Alınan bilgiye göre, Sincan Adliyesinde görülen bir duruşma sonrası taraflar arasında gerginlik yaşandı. Araya polis girerek tarafları sakinleştirmeye çalıştı. Bu sırada bir kadın, kucağındaki bebeği polislerin üzerine fırlatmak istedi. Yaşanan anlar bir vatandaş tarafından görüntülendi.
Kategori: Haber
-
Kaşıkçı Cinayetinde Çarpıcı Rapor: 32 Porsiyon Pişmemiş Et Sipariş Ettiler
Raporda infaz timinin Kaşıkçı’nın öldürülmesinin ardından konsolosluk konutuna 32 porsiyon pişmemiş et sipariş ettiği, delilerin konsolosluk konutu içerisinde bulunan tandırda yakılarak yok edilmiş olabileceği belirtildi. Raporda yer alan Kaşıkçı’nın nişanlısı Hatice Cengiz’in vahşetin ikinci kurbanı olabileceği ihtimali dikkat çekti.
İstanbul Emniyet Müdürlüğü, dünyayı sarsan ‘Kaşıkçı Cinayeti‘ soruşturmasından terör örgütü operasyonlarına, Adnan Oktar suç örgütünden uluslar arası uyuşturucu şebekelerine kadar pek çok çalışmanın yer aldığı çalışmaları, 1 yıllık faaliyet raporunda topladı. İstatistik bilgilerin yer aldığı almanakta Suudi Arabistan’ın İstanbul Başkonsolosluğu’nda 2 Ekim 2018’de vahşi bir şekilde katledilen gazeteci Cemal Kaşıkçı cinayetinin ayrıntıları da yer alıyor.
DÜNYAYI SARSAN CİNAYETLE İLGİLİ KRİMİNAL ÇALIŞMALAR
Türkçe ve İngilizce olarak 2 dilde yayınlanan almanakta, karartma altında delil arandığı ifade edilirken, MİT’in desteği ile kirli planın deşifre edildiği vurgulanıyor. Ayrıntıların ele alındığı almanakta, infazdan sonra delillerin yakıldığı ve yüksek ısıda DNA’nın yok edilmeye çalışıldığı ima ediliyor.Tüm dünyanın konuştuğu Kaşıkçı cinayetine ilişkin Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü ile Olay Yeri İnceleme polisince yapılan çalışmalardan çarpıcı fotoğraf kareleri yer alıyor.
“32 PORSİYON ‘PİŞMEMİŞ ET’ SİPARİŞ EDİLDİ”
Faaliyet Raporu’nda Kaşıkçı cinayeti sonrasında Suudi Arabistan konsolosluk konutunda yapılan çalışmalarla ilgili olarak ise dikkat çeken şu ayrıntılar yer alıyor:
“Konutta 3 kuyu bulunuyor. İkisi su kuyusu, diğeri ise doğalgaz ve odunla ateşlenen bir tandır. Çifte ateş ile ısı değerini bine yükselten bir tandır. O ısıda DNA’dan tek bir zerre bırakmayacak bir tandır. Üstelik ekipte yüksek lisans tezini ‘Kemikten elde edilen DNA analizi;’ üzerine yapmış bir uzman da (Salah Mohammed A Tubaıgy) bulunuyor. Çürüyen yakılan kemikler üzerinde ‘DNA var veya yok’ diyebilecek bir uzman. Yine bölgede yapılan araştırmalar, infaz timinin Cemal Kaşıkçı’yı öldürdükten sonra, konuta ünlü bir restorandan 32 porsiyon ‘pişmemiş et’ sipariş ettiği ettiğini gösteriyor.İster istemez akıllara bir çok soru daha takılıyor. Tandırda et pişirmek, önceden yapılan planın bir parçası mıydı? Elbette bu sorular bir gün aydınlanacak. Araştırmalar henüz sonuçlanmış değil”
Raporda Başkonsolosluk içerisindeki kameraların arızalı olmasına da değinilerek, “Başkonsolosluk, içeride bulunan kameraların arızalı olduğunu bildirmişti. Araştırıldı. Sistemlerin teknik servisiyle yapılan görüşmeler, 2018’de herhangi bir arıza bildirimi yapılmadığını gösterdi. En son 5 Temmuz 2017’de bildirim yapılmış. Aynı gün giderilmiş” ifadeleri yer alıyor.
“BELKİ DE HATİCE CENGİZ NİŞANLISI GİBİ O VAHŞETİN İKİNCİ KURBANI OLACAKTI”
Raporda Kaşıkçı’nın nişanlısı Hatice Cengiz ile ilgili ilginç bir ayrıntı da yer alıyor. Kaşıkçı’yı kapıda karşılayan görevlinin anında içeriye bilgi verdiğinin anlatıldığı raporda, “O gün Kaşıkçı’yı kapıda karşılayan görevli anında içeriye bilgi veriyor. Aynı görevli, Hatice Cengiz’i gördüğü halde içeriye ‘Kaşıkçı’yı dışarıda bekleyen var’ demiyor. Bahsetmiş olsa, belki infaz durdurulurdu. Bir ihtimal daha var. Belki de Hatice Cengiz nişanlısı gibi o vahşetin ikinci kurbanı olacaktı” -
Restorasyonu yapılan müzenin duvarı çöktü: Ölü ve yaralılar var
Adana Müze Kompleksi’nin ikinci etabında yer alan Tarım Müzesi’nde işçilerin restorasyon çalışması sırasında henüz bilinmeyen nedenle bina duvarı çöktü.
İskelenin üzerine çöken duvarın altında kalarak yaralanan 6 işçi, ambulanslarla kentteki çeşitli hastanelere kaldırıldı.
İşçilerden biri yapılan müdahaleye rağmen yaşamını yitirdi.
Adana Valisi Mahmut Demirtaş, yaptığı açıklamada, olayın sebebini araştırdıklarını belirterek, “İşçilerden biri hayatını kaybetti. Yaralanan 5 işçimiz tedaviye alındı. Göçük altında kalan işçimiz yok” ifadesini kullandı.
-
Parçalarken izledi, öldürünce çöpe attı!
Geçtiğimiz günlerde Beşiktaş Etiler Nispetiye Mahallesi’nde yaşanan olay görenlere bu kadarına da pes dedirtti. Bir kadının mahallede gezdirdiği rottweiler cinsi köpek, villanın bahçesinde gördüğü kediye saldırdı.
İddiaya göre tasmasız şekilde gezdirdiği köpek, kediye saldırdığı anlarda vicdansız kadın kılını bile kıpırdatmadı. Köpeğin kediyi parçaladığı anlarda kadın, iddiaya göre köpeğini durdurmak yerine telefonla konuşmaya devam etti.
Köpek kediyi parçalayarak öldürdükten sonra ise pişkin kadın, kedinin cansız bedenini alarak yakınlardaki bir çöp konteynerına bıraktı.
O anlar güvenlik kameralarına saniye saniye yansıdı. Köpeğin kediyi vahşice parçaladığı anlar kameralara yansırken kadının, kediyi kurtarmak yerine parçalandıktan sonra kedinin cansız bedenini çöpe attığı görülüyor. Öte yandan, villadaki iş yerinde çalışanlar ise güvenlik kamerasını izleyince Etiler Polis Merkezi’ne gitti, kadından şikayetçi oldu ancak kadın henüz bulunamadı.
-
Korkunç Olay! Öz Kızına Tecavüz Edip Doğan İki Bebeği de…
Kepez ilçesi Habipler Mahallesi 5642 Sokak’ta oturan ve inşaatlarda boyacılık yapan 4 çocuk babası Ekrem Ergül, zihinsel engelli kızı H.E.’ye 6 yıl boyunca tecavüz etti. 2008 yılında babasından hamile kalarak düşük yapan H.E.’nin, bu tecavüzlerden 2012 ve 2014 yılında doğan biri erkek 2 bebeği ise tenha bir bölgeye bırakılarak, ölüme terk edildi. Korkunç olay, bir komşunun polise ihbarıyla ortaya çıktı. Ekrem Ergül tutuklanırken, eşi Cemile Ergül tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı. H.E. ile kız kardeşi A.E. (13) ve erkek kardeşi A.E. (10), devlet korumasına alındı.
CİNSEL İSTİSMAR VE CİNAYET SUÇLARINDAN 2 AYRI DAVA AÇILDI
Öz kızına cinsel istismarda bulunan Ekrem Ergül hakkında ‘nitelikli cinsel saldırı’ suçundan 30 yıla kadar hapis, anne Cemile Ergül hakkında da ‘suçu bildirmeme’ suçundan 1 yıla kadar hapis cezası istemi ile Antalya 5’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde dava açıldı. Ekrem Ergül ve Cemile Ergül hakkında yine aynı mahkemede doğan 2 bebeği öldürdükleri iddiasıyla ‘nitelikli şekilde kasten öldürme’ suçundan ikinci bir dava açıldı. Cumhuriyet savcısı Erkan Gözkaya tarafından hazırlanan ikinci davanın iddianamesinde Ekrem Ergül’ün 2012 yılında kızından doğan erkek bebeği bilinmeyen bir yere atarak ölümüne neden olduğu, Cemile Ergül’ün de 14 Eylül 2014 tarihinde yine eşinin tecavüzü sonucu kızının dünyaya getirdiği kız bebeği beze sarıp, bilinmeyen bir yere gömerek ölümüne neden olduğu ileri sürüldü. Çift hakkında ağırlaştırılmış ömür boyu hapis cezası verilmesi talep edildi. İddianameyi kabul eden mahkeme, ilk davadan tutuksuz olan anne Cemile Ergül hakkında yakalama kararı verdi. Tüm bu süreçte H.E.’nin ruh sağlığının, babasının yıllarca devam eden cinsel istismarı nedeniyle bozulduğu belirlendi.
CİNSEL SALDIRIDAN 30 YIL HAPİS
5. Ağır Ceza Mahkemesi ‘nitelikli cinsel saldırı’ suçundan açılan ilk davada tutuklu sanık babaEkrem Ergül’ü 30 yıl hapis cezasına çarptırdı. Cezada indirim yapmayan mahkeme Cemile Ergül’ü ise beraat ettirdi.
BEBEKLERİN ÖLDÜRÜLMESİ DAVASINDA VERİLEN KARAR YARGITAY’DAN DÖNDÜ
Ekrem Ergül ve Cemile Ergül’ün 2 bebeği öldürdükleri iddiasıyla tutuklu yargılandıkları davada ise yargılamayı yapan aynı mahkeme eylemin teşebbüs aşamasında kaldığı gerekçesiyle Ekrem Ergül’ü 15 yıl, Cemile Ergül’ü 12 yıl hapis cezasına mahkum etti. H.E.’nin avukatı Serap Ertuğrul ile Cumhuriyet savcısı kararı temyiz etti. Yargıtay 1. Ceza Dairesi, yerel mahkemenin kararını, sanıkların teşebbüs suçundan değil, ‘kasten insan öldürme suçu’ndan ceza almaları gerektiğine hükmederek, bozdu.
İKİNCİ YARGILAMADA EN AĞIR CEZA VERİLDİ
Yeniden görülen davada Cumhuriyet Savcısı Mustafa Şeran, mütaalasında H.E.’nin tecavüzler sonucu 2011 yılı başında hamile kaldığını bebeği 2-3 aylıkken düşük yaptığını, cinsel istismar sonucu 2012 ve 2014 tarihlerinde de hamile kalıp, 2 kez canlı doğum gerçekleştirdiğini anlattı. Savcı Şeran, mütaalasının devamında 2012’deki doğumun ardından sanık Ekrem Ergül’ün bebeği göbek bağı kesilmeden alıp götürdüğünü, geri döndüğünde eşi Cemile Ergül’e ‘çocuğu bir yere attım’ dediğini ancak çocuğun nereye bırakıldığının saptanamadığını ve cesede ulaşılamadığını kaydederek, şöyle dedi: “Sanığın mağduriye karşı eylemlerine devam ettiği, bu tecavüzler sonucunda mağdurenin 2014 yılında sanık Ekrem Ergül’ün evde olmadığı bir sırada bu kez çocuğu annesinin yardımı ile doğurduğu, çocuğun kız olduğu ve yaşadığı, sanık Cemile Ergül’ün çocuğu evden alarak, bir kovaya koyduğu ve götürüp çalılık alana bıraktığı, akşam olunca da Ekrem Ergül’e durumu anlattığı, Ekrem Ergül’ün de Cemile’ye ‘İyi olmuş. H. de kurtulmuş’ dediği, doğan çocukların cesetleri ele geçirilmemiş olsa da, sanıkların üzerine atılı insan öldürme suçunu işledikleri anlaşılmıştır.”
CEZADA İNDİRİM YAPILMADI
Mahkeme de Ekrem Ergül ve Cemile Ergül’ü, ‘olası kasıtla üst soy ve alt soy çocuğa beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı bir suçu gizlemek, delilleri ortadan kaldırmak amacıyla insan öldürme suçu’ndan ayrı ayrı ağırlaştırılmış ömür boyu hapis cezası verdi. Mahkeme 2 sanığın cezasında da indirim yapmadı.
Ekrem Ergül, halen Antalya 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde, eşi Cemile Ergül’ü ‘cinayete azmettirme’ suçundan yargılanıyor.
-
Kartal’da çöken bina ile ilgili 3 kişi gözaltına alındı
İstanbul Kartal‘da 6 Şubat Perşembe günü 7 katlı Yeşilyurt Apartmanı büyük bir gürültüyle çöktü. Binadaki 35 kişiden 21’i hayatını kaybetti. 14 kişi ise enkaz altından yaralı olarak kurtarıldı. İki katı kaçak olduğu ortaya çıkan binanın giriş katında bulunan konfeksiyon atölyesinin de ruhsatsız olduğu ortaya çıkmıştı. Binanın çökme sebebi olarak bodrum kattaki eski marangoz atölyesindeki kolonların kesilmesi ve inşaat yapımında deniz kumu kullanıldığı iddia edildi.
TAKSİRLE ÖLÜME SEBEP OLMAK SUÇUNDAN GÖZALTI
Yeşilyurt Apartmanı’nın çökmesi ile ilgili soruşturma başlatan Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı ortaya çıkan iddiaları araştırmaya başladı. Yaklaşık bir haftadır devam eden soruşturma kapsamında 3 kişi gözaltına alındı. Binanın projesini oluşturan Suzan Çayır ve inşaatın teknik uygulama sorumlusu Uğur Mısırlıoğlu gözaltına alındı. Yapı ruhsat sürveyanı Arzu Keleş Boran da gözaltına alındı.
“Taksirle birden fazla kişinin ölümüne neden olmak” suçundan gözaltına alınan şüphelilerin emniyetteki işlemlerinin ardından adliyeye sevk edilmesi bekleniyor.
Savcılık bina yapımında deniz kumu kullanılıp kullanılmadığını ve bodrum katta bulunan eski marangoz atölyesinde kolonların kesilmesi iddiasını da araştırıyor. Soruşturma devam ediyor.
-
Telefonunu dinleyen memura küfretti, ceza yedi
E Tipi Ceza İnfaz Kurumu’nda mahkum olan eşini ziyarete gelen kadın, Xray cihazından geçerken cihaz alarm verdi. İddiaya göre, pantolonunu çıkarmasını söyleyen memurlarla kadın tartıştı. Bir süre sonra bayram ziyareti için geldiği eşiyle görüşen kadın, yaşadıklarını kocasına anlatınca olanlar oldu. Sinir krizi yaşayan mahkum, telefon görüşmesini dinleyen ceza infaz koruma memuruna hakaret etti. Kendisine bariz şekilde küfredildiğini tutanak altına alan memur konuyu yargıya taşıdı. Sulh Ceza Mahkemesi, ’kamu görevlisine hakaret etmek’ suçundan mahkuma 10 ay hapis cezası verdi. Kararı sanık hükümlü temyiz edince devreye Yargıtay 18. Ceza Dairesi girdi. Daire kararında; Ceza infaz kurumlarında telefonla görüşme hakkının, 5275 Sayılı Kanun’un 66. maddesi ve Ceza İnfaz Kurumlarının Yönetimi ile Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Tüzük’le verildiğine dikkat çekildi. Kararda, “Ceza infaz kurumlarında yapılan dinleme işlemi, kanuna dayalı idari tedbir niteliğindedir. İdari tedbir niteliğindeki bu dinlemeden elde edilen kayıtların, adli dinlemelere ilişkin 5271 sayılı CMK’nın 135. maddesinde sayılan katalog suçlar arasında da bulunmayan hakaret eyleminin gerçekleştiği yönünde hukuka uygun bir delil olarak nitelenemeyeceği gözetilmeden, sanığın beraati yerine mahkûmiyetine karar verilmesi yasaya aykırıdır.” denildi.
Dairenin bozma kararına Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itiraz edince devreye Yargıtay Ceza Genel Kurulu girdi. Genel Kurul üyeleri; ceza infaz kurumlarında yapılan telefon dinleme işleminin ’kanuna dayalı idari tedbir’ niteliğinde olduğu ve idari tedbir niteliğindeki bu dinlemeden elde edilen kayıtların, sanığın işlediği kabul edilen hakaret suçuna yönelik hükme dayanak yapılıp yapılamayacağını tartışmaya açtı. Kurul, oy çokluğuyla cezaevlerinde yapılan telefon görüşmelerinin delil niteliğinde olduğuna hükmetti. Kararda şöyle denildi: “Somut olayda ceza evinde suç işlenmesinin önlenmesi, düzenin ve disiplinin temini gibi nedenlerle gerçekleştirilen uygulama sonucu elde edilen görüşme kayıtları, adli dinlemelere ilişkin ve bir koruma tedbiri niteliğinde olan CMK’nın 135. maddesi kapsamında değerlendirilmesi mümkün olmayıp, sanığın ceza evinde tutulmasının doğal bir neticesi olarak elde edildiğinden yasal niteliğe sahiptirler. Belirtilen şekilde elde edilen delillerin kullanılmasının yasaklanmasına dair herhangi bir düzenleme de bulunmamaktadır. CMK’nın 217/2. maddesi anlamında hukuka uygun olarak elde edilen bu delil ile kendisine karşı sarfedilen hakaret sözlerini bizzat duyan mağdurun beyanları, yüklenen suçun ispatı için mahkemece kullanılmalarının önünde bir engel olmadığı kabul edilmelidir. Aksi hâlde telefon görüşmesi yapan ve konuşmalarının kayıt altına alındığını bilen her hükümlünün dinlemeleri gerçekleştiren kamu görevlilerine serbestçe hakaret edebileceği gibi hukuken kabulü mümkün olmayan bir durum ortaya çıkacaktır. Somut olayda sanığın eşinin daha önce yaşadığı bir olaya ilişkin durumun kendisine yanlış aktarılmış olması da kamu görevlisi mağdur açısından haksızlık olgusunu ortadan kaldırmamakta olup, telefonu dinlemekte olan kamu görevlisi mağdurun onur, şeref ve saygınlığının korunması gerekmektedir. Bu itibarla, haklı nedene dayanan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının kabulüne karar verilmiştir. Yargıtay 18. Ceza Dairesi’nin bozma kararının kaldırılmasına, yerel mahkemece verilen mahkûmiyet hükmünün onanmasına oy çokluğuyla karar verilmiştir.”
-
Bakan Soylu Duyurdu: 8 Bin Bekçi Alınacak
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, mart ayında 8 bin bekçi alımı için ilana çıkacaklarını açıkladı.
GEÇTİĞİMİZ DÖNEMLERDE BEKÇİ ALIMI İÇİN ŞARTLAR NELERDİ?
Geçtiğimiz dönemlerde gerçekleştirilen Çarşı ve Mahalle Bekçiliği alımında şu koşullar aranmıştı;
a) Türk vatandaşı olmak,
b) İlkokulu bitirmiş olmak (İçişleri Bakanlığı gerektiğinde ilkokul yerine eğitim şartını yükseltebilecek)
c) Askerlik ödevini bitirmiş olmak,
ç) 18 yaşını tamamladıktan sonra yaptırılan yaş düzeltmelerinde düzeltmeden önceki yaş dikkate alınmak kaydıyla, başvuru tarihi itibarıyla 18 yaşını tamamlamış ve 31 yaşından gün almamış olmak,
d) Ağır hapis veya altı aydan fazla hapis veyahut affa uğramış olsalar bile zimmet, ihtilas, irtikâp, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, inancı kötüye kullanmak, dolanlı iflas veya yüz kızartıcı başka bir fiilden dolayı hapis cezasından hükümlü bulunmamak,
e) Türk toplum telakkilerine göre kötü şöhretli tanınmamak,
f) Kamu haklarından mahrum olmamak, kamu hizmetlerinden mahrumiyet cezası ile mahkûm bulunmamak,
g) Memuriyete engel bir hali bulunmamak,
ğ) Silah taşımaya veya silahlı görev yapmaya hukuki bir engeli bulunmamak,
h) Sağlık Yönetmeliğinde belirtilen şartları taşımak,
ı) Adayın kendisinin ve evli ise eşinin; genelev, birleşme yeri, randevuevi, tek başına fuhuş yapılan konut ve benzeri yerlerde çalışmış veya aracılık ve bekleyicilik fiillerinde bulunmamış olmak, genel ahlak ve edebe aykırı mahiyette her türlü yazılı, sesli ve görüntülü eserleri, kaydedildiği materyale bakılmaksızın üretmek ve satmaktan veya kumar, uyuşturucu veya uyarıcı madde nedeniyle, hakkında herhangi bir adli veya İdari soruşturma veya kovuşturma devam ediyor olmamak, bunlardan dolayı İdari yaptırım uygulanmamak veya bu işler nedeniyle hüküm giymemiş olmak,
i) Alkol, uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanımı nedeniyle tedavi görmüş veya görüyor olmamak,
j) Sağlık Yönetmeliği hükümleri hariç, herhangi bir nedenle polis eğitim kurumlarından çıkarılmamış olmak,
k) Terör örgütleri ile bu örgütlerin legal veya illegal uzantılarının eylemlerine, toplantılarına, yürüyüş ve mitinglerine karışmamış, desteklememiş ve katılmamış olmak
-
Tanzim satış uygulaması epttavm.com’da başlıyor!
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Sayın Cahit Turhan, “Sebze ve meyve fiyatlarının ciddi yükselişi ile birlikte Enflasyonla Topyekûn Mücadele kapsamında vatandaşlarımıza ekonomik fayda sağlamak amacıyla uygulama koyulan tanzim satışlarını, yakın zamanda Türkiye’nin Milli Pazaryeri Platformu www.epttavm.com’da başlatıyoruz.” dedi
“ARACI HİZMET ÜCRETLERİNİ ORTADAN KALDIRMAYI AMAÇLIYORUZ”
“Tarım ve Orman Bakanlığımızın desteği ve PTT AŞ güvencesiyle başlatılan bu proje kapsamında tarım ürünlerinin vatandaşımıza ulaşması sürecinde yaşanan aracı hizmet ücretlerini ortadan kaldırmayı amaçlıyoruz. www.epttavm.com internet adresinde e-Tanzim olarak hizmete sunulan meyve ve sebzeler tanzim fiyatları ile satılırken, tüm ürünler PTT Kargo ve Lojistik aracılığı ile güvenle vatandaşlarımıza ulaştırılacaktır.
Vatandaşlarımızın tanzim noktalarında sıra beklememesi, sebze ve meyvelerini uygun şartlarda ucuz olarak alabilmeleri için Milli Pazaryeri Platformu www.epttavm.com olarak sorumluluk üstlendik. Vatandaşımıza ekstra ücret yansımaması ve uygulamada avantajların artırılması amacıyla Tarım ve Orman Bakanlığı ile birlikte çaba içerisindeyiz
e-Tanzim uygulamamamızın süratle başlatılması için de çalışmalarımızı yoğun bir şekilde sürdürmekteyiz.” denildi.
-
Misafir öpücüğü küçük Ecrin’in hayatını kararttı!
Ecrin Aydın, iddiaya göre 40 günlükken eve gelen misafirlerden birisinin öpmesi sonucu ‘pnömokok’ virüsü kaptı. Virüs de menenjit hastalığına yol açtı. 3 ameliyat geçiren ve ölümden dönen Ecrin Aydın, ağır engelli oldu. Yürüyemeyen, konuşamayan Ecrin Aydın, zamanla gördüğü tedavinin etkisiyle kısıtlı da olsa hareket etmeye başladı.
‘KİM OLDUĞUNU BİLMEDİĞİMİZ BİRİ ÖPTÜ’
Bilnur Aydın, kızının 40 günlükken eve bebek görmeye gelen bir kişinin öpmesi sonucu yüzde yüz engelli hale geldiğini söyledi. Aydın, “Kızım, misafirlerimizden kim olduğunu bilmediğimiz, ağzında uçuk olan veya zatürresi olan birinin öpmesi sonucu ‘pnömokok virüsü’ kaptı. Ondan dolayı da menenjit geçirdi ve şu anda yüzde yüz ağır engelli” dedi.
‘ADIM ATMAYA, AYAKTA DURMAYA BAŞLADI’
O süreçte kızının 3 kez kalbinin durduğunu belirten Bilnur Aydın, “Sonra tekrar çalıştırdılar, ‘yaşamaz’ dendi; ama şu an doktorları bile Ecrin’in son halini görünce şaşırıyor. Çok güzel ilerlemeler kaydettik. Geçen sene ağır bir ameliyat geçirdi. Omurganın eğriliği ile ilgili bir ameliyat. Boynunu tutamazdı. Geçen sene Ankaragücü Kulübü’nün desteği sayesinde ameliyatımızı yaptırdık. Şu anda fizik tedavi süreci devam ediyor. Ondan sonra gelen desteklerle de sürekli fizikli tedavisini yaptırabiliyoruz. Bir hayli ilerleme kaydettik. Kızım şu anda kısıtlı da olsa hareket edebiliyor. Adım atmaya ve ayakta durmaya başladı. Ameliyat öncesi bunlar yoktu. Bunun hayatımıza çok artısı oldu” dedi.
‘ÖLÜNCE HABER VERİRİZ DEMİŞLERDİ; AMA HALA BİZİMLE’
Kızını yaşatmak için eşiyle çok çaba harcadıklarını söyleyen Bilnur Aydın, “Benim kızıma ‘asla yaşamayacak, bırak git, ölünce haber veririz’ demişlerdi ve şu anda o çocuk benimle beraber ve bu sene biz 10’uncu yaşını kutlayacağız. Bu bizim için mükemmel bir şey” dedi.
‘EVDE YEMEK YAPIP SATIYORUM’
Ortaokul ve lise öğrencisi 2 oğlu daha bulunan Bilnur Aydın, evde yaptığı yemekleri sosyal medya üzerinden satarak kızının tedavisine katkı sağladığını, belediyede işçi olan eşine de destek olduğunu söyledi. Anne Aydın, “Gelen siparişlere göre yemekler yapıp satıyorum. Yaprak sarması, erişte, tarhana ve reçeller üzerinden oluyor genelde satışlar. Buradan gelen para ile de çocuğumun tedavisini karşılıyorum. Çünkü normalde aldığımız fizik tedavi yeterli olmuyor. O yüzden de biz üzerine bir şeyler katmaya çalışıyoruz. Eşim asgari ücretli çalışan bir işçi olduğu için tek bir maaş tedaviye yetişmiyor” şeklinde konuştu.
‘ENFEKSİYONLARA AÇIK OLUYORLAR’
Ecrin Aydın’ın Nöroloji Doktoru Zeynep Selen Karalök ise Ecrin’in 1,5 aylıkken geçirdiği menenjit sonucu ‘serebral palsi’ tanısı ile tedavi gördüğünü anlatarak şunları söyledi:
“Menenjitin nedeni ‘pnömokok’ bakterisi. Bundan sonra hasta ağır engelli olarak bölümümüzde takibe alındı. Kendisi epilepsi hastası, direnç nöbetleri zaman zaman olabiliyor. Ayrıca bunların dışında birçok sorunu da var. Hem kalçayla ilgili, hem de omurgayla ilgili ameliyatlar oldu. Bebeklerin bağışıklık sistemleri, ilk aylarda özellikle çok düşük olduğu için enfeksiyonlara çok açık oluyorlar. Ve eğer dışarıdan özellikle üst solunum yolu enfeksiyonu gibi hastalığı olan kişiler tarafından bebekle yakın temasta bulunulursa, bu mikrop bebeğe geçiyor ve sonrasında da beyin iltihabı gibi durumlara neden olup Ecrin gibi çocuğu engelli bırakabiliyor. Ve bu tür hastalıkların yüzde yüz tedavisi olmuyor.”