Kategori: İstanbul

  • 360 dekarlık arazide buğday ekimi

    360 dekarlık arazide buğday ekimi

    Silivri Belediyesi, ilçede bin 600 dekarlık buğday ekimi hedefinin ilk adımını Alipaşa Mahallesi’nde attı. Traktöre binerek 360 dekarlık arazide ilk ekimi bizzat gerçekleştiren Başkan Bora Balcıoğlu, elde edilecek buğdayın una dönüştürülüp ihtiyaç sahiplerine ulaştırılacağını belirtti.
    Silivri Belediyesi, tarımsal üretimi desteklemek ve ilçede dayanışmayı güçlendirmek amacıyla Alipaşa Mahallesi’nde bulunan 360 dekarlık arazisinde buğday ekimi gerçekleştirdi.

    Silivri Belediye Başkanı Bora Balcıoğlu’nun traktörle ilk tohumları attığı proje kapsamında, ekimden elde edilecek buğdayın una dönüştürülerek ihtiyaç sahibi vatandaşlara ulaştırılması planlanıyor. 2024-2025 üretim sezonunun ilk buğday ekimini Alipaşa’da gerçekleştiren Silivri Belediyesi, bölgedeki tarımsal üretimi artırmayı ve ilçede sürdürülebilir tarımı teşvik etmeyi hedefliyor.

    Silivri Belediye Başkanı Bora Balcıoğlu, ilk ekimi traktöre binerek başlattı ve projeye ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Başkan Balcıoğlu, “2024-2025 üretim sezonunda toplam 1600 dekarlık arazimize buğday ekimi yapacağız. Bugün, bu büyük projenin ilk adımını Alipaşa’da bulunan 360 dekar arazimize buğday ekerek atıyoruz. Çiftçilerimizin yanındayız, onların destekçisiyiz” dedi.

    “Üreten ve güçlenen bir Silivri amaçlıyoruz”
    Elde edilecek ürünlerin ihtiyaç sahiplerine ulaşacağına dikkat çeken Başkan Balcıoğlu, projenin Silivri’de kendi kaynaklarıyla güçlenen bir yapı oluşturma hedefi taşıdığını belirtti. Başkan Balcıoğlu, “Bu projeyle, üreten ve kendi kaynaklarını verimli şekilde kullanarak güçlenen bir Silivri oluşturmayı hedefliyoruz. İlçemizin ihtiyaçlarını yerel üretimle karşılayarak, dayanışma içinde, kendi kendine yeten bir toplum yapısını teşvik etmek istiyoruz” ifadelerini kullandı.

  • ‘Kadın El Emeği Pazarı’ açıldı

    ‘Kadın El Emeği Pazarı’ açıldı

    Beyoğlu Sanat ve Meslek Eğitimi Kursları’nda (BESMEK) üretim yapan kadınlara destek olmak amacıyla “Kadın El Emeği Pazarı” Şişhane Meydanı’nda açıldı. Beyoğlu Belediyesi, Beyoğlu Sanat ve Meslek Eğitimi Kursları’nda (BESMEK) üretim yapan kadınlara destek olmak amacıyla “Kadın El Emeği Pazarı”nı yeniden kurdu.

    Kadınların BESMEK Eğitim Merkezleri’nde aldıkları eğitimlerle ürettikleri el emeği göz nuru ürünlerini satarak ev ekonomisine katkıda bulunabilecekleri Kadın El Emeği Pazarı, Şişhane Meydanı’nda açıldı. “Kadın El Emeği Pazarı”nın açılışına Beyoğlu Belediye Başkanı İnan Güney ve vatandaşlar katıldı. Başkan Güney açılışın ardından stantları gezerek kadın kursiyerlerle sohbet etti.

    “Biz üreten kadından yanayız”
    Kadın El Emeği Pazarı’nın açılışında konuşan Beyoğlu Belediye Başkanı İnan Güney, “Beyoğlu’nda güçlü kadınlar olsun isteriz. Güçlü kadınlarla biz güçlü Beyoğlu’nu oluşturacağına inanıyoruz. Biz göreve geldiğimiz ilk günden beri daha güçlü kadınlar ayakları daha yere sağlam basan kadınlar Beyoğlu’nda sıkıntı sorun yaşamayan kadınlar için çalıştık, çalışmaya devam edeceğiz.

    Bugün Beyoğlu Enstitüsü, Beyoğlu BESMEK üretimi yapan, el emeği, göz nuru belki bir ürünü aylarca, belki bir ürünü haftalarca uğraşıp üreten kadınların el emeğini değerlendireceği; kendi ev ekonomilerine destek olabileceği dolayısıyla onları üretirken de daha şevklendireceğimiz Kadın El Emeği Pazar açılışı için bir araya gelmiş bulunuyoruz. Burada da biz üreten kadından yana tarafız. Biz ayakları yere basan kendi geçimini kendisi sağlayabilen, ev ekonomisine eşine destek olabilen, çocuklarını daha iyi şartlarda yetiştirme arayışında olan kadından yana tarafız” ifadelerini kullandı.

    “Burada satış yaptığımız için çok memnunuz”
    Stantta satış yapan Leyla Güney, “Burada satış yapıyoruz. Çok memnunuz. Çok teşekkür ederiz başkanımıza. Hemen söz verdiği gibi sözünü yerine getirdiği ve açtığı hepimizi coşkulandırdı. Çok çok memnunuz. Burada satış yapmamız bize katkı sağlıyor” dedi.

    “Buraya gelip ekonomimize katkıda bulunuyoruz”
    Stantta satış yapan ise Elif Topuk ise, “Belediyemizin kurslarına katılarak deri ürünler üretmeye başladık. Cüzdanlar, çantalar gibi ürünler yapmaya başladık ve belediye başkanımız bize bunları hem üretip hem satabileceğimiz imkan sağladı. Buraya gelip cebimize katkıda bulunuyoruz. Kadın istihdamı destekleyen bir belediye sağ olsun. Bize yardımcı oluyor bu konuda. Hem kurs açarak hem de bunların satışına katkı sağlayarak bize fayda sağlıyor” diye konuştu.

    “Herkesin buraya gelip el emeklerimizi görmesini istiyoruz”
    Beyoğlu Belediyesi’nden aldığı kurslarla el emeği ürünlerini satan Hatice Şen, “Belediyeden kurslar aldım. Sonra belediye bize stant açtı. Yaptığımız el emeklerini burada satıyoruz. İnşallah hayırlısıyla satışımız olur. Babetler yapıyoruz çocuklar için çantalar her şeyi yapıyoruz. Bir örgüyü yapmam 2-3 saatimi alıyor. Babet patikler 150 lira, çantalarımız var onlar da 500 lira. Herkesin buraya gelip el emeklerimizi görmesini istiyoruz” ifadelerini kullandı.

    “Ev ekonomisine katlı sağlamak için çabalıyoruz”
    Devamlı satış yapabileceğimiz bir yer istediklerini söyleyen Nurten Özensoy, “Beyoğlu Belediyesi’nin açtığı kurslara gidiyoruz eve katkımız olsun diye. Emek veriyoruz ve yapıyoruz. Devamlı satış yapabileceğimiz bir yer olsun istiyoruz. Ürettikçe satmak istiyoruz. Evimize katkımız olsun diye. Kadınlarımızın ekonomiye katkı sağlanmasını istiyoruz” dedi.

  • Yapışık ikizler Türkiye’de hayata tutundu

    Yapışık ikizler Türkiye’de hayata tutundu

    Cezayirli 10 yıllık evli Amal ve Said Belkacem çifti, büyük bir heyecanla, ikiz olduklarını öğrendikleri kızlarını kucaklarına almayı bekliyorlardı. 41 yaşındaki iki çocuk annesi Amal, 5 Nisan 2023 tarihinde, Rinad ve Rinas adını verdikleri ikiz bebeklerini sezaryenle dünyaya getirdi. Ancak daha önce yaptığı iki doğumun aksine, anne Amal uyanıp kendine geldiğinde ikizlerini bir türlü kucağına alamadı. İkizler göğüslerinden yapışık ve kalpleri ayrı şekilde tek bir kesenin içinde doğmuşlardı.

    Yapışık ikizlere Türkiye’den olumlu yanıt

    Cezayir’de ikiz bebekleri ayıracak ekip arayışları başladı. Cezayir dışındaki ülkeler araştırıldı. İstanbul’da özel bir hastaneyle temasa geçilerek olumlu yanıt alındı. İkizlerin henüz yaklaşık 5 aylık ve kilolarının çok düşük olmasından dolayı, vücut dirençlerinin artması, göğüs bölgelerinin toparlanması ve deri dokularının genişletilebilmesi için biraz daha büyümeleri için ameliyat sonraya alındı. Her birinin 8 kiloya ulaşması gerekiyordu.

    Rinas’ın kalbinin sık sık durması nedeniyle ikizlerin hastanede tedavi görmelerine karar verildi. Hastanede ikizlerin tedavileri sürerken hızlı kilo alabilmeleri için özel beslenme programı oluşturuldu. Bebekler 15 aylık olduklarında ameliyat için gerekli kiloya ulaştı. Ardından tüm planlamalar yapılarak, 5 Ağustos 2024’de ikizler, uçuş mesafesi yaklaşık 4.5 saat olan, 3 bin 300 km’lik yoldan İstanbul’daki hastaneye getirildi.

    Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Ersin Erek ve Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Erdem Güven’in liderliğinde, Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları, Çocuk Kardiyolojisi, Çocuk Cerrahisi, Anestezi ve Reanimasyon ile Yoğun Bakım uzmanlarından oluşan özel bir konsey oluşturuldu, ayrılma ameliyatı ve sonrası için tedavi planlaması yapıldı. Ameliyat planlaması ve ilk işlemler 2 ay sürdü. Yapılan pek çok detaylı tetkiklerin ardından, göğüs duvarından yapışık olan ve kalpleri birbirine bakan ikizlerin kalplerindeki sorun tespit edildi. Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Ersin Erek, “Her insanın kalbi ‘perikart’ olarak adlandırılan ve kalbi göğüs kafesinin içinde sabit tutmasının yanı sıra enfeksiyonlardan da koruyan keseyle çevrili” dedi. Prof. Dr. Ersin Erek, ikizlerin kalplerinin ise ayrı ayrı kese yerine tek bir büyük keseyle çevrildiğini belirterek, “Tek bir büyük kesenin içinde minik iki kalp atıyordu. Ayrıca ikizlerden Rinas doğuştan kalp hastasıydı, kalpten çıkan büyük damarlarda terslik ve akciğere giden damarda darlık vardı. Kalpte karıncıklar arasında geniş bir delik de bulunuyordu” bilgisini verdi.

    Ameliyat öncesinde dokular genişletildi

    Bilgisayarlı tomografi ve MR (Manyetik Rezonans Görüntüleme) ile yapılan taramalardan elde edilen sonuçlar doğrultusunda da derideki defektin (eksikliğin) boyutu ve ne kadar dokuya ihtiyaç olduğu hesaplandı. Ardından, 21 Ağustos 2024 tarihinde ikizler ilk kez ameliyat masasına yatırıldı. Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Erdem Güven bu aşamayı şöyle anlattı: “Deri ihtiyacını gidermek için ameliyatın yapılacağı bölgenin yakınındaki bölgede fazla bir deri oluşturmaya çalıştık. Plastik cerrah olarak temel amacımız, dışarıdan yabancı bir doku almadan ikizlerin kendi dokularıyla onarım sağlamaktı. Özellikle çok küçük bebeklerde bu yöntem, ‘altın standart’ kabul edilir. Her iki bebeğe de silikon bir balon yerleştirdik. Haftalık periyodlar ile genleşme sağladık. Aynen hamile bir kadının karnının büyürken derisinin genişlemesi gibi düşünebilirsiniz. Bu çocuklarda da derinin büyümesini ve genleşmesini sağladık. Kendi canlılığı olan, aynı kalite ve renk tonunda bir deri elde ettik. Şayet başka bir doku kullanılsaydı, bu dokular bedenlerinde bir yama gibi dururdu.”

    Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanları Prof. Dr. Ersin Erek, Doç. Dr. Selim Aydın, Doç. Dr. Bahar Temur, Dr. Yakup Tire, Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Münür Selçuk Kendir, Anestezi ve Reanimasyon Uzmanı Dr. Mehmet Bilhan Hayırlıoğlu ve Dr. Sanem Özata ile Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Erdem Güven’den oluşan ekibin gerçekleştirdikleri ve 4.5 saat süren ameliyat başarıyla tamamlandı.

    Ameliyatta 8 kişilik anestezi ekibi görev aldı

    Anesteziyoloji ve Reanimasyon Uzmanı Dr. Mehmet Bilhan Hayırlıoğlu, ameliyat sürecinde 4 anestezi uzmanı ve 4 anestezi teknikeri olmak üzere 8 kişiden oluşan bir anestezi ekibinin görev aldığını vurgulayarak, “Yapışık ikizler çok sık karşılaştığımız bir hasta grubu değil. Dünya üzerinde görülme sıklığı çok düşük. Bizim açımızdan zorlayıcı olan nokta, ameliyat sırasında entübasyon, bir başka deyişle solunum yoluna tüp yerleştirme süreciydi. Göğüslerinden yapışık ve yüzleri de birbirlerine bakar pozisyonda olmaları nedeniyle Rinad ve Rinas’ın ameliyat masasında pozisyon vermekle ilgili sıkıntıları vardı. Aynı sebepten dolayı damar yolu açılması ve kateterizasyon ile ilgili de güçlükler yaşadık. Bunların yanı sıra ikizlerden Rinas’a, doğumsal kalp hastalığı olması nedeniyle daha özellikli bir anestezi uygulamamız gerekiyordu” diye konuştu.

    Bir başka önemli problemin ise aynı anda iki çocuğa müdahale etmek olduğuna işaret eden Dr. Mehmet Bilhan Hayırlıoğlu, sözlerine şöyle devam etti: “Normal prosedürün dışında, aynı anda, aynı ameliyat salonunda iki farklı hastayı takip etmemiz gerekiyordu. Rinad ve Rinas’a iki farklı anestezi ekibi belirledik. Bu iki ekip operasyon süresince hastalardaki değişiklikleri yakından takip edip gerekli müdahalelerde bulundular. Başarılı bir operasyon süreci sonunda her iki hastamızı yoğun bakım ekibine teslim ettik.”

    Ayrı kese oluşturuldu

    İkizlerin bir kese içinde yan yana atan kalplerinin ayrılması gerektiğini belirten Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Ersin Erek, her iki kalbi çevreleyen büyük kalp kesesini açtıktan sonra sığırdan elde edilen perikardit dokusunun, her bir kalbin kendine ait kesesi olacak şekilde dikildiğini söyledi. Ersin Erek, “Tek kese içinde iki kalbin yan yana attığını görmek ekip olarak hepimiz için heyecan vericiydi. Yaptığımız ameliyatla, her iki kalbe de iki kese oluşturduk. İki ayrı kesede atan kalpleri görmek daha büyük bir mutluluktu. Çünkü artık onlar iki ayrı bedende sağlıklı olarak atmaya devam edecekler” dedi. Prof. Dr. Ersin Erek, Rinas’ın stabil durumda olması ve büyük bir işlem yapılması gerektiği için kalbine müdahale etmediğini söyleyerek, “Rinas’a 6–12 ay içinde ikinci bir kalp ameliyatı yapılmasını planladık. Bu ameliyatla kalbindeki diğer sorunlar da giderilecek” diye konuştu.

    İkizlerin ayırma sürecinin sonrasında, tıbbi ekibin bebeklerin birbirini aradıklarını ve bu nedenle stres yaşadıklarını gözlemlediklerini söyleyen Prof. Dr. Ersin Erek, “Biz tüm ekip olarak, deneyimimizle bu ameliyatı başarıyla sonlandırdık. Çok mutlu da olduk. Ama ayrılan bebeklerin birbirini aradığını gördüğümüzde, hepimiz derinden etkilendik. Hüzünlendik de. Onlar kendini tek vücut olarak biliyorlar, şimdi sağlıklı ve iki ayrı birey oldular. Buna zamanla alışacaklar elbette” dedi.

    “Kemik dokusunu bir lego gibi kaydırdık”

    İkizler birbirlerine göğüs kafesinden bağlı oldukları için sağ ile sol kaburga kemiklerini bir arada tutan ve halk arasında “iman tahtası” olarak adlandırılan sternum kemiğinin gelişmediği belirtildi. KVC Uzmanı Prof. Dr. Ersin Erek ile Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Erdem Güven, ayırma ameliyatında ikizlere kendi kemikleriyle “iman tahtası” oluşturduklarını belirterek, süreci şöyle anlattılar: “İkizlerin göğüs bölgelerini ayırdığımızda, kaburgaların bağlantı yerlerini özel titanyum materyalleri ile birleştiririz diye düşünüyorduk. Ama bizi umutlandıran bir şey fark ettik. Boynun hemen altında ve göğsün üst tarafında olan yerde ikizleri birbirine bağlayan bir kemik oluşumu vardı. Bu o kemiğin halk arasında ‘iman tahtası’ denilen kısmın oluşturulması için yeterli olduğu anlamına geliyordu. Adeta bir lego gibi, kemik dokusunu kaydırarak göğüs kemiği oluşturduk. Böylece yapay bir materyale ihtiyaç olmadı. Bu gibi durumlarda en iyi olan şey kişinin kendi dokusunu kullanmaktır. Zira, bebekler büyüdüklerinde kendi dokularından olduğu için dışardan fark edilmeyecek ve güzel bir iyileşme sağlanacak.”

    “Kızlarımı üç gün boyunca göremedim”

    Doğum sonrasında kızlarının durumu kendisinden üç gün saklanan anne Amal Belkacem, “İkizlerimin yapışık olduğunu öğrendiğim an sanki dünyam başıma yıkıldı” diyerek, duygularını şöyle anlattı: “Kolumdaki serumu attığımı ve yere yığıldığımı hatırlıyorum. Acaba kızlarım birbirlerine nasıl yapışıklardı? Elleri veya ayakları yok muydu, sağlıkları nasıldı ve bundan sonra yaşamlarına nasıl devam edeceklerdi? Stresten sütüm aniden kesildi, ikizlerimi sadece dört gün emzirebildim.”

    Baba Said Belkacem ise ikizlerinin yapışık olduklarını doğumdan hemen sonra öğrendiğini belirterek, “Doktorlara ilk sorum, ‘Çaresi var mı?’ oldu. Birbirlerinden ayrılabileceklerini öğrendiğimde derin bir nefes aldım” diye konuştu.

    “Kızımın kalbi tüm üç kez durdu”

    Cezayir’deki tedavi sonrası ikizler taburcu edilirken, kalbinde sorun olan Rinas’ın hekim kontrolleri devam ediyordu. İkizler bir yaşına geldiklerinde aileyi perişan eden ciddi bir sorun yaşandı. Kalp hastası olan Rinas’ın kalbi bir yaşında iken bir ayda tam üç kez durdu. Rinas’ın kalbinin durması, Rinad’ın da hayata veda etmesi anlamına geliyordu. Anne Amal Belkacem bu süreci şöyle aktardı: “Evdeydik, ikizlerimden Rinad uyanmıştı. Mamasını hazırladım ve oğluma içirmesini söyledim. Oğlum mamasını içirince kalanını da uyandıysa diğer kızım Rinas’a vermesini belirttim. Oğlum ‘anne kardeşimin dudakları mosmor’ diye bağırınca soluğu Rinas’ın yanında aldım. Kızımda hiçbir tepki olmayınca, hemen hastaneye kaldırdık. Kalp masajı yapılarak hayata döndürüldü. Ardından bizi evimize gönderdiler. Bu acı yetmiyormuş gibi kızımın iki hafta sonra üstelik bir günde iki kez kalbi durdu. Yine kalp masajıyla hayata döndürdüler. Kalbim bir değil, iki kez yanıyordu. Çünkü kalbinden hasta olan Rinas hayatını kaybederse aynı bedende yaşayan diğer kızıma ne olacaktı? İşte bu kaygılar nedeniyle adeta benim de kalbim duracak sandım her defasında.”

    “Kızım gözleriyle ikizini arıyor”

    Ameliyatın ardından kızlarını ilk kez tek başına kucaklayabilmenin mutluluğunu yaşayan anne Amal Belkacem, ameliyat sonrasında kızı Rinad’ın gözleriyle yoğun bakım servisinde yatan kardeşi Rinas’ı aradığını belirterek, “Kızlarım 18 ay boyunca yüzleri birbirlerine bakacak şekilde göğüslerinden yapışık halde yaşadılar. Elleri, kolları ve ayakları sürekli birbirleriyle temas halindeydi. Bazen birlikte oyun oynarken, bazen de birbirlerine kızabiliyorlardı. Kızdıklarında saç çekmek ve ısırmak gibi zarar verebilecek şeyler yapabiliyorlardı. Ne yaşanırsa yaşansın, kendilerini bir bütün olarak görüyorlardı. Ameliyat sonrasında servise getirilen kızım Rinad sürekli kardeşinin olduğu yere bakmaya başladı. Geceleri tek uyuyamıyor, ancak yanında ben yatınca gözlerini kapatabiliyor. 18 ay boyunca baktığı yerde kardeşini göremeyen kızım sanırım ne olduğunu anlamaya çalışıyor” diye konuştu.

    “Sanki yeni doğum yapmış gibiyim

    Amal ve Said Belkacem çifti, ikizlerinin sağlıklı olarak birbirlerinden ayrılabileceklerine yönelik umutlarını hep koruduklarını belirterek, “Büyük bir heyecan ve umutla beklemiştik ameliyatı. Çok şükür ikizlerimiz Türk hekimlerinin büyük çabası ve başarısı sayesinde birbirinden ayrıldılar. Şimdi tek dileğimiz; kalp hastası olan kızımızın birkaç ay sonra gerçekleştirilecek olan ameliyatla sağlığına kavuşması” dediler.

  • Atatürk etkinliklerle anılacak

    Atatürk etkinliklerle anılacak

    Sergi, söyleşi ve konserden oluşacak etkinlikler, 9 Kasım Cumartesi günü İnal Aydınoğlu Kültür Merkezi’nde gerçekleşecek. Etkinlikler kapsamında; saat 14.30’da “O Günün Gazeteleri” sergisinin açılışı, saat 15.00’te Emre Kongar’ın “Toplumbilim Açısından Atatürk” konulu söyleşisi ve saat 16.00’da Erdem Özgen’in “Atatürk’ü Anma Konseri” düzenlenecek.

    Efemera (doküman) Koleksiyoncusu Dt. Ulvi Sulaoğlu ve Prof. Dr. Turgut Göksoy tarafından hazırlanan “O Günün Gazeteleri” başlıklı sergide, Atatürk’ün vefatının gerçekleştiği o dönemdeki gazetelerin yansımaları sergilenecek. Sergi, 22 Kasım 2024 tarihine kadar ziyaretçilere açık olacak.

    10 Kasım Atatürk’ü anma söyleşi programında; Toplum Bilimci, Akademisyen ve Yazar Prof. Dr. Emre Kongar, “Toplumbilim Açısından Atatürk” konulu söyleşiyle Ataşehirlilerle buluşacak. Prof. Dr. Emre Kongar bu söyleşide, Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün komutan, siyasetçi ve devrimci yönlerini toplumbilim açısından ele alacak.

    Mustafa Kemal Atatürk’ün “Sanatsız kalan bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş demektir” sözünden ilhamla hazırlanan, Kültür ve Turizm Bakanlığı Ses Sanatçısı Emre Özgen’in solistliğindeki “Atatürk’ü Anma Konseri”nde de Atatürk’ün sanata verdiği önemi yansıtan bir repertuvar sunulacak. Konserde, Atatürk’ün en sevdiği Rumeli Türküleri ve Köçekçeler yer alacak. Etkinlikte; Keman, Kanun, Klarnet, Ney, Ud ve Ritim sazlardan oluşan orkestrayla Alaturka Türk Müziği Topluluğu da sahne alacak.

  • “Zafer günü” konferansı gerçekleşti

    “Zafer günü” konferansı gerçekleşti

    İstanbul Yeni Yüzyıl Üniversitesi’nde Karabağ zaferinin 4’üncü yıl dönümü dolayısıyla ‘Zafer Konferansı’ düzenlendi. Etkinlikte konuşan Kazakistan İstanbul Kurucu Başkonsolosu ve Türksoy Teşkilatı İstanbul Temsilcisi Yershan Uaiss, Gazi Mutafa Kemal Atatürk’ün ‘Türk’ün Türk’ten başka dostu yoktur’ sözünü hatırlatırken, Rektör Prof. Dr. Yaşar Hacısalihoğlu, “Azeri diye bir şey yoktur. Azerbaycan Türkü vardır. Bizler iki devlet tek milletiz. Sadece coğrafya olarak onlar biraz doğuda, biz batıdayız. Dolayısıyla yüreğimiz, inancımız, mücadelemiz, direncimiz her şeyimiz birdir” dedi.

    İstanbul Yeni Yüzyıl Üniversitesi Alev Ofluoğlu Konferans Salonu’nda moderatörlüğünü Öğr. Gör. Gülçin Mete’nin yaptığı konferansa konuşmacı olarak Prof. Dr. Yaşar Onay, Prof. Dr. Esat Arslan, Doç. Dr. Abdullah Cüneyt Küsmez ve Dr. Cumhur Eken katıldı. Prof. Dr. Yaşar Hacısalihoğlu, “Dün Türk Devletleri Teşkilatının buluşması gerçekleşti. Her geçen gün daha fazla derinleşiyor. Kıbrıs, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti de değildir bana göre. Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’dir. Azerbaycan ve Türkiye arasına bu sıkıştırılmış Ermenistan şöyle bir bakıldığında aslında buraya montajlanmış, özel işlevle sürekli kullanılmak üzere sahaya sürülmüş bir aktördür.

    Bunu yıllardır hep şöyle tarif ettik; emperyalizmin ihtiyaç duyduğu karakollardan biridir. Karabağ, 30 yıl bir emperyalist işgal altındaydı. 44 günlük büyük bir zafer, büyük bir mücadeleyle özgürlüğüne kavuştu. 8 Kasım’da Ermenistan pes etti. Azerbaycan’ın toprakları özgürlüğüne kavuştu. Yeryüzünde hakkın, hukukun ve adaletin yerleşik kılınması için Türk milletinin büyük bir sorumluluğu ve görevi vardır. Sömürgeci, işgalci ve bölücü emperyalizm ve onun karakolları, her daim kendi çıkarlarını tahkim edebilmek, bölgenin jeopolitiğini kendi çıkarları için kullanabilmek için sürekli bu saldırganlığını eksiltmeden sürdürmektedir. Aynısını Kıbrıs Türklerine de yaptılar” açıklamasını yaptı.

    “Kardeş Türkiye’miz her zaman bizimle”
    Diplomasi ve Güvenlik Uzmanı, Karabağ Azerbaycan Milli Platformu Türkiye Genel Koordinatörü Dr. Elvin Abdurahmanlı ise şunları söyledi:
    “Azerbaycan için Karabağ esasen Türk dünyasına açılan bir kapıdır. Bugün konferansımızda uluslararası hukuk çerçevesinde Karabağ aferinin nasıl kazanıldığını ele alacağız. 30 sene boyunca Batı dünyasının uyguladığı çifte standardı ele alacağız. Türk dünyasının bize desteği, esasında kardeş Türkiye’mizin desteğini önemsediğimizi her zaman da bizlerin yanında olduğunu söyleyebiliriz.”

    “Ermeniler büyük korku yaşadı”
    Kazakistan İstanbul Kurucu Başkonsolosu Yershan Uaiss, “Dilimiz ortak, tek diliz. Mustafa Kemal Atatürk’ün sözleri var; ‘Ne mutlu Türküm diyene. Türk’ün Türk’ten başka dostu yoktur.’ Karabağ savaşı 30 yıllık sorun yaşattı. Fakat Türk devletlerinin Azerbaycan’ın başarısından dolayı Ermeniler korku yaşadı. 30 yıldır susan bir medya vardı ama bu artık bitti. Karabağ zaferi kutlu olsun” dedi.

    “Neden Nahçıvan Azerbaycan ile olmasın?”
    Gençlere seslenen 21. Dönem TBMM Milletvekili Yaşar Bozkurt Öztürk ise şunları söyledi:
    “Hem atasözleri hem de kültürümüze yerleşen marşlar, hatta türküler bugün gerçek değilse yarın mutlaka gerçek olacak. Azeri Türkçesi, Azeri dili olmaz, böyle bir şey yok. Azeri ile Azeri Türkü farklıdır. Bazıları bilmeden bu yanlışı yapıyor. Madem iki devlet tek milletiz o zaman Azeri yok. Bu zafer, Karabağ ile kalmayacak.

    Neden Nahçıvan Azerbaycan ile olmasın? Ben inanıyorum ki gelecek gençler bu işi başaracak.”
    Konferansa Mütevelli Heyeti Başkanı Dr. Azmi Ofluoğlu, Rektör Prof. Dr. Yaşar Hacısalihoğlu, Kazakistan İstanbul Kurucu Başkonsolosu ve Türksoy Teşkilatı İstanbul Temsilcisi Yershan Uaiss, 21. Dönem TBMM Milletvekili Yaşar Bozkurt Öztürk, Diplomasi ve Güvenlik Uzmanı, Karabağ Azerbaycan Milli Platformu Türkiye Genel Koordinatörü Dr. Elvin Abdurahmanlı, İstanbul Barosundan Meltem Yıldırım ile Konya Barosundan Veysel Solak katıldı.

  • Türbe Dede Pilav Günü etkinliği

    Türbe Dede Pilav Günü etkinliği

    Bağcılar Belediyesi katkılarıyla sürdürülen Türbe Dede Pilav Günü etkinliği, vatandaşların yoğun katılımıyla gerçekleşti. 10 bin kişilik ikramda bulunuldu.
    Bağcılar’da Mahmutbey Selanikliler Derneği tarafından düzenlenen ve 100 yılı aşkın bir süredir aralıksız düzenlenen Türbe Dede Pilav Günü, vatandaşların yoğun katılımıyla gerçekleşti. Bağcılar Kaymakamı Abdullah Uçgun ve Bağcılar Belediye Başkanı Abdullah Özdemir’in de katıldığı etkinlikte, 10 bin kişilik ikramda bulunuldu. Türkiye ile Yunanistan arasında yapılan nüfus mübadelesiyle Türkiye’ye göç eden Selanik göçmenlerinin 1923 yılından bu yana yaşattığı Türbe Dede Pilav Günü, 101. yaşına girdi. Her yıl Kasım ayının ikinci perşembe günü yapılan ve Bağcılar Belediyesi’nin de destek verdiği etkinlikte 91 küçükbaş ve 300 kilo da dana etinden pişirilen kavurma ile yaklaşık 2 ton pilav ve ayran ikram edildi.

    Bir askerin vasiyeti yerine getiriliyor
    Geçmişten bugüne taşınan bir dayanışma geleneğini simgeleyen Dede Pilavı’nın çıkış hikayesi ise halk arasında şöyle anlatılıyor: Yusuf adında yaralı bir askerin daha fazla yaşayamayacağını hissetmesi üzerine kendisini bulanlara öldüğü günün her seneidevriyesinde etli pilav yapılarak halka dağıtılmasını vasiyet etmesiyle başladığıdır.
    Programda vatandaşlara hitap eden Bağcılar Belediye Başkanı Abdullah Özdemir, “Burası Mahmutbey Mahallesi Bağcıların en özel mahallerinden birisindeyiz.

    Yüzyılı aşkın yapıların olduğu ve koruma alanı içerisindeki bir mahalle burası hem aslında tarihi dokuyu korurken geleneklerini de koruyan özüne sahip çıkan bir mahalle. 1924 mübadele kavala, Selanik’ten gelen soydaşlarımızın da aynı zaman da kurucu olduğu bir mahalle Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ünde vefatının sene-i devriyesi mahiyetinde de bir program oluyor. 10 bin kişilik bir yemek organizasyonu 91 bir küçükbaş hayvanın 300 kilonun üzerinde dana etinin kavrulduğu, 2 ton civarında pilav üretildiği 10 bin ayran, su gibi büyük kapsamlı bir yemek organizasyonu Mahmutbey Selanikliler Derneğimiz üstlenmiş durumda. Bizde bu geleneği elimizden geldiği kadar sahip çıkma gayreti içerisindeyiz. 100 yıla aşmış asırlık ‘dede pilavının’ inşallah sonraki asırlara da çocuklarımız sahip çıkacak. Aslında Cumhuriyetimizle yaşıt bir gelenek” dedi.

  • 100 bin liralık malzeme çalındı, o anlar kamerada

    100 bin liralık malzeme çalındı, o anlar kamerada

    Olay geçtiğimiz Pazar gecesi saat 03.45 sıralarında Uğur Mumcu Mahallesi’ndeki bir restoranın önünde yaşandı. İş yeri önüne gelen kapüşonlu ve sırt çantalı bir kişi önce iş yerinin çevresini kontrol etmeye başladı. Etrafta kimsenin olmadığından emin olan hırsız, daha sonra ise tadilat nedeniyle sökülerek iş yeri önüne bırakılan malzemeleri tek tek omuzlayıp hızla olay yerinden uzaklaştı. Aynı işlemi bir kaç defa tekrarlayan hırsız kısa süre içinde tadilat için sökülen yaklaşık 100 bin lira değerindeki malzemelerle birlikte gözden kayboldu. Polis hırsızı yakalamak için çalışma başlattı.

    “Malzemeler olmadığı için tadilatı bitiremiyoruz ve dükkan daha da eksiye düşüyor”
    İşyerlerinde tadilat olduğunu söyleyen Murat Şakşak, “Biz malzemelerimizi kapının önüne bıraktık. Daha sonrasında işimiz erken bitti normalde gece 00.00’a kadar açığız. Biz 03.00’de kapattık. O sırada da yüksek ihtimalle birisi gözetliyordu. Daha sonrasında arkadaş geliyor ve etrafı kolluyor malzemelere bakıyor. Sonra da alıp götürüyor. Bunu birkaç defa daha yapıyor. Yapan da sanırım genç bir arkadaş sırtında çantası var. Bu şekilde alıp alıp götürüyor malzemeleri. Bizi yüksek bir zarara uğrattı. O malzemelerin yaklaşık değeri 100 bin TL ve tadilatımız bitmek üzere ama o malzemelerimiz eksik. Şu an o malzemeler olmadığı için tadilatı bitiremiyoruz ve dükkan daha da eksiye düşüyor. Sabah geldiğimizde malzemelerin olmadığını fark ettik. Hemen güvenlik kameralarına baktık. Daha sonra orada hani gördüğümüz kadarıyla genç, zayıf, hafif uzun boylu bir arkadaş, çantalı etrafı güzelce kontrol ettikten sonra eşyaların hepsini alıp götürmüş. Yani dışarıya çöp kovası bile bırakamaz olduk. Geçen hatta kova koymuşuz kovayı bile alıp götürmüşler yani” dedi.

    Hırsızlık anı kameraya yansıdı
    İş yeri önüne gelen hırsız, tadilat nedeniyle sökülen yaklaşık 100 bin TL değerindeki malzemeleri çalarak olay yerinden uzaklaşırken, o anlar işyerine ait güvenlik kamerasına yansıdı. Görüntülerde sırt çantalı ve kapüşonlu olan hırsızın bir süre etrafı gözetlediği ardından ise malzemeleri omuzlayarak bölgeden uzaklaştığı görülüyor.

  • Taksim Metrosu sular altında kaldı

    Taksim Metrosu sular altında kaldı

    İstanbul Büyükşehir Belediyesi(İBB)’ne ait İSKİ ekipleri tarafından Taksim Meydanında yapılan çalışmalar esnasında iş makinesi su borusunu patlattı. İş makinesi çalışmasında patlayan su borusu nedeniyle Taksim Meydanını su bastı. Suyun Metroya ulaşması nedeniyle metro içerisinde su birikintileri oluştu. Metronun duvarlarından ve merdivenlerinden suların aktığı görülürken, su birikintilerinin oluştuğu alanlara uyarı levhaları konularak önlem alındığı görüldü.

  • Taksim’i su bastı, vatandaşlar yürümekte güçlük çekti

    Taksim’i su bastı, vatandaşlar yürümekte güçlük çekti

    İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) ekipleri tarafından Taksim’de yapılan çalışmalar esnasında iş makinesinin su borusunu patlatması nedeniyle meydan sular altında kaldı. Çalışmalar esnasında vatandaşlar, su birikintileri nedeniyle yürümekte güçlük çekti. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi (İSKİ) ekipleri tarafından Taksim Meydanı’nda yapılan çalışmalar esnasında iş makinesi su borusunu patlattı. Meydanın bir kısmı sular altında kalırken, suyun patladığı kısım iş makinesi tarafından kapatılarak suyun yükselmesi önlendi. Bazı noktalarda oluşan su birikintileri nedeniyle vatandaşlar yürümekte güçlük çekti. İSKİ ekipleri tarafından yapılan çalışmalar nedeniyle bölgede trafikte aksamalar yaşanırken, çalışmaların devam ettiği öğrenildi.

  • Arnavutköy’de kaçak döküm görüntülendi

    Arnavutköy’de kaçak döküm görüntülendi

    Arnavutköy Bolluca Mahallesi’ndeki ormanlık araziye kaçak döküm yapan bir hafriyat kamyonu, yoldan geçen araçtaki vatandaş tarafından cep telefonu kamerası ile saniye saniye kaydedildi. Görüntülerde, döküm sahasına para ödememek için dorsesindeki hafriyat toprağını kaçak şekilde döken kamyon sürücüsünün hızla olay yerinden uzaklaştığı görüldü.