Kategori: Iğdır

  • Ağrı Dağı eteklerinde yüzme keyfi

    Ağrı Dağı eteklerinde yüzme keyfi

    5 bin 137 metrelik rakımıyla, Türkiye’nin en yüksek dağı olan Ağrı Dağı, dağcıları ağırladığı gibi yaz sıcaklığında bunalan ve serinlemek isteyen insanları da ağırlıyor. Ağrı Dağı eteklerinde yer alan Ağrı Dağı Milli Parkı sınırları içinde bulunan Karasu akarsuyuna serinlemek için gelen insanlar burada yüzerek serinleniyorlar. Ağrı Dağı’nın doğu eteklerinden doğan ve Aras Nehri’nin kolu olan Bulakbaşı ve Karasu Sazlığı, Karasu Çayı, Akarsuyu olarak da bilinen ve Iğdır merkeze 30 kilometre uzaklıkta bulunan bu alana birçok yerde insanlar da akın ediyor. Birçok kuş çeşidinin de yaşadığı alan yüzmek isteyenlere de artık ev sahipliği yapıyor. Sıcaktan bunaldıkları için yüzmeye Karasu’ya geldiklerini söyleyen İnan Uslu, “Iğdır’da hava sıcaklığı 35-40 derece. Bizlerde Iğdır halkı olarak denizimiz olmadığı için göl olmadığı için buraya geliyoruz. Yazlık köyünde burada yüzüyoruz, hayatın tadını çıkarıyoruz. Burayı bilmeyenler bilsin herkesi bekleriz. Herkesin denizi, gölü birçok şeyi olabilir ama bizim de böyle doğal ortamda dağların arasında böyle bir vadi şeklinde suyumuz var herkesi bekliyoruz.”

    Uslu, yüzme bilmeyen kişilerin burada yüzmemesi gerektiğini belirterek, “Burada yüzen arkadaşlara tavsiyemiz yüzmeyi bilmeyenler burada yüzmesin. Yüzmeyi bilmeyen bir insan hiçbir suda yüzemez. Küçük bir suda bile boğulabilir. Yüzmeyi bilen arkadaşlar için sıkıntı yok. Buradan ta karşıya kadar da geçebiliyoruz, yüzmeyi bildikten sonra hiçbir zaman sıkıntı yok” dedi.

  • Iğdır’da gün batımı

    Iğdır’da gün batımı

    Doğu’nun Çukurova’sı, Medeniyetler beşiği Iğdır’da gün batımı izleyenlere unutulmaz anlar yaşattı. Merkezde bulunan Ulu Camii minareleri ve Tuzluca ilçesinde bulunan Tekelti Dağı ile birleşen gün batımı ortaya eşsiz bir manzara çıkardı.

    Ortaya çıkan gün batımı; minareler ve Tekelti Dağı objektiflere yansırken, görenleri de kendisine hayran bırakan görüntüler sergiledi.

  • Sebze ve meyveler il dışına satılıyor

    Sebze ve meyveler il dışına satılıyor

    Birçok meyve ve sebzenin yetiştirildiği “Doğu’nun Çukurova’sı” Iğdır’da ürünler il dışına satılıyor.
    Birçok meyve ve sebze türünün yetiştirildiği “Doğu’nun Çukurova’sı” Iğdır’da sebze ve meyve hasadı başladı. Çeşit çeşit sebze ve meyvenin yetiştirildiği şehirde hasat edilen ürünler üretici tarafından toplanarak toptancılara satılıyor. Toptancılar tarafından alınan ürünler il dışından gelen sebze ve meyve tüccarlarına satılıyor.

    Tüccarlar bazen de tarlaya giderek ürünü direkt üreticiden alıyor. Her yıl hasat döneminde tekrarlanan döngü bu yıl yine başladı. Sebze ve meyve tüccarı olan Ahmet Türkeli, Iğdır’ın mevsiminden dolayı Çukurova olarak bilinen Adana’dan bir farkı olmadığını belirterek, “Malımızı şu anda Erzurum, Güneydoğu Siirt, Hakkari Doğubayazıt, Kars bölgesi Erzincan’a kadar satıyoruz. Mallarımız kalitelidir ve lezzetlidir yani Doğu’nun Adana’sı Iğdır’dır diyebiliriz. Domates, nektarin, patlıcan, biber, elma birçok çeşit ürünlerimizin hepsi çıkmıştır” dedi.

    Mazot fiyatlarındaki artışın kendilerini de etkilediğini anlatan Türkeli, “Mazotun uygun olması lazım ki tüccar gelsin. Şu an domates hazırda para etmiyor. Şu an toptan satışımız 4 lira, markette 20 ile 25 lirayı buluyor. Biz şu an bu malı toplam 4 liraya satıyoruz. Bu sezon kavun ve karpuzun piyasası güzel, onlar iyi gidiyor” dedi. Vatandaşlardan Zafer Şafak Iğdır, kavunun tat olarak çok iyi olduğunu söyleyerek, “Bu kavunlar bal kabağı. Bu yörenin en iyi kavunlardan biri Iğdır’da yetişiyor” dedi.

  • Iğdır’da uzman eller projesi

    Iğdır’da uzman eller projesi

    Tarım Bakanlığı Tarafından, kırsalda yaşamını sürdüren tarım, hayvancılık, ormancılık, gıda ve su ürünleri alanlarında öğrenim görmüş vatandaşların yararına sunulan Kırsal Kalkınmada Uzman Eller Projesi için yetkililerin denetimi devam ediyor. Proje çerçevesinde hibe desteği almaya hak kazanan Gülsüm Bozyiğit’e ait, Tuzluca İlçesi Eğrekdere Köyü’nde bulunan büyükbaş hayvancılık işletmesi ziyaret edildi. Ziyaretlerin diğer işletmelere aynı şekilde yapılacağı öğrenildi.

  • Kerbela şehitlerini anma etkinlikleri başladı

    Kerbela şehitlerini anma etkinlikleri başladı

    Hazreti Peygamber’in torunu Hazreti Hüseyin ve 72 yakınının şehit edilmesinin yıldönümünde Iğdırlı vatandaşlar, Kerbela şehitlerini anma etkinliklerine başladı. Iğdır’da her yıl olduğu gibi bu yılda Hazreti Hüseyin ve 72 yakınının şehit edilmesinin yıldönümünde kent geneline siyah flamalar ve Muharrem ayı ile alakalı afişler asıldı.

    Iğdır’ın birçok yerinde bir araya gelen vatandaşlar mersiyeler okuyarak Hazreti Hüseyin ve 72 yakını için dua etti. Iğdır’da vatandaşlar, Muharrem ayının 10. gününe kadar akşamları camilerde toplanıp yas törenleri düzenleyecek. Aşura merasimi 10. günde belediye meydanında düzenlenecek büyük bir program ile Hz. Hüseyin ve 72 yakınının anılması ile devam edecek.

  • Doğduğundan beri ağlayan bebek

    Doğduğundan beri ağlayan bebek

    Iğdır’da 2 ay önce doğum yapan Özlem Gökdere, oğlunun sürekli ağlamasının sebebini oğlunun altını değiştirirken fark etti, Adem bebeğin sürekli ağlamasının altında vücudundaki enjektör iğnesi çıktı.
    Iğdır’da 2 ay önce 3. çocuğuna doğum yapan Özlem Gökdere, doğum sonrası Adem ismini verdiği oğlunun bütün kontrollerini yaparak hastaneden taburcu oldu. Çocuğun sürekli ağlamasına “gazı var, bebektir” diyen anne durumu pek umursamadı.

    Günler geçtikçe çocuğun huzursuzluğunun arttığını gören anne Özlem ve baba Ümit Gökdere çocuklarını her ne kadar hastaneye götürselerdi herhangi bir olumsuzluk çıkmadı. Adem bebeğin annesi bir gün oğluna banyo yaptırırken bebeğin arka bacak kısmında bir kızarıklık fark etti. Anne kızarıklığı böcek ısırığı sansa da daha sonraki gün çocuğun altını değiştirirken kızarıklığın olduğu yerde bir demir parçası fark etti.

    Ucu çıkmış demiri inceleyen anne demiri çekerek bebeğin bacağına saplanmış halde bulunan yaklaşık 4 santimlik iğne parçasıyla karşılaştı. Yaşadıkları durum karşısında şok olan aile hemen çocuklarını hastaneye götürdüler. Hastanede yapılan tahlillerde vücutta başka bir şey çıkmayınca Adem bebeğin 2 ay boyunca enjektör iğnesi ile yaşadığı ve sürekli ağlamasının da sebebinin bu olduğu ortaya çıktı. Hastanede kendilerine iğnenin dışarıdan çocuğun vücuduna girdiğini söylendiğini belirten yetkililere kızan aile hukuk mücadelesi başlattı.

    Çocuğun iki ay boyunca sürekli ağladığını belirten anne Özlem Gökdere, “2 ay önce Iğdır Devlet Hastanesi’nde doğum yaptım. Büyük ihtimal ile bu iğne unutulması doğumda oldu. Çünkü çocuk 2 aydır tamamıyla huzursuz hani sürekli kucakta hani sürekli emzirerek durduruyoruz. Biz bebektir diye umursamıyorduk, gazı vardır, sancısı vardır ne bileyim uykusuzdur, şudur budur diyerek bilemiyorduk. Çünkü çocuğun vücudunda hiçbir şey yoktu.

    Çocuğa banyo yaptığımda bacağının arkasında kızarıklık gördüm. Sinek ısırmış ya da böcek yemiştir dedik, o gün umursamadık. Ertesi gün otururken altını değiştirdiğimizde orayı açtığımda pantolonu kanlar içinde gördüm. Vücudundan iğnenin ucu çıkmıştı. Bir demir parçası zannettim, elimizde çektik çıkarttık ki enjektör iğnesi çıktı. Zaten o anda şok geçirdik ne yapacağımızı bilemedik. Apar topar çocuğu hastaneye götürdük.

    Acilde gerekli kan almalar, ultrason, röntgen falan çekildi. Çok şükür Allah’ın mucizesi diyoruz biz buna çıkmayabilirdi de. İçinde de kalabilirdi. Herhangi bir yara bere iz, yoktu. Bundan sonra ödem oluşmuş bacağında, dokuda küçük bir hasar oluşmuş. Küçük bir şeyle atlattık, çok büyük şeyler de olabilirdi. Gerekli başvurumuzu yaptık davamızı açtık ilgilenmesini istiyorum. Daha büyük şeyler başımıza gelebilirdi. Acile gittiğimizde doktorlar işte yok siz yapmışsınız yok yakınlarınız batırmıştır parka götürmüşsünüzdür falan filan saçma sapan şeyler söylediler.

    Hani olmuş ama üstünü örtüyorlar. Diyebilirlerdi hata olmuş, elinden kaçmıştır. Anlayışla karşılardık ama öyle yapmadılar. Aksine kendilerini savunmaya çalıştılar. Bakalım hayırlısıyla davanın sonuçlanmasını istiyoruz. İnşallah başka çocukların başına gelmez. Benim çocuğum olağanüstü bir şekilde kurtuldu, başka çocukların, annelerin başına gelmemesini istiyoruz. İğne tamamı ile çıktı. Gerekli tahlilleri yaptık. Pazartesi günü Erzurum’a gideceğiz gerekli kontrolleri yaptıracağım. İnşallah sonuçlar da güzel çıkar.”

    Sürekli ağlıyordu
    İğne vücudundayken hiç durmuyordu, diyorum ya sürekli ağlıyordu. Ya kucakta gezdiriyorduk ya da emziriyorduk, yatırıyorduk. Yattıktan 5 dakika sonra yine kalkıyordu. Yani gece gündüz hiç huzuru yoktu. 2 ay sonra uyuduğunun farkına vardık, çocuk rahatladı biz de rahatladık” dedi.
    Baba Ümit Gökdere, yetkililerin durum ile ilgilenmesini istediği söyleyerek, “Bu 3. çocuğumuz oldu. Diğer iki çocuğumuz da hiç böyle bir şey yaşamadık yani çocuk sürekli ağlıyor, sürekli rahatsızdı. Biz bebektir diye üstüne çok düşmedik ama gördüğümüz o iğneden sonra tamamıyla bir şok yaşadık. Olayla ilgili gerekli davamızı açtık, bununla yetkililerin ilgilenmesini istiyoruz” dedi.

  • Yakalayıp videosunu paylaşıyordu, ceza yedi

    Yakalayıp videosunu paylaşıyordu, ceza yedi

    Iğdır Doğa Koruma ve Milli Parklar (DKMP) Şube Müdürlüğü ekibi, Iğdır’da bir kişinin yakaladığı engerek yılanlarını kapalı bir alanda tuttuğunu tespit etti. DKMP ekibi İl Jandarma Komutanlığı ile iletişime geçti. Yılanları paylaşan şahıs ile ilgili yapılan araştırmada şahsın çobanlık yapan S.İ. olduğu tespit edildi. S.İ. ‘nin Türkiye’nin en önemli yılan türlerinden olan koca engerek (Macrovipera lebetina) yılanlarını yakalayıp ahırda yaptığı alanlara koyup video çektiği öğrenildi. S.İ.,’nin bu videolar sayesinde sosyal medyada 300 bin takipçiye ulaştığı öğrenildi.
    Operasyonla yakalanan S.İ’ye “5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu” gereğince 5 bin 600 lira ceza kesildi. Yılanlara ise DKMP ekibince el konuldu.

  • Operatörden alkışlanacak hareket

    Operatörden alkışlanacak hareket

    Iğdır’da günlerdir etkili olan yağışlar şehirdeki birçok su kanalını da doldurdu. Merkeze bağlı Çalpala köyündeki sulama kanalının yanından geçen 2 büyükbaş hayvan, taşkın sularıyla dolan sulama kanalına düştü.

    Hayvanlardan biri vatandaşlar tarafından ipler ile kurtarılırken bir boğa ise akıntıya kapılıp yaklaşık 4 kilometre sürüklendi. Kanalın yakınında çalışan bir iş makinesinin operatörü hayvanı kurtarmak için can kurtarıcı bir hareket yaptı. Operatör, aracın kepçesini kanala indirerek hayvanın yaklaşmasını bekledi. Yaklaştığı gibi hayvanı kepçeye alan operatör, boğayı yaralamadan kapıldığı akıntıdan kurtarıp kenara çıkardı. Kurtarma anları çevredeki vatandaşlar tarafından cep telefonuyla görüntülenirken, operatörün hareketi büyük alkış topladı.

  • Bahçeye düşen gri balıkçıl tedavi altına alındı

    Bahçeye düşen gri balıkçıl tedavi altına alındı

    Iğdır Belediyesi önünde bulunan ağaçların tepesine yuva kuran gri balıkçılardan biri kanatlardan yaşadığı sorundan dolayı yuvanın yakınında bulunan Iğdır Valiliği bahçesine düştü. Bahçede uçamaz halde gri balıkçılı bulan koruma polisler hemen Doğa Koruma ve Milli Parkla Şube Müdürlüğüne haber verdi. Valilik bahçesine giden ekipler uçamaz halde olan gri balıkçılı tedavi altına aldı. Gri balıkçılın tedavi sonrası doğaya bırakılacağı öğrenildi.

  • Sarı altının hasadı başladı

    Sarı altının hasadı başladı

    “Doğu’nun Çukurova’sı” olan Iğdır’da ‘sarı altın’ olarak adlandırılan ve coğrafi işareti alınan sofralık olmasından dolayı çok beğenilen kayısının hasadına başlandı. Şehir genelindeki kayısı bahçelerinde başlayan hasatta şehirdeki işçiler çalıştığı gibi şehir dışında gelen mevsimlik işçiler de çalışıyor. Yoğun bir çalışma ile toplanan kayısılar kasalara konulduktan sonra kalitesine göre diğer illere veya yurt dışına gönderiliyor. Yaklaşık bir ay sürmesi beklenen kayısı hasadında bu yılda beklenen yıllık ürün beklentisi 40 ton üzerindedir. Iğdır’da kayısı ticareti yapan Ömer Kaban hasadın çok hızlı ilerlediğini belirterek, “Yıllardır kayısı sektöründeyiz, bu işi yapıyoruz. Bu sene de nisan, mayıs aylarında bahçelerimizin alımını yaptık.

    Daha ürün çiçekteyken bazı bahçelerimizi aldık, bazı bahçelerimiz de mal gömlekte yani ufak iken aldık. Bahçelerimize bu sene Haziranın 12’si 13’ünde her zaman, her yıl başladığımız tarihte başladığımız gibi başladık. Bu sene beklenti iyi gitmedi çünkü işçilik, bahçeler çok pahalıdır. Bahçeler çok pahalı olduğu için maliyet çok yüksek olduğu için piyasada pek fazla bu taban fiyatını karşılamadığı için iyi gitmedi. Pek fazla piyasa iyi gitmedi yani biz bu malları iki parti yapıyoruz. Bir partisini ihracat yapıyoruz, bir partisini de iç piyasa yapıyoruz. İhracata şu şekil kaliteli mallar duble malları ihracat yapıyoruz. Azerbaycan, Rusya, Ukrayna bu bölgelere iyi hitap ediyor. İç piyasamızda genellikle Türkiye’nin büyük şehirlerine gönderiyoruz. Irak’a mal gönderiyoruz. Bu çeşit iki çeşit, üç çeşit mal yapıyoruz. İşçilerimiz de dışarıdan geliyor. Mersin, Adana gibi yerlerden işçiler geliyor. Iğdır’da işçi bulmakta sıkıntı yaşadığımız için işçileri dışarıdan getiriyoruz. Yaklaşık 1 ay için çekiyor bu kayısı işi onlar da oradan geliyorlar. Satış fiyatı dediğim gibi ihracat malı biraz daha fazla olur. O da şu an 16-17 arası değişiyor hiç piyasa malı 10, 11, 12 lira değişiyor. Fiyatlar da hemen hemen arada pek bir şey yoktur” dedi.

    “Iğdır kayısı sofralık, Malatya kayısısı kurutmalıktır”

    “Iğdır kayısısını Malatya kayısısından ayıran sofralık olmasıdır” diyen Kaban, “Malatya kayısı kurutmalıktır, genellikle kurutma yaparlar. Çünkü yeme tadını bundan alırsın, ondan alamazsın. Iğdır kayısı da şalak kayısı, tadımlıktır. Gerçekten de tadına da doyum olmuyor, o kadar da bir lezzeti tadı da vardır. Biz bile her gün içinde olduğumuz halde o tadına doymuyoruz” dedi.
    Bitlis’ten kayısı toplamak için Iğdır’a gelen Mine Aytar ise, “Biz her zaman Bitlis’ten Iğdır’a kayısı toplamaya geliyoruz. Tam bir ay sürüyor. Aldığımız ücret 400 liradır. Bir ay topladıktan sonra kendi memleketimize geri dönüyoruz. Baştan yere düşmemesine çok dikkat ediyoruz. Fazla yere düşmesin diye. Meysuları ayrı topluyoruz, darbe alanları da diğerlerine zarar vermesin diye ayrı topluyoruz” diye konuştu.