Kategori: Hatay

  • Hatay’dan vazgeçemiyor

    Hatay’dan vazgeçemiyor

    Kahramanmaraş merkezli depremlerde en çok yıkıma uğrayan Hatay’da, 25 bin insan hayatını kaybetmişti. Asrın felaketi olarak nitelendirilen depremlerin ardından Antakya ilçesi adeta yok olmuş ve binlerce insan başka şehirlere göç etmişti. Depreme Antakya ilçesi Akasya Mahallesi’nde yakalanan 72 yaşındaki Ayşe Koçak’ın da yuvası yerle bir oldu. Koçak, şahsına ait konteyner satın alarak yıkılan evinin enkazına yerleştirdi. Konteyneri kendi emeğiyle ev haline getirmeye çalışan Koçak, hırsızların hedefi oldu. Gençlik dönem yurt dışına göç eden 72 yaşındaki Koçak, Almanya’da yaşama hakkı olmasına rağmen yaşadığı mahalleden ve hatıralarının geçtiği sokaklardan ayrılamıyor.

    Hatay'dan vazgeçemiyor

    “Depremden önce 6 dairem vardı ama hepsi yıkıldı”

    Depremden önce 6 dairesinin olduğu ama hepsinin yıkıldığını belirten depremzede Koçak, “Depremde evim ağır hasar aldı ve yıkıldı. Depremden önce 6 dairem vardı ama hepsi yıkıldı. Bu moloz yığınların üstünde benim evim vardı. Evim ağır hasarlıyken evime hırsızlar girip eşyalarımı, altınlarımı ve kapı pencereyi çaldılar. Şimdi konteynerim var. Konteyner da elektrik ve su bağlanmadı. Konteyner benim şahsıma ait ama yapmaya gücüm yoktu. Ne elektrik var ne su var. İçinde de yatılmıyor. Hırsızlar konteynerin kablolarını ve lambaları çaldılar” dedi.

    Hatay'dan vazgeçemiyor

    “En güzel yerim benim memleketimdir”

    Almanya’dan davet geldiğini ama gitmek istemediğinin ifade eden depremzede Koçak, “Ben 72 yaşındayım, hiçbir şeye gücüm yetmez oldu. Benim yerim kendi yuvamdır. Türkiye benim için daha kıymetlidir. Almanya’dan bana davetiye geldi ama yine de gitmedim. Ben Türkiye’mi terk edemem. En güzel yerim benim memleketimdir. Ben devletimi ve milletimi seven biriyim. Onun için ben buralardan ayrılamam. Benim cep telefonumdan Almanya’dan aradılar ve gel burada yaşama hakkın var dediler. Gidemem, milletimi terk edemem. Ben devletimi çok seviyorum. Ben mahallemi ve her şeyi seviyorum. Hiçbir yer istemiyorum. Ben evimi, mahallemi ve komşumu bırakmak istemiyorum. Hiçbir yeri bırakıp gidemem. Gidecek gücüm de yoktur ama gücüm olsa da gitmem” ifadelerini kullandı.

  • Hatay’da denizin rengi değişti

    Hatay’da denizin rengi değişti

    Geçtiğimiz hafta sonu Hatay’da kuvvetli yağış etkili olmuş ve il genelinde su baskınları yaşanmıştı. Dörtyol ilçesi başta olmak üzere birçok noktada yollarda çökme ve köprülerde yıkılma meydana gelmişti. Kuvvetli yağışla birlikte Dörtyol ilçesinde Akdeniz’e dökülen derelerin de rengi çamurun etkisiyle kahverengiye döndü. Denizdeki gözle görülen değişim dronla havadan da görüntülendi.

    Hatay'da denizin rengi değişti

    Aşırı yağışlar sonrası denizin renginin değiştiğine dikkat çeken Mustafa Görgel (20), “Sürekli gelip gidiyorduk sahile. Bugün geldiğimizde denizin rengi ve kirliliği dikkatimizi çekti. Aşırı kirlenmiş ve çok kötü durumda olduğunu gördük. Aşırı yağışlardan dolayı bu hale gelmiş yani üzücü bir durum. Sürekli gelip gidiyordum, sahilde böyle bir şey görmedik. Sahilimiz tertemizdi, istediğimiz gibi gezebiliyorduk. Aşırı yağışlar fazla etkilemiş, denizimiz kirlenmiş” dedi.

    Hatay'da denizin rengi değişti

  • Engelli gençlere temsili askerlik öncesi kına gecesi

    Engelli gençlere temsili askerlik öncesi kına gecesi

    Engelliler Haftası dolayısıyla engelli bireylerin topluma kazandırılması ve kendilerini değerli hissetmeleri için başlatılan etkinlikler devam ediyor. Hatay’ın Dörtyol ilçesinde Dörtyol Belediyesi iş birliğinde temsili olarak askerlik görevini yerine getirecek bireyler için kına gecesi düzenlendi. Kına gecesinde engelli bireyler doyasıya eğlenirken aileleri buruk anlar yaşadı.

    Dörtyol Belediye Başkanı Dr. Bahadır Amaç, yaşanan güzel olayların destekçisi olduğunu belirterek, “Her Türk asker doğar diye biz sloganlar atarak yürüdük, engelli kardeşlerimiz de bu güzel duyguyu tatsınlar. Aileleri bunu yaşasın, çok güzel bir düşünce, her zaman böyle güzel düşüncelerin yanında olacağız ve biz birlikte güçlüyüz. Birlikte güzeliz, birlikte Dörtyol’uz her şey çok güzel olacak oluyor ve olmaya da devam edecek. Her güzelliğin yanındayız emeği geçen herkese gelen giden herkese teşekkür ediyoruz, hepinizden Allah razı olsun. En büyük askerler bizim askerler” ifadelerini kullandı.

    Engelli evladı Yusuf Elüstü’nü asker eğlencesine getiren Feride Elüstü (40), “Çok mutluyum, mutluluk duyuyorum. Bir anne olarak insanın hoşuna gidiyor yani çok güzel bir duygu, güzel bir şey heyecan. Bir aydır sürekli ben askere gidiyorum diyor. Asker lafını duymak çok hoşuna gidiyor, o kıyafeti giyip eline silah alması” şeklinde duygularını dile getirdi.

    Evladının temsili olarak askerlik yapacağı için mutlu olduğunu dile getiren Fatma Gür (45), “Çok duygulandık, oğlumun hayali gerçekleşti. Asker olmayı çok istiyordu, Bahadır başkanımıza çok teşekkür ediyoruz. Yani çocukları çok sevindirdi, çok mutluyuz. Geldik buraya asker yemeği de verdik, çok mutluyuz” ifadelerini kullandı.
    Düzenlenen özel eğitim öğrencileri asker kınası programı vatandaşlar tarafından yoğun ilgi gördü.

  • Yeni yuvasının mutluluğunu yaşıyor

    Yeni yuvasının mutluluğunu yaşıyor

    Asrın felaketinde Hatay’da 25 bine yakın insan vefat etmiş, binlerce konut yerle bir olmuştu. Deprem sonrası bölgenin yeniden ayağa kalkması için çalışmalara kısa sürede başlanmıştı. TOKİ tarafından yapımına geçtiğimiz yıl depremin hemen ardından başlanan afet konutları, hak sahiplerine teslim edilmeye başlanmıştı. Payas ilçesinde çevre düzenlemeleri tamamlanan konutlarda vatandaşlar yaşamaya başladı. Afet konutlarının ilk sakinlerinden olan 80 yaşındaki Zeynep Öztürk, yeni evinin heyecanını yaşıyor.

    Yeni yuvasına kavuşmanın mutluluğunu dile getiren depremzede Zeynep Öztürk, yeni evinde komşularını beklediğini dile getirerek, “Gece deprem oldu, onun için kalktım bir fırtına oldu sandım. Fırtına oldu sandım, çekyatın üstüne oturdum. Çekyatın üstüne oturunca, baktım ev birbirine değmeye başladı. Oturdum elimi açtım ve ettim. Çok rezil olduk, bahçelerde kaldık arabaların içinde yattık. Ne diyeyim, şükür Allah’ıma Cumhurbaşkanımız var. Bir kuşa laf söylüyorum, bir çiçeklere varıyorum. Başka bir şey yok, kimse yok hiç kimse yok. Bir komşum işte bu var başka yok. İlk reçeli yaptım burada. Ya rabbi şükür yine kiradan iyi ama işte tekim. Onlardan Allah razı olsun, Allah hükümetimize kuvvet versin. Dünya durdukça dursunlar, anası babasının Allah mekanını cennet etsin” ifadelerini kullandı.

  • Hatay’da tarım arazileri sular altında kaldı

    Hatay’da tarım arazileri sular altında kaldı

    Meteoroloji Genel Müdürlüğü Doğu Akdeniz için kuvvetli yağış uyarısında bulunmuştu. Hatay’da Pazar günü sabah saatlerinden itibaren etkili olmaya başlayan yağışlar, pazartesi gün boyunca devam etti. Yağışla birlikte derelerin debisi artarken dere yataklarında bulunan tarım arazileri sular altında kaldı. Mahalle sakinlerinin tarım arazilerinin sular altında kaldığı anlar vatandaşların cep telefonu kamerasınca kaydedildi. Kuvvetli yağışlar Hatay’ın Antakya ilçesi Karaali Mahallesi’ndeki tarım arazilerini de etkiledi. Dere yataklarının bozulmasıyla birlikte tarım arazileri adeta göle döndü. Mahalledeki 4 kilometrelik dere yatağında bulunan tarım arazilerindeki mahsul zarar gördü.

    “Bir afetten çıktık ama ikinci bir afete de yakalandık”

    Şiddetli yağmurdan dolayı bütün tarım arazilerinin sular altında kaldığını ifade eden Karaali Mahallesi Muhtarı Armağan Aydınlıoğlu, “Karaali Mahallesi halkı ekin ve mahsul olsun hepsi sular altında kaldı. Kendi imkanlarımla, iş makinesiyle çoğu vatandaşa yetişmek istedim ama buda maalesef yeterli kalmadı. Biz bu ürünün hesabını vatandaşa nasıl vereceğiz ben de bilmiyorum. Mahallemdeki çoğu vatandaşın tarım arazileri ve ekinleri sular altında kaldı. Ekin kalmadı, seraların altı kötü durumda. Dere yatağı boyunca bütün tarlalar sular altında kaldı. Bazı yerlerde toprak kayması da mevcut ve dere yataklarında kapandı. Ekinlerin sadece kalitesini etkilemez, vatandaşın gelir kaynağını da etkiler. Bir afetten çıkmışız ama ikinci bir afete de yakalandık. Vatandaşlar mağdur oldu” dedi.

    “Şiddetli yağmurdan dolayı dere yatağının yanındaki bütün tarım arazileri su altında kaldı”

    Şiddetli yağmurdan dolayı dereden taşan suların tarım arazilerini ve ekinleri olumsuz etkilediğini belirten çiftçi Ali Aydınlıoğlu ise, “Şiddetli yağmurdan dolayı dere yataklarının yanındaki bütün tarım arazileri su altında kaldı. Birçok insanımızın ekinleri batmış durumdadır. Çok mağduruz. Bütün ürünler etkilenecek. Sadece kalitesi değil, ürünler mahvoldu. Dere boyunca 4 kilometrelik yolda bütün tarım arazileri zarar görmüştür. Hasar tespiti yapılması lazım. Mahallemizin tarım arazileri çoğu hasar görmüş durumdadır” ifadelerini kullandı.

  • Kuvvetli yağış sonrası heyelan meydana geldi

    Kuvvetli yağış sonrası heyelan meydana geldi

    Meteoroloji Genel Müdürlüğü Doğu Akdeniz için kuvvetli yağış uyarısında bulunmuştu. Kuvvetli yağış Hatay’da Pazar günü sabah saatlerinden itibaren etkili olmaya başladı. Dörtyol ilçesine bağlı Çökek Yaylası’nda yağış sonrası heyelan meydana geldi. Yaşanan heyelan nedeniyle yayla yolu ulaşıma kapandı. Hatay Büyükşehir Belediyesi ve Dörtyol Belediyesi ekipleri de bölgeye gelerek çalışma başlattı.

  • “Batuhan olsaydı gelirdi, öperdi…”

    “Batuhan olsaydı gelirdi, öperdi…”

    Kahramanmaraş merkezli depremlerde Hatay’da 25 bine yakın insan vefat etmiş ve çok sayıda vatandaştan depremden sonra haber alınamamıştı. Asrın felaketinin üzerinden 16 aydan fazla süre geçmesine rağmen yakınlarından gelecek haberi bekleyen vatandaşların da umutlu bekleyişi devam ediyor.

    Bu insanlardan biri de Hatay’ın İskenderun ilçesinde yaşayan Sema Güleç. Acılı anne mimarlık bölümü mezunu 25 yaşındaki evladı Mustafa Batuhan’dan aylardır haber alamıyor. Depreme İskenderun ilçesi Numune Mahallesi Güleryüz Apartmanı’nda yakalanan Mustafa Batuhan, asrın felaketinin ardından adeta yok oldu. Acılı anne Sema Güleç, evladından gelecek haberi aylardır umut içerisinde bekliyor.

    "Batuhan olsaydı gelirdi, öperdi..."

    “Deprem anında evden dışarıya çıktık, zaten ilk önce oğlum aklıma geldi”

    Evladının yaşadığı binaya depremden 20 dakika sonra gittiğini dile getiren 53 yaşındaki Sema Güleç, oğlu Batuhan’ı nüfustan düşürmek istemediğini belirterek “6 Şubat depreminden sonra oğlum Mustafa Batuhan Güleç’e hiçbir şekilde ulaşamadım, oğlumu arıyorum. Deprem günü oğlum iş yerinin üzerindeki yine diğer evimizde kalıyordu, tekti. Ben de buradaydım, kendi diğer evdeydi. Deprem anında evden dışarıya çıktık, zaten ilk önce oğlum aklıma geldi. Dedim Batuhan’ın yanına gidelim, kızımla, damadımla birlikte o tarafa gittik ve binanın yıkıldığını gördük. Bina yıkıldıktan 20 dakika sonra ordaydım. Depremin ardından ben çok kaygılandım, araştırma yaptım daha bir şey çıkmadı, yani nüfustan düşürme olayı olmadı. Fakat bu kimilerinde miras konusu oluyor bazı işlemlerden dolayı isteğe karşı isteğe karşılıklı düşürülüyormuş nüfustan onu öğrenince biraz rahatladım. Ben daha evladımı arıyorum. Ben oğluma nüfustan düşürme ya da gaiplik verilmesini istemiyorum. Daha arıyorum, yani vefat ettiyse bana mezarını versinler. Yoksa ben kabul etmiyorum, nüfustan düşürmeyi, gaiplik verilmesini onu asla kabul etmiyorum” dedi.

    "Batuhan olsaydı gelirdi, öperdi..."

    “Batuhan olsaydı gelirdi, öperdi hediyesini verirdi”

    Anneler Günü yaklaştıkça içini burukluk kapladığını dile getiren Sema Güleç, “Anneler Günü yaklaştıkça benim içimi bir burukluk kaplıyor. Benim diğer çocuklarım var ama hiçbiri birinin yerini tutmuyor. Hepsi ayrı ayrı Batuhan olsaydı gelirdi, öperdi hediyesini verirdi. Beraber geçirirdik, gerçekten Anneler Günü’nün yaklaşmasını istemiyorum. Oğlum yanımda olmadığı için artık Anneler Günü’nün gelmesini istemiyorum. Oğlum olmadığı için çok zor bir durum” şeklinde konuştu.

  • Soğanı hayrına dağıttığını duyan geldi

    Soğanı hayrına dağıttığını duyan geldi

    Türkiye’nin en bereketli topraklarından olan Hatay’daki Amik Ovası’nda bahar aylarının gelmesiyle birlikte çeşitli ürünlerde hasat başlamıştı. Hatay’ın Kumlu ilçesi Cumhuriyet Mahallesi’nde Uygun ailesine ait 80 dönümlük tarladaki soğanlar hasat edilme mevsimi gelmesine rağmen yeteri kadar büyüklüğe ve kaliteye ulaşamadı. İşçi fiyatlarının pahalı olması ve soğanın kalitesiz olması nedeniyle 5 TL fiyat teklif edilmesi üzerine tarla sahibi, soğanları hayrına vatandaşlara bıraktı. Markette fiyatı 25 TL’ye satılan soğanın bedava dağıtıldığını duyan vatandaşlarsa kilometrelerce ötesinden tarlaya akın ettiler. Tarla sahibi, soğanın bir an önce tarladan kalkmasıyla yeni ürün ekmeyi planlıyor.

    “Arabalarla ve traktörlerle gelen insanlara hayrımıza bıraktık”
    Soğanın yeteri kalitede olmaması üzerine vatandaşlara hayır olarak dağıtmak istediklerini dile getiren 21 yaşındaki Mehmet Ali Uygun, “Soğandan zarar ettik ve para etmedi. İşçilerin ücreti bile çıkmıyor. Soğanın tarla fiyatı 5 TL, marketlerde fiyatı 25 TL civarında oldu. Geçen yıl zarar etmedik, bir şekilde sattık. Ama bu yıl gördüğünüz gibi insanlara hayrımıza bıraktık. Tarlaya vatandaşların tamamı girdi ve koyunlar bile var. Soğan istediğimiz gibi olmayınca biz de hayrımıza bıraktık. Bu tarlanın 80 dönüm bir arsası var. Arabalarla ve traktörlerle gelen insanlara hayrımıza bıraktık” dedi.

    Soğanı hayrına dağıttığını duyan geldi

    “Soğan para yapmıyor diyorlar ama pazarda 25 TL”
    Soğan fiyatının markette 25 TL olduğunu dile getiren Dudu Dönmez, “Tarlada başak yapıyorlar. Tarla komple toplanmadan bozulduğu için başakçılar geldi. Soğanda zarar gören tarla sahibi hayrına dağıtıyor, insanlar da burada topluyorlar. Soğan para yapmıyor diyorlar ama pazarda 25 TL, neden para yapmadı diyorlar anlamadım” şeklinde konuştu.

    “Kışlık ihtiyaçlarını karşılamak için canla başla soğan topluyorlar”
    Tarla sahibinin soğanları vatandaşlara hayrına bıraktığını söyleyen 65 yaşındaki Celil İnal, “Soğan her ne hikmetse tarlada kaldı. Şu an gördüğünüz soğan tarlada 5 TL iken marketlere gittiğimizde 30 TL civarında oluyor. Tarla sahibi hayrına bıraktı başka bir ürün ekmek için. Tüm Kumlu halkı, çevre köylerden olan Reyhanlı ve Kırıkhan’dan vatandaşlar buradalar. Kışlık ihtiyaçlarını karşılamak için canla başla soğan tarlasında afara yapıyorlar” diye konuştu.

    “Soğan marketlerde 25 – 30 TL iken burada başak olduğunu duyduk ve buraya geldik”
    Soğan toplamak için Kırıkhan ilçesinden geldiğini belirten Mehmet Dertsiz, “Marketlerde 25 – 30 TL iken burada başak olduğunu duyduk, buraya geldik. Kışlık ve yazlık soğanımızı toplayacağız. Soğan tarlasında topladıklarımızı aracımıza doldurduk. Bu yaz soğanları yiyeceğiz” ifadelerini kullandı.

  • “76 bin kadar konutu teslim ettik”

    “76 bin kadar konutu teslim ettik”

    Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki, çeşitli temaslarda bulunmak üzere Hatay’a geldi. İlk olarak Antakya ilçesi EXPO yerleşkesinde bulunan Hatay Büyükşehir Belediyesi’ni ziyaret eden Bakan Özhaseki, şehrin farklı noktalarındaki şantiye alanlarını da ziyaret etti. Çalışmalar hakkında bilgi alan Bakan Özhaseki, ardından Mustafa Kemal Üniversitesi’nde düzenlenen ‘Hatay İl Koordinasyon Toplantısı’na katıldı. Türkiye genelinde bin 240 şantiye alanının olduğunu belirten Bakan Özhaseki, bu zamana kadar yapımı tamamlanan 76 bin konutun da teslim edildiğini söyledi.

    “Depremden doğrudan ve dolaylı olarak 14 milyon insan etkilendi”

    Türkiye’nin 15 ay önce büyük bir felaketle karşı karşıya geldiğini hatırlatan Bakan Özhaseki, Hatay’da 9 saat arayla uzun süren iki tane şiddetli deprem olduğuna değinerek, “Bundan dolaylı veya doğrudan etkilenen insan sayısı 14 milyonu buldu. 18 tane şehrimizde de hasar var. Yapılan tespitlerde ara ara bu sayılar düşebilir ama ortalama 850 bin bağımsız birimin zarar gördüğünü biz de tescil etmiş olduk. Ülke olarak çok şükür büyük bir milletiz. Böyle bir milletin ferdi olmak ve üyesi olmak hepimiz için şereftir” dedi.

    “Türkiye genelinde bin 240 yerde şantiye alanımız var”

    Türkiye genelinde bin 240 yerde şantiye olduğunu ifade eden Bakan Özhaseki, AFAD’ın deprem bölgelerinde bildirmiş olduğu hak sahipliği sayısının 400 bin civarında konut ve 40 bin civarında da iş yeri olduğunu belirterek, “Mahkemelik durumlar nedeniyle arada sayılar değişiyor veya süreler uzatılıp yeni müracaatlar alınıyor. Bu sayının 500 bine doğru yaklaşacağını kabul ediyoruz. Biz bakanlık olarak 500 bin civarında konut ve iş yeri yapma planlamalarımızı sürdürüyoruz. Ülke genelinde şu anda bin 240 yerde şantiyemiz var. 110 bin kişilik bir çalışan ordusuyla bu işleri sürdürmeye gayret ediyoruz. Genel olarak bin 240 yerde şantiyemiz var. Hatay merkezde bugün arkadaşlarımız 68 yerde şantiyemizin olduğunu söylediler” diye konuştu.

    “Depremden bu zamana kadar 76 bin kadar konutu teslim ettik”

    Köylerde de hasar olduğunu dile getiren Bakan Özhaseki, “Bu köylerde önce normal inşaatlarımız devam ederken, deprem konusundaki uzman hocalarımızın tavsiyesiyle çelik evlere başladık. O çelik evlerimiz de çok hızlı bir şekilde devam ediyor. Şu ana kadar 76 bin kadar konut teslim ettik. Önümüzdeki aydan itibaren her ay 10 bin, 15 bin ve 20 bin civarında bitirebildiğimiz evlerin kuralarını çekip, onları da hak sahiplerine teslim edeceğiz. Bu yılsonunda 200 bini bulmuş olacağız. 400 bin civarında hak sahibinin 395 bin konut için bir ay içerisinde ihalesini yapacağız. Bunlara da en fazla bir yıl gibi bir süre veriyoruz. Ufak tefek aksamalar olabilir ama büyük ihtimalle gelecek sene ortası veya güz ayları gibi bütün konut ve iş yerleri için hak sahiplerinin tamamının haklarını inşallah bitirmiş ve teslim etmiş olacağız” ifadelerini kullandı.

  • Enkaz kentin buğday hasadı

    Enkaz kentin buğday hasadı

    Türkiye’nin en bereketli topraklarına ev sahipliği yapan Hatay’da onlarca ürün yetişiyor. Yaz sezonunun gelmesiyle birlikte hasat edilen ürün çeşitliliği de her geçen gün artıyor. Depremin vurduğu kentin yeniden ayağa kalkması için önemli bir role sahip olan tarım, bölge halkına umut olmuş durumda. Arsuz ilçesi Pirinçlik Mahallesi’nde de geçtiğimiz son baharda ekimi yapılan buğdayda hasat başladı. Asrın felaketi sonrası üreterek hayata tutunmaya başlayan Pirinçlik Mahallesi sakinlerinden Bodur ailesi de 100 dönümlük tarlada buğday üretimine devam ediyor.

    Çocukluğundan beridir çiftçilik ile uğraştığını dile getiren 51 yaşındaki İrfan Bodur, “Tarlada doğduk, tarlada büyüdük ama aklımızın yettiği yaştan bu tarafa tarımla uğraşıyoruz. Çocukluk dönemlerimizde karapatoz dediğimiz patozla hani önceleri daha ilk başlarında orakla biçerdik desteleri toplayıp buğdayları deste halinde bir yere yığardık patozla çektiğimiz zaman buğdayın samanı bir tarafa ve çıkan buğdayı tenekelerle alıp çuvallama yapardık. Daha sonra da satışlarını ilgilenirdik daha sonralarında, biçer bağlar çıktı yani buğdayı biçiyor bağlıyor çok sevinmiştik, ne güzel bir teknoloji demiştik o zamanlar daha sonraları işte biçerdöverler, tarlalara girdiğinde işte rahatlık bu günlermiş dedik. Birkaç saatin içerisinde buğdayımızı hasat ediyoruz buğdayı hemen kamyonlara yüklenip, satışını gerçekleştirmiş oluyoruz. Ortalama 100 dönüm civarında buğday ekmiş olduğumuz tarlalarımız var ortalama 150 dönüm civarında zeytin üretimimiz var, ortalama 100 dönüm civarında narenciye ile uğraşıyoruz. Son durumda buğday fiyatlarını 7 TL üzerinden satmıştık bu yıl henüz bir açıklama hala gerçekleştirilmiş durumda değil zaten buğdayın alıcıları da genelde tüccarlar alıyor” ifadelerini kullandı.

    Tarım işlerinde ailesine yardım ettiğini söyleyen 11 yaşındaki Rana Bodur ise, “Babamgil öncelikle buğdayı biçmeye gidiyor, motorlarla buraya getiriyorlar buradan çuvallıyoruz. Çoğunlukla hafta sonları gidiyorum okuldan geldikten sonra akşam üzeri bazen gidiyoruz. Buğdayı toplarken, böyle üstümden koca bir yük gidiyormuş gibi hissediyorum, kendi tarlamızdan topladığımız buğdayları öğüterek un haline getiriyoruz ardından da ekmeklerimizi yapıp afiyetle yiyoruz” şeklinde konuştu.