta görülen duruşmaya gittiği sırada, aracıyla kaza yaptığı ve kolunu kırdığı öğrenildi. Bu sebeple duruşmaya katılamadığı öğrenilen Perk’in yerine, üye hakimlerden Talip Ergen başkanlık yaptı. Gezi Davası’nda Osman Kavala’nın da aralarında bulunduğu sanıkların beraatine karar veren Galip Mehmet Perk ve İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi üyelerine HSK 1. Dairesi inceleme ve soruşturma izni vermişti.

    İDDİANAMEDEN

    İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu’nca hazırlanan 3 bin 908 sayfalık iddianamede Adnan Oktar’ın da aralarında bulunduğu 226 sanık ile 125 mağdur-müşteki yer alıyor. İddianamede Adnan Oktar Suç Örgütü’nün kuruluşu, yapısı, kuralları, örgüt içi evlilikler, örgütün tarihsel gelişimi, ideolojisi, amacı, örgütün cinsel-mali sömürü düzeni, örgütün gelir kaynakları, silahlanma yapısı, örgütün hukuk grubu, propaganda faaliyetleri ve FETÖ ile ilişkisine ayrıntılı olarak yer veriliyor.

  • Berberler Odası: Usturayla sakal tıraşı yasaklanmalı

    Berberler Odası: Usturayla sakal tıraşı yasaklanmalı

    İstanbul Berberler Odası Başkanı Şükrü Akyüz 11 Mayıs’ta berberlerin açılması kararının ardından alınan tedbirleri anlattı. Akyüz sakal traşı konusunda da uyarılarda bulunarak, “Ben usturayla sakal traşı yapılmasının salgın bitinceye kadar yasak olması gerektiğini düşünüyorum. Sakallar sadece makine ile düzeltilmeli” dedi.

    Yeni tip korona virüs(Kovid-19) ile mücadelede alınan tedbirlerin kademeli olarak kaldırılması kararının ardından normalleşme süreci başlamış oldu. Berber ve kuaförlerin 11 Mayıs itibariyle açılacak olmasını İstanbul Berberler Odası Başkanı Şükrü Akyüz değerlendirdi.

    Akyüz, belirli kısıtlamalar içerisinde yeniden faaliyete başlayacak berberlerin koruyucu ekipmanlar tedarik edeceklerini söyledi. 11 Mayıs’ın miladi bir tarih olduğunu söyleyen Akyüz, bu günün kuaförler günü olarak belirlenmesini talep etti.

    “İki koltuk arasındaki koltuk çalışmayacak”

    Çalışmaların randevu sistemiyle olacağını dile getiren Akyüz, “Müşteri gelip dükkanda bekletilmeyecek. İçeri bir müşteri çıkmadan diğer müşteri alınmayacak. Randevusu gelen müşteri içeri girecek. İçeride iki koltuk varsa birisi çalışmayacak. Aradaki koltuk çalışmayarak salonlarımızda sosyal mesafeyi korumuş olacağız. Müşteri içeri girerken elleri dezenfekte edilecek. Koltuğa geçinceye kadar maskeli olacak. Geçtikten sonra kuaför maskesiyle, siperliğiyle ve beyaz uzun iş gömleğiyle, tek kullanımlık havlu kullanarak hizmete başlayacağız” diye konuştu.

    “Sakalların yalnızca makinayla inceltilip düzeltileceğini söylüyorum”

    Sakal tıraşının risk taşıyan bir işlem olduğunun altını çizen Akyüz, “Ben usturayla sakal traşı yapılmasının salgın bitinceye kadar yasak olduğunu, sakalların yalnızca makinayla inceltilip düzeltileceğini söylüyorum” dedi.

    “Zam talebimiz söz konusu değil”

    Meslektaşlarına seslen Akyüz, “Maliyetleri artacaktır. Traş tarifelerini almakta çekinmesinler. Hizmet alanlara sesleniyorum. Camlarında aşırı derece düşük fiyatlar yazan dükkanları asla tercih etmesinler. Buralarda her türlü hastalığa kapılabilirler. Sonradan pişman olurlar. Açılış aşamasında ‘Şu ürünü aldık, bu ürünü aldık’ zam talebimiz söz konusu değil. Resmi tarifelerimize uysunlar” dedi.

    20 yaş altı berber çırakları ve 65 yaş üstü vergi mükelleflerinin sokağa çıkması kısıtlaması hakkında konuşan Akyüz, “Bizim çıraklarımız var. Çıraklarımız da 20 yaş altındadır. 20 yaş altına sokağa çıkma yasağı olduğundan dolayı dükkanlarında çalıştığı ibra eden gençlerimizin çalışması için önlerinin açılması lazım. 65 yaş üstü vergi mükelleflerimiz de 65 üstü yaş üstü sokağa çıkma engeline takılmamaları için sorunun çözülmesi lazım” dedi.

    “Belediyelerimizin esnafa sahip çıkmasını istiyorum”

    Belediyelerden bir beklentilerini olduğunu söyleyen Akyüz, “Açıldığı an itibariyle dezenfekte işlemlerinde esnafımıza yardımcı olmalarını istiyoruz. Esnafın yapacak gücü yok. Bizim yapabilmemiz söz konusu değil. Burada belediyelerimizin esnafa sahip çıkmasını istiyorum. Bir kaç belediye berber dükkanlarının adreslerini almışlardır. Bu salgın başladığında bazı belediyeler dükkanlarımız dezenfekte işlemlerini yapmışlardır ama kapandıktan sonra yarım kaldı. Açıldıktan sonra mutlaka belediyelerimizden bu hizmetleri bekliyoruz” dedi.

    “Dükkanımız hazır, müşterilerimizi bekliyoruz”

    Berberler de 11 Mayıs’taki açılış için hazırlıklarını yapmaya başladı. Berber esnafı Sadi Demirtaş, “Dükkanımız hazır, müşterilerimizi bekliyoruz. Tek kullanımlık havlularımız, dezenfektanlarımız, eldivenlerimiz hazır. Mümkün olduğu kadar hijyen kurallarına dikkat etmekteydik. Bundan sonra daha çok dikkat edeceğiz. Bundan sonra daha hijyenli bir şekilde müşterilerimizi bekliyoruz. İki koltuk aralarını boş bırakarak çalışmaya devam edeceğiz” dedi.

  • Oruçtan etkilendi Müslüman oldu

    Oruçtan etkilendi Müslüman oldu

    Danimarka’da yaşayan Malene Goldbaek Jorgersen (28), çalışmak için geldiği Antalya’da tanıştığı erkek arkadaşı Mustafa Apılı’nın (26) İslam ile ilgili verdiği bilgiler sonrası il müftülüğünde düzenlenen ‘ihtida’ töreni ile Müslüman oldu. ‘Zehra’ adını alan genç kadın, “Burada oruç tutunca aç ve susuz insanların halini daha iyi anlıyorum” dedi.

    Danimarka’da yaşayan Malene Goldbaek Jorgersen, turizm sektöründe çalışmak üzere geçen yıl Antalya’nın Alanya ilçesine geldi. Burada rehberlik yapan genç kadın kendisi gibi turizmci Mustafa Apılı ile tanıştı. Burada arkadaşlıklarını ilerleten çift, gezmek için Mustafa Apılı’nın memleketi Kayseri’ye geldi. Koronavirüs sonrası Antalya’ya dönemeyen Danimarkalı Malene, Mustafa Apılı’nın ailesi ile birlikte yaşamaya başladı. Bu süreç içerisinde Mustafa Apılı, Malene’ye İslam’ı anlattı. Bu durumdan etkilenen Malene, ramazan ayında oruç tutarak Müslüman olmaya karar verip il müftülüğüne başvurdu.

    Kayseri İl Müftüsü Şahin Güven’in katılımıyla Danimarkalı Malene için ihtida töreni düzenlendi. Törende Güven, Danimarkalı kadına önce İslam’ı anlattı. Malene daha sonra Kelime-i Şehadet getirerek Müslüman oldu, ‘Zehra’ adını aldı. Yapılan duanın ardından Malene’ye İngilizce Kuran-ı Kerim ve dini kitaplar hediye edildi.

    ‘ORUÇ TUTMANIZ ÇOK HOŞUMA GİTTİ’

    Müslüman olan Malene, “Oruç tutmanız çok hoşuma gitti. Çünkü siz fakirleri çok iyi anlayabiliyorsunuz. O benim çok hoşuma gitti. Danimarka’dayken ben kendimden başka kimseyi düşünmüyordum. Burada oruç tutunca aç ve susuz insanların halini daha iyi anlıyorum” dedi.
    Müftü Güven ise, ihtida merasiminin kendilerini mutlu ettiğini belirterek, “Buradaki Müslümanların diyaloglarından ibadetlerinden etkilenerek Müslüman olma isteğini bizlere bildirdiler. Bizler de bu durum karşısında mutlu olduk. Kayseri’deki 5 yıllık müftülük süremde 30’uncu ihtida törenim oldu” diye konuştu.

  • İçişleri Bakanı: “2019 yılında trafik kazalarında ölüm oranı azaldı”

    İçişleri Bakanı: “2019 yılında trafik kazalarında ölüm oranı azaldı”

    Trafik Haftası nedeniyle Ankara’da Akıncı Gişeleri’ndeki trafik kontrol noktasını ziyaret eden İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, “2019 yılında trafik kazalarında ölüm 2015’te 7 bin 530’dan, 2017’de 7 bin 427’den yüzde 27 azalarak 5 bin 473’e gerilemiştir. Bu bizim için elbette ki bu konuda attığımız adımlarda elde ettiğimiz performansın bir göstergesidir ama yeterli değildir” dedi.

    İçişleri Bakanı Soylu, Trafik Haftası kapsamında Ankara’nın Kahramankazan ilçesindeki Akıncı Gişeleri’nde bulunan trafik kontrol noktasını ziyaret ederek, incelemelerde bulundu. Bakan Soylu, emniyet kemeri eğitim araçlarını da inceleyerek sisteme ilişkin bilgi aldı. Burada polis ve jandarmalarla sohbet eden Bakan Soylu, jandarmaya ait trafik otomobilini de sürdü.

    Basın mensuplarına açıklamalarda bulunan Soylu, “Ülkemizde 2-8 Mayıs günleri arası, Mayıs ayının ilk haftası Trafik Haftası olarak sürekli değerlendirilmektedir. Buradaki etkinlikle hem bir yıl önceki ve geçmiş dönemdeki trafik konusunda geldiğimiz nokta karşılaştırılmakta, hedeflerimiz, atacağımız adımlar sürekli olarak değerlendirilmektedir. Kamuoyu ile paylaşılmaktadır” dedi.

    “Dijital bir kampanya olarak nitelendirdik”

    Soylu, “Korona virüs salgını sebebiyle biz bu haftayı daha ziyade dijital bir kampanya olarak nitelendirdik ama yine de bugün hakikaten trafik konusunda gecesini gündüzüne katan ve bu konuda önemli fedakarlıkların altına imza atan, sadece trafik güvenliği değil aynı zamanda içinde bulunduğumuz salgın sebebiyle veya başka bir afetle karşı karşıya kaldığımız zaman da toplumsal ödevlerini, görevlerini yerine getirmekten hiçbir zaman kaçınmayan trafik polislerimize hem teşekkür etmeye hem onlarla birlikte olduğumuzu bir kez daha ifade etmeye ve 2-8 Mayıs Trafik Haftası’ndaki birlikteliğimizin altını çizmeye geldik” ifadelerini kullandı.

    2019’da trafikte ölümler yüzde 27 azaldı

    2015 yılında Türkiye’de trafik kazalarından ölen insan sayısının 7 bin 530, 2017 yılında 7 bin 427, 2018 yılında 6 bin 675 olduğunu aktaran Bakan Soylu, “2019 yılında trafik kazalarında ölüm 2015’te 7 bin 530’dan, 2017’de 7 bin 427’den yüzde 27 azalarak 5 bin 473’e gerilemiştir. Bu bizim için elbette ki bu konuda attığımız adımlarda elde ettiğimiz performansın bir göstergesidir ama yeterli değildir” diye konuştu.

    Bakan Soylu, “Dünya genelinde trafik kazalarında ölüm yüz binde 18’dir, Avrupa’da yüz binde 5’tir, Amerika’da yüz binde 11’dir, Türkiye’de ise son 4 yılda yüz binde 9,6’dan yüz binde 6,5’e düşmüştür. Dünyaya nazaran da Avrupa’dan bir basamak gerideyiz. İnşallah önümüzdeki 2 ya da 3 yıl zarfında Avrupa standartlarını bu konuda yakalamak konusunda bir adım geride olma halimizi, onlarla başa baş olma halimize getirme konusunda da bir irademiz, çalışmamız söz konusu” şeklinde konuştu.

    Güvenli sistem yaklaşımı vurgusu

    2021-2030 yılları için yapılan stratejik planlara ilişkin de konuşan Bakan Soylu, “2011-2020 yılları arasındaki stratejik hedeflerimize uygun bir şekilde bu yılı tamamlıyoruz ama biz yine milletimize şunu söyleyebiliriz, yaklaşık bir yıldır ama üç aydır da tüm kurumlarımızla birlikte sistemli bir şekilde 2021-2030 Stratejik Planı’nı hazırlıyoruz. 2021-2030 Stratejik Planımızın da ana çerçevesini güvenli sistem yaklaşımı oluşturmaktadır. Güvenli sistem yaklaşımı şudur; sadece bir kurumun aldığı tedbirler değil, devletin bütün katmanlarının, bütün kurumlarının vatandaşlarımızın üzerine düşene yönelik aldığı tedbirleri ifade etmektedir, her birinin üzerine düşen görevi ifade etmektedir” değerlendirmesini yaptı.

    Bakan Soylu, söz konusu stratejik planın bugüne kadar elde edilen sonuçlar ile bundan sonra elde edilecek sonuçlara da ciddi bir ivme kazandıracağını düşündüklerini ifade etti. Soylu, Karayolları Trafik Politikaları Belgesi’nin de kendilerine önemli bir vizyon verdiğini kaydederek, “Bu vizyon çerçevesinde de arkadaşlarımızla topyekün önemli adımlar attık. Burada sayamayacağım derecede çok başlık var ama şunu ifade etmek isterim. Araçlarımızın yenilenmesinden, trafik memurlarımızın giysilerinin yenilenmesine kadar; ortalama hızdan, özellikle kaza kara noktalarında aldığımız tüm tedbirlere kadar ve yine bunun yanı sıra maket trafik araçlarımızdan, bu politika belgemizdeki onlarca sürecimize kadar, havada dönen helikopterin her yıl binlerce saat yaptığı trafik denetiminden ‘drone’lu trafik denetimlerine kadar birçok yenilik getirdik” dedi. Bakan Soylu, vatandaşların da bu yeniliklere uyum gösterdiğini ifade etti.

    “Denetimlerimizi artırdık”

    Bakan Soylu, sözlerini şöyle sürdürdü:

    “Denetimlerimizi artırdık. Denetimlerimiz sadece cezaya yönelik denetimler değil, aynı zamanda hem tembihe hem de vatandaşımızı doğru kurallara sevk etmeye yönelik uyarıcı denetimler oldu, bu da yeni bir anlayış ortaya getirdi. TBMM’de çıkan yasalar çerçevesinde özellikle yaya trafiğinde önemli devrimler ortaya koyduk. Bu bizim uzun zamandan beri ülkemizde beklediğimiz bir süreçti. Tüm bunlar ve bunun gibi adımlar, ifade etmem gerekir ki trafik kazalarında açık gördüğümüz alanlardaki tüm açıkları kapatmaya yönelik adımlardı.”

    “Vatandaşlarımızın yüzde 90’ından fazlasının riayet ettiği bir kural haline geldi”

    Emniyet kemeri kullanımına da değinen Bakan Soylu, “Vatandaşlarımızın yüzde 90’ından fazlasının riayet ettiği bir kural haline geldi. Bu bizim açımızdan büyük bir önem taşımaktadır” dedi.

    Bakan Soylu, “Geldiğimiz nokta yüz binde 9,6’dan yüz binde 6,5 rakamı. Ölüm açısından son 4 yıldaki rakam azımsanmayacak ama bizim yeterli görmediğimiz bir rakam. Hedefimiz önce Avrupa Birliği’nin (AB) seviyesine gelebilmek, yüz binde 5’e. Daha sonraki hedefimiz de Almanya’nın yüz binde 3 ile 3,5 hedefini yakalayabilmektir. Birbirimize yardımcı olursak, destek olursak şu korona virüste toplumumuzun gösterdiği duyarlılığı, birlik ve beraberliği, trafik konusunda ortaya koyduğumuz anlayışı aynı şekilde devam ettirirsek sonuç alabiliriz” dedi.

    Bakan Soylu, iki temel mottoları olduğunu belirterek, “Bir tanesi, ‘Her yıl daha iyiye’, ikincisi ‘Evdeyim ama trafik kuralları aklımda” ifadelerini kullandı. Soylu, Trafik Haftası’nın hayırlı ve uğurlu olması temennisinde de bulundu.