Kategori: Haber

  • Engelli kedinin bakımı için 60 kilometre yol gidiyor

    Engelli kedinin bakımı için 60 kilometre yol gidiyor

    Elazığ’da duyarlı bir vatandaş, bir arkadaşının evinin inşaatı sırasında yavru kedi ile karşılaştı. Ön patisinden engeli bulunan kedi ile aralarında bağ gelişen hayvansever, iki günde bir 60 kilometre yol giderek kediyi hem sevip hem de kendi elleri ile beslemeye başladı. Bununla da yetinmeyen vatandaş, kedinin patisini tedavi ettirmek için veterinerin yolunu tuttu. Duyarlı vatandaşın bu hareketi, takdir topladı.
    Elazığ’da yaklaşık 5 ay önce bir arkadaşının evinin inşaatına yardım etmek için şehir merkezinden yaklaşık 30 kilometre uzaklıkta bulunan inşaat alanına giden Çağlar Karataş isimli vatandaş, burada yavru bir kedi ile karşılaştı.

    Birkaç defa gelip gittiği inşaat alanında karşılaştığı yavru kedi ile yakından ilgilenen Karataş ile hayvan arasında duygusal bir bağ gelişti. Karataş, evin odunluk bölümüne yerleşen yavru kediyi iki günde bir 60 kilometre yol giderek görmeye başladı. Kedi ile yakından ilgilenen Karataş, ziyaret günlerini iple çekmeye başladı.
    Sık sık kedinin yanına giden Karataş, yanında getirdiği kuru ve yaş mamalarla kediyi kendi elleriyle besliyor. Evin bahçesine girdikten sonra arabadan inmeden seslenmesinin hemen ardından barındığı odunluk kapısının önünde biten kedi, hemen Karataş’ın yanına koşuyor. Bir süre kendini sevdiren kedi, daha sonra getirilen yiyecekleri afiyetle yiyor.

    Patisinin tedavisi için veterinere götürdü
    Doğuştan sağ ön patisi eğri olan kedinin durumuna dayanamayan Karataş, hayvanı tedavi ettirmek için kafese koyarak veterinerin yolunu tuttu. Burada muayenesi yapılan kedinin bacağında herhangi bir kırık, çıkık veya çatlama olmadığı, eğriliğin doğuştan olduğu belirlendi. Kedinin ayağının düzeltilmesi için de tedavilere başlandı.

    60 kilometrelik yolu üşenmeden gidip geliyor
    Arkadaşı ile inşaat yaptıklarını ve kediyle burada tanıştıklarını belirten Karataş, “Arkadaşımız ile burada bir inşaat yapıyorduk. Arkadaşımın kızı görmüştü. Duvarların arkasından miyavlamaya başladı. O gün süt ile su verdik. Ertesi gün ufak işler vardı, geldiğimde kedinin burada olduğunu fark ettim, sanki bizi bekliyor gibiydi. Kendisiyle ilgilendim, sütünü suyunu verdim. Sonraki günlerde birer yaş mama alarak gelmeye başladım. Yaş mamayı çok seviyor kediler. Sonrasında aramızda bir bağ gelişti. Küçüktü biraz, ayağında bir problem varmış gibi hissettik ama tam detaylandıramadık. Büyüdükçe daha da fark edilir oldu. Bugün de bir veteriner hekim arkadaşımıza muayeneye götüreceğiz. Bizim için de bir değişiklik oluyor. İki üç günde bir sırf kedi için de olsa 30 geliş 30 gidiş 60 kilometrelik bir yol yapıyorum ve bu durumdan da çok memnunun açıkçası” dedi.

    Veterinere teslim edildi
    Veteriner Ahmet Özçelik de sokakta yaşayan bu minik kedinin duyarlı vatandaşlar tarafından kliniğe getirildini söyleyerek, “Yapmış olduğumuz X-Ray görüntüleme sisteminde doğmasal bir anomali olduğunu düşünüyoruz. Çünkü herhangi bir kırık ya da çatlak saptanmadı. Destekli bandaj ile bir süre tedavi altına alacağız” diye konuştu.

  • Yeni yuvası depremzede ailenin konteyneri oldu

    Yeni yuvası depremzede ailenin konteyneri oldu

    Hatay’da depremden sonra sokakta bulduğu ve ‘Şila’ ismini verdiği köpeği sahiplenen Kübra Kızgın, aylardır sahibini bulamadığı köpeği konteynerinde besliyor.

    Kahramanmaraş merkezli depremlerde asrın felaketinde en çok yıkıma uğrayan Hatay’da 25 bine yakın insan vefat etmiş binlerce bina yerle bir olmuştu. Depreme İskenderun ilçesi Çay Mahallesi’nde yakalanan ve enkazdan iki saat sonra çıkarılan 25 yaşındaki Kübra Kızgın, yaşamını yeni yuvası olan konteynerinde sürdürüyor. Genç kadının yeni yuvasındaki misafiriyse ‘Şila’ ismini verdiği ve depremden bu yana sahibine ulaşamadığı köpek oldu. Hayvanın üzerindeki çipteki numaralara da ulaşamayan Kızgın, Şila’ya özenle bakıyor ve yanından ayırmıyor.

    “Depremden sonra sahiplendiğim Şila’nın birinci sahibine hiçbir şekilde ulaşılamadık, sahiplerinin depremde öldüğünü düşünüyoruz”
    Deprem sonrası sokakta bulduğu köpeği sahiplenen 25 yaşındaki Kübra Kızgın “6 Şubat depremini çok ağır bir şekilde yaşadık. Binamız yıkıldı ve komşularımız vefat etti. Depremden hemen sonra kayınvalidemizle yaşadık bir süre, daha sonrasında konteyner kente geldik. Depremde iki saat sonra evimizin enkazından çıktık.

    Komşularım ölmüştü, üstlerine basa basa çıktık. Depremden sonra sahiplendiğim Şila’nın birinci sahibine hiçbir şekilde ulaşılamadık, sahiplerinin depremde öldüğünü düşünüyoruz. Üzerinde çipi var, kayıtlı olan iki numaraya da hiçbir şekilde ulaşım sağlayamadılar. Veterinerimizin vesilesiyle de ulaşmaya çalıştık fakat hiçbir şekilde ulaşım sağlayamadık. Sonrasında başka bir insan tarafından sahiplenilmiş ama daha sonrasına sokağa atıldığını öğrendik. İsmi normalde ‘Nazlı’ ama ‘Nazlı’ diye hitap ettiğimizde hiçbir şekilde tepki vermiyor” dedi.

    “Ben onu sahiplendim kolladım onunda aynı şekilde beni koruyup kolladığını düşünüyorum”
    Köpeğin sahibine hiçbir şekilde ulaşamadığını dile getiren Kızgın, “Eşim buluyor ve sonrasında bir hafta falan araştırdı ama hiçbir şekilde ulaşım sağlayamadı, veterinere sorduğumuzda sahiplerinin öldüğünden şüphelendiler. İkinci sahibine ulaşabildik dedi onlar da bırakıp kaçmışlar o şekilde bir bilgi aldık. Ben sonrasında ismini Şila koydum, çok güzel tepki veriyor ve hiç yanımdan ayrılmıyor. Bana geldiğinde çok inanılmaz derecede bakımsız bir durumdaydı tıraşını, aşılarını ve diğer her şeyini yaptırdım şu an her şeyi var. Ben onu sahiplendim kolladım o da aynı şekilde beni koruyup kolladığını düşünüyorum, normalde ben dışarıya çıktığım zaman parfümünü ve ojesi sürüp çıkarıyorum” şeklinde konuştu.

  • En büyük destekçileri savaştaki aileleri

    En büyük destekçileri savaştaki aileleri

    Konya’da eğitim gören Filistinli üniversite öğrencileri mezun olup mesleklerini aldıktan sonra ülkelerine dönüp Filistin’in geleceğine katkıda bulunma hayali kuruyor. Bu süreçte ise ailelerinin umutları onları motive ediyor.
    Eğitimlerine devam etmek için Selçuk Üniversitesi’ne gelen Filistinli öğrenciler, ülkelerinden uzakta olmanın hasretini yaşarken, Filistin için mücadele etmeye devam ediyorlar. Öğrenciler, eğitimlerini tamamlayarak vatanlarına dönüp Filistin’in geleceğine katkıda bulunma hayali kurarken, bu süreçte onları savaş içindeki aileleri motive ediyor.

    “Ailem savaşta olmasına rağmen bana destek çıkıyorlar”
    Amacının doktor olup ülkesine dönerek halka hizmet etmek olduğunu söyleyen Filistinli Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi öğrencisi Fares Rajab, “Bizim ülkemizde bugüne kadar hep halkımız savaşta oldu. Oradaki sağlık personeli ve imkanlarımız her zaman yetersiz oluyor. Ben halkıma, vatanıma hizmet verecek iyi bir doktor olacağım. Vatanımıza, halkımıza biz hizmet etmezsek kim hizmet edecek. Bu bizim görevimiz olacak. Ben de bir şekilde ülkeme okulum bitince dönmeye çalışacağım.

    Türk halkı Filistin’i diğer vatanı gibi gördüğü için bize her zaman yardımcı olmaya çalışıyorlar. Bize her zaman soruyorlar eksiğimiz var mı diye, hatta bazı hocalarım gelip bana soruyorlar. Maddi ve manevi hocalarım bana çok destek oluyor. Ailem bana sürekli söyler ‘sen bizim tek umudumuzsun, sen iyi bir doktor olacaksın, okulun bittikten sonra buraya dönüp yardım edeceksin’ diye destek çıkıyor. Ailem savaşta olmasına rağmen bana destek çıkıyorlar, beni çalışmaya daha çok itiyorlar” dedi.

    “Kesinlikle ülkeme gideceğim”
    Türkiye’ye eğitimini tamamlamak için gelen Selçuk Üniversitesi Ziraat Fakültesi öğrencisi Omar Abu Asad ise, “Eğitimim bittikten sonra inşallah Gazze’ye döneceğim ve tarım sektörünü geliştirmek için çalışacağım. Benim ailem de şuanda Gazze’de. Onlarla haberleşmek zor oluyor. Babama ulaşmaya çalıştım ama olmadı. Ben Gazze’de çiftçilik yapıyordum, geri döndüğümde de üretimi nasıl geliştirebilirim diye çalışmalar yapmayı hedefliyorum. Kesinlikle ülkeme gideceğim” şeklinde konuştu.

    “Er ya da geç ben en son Filistin’e döneceğim bu benim için bir hedef”
    Filistinli Selçuk Üniversitesi Teknoloji Fakültesi öğrencisi Ahmad Ighneım ise, “1948 yılında benim dedem savaş nedeniyle Lübnan’a geçmiş. O zamanlarda Gazze’de şuanki yaşananların aynısı yapılmış. O zaman zorunlu göç edildik ve şuanda Lübnan’da kamplarda yaşıyoruz. Burada da Selçuk Üniversitesi Makine Mühendisliği okuyorum. Burada kesinlikle bir kariyer almam gerekiyor, daha sonra Lübnan’a dönüp daha faydalı olabileyim ülkeme.

    Er ya da geç ben en son Filistin’e döneceğim, bu benim için bir hedef. Şuanda durumlar çok zor. Bir alanda patlama olunca hemen iletişim sağlamaya çalışıyorum. Onlarla görüşüp kendimi rahatlatıyorum. Allah’ım bizim yardımcımız olsun. Buradaki tecrübeler bizim ülkemizde yok. Kendimi öyle bir geliştireceğim ki kesinlikle ülkeme faydam olacak. Her ne konuda olursa olsun Filistin’e geri döneceğim. Gittikten sonra da geri Türkiye ile iletişim kurarak bir farklılık oluşturabiliriz diye düşünüyorum. Hem Filistin için hem Müslüman ümmeti için bir hayalim var” diye konuştu.

  • Kuşlara olan sevgisini gelir kaynağına dönüştürdü

    Kuşlara olan sevgisini gelir kaynağına dönüştürdü

    Eskişehir’de yaşayan 73 Yaşındaki Gül Hanım Dal, geçimini güvercin yemi satarak sağlarken, güvercinlere olan sevgisinin ona güç verdiğini belirtti.
    Odunpazarı İlçesi Arifiye Mahallesinde yer alan Reşadiye Camii’nin avlusunda küçük bir taburede kuş yemi satan Gül Hanım, her gün taburesine gelen kuşları seviyor ve bu işi sadece geçim kaynağı olarak görmüyor. Gül Hanım, yaz kış demeden yaklaşık 8 buçuk yıldır kuş sevgisi sayesinde hem geçimini sağlıyor hem de hayata tutunuyor.

    Öte yandan 5 çocuk annesi olan gül hanım kuşları beslemenin onun için bir tutku olduğunu dile getirdi. Kuşları çocukları gibi sevdiğini vurgulayan Gül, “Eskiden at arabam vardı kâğıt topluyordum. Şimdi şeker, tansiyon hastasıyım. Yaklaşık 8 buçuk senedir kuş yemi satarak geçimimi sağlamaya çalışıyorum. Sevgim bana güç veriyor. Hayvanları ve özellikle kuşları çok seviyorum. Kuşları çocuklarım gibi seviyorum, onların doyduğunu ve uçtuğunu görmek içimi huzurla kaplıyor. Kuşlar sayesinde geçinebiliyorum, gönlüm hep onlarda. Onların ekmeklerin den geçiniyorum. Vatandaşlar yem alıyorlar, yardımcı oluyorlar” diye konuştu.

  • Kuş meraklıları mezatta buluşuyor

    Kuş meraklıları mezatta buluşuyor

    Kütahya’da ‘Kuş Borsası’ renkli görüntülere ve kıran kırana pazarlıklara ev sahipliği yaptı.
    Kütahya Serinofil Derneği tarafından düzenlenen ‘Kuş Borsası’, heyecan dolu pazarlıklara ve renkli görüntülere sahne oldu. Kütahya ve çevre illerden yüzlerce üreticinin katıldığı etkinlikte, en fazla ilgi rengarenk kanaryalar ve muhabbet kuşları üzerine yoğunlaştı. Kanaryaların fiyatları 300 TL ile bin 500 TL arasında değişirken, alıcılar ve satıcılar arasında sıkı pazarlıklar yaşandı.

    Kütahya Serinofil Derneği Başkanı Sabri Dikbasan, düzenledikleri borsanın büyük ilgi gördüğünü belirtti. Dikbasan, “Bizler burada kuşlar için toplanıyoruz. Kuşları alıp satıyor, hasbihal ediyoruz. Kuş camiasında olan arkadaşlarımızla dostlarımızla hasret giderdik. Tertiplediğimiz borsada kanaryanın yanı sıra muhabbet kuşları da ilgi gördü. Faaliyetimize Kütahya ve çevre illerden yüzlerce üretici katıldı” dedi.

  • İşi büyüten kadın girişimci gözünü yurt dışına dikti

    İşi büyüten kadın girişimci gözünü yurt dışına dikti

    Çankırı’nın Çerkeş ilçesinde yaşayan 34 yaşındaki kadın girişimci, devlet desteği ile büyüttüğü 3D ve lazer kesim atölyesinde ürettiği ürünleri Türkiye’nin dört bir yanına satıyor. Kadın girişimci iş yerini büyüterek yurt dışına açılmayı hedefliyor.
    Çankırı’nın Çerkeş ilçesinde yaşayan 34 yaşındaki Melike Bayraktar, 3D yazıcı ve lazer kesimle ürünler ürettiği tasarım atölyesi için Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı’nın (KOSGEB) Geleneksel Girişimci Destek Programı’ndan faydalandı.

    Aldığı devlet desteği ile yeni makineler satın alan Bayraktar, atölyesini büyüttü. 3D yazıcı ve lazer kesim makineleriyle tablo, saat bulunmayan araç parçaları ve çeşitli aksesuarlar üreten Bayraktar, Türkiye’nin her yerinden gelen siparişlerle ilgili üretim yaparak ev ekonomisine katkı sağlıyor. İşletmesini büyütmek istediğini belirten Bayraktar, yurt dışına açılmayı hedeflediğini söyledi.

    “İşim konusunda yurt dışına açılmak istiyorum, bu konuda da güzel hedeflerim var”
    İşletmesini büyütmeyi istediğini söyleyen Bayraktar, “Kadın girişimci olarak KOSGEB’den yüzde 70 destek alarak bir dükkan açtım. Lazer kesim üzerine tasarımlar yapıyorum. Önceden küçük bir makinem vardı, başvurduktan sonra yeni bir makinemi aldım. Lazer kesimler üzerine üretim yaparak vatandaşlara hizmet veriyorum. Tabii ki müşterilerimiz bizi tanıdıkça, çevremizdeki arkadaşlarımız da bizi önerdikçe müşteri kazanmaya devam ediyoruz.

    İnternet üzerinden beğendikleri tasarımları bizlere gösteriyorlar, elimizde varsa tasarımları gösteriyoruz, yoksa da istedikleri tasarımları yaparak en kısa sürede teslim ediyorum. Özellikle takım logoları, saatler, araç aksesuarları ve tablolar talep görüyor. Kadın girişimci olarak bir yola başvurdum. Bunun da güzel getirisi oluyor. Buradan gelen kazançla evimi geçindirip eşime destek oluyorum. İleride hedeflerimi daha da büyütmek istiyorum. İşim konusunda yurt dışına açılmak istiyorum, bu konuda da güzel hedeflerim var. Ekipmanlarımı daha da geliştirerek işime devam edeceğim” diye konuştu

  • Sazan sarmalı yöntemiyle otomobilini kaptırdı

    Sazan sarmalı yöntemiyle otomobilini kaptırdı

    Kahramanmaraş’ta bir kişi, 170 bin liraya sattığı otomobilinin parasını alamadığını, sazan sarmalı yöntemiyle dolandırıldığını iddia ederek yetkililerden yardım istedi.
    Kahramanmaraş’ta yaşayan Tamer Bekçioğulları, 6 Şubat depremlerinden önce anlaşmaya vardığı bir evi alarak ev sahibi olmak istedi. Evin parasının bir kısmını vermek için kullandığı otomobili satışa çıkaran Bekçioğulları, otomobiline müşteri çıktı.

    Kendisini Gaziantep’ten arayan bir kişi, otomobilini alacağını söyledi ve piyasa değeri 250 bin lira olan otomobilini 170 bin liraya satmak için anlaştı.
    Otomobili noterde çalışan bir kişinin üzerine aldığını ve parayı ise başka birinin vereceğini söyleyen Bekçioğulları, gittikleri yerde para yerine senet verildiğini aradan 2 yıl geçmesine rağmen parasını alamadığını iddia etti.

    ‘Önce güven verdiler’
    Deprem sonrası hem evi, hem de otomobilini kaybettiğini ifade eden ve emekli maaşının yarısının ise krediye kesildiğini anlatan Tamer Bekçioğulları, “Ev almak için arabamı sattım. Depremden önce oldu bu olay. Kredi çektim. Arabayı internete koydular ve Gaziantep’ten müşteri çıktı. Müşteri olduğunu söyleyen iki kişi bizi alıp bir mağazaya girdirdi ve mağazanın kendilerinin olduğunu ifade ederek bize güven tazeledi” dedi.

    ‘Ne ev kaldı, ne maaş ne de araba’
    Deprem sonrası hiçbir şeyinin kalmadığını ifade eden mağdur vatandaş, “Notere gittik benim hanım Suriyeli ve araba onun üzerine kayıtlıydı. Ben çocuğumla vakit geçirirken hanımın üzerine olan otomobilimizi kendi üstlerine alıyorlar. Paramız hemen verilecek diyerek bizi arabayla bir lokantaya götürdüler. Orada bize senet verdi. Ama biz senet istemedik. Noterdeki adam devrini üzerine almış. Ama imzayı attık arabayı satmış olduk ve senede mecbur kaldık.

    Daha sonra aradan bir hafta geçti ve paramızı vermediler biz de kendilerini polise ihbar ettik. Bizim araba şu an ortada yok ve mahkeme noterdeki çalışan kişinin işine son vermiş. Mahkeme ne oldu bilmiyoruz 2 yıl oldu. Şu an arabamın bedeli 1 milyon liraya yakın. Ne ev kaldı maaş gitti, araba da gitti dolandırıcılığın hırsızlığın çözümü olsun. Depremzede olarak şu anda konteyner kentte kalıyoruz ve sadaka verilecek duruma düştüm yaklaşık 3 milyon lira param gitti” ifadelerini kullandı.

  • Genç kuaför yaşlılara vefa borcunu mesleğiyle ödüyor

    Genç kuaför yaşlılara vefa borcunu mesleğiyle ödüyor

    Artvinli berberler, Şavşat ilçesinde yer alan Naime-İsmail Yılmaz Huzurevi’nde kalan erkeklerin saç ve sakal tıraşını yaptı.
    Artvin’in merkezde hizmet veren genç kuaför Mustafa Özdemir ve arkadaşları, yaşlılara duyduğu vefa borcunu mesleği aracılığıyla ödüyor. 12 yıldır Artvin merkezde erkek kuaförü olarak çalışan Özdemir, sosyal sorumluluk projelerine verdiği destekle dikkat çekiyor. Özdemir, her hafta sonunu farklı etkinlikle mesleğini icra ederken bu hafta sonu ise huzurevi sakinlerine ayırarak yaşlıların saç ve sakal bakımlarını ücretsiz gerçekleştirdi.

    Şavşat ilçesinde yer alan Naime-İsmail Yılmaz Huzurevi’ne giden Mustafa Özdemir ve birkaç gönüllü arkadaşı, yaşlıların saç kesimlerini özenle yaparak onlarla sohbet ettiler. Hem mesleklerini icra eden hem de yaşlılarla vakit geçiren genç kuaförler, huzurevi sakinlerinin yüzlerinde bir tebessüm oluşturmayı başardı.
    Mustafa Özdemir, yaptığı açıklamada, “12 yıldır kuaförlük yapıyorum ve sosyal sorumluluk projeleri benim için çok önemli. Bu hafta Şavşat’taki huzurevinde yaşlılarımızla bir araya geldik ve saç bakımlarını yerine getirdik. Yaşlılar bizim tarihimiz, geçmişimiz. Onlara karşı duyduğumuz vefa borcunu elimizden geldiğince ödemeye çalışıyoruz” dedi.
    Özdemir’in bu anlamlı çabası, sadece yaşlıların gönlünü kazanmakla kalmıyor, aynı zamanda gençlere de örnek oluyor.

  • Elektrik sayaçları okunmuyor

    Elektrik sayaçları okunmuyor

    Çorum’un Osmancık ilçesinde bazı mahalle ve köylerde elektrik sayaçlarının okunmaması tepkilere neden oluyor.
    Osmancık ilçesinde bazı mahalle ve köylerde elektrik sayaçlarının zamanında okunmamasına tepki gösteren vatandaşlar, geç okunan elektrik sayaçlarının mağduriyete neden olduğunu ifade etti.
    Koyunbaba Mahallesi’nde yaşayan Mustafa Öysal, hem iş yerinin hem de evinin elektrik sayaçlarının bazen 2 bazen de 3 ayda bir okunduğunu, bundan dolayı kota aşımından kaynaklı fazla para ödemek zorunda kaldığını iddia ederek, “5. ve 7. ay arasında elektrik sayaçlarımız okunmadı. Normalde aylık olarak 300-350 lira arasında ödemiş olduğumuz faturalar 60 gün içinde bin 215 lira olarak geldi. En son faturamız temmuz ayında geldi. 3 aydır elektrik sayaçlarımız hala okunmadı. Elektrik sayaçlarımızın okunmasını bekliyoruz. Fatura miktarımızın kaç lira olmasını istiyorlar acaba? Bildiğimiz kadarı ile elektrik tüketimimde kota uygulaması var. Biz bu kotayı aştık. Fazlası ile fatura bedeli ödeyeceğiz. Mahallede evimizin bulunduğu sokakta hiç kimsenin elektrik sayacı 3 aydır okunmadı” şeklinde konuştu.

    “Önümüz kış, herkes mağdur olacak”
    Ne yapmamız gerekiyorsa biz onu yaparız diyen Mustafa Öysal, “Aylık faturalarımız gelsin biz aylık olarak zaten düzenli ödüyoruz. Bu şekilde faturalar yüksek miktarda gelmeye devam ederse, önümüz kış faturaları ödemekte bayağı bir zorlanacağız. Elektriklerimiz kesilecek, herkes mağdur olacak. Yetkililerden gerekli düzenlemeyi yapmalarını talep ediyoruz” dedi.

    “Personel yetersiz”
    Seyfullah Fidan ve Yukarı Zeytin köyünde yaşayan Şükrü Büyükbaş da elektrik sayaçlarının geç okunduğunu ifade etti. Yukarı Zeytin köyünde yaşayan Şükrü Büyükbaş köyde bulunan evlerinin elektrik sayacının 6 aydır okunmadığını ifade ederek bu durumun kendilerini mağdur ettiklerini belirtti.
    Elektrik sayaçlarının geç okunmasının sebebinin; mevcut şirketin iflas edip bir başka şirkete sayaç okuma işinin devredilmesi ve ‘yetersiz personel’ olduğu şeklinde de de bilgi verildiğini belirten vatandaşlar, sayaçların zamanında okunmasını ve oluşacak mağduriyetin giderilmesini talep etti.

  • Su kanalı inşası sonrası sel felaketi vatandaşları korkutuyor

    Su kanalı inşası sonrası sel felaketi vatandaşları korkutuyor

    Erzurum’un Oltu ilçesine bağlı Ayvalı Mahallesi, yeni inşa edilen su kanalının neden olduğu selin ardından büyük bir korku yaşıyor. Mahalle sakinleri, kanalın dar inşa edilmesinden dolayı su taşkınlarına yol açtığını ve bu durumun köyde ciddi hasarlara neden olduğunu belirtiyor.
    Geçtiğimiz aylarda meydana gelen sel olayında, mahalledeki birçok ev ve bahçe su altında kaldı. Suyun taşması sonucu bazı evlerin temelleri zarar gördü, bahçelerdeki tarım ürünleri ise kullanılamaz hale geldi. Mahalle sakinleri, bu felaketin inşaat sürecinde alınmayan gerekli önlemler ve kanalın yanlış tasarımından kaynaklandığını öne sürüyor.

    Mahalle halkı, su kanalının inşaatına başlandığı günden beri endişe içinde yaşadıklarını belirtiyor. Yapılan çalışmaların yetersiz ve dikkatsiz olduğunu dile getiren vatandaşlar, yetkililerden duruma acil çözüm bekliyor. Bazı aileler, eğer bu durum düzeltilmezse köyü terk etmeyi düşündüklerini ifade ediyor.

    Ayvalı Mahallesi sakinleri yaşadıkları tedirginliği ifade ederek, “Bu felaketi yaşamadan önce yetkililere defalarca söyledik ama dinlemediler. Kanal bu şekilde inşa edilmemeliydi. Bir daha böyle bir olayla karşılaşmaktan korkuyoruz” diye konuştu.
    Mahalledeki hasar tespit çalışmaları devam ederken, yerel yönetimin durumu değerlendirmek üzere bir toplantı yapması bekleniyor. Vatandaşlar, yapılan yanlışların bir an önce düzeltilmesini ve gelecekte benzer sorunların yaşanmaması için gerekli önlemlerin alınmasını talep ediyor.