Kategori: Haber

  • Engelleri kaldıran sanatsal etkinlikler

    Engelleri kaldıran sanatsal etkinlikler

    Kayseri Büyükşehir Belediyesi, toplumun her kesimini kucaklayan çalışmalarıyla özel bireylere yönelik anlamlı etkinliklere imza atıyor.

    Başkan Dr. Memduh Büyükkılıç’ın özel kardeşlerim diyerek sıklıkla vurguladığı hassasiyet, 3 Aralık Dünya Engelliler Günü ve Engelsiz Sanat Sergisi ile taçlanıyor.

    3 Aralık 2024 Salı günü Erciyes Kültür Merkezi’nde saat 14.00’te gerçekleştirilecek olan 3 Aralık Dünya Engelliler Günü Programı, sevgi ve saygının engel tanımadığı bir atmosferde özel bireylerin duygu dolu performanslarına ev sahipliği yapacak.

    Başkan Büyükkılıç, programda yaptığı konuşmalarla farkındalık mesajı verecek ve özel bireylerin mikrofonu devralacağı etkinlik unutulmaz anlara sahne olacak. Bir diğer anlamlı etkinlik ise 4 Aralık 2024 Çarşamba günü Recep Tayyip Erdoğan Millet Bahçesi’nde faaliyet gösteren Büyükşehir Sanat Galerisi’nde Engelsiz Sanat Sergisi olacak.

    Saat 14.00’te açılışı yapılacak sergide, özel çocukların el emeği göz nuru eserleri sanatseverlerle buluşacak. Başkan Büyükkılıç, bu Engelsiz Sanat Sergisi ile özel bireylerin hayal dünyasına ortak olmanın önemine dikkat çekerek, onların başarısının herkese ilham kaynağı olduğunu ifade etti.

    Sergi içerisinde resim, tuz seramiği, kolye, anahtarlık, kitap ayracı, bileklik ve tespih yapımı, ahşap boyama, çanta ve bez bebek yapımı, kumaş boyama, lif yapımı, bardak süsleme gibi çeşitli sanat alanlarında öğrenciler tarafından yapılan 500 ürün sergilenecek.

    Hem farkındalık oluşturmayı hem de özel bireylerin toplumdaki değerini arttırmayı hedefleyen, Kayseri Büyükşehir Belediyesi’nin organizasyonuyla gerçekleşecek bu etkinliklere, tüm Kayserililer davet edildi.

  • Emekçi kadınların zorlu mesaisi

    Emekçi kadınların zorlu mesaisi

    Bolu Belediyesi Park ve Bahçeler Müdürlüğü’ne bağlı olarak çalışan kadınlar, sabahın erken saatlerinde mesaiye başlıyor.

    Yol kenarlarında ve parklarda güzelleştirme çalışmaları yürüten kadınlar, zorlu hava şartlarına rağmen özveriyle görevlerini yerine getiriyor. Soğuk havada zorlu mesai yapan emekçi kadınlar, teneke içerisinde yaktıkları ateşle ısınma ihtiyaçlarını karşılıyor.

    Özveriyle çalıştıklarını söyleyen Selma Taşdemir, “Her işi olduğu gibi bizim işin de zorluğu var ama severek yapıyoruz. Isınmak için de ateş yaktık” dedi.

    İşini severek yapan personellerden Havva Acar, “10 senelik işçi olduğumuz soğuk havaya alışkınız” diye konuştu.

    Yaptığı işten keyif aldığını dile getiren Muradiye Toksal ise “Park ve bahçelerin neşesiyim. Tanju Başkanımı da çok seviyorum. Allah onu bizim başımızdan eksik etmesin. Soğuk havada üşüyoruz tabii ama işimizi de yapmak zorundayız. Bizim başkanımızın sevgisi bizi ısıtıyor” dedi.

  • Bir buçuk asırlık balıkçılık

    Bir buçuk asırlık balıkçılık

    Yaklaşık bir buçuk asır önce Rumlardan kalan ve Sakarya’nın Karadeniz’e kıyısı bulunan Karasu ilçesindeki ‘Haralambo’ diye bilinen bölgede balıkçıların av sezonu devam ediyor. Barbunu ile ünlenen bölgede denize açılan balıkçılar, kışın geçimlerinin büyük bir kısmını da bu şekilde sağlıyor.

    Karadeniz’de Rumlardan kalan ve bölge halkının ‘Haralambo’ olarak tabir ettiği mevkide Karasu ve Kocaalili balıkçıların barbun avı sürüyor.

    Karasu’nun Küçük Karasu Mahallesi’nde bulunan ve en eski balıkçı köyü olarak bilinen ‘Haralambo’ bölgesinde denize açılan balıkçılar, kış aylarında geçimlerinin büyük bir kısmını da balıkçılık ile sağlıyor. Barbunu ile ünlenen mevkide balıkçılar, gece attıkları ağları sabah saatlerinde topluyor.

    Ağlara takılan ve ayıklanan balıklar kovalara konularak Karasu ve Kocaali başta olmak üzere çevre illerdeki satış noktalarına ulaştırılıyor.

    “Rumlardan kalan 150 senelik bölgede kıyı balıkçılığını sürdürüyoruz”
    40 senedir balıkçılık yaptığını belirten Adem İngenç, “Rumlardan kalan bir yerimiz var burada yaklaşık 150 senelik. 5 metreden başlar, bin 600 metre derinlikte olan bir vadi, kuyu var. Kış geldiği zaman balıklar burada toplanır.

    Biz de burada balıkları avlamaya çalışıyoruz. Dedelerimiz, babalarımız, amcalarımızdan kalan balıkçılığı devam ettiriyoruz. Ben de 40 senedir burada balıkçılık yapıyorum.

    Çok uzun süredir bu bölgede balıkçılık var. Eskiden ağlar pamuk ipliğinden yapılırdı ve ağ atıldıktan sonra burada seralar vardı oralarda kurutulurdu akşam tekrar denize atılabilmesi için. Eski balıkçılar böyle yapardı. Sabah saat 06.00’da çıkıyoruz, ağlarımızı çekiyoruz.

    Bu sene inşallah daha iyi balık olacak. Şu an barbun başladı, istavrit var. Barbun burada kalıcı balık, istavrit göçmen balığı.

    Sığ sularda istavrit, derin sularda 35-40 metrelerde barbun, 50-60 metrelerde mezgit oluyor. Amatör bir kıyı balıkçısıyım. Her sabah ağlarımızı çekerken balık tutmayı çok arzuluyoruz ve daha fazla olmasını istiyoruz” dedi.

    “Mahalle halkımıza ekonomik bir katkısı var”
    Daha öncesinde balıkçılık yapan Karasu Mahalle Muhtarı Şefik Kır, “Yazın balık sığ sulara göç eder. Kışın da derin sular sıcak olur ve derin suda toplanır balıklar. Balıkçılar yoğunlukla, kuyu diye tabir ettiğimiz ‘Haralambo’da ağlarını bırakırlar.

    Yakaladıkları balıkları da hem mahallemize hem de Karasu ve Kocaali’ndeki satış noktalarına ulaştırırlar. Ve bu şekilde de hayatlarını devam ettiriyorlar.

    Mahalle halkımıza da ekonomik bir katkısı var. Birlik ve beraberlik içerisinde kooperatifleşmeyi sağlarsak çok daha farklı yerlere bu işi taşıyacağımızdan eminim” diye konuştu.


    “Sabah kahvaltıda barbun yerim”
    Sezonun açılması ile birlikte sabah kahvaltıda bile barbun yediğini ifade eden balıkçı Sabri İngenç, “Balıkçılık zevkli tabii ama başka bir işinde olacak.

    Buranın tadını aldığında bırakamazsın. Bu bölgeden çıkan barbun balığının tadına baktığında burayı ararsın. Ben barbun sezonu başladığı zaman kahvaltıda zeytin, peynir yerine barbun yerim. Herkese de tavsiye ederim, yiyen bir daha arar bunu.

    O kadar lezzetli bir balık. Küçük Karasu ‘Haralambo’ balıkçılık dediğinde adres burası. Karadeniz’de buradan başka da barbun balığının çıktığı yer çok nadir” şeklinde konuştu.

    “Buradan alıp yiyenler peşini de bırakmıyor”
    Bölgeden çıkan barbun balığının lezzeti hakkında bilgi veren Şaban Altaş ise, “Barbun balık olarak yerinde ve taze olarak yediğin zaman diğer balıklara göre çok güzel balık.

    Günümüzde bu balığı çok tanıyan yok. Tanıyanlarda bu bölgeden yemedikleri ve zamanı geçmiş yedikleri için barbun balığı lezzetli gelmiyor. Ama buradan alıp yiyenler peşini de bırakmıyor” ifadelerini kullandı.

  • Denize düşen bayrağı çıkardı

    Denize düşen bayrağı çıkardı

    Zonguldak’ta denize düşen Türk bayrağını belediye personeli çıkardı. Zonguldak’ta sahil bandında molaya giden Zonguldak Belediyesi personeli Emrah Demir ve Barış Koçaklı, deniz kıyısında Türk bayrağı gördü.

    Personellerden Demir, hemen ayakkabılarını çıkararak suyun soğuk olmasına aldırış etmeden denize girdi. Ardından Emrah Demir, eline aldığı sopa yardımıyla Türk bayrağını denizden çıkardı. Belediye personelinin anlamlı davranışı vatandaşlardan büyük takdir topladı.

    Emrah Demir, “Sabah 11-12 molasına geldik. Molaya gelirken denizde Türk bayrağını gördük. Sonuçta Türk bayrağımız bayrağımızın altında yaşıyoruz.

    Onun uğruna onca canlarımız şehit oldu. Bizim görevimiz bayrağımızı denizden çıkarmak. Yerde olmaması gerekiyor.

    Hangi cüretle bunu deniz atmaya bırakıyorlar. Söyleyecek kelime bulamıyorum. Denizden çıkardım Türk bayrağını kendi ofisimize asacağız. Güzel bir köşemize asacağız” dedi.

  • Uluslararası bilimsel yayın eğitimi

    Uluslararası bilimsel yayın eğitimi

    Erzurum Teknik Üniversitesi’nde (ETÜ) öğrenim gören lisansüstü öğrencileri için Uluslararası Bilimsel Yayın Hazırlama Eğitimi düzenlendi.

    ETÜ Teknoloji Transferi Uygulama ve Araştırma Merkezi öncülüğünde, TÜBİTAK 2237-A Bilimsel Eğitim Etkinlikleri Desteği Programı kapsamında lisansüstü öğrencilerin ulusal ve uluslararası alanlarda bilime katkı sağlayacak gelişmeler ve çalışmalar hakkında bilgi edinilmesi, farklı disiplinlerden eğitici ve katılımcıların bir araya gelmesi ve disiplinler arası ortak bilimsel çalışmalara altyapı oluşturması amacıyla Uluslararası Bilimsel Yayın Hazırlama Eğitimi gerçekleştirildi.

    ETÜ Fen, Sosyal ve Sağlık Bilimleri Enstitülerine kayıtlı 48 öğrencinin yer aldığı ve üç gün süren eğitimler kapsamında, ETÜ’den Prof. Dr. İrfan Kaymaz, Prof. Dr. A. Fatih Yetim, Doç. Dr. İsmail Hakkı Korkmaz, Doç. Dr. Mehmet Bayğın, Atatürk Üniversitesi’nden Prof. Dr. Zekai Halıcı ve Prof. Dr. Ömer Alkan ile Karadeniz Teknik Üniversitesi’nden Prof. Dr. Temel Varol bilimsel yayın oluşturma, düzenleme, yükleme ve revizyon gibi temel konular hakkında öğrencilere ders verdi.

  • Rektör’den tabancayla Yusuf Dikeç atışı

    Rektör’den tabancayla Yusuf Dikeç atışı

    Amasya Üniversitesi’nde havalı tüfek ve tabanca atıcılığı poligonunun açılışını yapan Rektör Prof. Dr. Ahmet Hakkı Turabi, Paris 2024 Olimpiyat Oyunları’na damga vuran milli atıcı Yusuf Dikeç’in ikonikleşen eli cebinde atışının aynını denedi.

    Paris 2024 Olimpiyat Oyunları’nda 10 metre havalı tabanca karışık takım kategorisinde eli cebinde ve özel ekipman kullanmadan yaptığı atışla gümüş madalya kazanıp gündem olan Dikeç’ten esinlenen Rektör Turabi, bu alandaki hünerini de sergiledi.

    Prof. Dr. Turabi, öğrencilerine sunulan fırsatların, fiziksel ve zihinsel gelişimlerine önemli katkılar sağlayacağına inandığını söyledi.

  • “Yaşayan İnsan Hazinesi” ödülü

    “Yaşayan İnsan Hazinesi” ödülü

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından, 76 yıldır tulum çalan Remzi Bekar’a ‘Yaşayan İnsan Hazinesi’ ödülü verildi.

    Tulum üstadı Bekar, “10 yıl önce beni kasetlerimden tanıyan Trabzonlu bir iş adamı UNESCO’ya girmem için Kültür Bakanlığı’na yazı göndermiş. 27 Kasım tarihinde UNESCO’ya kabul edildiğimin haberi gelirken, Cumhurbaşkanı’ndan plaketimi alabileceğimi söylediler.

    Cumhurbaşkanımız bu kadar işlerinin arasında hem Rize’yi hem de tulumu unutmamış. Plaketimi de gururla aldım” dedi.

    Tulum üstadı 87 yaşındaki Remzi Bekar, 1948 yılında tulum çalmaya başladı. 11 yaşından bu yana elinden tulumu düşürmeyen sanatçı, köyünde tulum çalarak düğünlere renk kattı.

    Askerlik yaşı geldiğinde Remzi Bekar’ın vatan borcu ise dönüm noktası oldu. 1964-1965 yılları arasında Bekar, Ankara Orduevi’ne alındı. Ankara Orduevi’nde garsonluk olarak görev yapan Bekar, Orduevi’ne gelen bir radyo sanatçısına tulum çalmak istediğini söyledi. Tulumu çaldıktan sonra radyocu tarafından Remzi Bekar keşfedildi.

    Remzi Bekar tulumu dünyaya tanıtmayı amaçladı
    Askerden sonra sanatçı, kariyer hayatına radyoda tulum çalarak devam etti. Televizyon kanallarında da tulum çalan Bekar, dünyanın her yerini dolaştı.

    Tulumu dünyaya tanıtmayı amaçlayan Remzi Bekar, Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi’nde 27 Kasım’da Cumhurbaşkanlığı tarafından düzenlenen “Kültür ve Turizm Bakanlığı Özel Ödülleri ve Yaşayan İnsan Hazineleri” töreninde ödüllendirildi.

    Tulum sanatına olan uzun yıllara dayanan katkıları ve bu sanatı gelecek nesillere aktarma çabalarıyla takdir toplayan sanatçı, UNESCO tarafından “Yaşayan İnsan Hazinesi” ünvanı aldı. Tulum üstadı Remzi Bekar, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın elinden “Yaşayan İnsan Hazineleri” ödülünü aldı.

    Ödülünü aldıktan sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kendisinden tulum çalmasını istedi. Sanatçı, törende Rize Hemşin yöresinden kendi derlediği, “Bilettum Orağumi” eserini çaldı.

    “Gittiğim yerlerde sazımın tanınması için çaba harcadım”
    Tulum serüvenini anlatan tulum üstadı Remzi Bekar, “Tulum çalmaya 1948’de başladım. 1954 senelerinde yavaş yavaş horon oynatmaya başladım. Fakat esas Remzi Bekar oluşum 1964-1965 seneleridir. Askerliğimi yaparken radyo ile temasa geçtim.

    Radyoda çalmak için rica ettim. Radyo ile kendimi tanıtmaya başladım. Ardından televizyon kanallarına defalarca çıktım. Ondan sonra yurt dışı çalışmalarım oldu. Anadolu folk topluluğu ile çalışıp Artvin ekibi ile çalıyordum. Bu vesileyle Amerika ve Fransa hariç nerdeyse dünyanın her tarafını dolaştım. Gittiğim yerlerde sazımın tanınması için çaba harcadım.

    Ve gittiğim yerlerde tulum varsa onları da incelemek istedim. Yörede tulum imalatı yapan kişiler nota bilmedikleri için kulaklarına güzel gelen sesleri kullanıyorlardı. Ben ve benim gibiler de senelerce bu şekilde yapılan tulumları çaldı.

    O zamanlarda Mehmet Özbek sazların akordunu tulumumun sesine göre yaptırdı. ‘La’ notasını kullanarak sazlarla beraber çaldığım bu yolda, arkamdan gelenler de aynısını yapmaya çalıştılar ve çalışıyorlar. Bu arada tulum imalatı yapanlar da nota üzerinde çalışmaya ve kendilerini yetiştirmeye başladı” diye konuştu.

    “Plaketimi gururla aldım”
    Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın elinden “Yaşayan İnsan Hazineleri” ödülünü alırken duygularını anlatan Bekar, “Bundan 10 yıl önce beni kasetlerimden tanıyan ama benim hiç tanımadığım Trabzonlu bir iş adamı UNESCO’ya girmem için benden habersiz Kültür Bakanlığı’na yazı yollamış. Sonrasında Kültür ve Turizm Bakanlığı’ndan çağırıldım.

    Hakkımda UNESCO’ya girmem için bir istek olduğu fakat benim onayımın alınması gerektiğini söylediler ve Ankara’ya çağırdılar. Ben de hiçbir karşılık beklemeden istekli bir şekilde, kitaplarım ve araştırmalarım ile Ankara’ya gittim. Kültür Bakanlığı bana Mahalli Sanatçı kartı verdi ve UNESCO için beni sıraya aldı.

    27 Kasım 2024 tarihinde Ankara’dan UNESCO’ya kabul edildiğimin haberi geldi. Her şeyin hazır olduğunu ve Ankara’ya gidip Cumhurbaşkanı’ndan plaketimi alabileceğimi söylediler. Canıgönülden koşa koşa Ankara’ya gittim. Siyaseti bir kenarına bırakalım Sayın Cumhurbaşkanımız da Rizeli, yani benim hemşerim oluğu için içimde bir sevgisi var.

    Bu işler Cumhurbaşkanı’nın onayı ile yapılıyor. Cumhurbaşkanımız bu kadar işlerinin arasında hem Rize’yi hem de tulumu unutmamış. Onun karşısına eğilerek gitmek lazım, biz de öyle gittik. Cumhurbaşkanımız bizi şefkatle karşıladı ve tulum çalmamı istedi. Ben de tulum çaldım. Plaketimi gururla aldım. Cumhurbaşkanımıza saygılarımı sunup geri döndüm” dedi.

  • Yolcular şoförlere gül verdiler

    Yolcular şoförlere gül verdiler

    Dünya Şoförler Günü’nde Düzce Ulaşıma bağlı toplu taşıma şoförlerine sürpriz bir etkinlik düzenlendi. Yolcular, şoförlere beyaz ve kırmızı güller vererek, günlerini kutladı. Şoförler, bu jest karşısında hem şaşırdı hem de mutluluk yaşadı.

    Düzce’de 30 Kasım Dünya Şoförler Günü’nde, kent içi toplu ulaşım araçlarının şoförlerine özel bir sürpriz hazırlandı. Düzce Ulaşım A.Ş.’ye bağlı toplu taşıma şoförleri için, Düzce Belediyesi Basın Yayın ve Halkla İlişkiler Müdürlüğü tarafından bir organizasyon düzenlendi.

    Yolcuların kendilerine sunduğu beyaz ve kırmızı güllerle karşılaşan şoförler, ‘Şoförler Günü’nüz kutlu olsun’ sözleriyle mutlu bir sürpriz yaşadı. Bu jest karşısında şoförler, mutlu olduklarını belirttiler.

    Şoför Bedriye Çelebi, “Çok mutluyum, gurur duydum. Hoşuma gitti çok. Yolculardan çok güzel tepkiler alıyorum. ‘Sizinle gurur duyuyoruz’ diyorlar. İşimi de çok severek yapıyorum. Tüm bayanlara tavsiye ederim. Çok zevkli ve keyifli. Ben çok memnunum” dedi.

    Ferahnur Arslan ise, “Hiç beklemiyordum böyle bir şey. Çok sürpriz oldu. Duygulandım, değerli hissettim. Yolculardan da çok güzel tepkiler alıyorum” şeklinde duygularını paylaştı.
    Süleyman Gülaçtı, “Çok iyi oldu bence. Şoförler her zaman vatandaşlara daha iyi hizmet etmek için var. Heyecanlandım, beklemiyordum böyle bir sürpriz” ifadelerini kullandı.

  • İhtiyaç sahipleri için “Gönül Dolabı”

    İhtiyaç sahipleri için “Gönül Dolabı”

    Kütahya Belediyesi’nin bağışçılar ve hayırseverlerin destekleriyle, ihtiyaç sahipleri için oluşturduğu kıyafet dağıtım noktası hizmete sunuldu. “Gönül Dolabı” ismi verilen projenin 30 Ağustos Mahallesi’nde törenle startı verildi.

    Törende konuşan Belediye Başkanı Eyüp Kahveci, “Gönül Dolabı”nın sadece bir bağış noktası olmadığını aynı zamanda bir gönül seferberliği olduğunu ifade etti.

    Kahveci, projenin, kullanılmayan ikinci el kıyafetlerin toplanarak ihtiyaç sahiplerine ulaştırılmasını amaçladığını söyledi. Başkan Kahveci, “Hepimiz evlerimizde bir kenara koyduğumuz ve unuttuğumuz kıyafetlere sahibiz.

    Bu kıyafetleri ihtiyaç sahipleriyle buluşturarak hem paylaşmanın mutluluğunu yaşayacağız hem de onların yüzünde bir tebessüm oluşturacağız. Unutmayalım ki yardımlaşmak sadece maddi bir katkı değil, aynı zamanda sevgi paylaşımıdır” dedi.

    “Vizyon projelerimizden birisiydi”
    Kütahya Belediyesi’nin 2025-2029 Stratejik Planı kapsamında sosyal yardım ve dayanışma projelerine hız kazandırdıklarını belirten Kahveci, “İnsan onuruna yaraşır sosyal yardımlar sunmak ve vatandaşlarımızın yanında olmak için çalışıyoruz.

    Gönül Dolabı da bu vizyon projelerimizden biri. Bu tür projelerle yardımlaşma kültürünü Kütahya’da güçlendireceğiz” diye konuştu.

    Başkan Kahveci, Kütahya halkını bu iyilik aksiyonuna katılmaya davet etti. Kahveci, “Sizleri kullanılmayan eşyalarınıza yeni bir hayat vermeye davet ediyorum. Bu soğuk havalarda bir mont, bir çorap ya da bir ayakkabı, gerçek ihtiyaç sahipleri için çok değerli. Hep birlikte bu iyilik aksiyonunun bir parçası olalım ve dayanışmanın sevincini yaşayalım” şeklinde konuştu.

    Gönül dolabından kıyafet ihtiyacını gideren vatandaşlar da, hizmetleri sebebiyle Başkan Eyüp Kahveci ve Kütahya Belediyesi çalışanlarına teşekkür ettiler.

  • Milletvekil’in acı günü

    Milletvekil’in acı günü

    Bilecik Valisi Şefik Aygöl, AK Parti Antalya Milletvekili Kemal Çelik’in kayınpederinin cenaze törenine katıldı.
    Bilecik’in Gölpazarı ilçesinde yaşayan AK Parti Antalya Milletvekili Kemal Çelik’in kayınpederinin Fuat Aydınlı hayatını kaybetti.

    Fuat Aydınlı’ın cenazesi ilçeye bağlı Karaağaç Köyü’nde kılınan cenaze namazın ardından köy mezarlığına defnedildi. Acı gününde Çelik’i yakınları ve dostları yalnız bırakmadı. Vali Aygöl, Milletvekili Çelik’e başsağlığı dileyerek, “Merhuma Allah’tan rahmet, sevenlerine başsağlığı diliyoruz” dedi.