Kategori: Haber

  • Büyük acının birinci yılı!

    Büyük acının birinci yılı!

    Türkiye’de, 6 Şubat’ta Kahramanmaraş’ın Pazarcık ilçesinde saat 04.17’de 7,7 büyüklüğünde, Elbistan ilçesinde saat 13.24’te 7,6 büyüklüğünde deprem meydana geldi. Kahramanmaraş’ın yanı sıra Hatay, Osmaniye, Adıyaman, Diyarbakır, Şanlıurfa, Gaziantep, Kilis, Adana, Malatya ve Elazığ’ı vuran asrın felaketinde 53 bin 537 kişi hayatını kaybetti, 107 bin 213 kişi yaralandı.

    120 bin kilometre karelik alanda 14 milyon vatandaşın doğrudan etkilendiği depremler 11 il, 124 ilçe, 6 bin 929 köy ile mahallede ağır yıkımlara yol açtı. Ülke genelinde 7 gün süreyle milli yas ilan edilirken, deprem bölgesinde ise OHAL kararı alındı.

  • Hatay’da minibüs devrildi: 10 polis yaralandı!

    Hatay’da minibüs devrildi: 10 polis yaralandı!

    Hatay’ın Dörtyol ilçesinde meydana gelen trafik  kazasında göreve giden Polis ekiplerini taşıyan midibüsün çarpışması sonucu 10 polis memuru yaralandı.

    Kaza, Payas-Dörtyol arasında D91 karayolunda meydana geldi. Antakya ilçesine depremin yıl dönümü için göreve giden polis ekiplerini taşıyan midibüs, refüje çarpmasının ardından tırla çarpışarak devrildi. Kazada ilk belirlemelere göre 10 polis memuru yaralandı. Yaralı polisler Dörtyol Devlet Hastanesine kaldırıldı.

  • Ebrar Sitesi’nin bulunduğu alanda yakınlarını andılar

    Ebrar Sitesi’nin bulunduğu alanda yakınlarını andılar

    Asrın felaketinin 1. yılında onlarca kişinin hayatını kaybettiği Ebrar Sitesi’nden geriye kalan boş alanda hüzün ve gözyaşı vardı. Geç saatlerde Ebrar Sitesi’nin bulunduğu alanda toplanan vatandaşlar, Kur’an-ı Kerim tilavetinin ardından ölenler için dua etti.

    Sitede yakını ölen Ayşe Kartal, “Tekrar aynı acıları yaşıyoruz. 1 sene olmamış gibi sesleri kulaklarımdan gitmiyor. Sanki dün konuşmuşuz gibi. İhmalkarlık öldürdü deprem kadar. Benim ablam vardı. Depremden 2 ay sonra yeğenimin düğünü olacaktı, olamadı. Çeyizlerini aldık. 7 yaşındaki yeğenim yaşadı. Durulmuyor ki evde, buraya geldik. Herkesin acısı aynı” şeklinde konuştu.

    Niyazi Gökdoğan ise, “Ebrar Sitesi’nde Reyhan Apartmanı’nda 2’inci katta arkadaşımın annesi yaşıyordu. Biz sonradan öğrendik enkazda olduklarını. 16’ıncı saatte sivil bir ekip annesi ve babasını kurtarmaya geliyor. 16’ıncı saatte arkadaşım kurtuluyor. Ne yazık ki annesi kurtulamadı. Annesi 4 gün kaldı. Arkadaşım 16 saatte kurtuldu. Sivil ekipten annesi ve babasını kurtarmaya gelen ekipler ailesini kurtaramadı, hayatlarını kaybettiler” dedi.

  • İngiltere Kralı III. Charles kansere yakalandı

    İngiltere Kralı III. Charles kansere yakalandı

    İngiltere Kralı III. Charles, kansere yakalandı. Buckingham Sarayı tarafından yapılan açıklamada, 75 yaşındaki Kral Charles’a bir tür kanser teşhisi konulduğunu belirterek, tedaviye başlandığı ifade edildi. Açıklamada, Kral Charles’ın “tedavisi konusunda tamamen olumlu olduğunu ve mümkün olan en kısa sürede tam kamu görevine dönmeyi dört gözle beklediği” ifade edildi. Buckingham Sarayı, kanserin türünü, evresini ya da prognozu hakkında daha fazla ayrıntı paylaşmadı. Kraliyet kaynakları, Kral Charles’ın prostat kanseri olmadığını ifade etti.
    Kamuya açık etkinliklerine ara verecek olan Kral Charles, devlet başkanı olarak anayasal rolüne devam edecek.

    Kralı Charles prostat tedavisi olmuştu

    Kral Charles, 26 Ocak’ta İngiltere’nin başkenti Londra’daki The London Clinic adlı özel hastanede prostat büyümesi için düzeltici bir prosedür geçirmiş, 3 gün sonra hastaneden taburcu edilmişti.
    Kral Charles, 8 Eylül 2022’de annesi Kraliçe II. Elizabeth’in ölümünün ardından tahta geçmişti.

  • Gazze’nin kuzeyindeki yıkım havadan görüntülendi

    Gazze’nin kuzeyindeki yıkım havadan görüntülendi

    İsrail’in Gazze Şeridi’ne yönelik saldırıları 122 gündür devam ederken, Gazze Şeridi’nin kuzeyindeki yıkım havadan görüntülendi. Birleşmiş Milletler Yakın Doğu’daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı (UNRWA) tarafından paylaşılan görüntülerde, yüzlerce binanın kullanılamaz halde olduğu görüldü. Görüntülerde saldırı sonucu kullanılamaz hale gelen bir sağlık merkezinin yer aldığını aktaran UNRWA, “Bu görüntüler UNRWA sağlık merkezlerimizden birini gösteriyor. Geriye hiçbir şey kalmamış. Bu, gözlerimizin önünde gerçekleşen eşi benzeri görülmemiş düzeyde bir yıkım ve zorla yerinden edilmedir” ifadelerini kullandı.

  • Merkez Bankası’ndan TL’yi destekleyici adım

    Merkez Bankası’ndan TL’yi destekleyici adım

    Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, parasal aktarım mekanizmasının güçlendirilmesi, Türk lirası (TL) mevduat payının artırılması ve Kur Korumalı Mevduat’tan (KKM) TL mevduata geçişin desteklenmesi amacıyla TL zorunlu karşılıklara faiz uygulayacak.

    TCMB’nin konuya ilişkin duyurusu yayımlandı

    Buna göre, parasal aktarım mekanizmasının güçlendirilmesi, TL mevduat payının artırılması ve KKM’den TL mevduata geçişin desteklenmesi amacıyla belirlenen koşulları sağlayan mevduat bankalarının 1 aydan uzun vadeli TL mevduat ve KKM hesapları için tesis edilen zorunlu karşılıklarına 3 ayda bir faiz uygulanacak.

    Katılım bankalarının TL cinsinden tesis edilmesi gereken zorunlu karşılık tutarında, benzer etkiyi sağlayacak şekilde indirim yapılacak.

    Döviz dönüşümlü kkm’de tarih uzatıldı

    Döviz dönüşümlü Kur Korumalı Mevduat’ta da (KKM) tarih uzatıldı

    Buna göre, Kur Korumalı Mevduat Hesabı kapsamında, yurt içi yerleşik gerçek kişiler, 31 Ocak 2024 itibarıyla bankalarda mevcut olan altın, dolar, avro ve İngiliz sterlini cinsinden döviz tevdiat hesabı ve döviz cinsinden katılım fonu hesaplarını TL’ye çevirebilecek.

    Yurt içi yerleşik tüzel kişilerin altın, döviz tevdiat hesapları ve katılım fonlarından vadeli TL mevduat veya katılma hesaplarına dönüşüm için esas alınacak bakiyelerle ilgili daha önce belirlenen tarihlerde herhangi bir güncelleme yapılmadı.

    TL’ye çevirme işlemleri, hesap sahiplerinin isteği üzerine ve dönüşüm kuru üzerinden gerçekleştirilecek.

    Zorunlu karşılık oranı, mevduat kabul eden bankaların bu mevduatlara karşılık olarak Merkez Bankası’nda bulundurmak zorunda oldukları mevduatların oranıdır ve bu oran Merkez Bankası tarafından kararlaştırılır.

    Önceleri iflas riskine karşı koruma sağlanması amacıyla çıkarılan bu kural, günümüzde daha çok bir piyasa likiditesi kontrol aracı olarak kullanılmaktadır. Mevduatın vadesine göre yerli ve yabancı para cinsinden ayrı oranlar dahilinde toplanır.

    Zorunlu karşılık oranı nedir?

    Zorunlu karşılıklar para politikasını uygulama aracı olarak kullanılabilir. Eğer bankalar atıl rezervlere sahip değilse, zorunlu karşılık oranı artırıldığında bankalar verdikleri kredileri geri çağırırlar ve bu durum para arzının azalmasına neden olur.

    Zorunlu karşılık oranı düşürüldüğünde ise zorunlu karşılıkların bir kısmı kullanılabilir rezerv şekline dönüşür, bu da bankaların kredi tabanını artırır. Bankaların kredi tabanının genişlemesi de para arzının artmasına neden olur.

    Zorunlu karşılık oranının artırılması daralmacı para politikasına, oranın azaltılması ise genişlemeci para politikasına işaret eder.

  • Dışişleri Bakanı Fidan: “Aranıza mesafe koyun”

    Dışişleri Bakanı Fidan: “Aranıza mesafe koyun”

    Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, katıldığı A Haber yayınında gündeme dair açıklamalarda bulundu. Bakan Fidan, ABD ile İran’ın Suriye ve Irak’ın bazı noktalarında kontrollü çatışması hakkında, “Bölgesel yayılmadan kaçınmak lazım. Durum iyi değil. Daha büyük bir yayılmayla karşı karşıya kalabiliriz” dedi.

    Bakanı Fidan, Finlandiya ve İsveç’in NATO üyeliğiyle ilgili, “İsveç ve Finlandiya denkleme girdiği zaman burada bir aşamalandırma ile denkleme girme ihtiyacı hissettik. Özellikle Türkiye’nin hem NATO hem de bazı NATO ülkeleri ile güvenlik açısından bazı stratejik sorunlarının olması, bunu bizim müzakere etmemizi gerektirdi. NATO’dan kaynaklanan ve NATO üyesi ülkelerin de içinde bulunduğu bazı sorunlar yumağının bir şekilde gündemden çıkması gerekiyordu, bunların müzakere edilmesi gerekiyordu” dedi.

    “2022’de Madrid’de NATO Genel Sekreterinin de katılımıyla bir zirve düzenlendi. İsveç, Finlandiya devlet ve hükümet başkanlarının, Cumhurbaşkanımızın katılımıyla bir zirve düzenlendi. Burada alınan kararla ve yazılı mutabakatla ilk kez bizim terörle ilgili yüksek endişelerimiz gündeme taşındı” diyen Bakan Fidan, “PKK’nın yanı sıra, YPG -ki bizim için zaten PKK ile eşit- ve FETÖ ile mücadelenin de NATO metinlerine geçmesini sağladık. Bu örgütlere yeni girecek ülkeler tarafından hiçbir şekilde destek verilmemesini taahhüt altına aldık. NATO bir güvenlik örgütü olduğu için Cumhurbaşkanımız, güvenlikle ilgili konuların çerçevesini çizip bunu gündeme taşıyan, bunun müzakeresini yapan bir politika vizyonunu benimsedi. Bu yönde bir çerçeve çizildi. Vilnius’ta NATO Genel Sekreteri, İsveç Başbakanı ve Cumhurbaşkanımızın katılımıyla üçlü bir zirve yapıldı. Bu sefer burada terörle mücadeleye ilave olarak, özellikle NATO ülkeleri tarafında Türkiye’ye yönelik yaptırımların hiçbir şekilde olmaması gerektiği, buna yönelik engellerin kaldırılması ve Türkiye ile AB üyeliğine diğer ülkeler tarafından destek verilmesi konularında genel bir mutabakat ortaya çıktı. Bunu biz bir belgeye bağladık. Bu belgeye bağlandıktan sonra da bir yol haritası çıktı. O yol haritası doğrultusunda çalışmalara, görüşmelere başladık. () Daha sonra sırasıyla Hollanda’nın, Kanada’nın bazı Avrupa ülkelerinin yaptırımları kaldırdığını görmeye başladık” ifadelerine yer verdi.

    F-16 süreci

    Dışişleri Bakanı Fidan, Türkiye’nin F-16’ları yenilemesi konusunda ABD’deki süreçle ilgili olarak, “Cumhurbaşkanımız onaylayınca da anlaşmanın ev sahibi ülkeye depozit edilmesinin akabinde onlar da hemen eş zamanlı olarak Kongre’ye bildirdiler. Gönderdikten sonra iki hafta süren bir bekleme süreci var. Önümüzdeki cumartesi bu iki haftalık süreç tamamlanacak” dedi.

    Bakan Fidan, “Türkiye’nin F-35 projesine dönüşü konusuna bakışınız nedir?” sorusuna, “Bu uzman kuruluş olarak esasen askerlerimizin konuşması gereken bir konu. Ama genel strateji olarak şunu söylemek gerekirse, bu bir yetenektir. Bu yetenek eğer bizim diğer yeteneklerimizi kaybetmeden ilave olarak alacağımız bir yetenek olursa, neden olmasın? Tabii ki almak isteyeceğimiz bir yetenektir. Ama bu yeteneği alma karşılığında, bizim başka yeteneklerimizden vazgeçmemiz, kendimizi başka politikalara adapte etmemiz gibi bir şart olursa, bu tür şartlar hiçbir şekilde uzlaştırılamaz bir şart olursa, o zaman tabiatıyla başka alternatifleri aramaya devam edeceğiz” dedi.

    “Bizim birinci önceliğimiz Fırat’ın doğusundan ve batısından PKK tehdidinin bir an önce kaldırılması”

    Hakan Fidan, Türkiye’nin enerji dahil pek çok alanda yakın ilişki içerisinde olduğu Rusya’dan Suriye’de YPG ve PKK’ya göz yumulmamasını beklediklerini hatırlatarak, “Suriye’de Rus silahlı kuvvetleri ile bizim silahlı kuvvetlerimiz arasında çatışmasızlık mekanizması var. Özellikle Suriye içerisinde operasyon düzenleyeceğimiz zaman, bu mekanizma her zaman bizim istediğimiz şekilde sağlıklı işlemeyebiliyor. Bizim birinci önceliğimiz Fırat’ın doğusundan ve batısından PKK tehdidinin bir an önce kaldırılması. Bu konuda Rusların da bir çizgiye gelmesi. Tabii orada Rusların da başka konularda bizden beklentileri oluyor. Dediğim gibi müzakereleri olan bir konu. Yani pozisyonlar ne olursa olsun, bizim operasyonlarımız devam ediyor” dedi.

    Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Türkiye’nin bölücü terör örgütü ve uzantıları ile Suriye ve Irak’taki mücadelesini anlattığı özel mülakatta, Süleymaniye’deki KYB yönetiminin PKK ile arasına mesafe koymamasından duyulan rahatsızlığı şu ifadelerle anlattı:

    “Süleymaniye’deki KYB yönetimine biz her seferinde, ‘Sizden PKK ile aranıza mesafe koymanızı istiyoruz’ dedik. Onlara dedik ki: ‘Bu adamlar buradaki altyapıyı kullanıyorlar, siz bunlara kimlik veriyorsunuz, hastane ortamı, ikamet ortamı sağlıyorsunuz. Burada eylem yapma imkanı sağlıyorsunuz. Biz kendi güç dengeleriniz açısından bunlarla direkt savaşmanızı da beklemiyoruz. Savaşma işini biz yaparız ama, onlarla işbirliği içerisinde olmanızı istemiyoruz. Zira onlarla işbirliği sizi düşman sınıfına sokar, bundan vazgeçin.’ Bazen bizi memnun ediyormuş gibi gözükmeye yönelik bir takım adımlar atma çabaları oldu. Ama baktı ki, bu adamların bundan vazgeçme niyeti yok. Konuyu Sayın Cumhurbaşkanımıza da arz ettik. Neticede de bu konuyu artık resmi politika olarak deklare ettik ve yaptırımlara başladık. Şu anda özellikle hava yolu taşımacılığında Süleymaniye’ye ciddi bir sınırlama getirdik.”

    Dışişleri Bakanı Fidan, KYB yönetimine girilen yanlış yoldan dönme çağrısını yineleyerek, aksi taktirde Türkiye’nin daha ileri adımlar atmak durumunda kalacağı uyarısında bulundu. Fidan, “Süleymaniye‘dekilere her zaman söylüyoruz, terörle aranıza mesafe koyarsanız yaptırımlardan vazgeçebiliriz. Ama aynı şekilde devam ederseniz, biz de daha ileri adımlar atmak zorunda kalacağız” dedi.

    “Suriye ile diyalog kapısını açık tutuyoruz”

    Bakan Fidan, Türkiye ile Suriye arasındaki muhtelif kanallardan zaman zaman yürütülen görüşmeleri ise şu sözlerle değerlendirdi:

    “Suriye rejiminin Türkiye’ye ön şart koyarak diplomatik bir hamle yapma çabası yanlıştır. Cumhurbaşkanımızın da söylediği gibi biz diyalog kapısını açık tutuyoruz. İki komşu ülkeyiz. Suriye’nin toprak bütünlüğünü de savunuyoruz. Bizim şu ana kadar Astana sürecini ihlale yönelik bir girişimimiz olmadı. Bizim desteklediğimiz unsurlar da hiçbir zaman Astana sürecini bozucu bir büyük hamle içerisinde olmadılar. Suriye rejimi bir ton nedenden dolayı şu anda Türkiye ile görüşemiyor. Görüştüğü zaman da kendi olamıyor zaten. Yalnız görüşme imkanı olmuyor sürekli başka bir ülke var yanında. Bu bizim açımızdan sıkıntı da değil esasen. Zira bizim kendimize güvenimiz tam ne yapmak istediğimizi biliyoruz. Bölgedeki istikrara verdiğimiz değer ortada.”

    Gazze’deki son gelişmeler

    Dışişleri Bakanı Fidan, “Gazze’de öyle bir dram ile karşı karşıyayız ki, ortaya koyacağınız tarihi bir başarı, eğer şiddeti ve trajediyi önleyemiyorsa bir anlam ifade etmiyor. Dolayısıyla bizim bir an önce bu katliamın durdurulması meselesine yoğunlaşmamız gerekiyor” şeklinde konuştu.

    Fidan, Gazzelilerin şu an İsrail tarafından bombardımanın yanı sıra, açlık ve salgın hastalıklara mahkum edildiklerine de dikkati çekerek şöyle konuştu:

    “Gazzeliler rehin alınmış durumdalar. Bunun adını da böyle koymak lazım. İsrail bu insanları belirli bir coğrafi bölgede tutuyor, içeriye yardım girmesine de izin vermiyor. Kendi kontrolü dışında giren yardımları bombalıyor. Bu insanların yaşadığı altyapıyı yok ediyor. Suya elektriğe ve iletişime erişim imkanlarını kaldırıyor. Dolayısıyla bu insanlar orada rehin durumdadırlar.”

    “Bizim birinci hedefimiz, bir an önce ateşkesin sağlanması”

    Türkiye’nin Gazze’de bir an önce ateşkes sağlamak içir çeşitli formatlarla taraflarla görüştüğünün altını çizen Fidan, arabuluculuk konusundaki mevcut süreci şu sözlerle değerlendirdi:

    “Hamas’ın hedefi, özellikle kalıcı ateşkes. Bunun karşılığında rehineleri bırakabilir. İsrail ise şu anda kalıcı ateşkes konusunda fazla hevesli gözükmüyor. Böyle bir aşamalandırma içerisinde. Bunların hepsi karşılıklı güven istiyor. Aradaki aracıların ne kadar güvence verebilecekleri konusu da başka bir problem alanı. Müzakereyi kolaylaştırmada tabii ki ciddi rol oynuyorlar. Özellikle Katar tarafı. Mısır tarafı da. Siyasi kanatla konuşuyorlar, Heniyye ve ekibiyle, onlar da askeri kanatla konuşuyorlar. Amerikalılar ise İsraillilerle konuşuyor. Bir noktada buluşabilirler mi? Şu anda bir çerçeve var. Bir iki gün içerisinde bir cevap bekliyoruz. Türkiye de taraflarla çeşitli formatlarda görüşüyor. Bizim birinci hedefimiz, bir an önce ateşkesin sağlanması.”

    “Filistin-İsrail meselesindeki sorunu uluslararası arenada tanımlayan bazı kalıplaşmış cümlelerin değişmesi gerekiyor” diyen Hakan Fidan, bu konuda iki önemli noktaya dikkati çekti:

    “Birincisi, mesele sadece israil’in değil, aynı zamanda Filistinlilerin güvenliği olduğu unutulmamalı. İkincisi ‘Hamas veya Filistin devleti İsrail’i tanımayacak mı?’ tarzındaki soruyu diğer türlü de sormak lazım: İsrail Filistinlileri tanıyacak mı, tanımayacak mı?”

    “İsrail daha fazla toprak peşinde”

    Bakan Fidan, Türkiye’nin garantörlük mekanizmasını tedavüle soktuğunu da hatırlattığı değerlendirmesinde, “İsrail güvenlik peşinde değil. İsrail daha fazla toprak peşinde. İsrail, daha fazla toprak peşinde olmayı bıraktığı gün 1967 sınırlarını kabul edip, Filistinlilere kendi devletini verdiği gün zaten kendisi de güvende olacak. O vakit Filistinliler kendi işleriyle, kendi devletleriyle meşgul olacaklar. Biz bölge ülkeleri olarak bu konuda sorumluluk almaya hazır olduğumuzu defaatle söyledik. İki devletli çözümü gündeme getirirken, bu sefer geçmişten farklı olarak ve metedolojik olarak, garantörlük mekanizmasını öne sürmemizin arkasında bu yatıyordu” dedi.

    Mısır ile ilişkiler

    Fidan, Türkiye ile Mısır arasındaki normalleşme sürecine ilişkin de, “Mısır ile ilişkilerimizi normalleştirme süreci büyük ölçüde tamamlanmış durumda. Bunun her iki tarafa da faydasını gerçekten görüyoruz. Esas itibariyle Mısır ve Türkiye birbirine tarihi bağlarla bağlı iki büyük ülkedir. Milletlerimizin biraz küs kalması, tarihi anomaliydi. Siyasi liderlerin tarihi sorumluluk göstererek anomaliyi giderecek bir vizyonla adım atmaları, takdire şayan bir stratejik hamledir. Hem Birleşik Arap Emirlikleri hem de Mısır ile ilişkilerimizi normalleştirip ileri bir seviyeye taşımamız, Libya’da da olumlu etkisini gösterdi. Bu normalleşme, başka ülkelerde, başka konularda da olumlu etkisini gösterecektir. Akdeniz’in güvenliği konusunda da bizim Mısır ile ciddi bir işbirliği içerisinde olmamız gerekiyor” şeklinde konuştu.

  • 15 bin aileden geriye 35 aile kaldı

    15 bin aileden geriye 35 aile kaldı

    Türkiye’nin 11 ilinde büyük yıkıma yol açan 6 Şubat depremlerinin birinci yıl dönümünde Hatay havadan görüntülendi. Onlarca mahallenin neredeyse yok olduğu kentte ayakta kalmayı başaran binaların üzerine sprey boyalarla yazılan “Mahkemelik ve az hasarlı” şeklindeki yazılar dikkat çekti. Havadan çekilen görüntülerde deprem nedeniyle hasar gören binaların çoğunun yıkıldığı görülüyor.

    “15 bin aileden 35 aile kaldı”

    Hatay’da 6 Şubat depremini yaşayan Emek Mahallesi Muhtarı, “Mahallenin yarısından fazlası yıkıldı. yaklaşık 1500 sadece benim mahallemde ölü sayısı var. Şu anda mahallede 35 aile var. Mahallemde yaklaşık 15 bin aile vardı. En son 5 bin seçmenimiz vardı mahallemizde şu anda 3000 civarında seçmeniz kaldı. Allah’ın izniyle mahallemiz tekrar yerinde olacak. Kimsenin umutsuzluğa kapılmamasını istemiyorum, depremi mahallemde yaşadım hala daha mahallemdeyim. Biz umudumuzu kaybetmedik kaybetmeyeceğiz de. Devletimiz bizi ilk günden beridir yalnız bırakmadı” dedi.

     

  • AFAD Bursa Şube Müdürü hayatını kaybetti

    AFAD Bursa Şube Müdürü hayatını kaybetti

    AFAD Bursa Şube Müdürü M. Ali Gerdan yaşamını yitirdi.

    AFAD Bursa Şube Müdürlüğü, M. Ali Gerdan’ın cenaze namazının yarın öğlen Karacabey Hacı Ali camisinde kılınacağını ardından Karacabey mezarlığına defnedileceğini açıkladı.

  • MİT Başkanı Kalın, Hamas Bakanı Haniye ile görüştü

    MİT Başkanı Kalın, Hamas Bakanı Haniye ile görüştü

    MİT Başkanı Kalın, Katar’ın başkenti Doha’da Hamas Siyasi Büro Başkanı İsmail Haniye ve beraberindeki heyet ile bir araya geldi. Toplantıda; esir takası, Gazze’deki gelişmeler, ateşkesin sağlanması ve İsrail kuşatmasının sona erdirilmesinin yolları görüşüldü. Bunun yanı sıra Filistin halkına insani ihtiyaçların ulaştırılması konusunda neler yapılabileceğinin üzerinde duruldu. Toplantıda başkenti Kudüs olan bağımsız bir Filistin devletinin kurulmasının bölgede istikrarın temeli olduğu vurgulandı.