Kategori: Gündem

  • İstanbul’da kaçak üretilen 173 bin 500 maskeye el konuldu

    İstanbul’da kaçak üretilen 173 bin 500 maskeye el konuldu

    İstanbul Jandarma Komutanlığı ekipleri, koronavirüs salgını sonrası maske, tulum, eldiven ve dezenfektan gibi ürünlere duyulan ihtiyacı, kaçak üretim yaparak işi fırsata çevirmek isteyenlerle mücadelesini sürdürüyor.

    Jandarma ekipleri, Esenyurt ve Ümraniye’deki 5 tekstil atölyesinde hijyenik olmayan ortamda yüklü miktarda tıbbi maske üretilerek piyasaya sürülmeye çalışıldığı bilgisi üzerine çalışma başlattı.

    Söz konusu iş yerlerine operasyon düzenleyen ekipler, 173 bin 500 maske ile maske yapımında kullanılan çok sayıda tekstil ürünü ve dikiş makinesine el koydu.

    İş yeri sahibi 5 kişiye idari para cezası uygulanırken, atölyeler ise zabıta ekiplerince mühürlendi.

  • İletişim Başkanı’ndan koronavirüs açıklaması

    İletişim Başkanı’ndan koronavirüs açıklaması

    İletişim Başkanı Fahrettin Altun, Twitter’daki hesabından İngilizce yaptığı açıklamada, hükümetin yıllardır sağlık alanında kapasite artırımına yönelik yatırım yaptığını bildirdi.

    Koronavirüsle mücadelede bu yatırımların meyvesini verdiğini belirten Altun, bazı ülkelerdeki hastanelerin kapasitelerinin yetersiz kalırken, Türkiye’deki hastanelerin halen yüksek kapasiteyle hizmet vermeye devam ettiğini belirtti.

    Altun, “Cumhurbaşkanımız Erdoğan, halkımızın sağlık ihtiyaçlarının eksiksiz olarak karşılanmasının arkasındaki en büyük güç oldu. Onun bu konudaki liderliği sayesinde Türkiye’de evrensel sağlık hizmetleri veriliyor” ifadelerini kullandı.

    ”YOĞUN BAKIM ÜNİTESİ KAPASİTEMİZ AVRUPA GENELİNDE BİRİNCİ SIRADA”

    Altun, devletin koronavirüs testi yapılan ya da tedavisi uygulanan hiç kimseden herhangi bir ücret almadığını belirterek, şunları kaydetti:

    “Yoğun bakım ünitesi kapasitemiz birçok ülkeyi geride bırakmış durumda ve Avrupa genelinde birinci sırada yer alıyor. Hastalık belirtilerinden herhangi biriyle hastaneye başvuran hiçbir vatandaşımızı testten mahrum bırakmadık.

    ”ÜLKEMİZ, DÜNYADAKİ EN DÜŞÜK ÖLÜM ORANINA SAHİP ÜLKELERDEN BİRİSİ”

    Bunun yanı sıra test sayımızı hızla artırdık. Ayrıca bütün vatandaşlarımıza ücretsiz olarak maske dağıtıyoruz. Yıllardır sağlık sistemine yapılan yatırımlar, erken ve yoğun tedavi uygulamaları, halkımızın sağduyusu ve Cumhurbaşkanımızın liderliği sayesinde ülkemiz, dünyadaki en düşük ölüm oranına sahip ülkelerden birisidir.”

    ”DÜNYA ÇAPINDA YARDIMLARA ÖNCÜLÜK EDİYORUZ”

    Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın en kısa sürede tedavi, ilaç ve aşı bulunmasına yönelik çalışmalarında Bilim Kuruluna da her türlü desteği sağladığını belirten Altun, her alanda büyük bir ilerleme kaydeden Bilim Kuruluna müteşekkir olduklarını bildirdi. Altun, koronavirüsle mücadelenin bitmediğini belirterek, açıklamasında şu ifadelere yer verdi:

    “Bütün önlemleri almaya devam etmeli ve virüsün yeniden yayılmasını önlemek için bütün tedbirleri dikkatle uygulamalıyız. Şimdiden mevcut krizin de ötesine bakarak mücadele kapasitemizi ve kaynaklarımızı daha da geliştiriyoruz. Bu küresel salgınla mücadele ederken ülke içerisindeki yapısal reformlarımız da bütün hızıyla devam ediyor ve Meclisimiz gerekli yasal önlemlerin alınması için yorulmadan çalışmalarını sürdürüyor. Bütün bunların yanı sıra diğer ülkelere yardım ediyoruz, uluslararası dayanışma sağlamaya çalışıyoruz ve dünya çapında yardımlara öncülük ediyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımız ve aziz milletimiz ne kadar güçlü, kararlı ve özverili olduğumuzu bütün dünyaya gösteriyor. Kaynağı ne olursa olsun, hiçbir tehlike karşısında pes edip teslim olmayacağımızı her gün daha güçlü şekilde kanıtlıyoruz. Ülkemizi, bütün dünyaya örnek olacak şekilde, daha sağlıklı ve daha müreffeh kılmak için her gün daha fazla çalışmaya devam ediyoruz.”

  • İstanbul’da orman yangını

    İstanbul’da orman yangını

    Kartal Aydos’ta bulunan ormanlık alanda yangın çıktı. Yangına müdahale için olay yerine çok sayıda itfaiye ekibi sevk edildi.

  • Hayat Eve Sığar Uygulamasından Şikayet Yağıyor

    Hayat Eve Sığar Uygulamasından Şikayet Yağıyor

    Sağlık Bakanlığının devreye aldığı mobil uygulama Hayat Eve Sığar ile ilgili vatandaşlardan şikayetler geliyor. Sosyal medya kullanıcıları uygulamanın çalışmadığı , kapandığı, anlık olarak yanıt vermediği, geç cevap verdiğine dair çok sayıda şikayeti sosyal medya hesaplarında paylaşıyorlar.

    Güney Kore’nin de kullandığı bir yöntem olan Hayat Eve Sığar uygulaması, virüs konusunda bilgilendirmek, yönlendirmek ve salgın hastalık ile ilgili riskleri en az seviyeye indirmek ve yayılmasını önlemek amacıyla geliştirildi. Aynı zamanda harita üzerinde hastane, eczane, market zincirleri, metro ve duraklar gibi temel ihtiyaç noktaları hakkında bilgilerin bulunduğu uygulama, evde izolasyon, enfekte kişiler ve riskli bölgelerin yoğunluğunu da gösteriyor. Ancak özellikle Android telefon kullanıcılarından ciddi şikayetler geliyor.


    Dijital Pazarlama Uzmanı Alirıza Durmaz: “Yaptığımız testlerde Android uygulamasının bir çok cihazda anlık yanıt vermediği , ekranın sabit kaldığı, uygulama yükleme ve açma esnasında sık kapanma sorunları yaşandığını gördük. Uygulama çok yavaş çalışıyor.
    Yakın çevreniz ve riskli bölgeleri göremiyorsunuz. Bluetooth izni verilmesine rağmen, sürekli bluetootha izin verilmediği uyarısı geliyor.Ailenizdeki kişileri ekleseniz de kişiye mesaj gitmiyor.Yakın çevremiz dışındaki alanlarla ilgili anlık data sağlamadığı için ön bilgilendirme işlevsiz hale geliyor.Uygulama kapatılıp açıldığında önb ellekleme işlemleri çalışmadığı için yeniden bilgi girmenizi doğrulamaları gerçekleştirmenizi istiyor.
    Yeniden giriş yapmak istenirken istenilen mesaj doğrulama işlemleri yapılamadığı için uygulamaya yeniden girmekte mümkün olmuyor.”

    Dedi.

    Bu kadar hayati bir konuda geliştirilen uygulamanın anlık yanıt vermesinin çok önemli olduğunu kaydeden Durmaz, İOS testlerinde sorun yaşanmadığını da söyledi. Durmaz’ın önerisine göre, Android uygulaması güncellenerek yeniden devreye alınmalı.

    Uygulamada kullanıcı deneyimi konusunda bir ön kullanım açıklaması bulunmuyor. Özellikle twitter kullanıcıları, bu duruma isyan ediyor.

  • Bursa’da Hafta Sonu Ekmek Dağıtımı Nasıl Yapılacak?

    Bursa’da Hafta Sonu Ekmek Dağıtımı Nasıl Yapılacak?

    “İl Hıfzıssıhha Kurulumuzun, 16.04.2020 tarih ve 30 sayılı kararı ile;

    Ekmek dağıtımının düzenli olması amacıyla Kaymakamların başkanlığında fırıncılar odası, yerel yönetim, emniyet ve jandarma temsilcilerinin katılımıyla komisyon oluşturulacaktır.

    Oluşturulacak komisyonda her mahalle için muhtar görüşü de alınarak ivedilikle ilçe ekmek dağıtım planı yapılacak, bu planda ilçedeki ekmek üreten işyerlerinin sorumlu oldukları dağıtım bölgeleri (mahalle/cadde/sokak ölçeğinde) ile her dağıtım bölgesi için görev yapacak araç listeleri belirlenecektir. Bu şekilde yapılacak planlama dışında sadece Vefa Sosyal Destek Birimleri ekmek dağıtımını gerçekleştirebilecektir.

  • Bursa’da Karantina! Bursa’da Hangi Ilçelerde Karantina Var?

    Bursa’da Karantina! Bursa’da Hangi Ilçelerde Karantina Var?

    Bursa’da görülen koronavirüs vakalarının artması sebebiyle Bursa Valiliği önlemlerini almaya devam ediyor. İçişleri Bakanlığının aldığı 30 büyükşehir ve Zonguldak’ta uygulanan üst düzey tedbirlerle birlikte bu hafta sonu Bursa’da dahil olma üzere sokağa çıkma yasağı uygulanacak.

    Sokağa çıkma yasaklarının yanı sıra karantina haberleri de gelmeye devam ediyor.

    Bursa’da ilk karantina haberi Keles’in Yazıbaşı Mahallesi’nden gelmişti.

    Bursa’nın Keles ilçesinde 6 kişide korona virüsü tespit edilmesinin ardından 202 kişinin yaşadığı Keles’in kırsal Yazıbaşı Mahallesi’ne Bursa Valiliği tarafından karantina kararı uygulanmıştı.

    Bugün alınan son dakika kararıyla bu liste’ye Gürsu ilçesinden 3 mahalle daha eklendi.

    Bursa Valiliği aldığı kararla artan koronavirüs vakalarından dolayı Gürsu’da 3 mahallede bazı sokak ve apartmanlarda karantina kararı aldı.

    Koronavirüs nedeniyle Gürsu’da uygulanan karantina mahalleleri:

    İstiklal Mahallesi, Mimar Sinan Caddesi No:88

    Kurtuluş Mahallesi, Karadeniz Sokak No:3

    Yenidoğan Mahallesi, Alp Sokak No:5

  • Bursa Valiliği’nden Sokağa Çıkma Yasağı Kararları

    Bursa Valiliği’nden Sokağa Çıkma Yasağı Kararları

    Bursa Valiliği’nin yaptığı açıklama şöyle:

    “İl Hıfzıssıhha Kurulumuzun, 16.04.2020 tarih ve 30 sayılı kararı ile;

    1- 17.04.2020 tarihi saat 24:00 ile 19.04.2020 tarihi saat 24:00 arasında (hafta sonu) aşağıda belirtilen istisnalar hariç olmak üzere ilimiz sınırları içinde bulunan tüm vatandaşlarımızın sokağa çıkmaları yasaklanacaktır.

    2- Açık olacak iş yerleri, işletme ve kurumlar

    a) Ekmek üretiminin yapıldığı fırın ve/veya unlu mamul ruhsatlı işyerleri (Bu işyerlerinde sadece ekmek ve unlu mamul satışı yapılabilir.) ile bu işyerlerinin sadece ekmek satan bayileri,

    b) İlaç, tıbbi cihaz, tıbbi maske ve dezenfektan üretimi, nakliyesi ve satışına ilişkin faaliyetleri yürüten işyerleri,

    c) Kamu ve özel sağlık kurum ve kuruluşları, eczaneler, veteriner klinikleri ve hayvan hastaneleri,

    d) Zorunlu kamu hizmetlerinin sürdürülmesi için gerekli kamu kurum ve kuruluşları ile işletmeler (Havalimanları, limanlar, sınır kapıları, gümrükler, karayolları, huzurevleri, yaşlı bakım evleri, rehabilitasyon merkezleri, Acil Çağrı Merkezleri, AFAD Birimleri, Vefa Sosyal Destek Birimleri vb.),

    e) Yerleşim merkezleri için her 50.000 nüfusa bir adet ve il sınırları içinden geçen şehirler arası karayolu ve varsa otoyol üzerinde her 50 km için bir adet olmak üzere belirlenecek sayıda akaryakıt istasyonu ve lastik tamircisi (Bu madde kapsamında açık olacak akaryakıt

    istasyonları ile lastik tamircileri kura yöntemi ile belirlenecektir.),

    f) Doğalgaz, elektrik, petrol sektöründe stratejik olarak faaliyet yürüten büyük tesis ve işletmeler (Rafineri ve petrokimya tesisleri ile termik ve doğalgaz çevrim santralleri gibi),

    g) PTT, su, gazete ve mutfak tüpü dağıtım şirketleri,

    h) Hayvan barınakları, hayvan çiftlikleri ve hayvan bakım merkezleri,

    i) Sağlık hizmetlerinin kapasitesini arttırmaya yönelik acil inşaat, donanım vb. faaliyetleri yürüten işletme/firmalar,

    j) Bulunduğu yerin İlçe Hıfzıssıhha Kurulu tarafından izin verilmesi şartı ile su, makarna, un, süt, et, balık üretimi gibi temel gıda maddelerinin üretiminin yapıldığı tesisler ve kâğıt, kolonya üretimi başta olmak üzere hijyen malzemeleri ile bu malzemelerin üretimi için ihtiyaç duyulacak hammaddelerin üretiminin yapıldığı tesisler,

    k) Yurt içi ve dışı taşımacılık (ihracat/ithalat/transit geçişler dahil) ve lojistiğini yapan firmalar,

    l) Oteller ve konaklama yerleri,

    m) Gıda, temizlik ve ilaç gibi sektörlere ambalaj sağlayan üretim tesisleri,

    n) Hayvan yemi üreticileri(İşletme/Fabrika)

    o) Hastanelerin(Kamu-Özel) önünde bulunan taksi durakları,

    p) Acil kesim gereken hayvanlar için nöbetçi kesimhanelere belirlenmek suretiyle açık bulundurulması,

    q) Çalışanları inşaat alanında bulunan şantiyede konaklayarak yapımı devam eden büyük inşaatlar (Bu madde kapsamında inşaat ve konaklama aynı şantiye alanı içinde ise izin verilir, başka bir yerden çalışanların gelmesine ve şantiyede kalanların başka bir yere gitmelerine izin verilmez. Çalışma sadece inşaat alanı ile sınırlıdır.),

    r) Gazete, radyo ve televizyon kuruluşları ile gazete basım matbaaları,

    3- İstisna kapsamında olan kişiler

    a) (2) numaralı başlıkta yer alan “Açık Olacak İşyeri, İşletme ve Kurumlarda” yönetici, görevli veya çalışanlar,

    b) Kamu düzeni ve güvenliğinin sağlanmasında görevli olanlar (Özel güvenlik görevlileri dahil),

    c) Acil Çağrı Merkezleri, AFAD, Kızılay ve Vefa Sosyal Destek Birimlerinde görev alanlar,

    d) Cenaze defin işlemlerinde görevli olanlar (din görevlileri, hastane ve belediye görevlileri vb.) ile birinci derece yakınlarının cenazelerine katılacak olanlar,

    e) Elektrik, su, doğalgaz, telekomünikasyon vb. kesintiye uğramaması gereken tedarik sistemlerinin sürdürülmesi ve arızalarının giderilmesinde görevli olanlar,

    f) Ürün ve/veya malzemelerin nakliyesinde ya da lojistiğinde (kargo dahil), yurt içi ve yurt dışı taşımacılık, depolama ve ilgili faaliyetler kapsamında görevli olanlar,

    g) Yaşlı bakımevi, huzurevi, rehabilitasyon merkezleri, çocuk evleri vb. sosyal koruma/bakım merkezleri çalışanları,

    h) Otizm, ağır mental retardasyon, down sendromu gibi “Özel Gereksinimi” olanlar ile bunların veli/vasi veya refakatçileri,

    i) Demir-çelik, cam, ferrokrom vb. sektörlerde faaliyet yürüten işyerlerinin yüksek dereceli maden/cevher eritme fırınları ile soğuk hava depoları gibi zorunlu olarak çalıştırılması gereken bölümlerinde görevli olanlar,

    j) Bankalar başta olmak üzere yurt çapında yaygın hizmet ağı olan kurum, kuruluş ve işletmelerin bilgi işlem merkezlerinin çalışanları (asgari sayıda olmak kaydıyla),

    k) Bozulma riski bulunan bitkisel ve hayvansal ürünlerin üretimi, işlenmesi, pazarlanması ve nakliyesinde çalışanlar,

    l) Küçükbaş-büyükbaş hayvanları otlatanlar, arıcılık faaliyetini yürütenler, sokak hayvanlarını besleyecek kişiler ile evcil hayvanlarının zorunlu ihtiyacını karşılamak üzere dışarı çıkacaklar (ikametinin önü ile sınırlı olmak kaydıyla),

    m) Veteriner hekimler,

    n) Ekmek dağıtımında görevli olanlar,

    o) Zorunlu sağlık randevusu olanlar (Kızılay’a yapılacak kan ve plazma bağışları dahil),

    p) Yurt, pansiyon, şantiye vb. toplu yerlerde kalanların gereksinim duyacağı temel ihtiyaçların karşılanmasında görevli olanlar,

    q) İş sağlığı ve güvenliği nedeniyle işyerlerinden ayrılmaları riskli olan çalışanlar (iş yeri hekimi vb.),

    r) Servis hizmeti vermek üzere dışarıda olduklarını belgelemek şartı ile teknik servis çalışanları,

    s) Tarımsal üretimin devamlılığı için gerekli olan ekim-dikim, sulama-ilaçlama gibi faaliyetler kapsamında bölgesel özelliklere göre İlçe Hıfzıssıhha Kurullarınca izin verilenler,

    t) Belediyelerin toplu taşıma, temizlik, katı atık, su ve kanalizasyon, ilaçlama, itfaiye ve mezarlık hizmetlerini yürütmek üzere hafta sonu çalışacak personel,

    u) 19.04.2020 Pazar günü saat 18.00’dan sonra geçerli olmak üzere tedarik zincirinin aksamaması amacıyla; marketler ve sebze-meyve hallerine mal, malzeme ve ürünlerin nakli, depolanması ve satışa hazırlanması aşamasında görevli olanlar (Bu madde kapsamında hiçbir şekilde mal, malzeme ve ürün satışı yapılamaz.),

  • TÜİK Türkiye’de çocuklara ilişkin istatistikleri yayımladı

    TÜİK Türkiye’de çocuklara ilişkin istatistikleri yayımladı

    Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi sonuçlarına göre; 2019 yıl sonu itibarıyla, Türkiye nüfusu 83 milyon 154 bin 997 kişi iken bunun 22 milyon 876 bin 798’ini çocuklar oluşturdu. Birleşmiş Milletler tanımına göre; 0-17 yaş grubunu içeren çocuk nüfus, 1970 yılında Türkiye’de toplam nüfusun yüzde 48,5’ini oluştururken bu oran 1990 yılında yüzde 41,8 ve 2019 yılında yüzde 27,5 oldu.
    Nüfus projeksiyonlarına göre; çocuk nüfus oranının 2023 yılında yüzde 27,0, 2030 yılında yüzde 25,6, 2040 yılında yüzde 23,3, 2060 yılında yüzde 20,4 ve 2080 yılında yüzde 19,0 olacağı öngörüldü.

    Avrupa’da en fazla çocuk İrlanda en az İtalya’da

    Avrupa Birliği (AB) üye ülkelerinde 2019 yılında çocuk nüfusun toplam nüfus içindeki oranı incelendiğinde; AB-28 üye ülkelerinin çocuk nüfuslarının toplam nüfus içindeki oranı yüzde 18,6 oldu. AB-28 üye ülkeleri içerisinde en fazla çocuk nüfus oranına sahip olan ülkelerin sırasıyla; İrlanda, Fransa,  Birleşik Krallık ve İsveç olduğu görüldü. Çocuk nüfus oranının en düşük olduğu ülkeler ise sırasıyla; İtalya, Malta ve Almanya oldu.

    Türkiye’de en fazla çocuk Şanlıurfa en az Tunceli’de

    Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi sonuçlarına göre; illerin toplam nüfusları içindeki çocuk nüfus oranı incelendiğinde; 2019 yılında en yüksek çocuk nüfus oranına sahip olan il, Şanlıurfa oldu. Şanlıurfa ilini  Şırnak ve Ağrı izledi. Çocuk nüfus oranının en düşük olduğu ilk üç il ise sırasıyla; Tunceli, Edirne ve  Kırklareli oldu.

    Doğum istatistiklerine göre; 2018 yılında canlı doğan bebek sayısı, 1 milyon 248 bin 847 oldu. Canlı doğan bebeklerin yüzde 51,3’ü erkek, yüzde 48,7’si kız oldu.

    Sağlık Bakanlığı verilerine göre; hastanede gerçekleşen doğumların oranı, 2010 yılında yüzde 91,6 iken 2018 yılında yüzde 98,0 oldu. Sezaryen doğumların canlı doğumlar içerisindeki oranı ise 2014 yılında yüzde 51,1 iken 2018 yılında yüzde 54,9 oldu.
    2018 yılında sezaryen doğumların en yüksek oranda görüldüğü şehirler Antalya, Isparta, Burdur, Adana, Mersin, Hatay, Kahramanmaraş, Osmaniye en düşük oranda görüldüğü şehirler ise Erzurum, Erzincan, Bayburt, Ağrı, Kars, Iğdır, Ardahan oldu.

    Beklenen yaşam süresi 15 yaşındaki çocuklar için 64,4 yıl oldu

    Hayat Tabloları, 2016-2018 sonuçlarına göre; doğuşta beklenen yaşam süresi, Türkiye geneli için 78,3 yıl, erkekler için 75,6 yıl ve kadınlar için 81,0 yıl oldu.

    Türkiye’de 7 yaşına ulaşan bir çocuğun kalan yaşam süresinin ortalama 72,3 yıl, erkek çocuklar için 69,6 yıl ve kız çocukları için 75,0 yıl olduğu görüldü. Çalışma çağının başlangıcı olan 15 yaşındaki çocuklar için ise bu süre 64,4 yıl oldu. Erkekler için bu süre 61,7 yıl iken kadınlar için 67,1 yıl oldu. Bu yaş için kadın ve erkek arasındaki beklenen yaşam süresi farkı 5,4 yıldır.

    Bebeklere konulan en popüler erkek ismi Yusuf, kız ismi Zeynep oldu

    2019 yılında doğan bebeklere konulan en popüler erkek bebek isimleri, Yusuf, Eymen ve Miraç, en popüler kız bebek isimleri ise Zeynep, Elif ve Defne oldu. Bununla birlikte, 0-17 yaş grubundaki çocuklarda en çok kullanılan erkek isimlerinin Yusuf, Mustafa ve Mehmet; kız çocuk isimlerinin ise Zeynep, Elif ve Yağmur olduğu görüldü.
    Resmi kız çocuk evlilikleri azaldı
    Evlenme istatistiklerine göre; 16-17 yaş grubunda olan kız çocuklarının resmi evlenmelerinin toplam resmi evlenmeler içindeki oranı 2009 yılında yüzde  8,1 iken bu oran 2019 yılında yüzde 3,1’e düştü.

    Bu oran, illere göre incelendiğinde; 2019 yılında Ağrı ilinin yüzde 13,2 ile kız çocuk evlenmelerinde en üst sırada yer aldığı görüldü. Bu ili Muş ve Kars izledi. Kız çocuk evlenmelerinin toplam evlenmeler içindeki oranının en düşük olduğu iller ise Tunceli, Bayburt, Rize ve Trabzon oldu.

  • Sezon sonu indirimi derken koronavirüse yakalanmayın

    “EŞYADA VARSA ELİMİZLE DOKUNUP AĞZIMIZA, YÜZÜMÜZE GÖTÜRÜNCE BULAŞ OLABİLİRİZ” 

    Koronavirüs salgınının ardından çoğu mağaza çeşitli kampanyalar başlattı ve sezon sonu indirimi yaptı. Tüketiciler de daha çok evde vakit geçirdikleri bu süreçte kampanyaların ve sezon geçişinin de etkisiyle alışverişe yöneldi. Fakat bulaşma hızı oldukça fazla olan koronavirüs, üzerinde virüs olan ürüne dokunan kişinin elini ağzına, burnuna ya da gözlerine değdirmesi yoluyla da bulaşabiliyor. Uzmanlar ise alışveriş oranının arttığı bu dönemde alınan ürünler aracılığıyla virüs bulaşma riskine karşı herkesin tedbirli olması gerektiğini ve el yıkamanın çok önemli olduğunu söylüyor. İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa – Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Ana Bilim Dalı Uzmanı Öğretim Üyesi Dr. Rıdvan Karaali koronavirüslü birinin hapşırması, öksürmesi ya da konuşması esnasında ürünlere virüs bulaşabileceğini ve başka birinin de o ürüne dokunduktan sonra ellerini yıkamadan ağzına, burnuna ya da gözüne götürmesi yoluyla virüs kapabileceğini söyleyerek, “Havaların ısınmasıyla birlikte insanlarımızın çeşitli alışveriş ihtiyaçları ortaya çıkıyor ve daha yoğun bir alışveriş dönemi başlıyor. Öncelikle koronavirüs bu alışveriş yollarıyla toplum içerisinde nasıl bulaşabilir diye özetlemekte fayda var. Koronavirüs ağızdan çıkan hapşırma, öksürme ya da konuşma esnasında çıkan damlacıkların çeşitli eşyaların üzerine bulaşması ve oradan elimizle ağzımıza, burnumuza, gözümüze götürme yoluyla bulaşıyor. Eldiven yalancı güven hissi oluşturuyor ve mesela gün içerisinde markette bir reyona bakan görevli sabah taktığı aynı eldivenle akşama kadar tüm görevini yapabiliyor. Onun dışında online alışverişle aldığımız bir üründen bize virüs nasıl geçebilir diye bakabiliriz. Kargo görevlisi maske ve eldiven takıyor ya da takmıyor. Bunu bizim her zaman kontrol etme şansımız yok. Getirilen paket üzerine görevlinin bir şekilde hapşırması, öksürmesi ya da konuşması esnasında virüs bulaşabilir. Direkt kutu üzerinden bize virüs bulaşma ihtimali yok, ancak bu kutu üzerine biz elimizle dokunduğumuz zaman elimizi yıkamadan ağzımız, burnumuza, gözümüze götürürsek bulaşabilir. Dolayısıyla böyle bir malzemeye dokunduğumuz zaman başka hiçbir yere dokunmadan elimizi yıkarsak, bulaş riskini tamamen ortadan kaldırıyoruz. Bir ürün aldık ve kullandık, bunu koşulsuz iade etme şansımız var. Bu ürünü iade ettiğimizde velev ki deneyen kişide koronavirüs olsa da bu ürünün iade edilip başka kişi tarafından alınmasıyla koronavirüs direkt bulaşmıyor, ancak o eşya üzerinde ciddi bir bulaş varsa yine elimizle dokunup elimizi yıkamadan ağzımıza, burnumuza, gözümüze götürürsek bulaş olabilir. Bunlara dikkat ettiğimiz zaman bu tür alışverişlerde bulaşı minimuma indirmiş oluyoruz” dedi.

    “DOKUNDUĞUMUZ HER OBJEDE KORONAVİRÜS OLABİLİR”

    Dr. Karaali pandemi sürecinde her eşyada koronavirüs olabileceğini ve dokunduğumuz ürüne bizden kaç saat önce koronavirüslü birinin dokunduğunu bilme şansımızın olmadığını belirterek, “Şu an toplumumuzdaki yaygınlığı da düşünürsek bir pandemi halindeyiz. Dokunduğumuz her objede, koronavirüs olabilir. Dolayısıyla dokunduktan sonra el hijyenini sağlayacağız. Aslında genel olarak deneme usulüyle alınan ürünlerde koronavirüsten bağımsız olarak da aldığımız ürünü yıkama ihtimali varsa yıkamak en doğru yoldur. Koronavirüs özelinde de konuşursak, örneğin bir gömlek aldık. Bizden önce de başka biri denedi ve biz aldık. Bu pamuklu yüzeyden geçiş ihtimali çok düşük. Yıkanabilen bir ürünse, onu kaç kişinin denediğini bilmediğimiz için yıkayıp giymekte fayda var. Bir kişi bir objeye dokunduğu zaman o objeye koronavirüs bulaştırsa da bu, oradan havaya karışarak gelmiyor. Bunun için bir aracı olması lazım, o da en doğalı olan elimiz. Biz olası objelerde koronavirüs varmış hareket edersek, elimizle dokunduktan sonra başka bir yere dokunmadan el hijyenini yaparsak eldiven kullanımına da gerek kalmayacak. Virüsün bir yüzeye bulaştığı zaman en yüksek bulaştırıcılık oranı 4 ile 6 saat içerisinde. 12 saatten sonra bulaştırıcılık hızlı bir şekilde azalıyor. 24 saatten sonra da teorik olarak yok denecek kadar az bulaştırıcılık oranına düşüyor. Bu dönemde bu saatleri bilme şansımız yok. Yani bizim dokunduğumuz ürüne bizden kaç saat önce koronavirüslü birinin dokunduğunu bilme şansımız yok. Dolayısıyla özellikle el temizliğine çok dikkat etmemiz lazım” ifadelerini kullandı.

    “ALDIĞIM ÜRÜNDEN BULAŞMASINDAN KORKUYORUM”

    Aldığı ürünleri virüs bulaşmasından korktuğu için yıkadığını söyleyen Mustafa Demir ise, “Aldığım üründen virüs bulaşmasından korkuyorum. Bir de küçük çocuklarım olduğu için daha çok korkuyorum. Gerçekten çok dikkat edilmesi gereken bir şey. İnşallah herkes böyle şeylere duyarlı olur. İnternet üzerinden alışveriş yapmıyorum, ihtiyacım olduğu zaman kendim gidiyorum. Gözümle seçip ona göre alıyorum. Bir de eve girmeden dışta lavabo var. Lavaboda yıkayıp eve o şekilde koyuyoruz. Ne kadar korunursan korun, sen korundan da karşı taraf duyarlı olmuyor. İnternetten olsun, kırtasiyeden olsun, marketten olsun aldığımız ürünleri iade etmeyelim. Biz hasta olabiliriz ve karşı tarafa bulaştırabiliriz ya da karşı taraf hasta olur ve bize bulaşabilir. Bunlara çok önem verelim, bunlar da dikkat edeceğimiz konular. Biz ne kadar önlemimizi alırsak daha erken atlatırız” dedi.

    “KIYAFETİN ÇOK RİSKLİ OLDUĞUNU DÜŞÜNÜYORUM”

    Kıyafet almanın bu süreçte riskli olduğunu düşünen Deniz Akçiçek de, “İnternetten alışveriş yapıyorum. Kargo geldiğinde de hiç eve almadan, kapıda onu dezenfekte ediyorum. Ondan sonra eve alıyorum. Bu şekilde korunduğumu düşünüyorum. Açıkçası en korktuğum şey marketlerden alışveriş yapmak ama yapmak zorundayız. İnternetten pek kıyafet almıyorum, daha çok kozmetik ve ev alışverişi yapıyorum. Kargo gelince de eve sokmadan eldivenlerimle birlikte kapının önünde temizliyorum. Alışverişte ne aldığınız da önemli. Kıyafetse çok riskli olduğunu düşünüyorum. İnternetten kıyafet alan birisi olsam sanırım bu kritik dönemde almazdım” dedi.

  • Askerlik terhis son durumu nedir, askerlik uzadı mı 2020? Terhisler 1 ay ertelendi mi?

    ASKERLİK TERHİS SON DURUMU NEDİR?

    Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, koronavirüs nedeniyle Kasım 2019’da askere alınanların ise hizmet süresinin bir ay uzatıldığını belirtti.

    Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar,açıklamasında, “Bugüne kadar Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) bünyesinde gözümüz gibi sakındığımız Mehmetçik ile yeni gelecek evlatlarımızın salgına karşı korunması maksadıyla daha önce kritik dönemlerde uyguladığımız gibi nisan ayında askere alınacak 53 bin yükümlü gencimizin silah altına alınmasının ertelenmesinin, birliklere yeni er gelmeyeceği için de Kasım 2019 celp döneminde silah altına alınanların hizmet süresinin bir ay uzatılmasının ve bir ay sonra konunun yeniden incelenmesinin uygun olacağı değerlendirilmiştir.” ifadelerini kullandı.

    TERHİSLERİN 1 AY ERTELENMESİ RESMİ GAZETEDE YAYIMLANDI

    Terhislerin 1 ay ertelenmesine ilişkin Cumhurbaşkanı kararı, Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Buna göre, 1 Kasım 2019-1 Aralık 2019 tarihleri arasında silah altına alınan erbaş ve erlerin askerlik hizmet süresi bir ay uzatılacak