Kategori: Haber

  • Milli Piyango ikramiyesini kazanan talihliler ortaya çıkmadı, paralar Hazine’ye aktarıldı

    Milli Piyango İdaresi Genel Müdürlüğü tarafından düzenlenen şans oyunlarında ikramiyeler, çekilişi gününden itibaren bir yıllık zaman aşımına tabi tutuluyor.

    SON 5 YILDA 243.4 MİLYON LİRA HAZİNEYE AKTARILDI

    Alınmadığı için zaman aşımına uğrayan ikramiyelerin tutarı geçen yıl 60 milyon lira, 5 yılda ise 243.4 milyon lira oldu.

    T24’ün aktardığına göre, 2018’de zaman aşımına uğrayan ikramiye tutarı, Milli Piyango’da 29 milyon 963 bin 129 lira, Hemen Kazan’da 1 milyon 501 bin 243 lira, Sayısal Loto’da 9 milyon 342 bin 360 lira, Şans Topu’nda 4 milon 563 bin 80 lira, On Numara’da ise 5 milyon 582 bin 866 lira olarak kayıtlara geçti.

    Belirlenen süre içerisinde alınmayan ve zaman aşımına uğrayan ikramiye tutarları, Milli Piyango İdaresi Genel Müdürlüğü tarafından Hazine ve Maliye Bakanlığı’na aktarılıyor.

  • Kimlikle para çekme dönemi geliyor!

    Cumhurbaşkanlığı’nın başlattığı çalışmayla 82 milyon vatandaşın dijital kimlik kartları alışverişten, bankacılık işlemlerine, sağlık hizmetlerinden, noter işlemlerine ve sosyal medya hesaplarının yürütülmesine kadar birçok işlemde kullanılabilecek.

    Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi, kimliklere “elektronik sertifika” yükleme çalışmasını başlatıyor. Projeyle yeni kimliklerle elektronik ortamda dokümanlar imzalanabilecek, banka kartları, kredi kartları gibi kartların da doğrulaması yeni çipli kimlik kartlarıyla yapılabilecek. Kimlik kartlarının kullanım alanlarının artırılmasına yönelik yapılan çalışmalar neticesinde, çevrim içi alışverişten dijital bankacılık işlemlerine, sağlık hizmetlerinden noterlik hizmetlerine hatta sosyal medya hesaplarının yönetilmesine kadar birçok alanda kimlik kartının kullanımı en kısa zamanda hayatımızdaki yerini alacak. Yapılan çalışmayla çipli kimlikler, sahip olduğu temaslı ve temassız kimlik doğrulama mekanizmaları ve uluslararası standartlarda entegrasyon kabiliyetleri sayesinde bir çok cihaz ve uygulamayla entegre edilerek kullanılabilecek.

    TEK KARTLA ÇOK İŞLEM

    Kamu kurumlarının ve özel sektörün kimlik kartlarıyla entegrasyonunun sağlamasının ardından bankacılıktan noter, tapu sağlık ve sigorta işlemlerine birçok alanda kimlik kartıyla güvenli doğrulama işlemi sağlanabilecek. Aynı zamanda uluslararası standartlarda elektronik imza alt yapısına sahip olan kimlik kartlarının bu özelliği sayesinde her türlü elektronik imza işlemi, kimlik kartlarıyla yapılabilecek. Böylece 5070 Sayılı ‘Elektronik İmza Kanunu’na göre ıslak imzayla eş değer olan ve elektronik imza atılmasına imkan veren kimlikler sayesinde elektronik ortamda imza gerektiren her türlü işlem internet üzerinden gerçekleştirilecek. Bu durumun kötü amaçlı kullanılmaması içinde PIN ve biyometrik veri unsurları ile hem kimlik doğrulama hem de e-imza uygulaması yapılacak.

    BANKALARLA ENTEGRASYON

    Kimlik kartı üzerine yükleme çalışmaları başlatılan nitelikli elektronik sertifika ile toplam sertifika sayısının arttırılması planlanıyor. Böylece elektronik ortamda oluşturulan dokümanlar imzalanabilecek. Böylece verildiği kişinin kimliğini elektronik olarak doğrulamak için verilen bankamatik kartları, kredi kartları, mağaza kartları gibi bütün kartların yerine sadece çipli kimlik kartları kullanılabilecek. Bankalarla yapılacak olan entegrasyon çalışmaları neticesinde, bundan sonra bir bankadan para çekmek için kredi kartına değil kimlik kartına ihtiyaç duyulacak. Bir kişi sadece kendi kimlik kartıyla bankamatiklerden veya internet bankacılığından kimliğini doğrulayarak hesabına ulaşabilecek ve istediği işlemi yapabilecek. Aynı şekilde, yakın zamanda e-Devlet Kapısı üzerinden abonelik işlemlerinin gerçekleştirilebileceği elektrik, su ve doğalgaz abonelikişlemleri de kimlik kartları aracılığıyla yapılabilecek. Dijital Dönüşüm Ofisi’nin kimlik kartlarının kullanım alanlarının artırılmasına yönelik yapılan çalışmalar neticesinde, çevrimiçi alışverişten dijital bankacılık işlemlerine, sağlık hizmetlerinden noterlik hizmetlerine hatta sosyal medya hesaplarının yönetilmesine kadar birçok alanda kimlik kartının kullanımı en kısa zamanda 82 milyon vatandaşın hayatındaki yerini alacak.

    3.6 MİLYON SERTİFİKA

    ÇİPLİ kimlik kartları dijitaleşme ihtiyaçlarına uygun olarak geliştirilerek, eski nüfus cüzdanlarının yerine kullanılmaya başladı. Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi sonuçlarına göre, 31 Aralık 2018 tarihi itibariyle Türkiye’nin toplam nüfusu 82 milyona ulaştı. Elektronik sertifika sayısı ise dijitalleşen Türkiye’ye kıyasla toplam 3 milyon 628 bin 121’de kaldı. Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu tarafından hazırlanan, elektronik haberleşme sektörünün 2018 yılı üçüncü çeyreğine ilişkin bilgilerin yer aldığı ‘Pazar Verileri Raporu’nda, 2018 yılı üçüncü çeyrek itibarıyla toplam 6 yetkilendirilmiş elektronik sertifika hizmet sağlayıcısı bulunuyor.

    Kaynak: Hürriyet

  • Nadir görülen hastalıklar için Meclis araştırma komisyonu kurulması kararı

    Amyotrofik Lateral Skleroz (ALS), Spinal Müsküler Atrofi (SMA), Multipl Skleroz (MS) ve Duchenne Musküler Distrofi (DMD) ile kesin tedavisi bilinmeyen diğer hastalık türlerine ilişkin mevcut durumun tespit edilip, tedavi ve bakım yöntemlerinin belirlenmesi, hastaların ve yakınlarının problemlerine ilişkin çözüm yöntemlerinin geliştirilmesi amacıyla Meclis araştırma komisyonu kurulmasına ilişkin TBMM kararı Resmi Gazete’de yayımlandı.

    Buna göre, ALS, SMA, DMD, MS hastalıklarında ve kesin tedavisi bilinmeyen diğer hastalıklarda uygulanan tedavi ve bakım yöntemleri ile bu hastalıklara sahip kişiler ve yakınlarının yaşadıkları sorunların ve çözümlerinin belirlenmesi amacıyla Anayasa’nın 98’inci, İçtüzük’ün 104 ve 105’inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına karar verildi.

    Söz konusu karara göre, 12 üyeden oluşacak komisyonun çalışma süreleri başkan, başkanvekili, sözcü ve katip seçimi tarihinden başlamak üzere 3 ay olarak belirlendi. Komisyon üyeleri gerektiğinde Ankara dışında da çalışabilecek.

  • 2019 Ocak Ayında 43 Kadın Cinayeti İşlendi

    2019 yılının ocak ayında 43 kadın öldürüldü.

    43 kadının 7’si gölde, çayda veya ormanlık alanda toprağa gömülü halde öldürülmüş ve hatta parçalara ayrılmış bir şekilde bulundu.

    Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun derlediği verilere göre, bu ay işlenen kadın cinayetlerinin 10’u şüpheli ölüm olarak kaydedilirken, 18 kadının neden öldürüldüğü tespit edilemedi ve 13’ü kendi hayatına dair karar almak isterken öldürüldü.

    İllere göre Ocak ayının kadın cinayetleri verileri ise şöyle:

    Adanada 4, İstanbul 3, Eskişehir 3, Ankara 2, Bursa 2, İzmir 2, Konya 2, Hatay 2, Malatya 2, Edirne 2,Bartın 1, Burdur 1, Denizli 1, Düzce 1, Kayseri 1, Kırşehir 1, Kocaeli 1, Kütahya 1, Manisa 1, Muğla 1, Mersin 1, Ordu 1, Osmaniye 1,Sakarya 1, Şanlıurfa 1,Trabzon 1, Zonguldak 1.

    Ocak ayında öldürülen kadınların 40’ının koruma kararının olup olmadığı bilinmezken; 1’inin uzaklaştırma kararının olduğu biliniyor. 1 kadın için ise herhangi bir koruma veya uzaklaştırma kararı bulunmuyor.

    Öldürülen kadınların 12‘sinin çocuğu vardı, 2’si hamileydi.

  • Cinsel istismar sanığı tahliye oldu, 7 yaşındaki çocuk korkusunu günlüğüne yazdı

    Olay, 26 Mart 2016 tarihinde Kartepe’de meydana geldi. Evinin önünde oyun oynayan Z.D, annesi A.D.’nin ellerini yıkamak için eve girdiği sırada kayboldu. Ailenin polise başvurması ile polis ekipleri ve komşuları küçük kızı aramaya başladı. Sokakta oynayan diğer çocukların anlattıkları üzerine yapılan arama çalışmalarında Z.D. bir marangozhaneden çıkarken bulundu. Küçük kız ailesine Hasan G.’nin kendisini marangoz atölyesine götürdüğünü, burada yaşadığı olayı anlattı.

    Yapılan doktor kontrolünde Z.D.’nin cinsel istismara uğradığının belirlenmesi ve ailenin şikayeti üzerine hakkında yakalama kararı çıkarılan Hasan G., 1 Nisan günü gizlendiği yerde yakalanarak gözaltına alındı. Hasan G. hakkında ‘çocuğun cinsel istismarı’ suçundan Kocaeli 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde dava açılırken 10 yıl hapis cezası verildi. Hasan G.’nin sabıkasız geçmişi, cezasının geleceği üzerindeki olası etkileri değerlendirilerek cezası 8 yıl 4 aya indirildi. Yargıtay 14. Ceza Dairesi’nin Hasan G. hakkında verilen kararı bozdu.

    4 Şubat günü İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 20. Ceza Dairesi’nde görülen duruşmaya V.D., eşi A.D. ve kızları Z.D. ve avukatlar katıldı. Duruşmada dosyadaki ifadeler, tanık beyanları, tüm delil ve raporlar yeniden incelendi

    ‘AİLESİ ŞİKAYETTEN VAZGEÇMEMİZ KONUSUNDA TALEPTE BULUNDU’

    Z.D.’nin annesi A.D. dosyada bulunan ifadesinde olay günü ellerini yıkayıp aşağıya indiği sırada kızının olmadığını fark ettiğini söyleyerek, “Panik oldum. Aramaya başladık. Bir süre sonra telaşla ne kadar olduğunu hatırlamıyorum kızımın caminin bulunduğu yerden bana doğru geldiğini gördüm. Nerede olduğunu sorduğumda Hasan’ın çağırdığını, önce benden korktuğundan gitmek istemediğini, tekrar çağırınca gittiğini, ‘Sana bir şey vereceğim’ dediğini, daha sonra küçük kulübe gibi bir yere kendisini soktuğunu, kıyafetlerini çıkardığını, gitmek istemesine rağmen bırakmadığını ve istismarda bulunduğunu söyledi. Bunları anlattığı sırada komşularımız da vardı. Ben polisi aradım. Şikayetçiyim. Sanığın ailesi bana gelip şikayetten vazgeçmemiz konusunda talepte bulundular. Aynı şekilde tanıklara da gitmişler” diye ifade verdi.

    Z.D.’nin babası V.D. kızının olaydan sonra psikolojisinin zarar gördüğünü söyleyerek, “Kızım olayda sonra gece yatarken bağırarak uyanmaya başladı, ‘Baba neredesin?’ diye bağırıp uyanıyor” dedi.

    ‘ÜZERİNİ TEMİZLERKEN DOKUNDUM’

    Sanık Hasan G. savunmasında suçlamaları kabul etmeyerek, “Ben çalışırken çocuk dükkanın önünde oynuyordu. Bir anda içeriye girdi. Ben makinelere yaklaşmasın diye kenara çektim. Yüz üstü düştü, bende kaldırıp üzerini temizledim. Gönderdim evine. Eve gitti geri geldi. Annesi ‘Kızıma ne yaptın?’ deyince olayı anlattım. Çok üzerime gelince korkup kaçtım. Ben üzerini temizlerken her yerini temizledim. Vücuduna dokunmam olmuştur ancak ben eteğini falan çıkartmadım, iç çamaşırını indirmedim. Dükkanda en fazla 5 dakika kalmıştır. Kendileri ile husumetimiz yok. Neden böyle iftira attıklarını bilmiyorum” dedi.

    SAVUNMASININ SUÇTAN KURTULMAYA YÖNELİK OLDUĞU BELİRTİLDİ

    Mahkeme kararını şu şekilde açıkladı:
    “Dairemizde yapılan yargılamada toplanan deliller, sanığın savunmaları, mağdurun aşamalardaki anlatımları, tutanaklar, tanık beyanları, doktor ve adli tıp kurumu raporları, polis tutanakları ve tüm dosya kapsamında incelenmesi ile delillerin değerlendirilmesi neticesinde, mağdur 2009 doğumlu olup suç tarihinde 7 yaşındadır. Sanık ile gerek kendisinin gerek ise ailesinin olay öncesi bir husumeti bulunmamaktadır. Dolayısı ile sanığa iftira atmasını gerektirecek bir durumu bulunmamaktadır. Mağdurun yaşı itibariyle bir olayı kurgulayıp bu kurguyu uzun süre devam ettirecek durumu bilimsel olarak bulunmamaktadır. Mağdur olayları ayrıntılı olarak anlatmaktadır. Sanık savunmalarında olay günü sokakta oynayan mağdurun birden çalıştığı dükkanın içine girdiğini, makinelere doğru giderken düştüğünü, kendisinin de onu kaldırıp üzeri tozlandığı için silkeleyip gönderdiğini, sonradan da böyle bir iddia ile karşı karşıya kaldığını beyan ederek olayı kabul etmiş ve fakat suçlamaları reddetmiştir.

    Mağdur ve olayın hemen sonrasında sıcağa sıcağına annesine ve yanındaki komşularına olayın nasıl gerçekleştiğini ayrıntılı olarak anlatmıştır. Tanıklar bunu doğrulamışlardır. Mağdur belirtildiği gibi yaşı itibariyle olmayan bir cinsel eylem hakkında hayal ürünü anlatımlarda bulunması hayatın olağan akışı içerisinde makul değildir. Mağdurun sanığın atölyesi ile ilgili detay içeren beyanları ile eylemin oluş şekli ile ilgili beyanlarının ailesinden korkarak uydurabileceği şeyler olmadığı, olayı değişik vesilelerle birkaç kez anlatmasına rağmen ifadelerinde çelişki bulunmaması hususları tüm dosya kapsamında birlikte değerlendirildiğinde sanığın oluşu açıklanan eyleminin ve bu eylemi ile ortaya çıkan suçunun sabit olduğu savunmasının suçtan kurtulmaya yönelik bulunduğu anlaşılmış, bu sebeple savunmaya itibar edilmeyerek subut bulan suçundan dolayı cezalandırılmasına karar verilmiştir.

    Sanığın, belirlenen ve gerçekleşen suçundan dolayı ceza tayin edilirken suçunu işlenişindeki özellikler dikkate alınarak, asgari hadden hüküm kurulmuş sabıkasız geçmişi cezanın geleceği üzerindeki olası etkileri sanık lehine indirim sebebi kabul edilmiş, tayin edilen hapis cezasından dolayı hak yoksunluklarına hükmedilmiş ve yapılıp bitirilen açık yargılama sonunda sanığın sabit olan suçlarından dolayı cezalandırması sonucuna varılarak, Yargıtay bozma kararına uyularak hüküm kurulmuştur.

    Yargıtay 14. Ceza Dairesinin bozma ilamına uygulanmasına, sanık Hasan G.’nin 15 yaşından küçük olan mağdur Z.D.’ye karşı basit cinsel istismarda bulunduğu sabit olmakla eylemine uyan, suç tarihinde yürürlükte olan ve lehine olan 6545 sayılı yasa ile değişiklikten sonraki TCK 103/1-a maddesi yollaması ile TCK’nın 103/1-1 cümle maddesi uyarınca sanığın kastı, suç işleme şekli dikkate alınarak 8 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına, sanığın suçu işledikten sonra yargılama süresince göstermiş olduğu olumlu tutum ve davranışları lehine takdiri indirim sebebi kabul edilerek cezasının 1/6 oranında indirim sonucu 6 yıl 8 ay hapis ceza ile cezalandırılmasına, sanığın tutuklu kaldığı süre gözönüne alınarak tahliyesine…”

    GÜNLÜĞÜNDEKİ YAZISI ÇOCUĞUN KORKUSUNU GÖSTERDİ

    Hasan G., tahliye olmasının ardından Z.D.’nin yaşadığı mahalleye geri döndü. Şu an 10 yaşında olan Z.D.’nin günlüğüne yazdığı, daha sonra yırttığı sayfa annesinin dikkatini çekti. Z.D.’nin günlüğüne ‘Bugün şubatın 6’sı. Bugün o çıktı, yani sesi, çok çok korkuyorum ama anneme söylemiyorum’ yazdığı görüldü.

  • Şule Çet davasında yeni bilgiler… ‘Çok kötü şeyler oldu’

    Gazi Üniversitesi Tekstil Tasarımı öğrencisi Şule Çet, geçen yıl 29 Mayıs’ta sabaha karşı saat 04.00 sıralarında lüks plazanın 20’nci katından düşerek öldü. Olayın ardından Çağatay Aksu (34) ve Berk Akand (33) gözaltına alındı. Aksu ve Akand, ilk ifadelerinin ardından serbest bırakılırken daha sonra soruşturmanın derinleştirilmesiyle yeniden gözaltına alınarak tutuklandı. İddianamede Şule Çet’in cinsel saldırıya maruz kaldığı ve plazanın 20’nci katından atılarak öldürüldüğü belirtildi.

    HTS RAPORLARI DOSYADA

    Ankara 31’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde önceki gün ilk kez hakim karşısına çıkan ve ağırlaştırılmış müebbet ve 39 yıl hapis cezası istemiyle yargılanan sanıklar suçlamaları kabul etmedi. Olay gecesi sanıklar ve Şule Çet’e ait HTS raporları dosyaya girdi.

    Rapora göre Şule Çet, saat 00.19’da ev arkadaşı Lilia Thorine’ye ‘Allahım salmıyor’, saat 00.21’de ise ‘Biliyordum böyle olacağını s…. ya’ şeklinde mesaj attı. Çet, saat 01.47’de ev arkadaşına ‘Bırakmıyor’ mesajını gönderdi. Bu mesajdan sonra ev arkadaşı Çet’i aradı; ama Çet telefonunu açmadı ve mesajlarına cevap vermedi. HTS raporuna göre sanıklar ve Şule Çet, 01.48 ile 02.16 saatleri arasında telefon ve internet kullanmadı.

    SANIK AKAND: ‘ÇOK KÖTÜ ŞEYLER OLDU’

    Sanıklardan Berk Akand ise rapora göre, davanın tanıklarından Pınar T.’yi saat 02.16’da aradı. Berk Akand saat 02.16 ile 02.37 arasında Pınar T. ile yaklaşık 20 dakika konuştu. 02.39’da ise Akand, Pınar T.’ye ‘Çok kötü şeyler oldu, telefonu aç, bana geri dön’ mesajı attı. İkili arasındaki iletişim saat 02.48’e kadar sürdü.

    Şule Çet ise en son saat 02.45’te ev arkadaşına ‘Of analog’, ‘ağzıma s…. ağzıma, keşke gelmeseydim’ mesajlarını gönderdi.

    AVUKATIN İDDİASI: 01.48-02.16 ARASINDA TECAVÜZ

    Avukat Yıldırım’a göre tanık Pınar T., mahkemedeki ifadesinde 20 dakikalık konuşmayı açıklayamadı ve saat 01.30 dan sonraki mesajları görmediğini, sabah kalktığında mesajları gördüğünü söyledi. Avukat Yıldırım, bu durumun da saat 01.48 ile 02.16 arasında Şule Çet’e tecavüz edildiğini ve sanık Akand’ın kız arkadaşına attığı, ‘çok kötü şeyler oldu’ şeklindeki mesajın da bu olayı anlatmak için atıldığını ileri sürdü.

    Yıldırım ayrıca, Berk Akand’ın Çet’in ölümüyle ilgili bir dahli olup olmadığının netlik kazanmadığını, Çet’in sanık Çağatay Aksu tarafından öldürüldüğünün ise temizlik yaparak delilleri yok etmeye çalışması ve kendi hazırlattıkları raporda Çet’in Hyoid kemiğinin ‘dilin tutunduğu kemik’ kırık olmasının ispatladığını iddia etti.

    KENDİ HAZIRLATTIĞI RAPORU SUNDU

    Avukat Umur Yıldırım, davanın görüldüğü Ankara 31’inci Ağır Ceza Mahkemesi’ne, Mersin Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı’nda görevli iki adli tıp uzmanına hazırlattıkları raporu da sundu. Avukat Yıldırım, bu rapora göre de Çet’in tecavüze uğradığını ve daha sonra öldürülüp 20’nci kattan atıldığının ortaya çıktığını iddia etti. Yıldırım, ayrıca polisin olay yerinde çektiği görüntülerde yer alan lavabodaki kan olduğunu tahmin ettikleri sıvıdan, ofiste yer alan çöplerden ve yerde bulunan lekelerden örnekler alınıp incelenmediğini ileri sürdü.

  • İkinci El Araç Alanlara Kritik Uyarı! “Binlerce Lira Masrafa Girmeyin”

    Bursa Oto Galericiler Odası Başkanı Hakan Yanık, ikinci el araç alırken aracın mekanik, elektronik ve kaportasındaki arıza ve değişiklikleri tespit edebilmek için başvurulan ve Nisan 2019’dan itibaren zorunlu hale gelecek olan ekspertiz testleri hakkında bilgiler verdi. Piyasada dyno test olarak bilinen, aracın sabit dururken saatte 200 kilometrenin üzerinde hızlara çıkarıldığı, motor performansının ölçülüp raporlandığı işlemin araçlara zarar verdiğini savunan Yanık, “Araba silindirin üzerine getirilerek motor testi yapılıyor. Araç saatte 200 kilometre hıza çıkarılarak bilgisayardan bir veri elde ediliyor. Bu aldığınız verilerle motorun gücünün veya ömrünün ne olduğunu tespit ettiği sanılıyor. Oysa ki yapılan performans testi araçların güç üretip üretmediğine yönelik bir testtir. Hiçbir hükmü ve geçerliliği yoktur. Motorun ömrüyle ilgili hiçbir bilgi vermediği gibi sürat yapıldığı için motora, özellikle de otomatik vitesli araçlarda şanzımanlara ciddi anlamda zarar vermektedir” dedi.


    ‘OLDUĞU YERDE GAZA BASTIĞINIZDA MOTORDA HARARET, DİŞLİLERDE KIRILMA’

    Meydana gelebilecek hasarlar hakkında da bilgiler veren Yanık, “Araç yol kat etmeden merdane üzerinde dönmekte. Daha sonra bu arabayı durdurmanız gerekiyor. Araç merdane üzerinde döndüğü için vitesi boşa alarak durdurmanız gerekiyor. Anında durdurmaya kalktığınız taktirde araç merdanelerden fırlayacaktır. Dolayısıyla merdane ve tekerlekler durana kadar araç boşta çalışmak zorunda kalıyor. Normalde araç seyir halindeyken gelen rüzgar hem radyatörü hem de motoru soğutuyor. Olduğu yerde gaza yüklendiğiniz zaman aracın hararet yapıp conta yakma ihtimali var. Öte yandan otomatik vitesli araçlarda araç, boş vitese atılıp kullanılmaz. Otomatik viteste güç testi yapılan araç boşa alınarak zamanla kendiliğinden durması bekleniyor. Bu sırada şanzıman yağlamayı kesiyor ve dişliler kendi kendine dönüyor. Dişliler kendi kendine döndüğü için sürtünmeden kaynaklı ya çatlama ya da kırılma meydana geliyor” diye konuştu.

    ‘3 BİN LİRADAN 35 BİN LİRAYA KADAR MASRAF’

    Yapılan performans testinin ardından meydana gelebilecek olası arızalar ve tamir fiyatları hakkında da açıklamalarda bulunan Yanık, “Standart, orta seviyede bir araç hararetten dolayı conta yakarsa 5 bin lira, bu araca motor yapılırsa 10-15 bin lira masraf çıkar. Lüks bir araç ise conta yakarsa 15 bin, motor yakarsa 35-40 bin lira civarında bir masraf çıkar. Şanzıman arızalarında ise ucu açık bir pazarlık vardır. Şanzıman tamirleri ya da değişimlerinde ise fiyatların aracın kalitesine göre 3 bin liradan başlayıp 20-25 bin liraya kadar çıktığı görülmüştür” dedi.


    ‘DYNO TESTİ ŞOV, SONUÇ RAKAMLARI HİLELİ’

    Bu risklere karşın performans testinin bir geçerliliği olmadığını, yanıltıcı olabileceğini belirten Yanık, “Ekspertizlerde yapılması gereken testler mekanik, kaporta, fren ve amortisör testleridir. Bunun dışında motorun ömrünü ölçen hiç bir cihaz yoktur. Motorun ömrü ancak deneyim ve tecrübelerle ölçülebilir. Bir aracın pistonlarının, segmanlarının, yataklarının ne kadar yıprandığını ölçen bir cihaz yoktur. Dyno bu işin reklam ve şov tarafıdır. Ciddi anlamda araçlara zarar verir. Elektronik aksama ve motora, şanzımana kimse garanti veremez. Özellikle ekspertiz zorunluluğu kanunu yürürlüğe girdiğinde ekspertizler de biz de mağdur olacağız. Çünkü motor kapalı bir kutu. Bunun içinİ kimse göremez. Motorun ne kadar ömrünün kaldığını ustalıkla hissiyat olarak söyleyebiliriz fakat performansına yüzde 70-80 gibi rakam vermek hiledir” diye konuştu.

  • Bursa’da Yargıtay’dan Emsal Karar: “Koca İşsiz De Olsa Nafaka Ödeyecek”

    Şiddetli geçimsizlik yaşayan çift, 4. Aile Mahkemesi’ne müracaat ederek karşılıklı boşanma davası açtı. Davacı-karşı davalı erkek, karısının güler yüz göstermediğini, tüm vaktini internette geçirdiğini, hakaret ettiğini, sadakatsiz davranışlar içine girdiğini öne sürdü. Evlilik birliğinin sarsıldığını ileri sürerek boşanmalarına, kararın kesinleşmesinden itibaren 25 bin TL maddi tazminat ile 50 bin TL manevi tazminatın faiz ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep etti.

    Davalı-karşı davacı kadın ise eşinin birlik görevlerini yerine getirmediğini, her tartışmada kendisini evden kovduğunu iddia etti. En son davacının agresifliğinden korkarak annesine sığındığını, bir süre sonra evin eşyalarının satıldığını öğrendiğini ileri sürerek boşanmalarına karar verilmesini istedi. 50 bin TL maddi tazminat ile 50 bin TL manevi tazminata hükmedilmesini talep etti. Mahkeme, boşanmaya sebep olaylarda erkek yönünden ispatlanmış bir kusur bulunmadığına, kadının ise evlilik birliğinin kutsallığı ile bağdaşmayacak şekilde üçüncü bir kişi ile aşk ve gönül ilişkisi içerisinde olduğu gerekçesiyle davalı-karşı davacı kadının davasının reddine hükmetti. Davacı-karşı davalı (erkeğin) boşanma davasının kabulüne, erkek yararına 5 bin TL maddi, 5 bin TL de manevi tazminata karar verdi. Kararı kadın temyiz etti.

    İşsiz olmak tedbir nafakasına engel değil 
    Yargıtay 2. Hukuk Dairesi,mahkemenin kadına ara karadla aylık 500 TL tedbir nafakası takdir edildiğine, sonraki ara kararı ile davacı-karşı davalı kocanın işsiz olması ve hiçbir gelirinin bulunmadığı gerekçesiyle tedbir nafakasının durdurulduğuna dikkat çekti. Daire, davacı-karşı davalı kocanın işsiz olması ve gelirinin bulunmaması hükmedilen tedbir nafakasının tamamıyla kaldırılmasını gerektirmeyeceğine hükmetti. İşsizliğin ancak daha önce takdir edilen nafakanın indirilmesi için bir gerekçe olabileceği gerekçesiyle mahkeme kararı bozuldu. Aile Mahkemesi, ilk kararında direnince bu kez devreye Yargıtay Hukuk Genel Kurulu girdi.

    Kadın kusurlu olsa da tedbir nafakası alır 
    Genel Kurul kararında; boşanma ve ayrılık davalarında, tarafların kusur durumunun hiçbir şekilde tedbir nafakasının takdirine etkili bir unsur olmadığı hatırlatıldı. Kararda şöyle denildi: “Kusurlu eş yararına dahi, bu tedbirlerin alınması mümkündür. Yine, her iki tarafın da gelirinin bulunması tedbir nafakası verilmesini engelleyici bir hâl değildir. Ancak eşlerin ekonomik güçlerinin birbirine yakın olması durumu söz konusu ise bu durumda geçici tedbir nafakası verme zorunluluğunun ortadan kalkacağı söylenebilir. Bu ilkeler kapsamında somut olay değerlendirildiğinde, tarafların 20.02.2011 tarihinde evlendikleri, aralarındaki anlaşmazlıklar sebebiyle karşılıklı olarak boşanma davası açtıkları anlaşılmaktadır. Yargılama sonunda ise davacı-karşı davalı erkeğin boşanmaya yol açan olaylarda bir kusurunun bulunmadığı, davalı-karşı davacı kadının ise başkası ile aşk ve gönül ilişkisi içerisine girdiği, bu sebeple tam kusurlu olduğu gerekçesiyle, erkeğin davasının kabulüyle tarafların boşanmalarına karar verilmiştir. Kadının davasının ise reddine karar verilmiştir. Kararın temyizi üzerine mahkemenin boşanma ve kusur belirlemesine dair gerekçesi onanmak suretiyle kesinleşmiş, karar sadece tedbir nafakasına dair olarak bozulmuştur. Mahkemenin direnme gerekçesinin aksine erkeğin gelirinin bulunmaması, kadının çalışıyor olması veya kusur durumu kadın yararına tedbir nafakası hükmedilmesine engel teşkil eden vakıalar değildir. Hâl böyle olunca tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Karar oy birliği ile bozulmuştur.”

  • 20 bin sözleşmeli öğretmen ataması yapıldı

    Milli Eğitim Bakanlığınca 20 bin sözleşmeli öğretmen ataması yapıldı.

    Atama sonuçları Bakanlığın resmi web sitesinden öğrenilebilecek.

    Sonucunuzu öğrenmek için tıklayın!

  • 11 kişinin can verdiği çöken bina için korkunç iddia!

    İstanbul Kartal’da çöken 3 katı kaçak binanın taşıyıcı kolonlarının kesildiği ileri sürüldü. Zemin kattaki tekstil atölyesini yan dükkanla birleştirmek için yapılan yıkım sırasında, binanın sürekli sallandığı ve pencere camlarının kırıldığı öğrenildi.

    İstanbul Kartal’da çöken binanın enkazındaki arama kurtarma çalışmaları sürüyor. Orhantepe Mahallesi Bankalar Caddesi Sema Sokak’ta önceki gün çöken Yeşilyurt Apartmanı’nın enkazındaki çalışmalar gece boyu aralıksız devam etti. Şu ana kadar 11 kişinin cansız bedenine ulaşılırken, 13 kişi de yaralı olarak kurtarıldı. Enkazdan sağ çıkarılan vatandaşlar hastanede tedavi altına alınırken, kurtarma çalışmaları ise 5-6 noktada sürüyor.

    ÖLENLERİN İSİMLERİ BELLİ OLDU

    Çöken binada hayatını kaybeden 11 kişiden 7’sinin isimleri belirlendi. Bu kişilerin, aynı aileden Erdoğan ve kızları Eslem (18) ile Ecrin Alemdar (11), Mustafa ile eşi Safiye, halası Saime ve annesi Safiye Alemdar olduğu öğrenildi. Enkazdan yaralı olarak kurtarılanlar ise şöyle: Azra Havva Tekgöz (5), Hilal Tuana Alemdar (13), Halil İbrahim Alemdar (23), Adem Alemdar (47), Hatice Ali Efendioğlu (81), Adile Oral (77), Nazan Tekgöz (37), Güler Yılmaz (56), Bahriye Aktar (75), Tayyip Mahmut Alemdar (9), Ali Alemdar (75), Hüsniye Yaman (59), Leyla Yaman (63).