Kategori: Haber

  • Vali Çiftçi gençlerle pedal çevirdi

    Vali Çiftçi gençlerle pedal çevirdi

    Cumhuriyet Tabyalar Bisiklet Turnuvası etkinliği kapsamında, 81 ilden gelen bisikletçiler Havuzbaşı Şehir Meydanı’ndan Aziziye/Mecidiye Tabyasına kadar gençlerle pedal çevirdi. Erzurum Valisi Mustafa Çiftçi’nin de katıldığı etkinlikte katılımcılar Aziziye tabyalarında Nene Hatun’un kabrinde Fatiha okudu dua etti.
    Erzurum Valisi Mustafa Çiftçi, etkinlikle ilgili olarak yaptığı değerlendirmede, “Hafta sonu güzel bir sportif faaliyet oldu, tabyaların aktif şekilde kullanılması konusunda Gençlik ve Spor İl Müdürlüğümüz güzel işlere imza atıyor. Büyük Kiremitlik Tabya’da gençler spor müsabakaları yapıyor, müzik etkinlikleri gerçekleştiriyor.
    Milli Eğitim Müdürlüğümüze bağlı okullar, tabyalarda tarih dersleri işliyorlar. Böylece tarihi mekanlar boş kalmıyor, yaşayan tabyalara dönüşüyor. Emeği geçen, bu konuda gayret sarf eden tüm çalışma arkadaşlarıma teşekkür ediyorum” dedi.

  • Baldan döner

    Baldan döner

    Ordu’da düzenlenen ‘Arıcılık ve Arı Ürünleri Fuarı’nda sergilenen baldan döner, katılımcıların ilgisini çekti.
    Ordu’da ‘Arıcılık ve Arı Ürünleri Fuarı’ açıldı. Yeni Ordu Stadı kapalı otoparkında açılışı gerçekleştirilen ve 28 firmanın iştirak ettiği fuar, 27 Ekim tarihinde sona erecek. Katılımın yüksek olduğu fuarda en dikkat çeken ürünlerden birisi ise baldan yapılan döner oldu. Ordu Arıcılar Birliği standında sergilenen ve kristalleşmiş hali alması bir seneyi bulan bal döner, küçük külahlar eşliğinde katılımcılara ikram edildi. Sergilenen baldan döner ile katılımcılara, gerçek balın bu şekilde kristalleştiği de anlatıldı.

    “Bal döneri gerçekten çok ilgi gördü”
    İlde ilk kez böyle bir fuar düzenlendiğini belirten Ordu Arı Yetiştiricileri Birliği Başkanı Akın Çiftçi, bundan sonraki süreçte bunu geleneksel hale getireceklerini söyledi. Fuarda sergilenen bal dönerin ilgi çektiğini ifade eden Çiftçi, “Bal döner, balımız kristal olmuş hali. Arıcılarımızın doğadan sofraya ürettiği en değerli besin maddesi kristal olunca algı oluşturuyor. Biz de burada bu balın kristalize olabileceğini ve bu şekilde tüketilebileceğini tüketiciye anlatmak adına yaptık ve gerçekten de ilgi gördü” dedi.

    “Gerçek bal mutlaka kristalize olur”
    Etin dönerinin yapıldığı gibi balın da dönerinin olduğunu kaydeden Çiftçi, “Balın her şekilde tüketilmesi faydalı olduğu gibi bu şekilde kristalleşmiş olduğunda tüketmek de faydalı. Sonuçta balın donmayı, arının da sokmayı olmaz. Gerçek bal mutlaka kristalize olur. Balın bu hale gelmesi içerisindeki polen ağırlığına göre 3 aydan itibaren kristalleşmeye başlar” ifadelerine yer verdi.
    Fuarda baldan döner yiyen tüketiciler ise tadını ve kıvamını beğendiklerini, akışkan bala göre tadının daha yoğun olduğunu söylediler.

  • Nostaljik tramvay ‘Çorbabüs’ oldu

    Nostaljik tramvay ‘Çorbabüs’ oldu

    Amasya’da atıl haldeki nostaljik tramvay belediye tarafından yeniden dizayn edilerek Çorbabüs’e dönüştürüldü. Belirli günlerde sabah erkenden üniversite, hastane ve semt pazarlarına giden Çorbabüs’te halka ücretsiz sıcak çorba dağıtılıyor.

    ‘Çorbabüs’ ismi yakıştı
    Atıl haldeki aracın yeniden kullanılmasını sağlayan Amasya Belediye Başkanı Turgay Sevindi, “Nostaljik tramvaydı. Yeniden tasarlatıp mobil ikram aracına dönüştürdük. ‘Çorbabüs’ ismi de yakıştı. Çorba çeşitleriyle her gün farklı bir lezzet sunacağız” dedi.

    Okullarda çorba dağıtılacak
    İki haftadır üniversite, hastane ve semt pazarlarını dolaşan Çorbabüs’ün havaların soğumasıyla birlikte okullar bölgesine de yöneleceklerini anlatan Başkan Sevindi, çorba dağıtımıyla öğrenciler ile ailelerine ekonomik yönden destek sağlamayı planladıklarını belirtti.

    Kent lokantası yakında hizmette
    Sevindi, vatandaşlar tarafından çok beğenilen bu uygulamanın peşinden kent lokantasını da yakında hizmete sunacaklarını açıkladı.

    Üniversitelilerden teşekkür
    Sabah erkenden üniversitenin yolunu tutan öğrenciler de soğuk günlerde içlerini ısıtan ücretsiz çorba uygulamasını hayata geçiren Belediye Başkanı Sevindi’ye teşekkür etti.

  • 42 yıldır kullandığı motosikletini oğlundan dahi kıskanıyor

    42 yıldır kullandığı motosikletini oğlundan dahi kıskanıyor

    Eskişehir’de yaşayan 62 yaşındaki Rufi Dinç, 42 yıldır kullandığı motosikletine adeta aşk duyarken, oğlundan dahi kıskandığı aracına gelen tekliflerin tümünü reddediyor.
    Eskişehir’de yaşayan 62 yaşındaki Rufi Dinç, askerden geldikten sonra aldığı 1969 model motosikletini aktif olarak kullanmanın yanında adeta ona aşık. 42 yıldır sahibi olduğu motosikletine gözü gibi bakan Dinç, oğlundan dahi aracını kıskanıyor. Motosikletini kullanmak isteyen oğluna dahil kimseye vermeyen Dinç, aracını gözünden kıskanıyor. Motosikleti arızalandığında kendisi de hasta olan Rufi Dinç’e geceleri yatağından kalkıp aracını kontrol ediyor. Dinç, bir gün ayağa kalkamayacak durumda olursa motosikletinin evinin salonunda muhafaza edilmesi konusunda vasiyet verdiğini belirtti. 55 yaşındaki motosikletiyle birlikte hafta sonu şehir dışına çıkan Dinç, otomobil takası ve para tekliflerini ise hiç düşünmeden reddediyor.

    “Gece rüyalarıma girer”
    Motosikletine duyduğu sevgiyi anlatan Rufi Dinç, “Motosikletim 1969 model, askerden gelince Sivrihisar’da bir arkadaştan aldım. Hemen hemen 40-42 seneden beri ben de ben kullanmaktayım. Kışın kar, yağmur göstermem. Aktif olarak kullanıyorum. Ben bununla Antalya’ya 7 defa festivale gittim. Bu bir hastalık ya, mobiletle başladım sonra Sivrihisar’dan başka motosiklet aldım. Baktım motorlar iyi hoşuma gidiyor, sonra bunu aldım. Bakımını yaptım, gözüm gibi bakarım. Gece rüyalarıma girer yataktan kalktığım gibi aşağıdan koşarak giderim motoru çalıyorlar diye, bakarım motor yerinde.

    Silerim gider yatağıma yatarım. Bacağımda rahatsızlığım var. Bacağımda bir şey olursa hanıma vasiyet ettim, dedim ki; “Eğer ayağıma bir şey olursa motorun yağını boşaltıp salona koyacağız.” Çocuklara vasiyetim var. Her gün temizlerim. Kolay kolay da beni üzmez. Yolda devamlı benle konuşur. Şuramda şu var, buramda bu var diye. Mesela bu pazar günü benim oğlum geldi Ankara’dan, onun da motoru var. Buradan çıktık, 180 kilometre yol gittik. En son dağlardan gide gide Bozüyük’te vardık kokoreç yedik. Kokoreç yedikten sonra Bozüyük’ten gazladım, Eskişehir’e kadar gaz kesmemek şartıyla saate 100-110 kilometre hız ile geldim. Daha sesini dahi değiştirmedi. Hiçbir yerden de yağ atmadı” dedi.

    “Oğlumdan bile kıskanırım”
    Oğlundan dahi kıskandığı motosikletine gelen teklifleri de tek seferde reddeden Rufi Dinç şöyle devam etti;
    “Buna ben parayla değer biçemiyorum, 5 tane araba verseler, 5 tane de motor da verseler ben bunu vermem. Ama ben ölünce çoluk çocuk ne yapar bilemem. Benim gözümde daha bir başka, oğlum gibi benim. Adamın altında lüks araba var, değişelim dedi, yok dedim kardeşim sağ ol değişmem ben.

    Ben onun sesini duymayacağı yaşayamam ki. Ben onunla yaşarım. Benim oğlum var, ben motosikletimi aldığımda 13-14 yaşındaydı. Sabahleyin işe giderken bujilerini yerlerini değiştirirdim binmesin diye. Oğlumdan bile kıskanırım yani. Çünkü bunlar kuvvetli motor, yani dilinden anlamazsan, altından kayıverir, gider. Silip temizlerken oramı buramı batırırım hanım, “Bıktım bu motorunun yağından, yoğurdundan der. Bu temiz olmadığına ben binemem. Motorumun bir yerine bir şey olursa ben uyuyamam o gece. Benim motoruma bir şey olsun ben buraya geliyorum, “Vay emmimin motoruna bir şey olmuş hemen halledelim” derler. Hemen kapıdan neyi varsa ben hallederler anında. Kendim de iyi kötü dilinden anlarım, sökerim takarım. Yani yılların tecrübesi var.”

  • “Pişmiş etlerdeki tek tırnaklı etini tespit etmek çok zor”

    “Pişmiş etlerdeki tek tırnaklı etini tespit etmek çok zor”

    Et ürünlerine karıştırılan tek tırnaklı hayvan etleri ile ilgili önemli bilgiler veren Doç. Dr. Hüdayi Ercoşkun, “Bu ürünlerin et ürünleri ile işlenmesi halinde, tüketicilerin duyusal olarak birbirilerinden ayırması kolay değil” dedi.
    Et ve et ürünleri ile ilgili araştırmalar yapan Çankırı Karatekin Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Gıda Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Hüdayi Ercoşkun, son zamanlarda gündemde olan Tarım ve Orman Bakanlığı’nın ‘Sağlığı Tehlikeye Düşürecek Gıdalar’ listesindeki et ürünleri ile ilgili konuştu. Pişirilmiş ürünlerdeki tek tırnaklı etlerinin tespit edilemeyeceğini söyleyen Ercoşkun, et yemekleri için güvenilir restoran ve markaların tercih edilmesi gerektiğini belirtti. Türkiye’de kırmızı ette en çok ya tek tırnaklı hayvan eti kullanılarak hile yapıldığını ifade eden Ercoşkun, tek tırnaklı hayvan etinin dana etine göre daha koyu kırmızı, domuz etinin ise daha açık renkte olduğunu kaydetti. Parça halindeki etlerde hilenin kolay bir şekilde gözle tespit edilebileceğini kaydeden Ercoşkun, tespitin sucuk, salam, sosis, köfte ve hazır mantılarda zorlaştığını dile getirdi.

    “Türkiye’de kırmızı ette en çok yapılan hile, tek tırnaklı hayvan eti kullanılması”
    Et hilelerinin genellikle sucuk, salam, sosis, köfte gibi ürünlerde yapıldığını aktaran Ercoşkun, “Son günlerde, et ve et ürünleri ile ilgili hileler gündeme oturdu. Tarım ve Orman Bakanlığı’nın yapmış olduğu araştırmalara baktığımızda Türkiye’de kırmızı ette en çok yapılan hile, tek tırnaklı hayvan eti kullanılması. Onu da kanatlı etler takip etmektedir. En az rastlanan hile ise domuz etinin kullanılmasıdır. Etler, birbirlerinden farklı, tat, koku ve renklere sahiptirler. Parça halindeki etlerin ne eti olduğunu anlamak elbette çok kolay olacaktır. Hileler genellikle sucuk, salam, sosis, köfte ve hazır mantılarda yapılıyor. Bu tip etlerde baharat etin lezzetini değiştirmektedir. Hile yapılan etin içerisinde farklı oranlarda farklı hayvan etleri bulunduğu için belirli bir lezzetler baskılanmakta ve tüketiciler tarafından tespit edilmesi mümkün olmayan ancak laboratuvarlarda çeşitli incelemeler yaparak mümkün olabilir” dedi.

    “At etinin en belirgin özelliği, kendine has ekşi tadının bulunmasıdır”
    At etinin renginin koyu kırmızı olduğunu belirten Ercoşkun, “At ve eşek hayvanlarının ekonomik ömrü dolduktan sonra bir şekilde bir gıda zinciri içerisine girebilmektedir. Bu hayvanların hijyenik kesimi söz konusu olmadığı için birçok hastalığın taşıyıcısı olabilmekteler. Dana eti, pembe şekilde kendine has bir renktedir. Maalesef ülkemizde, etin rengi koyulaştıkça daha lezzetli ya da gerçek et olduğu gibi bir düşünce var ama aslında dana etinin birkaç ton kırmızı olduğu hali at etidir. At etinin en belirgin özelliği, kendine has ekşi tadının bulunmasıdır. Bu ekşilik sucuk ve pastırmada arzu edilen fermente lezzeti tamamlayan bir tattır” diye konuştu.

    “Domuz etinin dana etinden daha açık pembe rengi vardır”
    Toplu tüketim yapılan mekanlara daha çok dikkat edilmesi gerektiğini söyleyen Ercoşkun, “Domuz eti gibi etlerin toplu tüketim yapılan mekanlarda insanlara verilmesi söz konusu olabiliyor. Maalesef farkına varılmadan bu etler tüketiciye ulaşmış olabiliyor. Kesimhane kontrolleri, kesimhanelerde hazırlanana şehadet nameler ve diğer evraklar, hayvanlarının kimlik kağıtlarının bulunması, et alımı ve satımında önem taşımaktadır. Yine bu noktada güvenilir kaynaklardan etin temin edilmesi büyük önem taşımaktadır. Domuz etinin dana etinden daha açık, pembe rengi vardır. Domuz etini diğer etlerden ayıran en büyük özelliği, parça halinde aşırı miktarda yağlı olmasıdır. Ancak bu ürünlerin et ürünleri ile işlenmesi halinde tüketicilerin duyusal olarak birbirilerinden ayırmaları çok da kolay değil” şeklinde konuştu.
    (BG-ÖK-Y)

  • TEKNOFEST’te başarılı olan öğrenciler ödüllendirildi

    TEKNOFEST’te başarılı olan öğrenciler ödüllendirildi

    Osmaniye’de, TEKNOFEST 2024 yarışmalarına katılan ve finalist olmayı başaran öğrencilere başarılarından dolayı hediye takdim edildi.
    Osmaniye Valisi Erdinç Yılmaz, TEKNOFEST 2024 yarışmalarına Osmaniye’den katılan ve finalist olmayı başaran öğrencileri makamında kabul etti. Vali Yılmaz, öğrencilere başarılarından dolayı teşekkür ederek hediye takdim etti. Öğrencilere, İl Milli Eğitim Müdürü Aydın Albak, Kadirli İlçe Milli Eğitim Müdürü İlyas Tapsız, Osmaniye İl Milli Eğitim Şube Müdürü Ali Coşkun, T3 Vakfı Osmaniye İl Sorumlusu Hatice Kubat, TEKNOFEST İl Temsilcileri Sedat Gündoğan, BT İl Koordinatörü Hüseyin Selami Kaya, Fatih Eğitmeni Öznur Gökşen Dinç ve proje öğretmenleri eşlik etti.

    Vali Yılmaz, Osmaniye merkez, Kadirli, Toprakkale ve Düziçi’nden yarışmalara katılan Ayşe Sude Erzurumlu, Berkay Ata Sünbül, Egemen Velioğlu, Hüsnagül Dombaloğlu, Mahmut Sami Kaytan, Mehmet Ali Cuma, Mehmet Asaf Çakmak, Selim Erdem Galip, Sena Gündoğan, Şevket Talha Narcıoğlu, Yavuz Selim Talan, Ahmet Emir İspir ile bir süre sohbet etti. Vali Erdinç Yılmaz, başarılarından dolayı tebrik ettiği öğrencilere hediye verdi.

  • Cevizli sucuk mesaisi başladı

    Cevizli sucuk mesaisi başladı

    Ceviz diyarı Oğuzlar ‘da cevizli sucuk mesaisi başladı. Dünyaca ünlü, coğrafi işaretli Oğuzlar cevizi ile yapılan cevizli sucuklar hem kışın yemek için dolaplara koyuluyor hem de satışa sunuluyor.
    Türkiye’nin yüzde 8’lik ceviz ihtiyacının karşılayan Oğuzların hamarat kadınları sabahın erken saatlerinde kazanın altını yakarak odun ateşinde pekmezi kaynatmaya başlıyorlar. Büyük zahmetler ile yetiştirdikleri cevizleri ipe dizen kadınlar uzun süre kaynayan ve koyu kıvama gelen pekmeze cevizi bandırarak işlemi bitiriyorlar.

    Oğuzların hamarat kadınlarının ve onlara yardımcı olan eşlerinin gün boyunca büyük çabası ile kış boyu yiyecekleri cevizli sucuklarını ve pestilleri hem kendileri için hem de şehir dışında yaşayan çocukları için dolaplara koyuyorlar.
    Coğrafi işaretli olan Oğuzlar cevizinin yanı sıra cevizli sucuk ve pestil içinde coğrafi işaret alınması için girişimlerin yapılması ilçe için büyük önem arz ediyor. Diğer cevizli sucuklar ve kömelere göre daha çok ceviz koyulan sucuklar hiçbir katkı maddesi olmadan, bol malzeme ile yapılmaktadır

  • Hayırsever, 13 depremzede ailenin 40 bin TL’lik bakkal borcunu ödedi

    Hayırsever, 13 depremzede ailenin 40 bin TL’lik bakkal borcunu ödedi

    Hatay’ın Payas ilçesinde gizemli hayırsever, bir bakkaldaki 13 kişinin veresiye defterindeki 40 bin TL’lik borcunu ödedi. İsmini açıklamayan gizemli hayırsever, yaptığıyla bakkal Abdurrahman Öztürk’ü şaşırttı.
    Payas ilçesinde esnaflık yapan Abdurrahman Öztürk’ün iş yerine gelen bir vatandaş, veresiye defterindeki 40 bin TL borcu ödemek istedi. Bakkal Öztürk, hayırseverin verdiği parayla 13 kişinin borcunu sildi. Esnaf Öztürk’ü şaşırtan gizemli hayırsever, isminin açıklanmasını istemeyerek kayıplara karıştı.

    “Bu hayırseverimiz hiçbir şekilde ismini ve görüntüsünü de vermek istemedi”
    Depremzede vatandaşın borçlarını ödeyen hayırseverin isminin açıklanmasını istemediğini belirten 36 yaşındaki Abdurrahman Öztürk, “Bir hayırsever tarafından toplamda 13 kişinin borcu olmak üzere 40 bin TL borçları ödendi. Bu ödenen borçlar durumu iyi olmayanlar, ödemekte zorlananlar ve evleri kira olanlar özellikle seçildiler. 13 borcu bulunan kişinin toplamda 40 bin TL borcu hayırsever vatandaşımız tarafından ödendi. Bu hayırseverimiz hiçbir şekilde de ismini ve görüntüsünü de vermek istemedi. Bugün içerisinde gelerek 13 kişinin borcu kapatıldığı için borçları ödenen kişilere söylemedim, hepsine tek tek söyleyeceğim ve hayırsever vatandaşımızın ismini de vermeyeceğim. Borçları ödenen kişilere de gizli olarak borçlarının ödendiğini belirteceğim. Borçlarının ödenmesine benim sevindiğim kadar, onların da sevineceğini biliyorum; zor bir süreçteyiz, kul sıkışmayınca Hızır yetişmezmiş, gerçekten de zor zamanlar geçiriyoruz, biz esnaflar ve halk olarak” dedi.

    “Bir hayırseverin veresiye defterindeki 13 kişinin 40 bin TL’lik borcunu kapatmasıyla ilk defa karşılaştım”
    Esnaflık yaşantısında ilk defa böyle bir şeyle karşılaştığını dile getiren Öztürk, “13 kişinin borcunun bir anda ödenmesi bana da ilaç gibi geldi, borçları ödenen kişilere de geleceğinden eminim. Ben de yarın borçlarımı ödeyeceğim, borçları ödenen kişiler gibi ben de rahatlayacağım. Borcu olan arkadaşlar da alacakları maaşlarıyla buraya ödeme yapmayıp, başka alışverişlerini gerçekleştirebilecekler. Bir hayırseverin veresiye defterindeki 13 kişinin 40 bin TL’lik borcunu kapatmasıyla ilk defa karşılaştım. 6 yıl esnaflık yaptım, böyle bir şeyle ilk defa karşılaştım. Borcu ödenen 13 kişiyle birlikte hepimiz aynı anda şaşırdık ve mutlu olduk. Eminim ki borçları ödenen 13 kişiye söylediğimde onların mutluluğu zaten beni yeterince hüzünlendirecek” şeklinde konuştu.

  • Atatürk ve silah arkadaşlarına vefa

    Atatürk ve silah arkadaşlarına vefa

    Sivaslı turizmci iş adamı Gültekin Çetin, bu yıl ikinci kez düzenleyeceği mevlit programı ile Cumhuriyet’in kurucusu Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarını anacak.

    Ege ve Akdeniz Bölgesi’nde turizm alanında önde gelen isimlerden olan Çetin, yıllardır içinde bir özlem olarak taşıdığı bu fikri ikinci kez gerçekleştirmek için harekete geçti. Hazırlıklarını tamamlayan Çetin, Türkiye Cumhuriyeti’nin 101. yılı vesilesiyle 29 Ekim 2024 Salı günü, tarihi kent meydanındaki Kale Camii’nde öğle namazının ardından Atatürk ve silah arkadaşları için Mevlid-i Şerif okutacak.
    Bu anlamlı organizasyonu şahsen ikinci kez düzenlemekten büyük onur ve heyecan duyduğunu ifade eden Çetin, önümüzdeki yıllarda da Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarının ruhları için benzer programlar düzenlemeye devam edeceğini söyledi. Gültekin Çetin, tüm Sivas halkını 29 Ekim 2024 Salı günü tarihi kent meydanında buluna Kale Camii’nde yapılacak mevlit programına katılmaya davet etti.

  • Kayıp hayvanlar dron ile bulundu

    Kayıp hayvanlar dron ile bulundu

    Karabük’ün Safranbolu ilçesine bağlı Akören köyünde kaybolan iki adet büyükbaş hayvan dron ile bulundu.
    İlçeye bağlı Akören köyünde, Selami Öztürk’e ait inekler kayboldu. Hayvanlarını bulamayan Öztürk evinin yolunu tuttuğu sırada köy imamı Ahmet Faruk Eşmeli ile karşılaştı. Öztürk’ün hayvanlarının kaybolduğunu söylemesi üzerine Eşmeli, dron ile arama yapma teklifinde bulundu.
    Yapılan tarama sonucunda büyükbaş hayvanların yeri dron ile belirlendi. İmam dron ile inekleri kovalayarak, güvenli bir şekilde eve dönmesini sağladı.
    Köy imamı Eşmeli, kayıp hayvanların 1 kilometrelik uzaklıkta ağaçlık alanda bulunduklarını belirterek, “Dron ile köye kadar getirdim onları. Ağabeyimiz umudunu kesmişti çünkü burası bin 140 rakım. Vahşi hayvanların da olduğu yerler. Tam ümidini kesmişken bana geldi. Böylece hayvanları getirmiş olduk” dedi.