Kategori: Haber

  • Üniversiteyi Pompalı Tüfekle Bastı!

    Konya Selçuk Üniversitesi Alaaddin Keykubat Kampüsü’ne çantasındaki pompalı tüfek ile gelen Yunus D. öğrenci olduğunu iddia ederek kampüse girdi.

    Kız arkadaşının okuduğu İletişim Fakültesi’ne yönelen genç adam, bina girişindeki güvenlik görevlilerinin yaptığı aramada tüfeği fark etmesi üzerine, pompalıyı kafasına dayadı ve binaya girdi. Olay yerine polis ve sağlık ekipleri çağrılırken, olumsuz bir durum yaşanmaması adına fakültede bulunan öğrenciler tahliye edildi.

    Polis ve psikoloğun yaklaşık 45 dakika süren ikna çalışmalarından sonra saldırgan gözaltına alındı, elindeki tüfeğe de el konuldu. Saldırganın kampüsten çıkarılması sırasında ise öğrenciler ıslık çalarak olayı protesto etti.

  • 3’ü de yankesici, 3’ü de hamile, 3’ü de kardeş

    Bakırköy’de bulunan bir alışveriş merkezinde 8 Aralık günü Mısır uyruklu Fatma K. isimli turistin çantasını çaldırdığını ihbar etmesi üzerine Yankesicilik ve Dolandırıcılık Büro Amirliği ekipleri harekete geçti. Alışveriş merkezinin güvenlik kameralarını inceleyen ekipler üç kadının x-ray cihazına konan çantayı bir anlık boşluktan istifade çalarak kayıplara karıştıkları görüldü. Polis önce kadınların kimliklerini belirledi. Çalışmalarını sıklaştıran ekipler şüphelileri takip etmeye başladı. Takip sırasında şüphelilerin Başakşehir’de bulunan lüks bir alışveriş merkezine gittiğini gören ekipler suçüstü yapmak için uygun anı bekledi. Şüpheliler alışveriş merkezinde bulunan bir mağazaya girerek giyinme kabinlerinde bulunan bir çantayı alarak uzaklaşmaya başladı. Bunu gören ekipler şüphelileri alışveriş merkezinin ortasında durdurdu. Gözaltına alınacaklarını fark eden şüphelilerden biri çaldıkları çanta içerisinde çıkan cep telefonunu bir başka vatandaşın poşetine atmaya çalıştıkları esnada gözaltına alındı. Gözaltına alınan şüpheliler ifadeleri alınmak üzere Asayiş Şube Müdürlüğü’ne getirildi.

    3’Ü DE HAMİLE

    Yankesicilik ve Dolandırıcılık Büro Amirliğinde yapılan işlemlerde şüphelilerden Asrın G.(32) ’nin 41, Asya T.(31)’nin 12, Hasret T.(21)’nin ise 23 benzer suçtan kayıtlarının olduğu ortaya çıktı. Gözaltındaki şüphelilerin hamileliklerini kullanarak kendilerini kamufle etmeye çalıştıkları öğrenildi. Emniyetteki işlemlerin ardından şüpheliler hakim karşısına çıkarılmak üzere Küçükçekmece Adliyesi’ne sevk edildi. Güvenlik kamerasına yansıyan görüntülerde şüphelilerin alışveriş merkezi girişinde bir turistin bıraktığı çantayı perdeleme yaparak çaldığı anlar yer alıyor. Mısırlı olduğu öğrenilen turist kadının x-rayden geçmesi için bıraktığı çantanın şüpheliler tarafından çalındığı anlar güvenlik kamerasına saniye saniye yansıdı. Şüphelerin suçüstü yakalandığı son işlerinde ise yakalandıklarını anlayınca çaldıkları telefonu olayla ilgisi bulunmayan bir vatandaşın çantasına atmaya çalıştıkları görülüyor.

  • Karısının eve erkek aldığını kameradan görüp ihbar etti! ‘Onu rezil edeceğim’

    Olay, saat 10.30 sıralarında Muratpaşa ilçesi Güvenlik Mahallesi’ndeki bir apartmanın birinci katında meydana geldi. Korkuteli ilçesinde öğretmen H.S., bir çocuk annesi eşi M.S.’nin kendisini bir başka erkekle aldattığını, bunu da eve yerleştirdiği kameralardan gördüğünü belirterek, polise ihbarda bulundu. İhbar üzerine bölgeye resmi ve sivil polis ekibi sevk edildi. Kısa sürede belirtilen adrese gelen ekipler, evde M.S. dışında kimse olmadığını tespit etti.

    Olayı duyan M.S.’nin annesi eve gelerek, damadına tepki gösterdi. Polise, “Benim kızım öyle biri değil” diyen anne, “Bir ay önce ‘Ayrılalım’ diyordu. Kızım da arada çocuk olduğu için istemiyordu. Ben onu Antalya’ya rezil edeceğim” sözleriyle tepki gösterdi.

    Polis, M.S.’yi ifadesine başvurmak üzere Muratpaşa İlçe Emniyet Müdürlüğü’ne götürdü. M.S.’nin ifadesinde, K.A. adlı kişiyi eve aldığını söylediği belirtildi.

  • Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan Kredi Kartı Borcu Olanlara Müjde

    İşte Erdoğan’ın konuşmasından satır başları:

    Oy alamadığımız seçmenleri gönüllerine giremediğimiz vatandaşlarımız olarak görüyoruz.
    31 Mart’ta milletimizin her bir ferdine ulaşıp kendimizi ifade etmeliyiz. Bunun için hizmet siyaseti, gönül belediyeciliği diyoruz: Açıklamadığımız 6 il kaldı

    Bu hafta sonu cumadan itibaren Trabzon, Kocaeli ve Sakarya bu şehirlere giderek milletimizin huzuruna adaylarımızı çıkartacağız.

    Bir şeyi çok açık net söyleyeceğim. Yapmış olduğumuz bu ittifak konusunda her şeyden önce tüm teşkilat mensuplarımızın partimizin, MYK’nın aldığı kararlara ve yapmış olduğumu istişareler neticesinde verdiğimiz kararlara saygı duymasını özellikle rica ediyorum.

    Sizler belki işin bir yanından olaylara bakabilirsiniz. Bizler ise olayları enine boyuna istişarelerini yapıyor kararları ona göre veriyoruz.

    Herhalde bizler bu yürüyüş sonrasında kaybetmeyi değil cumhur ittifakı olarak kazanmaya karar vermiş bir davayız.

    Kimse kalkıp ben diye hareket etmesin. Burada ben yok burada biz var herkes buna uysun.

    Aday tanıtım toplantılarımızda ittifakta destekleyeceğimiz MHP’li adaylara kendi adaylarımızla birlikte sahneye yer veriyoruz.
    Cumhur ittifakı 31 Mart akşamı inşallah zaferle bu yoldan çıkacaktır.

    Karşımızda malum sayın Bahçeli’nin zillet, benim ifademle de illet ittifakı var. Bunlara karşı inşallah zaferimizi ilan edeceğiz.
    Bugün Türk siyasetinin en önemli sorunu ana muhalefettir. Sorun ana muhalefetin iktidara talip bir siyasal organizasyon gibi değil de marjinal bir örgüt gibi davranıyor olmasıdır.

    Bugün CHP yönetimi cumhuriyetçilikle, halkçılıkla, kültürümüzle uzaktan yakından ilgisi olmayan bir zihniyetin eline geçmiştir.
    CH adına söz söyleyen bir takım isimlerin açıklamalarına baktığımızda kimi zaman içten içe üzülüyor, kimi zaman öfkeleniyoruz.
    Sıkıntının asıl kaynağı bu partinin başındaki zattır. Ön tekerlek nereye giderse arkadaki de onu izlermiş. Bu zat ağzını her açtığında BAtı ülkelerinden örnekler verir. 9 yılda 9 seçimkaybetmesine rağmen oraya çivilenmiş gibi yerinden kıpırdamaz.

    Koltuğunu kaybetmemek için cumhurbaşkanlığı seçiminde aday olmaya cesaret edemedi, edemez.

    Kendisine karşı açtığımız davaların, kazandığımız tazminatların haddi hesabı yok. Onaylanıp daha gelecek olanlar da var.
    CHP’nin başındaki zatın öve öve bitiremediği Gezi olaylarında duvarlara ne yazıldığını hatırlıyorsunuz dimi. Zulüm 1453’te başladı sloganı yazılmıştı
    Geçen hafta Edirne Belediye Başkanı’nın astığı afişler konuşuldu.
    Bu heykeldeki Kıbrıs türkü temsilcisinin yüzünün tahrip edilmiş olması da ayrı bir garabet örneğidir.
    Biz Yurtta sulhü öyle sloganla değil demokrasimizi güçlendirerek, sınırlarımızın güvenliğini sağlayarak tahkim edeceğimizi biliyoruz.

    Uzunca bir süredir ülkenin hayrına yapılan ne kadar çok iş varsa CHP hepsinin karşısında durmuştur.
    Osmanlı döneminde başlayan demiryolu hamlesini Gazi’nin ölümünden sonra durduran CHP yönetimi olmuştur. Boğaz’daki her 3 köprünün inşasına en büyük muhalefeti bunlar yaptı.
    Herhalde ben de bir vasiyet yapabilirim, Bay Kemal geçemez.

    Kalkınmanın temel unsuru olan enerji santralleri yapan hükümetleri ne yapacaksınız bu kadar enerjiyi toprağa mı vereceksiniz diye sıkıştırıyordu
    Marmaray’a, Avrasya köprüsüne de bunlar bu şekilde muhalefet ettiler.
    Varlık sebebini medeniyetimize ait ne varsa hepsini yok etmek, yeni atılan adımları engellemeye çalışmak olarak belirlemiş bir partiyle karşı karşıyayız
    Bu ülkenin meşrebi belli olan cumhurbaşkanını bira içmeye mozart dinlemeye zorlamak faşistliğin dik alakasıdır

    Bu ülkenin başörtülü kadınlarına Suudi arabistana gidin demek faşistliğin en dik alasıdır.

    Bir konserden .çıkan başı açık örtülü kızlarımıza suudi arabistan’a gidin diyenlerin halini düşünün. Adı da netmiş, sanatçıymış.

    Dert başka.. Bu ülkede insanların yaşam biçimleriyle uğraşan CHP zihniyetidir. AK Parti bu ülkede yaşam çeşitlerini garanti altına aklan bir zihniyettir.

    “BİR DİZİ MÜJDEYİ PAYLAŞMAK İSTİYORUM”

    Neresinden tutsanız elinizde kalan bu CHP zihniyeti inşallah önümüzdeki seçimlerde milletimizden hak ettiği dersi bir kez daha alacaktır.
    Bütçe disiplininden, tasarruflardan taviz vermeden bu yolu yürüyeceğiz.

    Bir dizi müjdeyi daha paylaşmak istiyorum.
    16 yıllık AK Parti iktidarlarının en önemli özelliği sosyal devlet olmanın gereklerini yerine getirmesidir. Düzenli sosyal yardım alan vatandaşlarımızın aylık 150 kilovatsaate kadar olan elektrik tüketimlerini devlet olarak biz üstleniyoruz.

    Yaklaşık 2.5 milyonun üstündeki hanede her ay ortalama 80 TL’lik borcunu devlet ödeyecek.

    Kredi kartı borçlularına bir imkan sağlıyoruz.

    Ziraat Bankası aracılığıyla kredi kartı borcu olanların borçları tek bir banka çatısı altında toplanacak. Ziraat Bankası’ndan alacağı kredisiyle bu borcu kapatacak. Sonra da aylık gelirine uygun şekilde bu borcunu ödeyecek.

    2002’de 154 milyon lira olan hazine destekli esnaf kredileri bakiyesi 2018’de 31,1 milyar liraya yükseldi. Esnafa destek 202 kat arttı.

    Halkbank 2019’da 350 bin esnafa 22 milyar liralık kredi kullandıracak.

    Hayvancılıkta battı diyor ya Bay Kemal bu ay bizi iyi takip et. Ağustos’ta bir çok adımları attık. Ocak’ta ödenecek tarımsal destekleri açıklayacağım.
    Fark ödemesi buğday, mısırı, çeltikte 550 milyon TL
    Buzağı desteği ödemeleri 525 milyon TL
    Çiğ süt desteği ödemeleri 340 milyon TL
    Yem bitkileri desteği 268 milyon 600 bin TL
    Sertifikalı tohum kullanım desteği 100 milyon TL
    Toplamda 2 milyar 35 milyon 300 bin TL
    Eski parayla 2 katrilyon… Bay Kemal… Ben bugüne kadar verilenleri zaten söylemiyorum.
    Hiçbir zaman ağzı var hakkı konuşmaz, kulağı var duymaz.

    Sigorta prim teşviki uygulaması kapsamında 500 ve üzeri sigortalı çalıştıran iş yerleri için 3 puan desteği 5 puana çıkartıyoruz
    500 altı sigortalı çalıştıran iş yerleri için 5 puan uygulamasını devam ettiriyoruz

    Ziraat Bankası dar günlerinde çiftçiye destek olmak için farklı erteleme, yapılandırma alternatiflerini geliştirdi. Çiftçi borçlarına bir yıla kadar vadelendirme imkanı geliyor. Kısa sürede yaklaşık 2 bin üreticimiz başvuruda bulundu.

    Suriye meselesinde kritik bir dönemden geçiyoruz.
    En başından beri ilkeli bir tutum içindeyiz. Fırat Kalkanı harekatında hakkında onlarca efsane üretilen DEAŞ’ı etkisiz hale getirerek darmadağın eden Türkiye olmuştur.

    “BOLTON’UN MESAJINI YUTMAMIZ MÜMKÜN DEĞİL”

    DEAŞ balonu sayesinde Suriye hızla bu beladan kurtulma sürecine girdi.
    Bolton’un İsrail’den verdiği mesajı bizim kabullenmemiz, yutmamız mümkün değil.
    Bunlar bu ülkede benim Kürt vatandaşım kimdir, PKK, YPG kimdir herhalde tanımıyor.

    “PKK terör örgütü benim Kürt vatandaşlarımızın temsilcisi olamaz.”
    Amerika eğer bunları Kürt kardeşlerimiz olarak değerlendiriyorsa burada çok ciddi bir yanılgı içindeler.
    Terörist olacak, bunlar Kürt bunlara dokunmayın. Yok öyle bir şey. Teröre yeni bir tarif mi geliştirdiniz.
    Eğer teröristse gereğini yaparız.

    Bu konu ile ilgili olarak Bolton yanlış yapmıştır. Kim bu şekilde düşünüyorsa onlar da yanlış içindedir.
    Suriye’deki terör koridoru içinde yer alanlar gereken dersi alacaklardır. Bizim için YPG; PKK, DEAŞ arasında en ufak bir fark yoktur

    Münbiç’te uzun süre ABD tarafından oyalandık, hala oyalanıyoruz. Orada önemli mesafe kat etmiş durumdayız.
    ABD Başkanı Trump ile 14 Aralık’ta yaptığımız telefon görüşmesi tarihi bir görüşmedir. Trump’a memnuniyetsizliği açık bir dille ifade ettim. Kendisinin bu işbirliğini DEAŞ’ın bu bölgedeki varlığıyla ilişkilendirmesiyle ilgili de Türkiye bin ÖSO ile halledebileceğini ilettim. Trump da zaten Suriye’den çekilme niyeti olduğunu belirtti. DEAŞ bittiğinde ABD’nin Suriye’deki varlığına gerek kalmayacağını söyleyen Trump’a bu konuda her türlü inisiyatifi üstlenme sözü verdim. Bunun ardından da ekiplerimize detayları konuşma talimatı verdim.

    “Trump’ın kararlılığı referans noktamız olmaya devam ediyor.”
    Askeri harekat için hazırlıklarımızı tamamladık. YPG içinde adımlarımızı atmaya kararlıyız. Çok yakında Suriye topraklarındaki terör gruplarını etkisiz hale getirmek için harekete geçeceğiz

  • Palu ailesi dehşeti devam ediyor! ‘Enişte Tuncer’le ilgili yeni iddia

    Palu Ailesi’nin, kayıp iki ferdi için 21 Aralık’ta ‘Müge Anlı ile Tatlı Sert’ programına başvurması Türkiye’yi dehşete düşüren olaylar zincirini ortaya çıkardı.

    ‘Cinci Hoca’ olduğunu öne süren damat Tuncer Ustael ve müridine dönüştürdüğü Palu Ailesi hakkındaki iddialar canlı yayında günlerdir kan donduruyor: 3 cinayet, 4 çocuğa tecavüz, gasp, işkence…

    Meryem Tanhal’ı ve kızı Melike’yi öldürdüğü iddia edilen Tuncer Ustael suçlamaları reddederken, bugün kritik bir gelişme yaşandı

    KRİTİK TANIK CANLI YAYINDA

    Palu Ailesi’nin damadı Tuncer Ustael’in Meryem Tanhal’ı tokatlayarak arabaya soktuğunu ve ağaca bağladığını gören bir tanık yayına katıldı. Herkes bu tanığın neler söyleyeceğini merak ederken, dün kazı yapılan yerde bulunan kemiğin kime ait olduğu araştırılıyor.

    İşte o anlar:

    KIZ KARDEŞİNİN ÜVEY KIZLARINA İSTİSMAR

    Tuncer Ustael’in eski eniştesi canlı yayında kan donduran ithamlarda bulundu. Eski enişte, Tuncer’in öz kız kardeşinin üvey kızlarına cinsel istismarda bulunduğu iddia etti. Tuncer Ustael ise iddiaları kesinlikle reddettiğini belirtti.

    TUNCER USTAEL’İN ANNESİ: BENİM ONUN GİBİ BİR OĞLUM YOK

    Müge Anlı’da yayına bağlanan muhabir Tuncer Ustael’in annesiyle görüştüğünü ve annesinin “Konuyla ilgili bir bilgim yok, 10 yıldan fazladır görüşmüyoruz. ‘Benim Tuncer gibi bir oğlum yok’ dedi” ifadelerini kullandı.

    PALU AİLESİ KİM?

    Palu Ailesi’ni tanıyarak başlayalım: Aslen Ordulu, Kocaeli’nde yaşayan Harun-Havva Palu çiftinin 5 çocuğu var. Fatih, İsa, Emine, Meryem ve Ayşe Melek. Meryem, Ahmet Tahnal ile evlenip İstanbul’a taşınmıştı. 2 çocukları oldu: Melike ve Recep. Diğer kızları Emine ise Tuncer Ustael ile evlendi. 1 kızı ve oğlu Enes doğdu.

    KABUS DAMATLA BAŞLIYOR

    İddiaya göre; damat Tuncer’in katılması ile aile kendisini kabusun içinde buldu. Baba Harun’un 4, anne Havva’nın 1 evi vardı. Kendini ‘Cinci Hoca’ diye tanıtan Tuncer’in gözü evlerdeydi. Aile fertlerini müridi yapan Tuncer’e sadece Meryem’in kocası Ahmet ve baba Harun inanmıyordu.

    “BACANAĞINI ÖLDÜRTTÜ”

    Tuncer, karısının kardeşi İsa’yı bacanağı Ahmet’i vurmaya ikna etti. İsa, “Kardeşimi satıyordu” diyerek Ahmet’i öldürdü. Aile, Meryem’i cinle korkutup ağır tahrik ifadesi verdirdi. Baba Harun “Ben vurdum” diyerek suçu üstlendi.

    PARMAK İZİ VARDI

    Silahta İsa’nın parmak izi olmasına rağmen baba Harun 6 yıl 8 ay hapis aldı. Ahmet ölüp, baba hapse girince meydan Tuncer’e kaldı. Meryem ve çocukları Tuncer’in evinde kalmaya başladı. Tuncer, cin bahanesi ile çocuklara inanılmaz işkenceler uyguluyor, ailede istediği kişiyi istediği zaman ceza için aç bırakıyordu.

    “ÇOCUKLARINA TECAVÜZ”

    Tuncer işkence ettiği ve cinle korkuttuğu karısı Emine’nin önünde baldızı Meryem ve iki çocuğunun yanı sıra kendi iki öz evladına da tecavüz etti. Çocukların makatlarına iğne batırıyordu. Recep, evden iki defa kaçtı. Polisin bulduğu çocuk, eniştesine verildi. 2008 Mayıs’ında Recep üçüncü kez kaçtı. Kardeşi Melike’yi kaçırmayı başaramamıştı. Açlıktan baygın halde bulunup karakola teslim edilen Recep’in sağlık kontrolünde tecavüze uğradığı, aç bırakıldığı tespit edildi.

    HİÇ CEZA VERİLMEDİ

    Recep “Bunları eniştem Tuncer ve dayım İsa yaptı” dedi. Çocuk yurda yerleştirildi ama enişteye de dayıya da ceza verilmedi. Temmuz 2008’de Tuncer’in oğlu Enes kaçtı. Yarım saat sonra aile karakola çağırıldı. Hep olduğu gibi müridi oldukları Tuncer’i savunan aile “Çocuğu maskeli kişiler kaçırdı” diye ifade verdi.

    5 GÜN CEZAEVİ SONRA CANLI YAYIN

    Cinayetler ve tecavüzlerle suçlanan ve hiçbirinden ceza almayan Tuncer Ustael, başka suçtan arandığı için 25 Aralık’ta program sırasında gözaltına alınıp hapse atıldı. 5 gün yatıp çıkan Tuncer Ustael halen programa çıkmaya devam ediyor.

    ANNEANNE TORUNUNU KEFENLEMİŞ

    Palu Ailesi’nin otomobilde yaşadığı sırada iddiaya göre; Tuncer Ustael’in ağaca bağladığı, darp ettiği, aç bıraktığı Meryem öldü. Meryem’in kardeşi İsa ile birlikte kadını Tütünçiftlik sahiline gömdüler. Tuncer, yanında kalan Meryem’in 6 yaşındaki kızı Melike’ye tecavüz ediyordu. Hamile kalmasın diye karnına her gün taş bağlıyordu. Meryem’in kaybolmasından tam bir yıl sonra “İçine cin kaçmış” dediği Melike’yi ispirto içirip öldürdü.

    ZORLA SENET İMZALATTILAR

    Kızı bilinmeyen bir noktaya ailenin 4 ferdi gömdü. Anneanne Havva, Melike’yi yıkayıp kefenledi. Tuncer bu defa Harun Palu’nun kız kardeşi Gülbahar sadık’ın evine göz dikti. Tuncer, İsa, Ayşe Melek ve kayınvalidesi Havva ile biber gazı sıktıkları Gülbahar sadık’a zorla boş senet imzalattılar. Aile ve Tuncer bir tek bu olaydan ceza aldı.

    BABA AKIL HASTANESİNDE

    Harun Palu, 2011’de hapisten çıkınca olanları duydu. Oğlu Fatih, kızı Ayşe Melek ve karısı Havva ile savcılığa gitti. Meryem ve Melike’nin Tütünçiftlik’te gömüldüğünü söylediler. Kazı yapıldı, cesetler bulunamadı. Tuncer’in soruşturma sürerken cinlerle korkuttuğu aile ifade değiştirdi. Tuncer’e karşı olan tek kişi baba Harun, şizofreni teşhisi ile akıl hastanesine kaldırıldı.

  • Türkiye Şampiyonu Eski Milli Sporcu Hırsızlıktan Tutuklandı

    Olay, Trabzon’un Ortahisar ilçesi Çağlayan mevkiinde yaşandı. Olaya karışan ve daha sonra pişman olup kendilerini ihbar eden D.D.’nin mahkemedeki ifadesine göre; kiralık araçla şehir içinde gezintiye çıkan U.K.B. (34), M.K. (27), B.P. (24) ve D.D. (25) adlı arkadaşlar, daha sonra kafaları çekmek için aldıkları içki ile ormanlık alana gittiler. Alkol aldıktan sonra Yenicuma Mahallesi’ne giden ve haftalık semt pazarının kurulduğu yerde boş bir bidon bulan 4 arkadaş, saatler gece 24.00 sularını gösterdiğinde buradaki araçların yakıt depolarının kapaklarını kontrol etmeye başladı. Depo kapaklarını açmayı beceremeyen ve umduklarını bulamayan arkadaşlar, tekrar bir büfeye giderek alkol almaya devam ettiler.

    ÖNCE BİDONLARI SONRA MAZOT ÇALDILAR

    Şanslarını bir kez daha denemek için bu kez Maçka yoluna giden 4 arkadaş, gözlerine kestirdikleri bir şantiyenin önünde durdu. Yanlarında getirdikleri 25 litrelik bidonu şantiyede bulunan iş makinesinin deposundan çektikleri mazotla dolduran arkadaşlar, bidonun kapağı olmadığı için mazotu kiraladıkları aracın deposuna boşalttı.

    İş makinesinin deposunda kalan mazotun tamamına göz koyan arkadaşlar, daha fazla bidon bulmak için geri döndü. M.K.’yı Bahçecik Mahallesi’nde bulunan evine bıraktıktan sonra Yenicuma’daki tek katlı bir evin bahçesinden 4 adet bidon alan U.K.B., B.P. ve D.D., iş makinesinin bulunduğu şantiyeye tekrar geri döndüler. Şahıslar, yanlarında getirdikleri beş bidonu iş makinesinin deposundan çaldıkları mazotla doldurduktan, kapağı olmayan bidonu ise kiraladıkları aracın deposuna boşalttıktan sonra aracın deposuna yerleştirdikleri mazot dolu bidonlarla Yenicuma’ya geri döndüler.

    ÇALDIKLARINI SPOR SALONUNA KOYDULAR

    Wushu eski Türkiye şampiyonu olduğu öğrenilen ve eski milli sporcu olan U.K.B.’nin açacağı spor salonuna giden arkadaşlar, çaldıkları mazotla dolu bidonları spor salonun içerisine bıraktı. Saatin ilerlemesiyle birlikte üç arkadaş ayrılarak evlerine gitti. Olayın ardından bir gün geçtikten sonra, yaptıklarından dolayı pişman olan ve vicdan azabı çeken D.D., önce Çarşı Polis Merkezi Amirliği’ne gitti. Olayın jandarma bölgesinde gerçekleşmesinden dolayı polisler, D.D.’yi alarak Ortahisar İlçe Jandarma Komutanlığı’na teslim etti.

    PİŞMAN OLDU HER ŞEYİ ANLATTI

    Pişman olduğunu söyleyen ve olayı tüm ayrıntılarıyla anlatan D.D.’nin ifadelerinden yola çıkarak araştırma başlatan jandarma ekipleri, belirtilen güzergahtaki güvenlik kameralarını ve Plaka Tanıma Sistemi (PTS) kayıtlarını inceledi. Yapılan araştırmada kayıtların ve ifadelerin örtüştüğüne kanaat getiren jandarma ekipleri, cumhuriyet savcısının izniyle geri kalan üç arkadaşı yakalayarak gözaltına aldı.

    DİĞERLERİ SUÇLAMALARI REDDETTİ

    Jandarmadaki işlemlerinin tamamlanmasının sonra Trabzon Adliyesi’ne getirilen 4 arkadaş, savcılıktaki ifadelerinin ardından tutuklanma talebiyle nöbetçi 2. Sulh Ceza Mahkemesi’ne sevk edildi. Hakim karşısına çıkarılan U.K.B., B.P. ve M.K. belirtilen yol üzerinden geçtiklerini kabul ederken haklarındaki iddiaları reddetti. Şahıslardan M.K.’nın Trabzon Adliyesi’nde temizlik görevlisi olarak çalıştığı öğrenildi.

    ‘PİŞMAN OLDUM’

    Olayın açığa çıkmasını sağlayan şüphelilerden D.D. ise, mahkemede, olayın yaşandığı geceyi sırasıyla anlattıktan sonra, “İftira atmıyorum. Bildiklerimi anlatıyorum. İşlemiş olduğumuz olayı söylemek ve pişman olduğumdan dolayı teslim oldum” beyanında bulundu.

    TUTUKLANDILAR

    Şüpheli beyanlarının ve avukat savunmalarının ardından hakim, U.K.B., B.P., M.K. ve D.D.’nin, ‘açıkta bırakılmış eşyanın hırsızlığı’ suçlamasından tutuklanarak cezaevine konmasına hükmetti.
    Yaptıkları hırsızlıktan dolayı pişman olan ve tüm yaşananları teslim olarak itiraf eden D.D.’nin tutuklanmasına avukatı Ali Can Kaynar itiraz etti. İtirazın üzerine D.D., adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. Aralarında, biri eski milli wushu sporcusu, biri adliye temizlik işçisinin bulunduğu üç kişinin ise Bahçecik’te bulunan Trabzon E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’ndaki tutukluluk halleri devam ediyor.

  • Bakanlık Boyalı Kıyma İddiaları Üzerine Harekete Geçti

    Bakanlıktan yapılan yazılı açıklamada, gerek sosyal medyada gerekse bazı basın yayın organlarında yer alan “hileli kıyma” iddiaları üzerine Gıda ve Kontrol Genel Müdürlüğü ekiplerince harekete geçildiği belirtildi. Bakanlık ‘kıymada boya kullanılıyor’ iddialarına, “Rutin olarak yapılmakta olan gıda kontrol ve denetim çalışmalarına ek olarak toplanan numuneler, Bakanlığımız laboratuvarlarında analiz için işleme alınmıştır. İlk analiz sonucuna göre, ‘kıymada boya kullanıldığı’ bulgusuna rastlanılmamıştır” yanıtını verdi.

    BAKANLIK GÖRÜNTÜLER ÜZERİNE HAREKETE GEÇTİ

    Sosyal medyada yer alan videolarda vatandaşlar, marketten aldıkları paket kıymayı suya batırarak test ediyor. Test sonucunda su kırmızı rengini alırken kıyma olarak satılan maddenin beyazladığı görülüyordu. Bakanlık bu görüntüler üzerine harekete geçerek ürünleri analiz etmeye başladı.

    “33 İLDEN NUMUNE ALINMIŞ OLUP LABORATUVARLARA GÖNDERİLMİŞTİR”

    Haberlere konu edilen satış noktalarında bahsi geçen ürün grubu ile ilgili numune alma işleminin gerçekleştirildiğinin ifade edildiği açıklamada, şu bilgilere yer verildi:

    “Rutin olarak yapılmakta olan gıda kontrol ve denetim çalışmalarına ek olarak toplanan numuneler, Bakanlığımız laboratuvarlarında analiz için işleme alınmıştır. İlk analiz sonucuna göre, ‘kıymada boya kullanıldığı’ bulgusuna rastlanılmamıştır. Ayrıca 9 ilde kıyma ve kuşbaşı üretimi yapan 10 et parçalama tesisinden ve Türkiye genelinde 33 ildeki satış noktalarından numune alınmış olup analiz için laboratuvarlara gönderilmiştir. Çıkacak olan detaylı laboratuvar analiz sonuçları da kamuoyuyla ayrıca paylaşılacaktır.”

    HASSASİYET VE TİTİZLİKLE YAPILDI MESAJI

    Açıklamada, laboratuvar analizlerinde, kıymada yağ oranı, cinsiyet tayini, boya, protein oranı gibi detayların incelendiği aktarılarak, halk sağlığı ve gıda güvenliğini ilgilendiren her türlü bilgi, belge ve iddianın Tarım ve Orman Bakanlığınca hassasiyetle ve titizlikle dikkate alındığının altı çizildi.

    Bakanlık tarafından yürütülen rutin gıda kontrol ve denetim faaliyetlerinin etkinliğinin artırılması için vatandaşların da sürece dahil olmasının son derece önemli olduğunun ifade edildiği açıklamada, “Tüketicilerimizin alışveriş yaparken, satın aldıkları ürünlerin ambalaj bütünlüğünün bozulmamış olmasına, etiket üzerindeki son tüketim tarihine, işletme onay numarasına, ürünün etikette belirtilen muhafaza şartlarını taşıyıp taşımadıkları gibi kriterlere dikkat etmeleri gerekmektedir.Şüpheli bir durumda Alo 174 gıda hattına veya en yakın il/ilçe müdürlüklerimize bildirmeleri, ihbarda bulunmaları hassasiyetle rica olunur” değerlendirmesinde bulunuldu.

  • Bir yıl arayla iki akrabasıyla nişanlandırıldı! O kız çocuğundan haber var

    Edinilen bilgiye göre, olay merkez Seyhan ilçesi, Gürselpaşa Mahallesi’nde meydana geldi. İddiaya göre, 3 Ocak günü okuldan çıkarak eve gelen meslek lisesi 2. sınıf öğrencisi G.H.’den (17) ailesi bir daha haber alamadı. Anne Gülay (40) ile baba Mehmet Hançer (45), emniyete giderek kızlarının bulunması için başvurdu.

    “HAYATINDAN ENDİŞE EDİYORUM”

    Anne Gülay Hançer, kızının hayatından endişe ettiğini söyleyerek, “Kızımı 2016 yılında 16 yaşındayken kardeşimin 14 yaşındaki oğlu ile nişanlandırdık. Bir süre sonra kardeşim oğlunun yaşı küçük diye kızımı istemedi. Ondan sonra da 2017 yılında bu kez kızımı halamın torunu ile nişanlandırdım. Şimdi de kızım kayboldu hayatından endişe ediyorum” demişti.

    ARKADAŞININ EVİNDE BULUNDU

    Kayıp kızdan 5. günde haber geldi. Aile kızlarını Akkuyu TOKİ konutlarında bir arkadaşının evinde bulup evlerine götürdü.

  • Bakanlıktan çok önemli ‘sağlık raporu’ açıklaması

    Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, sağlık raporu çeşitlerinin 200’den fazla olduğunu tespit ettiklerini ve yapılacak düzenlemeler ile rapor sayısının azaltılacağını belirtti. Koca, yazılı olarak yaptığı açıklamasının devamında şu ifadelere yer verdi;

    Vatandaşlarımızdan gelen bildirimler değerlendirilmiş; çeşitli kurumların tek hekim tarafından düzenlenebileceği mevzuatta tanımlanan sağlık raporları (sürücü ve sürücü adayları sağlık raporları, askerliğe elverişli sağlık raporu, spor lisansı, yivsiz av tüfeği alabilir raporu, akli meleke, kurum ve kuruluşlara sunulmak üzere verilen durum bildirir tek hekim sağlık raporları) haricinde; mevzuatta tanımlı olmadığı halde çeşitli raporlar talep ettikleri görülmüştür.

    Bakanlığımızca yapılan saha çalışmasında mevzuat harici istenen sağlık raporu çeşidinin 200’den fazla olduğu tespit edilmiştir. Bunlar arasında satranç oynayabilir, mendil kapmaca oynayabilir, okul gezisine katılabilir, belediye kurslarına katılabilir, temizlik personeli olabilir gibi çeşitli eğitim ve faaliyetlere katılma veya bazı görevleri yapma gibi durumlarda istenen raporlar sayılabilir. Vatandaşlarımız Aile Sağlığı Merkezlerine (ASM) yönlendirilip, aile hekimlerinden bu gibi raporları almaları istenmektedir.

    Bu tür rapor talepleri vatandaşlarımızı gereksiz bürokratik işlemlerle uğraştırdığı gibi, aile hekimlerimiz üzerinde de fazladan iş yükü oluşturmaktadır. Bu ek iş yükü, hastalara ayrılan zamandan çalarak hizmet kalitesini düşürebilmektedir. Sağlık Bakanlığı olarak buna benzer gereksiz bürokratik süreçleri ortadan kaldırmak, hem vatandaşımızı hem de aile hekimlerimizin yükünü hafifletmek amacıyla çalışmaktayız.

    Diğer devlet kurumları ile Bakanlığımızın yaptığı ortak çalışmalarda bu tür raporların talep edilmemesi hususunda ön mutabakat sağlanmıştır. Mevzuat haricinde rapor tanzimi yapılmaması için gerekli mevzuat düzenlemelerine başlanmıştır. Bu süreç neticesinde raporların nüshaları ihtiyaç halinde e-nabız üzerinden de temin edilebilecektir.

    Kısa sürede uygulamaya geçeceğimiz düzenlemelerle; rapor sayısı azaltılacak ve raporlar standart hale getirilecektir. Bu sayede vatandaşlarımızın gereksiz iş ve zaman kaybının önüne geçilecek, ASM’lerde daha kaliteli hizmet verilmesi desteklenmiş olacaktır.

  • Sabah Namazına Gelen Cemaat, Namaz Sonrası Sabah Sporu Yapıyor

    HATAY İskenderun’dan yeni bir tartışma yaratacak haber geldi. İskenderun Kaptan Paşa adlı camiye sabah namazına giden cemaate cami içerisinde spor yaptırıldığına ilişkin fotoğraflar gündem yarattı. İskenderun’da Gençlik ve Spor Müdürlüğü’ne bağlı gençlik merkezi tarafından “Namaz da bereket, spor da hareket var” adlı proje ile İskenderun Kaptan Paşa adlı camiye sabah namazına giden cemaate cami içerisinde spor yaptırılıyor.

    Paşa Karaca Anadolu İmam Hatip Lisesi öğrencilerinden oluşan gönüllü bir grup önce cami cemaati ile birlikte namazlarını kılıyor daha sonra ise camiye özel olarak getirilen antrenör nezaretinde cami cemaatine, cami içerisinde sabah sporu yaptırılıyor. Gençlik liderlerinin şimdilik sadece her hafta Perşembe günleri yapılan bu uygulamayı hafta da 2 güne çıkartmayı düşündükleri belirtiliyor.

    “CAMİLERİ İBADETHANE OLMAKTAN ÇIKARTIYORLAR”
    Öte yandan bazı cami cemaati bu tür projelere sıcak bakmıyor ve “Cami içersinde kahvaltı veya çorba ziyafeti verenlere tanık olduk da jimnastik yapanlarını da ilk kez görüyoruz. Bu gidişle Allah muhafaza pansiyon niyetine turistlere de kiralayabilirler! Gidişat İslamiyet adına hiç de iyiye gitmiyor. Camiler İbadet içindir. Sporlarını çıkıp cami avlusunda yapsınlar” diyerek, tepkilerini dile getiriyor.