Kategori: Haber

  • Dolandırıcılar Sert Kayaya Tosladı! Dolandırıcıları Dolandırdı

    Sivas’ta yaşayan 25 yaşında ki Turan Verep, internet üzerinden kendisini dolandırmak isteyenlere öyle bir şey yaptı ki dolandırmak için Verep’i seçtiklerine pişman oldular. İlginç olay Vere’in eşinin geçtiğimiz günlerde sosyal medyada bir GSM firmasının 10 bin TL kredi verildiği şeklindeki linkini tıklaması ile başladı. Adından GSM firması adına ısrarla Verep’i arayan kişiler kendisine düşük faizli kredi vermek için kimlik bilgilerini istedi. Verep arayanlardan şüphelenip ismi kullanılan GSM firmasını aradı. Firmanın böyle bir çalışması olmadığını öğrenince kişilere krediyi kabul ettiğini söyledi. Ancak arayan kişiler ismini kullandıkları GSM firmasına olan 504 TL’lik borcundan dolayı krediyi çıkartamadıklarını bu nedenle borcu ödemesini istediler. Parası olmadığını belirten Verep, kendisine verilecek kredi içinden bu 504 TL’nin ödenmesini talep etti. Kendisini arayanlar Verep’in bu teklifini kabul edip 504 TL’lik borcu ödedi. Ancak Verep arayanlara ne telefonuna gelen mesajla ilgili nede kendisine ait kimlik bilgileri ile bilgi vermedi. Kendisini arayanlar hakkında suç duyurusunda bulundu. Dolandırmak isterken dolandırıldığı fark eden kişiler başta 504 TL’yi ısrarla geri isterken suç duyurusunu öğrenince 504 TL’den de vazgeçtiler.

    GSM firmasının adını kullandılar 
    Verep, kendisini arayanların bir GSM firmasının ismini kullandığını ancak firmayı aradığında böyle bir çalışmaları olmadığını öğrendiğini belirtip, “Hanımım sosyal medya hesabında bir reklam görmüş ve bu reklama tıklamış. Daha sonra ise bu arkadaşlar benim ile irtibata geçtiler. 10 Bin TL kredi vereceğini söylediler. Tekrar arayıp faturamı yatırmamı istediler, aksi halde krediyi kullanabilmem için bir ay beklemem gerektiğini söylediler. Bir ay beklememek için faturayı kredinin içinden yatırmalarını istedim, onlarda kabul etti. Daha sonra ise benden TC kimlik numaramı ve kimlik bilgilerimi istediler. Bende kimlik bilgilerimi vermedim. Parayı geri istediler. Yatırdım dedim. Dekont istediler yatıramadığım için göndermedim. Ben bu ücreti ödemeyince ise tekrar tekrar mesaj atmaya başladılar. Ben onlara sms atıp, ‘Ben hakkınızda Savcılığa Suç duyurusunda bulundum. Böyle binlerce kişiyi mağdur edip, paralarını çalıp, umutlarını çalıp, yok geri vereceğim yok şu yok bu. Bir daha aramayın sakın.’dedim. Bu mesajın ardından ise onlar beni bir daha aramadı. Tekrar da rahatsız etmediler.” Dedi.

    Suç duyurusunda bulundu 
    Turan Verep, vatandaşları uyarıp cep telefonu ile kendilerini arayanlara kimlik bilgilerini vermemeleri uyarısında bulunup, ” Diyeceğim şu ki arkadaşlar bu tür şeylere inanmayın. Yani herkesi arayıp böyle savcıyım, polisim diyerek para istedikleri zaman kanmayın derim. Benim şu an 504 TL’lik faturamı yatırdılar. Geri ödemesini de yapmadım. Yani dolandırırken dolandırıldılar.. Normal bir şahsi GSM numarası ile mesajlaşarak benimle irtibat kuruyorlardı. Çok garip geldi, şüphelendim ve dolandırıcı olduklarını anladım. Bu durum üzerine ben bu GSM şirketini aradım ve bu konuyu sordum. Bana böyle bir faaliyetleri olmadıklarını ve böyle bir şeye inanmamam gerektiğini söylediler. Bunun üzerine ben daha çok sinirlendim ve daha çok mutlu oldum. “dedi.

  • Diyanet’ten Yeni Rakı’ya Dava

    Diyanet İşleri Başkanlığı dava dilekçesinde, ‘ala’ sözcüğü için Din İşleri Yüksek Kurulu’ndan görüş istendiğini, kurulun da “Dinen haram kılınan bir nesne için Allah’ın sıfatlarından birinin marka olarak kullanılmasının doğru olmadığını” bildirdiğini kaydetti.

    İstanbul Fikri ve Sınai Haklar Mahkemesi’ne avukatları aracılığıyla başvuran Diyanet İşleri Başkanlığı dava dilekçesinde, Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezi (CİMER) ve kendilerine yapılan şikayetler ile ‘ala’ kelimesinin alkollü bir içecekte marka olarak kullandığının anlaşıldığını anlattı.

    Şikayetler üzerine ‘Ala ‘isminin dini bir değer ve sembol içerip içermediği hakkında araştırma yapıldığı kaydedilen dilekçede bu yönde Din İşleri Yüksek Kurulu’ndan görüş istendiği ifade edildi. Kurul tarafından 25 Ocak’ta kendilerine gönderilen cevapta “Türkçemizde her ne kadar iyi, pekiyi, anlamında kullanılmış olsa da Cenab-ı Hakk’ın sıfatlarında biri olan ‘Ala’yı çağrıştırması Kur’an-ı Kerim‘de sure ismi olarak geçmesi, gelenekte dini çağrışımı bulunması ve Allah Teala’nın haram kıldığı bir nesneyi övme, yüceltme anlamı taşıması yönleriyle bahis konusu ismin bir içki türüne ad/marka olarak kullanılmasının dinen uygun olmadığı değerlendirilmektedir” denildiği bildirilen dilekçede Din İşleri Yüksek Kurulu’nun dini konularda en yüksek karar ve danışma organı olduğu vurgulandı.

    ‘HÜKÜMSÜZLÜĞÜNE KARAR VERİLSİN’

    Bu doğrultuda markanın dini değer içerdiğinin ortaya çıktığı kaydedilen dilekçede, Sınai Mülkiyet Kanunu’nda yer alan “Dini değerleri ve sembolleri içeren işaretlerin mevcut olması halinde mahkeme tarafından markanın hükümsüzlüğüne karar verileceği” yönündeki ifadeye de atıfta bulunuldu.

    Diyanet İşleri Başkanlığı’nın dilekçesinde “Din İşleri Yüksek Kurulu’nun dinen haram kılınan bir nesne için Allah’ın sıfatlarından birinin marka olarak kullanılması doğru değildir. Ala markasının hükümsüzlüğüne karar verilsin” denildi.

  • Bursa’da Yargıtay’dan Emsal Karar! Dedikoducular Şimdi Yandı…

    Mahkemeye başvuran H.G., S.G. ve S.G., kişilik haklarına saldırıda bulunduğu öne sürülen kişi hakkında tazminat talebinde bulundu. 1. Asliye Hukuk Mahkemesi, mağdur aileye manevi tazminat ödenmesine hükmetti. Davacı aile bireyleri, tazminatın tahsili için icraya başvurdu. Davalı kararın kesinleşmediğini temyiz aşamasında olduğu gerekçesiyle hakkında başlatılan icra takibinin iptali talebiyle 3. İcra Hukuk Mahkemesi’ne dava açtı. Mahkeme, kararın kesinleşmediği için davanın kabulüne karar verdi. Karar, davacılar tarafından temyiz edilince Yargıtay 12. Hukuk Dairesi girdi. Daire, ‘içtihat metni’ niteliğindeki kararla, ‘kişilik haklarına saldırı’ya ilişkin verilen manevi tazminatın kararın kesinleşmeden tahsil edilebileceğine hükmetti.

    Kararda, “Somut olay; kişilik haklarına saldırıdan kaynaklanan manevi tazminat alacağına ilişkindir. Tarafların şahsi ya da ailevi yapılarına ilişkin hukuki durumlarında ve bunlara ilişkin sicil ve kayıtlarda bir değişiklik oluşturmamaktadır. Sonuçları itibariyle ancak tarafların mal varlığını etkilemektedir. Bu itibarla ilam, sayılan hususlar arasında olmadığından takibe konulabilmesi için kesinleşmesi gerekmez.Mahkemece, şikayetin reddine karar verilmesi gerekirken takibin iptali yönünde verilen hüküm tesisi isabetsizdir. Karar oy birliği ile bozulmuştur. Borçlunun temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir” denildi.

  • Türk Kartalı Aquila’ya En Mükemmel Uçak Tasarımı Ödülü

    Bursalı iş insanı Celal Gökçen, 2 yıl içinde Türkiye’de üretimine başlanması planlanan Türk kartalı ile alakalı, “İstenen sertifikasyonlara uyabildiği seviyede tabii ki Aquila’yı yerli yapacağız. Biz Almanya’ya bir yatırım yaptık ama bu paraları Türkiye’de kazandık. Dolayısıyla zaman içinde bunların Türkiye’ye gelmesi arzumuz. İleriye dönük yapacağımız uçakların Türkiye’ye mal olması lazım” diye konuştu.

    Alman Tasarım Konseyi tarafından 1969 yılından buyana sanayi, üretim ve tasarım kültürünü desteklemek amacıyla düzenlediği dünyanın en prestijli tasarım ödül yarışması, German Design Award 2019’a Türk uçağı damgasını vurdu. Frankfurt’ta düzenlenen ödül törenine Türk tasarımcı imzalı uçak, Türkiye’nin gururu oldu. “AQUA” ve 4 kişi kapasiteli “ALPINA D-DSNB” alternatifleri, “havacılık, deniz ve demiryolu taşıtları” kategorisinde altın ödüle layık görüldü. Bursa Uzay ve Havacılık’ın sahibi Celal Gökçen ile tasarımcı Hakan Gürsu dünya çapındaki sanayi devlerinin karşısında ödülü birlikte alarak Türklerin göğsünü kabarttı.

    Hakan Gürsu

    Türkiye’nin ilk 500 büyük şirketi listesinde yer alan ve 32 yıl önce kurulan BPLAS’ın Almanya’da 2015 yılında aldığı Aquila Uçak ve Havacılık Şirketi ile havacılık alanında çok önemli bir adım attığını vurgulayan Celal Gökçen, “BPLAS teknoloji ve tasarıma dayalı öncü ürünlerle yeni sektörlerde büyümeyi hedefliyor. Hakan Gürsu önderliğindeki Designnobis tasarım ekibi ile uzun soluklu ve istikrarlı iş birliğimizin ortaya çıkardığı yenilikçi tasarımların katma değer oluşturan ortak ürünlere dönüşmesi ve uluslararası başarıları getirmesi bizler ve ülkemiz için memnuniyet ve gurur verici” dedi.
    2014 yılında “dünyanın en iyi tasarımcısı” ödülünün sahibi Hakan Gürsu’nun başarılarında önemli bir yere sahip olduğunu ifade eden Gökçen, “Bize böyle bir imkan tanıdığı için kendisine müteşekkirim. Kendisiyle kıvanç duyuyorum. Gürsu’nun bu ödülle birlikte 197 ödülü var. Dünyada çok az ödüle sahip bir başka tasarımcının olduğunu sanmıyorum” diye konuştu.

    Celal Gökçen

    Uçağın Türkiye’de üretilmesi için çalışma yürüttüklerini müjdeleyen Gökçen, sözlerini şöyle sürdürdü:
    “İstenen sertifikasyonlara uyabildiği seviyede tabii ki Aquila’yı yerli yapacağız. Gönül istiyor ki yüzde 100’ünü yerli yapalım. Tüm bunları en erken 2021 yılı Mart ayına yetiştirebileceğimizi tahmin ediyoruz. Bu süreç epey kısa. Normalde uçaklar 4 ila 7 yıl arasında geliştirilebiliyor. Biz bazı çalışmalarımızı daha evvelden yaptığımız için bunları daha kısa zamanda yapabileceğimizi düşünüyoruz. Biz Almanya’ya bir yatırım yaptık ama bu paraları Türkiye’de kazandık. Dolayısıyla zaman içinde bunların Türkiye’ye gelmesi arzumuz. İleriye dönük yapacağımız uçakların Türkiye’ye mal olması lazım”.

    “Uçak yapboz parçaları gibi her zaman kullanılacak”

    ODTÜ’lü Tasarımcı Hakan Gürsu ise dünyada geri dönüşümün çok önemli bir hale geldiğini ifade ederek, “Ödüllü uçağımızda da bu hususu dikkate aldık. Enerji tasarrufu ile çalışacak uçak, kullanım ömrünü tamamlasa bile parçaları, yapboz gibi başka uçakların tasarımlarında kullanılabilecek. Ayrıca uçağın üstten kanatlı yapısı ile çok fonksiyonel. Bir modeli karaya, bir modeli ise suya inebilen uçak, yukarıdan esen rüzgarlı bölgeler için süzülmeye çok müsait. Son 10 yılda ilk defa bir uçak bu yarışmada altın ödül aldı. Uçağın önemli bir ticari rakibi, 2017 yılında önce bitmiş bir uçakla bronz ödül almıştı. Biz bu tasarladığımız uçakla altın ödül aldık. Ayrıca uçağın legonun parçaları gibi farklı versiyonları üretilebiliyor. Bu da çok ilgi gördü. “Aquila” İtalyanca kartal anlamına geliyor. Uçağın üretimi de Türkiye’de yapılacağı için adını ‘Türk Kartalı’ koyduk” dedi.

    “AQUA” VE 4 KİŞİ KAPASİTELİ “ALPINA D-DSNB” ALTERNATİFLERİ, “HAVACILIK, DENİZ VE DEMİRYOLU TAŞITLARI” KATEGORİSİNDE ALTIN ÖDÜLE LAYIK GÖRÜLDÜ.

    Ödüllü uçağın, organ ve hasta nakilleri gibi kritik kargo, hobi ve eğitim amacıyla da kullanılabileceğini de ifade eden Tasarımcı Gürsu, “Coğrafyamız ve iklimimiz bu tip servislere fazlasıyla ihtiyaç duyuyor. Bu uçaklar, Avrupa’da çok ilgi görüyor, ülkemizde de ilgi göreceğini düşünüyoruz” diye konuştu.

  • Sahte doktordan bir rezalet daha!

    İstanbul Göztepe Eğitim ve Araştırma Hastanesi Acil Servisi’nde 2014’te 3 ay boyunca gerçek doktor gibi muayene yaptığı ve reçete yazdığı ortaya çıkan “sahte doktor” Ali Haktan Yılman, bu kez “kadına şiddet” olayıyla gündeme geldi.

    Beşiktaş’taki bir ikametin bodrum katından kadın çığlığının ihbarının yapılması üzerine olay yerine polis geldi. Çığlıkların geldiği daireye giren polis içeride sahte doktor iddialarıyla gündeme gelen Ali Haktan Yılman‘ın kız arkadaşını darp edilmiş şekilde buldu. Mağdur kadının ambulans çağrılarak müdahalesi yapıldı. Müşteki ifadesinde, Yılman’ın erkek arkadaşı olduğunu, olay akşamı eve dönmek üzere bindikleri takside tartıştıklarını, tartışma üzerine tekme tokatlarla darp edildiğini belirtti. Taksiden inmeyi başardığını fakat sevgilisi Yılman’ın kendisini sürükleyerek olayın yaşandığı eve soktuğunu ileri sürdü. Burada omzunu ve kolunu ters büktüğünü, tişörtünü parçaladığını ifade etti. Ayrıca cep telefonunu kırarak bıçağı boğazına dayadığını, “seni öldürürüm”dediğini iddia etti.

    İDDİALARI REDDETTİ

    Gözaltına alınan şüpheli Yılman ise ifadesinde, tartışmayı kız arkadaşının başlattığını, kendisine de şiddet uygulandığını, ikisinin de alkollü olduğunu ileri sürdü. Aynı evde yaşadığı kız arkadaşıyla partiye katıldıklarını, oradan eve doğru geçtikten sonra takside alkolün etkisiyle taksiden inmek istediğini, kendisinin de alkollü olması ve takside yürür vaziyette olması nedeniyle izin vermediğini ifade etti. Adliyeye sevk edilen Yılman, “yaralama” ve “kişiyi hürriyetinden yoksun kılma” suçları kapsamında tutuklanarak cezaevine gönderildi.

  • Ölüm tehditleri alan genç kadın sesini duyurmaya çalışıyor

    Bengi Ekin Sarı adlı genç bir kadın Twitter hesabından yardım çağrısı yaptı. Kendisini yaklaşık 1 yıldır taciz eden erkek tarafından tehdit mesajları aldığını belirten kadın, “Günlerdir aileme ve bana atılan mesajlarla tehdit ediliyorum. Can güvenliğim yok, sesimi duyun” dedi. Konuyla ilgili defalarca kez yargı yoluna gittiğini ancak bir sonuç alamadığını da vurgulayan Sarı, “Hukuki süreç yavaş, koruma kararları etkisiz” diyerek yardım talep etti.

    Emir Öztürk adlı erkeğin sosyal medya ve telefondan kendisine gönderdiği tehdit mesajlarını kendi hesabından paylaşan Sarı, ilk paylaşımında şunları söyledi:

    “Bir yıldır süren ölümle tehdit – cinsel taciz davam var. Dosya üzerine dosya açılıyor ancak hiçbir ilerleme yok. Günlerdir aileme ve bana atılan mesajlarla tehdit ediliyorum. Can güvenliğim yok, sesimi duyun.”

    Sarı, Emir Öztürk’ün yazdığı mesajların ekran görüntüsünü paylaşırken, “Bir yıldır bu tehdit ve hakaretlere maruz kalıyorum. Hukuki süreç yavaş, koruma kararları etkisiz. Bütün bu mesajları dava dosyasına iliştirdik. Mart ayında biri Bakırköy Adliyesi biri Küçükçekmece Adliyesi olmak üzere iki ayrı duruşma var. Sadece dosya üzerine dosya açılıyor, başka hiçbir şeyin olduğu yok.”bilgilerini verdi.

    TEHDİT ETMEYİ SÜRDÜRDÜ

    Emir Öztürk adlı erkek, Sarı’nın Twitter paylaşımlarına da tehdit içerikli cevaplar yazmayı sürdürdü. Bunun üzerine Sarı, son olarak “Korkmuyorum” yazdı. Sarı’ya binlerce destek tweeti geldi.

    ÖZTÜRK “DALGA GEÇMEK İSTEDİM, TEDAVİ GÖRÜYORUM” DEDİ

    Emir Öztürk ise Twitter hesabından yaptığı paylaşımlarda “Ben bu mesajları dalga geçme amacıyla attım. Travmatik boyutta takıntı ve dürtüselliğini kontrol edememe rahatsızlığıyla tanılandım. Halen psikolojik tedavi görüyorum. Bengi Ekin Sarı liseden edebiyat hocamdır. Saygısızca olduğunu düşündüğüm bazı davranışlarını takıntı yaptım ve kendisine dalga geçme amaçlı mesajlar atmaya başladım. Amacım ne olursa olsun attığım mesajlar kabul edilemez… Ekin hocamdan özür diliyorum” ifadelerini kullandı.

  • Ölü Yıkama Masası Üzerinde Cesedi Bulundu!

    Konyaaltı ilçesindeki Arapsuyu Merkez Camii müezzini, sabah namazı sonrası teneşir masası üzerinde bir örtü olduğunu fark edip kontrol etti. Örtünün altında bir bebek olduğunu gören cami görevlisi, durumu sağlık ve polis ekiplerine bildirdi.

    Olay yerine gelen ekipler, 5 aylık olduğu tahmin edilen erkek bebeğin yaşamını yitirdiğini belirledi. Ağzından kan geldiği görülen bebeğin, yaklaşık 6 saat önce öldüğü belirlendi.

    Polis, bebeği bırakan kişi ya da kişileri belirlemek için caminin güvenlik kamerası görüntülerini incelemeye aldı. Bebeğin cansız bedeni ise otopsi yapılmak üzere Adli Tıp Kurumu morguna götürüldü.

  • Sigara paketlerinin cazibesi ortadan kaldırılacak

    Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, “9 Şubat Sigarayı Bırakma Günü” dolayısıyla bakanlığının yürüttüğü faaliyetleri değerlendirdi.

    Tütün ürünleri tüketiminden kaynaklanan kamusal, toplumsal ve tıbbi nitelikteki her türlü zarara karşı yürütülen mücadele kapsamında 9 Şubat Sigarayı Bırakma Günü’ne tüm dünyada önem verildiğine işaret eden Pakdemirli, “Türkiye, Dünya Sağlık Örgütünün küresel tütün salgınını önlemek amacıyla hazırladığı ve bugün itibarıyla 181 ülkenin taraf olduğu Tütün Kontrolü Çerçeve Sözleşmesi’ni 2004 yılında imzalamıştır. Sözleşmenin imzalanmasından sonra tütün kontrolüyle ilgili ülkemizde önemli düzenlemeler yapılmış ve Türkiye örnek gösterilen ülkeler arasında yer almıştır.” diye konuştu.

    “Sağlık, sosyal ve ekonomik zararları en aza indirmeyi amaçlıyoruz”

    Pakdemirli, bakanlığının, Anayasa, Tütün Kontrolü Çerçeve Sözleşmesi, ilgili kanunlar ile Tütün Kontrolü Strateji Belgesi ve Eylem Planı kapsamında, tütün kontrol ve denetimleriyle ilgili sürdürülebilir, kapsamlı ve etkili stratejilerin geliştirilmesi ve uygulanması yönündeki çalışmalarını sürdürdüğünü bildirerek, “Bakanlık olarak yaptığımız tütün kontrolü uygulamalarıyla başta çocuklarımız ve gençlerimiz olmak üzere tütün kullanımı ve pasif etkilerinin önüne geçerek, onlarca hastalığın yarattığı sağlık, sosyal ve ekonomik zararları en aza indirmeyi amaçlıyoruz.” ifadesini kullandı.

    Tütün Ürünlerinin Zararlarının Önlenmesi ve Kontrolü Hakkında Kanun’da yapılan değişiklikle “tütün mamullerinde düz ve standart paket” uygulamalarının başlayacağını anımsatan Pakdemirli, mevzuata yeni giren bu uygulamaya ilişkin ikincil düzenleme çalışmalarının devam ettiğini söyledi.

    “Uyarı mesajlarının kapladığı alanı yüzde 65’ten yüzde 85’e çıkarıyoruz “

    Pakdemirli, düz paket uygulamasıyla, tütün mamulü paketlerin cazibesi ve çekiciliğini ortadan kaldırmayı, tütünün reklam ve tanıtım etkisi doğuracak şekilde kullanımını engellemeyi, sağlık uyarılarının fark edilebilirliği ve etkinliğini artırmayı amaçladıklarını vurgulayarak şunları kaydetti:

    “Diğer taraftan, tütün mamulleri paketleri üzerindeki sağlık uyarı mesajlarının kapladığı alanı yüzde 65’ten yüzde 85’e çıkarıyoruz. Paket üzerinde yer alan resimli sağlık uyarıları setinin yenilenmesiyle ilgili çalışmalarımız da devam etmektedir. Bu düzenlemeler ülkemiz tütün kontrolü uygulamaları açısından bir mihenk taşı niteliğindedir. 9 Şubat Sigarayı Bırakma Günü vesilesiyle tütün ürünleri tüketen vatandaşlarımızı daha sağlıklı bir hayat için tütün kullanımını bırakmaya davet ediyorum.”

  • Katıldığı yarışma programıyla fenomen olmuştu! Şimdi muhtar adayı oldu

    3 çocuk annesi ve ilkokul mezunu olan Emsal Tekir, katıldığı yarışma programında sergilediği performans ve rahat tavırlarıyla  tüm Türkiye’de tanındı. İlkokul mezunu olmasına rağmen üniversite mezunlarına taş çıkartan Emsal Tekir, 60 bin TL ödüllü 9. soruyu görmüştü. O dönem yarışmaya nasıl katıldığını anlatan Tekir, eşiyle tartışma yaşadığını, çocuklarından da olumsuz tepki almasına rağmen yarışmak için İstanbul’a gittiğini söyledi.

    ”EŞİM ‘REZİL OLURSUN’ DEDİ”

    Günlük hayatında tam bir köylü kadını olduğunu, değişik işlerle uğraştığını kaydeden Tekir; yarışma macerasını anlatarak; “Günlük hayatımda tavuklarım var, bağ, bahçe, pekmez yaparım. Nişasta yaparım, temizliklere bayan götürürüm, çemen yaparım. Tam bir köylü kadınıyım. Bir gün internetten yarışmaya başvurdum. Oğluma dedim ki ‘Sen katıl’. O da ‘Ben katılmam anne’ dedi. Ben de şaka yaptım, ‘Sen katılmazsan ben katılırım’ dedim. Bir hafta sonra telefon geldi. Telefon gelince ben çok terledim, şok oldum şaka yapıyorlar diye. O anda eşimle kötü olduk, eşim bana kızdı, ‘Sende genel kültür yok, rezil olursun’ dedi. Ben de ‘Ben rezil olmam, bende yürek var, sende de varsa başvur’ dedim eşime. Çünkü eşim lise mezunu, ben ilkokul mezunuyum. Eşimle tartıştık, eşim gitti. Eşim gidince ben de belediyede çalışan arkadaşımı aradım, yarışmadan çağırdıklarını ve eşimle tartıştığımı söyledim. Bana ‘Koş belediyeye gel’ dedi. Belediyeye gittim oturdum, çünkü e-mail falan istiyorlar ben bilmiyorum. Orada her işimizi hallettik, uçak biletlerimizi hazırladık. Eve geldim temizliğimi yaptım, yemek hazırladım gidersem ne yapacaklar diye. Çantalarımı hazırladım, bir gün sonra eşimin çalıştığı dükkana vardım. ‘Ben bu gidişle gidiyorum, bir ay gelmem’ dedim, bu arada da küsüz. Orada ağabeyim, yeğenlerim, kuzenlerim var. Cebimde de o an 5 lira param var başka param da yok. Kayseri’ye kadar param var. Korktu, bana 200 lira para verdi. Yola çıktık gittik. Böyle bir maceramız oldu” ifadelerini kullandı.

    ”BEN ÖMRÜMDE GÖRMEDİM O PARAYI”

    Yarışmada ömründe görmediği parayı kazandığını dile getiren Tekir; “Yarışmada herhalde 8. soruydu, 60 bin TL’lik soruyu gördüm. Ama bilmediğim için çekildim. Riske atamazdım. Ben ömrümde görmedim o parayı, riske atamazdım. İhtiyacım da vardı” dedi.

    ”SORULARI MANTIK YÜRÜTEREK BİLDİM”

    İlkokul mezunu olmasına rağmen soruları mantık yürüterek bildiğini ve yarışmanın ardından çok güzel tepkiler aldığını ifade eden Emsal Tekir; “Yarışmadan sonra çok güzel tepkiler oldu. Eşim benden özür diledi. Çocuklarım da mahCup oldu. Ben kendime güvenmesem zaten bu kadar gitmezdim. Çünkü bende bir kalp var gelmeden geleceği biliyorum, kalbime doğuyor. O soruları mantık yürüte yürüte bildim” şeklinde konuştu.

    Yarışma programlarını çok sevdiğini, her izlediğinde o koltukta oturmak için dua ettiğini sözlerine ekleyen Emsal Tekir konuşmasını şöyle sürdürdü:
    “Ben programa başvurduğumda sordular, ‘Emsal teyze yarışmayı izler miydin’ diye. Ben bu gittiğim yarışmayı çok severdim. Her seyrettiğimde derdim ki ‘İnşallah o koltuğa ben otururum’. Çocuklarım da ‘Anne aç tavuk rüyasında darı görürmüş, sen darı ambarına düşmüşsün’ derlerdi. Nasip oldu. Ama bu yarışmaya çıkalı kaç sene oldu ama gerçekten sanki akşam çıkmışım gibi.”

    MUHTAR ADAYI OLDU

    Öte yandan 31 Mart seçimlerinde yaşadığı mahalleye muhtar adayı da olduğunu aktaran Emsal Tekir; “Şu anda İzmirli mahallesinde muhtar adayıyım. İnşallah Allah’ımın izniyle olacak. Tepkiler çok güzel, kimsenin kalbini bilemem ama bana göre bir bayan olarak tepkiler çok güzel” dedi.

  • Şule Çet’in o gece çekilmiş son görüntüleri ortaya çıktı

    Gazi Üniversitesi öğrencisi Şule Çet, 28 Mayıs günü saat 03.50’de Ankara’daki bir plazanın 20. katından düşerek hayatını kaybetti. Ölümü şüpheli bulan Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, olaya ilişkin soruşturma başlattı. Cumhuriyet Savcısı Hüseyin Koca tarafından yürütülen soruşturma kapsamında hazırlanan iddianamede, Çet’in cinsel saldırıya maruz kaldığı ve plazadan atılarak öldürüldüğü belirtildi. Bu kapsamda sanıklar Çağatay Aksu ve Berk Akand hakkında “kasten öldürme”, “cinsel saldırı” ve “hürriyeti yoksun bırakma” suçlarından ağırlaştırılmış müebbet ve 39’ar yıla kadar hapis istemiyle dava açıldı.

    TUTUKLULUĞUN DEVAMINA KARAR VERİLDİ

    Ankara 31. Ağır Ceza Mahkemesinde açılan davanın ilk celsesinde sanık savunmaları alındı, ardından da tanıklar dinlenildi. Duruşma sonunda ara kararını açıklayan mahkeme heyeti, sanıkların tutukluluk hallerinin devamına karar verdi.

    Öte yandan, olayın yaşandığı plazadaki güvenlik kameralarından elde edilen görüntüler dava dosyasına delil olarak girdi. Asansörün bulunduğu koridordaki güvenlik kamerasınca kaydedilen görüntülerde, sanıkların olayın yaşandığı saatten 18 dakika sonra koridora çıktığı görülüyor. Yerde oturan kişinin sanık Çağatay Aksu, diğerinin ise Berk Akand olduğu görülüyor. Alkollü olan Akand’ın yürümekte zorluk çektiği ve dengesiz bir şekilde sağa sola yürüdüğü anbean kaydedildi. Ayrıca, sanık Akand’ın diğer sanık Aksu ile tartıştığı da görüntülere yansıdı.

    ŞULE’NİN OFİS İÇİNDEKİ SON GÖRÜNTÜLERİ ORTAYA ÇIKTI

    Çet’in avukatı Umur Yıldırım, davanın görüldüğü Ankara 31’inci Ağır Ceza Mahkemesi’ne, Mersin Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı’nda görevli iki adli tıp uzmanına hazırlattıkları raporu da sunmuştu. Avukat Yıldırım, bu rapora göre de Çet’in tecavüze uğradığını ve daha sonra öldürülüp 20’nci kattan atıldığının ortaya çıktığını iddia etmişti.

    Sanık Berk Akand’ın avukatı ise buna karşılık dosyaya yeni görüntüler sundu.

    Duruşmada sanık Berk Akand, o gece eğlendikleri anları cep telefonuyla kaydettiğini ve davanın tanıklarından Pınar T.’ye gönderdiğini söylemişti. Sanık Akand, tüm suçlamaları reddetmiş ve okul döneminde gönül ilişkisi olduğunu söylediği Pınar T.’yi de oraya davet ettiğini, eğlendiklerini göstermek için de çektiği videoları gönderdiğini belirtmişti. Sanık Akand’ın avukatı, Paşa Büyükkayaer, söz konusu görüntüleri dosyaya delil olarak sunduklarını kaydetti.