-
İstanbul‘un Kartal ilçesi Cevizli Mahallesi Bankalar Caddesi Sema Sokak’ta bulunan 8 katlı bir bina saat 16.00 sıralarında çöktü.
-
İlk gelen bilgi ise çöken binanın 6 katlı ve Maltepe ilçesinde olduğu yönündeydi.
-
Binanın, patlamanın ardından çöktüğü iddia ediliyor.
-
İhbar üzerine olay yerine çok sayıda AFAD, polis, sağlık ve itfaiye ekibi sevk edildi.
-
Binanın çökmeden önceki hali
Bursa ve Sakarya’dan da kurtarma ekiplerinin arama çalışmalarına katılacağı öğrenildi.
-
Olay yerinde güvenlik şeridi oluşturulurken, kurtarma ekipleri çalışmalarına başladı.
-
Binada 12 daire bulunduğu ve oturanların olduğu belirtildi.
-
Görgü tanıkları enkaz altında kalanların olduğunu dile getirdi.
-
İlk belirlemelere göre 1 kişi yaşamını yitirdi, yaralı 4 kişi ise kurtarılmaya çalışılıyor.
-
Öte yandan, İstanbul Valisi Ali Yerlikaya’nın olay yerine hareket ettiği bildirildi.
-
Olay yerinden geçen kişilerin de hafif şekilde yaralandığı öğrenildi.
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
Kategori: Haber
-
Kartal’da 8 katlı bina çöktü
-
Metrelerce yükseklikte kurtarılmayı böyle bekledi
Gaziantep’ten Adana istikametine doğru seyreden Ünal Kara idaresindeki 01 CMK 91 plakalı tır, Osmaniye’nin Bahçe ilçesi yakınlarında bulunan Şekerdere Viyadüğü üzerinde kaza yaptı. Kaza sonrası TIR’ın dorse kısmı yol üzerinde kalırken çekici kısmı ise yoldan çıkarak viyadükten aşağı uçtu.
Metrelerce yükseklikteki tırın çekici kısmında şoför Ünal Kara mahsur kaldı. Çevredekilerin ihbarıyla olay yerine ambulans ve AFAD ekipleri sevk edildi. AFAD ekipleri viyadük üzerine kurdukları düzenekle ip yardımıyla vüyadükten aşağı salınan TIR’ın çekici kısmına ulaştı.
Yaralı şoför TIR’ın içerisinden alınarak yukarı doğru çekilip kurtarıldı. Olay yerinde bekleyen ambulansla Osmaniye’deki bir hastaneye kaldırılan TIR şoförü, tedavi altına alındı.
-
İşte Şule Çet’in katil zanlılarının savunması
Gazi Üniversitesi öğrencisi Şule Çet’in ölümüne ilişkin “cinayet”, “nitelikli cinsel saldırı” ve “hürriyeti tahdit” suçlarından ağırlaştırılmış müebbet ve 39’ar yıla kadar hapis cezası istemiyle yargılanan sanıklar Çağatay Aksu ve Berk Akand suçlamaları kabul etmedi.
31. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmaya sanıklar, müştekiler maktul Çet’in babası İsmail Çet, ağabeyi Ercan Bıçak ile sanık ve müşteki avukatları katıldı. Duruşmada AK Parti İstanbul Milletvekili Ahmet Mücahit Arınç, CHP Tekirdağ Milletvekili Candan Yüceer, Ankara Milletvekili Gamze Taşçıer, Adana Milletvekili Müzeyyen Şevkin ile Aile, Çalışma ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, çeşitli barolar ve kadın örgütlerinin avukatları da hazır bulunarak davaya müdahillik talebinde bulundu.
Mahkeme, Çet’in babası ve kardeşleri ile bakanlık avukatları dışındakilerin müdahillik taleplerini, suçtan doğrudan zarar görmedikleri gerekçesiyle reddetti. Ancak milletvekillerinin yanı sıra kadın örgütleri ve baroların avukatları da beyanlarının alınmadığı gerekçesiyle mahkemenin kararına itirazda bulundu.
Bunun üzerine mahkeme bu kişilere söz hakkı verdi.
TBMM Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu Üyesi ve HDP Ankara Milletvekili Filiz Kerestecioğlu, cinayetin üzerinin örtülmemesi için müdahillik taleplerinin kabul edilmesi gerektiğini söyledi.
Kadın Dayanışma Vakfı’nın avukatı Zekiye Karaca Boz ise kadın cinayetlerinin ve cinsel saldırının kadına yönelik şiddetin en ağır biçimi olduğunu, bir kadına yönelik bu suçun bütün kadınları tehdit ettiğini ve hayatını etkilediğini, bu sebeplerle davaya müdahil olmak istediklerini anlattı.
Ankara Barosu Başkanı avukat Erinç Sağkan da Avukatlık Kanunu’nun barolara insan haklarını savunma sorumluluğu yüklediğini ifade ederek, davaya müdahillik talebinde bulundu.
İnsan Hakları Derneği ve Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformunun avukatları da davaya katılmalarına karar verilmesini istedi.
“ŞULE’YE DOKUNMADIK”
Daha sonra sanıklardan Çağatay Aksu’nun savunmasına geçildi. Aksu, sözlerine, “Mesnetsiz suçlamalarla karşınızda olduğum için heyetinizden çok özür dilerim. Hiçbir suçu kabul etmiyorum, öncelikle Allah’a daha sonra da sizin vicdanınıza güveniyorum” diyerek başladı.
Suçlamalarla alakalarının olmadığını savunan Aksu, “Cinsel istismar, cinayet söz konusu değil. Şule’ye dokunmadık. Hala neye dayanarak bu kadar insan üstümüze geliyor? Ya gösteriş amacındalar ya da bir şeyi bilmeden bizi suçlamaya geliyorlar” ifadesini kullandı.
Aksu, Şule Çet’in, borçlarıyla birlikte aldığı iş yerinde çalıştığını, diğer personelin işlerine son verdiklerini ancak eski patronunun da ricasıyla Şule Çet’e tekrar iş verdiklerini ifade etti.
Ancak borçlar nedeniyle işleri yürütemediklerini, Çet’in de işsiz kaldığını anlatan Aksu, iş yerindeki konuları konuşmak için Şule Çet ile randevulaştıklarını öne sürdü.
Bulundukları içkili lokantaya gece saatlerinde gelen Şule Çet’in, işsizliğinden, parasızlığından ve sınıfta kalmasından bahsettiğini ileri süren Aksu, lokanta kapanacağı için Çet’i, “kafasını dağıtması” için plazadaki ofisine çağırdığını savundu.
Lokantadaki bir arkadaşlarının fazla alkol alması nedeniyle gelmediğini, Şule Çet ve diğer sanık Berk Akand ile plazaya gittiklerini anlatan Aksu, şunları kaydetti:
“Ofis, plazanın 20. katındaydı. Saat 00.30 sıralarında plazaya geldik. Bütün gece müzik dinlemekten başka bir şey yapmadık. İçki içtik. Şule de alkol aldı. Dışarıda da almıştı. Şule’nin psikolojik durumu gayet neşeliydi. Saat 03.50 sıralarında Şule makam odasına yürüdü. Nereye yürüdüğünü düşündüm. Çünkü çıkışa ya da tuvalete doğru gitmedi. Çantası ve telefonu masada duruyordu. ‘Ben gidiyorum’ tarzı bir şey duydum. 40-50 saniye sonra peşinden gittim. Ben gittiğimde pencereden sarkık vaziyetteydi. Onu tutmaya çalıştım. Kızarcasına ‘Ne yapıyorsun sen?’ dedim. Makam koltuğunda oturan Berk’e bağırdım. Tutmaya çalışırken tendonum koptu.”
Olaydan bir süre sonra Şule Çet’in nereye düştüğünü görmek için binanın dışına çıktığını, sonrasında yardım çağırmak üzere hastaneye doğru gittiğini kaydeden Aksu, “Çet ile aralarında kesinlikle yakınlaşma olmadığını” söyledi.
Aksu, Çet ile “patron-işçi gibi değil abi-kardeş gibi olduklarını” kaydetti.
MESAJLARIN “BAHANE” OLDUĞUNU SAVUNDU
Mahkeme heyeti, Aksu’ya olay gecesi Şule Çet’in ev arkadaşına gönderdiği, “Bu adam bana abayı yakmış, Allahım, göndermiyor”, “Biliyordum böyle olacağını”, “Bırakmıyor” yazılı mesajları sordu.
Aksu, eve gitmek istemeyen Çet’in bahane olarak bunları gönderdiğini iddia etti.
Sorular üzerine ofisteki bardakları olaydan önce yıkadığını, olaydan sonra da hiçbir yeri silmediğini iddia eden Aksu, sanık Berk Akand’ın avukatının, “Şule’nin atladığı yerde bir sehpa var. Onu tutmaya çalışırken, o sehpa nasıl yerinden kaymadı? Üzerindeki tavla nasıl düşmedi?” sorusunu yöneltti.
Sehpanın cama dayalı olmadığını savunan Aksu, Çet’in arkadaşına attığı mesajlara ilişkin yeniden sorulan bir soru üzerine, “Merhumeyle arkadaşının mesajlaşmalarının muhatabı ben değilim.” dedi.
Çet ailesinin avukatı Umur Yıldırım, Aksu’nun, Şule Çet’e daha önce saat 02.00 sıralarında attığı mesaj olduğuna işaret ederek, “Gece saat 02.00’de kimse işçisine mesaj atmaz” diye konuştu.
Müşteki avukatlarının bazı soruları üzerine Aksu, “Dedektif gibi soru soruyorsunuz. Olay yeri uzmanı mısınız? Olaydan sonra haklarınızı nasıl helal edeceksiniz, merak ediyorum.” diyerek tepki gösterdi.
Bir avukat, dosya içeriğine göre Şule Çet’in düştüğü pencere ile masa arasında boşluk olmadığına işaret ederek, “30-40 santimetre alanda Şule’yi tutmak için mücadele verdim, hatta camı tekmeledim, diyorsunuz. Masayı kaldırmadan tekme atmanız mümkün değil. Masayı düzeltmiş olabilir misiniz?” sorusunu yöneltti.
Aksu, buna “Hatırlamıyorum” yanıtını verdi.
BERK AKAND’IN SAVUNMASI
Sanık Berk Akand ise Çağatay Aksu ile üniversiteden arkadaş olduklarını, Şule Çet’i ise olay günü tanıdığını söyledi.
Bazlama üretip sattığını anlatan Akand, olay günü Batıkent ve Eryaman’da bazlama dağıttığı sırada Aksu’nun kendisini telefonla arayarak, akşam buluşmak istediğini aktardı.
Akşam saat 19.00 sularında Çağatay Aksu ile buluşacakları Balgat’taki restorana gittiğini belirten Akand, Aksu’nun restoranda tek başına oturduğunu, beraber içki içmeye başladıklarını, saat 21.00 sularında arkadaşları Mustafa’nın yanlarına geldiğini söyledi.
İlerleyen saatlerde lavaboya gittiğini belirten Akand, tekrar masaya döndüğünde Şule Çet’i gördüğünü, tanıştıklarını ve sohbet etmeye başladıklarını anlattı.
Restoranın kapanış saatine yakın Aksu’nun ofise gidip içki içme teklifinde bulunduğunu savunan Berk Akand, Mustafa’nın teklifi reddettiğini, “Gelin, eğlenmeye devam ederiz.” demesi üzerine Çet’in gelmeyi kabul ettiğini bildirdi.
Aksu ve Çet’in aynı araçla restorandan ayrıldığını belirten Akand, savunmasını şöyle sürdürdü:
“Ben de aracımla restorandan ayrıldım. Telefonla arayıp nerede olduklarını sordum. Marketten içki aldıklarını söylediler. Bulundukları yere gittim. Çağatay ile Şule marketten çıkıyorlardı. İçki poşeti Şule’nin elindeydi. Araçlarla plazaya vardık. Plazanın girişinde beni bekliyorlardı. Bir ara Çağatay bizden ayrıldı. Mini buzdolabıyla ilgili güvenlik görevlileriyle konuşmak için gitmiş. Ardından üçümüz plazaya girdik. Plazanın makam odasına geçtik. Bilgisayardan müzik açtık. Üçlü koltuklarda içkilerimizi doldurduk. İçmeye, eğlenmeye başladık. Videolar çektim. Bir süre sonra içkilerimizi aynı odada bilgisayarın bulunduğu yere taşıdık. Ben bu sırada arkadaşım Pınar’ı yanımıza gelmesi için ikna etmeye çalışıyordum. Pınar gelmek istemedi. Moralim bozuldu. Eğlenirken çektiğim bir videoyu Pınar’a gönderdim. Bir süre sonra makam koltuğuna bilgisayarın başına oturdum. Çok yorgundum. Telefonumu bir köşeye bıraktım. İçim geçer gibi oldu. Uyumamak için direniyordum. Bu sırada Şule’nin yanımdan kalktığını fark ettim. Çağatay da gitti. Ben müzik dinlemeye devam ettim. Bu sırada içim geçmiş.”
“BARDAK YIKAMA SESİ DUYDUM”
Bir süre sonra Çağatay Aksu’nun, “Berk, Berk” diye bağırıp kendisini uyandırmaya çalıştığını anlatan Akand, “Gözümü açamıyordum. Işıkların açıldığını fark ettim. Önce müzik kesildi. Bilgisayarın kapanış müziğini duydum. Çağatay’ın ayak seslerini duyuyordum. Oraya buraya koşturuyordu. Şişe sesi, peşi sıra bardak yıkama sesi duydum.” diye konuştu.
Ardından Aksu’nun tekrar yanına gelip, “Şule, ‘Ben gidiyorum.’ dedi ve camdan atladı gitti. Hadi biz de gidiyoruz.” dediğini aktaran Akand, şöyle devam etti:
“Söylediklerine inanamadım. ‘Saçmalama.’ dedim. ‘Ne saçmalaması’ diye parmağını gösterdi. ‘Tutarken böyle oldu.’ dedi. Şule’nin çantasını gösterdi. Kapıya koştum. Parmağı iyice şişmişti. Çağatay ile Şule aralarında bir şey oldu sandım. Aşağıda güvenlikle karşılaştık. Çağatay ‘Hadi gidelim.’ diyordu. Sakindi. Güvenlik görevlileri, ‘Patlama sesi duyduk. Siz de duydunuz mu?’ diye sordu. Patlama sesi duymadığımı söyledim. Bu sırada Çağatay da kayboldu. Telefonla arayıp, ‘Neredesin, kız nerede?’ diye sordum. Güvenlik görevlilerine, ‘Buradan bir kız geçti, gördünüz mü?’ diye sordum. ‘Evet geçti.’ demelerini bekliyordum. Geçmedi deyince daha kötü oldum. İtfaiye, polis ve ambulans geldi. İtfaiye asma kata çıktı. Burada diye işaret verince sinir krizi geçirdim.”
Berk Akand, arkadaşı Pınar’a “Burada çok kötü şeyler oldu” şeklinde mesajı saat 02.30 sularında değil, sabaha karşı emniyette gönderdiğini, Pınar’ın kendisine yardım etmesini istediğini söyledi.
Çağatay Aksu’nun, “Şule Çet’i tutmaya çalıştığım sırada Berk’e seslendim.” şeklindeki ifadesi hatırlatılan Akand, Aksu’yu duymadığını söyledi.
Akand, soru üzerine Aksu uyandırdıktan sonra şişe ve bardak yıkama sesi duyduğuna emin olduğunu bildirdi.
Sanık savunmalarının ardından duruşmaya öğle arası verildi.
ADLİYE ÖNÜNDE BASIN AÇIKLAMASI
Öte yandan, Ankara Kadın Platformu üyesi bir grup, duruşma öncesi adliye önünde toplanarak basın açıklaması yaptı.
“İntihar değil cinayet”, “Şule Çet’ler için adalet” ve “Boyun eğme” yazılı pankartlar taşıyan gruptakiler adına yapılan açıklamada, Şule Çet’in harçlığını çıkarmak için çalışırken öldürüldüğü ve cinayete intihar süsü verilmek istendiği belirtildi.
Kadın derneklerinin çabaları sonucu olayla ilgili cinayet soruşturmasının başlatıldığı ve iki sanığın adalet karşısına çıkarıldığı kaydedilen açıklamada, “Bu tür olaylarda adalet mekanizmasının işletilmesi için toplumsal baskıya gerek kalmayıncaya kadar kadınların mücadelesi sürecek” ifadesine yer verildi.
DAVA DOSYASINDAKİ FOTOĞRAF
Bu arada savcılığın, şüphelilerin olay yerinde temizlik yaptığı iddiasını destekleyen bir fotoğraf dava dosyasına girdi. Hürriyet gazetesinden Mesut Hasan Benli imzalı haberde yer verilen fotoğrafta, Şule Çet’in düştüğü pencerinin bulunduğu odada olaydan hemen sonra bütün eşyaların yerli yerinde durduğu görülüyor.
ŞULE ÇET DAVASI
Ankara’da Gazi Üniversitesi Tekstil tasarımı öğrencisi Şule Çet (23), 29 Mayıs 2018’de, saat 04.00 sıralarında lüks plazanın 20’nci katından düşerek öldü.
Olayın ardından Çağatay Aksu ve Berk Akand, gözaltına alındı. İlk ifadelerinin ardından Aksu ve Akand serbest bırakıldı. Ancak soruşturma derinleştikçe savcılık olayın cinayet olabileceği ihtimali üzerinde yoğunlaştı. Ankara Cumhuriyet Başsavcısı Yüksel Kocaman’ın da talimatıyla soruşturma, cinayet soruşturmasına dönüştürülerek, Aksu ve Akand tutuklandı.
SAVCISI DEĞİŞTİ
Soruşturma sürerken, Çet’in ailesi ve kadın dernekleri, sosyal medyadan olayın cinayet olduğunu, savcılık tarafından yeterince etkin soruşturma yürütülmediği yönünde kamuoyu oluşturdu. Çet’in cinsel saldırıya uğradığının ortaya çıkması üzerine, soruşturmayı yeterince hızlı yürütmediği gerekçesiyle savcı değişikliğine gidildi. Savcı Aykut Hüseyin Koca tarafından soruşturma tamamlanarak iddianame düzenlendi.
SAVCI ‘CİNSEL SALDIRI VE CİNAYET’ DEDİ
Savcı iddianamede; ifadeler, raporlar, tanık ifadeleri, telefon incelemeleri sonrası Şule Çet’in cinsel saldırıya maruz kaldığını ve plazanın 20’inci katından atılarak öldürüldüğü sonucuna ulaştı. Olaydan hemen sonra ‘intihar’ diye başlatılan soruşturma, cinsel saldırı ve cinayet soruşturmasına dönüşerek, hazırlanan iddianamede Çağatay Aksu ve Berk Akand’ın ‘kasten öldürme’ ‘cinsel saldırı’ ve hürriyetten yoksun bırakma’ suçlarından ayrı ayrı ağırlaştırılmış müebbet ve 39 yıla kadar hapisle cezalandırılmaları istendi.
Ankara 31’inci Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edilerek açılan davanın, ilk duruşmasının görülmesine bugün yapılıyor. Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının avukatı da şikayetçi olarak duruşmada hazır bulundu.
-
Putin Talimatı Verdi! Rusya Türkiye’ye Vizeyi Kaldırdı
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, iş seyahati için giden iş insanları ile TIR ve kamyon şoförü olarak Rusya’ya giden Türk vatandaşlarına uygulanan vize rejimini kaldırdı.
Rusya hükümetinden yapılan açıklamaya göre, Rusya Devlet Başkanı Putin, 24 Kasım 2015’te Rus Su-24 uçağının Türk F-16’ları tarafından düşürülmesi nedeniyle Türkiye’ye uygulanan özel ekonomik önlemlerin bazılarını iptal etti.
-
Elektrik Faturası Desteği Hayata Geçiyor! Elektrik Faturası Desteği Nasıl Alınır?
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ihtiyaç sahibi vatandaşların aylık 150 kilowatt saate kadar elektrik tüketimlerini devletin üstleneceğini açıklamıştı. 2,5 milyonun üzerindeki haneyi yakından ilgilendiren uygulama için somut adımlar atılmaya başlandı. Vatandaşların elektrik faturalarının 80 liraya kadar karşılanmasını öngören çalışma 15 Şubat’ta uygulamaya geçiyor.
BAKANLIK PTT’YE YATIRACAK
10 milyon kişinin yararlanacağı destek kapsamında fatura bedelleri her aileden belirlenen bir kişinin adına PTT’ye yatırılacak. Aileler ödeme noktası kapsamında PTT’yi tercih edecek ve Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı 15 Şubat’tan sonra faturası kesilen hanenin fatura bedelini PTT’ye yatıracak.
DESTEK MİKTARI KİŞİ SAYISINA GÖRE BELİRLENECEK
Fatura ödemek için PTT’ye giden vatandaşa gişe memuru tarafından hak ettiği destek miktarı söylenecek ve destek miktarını aşan ücretler aileler tarafından karşılanacak. Hanenin yararlanacağı destek miktarı ise kişi sayısına göre belirlenecek. Buna göre ailelere 40 ila 80 lira arasında destek sağlanacak.
ERDOĞAN OCAK AYINDA AÇIKLAMIŞTI
Erdoğan Ocak ayında konu hakkında şu açıklamayı yapmıştı:
“Düzenli sosyal yardım alan ihtiyaç sahibi vatandaşlarımızın aylık 150 kilowatt saate kadar elektrik tüketimlerini devlet olarak biz üstleniyoruz. Bu kapsamda yaklaşık 2,5 milyonun üzerindeki hanede her ay ortalama 80 liralık elektrik faturasını devlet karşılamış olacak.”
-
Merdivenlerde Sarılıp Öpüşüyorlar Ardından Soygun Yapıyorlar
Beyoğlu Fetihtepe Mahallesi’nde son zamanlarda sıkça hırsızlık olayları yaşanmaya başladı. Aynı mahalleden peş peşe yaklaşık 15 şikayet alan polis güvenlik kameralarını inceledi. Beyoğlu Aşayiş Büro Amirliği ekipleri görüntülerdeki kişilerin Sabri K. ve Gülşah A. olduğunu belirledi. Hırsızlık şüphelisi sevgililer polisin yaptığı operasyonda aynı evde yakalandı. Polis merkezinde ifadeleri alınan ve diğer işlemleri tamamlanan Sabri K. ve Gülşah A. daha sonra adliyeye sevk edildi. İki şüpheli, tutuklanarak cezaevine gönderildi.
OLAY GÜVENLİK KAMERASINDA
Güvenlik kameralarına yansıyan ilk görüntülerde Sabri K. ve Gülşah A.’nın hırsızlık için belirledikleri binanın merdivenlerinde buluşup sarılmaları, merdivenlerden yukarıya çıkmaları, hırsızlık sonrası koşarak kaçmaları yer aldı.
İkinci olayda Sabri K. ve Gülşah A.’nın iş yerinin önüne gelmeleri Sabri K.’nın işyerine girmesi, rahat tavırlarla etrafı gözetledikten sonra dışarıya çıkıp Gülşah A.’ya işaret vermesi, Gülşah A.’nın iş yerine girip masadaki laptop’u alıp çıkması ve kapıdan çıkarken iş yeri sahinin arkadaşı ile karşılaşmasına rağmen hiç panik yapmadan uzaklaştığı görülüyor. Üçüncü olayda da Sabri K. ve Gülşah A. birlikte binaya girmeleri, Ceyhan Karataş’ın çantasını iş yerinden çaldıktan sonra binadan çıkışları ve hızla uzaklaşmaları yer aldı.
“SEVGİLİLER, MERDİVENLERDE BULUŞUP SARILIP ÖPÜŞÜYORLAR”
Konfeksiyon atölyesi sahibi Ceyhan Karataş “Geçen hafta saat 18:00 sıralarında iş yerime girdiler. Çantamı alıp gittiler, çantamda 8 bin lira para, iki çeyrek altın, iki altın yüzük ve kredi kartlarım vardı. Hepsi çantanın içinde gitti, ben de diğer kişiler gibi mağdur oldum. Aslında ben odamın kapısını hep kilitliyorum ama o gün içeriden elemanlarım çağırdı onlarla ilgileniyordum anlık bir durumdan faydalanıp çantamı aldılar.
Yapanlar iki sevgili, sevgili olduklarını düşünüyorum. Bu benim iş yerime ikinci girişleri. Binanın merdivenlerinde buluşup, sarılıp öpüşüyorlar o yüzden sevgili olduklarını düşünüyoruz. Şikayetçi olmuştum, bugün yakalanmışlar beni polis merkezinden aradılar ifade vermeye gideceğim. Bir çok kişi de benim gibi mağdur olmuş. Genelde bu çevrenin esnafı ve elemanları, toplamda 10-15 kişi var” diye konuştu.
“KAPIDAN ÇIKARKEN KOMŞUMLA BURUN BURUNA GELMİŞ”
İş yerindeki laptopu çalınan İsmail Toker ise “Geçtiğimiz Cumartesi günü sabah iş yerine geldiğimde laptop yerinde duruyordu. Fatura yatırmak için dışarıya çıktım döndüğümde laptop yerinde yoktu. İçeride çalışan arkadaşa sordum haberi yok dedi, yan komşuma sordum o da haberim yok dedi. İş yerimizin güvenlik kameralarına baktık olayı gördük. Önce bir erkek geliyor içeriyi kolaçan ediyor.
Sonra dışarıda bekleyen kız arkadaşına işaret veriyor, kız arkadaşı gelip laptopu rahatlıkla alıyor hatta kapıdan çıkarken benim komşu arkadaşımla burum buruna gelmesine rağmen çok soğuk kanlı bir hareketle laptopu alıp götürdü. Beni polis merkezinden aradılar hırsızlar yakalanmış bilgisayarı teslim aldım”dedi.
-
Elektrik faturasını azaltan cihaz geliştirdi
Erzurum’da yaşayan evli 4 çocuk babası Ebubekir Taşbaşı, son günlerde artan elektrik faturalarını azaltmak için yüzde 25 tasarruf sağlayan bir cihaz geliştirdi. Bugüne kadar hep insanların yararına buluşlar yaptığını söyleyen Taşbaşı, ‘Akıllı kutu’ adını verdiği 45’inci buluşu sayesinde artık faturaların yüzde 25 daha ucuz geleceğini belirtti. Dadaş Mucit, böylelikle hem ülkenin hem de vatandaşın tasarruf etmiş olacağını söyledi. Taşbaşı cihazla ilgili şu detayları verdi: “Gün boyu prize takılı olan akıllı kutu, şebekeden gelen güçlü akımı yani aktifi reaktife çevirip evde kullanılan cihazlara dağıtıyor. Böylelikle evdeki cihazları yıldırım ve gelen güçlü akımdan da koruyor. Ev ve iş yerlerine gelen güçlü akım, sayacı hızlı çevirdiği için faturular kabarık geliyor. Bu akıllı kutu ise sayacın devrini düşürür ve her yere eşit dağıtır. Yaklaşık 150 liraya mal ettiğim cihaz sayesinde halkımızın fazladan ödediği para cebinde kalacak” diye konuştu.
Bugüne kadar hep insanların yararına buluşlar yaptığını belirten Taşbaşı, “ARGE çalışmalarını çok seviyorum. Aklımda bir çok buluş var. Onları da hayata geçirmek istiyorum. Fakat maddi ve manevi desteğe ihtiyacım var. İnsanoğlunun yapamacağı şey yoktur” dedi
-
Kocası inşaat demiriyle döverek bu hale getirdi
Olay, merkez Sarıçam ilçesi Orhan Gazi Mahallesi’nde meydana geldi. İddiaya göre, S.Ç. (35) 2006 yılında bir tekstil fabrikasında çalışan H.Ç. (35) ile evlendi. Bu evlilikten çiftin 3 çocuğu oldu. Ancak S.Ç. evlendikten sonra çeşitli nedenlerden dolay her gün dayak yemeye başladı. Çocukları olduğu için ve tehdit edildiği için genç kadın kocasından sürekli dayak yemesine rağmen şikayetçi olmadı.
Geçtiğimiz Cumartesi akşamı ise H.Ç. işten geldikten sonra genç kadının telefonda konuştuğunu gördü. Genç kadın eşini görünce telefonu kapattı. H.Ç. kimle konuştuğunu sorunca S.Ç., babasıyla konuştuğunu söyledi. Ancak koca bu duruma inanmayarak eşiyle tartışmaya başladı. Bu sırada 3 çocuk ise evdeydi. Tartışma kısa sürede kocanın şiddetine döndü. Koca çocuklarını başka bir odaya götürdükten sonra inşaat demiriyle S.Ç.’yi dövmeye başladı. S.Ç. kocasına yalvardı ama o hiç durmadan yaklaşık 30 dakika eşinin kol ve bacak kısımlarına demirle vurarak darp etti. H.Ç. eşinin saçlarından tutup yerlerde sürükledi. Kadın yaklaşık 30 dakika sonra kocasının elinden kurtulup sokağa kaçarak bir komşusuna sığındı. Kocası da peşinden gelip şikayetçi olması halinde öldüreceğini söyledi. Genç kadın komşularınca hastaneye götürülürken hastanede de ölüm korkusundan dolayı her yeri morluk içinde olmasına rağmen merdivenden düştüğünü söyledi.
Genç kadının sol kolu yediği dayaktan dolayı çatlak olduğu gerekçesiyle alçıya alındı. Vücudunun her tarafı morluklar içindeki kızlarını gören ailesi ise hastane polisine başvurdu. Polis ekipleri şikayet üzerine kocayı aramaya başlarken, bir taraftan da uzaklaştırma kararı alındı.
“Daha öncede dövüyordu ama bu en şiddetlisi oldu”
Daha sonra babasının evine giden genç kadın yaşadığı dehşet dolu anları korku dolu gözlerle anlattı. S.Ç, “Ben babamla konuşuyordum. O sırada eve geldi bana kimle konuştuğumu sordu ben de babamla dedim inanmadı. Kendisini aldattığımı düşünerek çocukları diğer odaya koyup beni öldüresiye dövdü. İnşaat demiriyle yarım saat dövdü. Beni daha öncede dövüyordu ama bu en şiddetlisi oldu. Ben komşuma sığınıp kurtuldum. Hastanede ilk gün ölümle tehdit edildiğim için kocamın dövdüğünü söyleyemeyip merdivenden düştüğümü söyledim. Ama sonra ailem görünce gerçeği hastane polisine söyledim. Beni kocam öldüresiye dövdü. Ben ondan şikayetçiyim onun en ağır ceza almasını istiyorum. Eşimden ayrılacağım. Onu Allah’a havale ediyorum” diye konuştu. -
Cumhurbaşkanlığı Spor geliyor
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın talimatı ile kurulan Cumhurbaşkanlığı Spor, Ankara 2. Amatör Küme’de mücadele edecek. Ankara Amatör Spor Kulüpleri Federasyonu’nda önceki gün yapılan kura çekimine katılan Cumhurbaşkanlığı Spor, mart ayının ortasında başlayacak 2. Amatör Küme’de sahaya çıkacak.
Türkiye Amatör Spor Kulüpleri Konfederasyonu (TASKK) Cumhurbaşkanlığı Spor’la ilgili başvuruyu doğruladı. TASKK yetkilileri Cumhurbaşkanlığı Spor’un amatör ligde mücadele etmesinin belli prosedürler içinde değerlendirileceğini ifade ederken işlemlerin yasal çerçeve içinde yapılacağı belirtildi.
FORS KULLANACAKLAR MI?
Sahaya kırmızı beyaz veya turkuaz renklerdeki formalarla çıkması beklenen Cumhurbaşkanlığı Spor’un, T.C. Cumhurbaşkanlığı Forsu’nu formalarda ‘logo’ olarak kullanıp kullanmayacağı ise netleşmedi. İdmanlarını Beştepe’deki Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda yapması beklenen futbol takımı maçlarını ise Sincan Stadı’nda oynayacak.
KİMLER OYNAYACAK
Cumhurbaşkanlığı’na yakın çevreler bu takımın Beştepe personelinden kurulacağını iddia etse de, Cumhurbaşkanlığı Spor’un özellikle hedefe ulaşmak için Ankara’daki futbol takımlarının altyapılarından yetişen isimleri kadrosuna katabileceği, böylelikle kısa süre içinde profesyonel yapıya kadar yükselecek bir organizasyonun kurulduğunu öne sürdüler. Bir başka senaryo ise 1. Lig’deki Osmanlıspor’un isim hakkının satın alınıp takımın gelecek yıl Süper Lig’i hedeflemesi.
-
Kuyumcu, temizleme spreyi ile soyguncuyu böyle alt etti
Mustafa Kemal Paşa Mahallesi İstiklal Caddesi’nde bomba süsü verilmiş paketle ve silahla bir kuyumcuya gelen maskeli şüpheli şahıs soygun girişiminde bulunmuştu. Kaçan şüpheli elinde bomba süsü verilmiş paketi de bıraktıktan sonra kuyumcuya doğru birkaç el ateş edip plakasız araçla kaçtı. Bu sırada kuyumcu kendisine silah doğrultan maskeli soyguncuya ise elindeki temizlik spreyini fırlattı. Yaşanan olay sonrası kuyumcu yaşanan dehşet anlarını anlattı.
“ŞAKA SANDIM, CİDDİYE ALMADIM”
Kuyumcu dükkanı sahibi Reşit Onur Hazır, soygun için gelen şüphelinin arkada oturan arkadaşlarını görmediğini ve kendisinin tek olduğunu düşündüğünü ifade ederek, “ Arkada dayım oturuyordu. İçeri girdi elinde bomba gibi bir şey vardı. Çantasından bomba çıkardı. ‘Soygun, seni vuracağız’ dedi. Ben şaka sandım ciddiye almadım. Birkaç saniye durdum ben. Ben elimde bir şey vardı onu fırlattım. Bize ateş etti dışardan ben eğildim” dedi.
TEMİZLİK SPREYİ İLE SOYGUNCUYU ALT ETTİ
Yaşanan soygun girişimi anı ve şüphelinin kaçması ise güvenlik kamerasına yansıdı. Görüntülerde şüphelinin içeriye gelmesi, elindeki silahı kuyumcuya doğru tutması görülüyor. Görüntülerin devamında ise kuyumcunun elindeki temizlik için kullanılan sprey şişesini şüpheliye fırlattıktan sonra şüphelinin birkaç el ateş açıp kaçması da yer alıyor.