Kategori: Haber

  • Rasim Ozan Kütahyalı hakkında zorla getirme kararı!

    İstanbul 27. Asliye Ceza Mahkemesi’ndeki ilk duruşmaya, tutuksuz sanık Rasim Ozan Kütahyalıkatılmadı. Duruşmaya şikayetçi Bosna Sancak Akademik Kültür ve Tarih Vakfı, Bosna Sancak Kültür ve Yardımlaşma Derneği avukatları ile çok sayıda şikayetçi katıldı.

    MÜŞTEKİLER KÜTAHYALI HAKKINDA ZORLA GETİRME TALEBİNDE BULUNDULAR

    Şikayetçi avukatları, sanığın duruşmayı uzatmak için duruşmaya katılmadığını belirterek hakkında zorla getirme kararı çıkarılmasını talep ettiler. Şikayetçiler ayrıca duruşmaya katılma talebinde de bulundular.

    KÜTAHYALI’NIN AVUKATI: “DAVAYI UZATMA GAYEMİZ YOK”

    Sanık Rasim Ozan Kütahyalı’nın avukatı ise müvekkilinin Almanya’da gurbetçilerin çağrısı üzerine Hamburg’a gittiğini belirterek “Davayı uzatma gayemiz yoktur. Almanya’ya gittiğine ilişkin belgeleri mahkemenize sunduk” dedi.

    SANIĞIN ZORLA GETİRİLMESİNE KARAR VERİLDİ

    Mahkeme, sanık avukatının müvekkilinin çağrı üzerine Almanya’ya gittiğini, ve bu nedenle duruşmada hazır olamadığını ileri sürerek mazeret bildirmişlerse de duruşma günün sanığa 3 ay önceden çağrı kağıdıyla bildirildiğini, mazeretinin yerinde görülmediğinden sanığın zorla getirilmesine hükmetti. Mahkeme ayrıca gerçek şahıslar ve dernekler ve federasyonlar davaya katılma talebinde bulunduğunu belirterek Yargıtay kararlarına göre, suçtan doğrudan zarar görmedikleri gerekçesiyle katılma taleplerini reddetti. Bazı müştekilere yazılan talimatların dönüşlerinin beklenmesine karar verilerek duruşma ertelendi.

    “BÜTÜN BOŞNAKLAR OLARAK BUNUN TAKİPÇİSİ OLACAĞIZ”

    Duruşma sonrasında, Boşnak dernekleri adına mahkeme kapısı önünde açıklama yapan avukat Serap Göksu, “Boşnak halkını aşağılayıcı ifadeleri ve skandal ifadeleri nedeniyle bugün, açılan davada hepimiz müşteki olarak bulunduk. Bugünkü duruşmaya kendisi gelmedi, kaçtı. Dolayısıyla sanığın ihzaren celbine karar verildi. Bütün Boşnaklar olarak bunun takipçisi olacağız.Bu infial uyandırmıştır. Sanığın dosyasını incelediğimizde zaten bunu itiyad haline getirdiğini gördük” dedi.

    İDDİANAME

    İddianamede, sanık Rasim Ozan Kütahyalı’nın 19 Kasım 2017’de Beyaz TV’de yayınlanan “Beyaz Futbol” programında yorumcu olarak bulunurken kendisine yapılan bir şakaya karşı cevaben canlı yayında sarfettiği bir sözün Boşnak kökenli vatandaşları aşağılama niteliğinde olduğu belirtiliyor. Boşnak/ Balkan dernek ve vakıflarının şikayette bulunduğu ifade edilen iddianamede, sanık Kütahyalı’nın suçlamayı kabul etmediği ancak tüm delillere göre üzerine atılı suçu işlediği anlatılıyor. Sanık Kütahyalı’nın “Halkın bir kesimini sosyal sınıf din mezhep cinsiyet, bölge farklılığına dayanarak alenen aşağılama” suçundan 6 aydan 1 yıla kadar hapsi isteniyor.

  • Sıra dışı müzik aleti! Gören bir daha bakıyor

    İzmir’in Bornova ilçesinde oturan ve yüksek öğrenimini siyaset bilimi üzerine yapan Yeliz Bulgurcu, üniversite yıllarında, müziğe ilgi duydu.

    Bas gitar ve bateri çalan Bulgurcu, aynı zamanda ahşap işçiliğine de merak sardı. Ahşap işçiliği sırasında, makineye kaptırdığı sol elinin yüzük parmağı ucundan koptu.

    Bu nedenle bas gitar ve bateri gibi enstrümanları çalmayı bırakan Bulgurcu, alternatif bir müzik arayışına başladı. O sırada izlediği bir yabancı filmde, testere ile müzik yapıldığını gördü.

    Daha sonra katıldığı bir etkinlikte de enstrümanlara bakarken, Fransız bir konservatuvar hocasının yönlendirmesi ile müzikal testere almaya karar verdi. Türkiye’de bulunmadığı için İngiltere’den aldığını belirttiği testere ile bir yıl önce müzik yapmaya başladı.


    Zaman zaman sokak müzisyenleri grubuna katılarak dışarıda da türküleri testere ile çalmaya başlayan Yeliz Bulgurcu, kendisini görenlerin şaşırdığını, özellikle testereye bakmak için yanına gelenlerin olduğunu söyledi. Müziği sevdiğini ve terapi amacıyla müzik yapmayı istediğini söyleyen Yeliz Bulgurcu, “Her enstrümanın farklı bir frekansı, farklı bir sesi var. Onun da şifalı olduğu farklı alanlar olduğunu düşünüyorum. Testere batıda kullanılıyor, caz grupları çalıyor ama doğu müziğinde testere ile müzik yapılmıyor. Ben makamsal müziği ve halk müziğini ilk kez testere ile çalıyorum. Biraz da daha geleneksel anlayışın dışına çıkarmak, müziğin evrensel boyutunu vurgulamak için farklı bir enstrümanla müzik yapmaya karar verdim” dedi.


    TESTEREYİ GÖRENLER ŞAŞIRIYOR

    Testere ile farklı müzikler de yaptığını anlatan Yeliz Bulgurcu, “Müziğin evrensel boyutuna vurgu yapmak istiyorum, çünkü müzik, milliyetçilik ideolojisinin bir aracı olarak da kullanılıyor. Onun dışına çıkarmayı da hedefliyorum. Halk müziğinin de ayrıca belli bir inancı, duyguyu, kültürler arası aktarma aracı olarak kullanılması gerektiğini düşünüyorum. Popüler müziğin bizi kalıp duygu, düşünce ve inançlara hapsettiğini düşünüyorum. Bunun dışına çıkmak için bir vesile olarak görüyorum” diye konuştu.

    Henüz beste yapmaya cesaretinin olmadığını da söyleyen Bulgurcu, kendisini testere ile görenlerin şaşırdığını, sesini duyanların bundan etkilendiğini söyledi. Bulgurcu, “Dışarıda müzik yaparken, özellikle çocukların testereye ilgi gösterdiğine tanık oldum. Çünkü Türkiye’de bilinen bir enstrüman değil” dedi.


    ‘MÜZİK TERAPİSTİ OLACAĞIM’

    Testereyi, müzik terapi kapsamında kullanmak gibi bir niyetinin olduğunu da ifade eden Bulgurcu, şunları söyledi:

    “Şu anda mültecilerle ilgili gönüllü çalışmalar yürütüyorum. Savaştan kaçarak buraya gelen, Türkiye’deki ortama uyum sağlamaya çalışan insanlar var. Onun haricinde pek çok şiddet olayına maruz kalan kadın ve kız çocukları, ciddi anlamda travmatize olmuşlar. Bu alanda çalışan gönüllüler de farkında olmadan sekonder travma yaşıyorlar. Çünkü çok ağır hikayeler dinliyoruz. Çok zor koşulları görüyoruz. Ve farkında olmuyoruz genelde ama iki taraflı bir müzik terapi etkinliği düzenlemeyi planladım. Müzik terapisti olmak için yasal bir düzenleme var. Yasal olarak tüm engelleri aştıktan sonra müzik terapisti olacağım. Bunu başardıktan sonra testere ile müzik terapi yapmayı planlıyorum.”

    Çello yayı ile çaldığı testerenin sesinin çıkması için, ona ‘S’ harfi gibi bir açı verdiğini anlatan Yeliz Bulgurcu, “Perdesiz bir enstrüman, notaların yerlerini deneme yanılma yöntemi ile buluyorum. Çaldıkça notaların yeri hafızaya işliyor. Bol bol çalmak ve pratik yapmak gerekiyor. Çok özgün bir sesi var” diye konuştu.

  • Türk enerji devi Ulusoy Elektrik İrlandalılara satıldı!

    Enerji yönetim şirketi Eaton Corp., Ulusoy Elektrik’in yüzde 82’sini yaklaşık 214 milyon dolar bedelle satın aldı.

    ANLAŞMAYA VARDIĞINI AÇIKLADI

    New York’da halka açık olan İrlanda merkezli enerji yönetim şirketi Eaton Corp., Ulusoy Elektrik’in ana ortaklarına ait yüzde 82,2 hissesini satın almak için nihai anlaşmaya vardığını açıkladı.

    SATIŞ FİYATI 214 MİLYON DOLAR

    Eaton Corp. satış fiyatının nakit ve borçsuz olarak yaklaşık 214 milyon dolar değerinde olduğunu belirtti. İşlem, normal anlaşma şartlarına ve yasal onaylara tabi ve 2019’un ilk yarısında tamamlanması bekleniyor.

  • Elektrik, doğal gaz ve GSM abonelikleri e-Devlet’ten yapılabilecek

    Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay başkanlığında, tüm bakanlıkların ve ilgili kurumların katılımıyla yapılan Bürokrasinin Azaltılması ve e-Devlet Toplantısı‘nda gelinen son durum değerlendirildi.

    Oktay, toplantıya ilişkin yaptığı yazılı açıklamada, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile yapısal bir dönüşüm gerçekleştirildiğini, stratejik kararların hızla alınıp uygulandığını belirtti.

    Yeni sistemle beraber başlayan stratejik dönüşümün sahada vatandaşa yansıdığı alanlardan birinin de e-devlet olduğunu anlatan Oktay, uzun süredir üzerinde çalıştıkları bürokrasinin azaltılması ve kamuda işlerin şeffaf hale getirilmesini sağlayacak e-Devlet sistemini iyi bir noktaya taşıdıklarını vurguladı.

    Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın vizyonuyla “obez devletten” kurtulmak için önemli bir adım attıklarını bildiren Oktay, çok daha dinamik bir devlet yapısına dönüşmek adına kamunun sunduğu hizmetlerde önemli bir sadeleştirme yaptıklarını kaydetti.

    Kamunun vatandaşlara, özel sektöre ve kendisine verdiği hizmetlerin çok büyük bir bölümünü e-Devlet’e entegre ettiklerini vurgulayan Oktay, “2019 sonuna kadar e-Devlet entegrasyon çalışmalarını Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi’nin koordinasyonunda tüm bakanlık ve kurumlarda tamamlayacağız. e-Devlet hayata geçtikçe bürokrasi de azalacaktır.” değerlendirmesinde bulundu.

    Oktay, bundan sonraki aşamada, sistemi akıllılaştırarak, kamuda dijital dönüşümü tamamlamaya yönelik adımlar atacaklarını aktardı.

    Amaçlarının vatandaşın işini kolaylaştırmak, kamunun iş yükünü hafifletmek olduğuna değinen Fuat Oktay, “Vatandaşlarımızın en çok vaktini alan işlemlerden birisi de abonelik işlemleri. Bu konuya özellikle önem veriyoruz. Bir süredir bu alanda önemli bir çalışma yürütüyoruz. Mart ayı itibarıyla elektrik, doğalgaz ve GSM operatörlerine abonelik işlemleri e-devlet üzerinden yapılmaya başlanacak. Aynı şekilde aboneliklerin sona erdirilmesi de sistem üzerinden yapılacak. Bu konuda mevzuat değişikliklerine ihtiyaç var. Değişikliklerin tamamlanmasıyla bu hizmet verilecek. e-Devlet üzerinden işlem yapamayan vatandaşlarımız ise ilgili noktaya giderek aboneliğini yüz yüze yapabilecek.” ifadelerini kullandı.

    SIFIR BELGE HEDEFİ

    Devlet olarak vatandaşın beyanını esas alan, belgesiz ve hızlı hizmet sunumuna odaklandıklarına işaret eden Oktay, şunları kaydetti:

    “Dijital dönüşümle birlikte kamunun ürettiği ve tuttuğu hiçbir bilgiyi, belge olarak vatandaşımızdan talep etmeden sadece vatandaşımızın beyanını esas alarak hizmet vereceğiz. Bu kapsamda özellikle kurumlar arası verinin paylaşılmasına yönelik süreçleri belirleyerek gerekli hukuki altyapının oluşturulmasına yönelik çalışmalara da başlamış bulunmaktayız. Sistemi akıllılaştırarak, kamunun önemli ölçüde tasarruf etmesinin önünü açacağız. Bunlar için de öncelikle kamudaki sistemlerin birbirleriyle tam olarak entegrasyonunu tamamlayıp, yapay zeka dahil ileri teknolojileri etkili bir şekilde uygulayacağız.”

  • Türkiye’nin güncel nüfusu açıklandı

    Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), 2018 yılı adrese dayalı nüfus kayıt sistemi sonuçlarını açıkladı. Buna göre; Türkiye’de ikamet eden nüfus 2018 yılında, bir önceki yıla göre 1 milyon 193 bin 357 kişi arttı. Erkek nüfus 41 milyon 139 bin 980 kişi olurken, kadın nüfus 40 milyon 863 bin 902 kişi oldu. Buna göre toplam nüfusun yüzde 50,2’sini erkekler, yüzde 49,8’ini ise kadınlar oluşturdu.

    TÜRKİYE’NİN YILLIK NÜFUS ARTIŞ HIZI, BİNDE 14,7 OLDU 
    Yıllık nüfus artış hızı 2017 yılında binde 12,4 iken, 2018 yılında binde 14,7 oldu.

    İL VE İLÇE MERKEZLERİNDE YAŞAYANLARIN ORANI YÜZDE 92,3 OLARAK GERÇEKLEŞTİ 
    İl ve ilçe merkezlerinde ikamet edenlerin oranı 2017 yılında yüzde 92,5 iken, bu oran 2018 yılında yüzde 92,3’e geriledi. Belde ve köylerde yaşayanların oranı ise yüzde 7,7 olarak gerçekleşti.

    İSTANBUL’DA İKAMET EDEN NÜFUS BİR ÖNCEKİ YILA GÖRE YÜZDE 0,3 ARTIŞ GÖSTERDİ 
    Türkiye nüfusunun yüzde 18,4’ünün ikamet ettiği İstanbul, 15 milyon 67 bin 724 kişi ile en çok nüfusa sahip olan il oldu. Bunu sırasıyla; 5 milyon 503 bin 985 kişi ile Ankara, 4 milyon 320 bin 519 kişi ile İzmir, 2 milyon 994 bin 521 kişi ile Bursa ve 2 milyon 426 bin 356 kişi ile Antalya takip etti. Bayburt ise 82 bin 274 kişi ile en az nüfusa sahip olan il oldu.

    TÜRKİYE NÜFUSUNUN ORTANCA YAŞI YÜKSELDİ 
    Türkiye’de 2017 yılında 31,7 olan ortanca yaş, 2018 yılında önceki yıla göre artış göstererek 32 oldu. Ortanca yaş erkeklerde 31,4 iken, kadınlarda 32,7 olarak gerçekleşti. Ortanca yaşın en yüksek olduğu iller sırasıyla; 40,3 ile Sinop, 39,9 ile Balıkesir ve 39,6 ile Giresun oldu. Ortanca yaşın en düşük olduğu iller ise sırasıyla; 19,8 ile Şanlıurfa, 20,7 ile Şırnak ve 21,4 ile Ağrı oldu.

    ÇALIŞMA ÇAĞINDAKİ NÜFUS BİR ÖNCEKİ YILA GÖRE YÜZDE 1,4 ARTTI 
    Çalışma çağı olarak adlandırılan 15-64 yaş grubunda bulunan nüfus 2018 yılında bir önceki yıla göre sayısal olarak yüzde 1,4 arttı. Buna göre, çalışma çağındaki nüfusun oranı yüzde 67,8; çocuk yaş grubu olarak tanımlanan 0-14 yaş grubundaki nüfusun oranı yüzde 23,4; 65 ve daha yukarı yaştaki nüfusun oranı ise yüzde 8,8 olarak gerçekleşti.

    TÜRKİYE’DE KİLOMETREKAREYE DÜŞEN KİŞİ SAYISI ARTTI 
    Nüfus yoğunluğu olarak ifade edilen ’bir kilometrekareye düşen kişi sayısı’, Türkiye genelinde 2017 yılına göre 2 kişi artarak 107 kişi oldu. İstanbul, kilometrekareye düşen 2 bin 900 kişi ile nüfus yoğunluğunun en yüksek olduğu il oldu. Bunu sırasıyla; 528 kişi ile Kocaeli ve 360 kişi ile İzmir takip etti. Nüfus yoğunluğu en az olan il ise bir önceki yılda olduğu gibi, kilometrekareye düşen 12 kişi ile Tunceli oldu.
    Yüzölçümü bakımından ilk sırada yer alan Konya’nın nüfus yoğunluğu 57, en küçük yüzölçümüne sahip Yalova’nın nüfus yoğunluğu ise 310 olarak gerçekleşti.

  • YSK Yasaklamıştı! AK Parti’den Bez Çantalı Promosyon

    Ücretsiz dağıtılacak olan bez çantaların üzerinde ”KorumAK ve yaşatmAK için Sıfır Atık” sloganının yer alacağı ifade edildi.

    Alınan kararla siyasi parti ve bağımsız adayların propaganda amaçlı hediye ve eşantiyon dağıtması yasaklanmıştı. Ancak AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ankara’da gerçekleştirdiği Aday Tanıtım Toplantısı’nda vatandaşlara seçim kampanyası döneminde AK Parti tarafından ‘promosyon bez çanta’ dağıtılacağını açıkladı.

    YSK kararında seçim kampanyası için promosyon eşya dağıtılması ”Siyasi partiler ve bağımsız adayların, yukarıda sayılanlar dışında herhangi bir hediye ve eşantiyon dağıtmalarının, dağıttırmalarının veya bunları üçüncü kişiler ya da kurum ve kuruluşlar aracı kılınmak suretiyle dağıtılmasının yasak olduğuna karar verildi” ifadeleriyle yasaklanmıştı.

    Alınan YSK Kararı

    Yüksek Seçim Kurulu’nun 19 Aralık 2018 tarihli kararında yer alan ”Seçimlerde propaganda serbestliği ve süresi ile uyulması gereken usul ve esaslar” kısmı F maddesinde şu kurallar getirilmişti:

    ”Propaganda amaçlı yayın ve malzeme dağıtımı;

    Seçime katılan siyasi partiler ve adayların, seçimin başlangıç tarihi olan 1 Ocak 2019 Salı gününden seçim propaganda süresinin son günü olan 30 Mart 2019 Cumartesi günü saat 18.00’e kadar, kendilerini tanıtıcı nitelikte broşür, el ilânları, parti bayrağı, poster, afiş veya ses ve görüntü içeren CD, DVD gibi her türlü yayını dağıtmakta serbest olduklarına,

    Bu maddede belirtilen yayın veya malzemeleri dağıtacak kimselerin on sekiz yaşını doldurmuş bulunmaları gerektiğine,

    Ancak; siyasi partiler ve bağımsız adayların, yukarıda sayılanlar dışında herhangi bir hediye ve eşantiyon dağıtmalarının, dağıttırmalarının veya bunları üçüncü kişiler ya da kurum ve kuruluşlar aracı kılınmak suretiyle dağıtılmasının yasak olduğuna,

    Siyasi partilerin ve bağımsız adayların, halkın huzur ve refahını bozmamak, yaya veya taşıt trafiğini engellememek koşuluyla önceden izin alınmaksızın tanıtım yeri (stand) açabileceklerine, bu konuda çıkabilecek uyuşmazlıkların çözümünde seçimin başlangıç tarihi olan 1 Ocak 2019 Salı gününden 20 Mart 2019 Çarşamba günü saat 24.00’e kadar mülki makamların, 21 Mart 2019 – 30 Mart 2019 tarihleri arasında ise ilçe seçim kurullarının yetkili olduğuna”

  • TOKİ, 20 yıl vadeli faizsiz konut kredisi verecek

    Hükümetin ikinci 100 günlük eylem planında yer alan şehit aileleri, harp ve vazife malullerine faizsiz konut kredisi müjdesinin detayları netleşti. Buna göre, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na bağlı Toplu Konut İdaresi (TOKİ) tarafından Şehit Aileleri ile Gazi ve Vazife malulleri için faizsiz ve 20 yıl geri ödemeli konut kredisi verilmesi çalışmaları başlatıldı. Bu yıl içerisinde 260 milyon liralık faizsiz konut kredisi kullandırılması planlanıyor. TOKİ, 2018 yılında 1.758 aileye 194 milyon TL’lik faizsiz kredi vererek, toplamda 23 bin 151 aileye 1 milyar 30 milyon TL faizsiz konut kredisi kullandırdı.

    YÜZDE 1 MASRAF ALINIYOR

    Sabah Gazetesi’nin haberine göre, kredi miktarı her yıl yıllık fiyat artış oranı kadar artırılıyor. Kredinin miktarı 2018 yılı için 194 milyon liraydı. 2019 için kredi sınırı 260 milyon lira olacak. Kredinin geri ödemesi, hak sahibinin her türlü tazminat dahil almakta olduğu maaşının dörtte biri tutarındaki miktarın Sosyal Güvenlik Kurumu’nca kesilmesiyle yapılıyor. Krediye faiz uygulasa da kredinin açılışında bir defaya mahsus olmak üzere hak sahibinden kredinin yüzde 1’i oranında masraf alınıyor.

    NASIL YARARLANILIR?

    TOKİ tarafından şehit ailelerine, harp ve vazife malüllerine, dul ve de yetimlerine faizsiz olarak verilen krediden yararlanabilmek için Sosyal Güvenlik Kurumu Emeklilik İşlemleri Genel Müdürlüğü biriminden hak sahibi olduğuna dair belge alınması ve bu hak sahipliği belgesi ile Ziraat Bankası’na başvurulması gerekiyor. Şehit ailelerine verilen krediden yararlanılarak edinilecek konutlar için herhangi bir kısıtlama bulunmuyor. Tapunun en fazla bir yıl önce alınmış olması yeterli oluyor.

    HANGİ BELGELER İSTENİYOR?

    * Kredi istek dilekçesi
    * Kredinin müştereken kullanılması halinde diğer hak sahiplerinin kredi kullanmaktan vazgeçtiklerini belirten noter onaylı feragatname
    * SGK hak sahipliği belgesi
    * Nüfus Cüzdanı fotokopisi
    * Konuta ilişkin tapu senedi ve örneği ve yönetmelikte belirtilen diğer belgelerle kredi açılıyor.

  • Ecem’in günlüğünde yazdıkları kan dondurdu! “Eniştem tarafından…”

    Kocaeli Gölcük’te yaşayan Ecem Balcı, 5 Ocak günü ortadan kayboldu. Kızının kaybolmasından 9 gün sonra anne Esra Ercömert, Kandıra’nın Kaltalkayası Mevkii’nde kayalıklardan denize atlayarak, yaşamına son verdi. Anne Ercömert’in cesedi, denizde 2 gün süren aramalar sonucunda bulunarak, toprağa verildi.

    Annesinin intiharının ardından genç kızın izini sürmeye devam eden polis, Ecem Balcı’nın en son annesinin erkek arkadaşı Süleyman Kara ile görüştüğünü belirledi. Cep telefonu kayıtları incelendiğinde de Ecem’in, erkek arkadaşına, Süleyman Kara’nın define bulduğunu, çok zengin olduklarını bildiren mesajlar gönderdiği ortaya çıktı. Ecem Balcı’nın kaybolmasından sonra ‘Tarihi eser kaçakçılığı’ suçundan tutuklanarak, cezaevine konulduğu tespit edilen Süleyman Kara’nın cezaevinde ifadesi alındı. Kara ifadesinde Ecem Balcı’yı öldürdüğünü itiraf ederek, cesedi gömdüğü yeri gösterdi. 15 Şubat gecesi Gölcük’ün Ayvazpınar köyündeki ormanlık alanda yapılan kazıda Ecem Balcı’nın cesedi bulundu. Süleyman Kara ilk duruşmada ise suçlamaları kabul etmedi.

    ANNENİN MEKTUBU OKUNDU

    Kocaeli 7. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davanın bugünkü duruşmasına tutuklu sanık Süleyman Kara, cezaevinden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi(SEGBİS) aracılığıyla bağlandı. Duruşmada anne Esra Ercömert’in intihar etmeden önce yazdığı mektubu ile Ecem Balcı’nın günlüğü okundu. Annenin, kızını suçladığı ifadelerin bulunduğu mektubunda Ecem’e yönelik ‘Seni hiç affetmeyeceğim’ yazdığı ifade edildi. Mektupta, “Bu mektubu bulduğunuzda ölmüş olacağım. Hakkımı herkese helal etmiyorum. Ecem, yıllarca bana çektirdin. Parayı sevdin. Para nerede sen orada. O yüzden benim yokluğum sana fazla gelmeyecek. Özlem Hanım, sen öldün geberdin. Gökhan ve Öznur, Allah sizin belanızı versin. Ecem seni hiç affetmeyeceğim. Allah’ım beni ne olur affet. Kara Ailesi’nden tüm bunları yaşadıkları için çok özür diliyorum. Beni affedin” sözlerinin yer aldığı bildirildi. Bunun üzerine Ecem Balcı’nın babası Gökhan Balcı’nın avukatı, mektubun Esra Ercömert tarafından yazılıp yazılmadığının araştırılmasını talep etti.

    ECEM’İN GÜNLÜĞÜNDEKİ İFADELER KAN DONDURDU

    Sanık Süleyman Kara’nın avukatı da duruşmada Ecem Balcı’nın günlüğünden bazı kısımlar  okudu. Avukat, günlükte, Ecem’in eniştesi tarafından tacize uğradığı, babası tarafından da hakarete maruz kaldığını gösteren yazılar olduğunu bildirdi. Avukatın okuduğu günlükte, “Eniştem tarafından tacize uğradım. Gece ben uyurken benden faydalanmaya çalıştı. Hiçbir şey yapamadım. Çok korktum. Bunları uzun uzun yazmak istemiyorum. Bunları başka zaman okuduğumda hatırlamak istemiyorum. Bir de psikopat babam var. O yaşanan enişte olayında bana o… gözüyle baktı. Babam hayatımdaki hiçbir şeyden memnun değil. Yaptığı tek şey de durup dururken arayıp bağırmak. İntihar etmek istiyorum. Hem de çok fazla. Bir amacım yok, sevenim yok, param pulum yok, mutsuzum. Ölsem her şey çok güzel olacak. Ama ölünce de sıkılırım. Gerçi burada da sıkılıyorum da neyse yoruldum. Yine patlama derecesine gelecek olursam yaparım” ifadeleri dikkat çekti.

    SANIK KARA: KARAKOLDA İŞKENCE GÖRDÜM

    Duruşmada söz verilen Süleyman Kara, “Benim Esra’yı baskı altına almam gibi bir şey söz konusu değildir. Bu iddiayı kabul etmiyorum, Ayrıca benim karakolda ifademin alındığı görüntülerin istenmesini talep ediyorum. Bu görüntülerde benim yaşadığım kötü muamele ve işkence görülecektir. Ben yakalanmadan önce İçişleri Bakanlığı ve Cumhurbaşkanlığı’na gidecektim. Ecem’i teslim edecektim ancak bana izin vermediler. Ecem’e ait sim kartı teslim edecektim” dedi.

    İSTİSMAR SUÇUNDAN AÇILAN DAVA OLUP OLMADIĞI SORULACAK

    Mahkeme heyeti, Esra Ercömert’in yazdığı intihar mektubunun incelenmesi yönündeki talebi dava ile ilgili olmadığı gerekçesiyle reddetti.  Mahkeme, Gölcük Cumhuriyet Başsavcılığı’na yazı yazılarak, günlükte ismi geçen kişiler hakkında cinsel istismar suçundan açılan bir dava olup olmadığının sorulması ile tanıkların dinlenmesine karar vererek, duruşmayı 30 Nisan tarihine erteledi.

    ACILI BABA: KENDİLERİNİ AKLAYAMAYACAKLAR

    Duruşma sonunda açıklama yapan Ecem Balcı’nın babası Gökhan Balcı, “Ecem’i suçluyordu, annesi yaptı, diyorlardı. Mektuba bakınca annesinin serzenişleri var zaten. Nereden tutarsanız tutun, ne yaparlarsa yapsınlar aklayamayacaklar kendilerini. Emniyet hiçbir şekilde bulamadı, bir buçuk ay aradılar bulamadılar, bu arkadaş gitti her noktasına kadar anlattı bulundu” dedi.

    Gökhan Balcı’nın avukatı Aslı Şen de “Duruşmada en çok ilgimizi çeken Süleyman Kara’nın soruşturma aşamasında baskı gördüğünü söylemesi. Ancak baskı altında ifade verdiyse, Ecem’in mezarının yerini, konumunu nasıl biliyordu? Dolayısıyla burada yine davayı uzatmaya yönelik, karıştırmaya yönelik beyanlarını tekrar ettiler. Takipçisi olacağız” diye konuştu.

  • Eşini balyozla öldürdü! Çocukları ‘karıncayı dahi incitmez’ dedi

    Olay, geçen Nisan ayında Çöplü Mahallesi’nde meydana geldi. 4 çocukları olan Ali Bicil ve eşi Hanife Bicil arasında evde tartışma çıktı. Tartışmanın kavgaya dönüşmesi üzerine Ali Bicil, eşini, balyozla başına vurarak öldürdü. Şüpheli, daha sonra polis merkezine giderek eşini öldürdüğünü söyleyip, teslim oldu. Ali Bicil, çıkarıldığı mahkemece tutuklandı. Tutuklu sanık hakında ‘eşi kasten öldürme’ suçundan ağırlaştırılmış ömür boyu hapis cezası istemiyle Çorum 1’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde dava açıldı.

    BABALARININ TOPLUMA KAZANDIRILMASINI İSTEDİ

    Hakkında ağırlaştırılmış ömür boyu hapis cezası istemiyle dava açılan tutuklu sanık Ali Bicil’in yargılanmasına Çorum 1’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam edildi.

    ‘KARINCAYI DAHİ İNCİTMEZ’

    Duruşmada söz alan sanık Ali Bicil’in çocukları, babalarının cinnet getirerek cinayet işlediğini savundu. 4 kardeş, babalarının karıncayı dahi incitmediğini, bu yaşa kadar kendilerine hiç şiddet uygulamadığını söyledi.

    Kardeşler, mahkemece verilecek kararla babalarının yeniden topluma kazandırılmasını istedi.

    ‘RUH SAĞLIĞI’ RAPORU ALINACAK

    Avukat beyanlarını dinleyen mahkeme heyeti, duruşmada yer almayan sanık Ali Bicil’in akli dengesinin yerinde olup olmadığının tespiti amacıyla Samsun Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’nden rapor talep edip, duruşmayı erteledi.

  • Cumhurbaşkanı Erdoğan AK Parti’nin Seçim Manifestosunu Açıkladı

    Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuşmasının satırbaşları şöyle:

    “Manifestomuzu sizlerle paylaşmak üzere huzurlarınızda bulunuyorum. Önümüzdeki seçimlerde milletimizin tercihini yine hizmet siyasetinden yana kullanarak, AK Parti’yi açık ara birinci parti olarak çıkaracağınıza inanıyorum. 31 Mart seçimlerinde ortaya çıkacak sonucun şimdiden hayırlı olmasını temenni ediyorum.

    Şimdi manifesto metnimize geçiyorum:

    İnsan şehirler kurar, yollar, köprüler yapar. Kıtadan kıtaya uzanır. Uzaya çıkar ama gönlü ancak bir gönülde sükuna erer. Bir gönle girdiğinde kendini bulur. Bir genç kızın hayali, bir delikanlının umudu, bir yaşlının yalnızlığı bir çocuğun kucak açışı gönülde karşılık bulur. Kuşa, böceğe, ağaca, çiçeğe gönlünü açıp kim rahmet nazarıyla bakıyorsa eşrefliğinin farkına varır. Gönlünde alemi taşır.

    Şehri emanet görmek, emanet almak ancak gönül sahibiyse olur, gönüllere girerek olur. O zaman gönülden gönüle köprü kurulur. İnsan tüm mahlukata gönlünü açar, gönül şehirleri kurulur. Gönül tevazudur, gayrettir, samimiyettir, Rahman’ın evidir. İnsan tüm evrenin kalbidir, şehir de bunların mekanıdır.

    ŞEHİRLERİN SORUNLARI

    AK Parti olarak şehirlerimize ve belediyelere çok büyük önem veriyoruz. Ülkemizde şehir olarak ifade edebileceğimiz illerde nüfus yüzde 50’yi aştı. Şehirlerde yaşayan insan sayısı artarken, gelir dağılımı da bozuluyor. Yapay zeka gibi yeni teknolojiler kimi belirsizlikleri de beraberinde getiriyor. Ekolojik tahribat dünyayı daha çok tahrip ediyor.

    Son iki asırda çarpık kentleşmeden, çevre kirliliğinden terör olaylarına pek çok olayla boğuşan dünyamız çok ciddi bir yol ayrımına gidiyor. Bu bizi belediye hizmetlerinde daha çok düşünmeye sevk ediyor. Dünyayı ve hayatımızı nasıl idrak ediyorsak, yaşadığımız şehirlere de öyle şekil veririz.

    Nasıl oldu da böylesine zevkli bir medeniyet müktesabatından, böylesine hoyrat bir anlayışa sevk olduk. Bize göre bireysel hırslar elinde şekillendirilmesi yatıyor. Milletin değerlerine sahip çıkmayanın şehircilik mirasına sahip çıkması işin tabiatına aykırı olurdu.

    Türkiye uzun süre yönetimine hakim olan, vizyonsuz, öngörüsüz, kifayetsiz, plansız, istikrarsız, umursuz, hastalıklık zihniyetler elinde oyalanmıştı. Kadim şehirlerimiz dahi bu hastalıktan kendini kurtaramadı. Bizler tüm siyasi hayatı bu çarpıklıklarla geçen AK Parti kadroları olarak ülkemizin hizmetine koştuk. Eksiklerimiz ve hatalarımız elbette olmuştur ama tüm samimiyetimiz ve gücümüzle ülkemizi maddi ve manevi medeniyet değerleriyle buluşturmak için çalıştık.

    “BİZİMKİSİ BİR AŞK HİKAYESİ”

    Şuna inanıyorum; bizimkisi bir aşk hikayesidir. Sevdiğinizde yok olursanız aşk olur. Belediyelerde başlayan bu büyük yürüyüşümüz sürekli gelişerek sürmüştür. Bu süreçte şehirlerimizi mazisiyle barışık ve geleceğe kucaklayacak hizmetlere kavuşturmak amacıyla hem belediyelerde hem merkezi idari kuruluşlarda ter döktük. Cumhuriyet tarihinde yapılanların katbekat üzerinde hizmet ortaya koyduk.

    AK Parti belediyecilikte çığır açmış kadrolar tarafından kurulmuş bir partidir. AK Parti’nin belediyelerdeki başarılarının gerisinde halka hizmet, Hakk’a hizmet paradigması vardır. Emaneti korumayı ve ehline teslim etmeyi esas olan düşünce 24 saate, 7 güne yayan bir yönetim pratiği sergilenmiştir. Bu kadro belediye çalışanlarının  yetişemediği kimi hizmetlerin aksamadan yürümesini, parti teşkilatlarından şahıslarla gerçekleştiecek kadar kendini işine adamıştır.

    Milletimizin karşısına 1994 seçimlerinde bu ülkenin, CHP’den tevarüs ettiği, çöp, çukur ve çamurla mücadele diyerek yola çıktık. Çünkü CHP çöptür, çukurdur, çamurdur. Öyle devraldık İstanbul. 2004’te ‘Yerel kalkıma başlıyor’ sloganını kullandık ve o günden bugüne belediye başkanlarımızın önüne çok büyük hedefler koyduk. Şehirlerimizi çok ileri hizmet standartına kavuşturduk. 2009’da ‘İşimiz hizmet, gücümüz millet’ diyerek marka şehirler hedefledik. İstanbul’da Habitat-2 toplantısı düzenlendi ve İstanbul dünyanın en temiz şehri olarak kayıtlara geçti. Potansiyeli olan her ilimizi marka şehre dönüşmesine destek verdik.

    “STRATEJİ BELGELERİ HAZIRLAYACAĞIZ”

    Türkiye’nin hedefleri değiştikçe belediyeciliklte hedeflerimizi daha ileriye taşıdık. Her türlü vesayet, darbeye karşı milletiiz önünde hizmet vermeye karar verdik. 15 Temmuz’da olduğu gibi milletimizle birlikte mücadele ederken, hizmet yarışında yine en önde olduk. Şimdi de tevazu, samimiyet ve gayretle memleket işi gönüş işi diyerek gönül belediyeciliği sözüyle millletimizin huzuruna çıkıyoruz. Halkımıza yeni bir vizyonla şehirlerimizi daha ileriye taşımanın sözünü veriyoruz.

    Hedefimiz önce milletimizin gönlünü kazanmak, ardından oyunu almaktır. Her seçimin bir imtihan olduğunu biliyoruz. 31 Mart’tan başarıyla çıkmak için geçmişte yaptıklarımızla yetinmiyoruz. Yeni projeler geliştiriyoruz. Tıpkı ülkemizin diğer projeleri gibi şehirlerimiz için de kısa, orta ve uzun vadeli strateji belgeleri hazırlayacağız.

    Kısa vadeli hedefleri her yıl, orta vadeli hedefleri belediye başkanlarımızla, uzun vadeli hedefleri de 2023, 2053 ve 2071 vizyonlarıyla takip edeceğiz. Cumhurbaşkanlığı bünyesinde izleme merkezi kuruyoruz. Tasarruf ve şeffaflığa kadar pek çok faydasını göreceğimiz bu sisteme belediyelerimizi de entegre edeceğiz. Benzer bir sistemi genel merkezimide hizmete geçireceğiz. İlkesiz, işlevsiz ve denetimsiz planlamayı da ortadan kaldıracağız.

    Türkiye’yi bugüne kadar olan uygulamaların ötesinde yeni bir şehircilik vizyonuyla hazırlıyoruz. Belediye başkanlarımız hizmetkar olmaya geliyoruz anlayışıyla görevlerini sürdürecekler. Selçuk mimarisinin sadeliğini, Osmanlı zarafetini ve günümüzün anlayışını yaygınlaştıracağız.

    İnsanlarıyla birlikte ağacından hayvanlarına kadar herkesin huzur içinde yaşadığı belediyecilğie AK Parti ile ulaşacağız. Klasik belediye hizmetleri belediyecilik anlayışından çıkmıştır. Bunların üzerine ne koyabildiğiniz önemlidir. AK Parti belediyleri her insana adaletle hürmet edecek, maddi manevi varlıklarına sahip çıkacak, herhangi bir kesime değil sadece milletine ve devletine sadakat gösterecek başkanlarla yönetilecektir. Bunun için memlekt işi gönül işi diyerek çıkıyoruz.

    11 MADDEDE BELEDİYECİLİK

    Milletimize taahhütlerimizi 11 başlık altında özetliyoruz.

    * Şehir planları: Uzun planları gözeten hakkaniyete uygun projeleri gözeteceğiz. Şehir planlarını ve imar uygulamalarını şeffaf bir şekilde hazırlayacağız. Zorunlu halde yapılması gereken plan değişiklikleriyle ilgi düzenlemeleri milletimizin önünde ilan edeceğiz. Yapılan çalışmalar konusunda ilgili tüm kamu, özel sektör ve STK temsilcilerine başvurup, en geniş uzlaşmayla alacağız. Milletimizin hayat kalitesini artıramayan hiçbir işe vakit ve kaynak ayırmayacağız. Şehirlerimizi çekim merkezi haline getirecek projeler önem vereceğiz.

    * Altyapı ve ulaşım: Bu konu çözülmeden şehirlerimizi şehir haline getirebileceğimize inanmıyoruz. Temel altyapı sorunları çözülmemiş hiçbir şehrimizi bırakmayacağız. AK Partili olmayan belediyelerde de çalışmaları tkaip edeceğiz. Toplu taşıma projelerini hızlandırarark, vatandaşlarımızı trafikten boğulmaktan kurtaracağız. Otopark konusunu öncelik haline getireceğiz.

    *Kentsel dönüşüm:  Bu projelerimzi hem deprem hem çarpık yapılaşmadan kurtarmak için geliştireceğiz. Alan bazlı kentsel dönüşümü teşvik edeceğiz. Bölgenin ve vatandaşlarımızın ihtiyaçlarını gözeten çözümler üreteceğiz. Yepyeni bir şehircilik hamlesi başlatacağız. Millet Kıraathanleerini yaygınlaştıracağız.

    * Benzersiz şehirler: Her şehrin kendi coğrafyası, tabiatına uygun gelişme modelleri haızlayacağız. Her birinin kendi hikayesi olan siluetini bozan projelere izin vermeyeceğiz. Tarihi yapıları ve mekanları gelecek nesillere miras bırakacağız. Şehirlerimizin herkese dokunacak mekanlarla donatılmasını sağlayacğaız.

    * Akıllı şehirler: Şehircilikte yeni ufuklar açacağız. İnsanlarımızın günlük hayatını kolaylaştıracak tüm akıllık şehir uygulamalarını destekleyeceğiz. Türkiye’yi bu büyük yarışta geri bırakmayacağız.

    * Çevreye saygılı şehirler: Tabiat içinde canlı veya cansız varlıklarla uyum içinde hayat sürdürmeyi sağlayacağız. Millet bahçelerini her şehrimizde yaygınlaştıracağız. Şehirlerimizi yeşil alanlarla güzelleştirirken, atıkların çevreyi kirletmesine engel olacağız. 0 atık projesi ile insan, şehir, tabiat dengesini gözeterek şehirlerimizi inşa ve ihya edeceğiz.

    * Sosyal belediyecilik: Erişilemeyen, yardım eli uzatılmayan hiçbir kesim bırakamayacak, kimsesizlerin kimsesi olacağız, sessiz yığınların sesi olacağız. Toplumun temeli olarak gördüğümüz aile kurumunu güçlendirecek çalışmaları önceliklerimizin başına alacağız. Şehirlerimizi imar ederken, nesilleri ihmal etmeyeceğiz. Spor merkezleri, kültür merkezleri, engelli ve yaşlı merkezleri gibi en küçük yerleşim yerlerine götüreceğiz. Sporu her kesimin ayrılmaz bir parçası haline geitreceğiz. Bu çalışmaların kalite standartlarını oluşturarak, ülkenin her yerinde belirli seviyenin stüne çıkaracağız.

    * Yatay şehirleşme: Şehirlerimiz toprakla daha çok buluşan, toprağa daha yakın bir yaşamı yatay mimari ile geliştireceğiz. Böylece pek çok sorunu aynı anda çözebileceğiz. Her şehrmizide pilot uyuglamayla başlayarak ülkemizin her yerine yaygınlaştıracağız. Yeni imara açılan bölgelerde buna öncelik vereceğiz.

    * Halkla birlikte yönetim: Şehir sakinlerinin en üst seviyede katılıomını temin edeceğiz. Belediyemizden hizmet alan vatandaşlarımız için şehirli hakları bildirgesi hazırlayacağız. Şehir meclislerinde ortak akıl ile alacağız.

    * Tasarruf ve şeffaflık: Hangi kaynaktan gelirse gelsin belediye bütçesine giren her kuruşta herkesin hakkı olduğunu aklımızdan çıkarmayacağız. Her faaliyetimizi en başından en sonuna kadar milletimizin gözü önünde bilgiye, belgeye açık bir şekilde yürüteceğiz. Hakka, adalete, vicdana aykırı davranan kimsenin gözünün yaşına bakmayacağız.

    * Değer üreten şehirler: Bugün şehirlerimizde yaşayan insanların talepleri çeyrek asır öncesine göre çok değişti. Bugün, şehirlerdeki insanlarımızın temel beklentilerini her alanda hayat kalitesinin yükseltilmesi olarak özetleyebiliriz. İnsanın kültürel ve ekonomik üretiminde kalkınan mekanlar haline getireceğiz. Şehirlerimizin geleceğe medeniyet mirasımızı olarak bırakabilecğeimiz iyilik, kültür, sanat ürünleriyle değerlenmesini sağlayacağız.

    “YENİ BİR SÜREÇ BAŞLATACAĞIZ”

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Biraz sonra inşallah 31 Mart yerel seçimlerinin manifestosunu açıklayacağız. Bu manifestoyla birlikte bu yerel seçimlerin çerçevesini çizmiş olacağız. Yerel seçimlere, partimiz MKYK, MYK yoğun bir çalışmayla hazırlandı. Şu anda da bu hazırlıkların neticesinde bu yerel seçimlerde hangi çerçevede neler yapacağız bunlarını hazırlıklarını bitirdik” dedi.

    “Bizi zaten özellikle merkezi yönetimde neler yaptığımızı biliyorsunuz. Eğitimde, sağlıkta, adalette, emniyette, ulaşımda, enerjide, dış politikada neler yaptık, neler yapıyoruz bunları zaten biliyorsunuz” diyen Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü: