Yangın, Antakya ilçesi Habibi Neccar Mahallesi’nde bulunan Kurtuluş Caddesi üzerindeki 2 katlı binada meydana geldi. Depremde hasar alan ve kullanılmaz halde bulunan binada çıkan yangını gören vatandaşlar durumu 112 Acil Çağrı Merkezine bildirdi.
İhbar üzerine bölgeye itfaiye ekipleri sevk edildi. Yangın ekiplerin 1 buçuk saati bulan çalışmasıyla söndürüldü. Yangında ahşap bina zarar gördü. Binanın alev alev yandığı anlarsa cep telefonuyla görüntülendi.
Akdeniz’in bereketli topraklarında bulunan Hatay, yüzlerce kuş türünün göç yolunda bulunuyor. Zaman zaman yorgun düşen veya yaralanan kuşlar, Hatay’da kendini gösteriyor. Samandağ ilçesinde çok nadir görülen öter ardıç kuşu, yorgun ve bitkin olarak hastane bahçesine düştü. Hastane personellerinin uçamaz halde bulduğu kuş, sağlık çalışanları tarafından karnı doyuruldu ve tedavi edildi. Hastanenin Başhekimi Uzman Doktor Züheyr Günal tarafından yapılan ilk müdahalenin ardından kuş, Doğa Koruma ve Milli Parklar Müdürlüğü ekiplerine teslim edildi.
“Öter ardıç kuşu rahatsızlığından dolayı hastaneye geldi”
Kuşun tedavisi ile ilgilenen Başhekim Günal, “Öter ardıç kuşu misafirimiz oldu. Sabahın ilk saatlerinde muhtemelen rahatsızlığından dolayı hastaneye geldi. Burada tedavi olacağını düşünerek hastanemizin ön tarafında bulduk. Kuş uçamıyor. Karnını doyurduk ve suyunu verdik. İnşallah ilk fırsatta sağlığına kavuşacaktır” dedi.
Kahramanmaraş merkezli depremler en çok yıkıma uğrayan Hatay’da vatandaşlar maddi ve manevi anlamda birbirine olan desteğini sürdürüyor. Depremin etkisi ve enflasyondaki değişiklikler nedeniyle çeşitli sektörlerde fahiş fiyat artışları vatandaşları rahatsız ediyor. İskenderun ilçesi Savaş Mahallesi’nde berberlik yapan 53 yaşındaki Yüksel Sapan, enflasyona karşı durmak için işlettiği berber dükkanında fiyatlar da hiçbir artış yapmadı. Depremden 1 ay sonra açılan dükkanda; saç tıraşı 45 TL, sakal tıraşı 35 TL ve tüm bakımları yapmak isteyenler en fazla 100 TL ücret ödüyor. Fiyatların diğer berberlere göre çok uygun olduğu iş yerinde 6 berber ve 2 çırak çalışıyor.
“İnsanlara hizmet vermekten mutlu oluyoruz”
Fiyatlardan dolay müşterilerin memnuniyet gösterdiğini belirten Sapan, belirterek, “Amacımız bu pahalılık ve hayat şartlarında vatandaşlarımızın rahat ve uygun fiyatlara tıraş olmalı. Bizlere dua etmeleridir. Biz birinci kalite hizmet, hijyen, temizliğe önem veren, eğitimli, deneyimli arkadaşlarımızla hizmet verip çalışıyoruz. Yıllardır bu sektörün içindeyiz. Gelen müşterilerimizde durumdan memnun oluyorlar, bize de duacılar. Piyasaya göre uygun fiyatta tıraş oluyorlar. Dükkanımız az hasarlı çıktı. Depremden 1 ay sonra hizmetimize başladık. Farklı yerlerden müşterilerimiz geliyor ve hizmetten memnun oluyorlar. Hizmet sektöründeyiz. İnsanlara hizmet vermekten mutlu oluyoruz” dedi.
“Bizde damat tıraşı yok ve normal müşteriden ne alıyorsak ondanda onu alıyoruz”
Berber Emre Uğur, iş yerinin sürümden kazandığını ifade ederek, “Kaliteli ve hijyen ortamda hizmet veriyoruz. Diğer berberlerden farkımız çok müşterimiz var. Biraz fazla yoruluyoruz ama buna değiyor. Müşterilerimizin hepsi bizden memnunlar. Saç, sakal ve yıkıma 75 TL, tam bakım istenirse 100 TL, saç tıraşı 45 TL, sakal tıraşı 35 TL fiyatlarımız uygun. Bizde damat tıraşı yok. Normal müşteriden ne alıyorsak ondanda onu alıyoruz” şeklinde konuştu.
“Fiyat ve performans olarak çok iyi oluyor”
Şehir dışından gelip bu dükkanda tıraş olan üniversiteli öğrenci Oğuzhan Akyol, “Bir üniversite öğrencisi olarak diğer şehirlere ve buradaki diğer berberlere göre uygun olduğu için geliyorum. Kendi bütçem için çok iyi oluyor. Yapılan tıraştan da baya memnun oluyorum. Yıllardan beri geldiğim bir yer burayı seviyorum. Fiyat ve performans olarak çok iyi oluyor. Yapılan tıraştan memnun olduğum için sürekli geliyorum” ifadelerini kullandı.
Meteoroloji Genel Müdürlüğü Doğu Akdeniz için yağışlı hava uyarısında bulunmuştu. Geçtiğimiz gün sabah saatlerinden itibaren Hatay’da başlayan yağışlı hava kısım kısım etkisini hissettirdi. İskenderun ilçesinde de sabah saatlerinde dolu yağışı etkili oldu. Kısa süre etkili olan dolu, çevreyi beyaza bürüdü.
Dolu yağışının etkili olduğunu ifade eden Nurettin Avcı, “Dolu yağdı, yağmur yağdı, şimşekler çaktı biraz korktuk. İşte biz de dış cephe işi yapıyoruz, işimiz biraz engelleniyor ama ne yapalım takdiri ilahi. Yapacak bir şey yok, yağmur berekettir” ifadelerini kullandı.
Kahramanmaraş merkezli depremlerde en çok yıkıma uğrayan Hatay’da yaklaşık 25 bine yakın insan vefat etmişti. Asrın felaketinde binlerce insan da uzvunu kaybetmiş ve yeni bir hayat mücadelesine başlamıştı. Belen ilçesi Sarımazı Mahallesi’nde depreme yakalanan 3 çocuk annesi Halime Nuray Bağrıaçık (23), 2 kızını enkaz altında kaybetti. Depremden 16 saat sonra enkazdan çıkarılan Bağrıaçık, enkazdan 5’inci günde çıkarılan 8 yaşındaki kızı İrem’e de 18 gün sonra kavuştu. Asrın felaketinde anne sol kolonu kaybederken, küçük İrem de sol bacağını kaybetti. Birlikte hayat mücadelesini yeni yuvaları olan konteynerlerinde sürdüren anne, geleceğe umutla bakabilmek için biyolojik kol istiyor.
“Ben depremden yaklaşık 16 saat sonra falan çıkarken kızım 5,5 gün sonra çıktı”
2 kızının depremde enkaz altında kalarak hayatlarını kaybettiğini ifade eden afetzede anne Bağrıaçık, “3 tane kızım vardı. 6 Şubat depreminde ikisi enkaz altında kalarak hayatlarını kaybettiler. Şu an en büyük kızım yanımda. Ben depremden yaklaşık 16 saat sonra falan çıkarken, kızım 5,5 gün sonra çıktı. Kızımla depremden 18 gün sonra buluştuk. Ben Isparta’daydım, kızım Adana’da tedavi görüyordu. Biraz kavuşmamız sıkıntılı bir durumdu. Oranın belediye başkanı sağ olsun o zaman kızımı getirdi bana, 18 gün sonra birbirimize kavuştuk. Ondan sonra da bir daha kopmadık” dedi.
“Tek hayalim kızımın saçını toparlayabilmek, üstünü değiştirebilmek”
Tek hayalinin evladının ihtiyaçlarını giderebilmek olduğunu söyleten Bağrıaçık, “Şu an tek bir hayalim var, kızıma daha iyi bakabilmek. Kızımın bakımını üstlenebilmek için ihtiyacım biyonik kol. Başka bir türlü hayalimiz kalmadı. Tek hayalim kızımın saçını toparlayabilmek, üstünü değiştirebilmem, bütün ihtiyaçlarını tek başıma görebilmem kimseye muhtaç olmadan yapabilmek istiyorum bunları. Kızımın sol ayağı ampute ve o şu an protez kullanıyor benim sol kolum kesildi kısmi felç olarak geçirdim. Çok büyük ayrılıklar geçirdik şu anda tamamen yürüyemiyorum. Fizik tedaviyle devam ediyoruz” ifadelerini kullandı.
Akdeniz kıyılarında geçtiğimiz haftalara ölü denizanaları görülmeye başlanmıştı. Akdeniz’e kıyısı olan Hatay’ın Samandağ ve İskenderun ilçelerinde sahilde ölü denizanaları görülmüştü. Şimdiyse Erzin ilçesinde bulunan Burnaz sahili de ölü denizanalarıyla kaplandı. Uzmanların ‘dokunmayın’ uyarısında bulunduğu sahil şeridini kaplayan denizanaları dron ile havadan görüntülendi.
“Bu denizanaları 3-4 sene içerisinde bizim sahillerimizi istila edebiliyor”
30 yıldır tekneyle balıkçılık yapan Ali Ercan Karademir (55), “1992’den beri ağaç tekneyle balıkçılık yapan bir kaptanım. 1992’den beri bu sahilin çocuğuyum. Şimdi bu denizanaları tabiatın kanununa göre dünyada var. Bu denizanaları 3-4 sene içerisi zarfında bizim sahillerimizi istila edebiliyor. Bunun amacı da sahile yumurta bırakmalarıdır. Kıbrıs’a bırakabiliyor, Suriye’ye bırakabiliyor ve herhangi bir sahili bol olan bir yere bırakabiliyor. Görmüş olduğunuz gibi sahil kenarlarında binlerce denizanası zaafıyla dolu. Balık yiyor, güçsüz olanlar da sahile dalgalarla ve fırtına sayesinde kendini sahile atıyor ve imha ediyor. Burada bakın binlerce var” dedi.
Depremin vurduğu Hatay’ın bereketli topraklarında ürün çeşitliliği artmaya devam ediyor.
Arsuz ilçesinde vatandaşlar tarafından alternatif ürün olarak bezelye yetiştirilmeye başlandı. Ramazan ayında hasadına başlanan bezelye tarladan kilogram fiyat 50 TL’den alıcı buluyor.
Tarlasında ektiği bezelyenin hasadına başlayan kadın çiftçi Yeter Yeğen, “Bizim burada Mart ayında başlar, Nisan’ın ortalarında biter. İyi, güzel olur, verimli oldu yağışlardan dolayı. Her sene değişiyor belli olmuyor, tadı daha güzeldir” dedi.
Geçtiğimiz yıl kurak geçen yaz ayları sonrası kış aylarında bol yağış alan Hatay’ın Samandağ ilçesindeki Milleyha sulak alanı yeniden canlanmaya başladı. Göçmen kuşların uğrak noktası olan ve yaklaşık 400 kuş türünün gözlemlendiği sulak alanda bir yeni kuş türü olan ‘Ak Tepeli Kuyrukkakan’ da fotoğraflandı. Daha önce Türkiye’de 3 kez görülen fakat fotoğraflanamayan ak tepeli kuyrukkakan, kuş gözlemcisi Güneş Deniz Yıldırım tarafından fotoğraflandı. Arap ülkelerinde görülen bu türün ülkemiz sınırlarında gözlemlenmesi doğa tutkunlarını heyecanlandırdı.
Türkiye’de nadir olarak görülen kuş ilk kez fotoğraflandı
Kuş Gözlemcisi Güneş Deniz Yıldırım, yeni bir tür gözlemlemenin heyecanını yaşadığını belirterek, “Hatay’da güzel bir sürprizle karşılaştım. Samandağ ilçesinde deniz kıyısında Milleyha sulak alanın isminde bir bölge var. Bu alan oldukça küçük bir alan ancak kuş türü çeşitliliği açısından çok zengin bir bölge, bu alana gittiğimde ak tepeli kuyrukkakan ile karşılaştım. Ak tepeli kuyrukkakan aslında İsrail, Ürdün, Fas, Mısır gibi ülkelerde yaşayan bir çöl türü. Türkiye için ise nadir rastlanan konuk statüsünde daha önce ülkemizde üç kez gözlemlenmiş biz dördüncü kaydını yapmış olduk ve ilk fotoğraflı kaydı oldu. Hatay listesine de yeni bir tür eklemiş olduk. Ak tepeli kuyrukkakan, kuyruk tepesi ve kuyruk sokumu beyaz gövdesi, siyah iri bir kuyrukkakan türü. Benim üç veya dört saat kuşu gözlemleme şansım oldu. Umarım ülkemizde kuş gözlemciliği ve doğa bilinci gelişmesi Milleyha gibi yerlerin korunmasına vesile olur” dedi.
“Hatay’da son 5 yılda çöl ikliminde yaşayan birçok kuş türü gözlemlendi”
Subaşı Kuş ve Kelebek Gözlem Derneği Başkanı Uzm. Dr. Ali Atahan, küresel ısınmayla birlikte çöl ikliminde yaşayan türlerin ülkemizde gözlemlenmeye başladığına dikkat çekerek, “Ak tepeli kuyrukkakan, Kuzey Afrika ile Arap Yarımadası’nda dağılım gösteren, daha çok çöl iklimine sahip coğrafyada yaşamını sürdüren bir kuş türü. Bununla beraber son 5 yılda Hatay’da, çöl ikliminde yaşayan bir çok kuş türü gözlendi. Açıkça görülüyor ki, küresel ısınma ülkemizin güneyinde gün geçtikçe daha da hissediliyor. Çöl iklimi canlılarını artık daha sık görmeye başladık ve önümüzdeki yıllarda artarak devam edecek” dedi.
Kahramanmaraş merkezli depremlerde ağır hasar alan Hatay’da binlerce insan konteynerlerde yaşamaya başlamıştı. Antakya ilçesinde eşi ve 2 çocuğuyla birlikte konteyner yuvasında hayata tutunan 30 yaşındaki Başak Ş., geçtiğimiz günlerde dehşeti yaşadı. Afetzede kadının ailesiyle birlikte yaşadığı konteyner, eşi tarafından yakılmak istendi. Yanmayla birlikte yuvası hasar gören kadın, şimdiyse eşinin kendisine uygulayabileceği şiddetin tedirginliğiyle yaşıyor.
“Barıştıktan kısa bir süre sonra beni bu hale getirdi”
Eşinin kötü alışkanlıklarından dolayı kendisini darp ettiğini ve şiddetli geçimsizlik yaşadıklarını dile getiren kadın, “Biz eşimle bir boşanma aşamasına denk geldik. Anlaşmazlık, arada bir darp oluyordu. İsim vermek istemediğim kötü alışkanlıkları oluyordu. Ondan kaynaklı ayrılma kararı aldım, boşanma davası açtım. Açtıktan yaklaşık 6 ay sonra benimle tekrar barışmak istediğini söyledi. Barıştıktan kısa bir süre sonra beni bu hale getirdi” dedi.
Camdan girip, konteyneri yakmış
Yaşadıkları kıyafet tartışması sonrası eşinin camdan girerek konteyneri yaktığını belirten kadın, “Sabah uyandık, kendi oruçluydu. Annemlere gittik, herhangi bir sıkıntımız yoktu. Kıyafet muhabbetine girdik. Dolaba sığdırmak için bayağı bir kıyafet getirmek istiyordu. Zaten konteynerde kalıyorum, sığdıramazdım. O sinirle çıkıp gitti, tartışmamız benden kaynaklı kısa sürdü. Ortamı yumuşatmak için kendisini aradığımda bana, ‘ben senin konteynerini yakmaya gidiyorum, sen de benim eşyalarımı yakarsın’ dedi. Şaka yaptığını düşündüm. Böyle bir şey yapacağını düşünmemiştim. Çünkü her defasında her tartışmamızda aynı şeyi yapıyordu. Aynı şeyi söylüyordu, konteynerini yakacağım. Buradan seni yollayacaklar, seni burada barındırmam gibi şeyler söylüyordu. Komşularım haber verdi, yetiş eşin konteyneri yaktı diye. Zaten eşimin burada oturduğunu burayı gözlediğini, pencereden içeriye girdiğini, içeriden çıkarken kendisinin kaçtığını hepsini görmüşler. Pencereden atlamış, içeriyi yakmış yaktıktan sonra dışarıya çıkıp montunu giyip dumanların çıktığını görünce de kaçmış” dedi.
Eşinin kendine yaşattığı dehşet sonrası tedirginlik yaşamaya başladığını ve bu konuda emniyet güçlerinden destek beklediğini belirten kadın, “Duyduğumda çıldırdım. Buraya nasıl geldiğimi bilemedim, çığlık çığlığa geldim. Zaten konteynerden başka hiçbir şeyim yoktu. Hiçbir şeyim kalmadı. Burada sinir krizi geçirdim, içeride birisi yoktu. Kızım o sırada okuldan gelmişti. Kızımı annemlerin sokağına bırakıp kendisi buraya geri gelmiş. Hala tutuklanmadı. Her yerde aranıyor. Uzaklaştırma da aldım, kendisinden şikayetçi de oldum. Tek başıma kalamıyorum. Yanımda birileri olmadan sokağa çıkamıyorum. Evimi yakan beni de öldürür. Korkuyorum, çocuklarıma da zarar verir. Çünkü normal bir şey değil ” şeklinde konuştu.
Hatay Orman Bölge Müdürü Ali Özdemir, İskenderun Orman İşletme Müdürlüğü’nde düzenlenen Orman Yangınlarıyla Mücadele Bilgilendirme Toplantısı’nda konuştu. 2023 yılında yangınlarda zarar gören 663 hektar alan için 6 ton kızılçam tohumu ekildiğini belirten Bölge Müdürü Özdemir, yangın sezonuna hazır bir şekilde girdiklerini ifade etti.
Yangınla mücadele konusunda ekipman ve organizasyonlarını güçlendirdiklerini söyleyen Özdemir, “Şu anda 37 arazöz, 10 su ikmal aracımız, 3 hava aracımız, 46 ilk müdahale aracımız ve yaklaşık 500 personelle biz sezona hazır durumdayız” dedi.
“Hatay’da son 5 yılda 3 büyük orman yangını çıktı’
Yangınların büyük çoğunluğunun bahçe temizliğinden çıktığını belirten Özdemir, “Yangınların büyük sebebi bahçe temizliğinden kaynaklanıyor. Ormanlık alanlar Anayasa’nın 169. maddesince koruma altındadır. Yanan sahaları da hiçbir şekilde izne konu edilemiyor, imara açılamıyor. Bu amaçla biz orman yangınlarından sonra hızlı bir şekilde, yanmış orman ağaçları değer kaybetmeden sahadan uzaklaştırıyor ve tekrardan ormanlaştırma çalışmaları yapıyoruz” dedi.
2023 yılında yanan 663 hektar alana 6 ton kızılçam tohumu ekildiğine ve bölgede ağaçlandırma faaliyetlerine dikkat çeken Özdemir, “Yerleşim yerleri kenarlarına hem vatandaşa bir gelir olması hem de bu türlerin yanmaya daha dirençli oldukları için, badem, alıç, ceviz ve fıstık çamı gibi türlerle bantlar oluşturuyoruz. 2023 yılında yanan 663 hektar sahaya 6 ton kızılçam tohumu ekmek suretiyle, önümüzdeki dönemlerde boş kalan yerlere de gelir getirici türler dikmek suretiyle inşallah bu ormanları da kısa bir süre içerisinde tekrar ayağa kaldırmayı düşünüyoruz” ifadelerini kullandı.